Cumartesi, Aralık 20, 2025
tr
Ana Sayfa Blog Sayfa 261

Trabzon İl Genel Meclisi Başkanlığına yeniden Haydar Revi seçildi

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Trabzon İl Genel Meclisi Başkanlığına yeniden Haydar Revi seçildi. Haydar Revi 48 meclis üyesinin 44’ünü oyunu aldı. Bu arada il encümen üyeliklerine de seçim yapıldı, yeni encümen üyeleri  Arzu Yalçınalp ,A.Refik Yıldız,Kenan Haçkalı,Selahattin Genç ve Yılmaz Yavuz seçildi. Revi’nin vekilleri ise Salih Yavuz ile Yüksel Çoşkun oldu. Haydar Revi üç yıl bu görevi yürütecek. Meclis başkanlığına Haydar Revi’den başka aday çıkmadı. Haydar Revi meclis başkanlığı için 44 oy oldu. Bir kişinin katılmadığı bir kişinin de izinli olduğu oylamada Revi, 44 oy oldu. 4 oy boş çıktı.

  Başkan Vekilliği oylamasında da Yomra İl Genel Meclisi üyesi Salih Yavuz ile Dernekpazarı İl Genel Meclis Üyesi Yüksel Çoşkun olurken, başkanlık divanı da Hasan Albayrak ile Kamuran Akpınar katip üyeliğe seçildi. İl Genel Meclisini, İl Encümeninde temsil edecek meclis üyeleri de seçimlerde belli oldu. Tamamı Ak Parti grubundan seçilen il encümen üyeleri şu isimlerden oluştu; Arzu Yalçınalp (Merkez) A.Refik Yıldıs(Tonya)Kenan Haçkalı(Akçaabat), Selahattin Genç(Sürmene), Yılmaz Yavuz(Maçka)

  Yeniden Trabzon İl Genel Meclisi Başkanlığına seçilen Haydar Revi, yaptığı konuşmada şunları söyledi;  “İl Genel Meclisinin Trabzon’un motor gücü olduğunu lokomotif görevini yapmaya devam edecektir. Bundan önce olduğu gibi bundan sonra da meclisin kendisine verdiği bu onurlu görevi yerine getirirken tüm meclis üyelerinin sağduyusu ile başarıyı yakalayacağım. İl Genel Meclisi olarak kimseye hiçbir kuruma yatırıma ve ilerlemeye köstek değil desteğiz. Bütün meclis üyesi arkadaşlarımız da aynı düşüncededir. Öte yandan il genel meclisi ihtisas komisyonları da belli oldu. Öte yandan Beşikdüzü il genel meclisi üyesiyken CHP’den milletvekili aday adayı olan Sedat Gözaçan’ın istifası ile boşalan  koltuğa yine Beşikdüzü’den CHP’li üye Ali Rıza Sezgin oturdu. Sezgin,ilk oturumda görevine başladı..

Plan ve Bütçe Komisyonu:

  Ahmet Çapoğlu, Harun Demirci, Mustafa Hacıabdullahoğlu, Mustafa Hikmet Eyüpoğlu, Murat Yılmaz, Uğur Aydın, Yahya Tilki.

İmar Bayındırlık Komisyonu:

  Arslan Dilaver, Hasan Yiğit, Selahattin Çebi, Şenol Bahadır, Yüksel Coşkun, Zekin Cin.

Milli Eğitim Komisyonu:

  Ekrem Duman, Harun Demirci, Mehmet Kara, Osman Kara, Şenol Bahadır.

İçişleri ve Meclis Kararları İnceleme Komisyonu:

  İbrahim Öztürk, Hasan Tonya, Hasan Yılmaz, Haydar Gürsoy, Osman Kara.

Kültür ve Sosyal Hizmetler Komisyonu:

  Erol Nural, İrfan Çelik, Halim Kaya, Murat Yılmaz, Zeki Cin.

Çevre ve Sağlık Komisyonu:

  Ekrem Duman, Emin Zurnacı, Kamuran Akpınar, Rifat Yavuz Yılmaz, Salih Ergün.

Tarım Komisyonu:     

  Hasan Albayrak, Hasan Yiğit, Hasan Yılmaz, İbrahim Öztürk, Salih Ergün.

Sanayi ve Ticaret Esnaf Komisyonu:

  Ahmet Çapoğlu, İrfan Çelik, Mustafa Hacıabdullahoğlu, Selahattin Çavdar, Yahya Tilki.

Gençlik ve Spor Komisyonu:

  Halim Kaya, Haydar Gürsoy, Hüseyin Dereli, Kamuran Akpınar, Mehmet Kara.

Basın Yayın Halkla İlişkiler:

  Emin Zurnacı, Hasan Tonya, Haydar  Gürsoy, Hüseyin Dereli, Selahattin Çavdar.

Altın Bebek Dostu ve Kadın Hakları Komisyonu:

  Arzu Yalçınalp, Erol Nural, Kemal Halil, Salih Yavuz, Yüksel Coşkun.

Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler ve ARGE Komisyonu:

  Arslan Dilaver, Muhammet Balta, Rifatyavuzyılmaz, Selahaddin Çebi, Uğur Aydın.

 
                                
                                                  Trabzon İl Encümeni Üyeleri

TOBB Başkanı M.Rifat Hisarcıklıoğlu: “Tüm siyasi partilere karşı eşit mesafedeyiz”

0

Haber: İlker ÇAKAN

  TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun  TOBB’a yaptığı ziyaret sırasında yaptığı konuşmada şunları söyledi;

Türk Özel Sektörü’nün hizmet merkezinde

  “CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’nun TOBB’ne gerçekleştirdiği ilk ziyaretinde, kendisini Yönetim Kurulumuzda ağırlıyoruz. Sayın Kılıçdaroğlu’na, Genel Başkan seçilmesinden sonra tebrik ziyaretinde bulunmuştuk. Şimdi iadeyi ziyaretinden ve kendilerini Türk Özel Sektörü’nün hizmet merkezinde ağırlamaktan memnuniyet duyuyoruz.

TOBB olarak, yıllardır benimsediğimiz ve titizlikle koruduğumuz bir prensibimiz var. Tüm siyasi partilere karşı eşit mesafedeyiz. İktidar partisine neyi anlatıyorsak, muhalefet partilerimize de aynısını anlatıyor, aynı görüş ve önerilerimizi iletiyoruz.

Ekonomideki gelişmeleri, özel sektörün bakışıyla anlatacağız

  Bu çerçevede, Sayın Başbakanımızı Türkiye Ticaret ve Ekonomi Şurasında ve Kiev’deki Oda-Borsa Başkanları toplantımızda misafir etmiştik. Şimdi de Anamuhalefet Partimizin saygıdeğer genel başkanını ve ekibini ağırlıyoruz. Kendilerine birazdan, hem TOBB’ni anlatacağız, hem de ekonomideki gelişmeleri, özel sektörün bakışıyla anlatacağız. Bu toplantımız, basına kapalı gerçekleşecektir.

