TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu “Kriz varsa çare de var” kampanyası 2. aşaması ile ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Kriz varsa çare de var!” seferberliği başlattık
“Geçtiğimiz hafta, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve Türkiye’nin en büyük sivil toplum kuruluşları olan, TÜRK İŞ, HAK İŞ, TESK, TİSK, KAMU SEN, TÜSİAD, MÜSİAD ve TİM’in katılımıyla “Kriz varsa çare de var!” seferberliği başlattık. Ekonominin artık birinci mesele olabilmesi için çareye odaklı bir tartışma süreci başlatmak istedik. Kampanyanın ilk mesajı olarak da tüketicilere eve kapanma pazara çık dedik. İkinci haftaya girerken, gerek halkımızdan gerekse toplumumuzun diğer kesimlerinden oldukça güzel geri dönüşler aldığımızı görüyorum.
Özellikle Anadolu’dan bu çağrımıza önemli bir cevap ve katılım geliyor. Ayrıca üreten Türkiye platformu her geçen gün genişlemeye devam ediyor. Çağrımıza iştirak eden TÜRKONFED, Ankara Giyim Sanayicileri Derneği, Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Derneği, Türkiye İş Kadınları Derneği’ne teşekkür ediyorum. Ayrıca; başta Sayın Başbakanımız olmak üzere, Ana muhalefet ve muhalefet partisi Genel Başkanlarımıza ve Başbakan Yardımcımız Ali Babacan’a kampanyaya verdikleri destek nedeniyle minnettarız. Değerli basın mensupları;
” Ben veya biz ne yapabiliriz?” sorusunu sorabilmektir
Üreten Türkiye Platformu bütün katılımcılara açıktır. Biz bir kıvılcımı ateşledik, bu kıvılcımı gür alevlere dönüştürmek isteyen herkesi burada görmek istediğimizi, bir kez daha tekrarlamak istiyorum. İnanıyorum ki; ekonomimizi canlandırmak için oluşturduğumuz bu birlik meyvelerini verecektir. Bu kampanyayı başlattığımızdan beri iç pazarı canlandırmak konusunda devam eden tartışma son derece faydalıdır. Önemli olan nokta; öncelikle bu kriz ortamında pozitif olarak kullanabileceğimiz varlıklarımızı görerek gücümüze inanmamızdır. Ve çözümleri hep başkalarından ve dışarıdan beklemek yerine ” ben veya biz ne yapabiliriz?” sorusunu sorabilmektir. Bu platformu kurarken hareket noktalarımızdan birisi bu düşünceydi. Soruyu kendimize sorduk ve geçen hafta olduğu gibi bu haftada aziz milletimizin huzuruna çıkıp çare için katkı üretmeye devam ediyoruz.
72 milyonluk iç pazarımız elbette en büyük gücümüzdür
Bugün eğer dünya pazarlarının daraldığı bir küresel krizle karşı karşıyaysak, 72 milyonluk iç pazarımız elbette en büyük gücümüzdür. İç pazar büyüklüğü bir rekabet gücü unsurudur. Dünya Ekonomik Forumu’nun iç pazar büyüklüğüne göre yaptığı sıralamada Türkiye 134 ülke arasında 15’incidir.
Ulusal gelirin yaklaşık yüzde 70’i özel tüketimden oluşuyorsa
Ulusal gelirin yaklaşık yüzde 70’i özel tüketimden oluşuyorsa, küresel kriz sırasında ihracatta ortaya çıkan sert düşüş var ise; işsizlik Şubat’ta yüzde 16,1 gibi rekor bir düzeye ulaşmışsa; iç tüketimdeki yavaşlamanın giderilmesi zorunludur. Bu yönde; hükümetimizin atması gereken adımlar vardır. Dar gelirli vatandaşlarımızın alım gücünü artırmaya yönelik harcama çeki ve benzeri tedbirleri hayata geçirmelidir.
Değerli konuklar;
Krizin en vahim sonucu işsizliktir. 3.8 milyon insanımız işsizdir,
2,5 milyon insanımızda umudunu kaybetmiş işsizdir
Dünya’nın başındaki bu kasırga, önce finansal bir kriz olarak ortaya çıktı, sonra ekonomik bir krize dönüştü. Şimdi de sosyal bir kriz bütün ülkelerin kapısında bekliyor. Altını çizerek söylüyorum, bu krizin en vahim sonucu işsizliktir. 3.8 milyon insanımız işsizdir, 2,5 milyon insanımızda umudunu kaybetmiş işsizdir. Dolayısıyla; 6,3 milyon insanımız evine ekmek götürememektedir. 2001 krizinin sebep olduğu işsizlik sorunu halen sırtımızdayken, bir de buna 20082009 işsizlik dalgası eklenmiştir.
Her yıl ortalama 700 bin gencimiz çalışma çağına adım atmaktadır
TÜİK’in rakamlarına göre; her yıl ortalama 700 bin gencimiz çalışma çağına adım atmaktadır. Ancak, imalat sanayi istihdamı en son Şubat’ta geçen yıla göre 310 bin kişi azalmıştır. Bütün göstergeler işsizlik sorununun küresel krizle birlikte iyice büyümekte olduğuna işaret etmektedir. Üstelik Türkiye’nin işsizlik sorunu aynı zamanda yapısaldır. Mevcut ekonomik çark, nüfus artışının paralelinde çözüm üretemiyor. Bu gelip geçici bir sorun değildir. Kamu ve sivil toplum el ele vermediği takdirde, gelecek kuşakların asgari yaşamlarını tehdit edecek bir sorun ile yüz yüzeyiz.
