Perşembe, Kasım 21, 2024
tr
Ana Sayfa BÜYÜKELÇİLER - BAŞKONSOLOSLAR İsveç İstanbul Başkonsolosu Ingmar Karlsson: Türkiye batı entegrasyonunun bir parçası

İsveç İstanbul Başkonsolosu Ingmar Karlsson: Türkiye batı entegrasyonunun bir parçası

Haber: İlker ÇAKAN
     İsveç İstanbul Başkonsolosluğu-Demokratik Değişim Gönüllüleri(TESEV) ortaklaşa düzenlenen “Anayasal Gelişmeler Işığında Avrupa Yolunda İl İl Türkiye Seminerlerinden” olan  “Amasya Semineri” Amasya Barosu Başkanlığının organizesinde Amasya Atatürk Kültür Merkezinde yapıldı. Seminer toplantısına konuşmacı olarak; İsveç İstanbul Başkonsolosu Ingmar Karlsson, Prof. Dr. Ergun Özbudun(Bilkent Üniversitesi), Prof. Dr. Eser karakaş(Bahçeşehir Üniversitesi), Doç .Dr. Serap Yazıcı(İstanbul Bilgi Üniversitesi), Dr. Şahin Alpay(Bahçeşehir Üniversitesi) katıldı. Ayrıca toplantıya Amasya Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Aksu, Amasya Belediye Başkanı İsmet Özarslan, Amasya Barosu Başkanı Av. Adnan Hasip Yalçın, Amasya İl Emniyet Müdürü Mustafa Demirok katıldı. Toplantıda, AB- Türkiye konulu bir konuşma yapan İsveç İstanbul Başkonsolosu Ingmar Karlssson şunları söyledi;
Fransa, Avusturya Türkiye’nin AB üyeliğine engel çıkarmaya çalışıyor
      “Fransa eski Cumhurbaşkanı Charles Degol Britanya hakkında şunları söylüyor; “Bu ülke sadece Avrupa değil, Avrupa bütünleşmesine çok hevesli değildi. ABD ve NATO’nun baskısıyla birliğe katılmak istemektedir. Eğer katılacak olursa Avrupa birliği içinde uyumu bozacaktır. Tarım politikası, AB tarım politikasıyla hiçbir şekilde bağdaşmaz.” Bu konuşmadan bir yıl sonra AB Komisyon Başkanı,  Türkiye Avrupa’nın bir parçasıdır ve bir gün Avrupa birliğine, Avrupa entegrasyonuna katılacaktır dedi. Türkiye kuruluşundan itibaren Avrupa konseyinin sadece bir üyesi değildir, OECD dinin üyesidir. NATO’nun kuruluşundan itibaren kısa sürede üyesi olmuştur. Bu nedenle batı entegrasyonun bir parçasıdır. Türkiye 1999 yılında AB üyeliğine aday oldu ve 2005 yılında itibaren üyelik müzakerelerini yapıyor. Fakat bazı AB üyeleri, bu arada Fransa, Avusturya Türkiye’nin AB üyeliğine engel çıkarmaya çalışıyor. Bunlar AB değerlerinden bahsediyorlar. AB değerlerini Türkiye’nin paylaşmadığından bahsediyorlar. Fakat Avrupa Birliğinin en temel kaynaklarından biri, Roma hukuku ve Roma hukukunun getirdiği ahde vefa, yani antlaşmaya sadakat prensibidir. Batı entegrasyonunun en temel değerlerinden biri budur.
Türkiye’ye maalesef bazı kriterler getirilmek isteniyor