Türkiye’de ekonomiyi büyüten, istihdamı sağlayan özel sektörümüzdür

  Ancak şunu da belirtmek isterim. Ekonomiyle ilgili anlatacaklarımız, geçen hafta sonu Ekonomi Gazetecileri Derneği’nde yaptığımız sunumun bir benzeri olacaktır. Türkiye’de ekonomiyi büyüten, istihdamı sağlayan özel sektörümüzdür. Bu yüzden, özel sektörü güçlendirecek her adım, siyasetin esas gündem maddelerinden olmalıdır. Şimdi, küresel krizin ardından, dünyada yeni bir rekabet haritası şekilleniyor. Bu yeni ortama uyum sağlayan ülkelerin, daha hızlı büyüdüğünü, daha fazla zenginleştiğini görüyoruz.

2010 yılındaki müthiş büyüme performansımız

  Esasında küreselleşme döneminin, ikinci evresindeyiz diyebiliriz. Biz, 90’lardaki ilk evreyi ıskaladık. Bu yüzden 90’ları kayıp bir dönem olarak geçirdik. Şimdi, risklerin ve fırsatların farkında olarak, bu yeni ortama uygun, yeni bir büyüme hamlesi başlatmalıyız. 2010 yılındaki müthiş büyüme performansımızı, daha da kuvvetlendirerek, devam ettirmeliyiz. Önümüzdeki yıllarda, devamlı seçim dönemleri yaşayacağız. Bu seçim süreçleri, reformları engellememeli. İşte iki ay önce, Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanunu gibi iki temel düzenlemenin, iktidar ve muhalefet partilerimizin işbirliğiyle, Meclis’te yasalaştığını memnuniyetle gördük.

Önemli reformların hayata geçmesinde verdiği destek

  Bu önemli reformların hayata geçmesinde verdiği destek için, Sayın Kılıçdaroğlu’na ve CHP’ye teşekkür ediyorum. Siyaset dünyamızdaki diyalog ve uzlaşma, iş dünyamızı da motive etmektedir ve yeni başarılara ulaşmamıza büyük destek olmaktadır. Bu düşüncelerle sözlerime son verirken, istişareye büyük önem verdiğini gösteren Sayın Kılıçdaroğlu’na ve CHP yönetimine, ziyaretleri için teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum.”

TOBB Ticaret Odaları Konsey Başkanlığı’na Hasan Ali Kilci seçildi

0

Haber: İlker ÇAKAN

  TOBB Ticaret Odaları Konsey Toplantısı, TOBB Birlik Merkezi’nde gerçekleştirildi.

Toplantıda, yeni Konsey Başkanı ve Başkan Yardımcıları belirlendi. ATO Başkanı Sinan Aygün’ün 12 Haziran 2011 Milletvekili Genel Seçimleri’nde aday olmak üzere görevinden ayrılmasıyla boşalan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Ticaret Odaları Konsey Başkanlığı görevine, Kayseri Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Ali Kilci seçildi.

  Gebze Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Nail Çiler’in TOBB Ticaret Odaları Konseyi Başkan Yardımcılığı görevi devam ederken, diğer Başkan Yardımcılıklarına; Ceyhan Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Duru ile Ayvalık Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Rahmi Gençer seçildi.

CHP Amasya 1. Sıra Milletvekili Adaylığını 1.492 oyla Ramis Topal kazandı

0

Haber: İlker ÇAKAN                              

  CHP Amasya  Milletvekili adayları  il genelindeki partili üyelerin oyları ile belirlendi. Yaklaşık  5.000 partilinin oy kullandığı   milletvekili adayı belirleme oylamasına 18 milletvekili aday adayı katıldı. Üye oylamasına  katılan milletvekili aday adayları şunlardır;

  Haydar Emektar, Devrim Ersoy, Adnan Kis, Ali Özdemiroğlu , Cihan Sancak, Arife Serpil Saraçoğlu, Kamil Sayar, Ali Taştan, Ramis Topal, Ömer Murat Uğur, Hüseyin Ünsal, Yüksel Bağ, Ali Günhan Beşok, Kenan Bülbül, Musa Coşkun, Mehmet Demirel, Ahmet Melik Derindere, Ruhi Doğan. Yapılan secim sonucunda Gümüşhacıköy’lü İşadamı Ramis  Topal 1.492 oy alarak CHP Amasya Milletvekili 1. sıra adayı oldu. CHP Amasya 2. Sıra Milletvekili adaylığını ise 1.432 oy alan Gümüşhacıköy’lü  İşadamı Ali Özdemiroğlu kazandı. CHP Amasya 3. Sıra Milletvekili adaylığını ise 1.255 oy alan Devrim Ersoy kazandı.

Niksar Belediye Başkanı Duran Yadigar: “Turizmin parlayan yıldızı Niksar”

0

Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN

  Tokat-Niksar ilçesi; ülkemizin ilçe bazında tarih, kültür ve florası ile ünlü ender kentlerimizden birisidir. Niksar Belediye Başkanı Duran Yadigar  “Niksar” konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;

Bursa’ya yeşil Bursa, Niksar’a da yeşil Niksar diyorlar

  “Tarihi başkent Niksar diye söze başlamak istiyorum. Turizmin parlayan yıldızı Niksar, yeşil Niksar bize göre; Niksar’daki envanter tarihi eserler, doğal güzellik itibariyle, Amasya ve Tokat’dan da, birçok turizmle ilgili birçok vilayetinden de daha büyük şansa ve geleceğe sahiptir. Çünkü Niksar Danişmentliler Devletine, Tacettinoğullarına başkentlik yapmış, dünyada ilk defa dikey milli su değirmenlerinin kurulduğu Amasyalı coğrafyacı Strabonun kayıtlarında M.Ö. 100 yıllarda ilk endüstri başkenti olarak da değerlendirilen bir şehirdir. Bu anlamdaki Niksar’daki tarihin varlığın zenginliğini ve derinliğini ve doğal güzelliklerle buluşmasının Türkiye’nin başka yerlerde belki Bursa’da görebilirsiniz. O yüzden Bursa’ya yeşil Bursa, Niksar’a da yeşil Niksar diyorlar.