Bu sorun hepimizin sorunu, bu sorun Türkiye’nin sorunudur
Bu sorunun çözümünde hükümete, muhalefete, bütün sivil toplum örgütlerine, velhasıl hepimize görevler düşmektedir. Bu sorun hepimizin sorunu, bu sorun Türkiye’nin sorunudur. Bu kampanyanın görünür kılmaya çalıştığı, farkındalık yaratmaya çalıştığı konu, ülkemiz iç pazarın büyüklüğü konusudur. Bu gücümüzün krizden çıkış yolunda kalkan olabileceğidir. Bu dönemde çare arayışını bu potansiyelin etrafında toparlarken, Türkiye’nin üretim kapasitesinin bu süreçten minimum hasarla çıkmasını temin edecek bütün tedbirler, bir bütünlük içerisinde tartışılmalıdır.
Ekonomiyi bütün Türkiye’nin meselesi haline getirmektir
Önemli olan çareler üzerinde bir tartışma ortamı oluşturmak ve ekonomiyi bütün Türkiye’nin meselesi haline getirmektir. Elbette, pazara çıkmak tek başına krizi çözmez, işsizliği azaltmaz; ama tedbirlerin bütüncül biçimde alındığı bir ortamda, kendimize güveniyor olmak, krizden korkmamak, alışverişi kesmemek, ülkemize çok şeyler kazandırabilir. Şimdi çareler üzerine yoğunlaşmış bir kriz tartışması yapabilmek için çok doğru bir zamandayız. Bu tartışmayı alıp ileriye götürebilmek mümkündür.
Değerli konuklar,
İşsizlik fonunun kullanım şartlarının geçici bir süre genişletilmesini bekliyoruz
Bir taraftan işsizlik sorununun sosyal etkilerini azaltırken, diğer taraftan işsizlik fonunun kullanım şartlarının geçici bir süre genişletilmesini bekliyoruz. Mesleksizlik probleminin çözümü için işgücüne beceri kazandırma kurslarının sayısı ve niteliği arttırılmalıdır. İşsizlerimizin hem morallerinin yükseltilmesi hem de kriz ertesi dönemde daha yüksek verimle çalışmaları için, bu gereklidir. Bu platformda oturan sivil toplum örgütleri bugüne kadar yaptıkları taleplerden vazgeçmiş değildir. İstihdamın teşviki amacıyla, istihdam yüklerindeki indirimin devamını elbette beklemeye devam ediyoruz.
Değerli Basın mensupları,
Bu hafta ülkemize “Kimse işini kaybetmesin ” diyoruz
Beş hafta sürecek iletişim kampanyamızda ikinci haftaya girerken, yeni ilanlarımız yurt genelinde yerini alacak. Bu hafta ülkemize “Kimse işini kaybetmesin ” diyoruz. Kampanyamızla ilgili bilgi edinmek ve gelişmeleri takip etmek isteyenler için bir kez daha web sayfamızın adresini vermek istiyorum. www.uretenturkiyeplatformu.org.tr
Kamuoyuna bir kez daha hatırlatmak istiyoruz; 2001 sonrasında yaklaşık 3 milyon insana iş sağlayan bu ülkenin özel sektörüdür. Anadolu’da her bir müteşebbisimiz, yanında çalışanların sayısı ile övünür. Bu ülkede işçiler ve sendikalar ” İşyerimi seviyorum ” pankartı taşımıştır. Bizde işçi-işveren ayrımı yoktur. İşçi, işveren el eledir, birdir ve beraberdir. Biz bu anlayışın insanlarıyız. Krizde işçisini muhafaza edemediği için ağlayanlar vardır.
İç pazar özel sektörün istihdam kapasitesini mutlaka artıracaktır
Bugün üretimi kısmak zorunda kaldığı fabrikasından, sırf işçisini çıkarmamak için başka bir iş kolundaki fabrikasına işçi aktaran holdinglerimiz var. Platform olarak şunu söylüyoruz; canlandırılacak iç pazar özel sektörün istihdam kapasitesini mutlaka artıracaktır. Bir tek kişinin bile işsiz kalmasını hiç birimiz istemiyoruz. Ülkemiz, sırtımızı petrol ya da doğal gaz kaynaklarına dayamadan, sadece müteşebbis ruhuyla, yetişmiş insan kabiliyetiyle, işçisinin emek ve sabrıyla, insanımızın omuzlarında yükselmiştir. Bu sinerji her türlü zorluğu aşmaya kadirdir. Bizler işsizler iş bulsun, işini kaybedenler işe geri dönsün, kepenkler kapanmasın istiyoruz.
Unutmayın! Kaybetmek kolay kazanmak zordur.
Ülkemizde çözümsüzlük psikolojisi bulaşıcıdır
Biz bu ruhla önümüzdeki bütün engelleri aşarız. Ekonomileri üretim, istihdam ve tüketim ayakta tutar. Biri olmazsa kriz kazanır. Krize yenilmeyeceğiz, ülkemize hep birlikte destek olacağız. Unutmayın! Kaybetmek kolay kazanmak zordur. Ülkemizde çözümsüzlük psikolojisi bulaşıcıdır. Biz bunu ortadan kaldırmak için herkese çağrı yapıyoruz. Bu ülkeyi ihtiraslarından fazla seven herkes elini taşın altına koysun ve yaşadığımız sorunlara çözüm üretmeye katkı versin. Arkadaşlar, herkesi koşulların esiri olmamaya ve bunun için mücadele etmeye davet ediyoruz.
Türkiye’nin yüzü gülsün diye ”