1947 yılında doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini Osmaniye’de tamamladı. Osmaniye’de İktisadî ve Ticarî İlimler Akademisi Kamu Yönetimi Bölümünü bitirdi. İstatistiki eğitimi konusunda Yüksek Lisans(Master) yaptı.Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde tarım işçiliği Santral Memurluğu, AİTİA Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü, TC. Başbakanlık, DİE Başkanlığında çeşitli görevlerde bulunduktan sonra aynı kurumun Muğla ve Adana Bölge Müdürlükleri görevlerinde bulundu.
Yirmi dokuz yıllık memuriyetten sonra,1996 yılında emekli olarak Mersin, Mezitli’ye yerleşti.
Bir dönem Belediye Meclis Üyeliği (1999-2003) yaptı. Mersin Şairler ve Yazarlar Derneğinin kuruluşundan bugüne kadar, faal üyesi oldu. Halen MEŞYAT Başkanlığı görevini yürütmektedir.
Gazeteciler cemiyeti üyesi olup; Mersin’de haftalık yayınlanan İstikbal Gazetesi’nde “Topsuz İğne” köşesinde makale yazmaktadır.
Sonbahara Çeyrek Var kitabı, Abidin Güneyli’nin son kitabıdır. 2006 Yılında toplam olarak 1000 adet baskısı yapılıyor. Kitap toplam 162 sayfadan oluşuyor. Kitabına toplam olarak yüz elli sekiz (158) şiir sığdırıyor.Şair Kitabını Üç Bölüme ayırıyor. Sonbahara Çeyrek Var, Eski Sevdalar, Bir Başka Sevda. Olmak üzere bölümlendiriyor. Kitap ilk bölümün ismi olan “Sonbahara Çeyrek Var” adını taşıyor. Elma Şekeri 10.000 baskı ile piyasaya sürülüyor. Çeşitli yerlerde tanıtımı yapılan kitap halen okuyucular için halen kitapçılarda alıcısına ulaşmaktadır.
Topsuz İğne ve Pamuklu Şeker 4.000 baskı yapıyor. Şair Son Söz adlı yazısında kitabının baskılarından da söz etmektedir. Bu kitabın ikinci baskıları, toplam 20.000 yapıyor. “Sonbahara Çeyrek Var” şairin son kitabı olarak çıkıyor. Abidin Güneyli, bu kitabının son sözünde:
“Günümüz Türkçesini kullandığını, Halktan hiç kopmadığını, Halkla hep iç içe yaşadığını, Hep şiiri sevdirmek için çalıştığını söylemektedir. Halkın kullandığı, yaşayan dili Türkçeyi kullandığını, asıl maksadının şiiri ve okumayı ülkesinin vatandaşlarına, ülke insanlarına sevdirmek için yola çıktığından bahseder.
İmlâ ve noktalama işaretlerine Karşı bir eksikliği olduğunu peşinen kabul etmektedir. Kitap: İSBN: 975- 00753-1-5 numarasıyla, Yayıncılık ve Matbaacılık Sanayi ve Ltd. Şti. Camii Şerif Mah. 5210 k. No:13/C Mersin Tel: 0324 237 57 64, PK.18. Mezitli/Mersin Abidin Güneyli, Emeil: a guneyli@ttnet.net.tr Cep Tel: 0532 492 89 99 adresinden ve telefon numaralarından temin edilebilmektedir.