Yağıbasan Kültürevi olarak değerlendiriyoruz

  Yağıbasan Medresesi Anadolu’daki ilk Türk Üniversitesi, Tıp Medresesidir. Bu bina özellikle, 1900 yıllarda çeşitli zamanlarda restore görmüş, en son 2005-2006 yıllarında da  Vakıflar  Genel Müdürlüğünce de restore edilmiştir. Daha sonrada bu genel müdürlükçe son altı aydır Niksar Belediyesine devredildi. Biz burayı üniversite işlevine uygun olarak Yağıbasan Kültürevi olarak değerlendiriyoruz. Yağıbasan düşmanı basan anlamındadır. Nizamettin Yağıbasan doğduğunda, babası Merzifon bölgesinde bir saldırıda ve düşmana baskın anında olduğu için oğlunun doğumu geliyor ve o yüzden de  oğluna Yağıbasan ismini veriyor.

 
                                 
                                        Niksar Belediye Başkanı Duran Yadigar
 
Tarihi zenginliklerimizi ve doğal güzelliklerimizi geleceğe taşımak

  Nizamettin Yağıbasan Danişmentli devletinin başına geçtiğinde Niksar’da bu tıp medresesi ile birlikte 7 civarında bilim merkezi olan medrese var. Denişmentlier dönemi Niksar’ın özellikle eğitim alanında en geliştiği dönem olarak tarihe geçiyor. Burada tıp eğitimi ile birlikte diğer eğitimlerde yapılıyor. O açıdan Niksar tarihte bir eğitim merkezi, tıp eğitim merkezi, insan gücünden, su gücüne geçişte bir enerji merkezide diyebiliriz. Niksar’ın içinden geçene Çanakçı ve Modur dereleri üzerinde kurulan değirmenler insanoğlunun kendi gücünün dışında yeni bir güçle tanışmasına etkendir. O açıdan Niksar enerji tarihi bakımından çok önemli bir yere sahiptir. Bu konuda İstanbul teknik Üniversitesinden Profesör Atilla Bir hocanın konuyla ilgili açıklamaları, bu konuda bilimsel etütleri vardır. Bilim dünyası Niksar’ı  il endüstri başkentlerinden kabul etmektedir. Biz tarihteki kimliğimize, geçmişteki gelişmişliğimize uygun geleceğe umutla bakıyoruz. Tarihi zenginliklerimizi ve doğal güzelliklerimizi geleceğe taşımak ve çocuklarımıza miras bırakmak anlamında restore ederek, tanıtarak Niksar’ı dünya çapında bir turizm merkezi yapmayı hedefliyoruz.

Niksar bu potansiyelle yıllar sonra turizm kenti olacaktır

  Niksar’da bu potansiyel vardır. Bu çalışmayı hızlandırmayı ve kısa zamanda hedefe varmayı hedefliyoruz. Biz bugün çalışmasak bile Niksar bu potansiyelle yıllar sonra turizm kenti olacaktır. Ama biz bunu öne çekmeyi çalışıyoruz. Özellikle kültür turizmi, doğa sporları turizmi, su sporları turizmi gibi hatta uçuş turizmi gibi alanlarda Niksar müthiş bir potansiyel ve gizli bir bahçedir. Gerçekten Evliya Çelebi’nin dediği gibi cennetten bir köşedir. Evliya Çelebi Niksar’ı ziyaret ettiği zaman cennet Niksar’ın ya aşağısında yada yukarısında demiştir. Hatta orası Çamiçi Yaylasıdır diye arkadaşlar arasında espri yapıyoruz.

 
                                 
                                           Niksar Belediye Başkanı Duran Yadigar
                                                    Yağıbasan Medresesinde
 
Türkiye’de kale ile şehrin buluştuğu bir kent

  Yağıbasan Mederesenin olduğu kısım Türkiye’nin ikinci büyük kalesi olan Niksar Kalesinin batı yakasıdır. Diyarbakır kalesi 10 km. surlarla çevrili olup, Niksar kalesi de 6 km.’den fazla iç ve orta kaleden oluşan kale mahalle, kale çarşı, kale şehir buluşmasının gerçekleştiği yegane şehirlerden birisidir. Birçok şehirde kale vardır ama kale mahalle ve çarşı ile iç içedir ama burası bu ölçekte değildir. Niksar bu yönüyle de Türkiye’nin ikinci büyük kalesi olarak Türk Tarih Kurumu da bunu kabul etmektedir. Türkiye’de kale ile şehrin buluştuğu bir kent olarak korumacılığı yeterince sağlarsak; tarihi varlıkları koruma, restore etme, gelecek nesile aktarma anlamında yeterince hedefimize varırsak, şehrimiz tarihi başkent Niksar geleceğin turizm başkentlerinden birisi olacaktır diye düşünüyoruz.

Orta Karadeniz Ajansından sağlanan kaynaklar

  Şu anda restorasyonu tamamlanan Yağıbasan Medresesinin türbesinin restorasyonu devam etmektedir. Türbenin restorasyonunu Vakıflar Genel Müdürlüğü yapmaktadır. Niksar Kalesinin ikinci dilim restorasyonun birinci dilimi geçen yıl, ikinci dilimini 2011 yılında tamamlayacağız. Bu konuda Kültür ve Turizm Bakanlığının mali desteğini almaktayız. Kale restorasyonun devamında arasta restorasyonunun devamı, kent meydanı restorasyonu gibi çalışmalarımız, Orta Karadeniz Ajansından sağlanan kaynaklarla sürdürülmektedir. Niksar yerel imkanlarıyla orta çarşımızda çeşitli mahallelerimizdeki 11 sokakta sokak sağlılıklaştırılması gibi mimari örneklerinin restore edilmesi çalışması 2011 yılında da sürdürülecektir. Kale, arasta, kent meydanı çalışmalara ilave 33 civarında sivil mimari örneği koruma altında sit alanı oluşturulan konaklarında restorasyonu ile Niksar’da önümüzdeki yılda büyük oranda özellikle tarihi kimliğimizin öne çıkarılması çalışmaları sonuçlandırılmış olacaktır diye düşünüyoruz. Yağıbasan Medresesi bir Kültürevi olarak restore edildi. Halkımızın hizmetine; restoran, kafe bölümüyle, Niksar sofrası ürünleriyle, çeşitli sosyal etkinlikler, müzik ve tiyatro etkinlikleriyle, seminer etkinlikleriyle, çok yönlü bir müze etkinliğiyle çok yönlü bir Yağıbasan Kültür evi olarak Karadeniz Bölgesinde halkımızın hizmetine sunulacaktır.