     Türkiye’ye maalesef bazı kriterler getirilmek isteniyor. Örneğin Fransa Cumhurbaşkanı Nikolas Sarkozy ve ondan önceki Cumhurbaşkanı biz okulda okurken Türkiye’yi Avrupa’nın bir parçası olarak değil, küçük Asya olarak tanıdık diyor. Ancak Avrupa Birliğini kuran Roma Antlaşması, bir ülkenin AB üyesi olması için, topraklarının Avrupa’da olması diye bir şart diye ileri sürmüyor. Herhangi bir Avrupa ülkesinin üye olacağını söylüyor. Bu bağlamda şuna dikkat etmemiz gerekir. Türkiye’nin Avrupa’daki toprakları ve nüfusu bugün pek çok Avrupa Birliğine üye olan ülkelerin topaklarından ve nüfusundan daha geniştir. Bu coğrafi ölçüye bakacak olursanız, Kıbrıs, 2004 yılında AB üyeliğine katıldı. Kıbrıs Rum kesimi Ankara’nın çok doğusundadır. Malta adası AB üyesidir. Bu da Tunus’un güneyindedir. Bu ülkeler coğrafi kritere uymadıkları halde üye oldular. Fransa Cumhurbaşkanı seçilirken Fransa’nın Avrupa dışındaki pek çok sömürgesinden aldığı oylarla seçildi.
Avrupa Birliğinin Hıristiyan değerlerine dayandığı itirazıdır
      Bunları da dikkate almak gerekiyor. Türkiye’nin AB üyeliğine bazılarının itiraz edilen gerekçelerden biride, Avrupa Birliğinin Hıristiyan değerlerine dayandığı itirazıdır. Hıristiyanlık değerlerinin ne olduğu konusunda bir sarahat olmadığı gibi, Avrupa tarihinde Hıristiyanlık fevkalade bölücü bir rol oynamış, çok uzun yıllar Protestanlarla, Katolikler arasında savaşlara neden olmuştur. Bizde 1961’de İsveç olarak Avrupa Ekonomik topluluğuna üye olmamız söz konusu olduğu zaman Katolik ülkelerin birliği olduğu için buna itiraz etmiştik.
Müslümanlık, İslam şimdiden Avrupa’nın kültür gerçeklerinden biri
      Fakat bugün artık Avrupa’da böyle bir din konusu, Avrupa Birliğinin temeli olarak Hıristiyanlık söz konusu değildir. Bambaşka kriterler Avrupa Birliği Kulübünün üyelik koşullarıdır. Öte yandan Avrupa’da en az 20 milyon Müslüman yaşıyor. Avrupa’da yaşayan Müslümanların sayısı, benimde mensubu olduğum İsveç İskandinav Protestanlarından sayıca daha fazladır. Bu sayı da giderek önümüzdeki yıllarda yükselecektir. Dolayısıyla Müslümanlık, İslam şimdiden Avrupa’nın kültür gerçeklerinden biridir. Ekoonmik ve laik değilde, dini değerler üzerinde durmak Avrupa içinde tehlikeli bir iştir. Bu da Avrupa’da yaşayan Müslümanlara siz birinci sınıf vatandaş,değil ikinci sınıf vatandaşsınız demek anlamına gelir.” 


YORUM YAP

Please enter your comment!
Please enter your name here

SON HABERLER

Ticaret Bakanlığı’nın; döner, iskender, hamburger’de gramaj bilgisi denetimleri

Ticaret Bakanlığı; döner, iskender, hamburger’de gramaj bilgisi denetimlerine başladı.Ticaret Bakanlığı’nın konuya ilişkin yazılı açıklaması şöyledir; “Perakende olarak satışa sunulan mal ve hizmetlere ait fiyat etiketleri,...

Gürcistan-Acara “Gandagana” Festivali

Gürcistan-Acara Özerk Cumhuriyeti Başkenti Batum’da Avrupa Meyanında 22-23 Kasım tarihleri arasında “Gandagana" Festivali düzenlenecektir. İki gün boyunca Acara köylerinin varlığı ve yaşamı misafirlerin önünde...

Erdoğan Hristodulidis görüşmesi

Evvelki hafta Macaristan'ın Budapeşte şehrinde düzenlenen Avrupa Politik Topluluğu Zirvesinde,Güney Kıbrıs’ın lideri Nikos Hristodulidis’in, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüştüğü iddiaları Kıbrıs Rum...

SON YORUMLAR

error: Content is protected !!