Kitabın içinde geçen şiir başlıkları: (Sonbahara Çeyrek var)
Sonbahara Çeyrek Var, Sağlıklıdır Ölmesinde Sakınca Yoktur, Kimin Umurunda, Kim Bilir? Çal Söyle, Sen Gelince, Geldiğin Gün,Ateşi Yak, Umut,Sen de, Böyle Akşamlar, Mersin Gözlüm, Bir Mektup Borcum Olsun, Bu Şiir de Yarım Kalacak, Çok Geç Kalmışım, Gözlerimde Hüzün, Şeytan, Umutlarım Yangın Yeri, Ay Firarda, Denizin Yandığı An, Şimdi Nerdesin? Sen Kalmadın, Siyah Beyaz Fotoğraflar, Yaşanacak Şiirler, Yüzde Kaç? Sevgiyi Bilmemen Olmaz, Sevda Borcun Var,Sel Oldu Hüzün, Isıtsa Ellerini, Kırıldı Sevda, Randevu, Seni Seviyorum Nasıl Denir? Ne Güzel,
Boynu Bükük Kaldı Ellerim, Süpürge, Hüzünlendi Yüreğim, Kumda Kale Yıkıldı, Deli Kız, Erken Geldin, Gebe, Biliyorum, Bir Zamanlar, Yolumu Düşüreceğim Yoluna, Hiçbir Şeyi Doğru Dürüst Beceremedim, İşte Bak Ufukta, Kim? O Sahil, Sende Kalsın Gözlerin, Ya Beni, Üç Kuş, Osmaniye, İki Küçük, Susma, Olmalı, Yasak, Yolcu, Gece Avı, Düşler, Güzel, Bal Gibi, Bir, Gülnur, Reyhan Gibi, Eski sevdalar, Sevgi Reçetesi, Seyhan, Unuttum Seni, Kolay Olmuyor, Bir Şairi Sev de Gör Sevda Neymiş, Yok Mersin Gözlüm, Yaş Kemale Erdi Bile, Her Şey Yarım Kaldı, Veysel’im, Boş Bir Zamanımda Gelirim, Osmaniye’m, Bulgur, Dilek, Dağlara Geç Gelen Bahar Gibisin, Gelebilirsin, Oğlum, Kırgınım, Çok Güç, Açım Nerdesin? Gelir Aklıma, Falcı, Uğurlar Olsun, Yaşın Elli Beş, Enişte, Cicim Ayları, Vallahi, İnşallah, Atışma 1, Atışma 2, Gündüz Gece, Bozulmayan Ne Kaldı? Dilimiz, Çıkaramazsın, Uslanmadın,
Gençlik Sözü
Bağımsızlık Güneşi Gözlerin
Sen Bilirsin
Bir Adım da Olsa Yürümek Yeter
Tek Milletiz Biz
Hedef
Bu Vatan Bu Bayrak Bizim
Son Söz
Kitaba eleştiri:
Abidin Güneyli’ de hemen hemen bütün kitap yazanların yazdığı gibi çalakalem yazıyor. Bu şu demektir. Kitap imlâ noktalama işaretlerinden nasibini almamış. Yani imlâ ve noktalama işaretleri olmadan Türkçenin güzel kullanımından bahsedilemez. Abidin Güneyli “Sonbahara Çeyrek Var” adlı kitabının “Son Söz”, s. 160 adlı bölümde bu durumu anlatırken eksikliği fark eder ve onu itiraf etmekten de çekinmez ve şöyle der: “Ben muzip bir adam olduğum için, şu nokta, virgül, soru işareti, ünlem, noktalı virgül
vs gibi işaretleri “son söz” bölümüne yeterince koymak ve askerî bir komutla: “Herkes yerlerine marş marş!” demek geçiyor içimden. Okuyan herkes istediği yere koysun bu işaretleri diyorum; ama olmuyor.”
Elbette olmuyor Sn. Güneyli, sizin gibi bir memleket sevdalısı, Türk Dilini imlâsız, noktalamasız bırakırsa memleketi de ordusuz, polissiz, savunmasız bırakmış olmakla eşdeğerde tutmuş demektir; çünkü dil bir milletin aynasıdır. Millet o aynaya bakarak kendini görür. Milletin hafızası dilinin derinliklerinde gizlidir. Türküler, ağıtlar, maniler, ninniler, efsaneler, halk hikâyeleri, fıkralar, bilmeceler bulmacalar bu halkın zekası, bu halkın zengin bilgisinin bir tezahürüdür.
Halk bu aynaya bakınca kendini görür. Bunun için Türkçenin imlâsı da her kişiye göre değişen bir kuralar yumağı olmadığı bir gerçektir. Nasıl ki matematik kurallar, kaideler olmadan hesaplamaları yerine getiremez ise Türkçe de kurallar ve kaideler bir tarafa bırakılarak, imlâ ve noktalaması rafa kaldırılarak gerekli üretimi, zenginliği ve birikimi ortaya koyamaz. Yazı yazanların bu kural ve kaidelere mutlaka dikkat etmeleri ve mutlaka öğrenmeleri gerekmektedir.