                               
                                
                                      Niksar Belediye Başkanı Duran Yadigar-
                              Niksar-Yazıcık Belediye Başkanı Tuncer Uzunoğlu
 
Cahit Kulebi Müzesi tasarlıyoruz

  Şu anda Niksar’da proje aşamasında bulunan öncelikle etnografik eserlerin olduğu Yağıbasan Müzesi, eski hükümet binasında Kent Belleği Müzesi, kalenin batı yakasında Niksar Anadolu Medeniyetleri Taş Eserleri Açıkhava Müzesidir. Bunlarla ilgili eserler köy ve kasabalarımızdan getirilerek şehir merkezinde toplanmaya başlandı. İslam Medeniyetleri Taş Eserleri Müzesi Danişmentliler Devletinin kurucusu Melik Ahmet Gazinin türbesinin olduğu alanda gerçekleşecektir. Bunlara ilave Cahit Kulebi Müzesi tasarlıyoruz. Cahit Kulebi’nin çocukluğu Niksar’da geçmiştir ve Niksar’la ilgili şiirleri vardır. Cahit Kulebi’nin mezarını geçen yıl Ankara’dan Niksar’a taşıyarak Cahit Kulebi anıt mezarı yapılmasını sağladık. Cahit Kulebi’nin  oğlu Ali Kulebi’nin desteği ve isteği ile gerçekleştirdik.

                              
                                 
                                      Niksarlı kadınların ürettiği el sanatı ürünler
 
2011 yılını Niksar turizm-tanıtım seferberliği yılı

  Cahit Kulebi’nin anıt mezarı Şair Emrah’ın türbesinin bulunduğu alandadır. Cahit Kulebi’nin adına da bir müze yaparsak, Cahit Kulebi Türkiye çapında ölümsüzleştirmeyi amaçlıyoruz. Niksar tarihi ve doğal güzellik zenginliğiyle müthiş bir turizm potansiyeli olan bir şehirdir. Bu konuda eksikliğimiz tanıtımdır. Biz bu anlamda 2011 yılını Niksar turizm-tanıtım seferberliği yılı olarak ilan ettik. Bu yıl 3-16 Ocak 2011 tarihleri arasında düzenlenen Trabzon turizm fuarına, Şubat ayında düzenlenen İstanbul EMİTT fuarına katıldık. Ankara’da 20-24 Nisan 2011 tarihleri arasında düzenlenecek turizm fuar alanında olacağız. Ayrıca Antalya ve İzmir’de düzenlenecek fuarlara katılacağız. Böylece Niksar,  turizm fuarlarında mevcut potansiyelini; fuarcılık, tanıtım, medya çalışmaları ile  hedefine vardıracaktır. Bu konuda fuarlardan olağanüstü faydalanıyoruz.  

25 turizm yatırımcısı ve işletmecisi Niksar’a gelecek

  Son EMİTT fuarında faydalandık ve önümüzdeki günlerde 13-15 Mayıs 2011 tarihleri arasında TURSAB Başkanı Başaran Ulusoy’la beraber 25 turizm yatırımcısı ve işletmecisi Niksar’a gelecek ve böylece Niksar’ı görücüye çıkaracağız. Bu ne demektir? Niksar artık turizm dünyasında bir turizm ve bir fırsat şehridir. Turizmciler Niksar’a erken yatırım yaparlarsa karlı çıkarlar diyorum. Niksar Sokak Atölyeleri Projesi, Niksar Kadın Üreticileri Projesi, Niksarlı Engelliler tarafından üretilen 15 tane Sokak Atölyesinde Niksar Hediyelik Ürünleri markasını yaratmaya çalışıyoruz.

                                 
                                 
                                               Niksar hediyelik el sanatı ürünleri
 
Mutlu bir Niksar yaratmayı hedefleyen bir üretim projesi

  Binlerce çeşit ürün; Niksarlı zeki, çalışkan ve üretken kadınların tasarladığı, ürettiği, satış ve sipariş gibi üretimini, eğitimini verdiği, eşit pazarlama gibi aktiveleri yaptığı atölyelerde artık  kadınlar; Almanya, Amerika’ya, Avrupa’nın çeşitli ülkelerine Niksar’ın bu hediyelik ürünlerini satar hale geldi. Niksarlı kadınlar sokak atölyelerinde kendi ürettikleri ürünleri kendileri pazar bulup satar hale geldi. Bun anlamda Niksar’daki kadınlar el işini paraya dönüştürerek, üreterek mutlu olmaya, mutlu olan kadınlarda etmeye dolayısıyla mutlu bir Niksar yaratmayı hedefleyen bir üretim projesidir. Üreten insan gerçekten mutlu olur. Niksar’da biz halkımızın varsa hangi alanda üretim çalışmasına katkı sağlamaktır. Hediyelik ürünlerde bu anlamda bir çalışmadır.”

 

Halk Ozanı Aşık Ayten Gülçınar: “Aşıklar ve ozanlar gönül insanlarıdır”

0

Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN

  Türkiye’deki kadın halk ozanlarımızdan Halk Ozanı, Aşık Ayten Gülçınar  “Türkiye’de halk ozanı ve aşıklık geleneği” konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;

Sonradan aşık olmadım, aşık doğdum diye düşünüyorum

  “1960 doğumlu olup, Sivas-Şarkışla ilçesi Çanakçı Köyündenim. Çocukluğum babamın işi nedeniyle Niğde’de geçti.1984 yılından bu tarafa da Ankara’da ikamet etmekteyim. Ben sonradan aşık olmadım, aşık doğdum diye düşünüyorum. Çünkü kendimi bildim bileli türkülere, saza aşırı derecede sevdalı ve tutkundum. Rahmetli babam Musa Çınar şiirler yazardı ve çok güzel yanık sesi vardı. Ben ilk şiiri babamın şiirleriyle tanıdım. Onbeş yaşlarında şiir yazmaya başladım. Yirmibeşli yaşlarda da sazı elime almaya başladım. Zaman zaman çeşitli nedenlerden dolayı sazım kırıldı. Başına türlü kazalar geldi. Ailemin erkekleri tarafından biraz engellenmek istendim. Neticesinde şu an sazımı elime aldım ve çalabiliyorum. Şimdi aynı zamanda ailemde destekliyor. Şimdi artık benimle gurur duyduğunu söylüyorlar.

 
                                      
                                         Halk Ozanı Aşık  Ayten  Gülçınar’ın
                                           “Bir deli aşka tutuldum albümü”
 
Söz ve müziği kendime ait 3 tane eserim çıktı

  Şimdiye kadar söz ve müziği kendime ait 3 tane eserim çıktı. En son albümün ismi “Kan kusturdun vicdansız”. Diğerinin adı ise “Bir deli aşka tutuldum”. Bir kadın aşıklarla ortak albümüz çıktı. İki tane şiir kitabım çıktı. İlk şiir kitabımın adı “Zaman karagözlerinde güvercin olsun” idi. İkinci şiir kitabımda adı da ” Gözyaşımdan Kızılırmak beslenir”

Sevgi her şeyin anahtarıdır. Sevgi her şeyi çözer diye düşünüyorum

  Halk ozanları demek insanları kışkırtmak, ayrımcılığa sürüklemek, kavgaya sürüklemek değildir. Tabiki aksilikler, sorunlar dile getirilmelidir. Lakin insanları kaygaya kinle saldırarak değilde, sevgiyle yapılmalıdır. Sevgi her şeyin anahtarıdır. Sevgi her şeyi çözer diye düşünüyorum. Aşıklar ve ozanlar gönül insanlarıdır. Yurdumuzun birlik ve beraberliği yolunda bu uğurda hizmet etmelerini temenni ediyorum. Cumhuriyetimize, Atatürk’e sahip çıkmalarını istiyorum. Arap ülkelerinde olanları görüyoruz. Memleketimizin kıymetini bilmelerini tavsiye ediyorum.

 
                                             
                                          Halk Ozanı Aşık Ayten Gülçınar’ın
                                  “Gözyaşımdan Kızılırmak beslenir” adlı kitabı
 
Bale, tiyatroya verdiği değeri halk ozanlarına yeterince vermiyor

  Kültür ve Turizm Bakanlığımız; bir bale, tiyatroya verdiği değeri halk ozanlarına yeterince vermiyor. Hiç görmeden gelmiyor ama daha fazla desteklerini bekliyoruz. Çünkü bizim öz kültürümüzdür. Kültürsüz insanlık, topluluk, millet olmaz. Kültür bir toplumun temel taşlarından bir tanesidir. Kültür insanın özü ve dilidir. Kültür insanın kendini ifade etme şeklidir.”

 

           İSTEMEM

  Derdi veren elbet verir çareyi

  Ölürümde yine elden istemem

  Son nefesim olsa bir damla suyu

  Sevgisiz uzanan elden istemem

 

  Sevgisiz yaşamak ölümden acı

  Paranın sevgiye yeter mi gücü?

  Gönlüm bir çift tatlı sözün muhtacı

  Sevgisiz yürekten dilden istemem.

                                Ozan Ayten Gülçınar

Halk Ozanı Aşık Gülsüm Kahraman: “Halk ozanlarına sahip çıkmalarını istiyorum”

0

Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN

  Türkiye’deki kadın halk ozanlarımızdan Halk Ozanı, Aşık Gülsüm Kahraman  “Türkiye’de halk ozanı ve aşıklık geleneği” konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;

Dedem aşık, amcam ise şair olup kitapları var

  “Çorum-Alaca ilçesine bağlı Kartepe Köyündenim. 13 yaşında şiir yazmaya, 14 yaşında bağlama çalmaya başladım. Bağlama çalmaya abimle birlikte dayımın hediye ettiği bir sazla başladık. Bizim geleneğimizde bu vardı. Dedem aşık, amcam ise şair olup, kitapları vardır. O şekilde başladık, buralara kadar geldik. Çok zorluklardan geçtik. Böyle başladık ama buralara gelmek kolay olmadı.

Sevgi ve aşk üzerine şiir yazamazsınız

  Bayan olarak şiir yazdığınız zaman her şey eleştiri şeklinde oluyor. Sevgi ve aşk üzerine şiir yazamazsınız. Halbuki ben yüreğimi ortaya koymak istiyorum. Bu tür zorluklarla karşılaştık. Bir bayan çalıp, söyleyemez. Bu kadar ileriye gelemez denildi. Babam beni destekledi ama evlendikten sonra eşim bu desteği bana maalesef vermedi. Daha sonra baktı olacak gibi değil, sonra müsaade etti. Ama o anda sizin onurunuz ve gururunuz kırılıyor. Aşıklığa ve ozanlığa gönül vermişsiniz ama bir yerde kendinize dur demeniz gerekiyor. Bu içinizde yanan bir çığı haline geliyor. O çığ bir gün patladı. Ben artık dayanamaz hale geldim. Evlendikten sonra eşim sazımı kırarak saz çalmama müsaade etmedi. Evlendiğimde saz çaldığımı zaten biliyordu. Daha sonra izin vermedi.

 
                                              
                                            Halk Ozanı Aşık Gülsüm Kahraman
 
Bana bir gün hediye olarak  bir bağlama aldı

  Baktı olacak gibi değil  bana bir gün hediye olarak  bir bağlama aldı. Çok zorluklarla karşılaştık. İl dışına çıktığınızda yanınızda bir kişi götürmek zorundasınız. Bir bayan olarak tek başınıza gidemiyorsunuz. Zaman zaman bu tür zorluklarla karşılaştık. Ama gittiğimiz yerler bizi maddi olarak tam doyurmadı. Manevi olarak çok şeyler veriyorduk ama   maddi anlamda bize çok fazla destek olmadı.

Sadece bir sazım, bir sesim ve birde ben varım

  Devletimizden özellikle halk ozanlarına sahip çıkmalarını istiyorum. Şu anda benim sigortam yok. Ben neden sigortasızım? Eşimden şu an ayrı yaşıyorum ama benim evim yok, neden olmasın? İki tane çocuk okutuyorum. Sadece bir sazım, bir sesim ve birde ben varım. Son yazdığım eserimde böyle bir şey vardır. Ben onlardan özellikle destek bekliyorum. Kendi yazdığım aklıma gelen ilk dörtlüğü okumak istiyorum;


  Kapı çaldı yaşım geldi kırkyedi

  Boşa geçen senelerim senmisin

  Her bir senem birbirinden dertliydi

  Boşa geçen senelerim senmisin.

 

Kitabımı maddi olanaklardan dolayı çıkaramadım

  Kitabımı maddi olanaklardan dolayı çıkaramadım. Yurt dışı programlarına maalesef katılamadım. Bu konuda maddi olanaklar yoktur. Kültür ve Turizm Bakanlığından kartım vardır. Bu kimlik kartı hiçbir şey ifade etmiyor. Bizler bir şey yapabiliyorsak bizlere sahip çıkmaları gerekiyor. Türk halk müziği şu an iyi gidiyor. Türk  halk  müziğine halk sahip çıkıyor. Bir halk ozanı erkek gider gündüz ayakkabı boyar, simit satar evine bir şekilde ekmek getirir ama bir bayan getiremez.

 
                                     
                                         Halk Ozanı Aşık Gülsüm Kahraman’ın
                                           “Gözlerine mahkum ettin” albümü 
 
Ben bu işe gönül verdim, neden benim sigortam yoktur

  Madem ben bu işe gönül verdim, neden benim sigortam yoktur. Halkıma, devletime, milletime hizmet veriyorum. Neden karşılığını alamıyorum? Gidiyoruz ve çok cüzi bir miktarlarda dönüyoruz. İki kişi ile gittiğinizde aldığınız para iki kişinin masrafını zaten karşılamıyor. Bayansınız başınıza ne geleceğini bilmiyorsunuz.