Diğer unsurlar ise bu bir mazeret teşkil etmez. Türk Dilinin kaidelerini bilgisayar denen teknoloji yok etmiyor; ancak onu bu şekilde hoyrat kullanan tashihçiler, yazıları düzeltenlerin yok ettiğini söylemek doğru olur. Bugün bilgisayar dili dilinin kısalttığı ve işaretler yumağı haline getirdiği Türkçeyi bir de yazarlar, şairler eklenirse Türkçenin vay haline!.. Bu düzeltmeleri yapan kişi, her kim olursa olsun affedilemez bir hata yapmış. Sn. GÜNEYLİ’ nin kitabını heba etmiş. Tabii yayıncının da bu konuda çok kabahatli olduğunu söylemek gerekir; çünkü kitap hiçbir tashih(düzeltme)den geçmeden olduğu gibi baskıya sokularak affedilmez bir hata yapılmış. Şurası bir gerçektir ki kitap güzel Türkçemizin imlâ ve noktalama işaretlerinden yoksun bırakılmış.
Abdidin Güneyli, şair ve gazeteci, iktisatçı. Özellikle emekli olduktan sonra şiire ağırlık veren şair, daha çok serbest nazmı deniyor. Şiirlerinde günün konularını işleyerek zamana ve gündeme damgasını vurmak istiyor. Şair, günün yaşananlarından ve zamanının olaylarından etkilenir. Sel, tabii afet, deprem, yangın, büyük yıkımlar, insanları top yekün etkilediği gibi şairi de etkiler. Şair günü yazar. Günün aktüel olaylarını anlatarak şiirinde işleyerek zamana ve damgasını vurur. Geleceğe ışık tutar. Halkının dertleriyle dertlenir. Acılarıyla gamlanır, perişan olur, onu terennüm ederek geleceğe duyurur. O bir tarihtir. O geçmişin hafızasıdır. O geleceğin kurucusu ve geleceğin kılavuzudur. O bir yol göstericidir, rehberdir. Şair, edebiyatçı her zaman diğer insanlardan ve aydınlardan bir adım öncedir. Önde gider. Diğer bütün ilim adamlarıyla kıyaslandığında edebiyatçıların onlardan kat kat önde oldukları bütün bilim adamlarının onayı ile de tasdik edilmiş, müştereken kabul edilmiştir.
Abdidin Güneyli’de sanatını zirvelere götürmek için bu bilgisini yeteneğini kullanır. Ondan gereğince faydalanmayı ihmal etmez. Onun şiirleri hayatın ta kendisidir. Şiir başlıklarından da anlaşılacağı gibi, o yaşamadan görmeden, izlemeden, gezmeden, açık pencereden seyretmeden yazmaz. Onun kaleminden gerçekler dile gelir. Çekinmesiz, korkusuz ve gerçekleri itiraf etmekte tarafsızdır. Her şey bütün açıklığı ile ancak onun şiirlerinde dile gelmiştir.
“Osmaniye” Şiirinde adeta bir kadasro planı çıkarmıştır. Kroki çizer, haritayla yol gösterir, tarifler yapar Mahallesini, sokağını ve içindeki saygın ve meşhur kişilerin hafızalarda bıraktığı izleri yansıtır. O tam bir etnoğrafya müzesi gibi bizi geçmişe götürür ve geçmişin güzelliklerini yeniden yaşatır ve Osmaniye’yi anlatır:
“Bir Osmaniye vardı,
Bir parke taşlı istasyon caddesi,
Bir de Rauf Bey Mahallesi, Çiftçiler sokağı,
Şalgam ve şam tatlısını saymazsam,
Bir de sen vardın hasretini çektiğim.”
“Bir Adım da Olsa Yürümek Yeter” şiirinde Atatürk’ü anlatır:
“İlkeleri, devrimleri,
Çağlar geçse günceldir.
O DADECE Türk’e değil,
Tüm dünyaya önderdir” diyerek büyük atayı tarif eder. İlerlemenin, ülke ve dünya için gerekliliğine değinir. Savaşlarda kahraman barışlarda ozan olan bir milletin tek lideri, tek millet olduğumuzdan söz eder. Şiiri “Tek Milletiz Biz, Bu Vatan Bu Bayrak Bizim” şiirlerinde vatanseverlik duygularının kabardığı, yurt ve millet sevgisinin heyecanlı bir şekilde dile geldiği görülür. “Tek Milletiz Biz” şiirinde söylediği: “Bir nesilden gelen tek milletiz biz” söyleyişi ile bizi bölmek ve parçalara ayırmak isteyen gafillere seslenir.