O anda kalkar sabaha kadar şiir yazarım

  Gündüz yaşanan olayları akşam göz önünden geçirdiğim zaman hepsi anında gözümün önüne gelir. O anda kalkar sabaha kadar şiir yazarım. O şiir bitmeden uyuyamazsınız. Şiire bir evlat gibi bakıyorsunuz. Şimdiye kadar 2 albüm çıkardım. Birde ozanlarla birlikte kaset şeklinde çıktı.

Paramı biriktirerek CD’ye yatırım yaptım

  Bu konuda bütün çabamı kullandım. Gittiğim yerlerde belki çocuklarımı mağdur koydum. Olan paramı biriktirerek CD’ye yatırım yaptım. Kendi adıma iki tane CD çıkardım. Son çıkardığım eser “Gözlerine mahkum ettin”, diğer  eserin adı ise “Hasretliğin vardır” TV programlarına davet ediliyorum. Birçok programlarda sahne alıyorum ama doyurucu olmuyor. Kültür ve Turizm Bakanlığından özellikle bayan ozan ve aşıklarımıza sahip çıkmalarını bekliyorum.”

 

        SENİN SEVGİN…

  Senin sevgin beni coşa getirdi

  Akan pınarların gözü gibiyim

  Yağar yağmurların, eser yellerin

  Hemi bahar hemi yaz gibiyim.

 

  Seninle oturup şiirler yazdım

  Gece gündüz hayalinle yar gezdim

  Öylesine coşkun öle doluyum

  Hemi nazı  hemde sazı gibiyim….

                                   Aşık Gülsüm Kahraman

Halk Ozanı Aşık Özlem Olgaç: “Türkiye’de halk ozanlarına yeteri kadar değer verilmiyor”

0

Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN

  Türkiye’deki kadın halk ozanlarımızdan Halk Ozanı, Aşık Özlem Olgaç  “Türkiye’de halk ozanı  ve aşıklık geleneği” konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;

Aşıklık geleneği Sivas’ın özünde vardır

  “Ben öncelikle size teşekkür ediyorum. 1982 doğumlu olup, aşıklığa 2008 yılının Ocak ayından itibaren başladım. Sivas Fasıl Heyeti Aşıklar, Şairler ve Halk Oyunları Derneği’nin tek bayan aşık üyesiyim. Aşıklığa birçok ustalarımızla başladık ama şiir tekniğimizi öğreten ustalarımız oldu. Aşık Kulfani Derneğimizin büyük ustalarındandır. Ustam olarak da onu görebilirim ve sayabilirim. Aşıklık geleneği Sivas’ın özünde vardır. Sivas denilince akla; Aşık Veysel, Pir Sultan, Ruhsati, Talibi Coşkun gelir. Şimdiye kadar herhangi bir kasetim çıkmadı. Genelde aşıklama türküler söylüyorum.

583 tane şiirim var. Bunların 54 tanesi tasavvuf içerikli divan şiirleri

  Aşık Veysel, Pir Sultan gibi usta malı türküler söylüyorum. Kendi eserlerimde var. 583 tane şiirim var. Bunların 54 tanesi tasavvuf içerikli divan şiirleridir. Divan şiirlerini her aşık yapamaz ve yazamaz. Divan şiiri yazan aşıkları saysanız bir Gülçınar Ablamız çıkar. Ben üçüncüyü tahmin demiyorum. Yada bilmediğim insanlarda vardır.2008 yılında Kars Murat Çobanoğlu Aşıklar Bayramında uluslararası bayramda jüri özel ödülü aldım. Daha sonra 2009 yılında Aşıklar  Bayramında şiir dalında Sivas konulu şiirde ikinci oldum. 2010 yılındaki Aşıklar Bayramında irticalen atışma ve duvaçlama cesaretini gösterdim. Kültür ve Turizm Bakanlığına kayıtlı halk ozanıyım.

 
                                         
                                           Halk Ozanı Aşık Özlem Olgaç
 
Bayan aşıklardan birimizin dahi devlet sanatçısı olması yeter

  Türkiye’de halk ozanlarına yeteri kadar değer verilmiyor. Kimliği aldığımız şekilde kalıyor. Birçok vaatler ve birçok şeyler oluyor ama aşıklarda kadro alan bildiğim kadarıyla sadece Şeref  Taşlıova’dır. Bayan aşıklardan birimizin dahi devlet sanatçısı olması yeter. Ama  tabiki aşıklara değer verilmiyor. Bu işler acısı bir durumdur. Buradan bakanlarımıza gerçekten sesleniyorum. Aşıklık ayrı bir şeydir. Sanatçı olur, türkü söyler ama duvaçlama, atışma, irticalen atışma kimse yapamaz. Bu konuda gerekli hassasiyetin sizler aracılığı ile gösterilmesini istiyorum.

Seçim zamanı, birçok vaatler olur,  ama bize bir şey yoktur

  Toplumuzda kadın aşıklara ilgi yeni başladı.Timur Yılmaz hocamıza da buradan çok teşekkür ediyorum. Türkiye ilk defa Kadın Aşıklar Şöleni Çorum ve Amasya’da yapıldı. Bizler elimizden geleni yapıyoruz. Bizler gereken hassasiyeti ve emeği veriyoruz ama tabii ki siyasi kanatlar bu şekilde cevabımızı iyi bir şekilde vermiyorlar. Şu anda seçim zamanı, birçok vaatler olur, birçok şeyler olur ama bize bir şey yoktur. Bir şiirimi okuyorum;

 

  Özlemi her yerde aranamadım

  Huzur tezgahında taranamadım

  Ne ettimse kimseye yaranamadım

  Can bildiklerimden. Canımdan oldum.

 

                  DÜNYA

  Doğru söyleyenin hiç yeri olmaz

  Yalandan gözüme hoş olan dünya

  İnsanın insanda sevgisi kalmaz

  Zevki alemde boş olan dünya

 

  Çiledir hasrettir aşığın yolu

  Uzatsa da elin yetişmez kolu

  Ömrüme baktımki çileyle dolu

  Zalim kullarada eş olan dünya

                                          

  Ağlayan Özlemi nasıl gülecek

  Nereye kaçsanda ölüm gelecek

  Cesedin üstüne toprak dolacak

  Sonunda bir mezar taş olan dünya.

                                            Aşık Özlem Olgaç

 

                             

                            Aşık Ayten Gülçınar-Folklor Araştırmacısı Timur Yılmaz

                                                       Aşık Özlem Olgaç

Halk Ozanı Aşık Sürmelican Kaya: “Halk ozanı; halkın gözü ve kulağıdır”

0

Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN
  Türkiye’deki kadın halk ozanlarımızdan Aşık Sürmelican Kaya, “Türkiye’de halk ozanı geleneği” konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;

Halk ozanlığı aileden gelen bir sevgidir

  “Halk ozanlığı aileden gelen bir sevgidir. Biz altı kardeştik zaten üçümüz saz çalıyorduk. Benim aklımın erdiğinde babamın evinde bir saz vardı. Ama ben gelin olduktan sonra eserlerimi yazmaya ve sazımı çalmaya başladım. 1959 doğumlu olup,  Çorum-Mecitözü ilçesi Alancık Köyünde ikamet ettim. 18-20 senedir de Çorum’da oturuyorum. Eserlerimi yazıp, sazımı çalmaya devam ediyorum. Konya Aşıklar Bayramında ödül aldım. Yurt dışına da gidip, geldim. Bu nedenle birçok çeşitli ödül aldım. Kültür ve Turizm Bakanlığından halk ozanı kimliğim var. MESAM’ın üyesiyim. Üç tane kasetim var. Bu kasetlerin isimleri şöyledir; “Sen neye geldin, Felek, Vefasız dost”.  Kitabımı da Çorum Belediyesi çıkardı.  Antolojilerde ismim çıktı. Halk ozanı; halkın gözü ve kulağıdır. Acılar, tatlılar, güzellemeler, taşlamalar yani yaşadığım olaya göre söylüyorsunuz. Bir anlık bir duygudur. Allah’ın verdiği bağıştır. Bunu yazıp, okuyamıyoruz. Bir an dökülüp, taşarız.

Türkiye’de halk ozanlarına yeteri kadar değer verilmiyor

  Türkiye’de halk ozanlarına yeteri kadar değer verilmiyor. Bu konuda herkesin düşüncesine de saygı duyuyorum. Biz halk ozanıyız. Sanatçılarımız da bizim kardeşlerimizdir. Hepsini çok seviyorum, saygılarım var. Halk ozanlarının, aşıkların ürettiği şeylerin temeli olurken, nede sanatçı ön palanda tutulup,  halk ozanı geri planda tutuluyor. Biz hep ikinci plandayız. Bizim bir yere giderken en azından yol paramız olsun. Aylığımız, günlüğümüz yok. Kültür ve Turizm Bakanlığı ayda en az 250-1.000 TL.arasında bir  ödeme yaparsa  iyi olur. Böylece bizde el gibi para verip otobüsümüze binip, gidebilsek iyi olur. Ben eşimden 20 yıldır ayrıldım. Kağıt üzerinde evli olsam da onunla hiçbir bağlantım yoktur. Kültür ve Turizm Bakanlığı  bazı düşenlere, kendinden  gücü yetmeyenlere destek olsa çok seviniriz. Halk ozanlarının geleceği eskisine bakarak daha güzeldir. Bana göre halk ozanlarına biraz daha ağırlık veriliyor. O zaman kayınbaba köyün en zenginleriydi. Bir daha evlendirirsek bir hizmetkar eksik tutarız derlerdi. Ben evlendiğimde ilkokul çocuğuydum. Saz çalmaya başlarken yazdığım ilk sözler ve üstüme o kadın geldiğinde ilk deyişim;

 

  İşte madem bana yalan yar olacaktın

  Ben ağlarken söyle sen neye güldün

  Seher vakti sultanımın bağına

  Ben derdim sarmaya sen neye geldin

 

  Ben hakka hayranım sende olmasa

  Arayıp gönlümde hakkı bulmazsa

  İnsan olup, insanlığı bilmezsem

  Ben insan olmaya, sen neye geldin

 

  Gine bugün sazım dertli inliyor

  Haktan gelen kelamları bilmiyor

  Sürmelican hak yolundan dönmüyor

  Ben hakkı sormaya, sen neye geldin.

                                       

İlkokula giderken türkülerim vardı, söylüyordum

  Deyişlerimi aşıklama ve duvaçlama türü okuyorum. Kadın halk ozanları olarak toplumda ikinci planda tutuluyoruz. Kadın saz çalmaz, kadın türkü söylemez, kadın evinde oturur. Ben 21 yaşındaydım. İlkokula giderken türkülerim vardı, söylüyordum. Çay kutu kapaklarına yazıyordum. Taş tarlasından, burçak tarlasından elimin yarasıyla sazıma bakıyordum. Ben sazımı seviyorum. O zaman GAP Televizyonu vardı. Televizyona çıktığımda gelin televizyona çıktığı için kayınbabası ölecek diye söylendi. Ama sazıma bir aşkım ve sevdam vardı.

Ama ben bu kimliği yiyip, içemiyorum

  Türk halk müziği ile uğraşan insanlarda bizlere yardımcı olabilir. Hiçbir kimseden yardım göremiyoruz. Bir yerden çağrılıyoruz. Ancak gitmeye yol param olmuyor. Param var desem yalan söylerim. Yirmi senedir oğlumun yanında oturuyorum. Sanki ben onların eline bakmış gibiyim. Eşimden zaten ayrı yaşıyorum. Halk ozanı olarak Kültür ve Turizm Bakanlığında üyeyim.  Aynı zamanda çeşitli ödüllerim var. Ben diyorum ki biz bu işi yapmıyorsak bizi niye sürüklüyorlar? Bıraksınlar evimizde oturalım. Bana halk ozanı kimliği verildi. Ama ben bu kimliği yiyip, içemiyorum.

Ben bir halk ozanıyım, 500 tane eserim var. Artık depresyon geçiriyorum

  Ben maddi destek istiyorum ki bende insan gibi yaşamak istiyorum. Ben bir halk ozanıyım, 500 tane eserim var. Sazımı kendim çalıyorum. Artık depresyon geçiriyorum. Sazımı da sevmiyorum, kendimi sevmiyorum. Çünkü para almak değil ama eskiler Allah’ın yapamadığını yapar diye söylerdi. Parasız hiçbir yere gidilmiyor. Manevi durumda çok önemli ama para olmayınca biz bir şey yapmıyoruz. Bize destek olsunlar. Bir günde halk ozanlarını ela alsınlar ve birde onu konuşsunlar ne var? Hiç olmayan bir konuyu yıllarca devam ettiriyorlar. Bizi idare eden büyüklerimize, bizim elimizden tunuca bir yere getirecek insanlara sesleniyorum.”