“Bu vatan Bu Bayrak Bizim” şiirinin her beşliğinin sonunda¨”Kanımız, canımız bu vatan bizim” diyerek maksadını açık ve net bir şekilde dillendirir. Güneyli’yi zamanından çekip almak mümkün değildir. Şair duygu yüklü, zamanın ve çevrenin olaylarını kendi ruhunda yaşayan onu terennüm ederek aklında ve ruhunda esen fırtınaları şiirleştirerek şirini Türkçe, yalın külfetsiz sözcüklerle mısralara aktaran bir gerçek bir şairdir.
Güneyli, serdengeçtidir. Şiirlerinde kısıtlamalara yer vermez. O ne ise odur. Ne söylemek istiyorsa çekinmeden demek istediklerini ortaya koyar, mısralaştırır. Her şeyi açık seçik bir şekilde evirip çevirmeden sanatlaştırma, süsleme yapmadan Türkçenin bütün sadeliği, güzelliği ve kolay bir söyleyiş ile ve halk arasında yaşayan Türkçe ile yazar.
Yaşanacak şiirler
Bütün insanlar yaşayıp yazdığını sandılar
O aşk kokan şiirleri / kıskandılar
Oysa yaşamadan yazdığına üzüldün hep
Yazıp da yaşansaydı hayat
Beni yazardın
Sonra
Sevgiyi dostluğu barışı yazar
Ayrılığı silerdin sözlükten
Ama boş ver
Herkes öyle bilsin kıskansın
Keyfini sür sen de
Kıskananların gönlünde
Yaşamadan yazdığın şiirlerin.
(Güneyli, Abidin. “Sonbahara Çeyrek Var” s. 34, Koliden Yayıncılık ve Matbaacılık San. ve Tic.Ltd.Şti. Camii şerif Mh.5210 Sk.No:13/C , Mersin I. Baskı., 2006
(http://www.antoloji.com/siir/sair/sair.asp?sair=16416)…
Sevene sevdanın adını sorma
Bir kez şair sev de gör sevda neymiş
Şairi sevmenin tadını sorma
Mecnun’a sırrını sor sevda neymiş
Sevgi O’nda bitmez uzun süreçtir
Dizleri yorulur beyni hep dinçtir
Yaşı yüz olsa da gönlü hep gençtir
Bir şairi sev de gör sevda neymiş
Karabiber tarçın her şeyi katar
Bir yudum sevgiyi dağ gibi yapar
Girersen gönlüne hep sana tapar
Bir şairi sev de gör sevda neymiş
Gözlerinde her ton renkten bulunur
Dünyanın her derdi ondan sorulur
Vurgundur yüreği çabuk yorulur
Bir şairi sev de gör sevda neymiş
Toplumda hep saygı görür sevilir
On dakika sohbet eden bayılır
Yine de tahtası eksik sayılır
Bir şairi sev de gör sevda neymiş.
(Güneyli, Abidin. “Sonbahara Çeyrek Var” s. 110, Koliden Yayıncılık ve Matbaacılık San. ve Tic.Ltd.Şti. Camii şerif Mh.5210 Sk.No:13/C , Mersin I. Baskı., 2006
(http://www.antoloji.com/siir/sair/sair.asp?sair=16416)
Yüreğim yaralı sana kırgınım,
Merhaba, hoş geldin bile demedin
Yüreğim yaralı sana kırgınım.
Yaşanmış yılları saymadın mı hiç
Anılar olmadan yaşamak çok güç
Sevdayı sürgüne mahkum etmek suç
Yüreğim yaralı sana kırgınım.
Kanatlanıp kuşlar gibi uçacak
Bir gün yeni sevdan burdan göçecek
Bahar gelse umut açsa da çiçek
Yüreğim yaralı sana kırgınım.
Umut yüklü olsa papatya falı
Düştü yana kollar tutmuyor dalı
Dostlar toplanıp da açsalar yolu
Yüreğim yaralı sana kırgınım.