Halk Şairi Melek Temel: “Halk edebiyatı ve halk müziği üzerine çalışıyorum”

0

Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN 

  Ülkemizin kadın halk şairlerinden Melek Temel, “Türkiye’de aşıklık ve ozanlık geleneği” konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;

Aşıklık ve ozanlık geleneği içinde büyüdük

  “1968 Ankara doğumluyum ama aslen Sivas kökenliyim. Fakülte mezunu olup, Sosyal Bilimler Bölümü mezunuyum. Aşıklık ve ozanlık geleneği içinde büyüdük. Çok küçük yaşlarda Halk Ozanları Dernekleri ile çalışmalarımız başladı. Bu süreçte yazdığımız şiirler çok amatörceydi. Bunlar ustalarımızdan etkilenerek yazdığımız dörtlüklerdi. Eğitim dönemimizde bunu biraz pekiştirdik. Yaklaşık 5-6 yıl önce Kültür ve Turizm Bakanlığının yapmış olduğu sınav sonucu bakanlıkça halk şairi unvanını aldık. Tabi bu unvan orada kaldı. 2007 yılında bir şiir kitabı çıkardım. Türkiye genelinde ve uluslararası şair ve aşıkları şölenlerine katıldım. Pek çok televizyon programlarına katıldım ve kendim de televizyon programları yaptım.

Halk oyunları bir parça olarak folklorumuzun bir bütünüdür

  Türkiye genelinde ve uluslar arası pek çok ödüller aldım. Yazmaya ve Türkiye’yi gezmeye devam ediyoruz. İnşallah Allah ömür verdiği sürece çalışmalarımıza devam edeceğiz. Halk oyunları bir parça olarak folklorumuzun bir bütünüdür. Aynı zamanda halk oyunları eğitmeniyim. Bir yandan onunla meşgul oluyorum. Bir yandan da aşıklık geleneği ve halk edebiyatını birlikte yürütmeye çalışıyorum. Bunları da aynı çatı altında toplayan kültür-sanat, aktüel dergim olan ADİMEGE dergisini yayın hayatına koydum. Şu anda hepsini bir çatı altında toplamış bulunuyorum ve çalışmalarıma devam ediyorum.

 
                                          
                                            Şair Melek Temel şiir okurken
 
Taktıkları yazmanın oyasında, renklerinde, motiflerinde

  Aşıklık geleneği Anadolu kültürü var olduğundan bugüne kadar devam eden bir gelenektir. Dede Korkut’tan bugüne kadar gelen bir gelenektir. Fakat Türk toplumunda dünden bugüne susturulan, sesi kesilen, ya da pusturulan, sindirilen kadınlarımızın var olduğu bir toplumda, kadın şair ve aşık, ozanlarımızın olması aslında büyük bir güçtür. Bir yerde kimi zaman kadınlarımız duygu ve düşüncelerini nakışlara işlemişler. Taktıkları yazmanın oyasında, renklerinde, motiflerinde oynadıkları oyunların figürlerinde ifade etmeye çalışmışlardır. Aşıklarımız, şairlerimiz bunu sazla, sözle dile getirip, icra edebiliyorlar. Ülkemizde çok az sayıda ve aktif olması yada Türkiye genelinde yaygınlaşması ve bu geleneğin kadınlar bazında devamını sağlayabilmek için çok ciddi imkanların sağlanması gerekiyor.

 
                                          
                                                Halk Şairi Melek Temel
 
Türk halkı çok sıcak ve olumludur 

  Maalesef bu imkanlarda henüz olmadığından verilen sözlerin tutulmaması, ikinci planda görülmesi, ertelenmesi, baştan savılan ya da üzerinde durulması gerekli değilmiş gibi önemsenmeden atlanan konular yıllarca sürünceme devam ediyor. Bu konu umarım çözülür. Fakat çok güçlü bayan aşıklarımız vardır. Bayan aşık ve şairlerimize Türk halkı çok sıcak ve olumludur. Çok takdir ediyorlar. Zaten aşıklık geleneği halkın sesi ve kendi özleri olduğu için bayanı, erkeği, genci, yaşlısı kendi ailesinden, annesinden, kardeşinden, evladından biri olarak sizi görüyor. Fakat zaman zamanda olumsuz yaklaşımlar, farklı beklentilerle de dışlanma, uzaklaşma yada  çalışmalarına, iş hayatına  ara veren bayanlarımızda var.

Mutlaka içlerinde çok güzel eserlerde vardır

  Medya sektöründe görev yapan pek çok kişinin de ben bununda dejenerasyonun hat safhasına geldiği bir dönemde ciddi anlamda kendi kültürümüzden, özümüzden uzaklaştığımız bir dönemde  pompalanan popüler  yaratıldı ve bu dayatıldı. Gençlerimize kendi kültürlerini bilmiyorlar, Türkü dinlemiyorlar diye kendilerine sitem ediyoruz, kızıyoruz. Fakat bilmiyorlar ki neyi dinleyecekler. Gençlerimiz doğdukları günden, sözü ve müziği belli olmayan, amacı, anlamı olmayan, hiçbir şey ifade etmeyen bir gürültü yığını, bir güruhun içinde kendilerini buldukları için, müzik olarak bunları tanıyorlar ve bunları biliyorlar. Mutlaka içlerinde çok güzel eserlerde vardır. Bunlardan başarılı çıkan eserlerde vardır. Bir çeşit dayatma,  medyanın dayatması diyebilirim. Ne yazılı basında, ne radyo ve televizyon yayınlarımızda ne aşıklık geleneği, nede halk müziğine yeterince yer verilmiyor. Halk müziğinin gerçekten duayenleri, ustalar, üstatlar artık ekranlarda görülmüyor.  Onları artık göremez olduk. Kaliteli, düzeyli bir şekilde bu konu üzerine biraz durulursa, yok olan bir kültüre sahip çıkmaları gerekiyor. Buna Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözüyle buna cevap vereceğim.

Dergi çalışmalarımızla halkımızla sürekli birlikteyiz

  “Kültürünü kaybeden bir millet, geleceğini de kaybeder.”  Hayat damarlarından birinin kopmuş olması, ya da kendi kültürünü kaybetmesi, o kültürün yok olması anlamına gelir. CD çıkarmayı düşündüm ama gerçekleşmedi. İkinci kitabın hazırlıklarını yapıyorum. Şu an bir şiir albümü düşünüldü,  fakat çok sıcak bakmadım. Ama önümüzdeki yıl ikinci kitabımı çıkarmayı düşünüyorum. Dergi çalışmalarımızla halkımızla sürekli birlikteyiz. Şiirlerim daha çok soysal içerikli olup, toplumsal konulara değiniyorum. Kendimde zaten soysal bilimciyim. Bunun dışında ayrılık konulu şiirlerim oluyor. Birazda şiirlerime işimle alakalı konuları yansıtıyorum. İlk kitabımın adı “Yamaç” tı. Bu kitaptaki şiirlerimin de tamamı kendime aittir Ağırlıklı olarak halk edebiyatı ve halk müziği üzerine çalışıyorum. Kendinizi sevmekten, kendi özünüzle ve kültürünüzle yaşamaktan utanmayın ve vazgeçmeyin.”

error: Content is protected !!