Salı, Aralık 16, 2025
tr
Ana Sayfa Blog Sayfa 278

TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu: “Türkiye ekonomisi Avrupa’ya önemli bir katkı sağlayabilir”

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Brüksel’de düzenlenen “Avrupa ile Ticaret Yapmak: Doğu Perspektifi” konulu konferans’ın açılış konuşmasını yapan TOBB Başkanı ve EUROCHAMBRES Başkan Yardımcısı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Türk iş adamlarının halen özgürce vizesiz seyahat edemediklerini hatırlatırken, “AB’nin güvenlik gerekçelerinin farkındayım ama uzun vadede bu uygulama AB’nin çıkarlarına ters düşmektedir. Türkiye ekonomisi Avrupa ekonomisine önemli ölçüde katkı sağlayabilir.” dedi. Hisarcıklıoğlu, Lizbon anlaşmasının önemine değinerek, AB’nin ortak Avrupa sesini güçlendirme isteğini son derece olumlu bir girişim olarak değerlendirdiği ifade etti.

  TOBB ve EUROCHAMBRES işbirliğinde gerçekleştirilen konferansa yaklaşık 40 civarında ülkenin Odalar Birliği heyetleri iştirak etti. Konferansın açılış konuşmaları, TOBB Başkanı ve EUROCHAMBRES Başkan Yardımcısı sıfatıyla M. Rifat Hisarcıklıoğlu ve EUROCHAMBRES Başkanı Alessandro Barberis tarafından yapıldı. Avrupa Komisyonu Eski Başkan Yardımcısı ve TOBB Başkan Danışmanı Günter Verheugen de konuk konuşmacı olarak iştirak etti. Konferans, Avrupa Birliği’nin doğuya doğru genişleme süreci ve ticaretin geliştirilmesi konularının ele alındığı panellerle sürdü.TOBB Başkanı ve EUROCHAMBRES Başkan Yardımcısı M. Rifat Hisarcıklıoğlu konuşmasında, AB’ye katılım sürecinde olan bir ülke perspektifinden bakıldığında, AB entegrasyonunun uzun süreli bir başarı öyküsü olduğunu söyledi.

  “Entegrasyon Kıtanın büyük bir bölümünün şekillenmesine yardımcı olmuştur. Entegrasyon demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve azınlık haklarına saygıyı güvence altına almaktadır. AB içerisindeki mevcut refah seviyesi farklılıklarına rağmen, AB dünyada en zengin bölgelerden biri haline gelmiştir. Bu nedenlerden, AB’nin küresel sorumluluğu artmaktadır. AB çekim gücü olan bir topluluktur, sadece Avrupalı ülkeler için değil, aynı zamanda tüm dünya için de umut ve ilham kaynağıdır.

  Ancak, AB’nin içerisindeki tartışmalara bakarak, Birliğin kendi başarılarının tam olarak farkında olmadığı gibi bir izlenim edinmekteyiz. AB’nin halen en son genişleme sürecini sorgulaması endişe vericidir. AB’de milliyetçi ve popülist seslerin ve hatta hareketlerin destek buluyor olması daha da endişelendiricidir. Oysa, AB’nin tolerans, farklı ülke ve kültürler arası anlayış üzerine kurulu olduğu hatırlanmalıdır.”

AB derinleşme ve genişleme süreçlerinin öncüleri olmalıyız

  İş dünyasının Avrupa entegrasyon sürecinin başarılarından yararlandığı kanaatinde olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, “Bizler AB derinleşme ve genişleme süreçlerinin öncüleri olmalıyız. Popülist hareketlere karşı ortak bir tavır içerisinde olmalıyız. Daha fazla entegrasyon, işbirliği ve genişlemenin karşılıklı faydalarını göstermeliyiz” diye konuştu.

Üye olmayan ülke perspektifinden bakıldığında, AB’nin, üyeleri arasında uzlaşma sağlayarak, bu yüzyılın zorluklarına cevap verebileceğini gösterdiğini bildiren M. Rifat Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu:

AB’yi, son derece iddialı olan 2020 stratejisini oluşturduğu için kutluyorum

  “Reform antlaşması olan Lizbon Antlaşması bu yönde atılan çok önemli bir adımdır. Bu çerçevede, AB’nin ortak Avrupa sesini güçlendirme isteğini son derece olumlu bir girişim olarak değerlendiriyorum. Dolayısıyla, Avrupa Konseyi’nin yeni kararlarından dolayı son derece memnunum: Temel dış politika konularına stratejik yaklaşım,ve uluslararası partnerlerine yönelik hedef odaklı stratejiler oluşturmak (Ör. ABD, Çin, Rusya).Yine dışarıdan bir gözlem olarak, AB’yi, son derece iddialı olan 2020 stratejisini oluşturduğu için kutluyorum. Strateji, AB’de araştırma, geliştirme ve inovasyon yoluyla sürdürülebilir büyüme ve istihdam yaratmayı sağlamak üzere doğru politika seçimleri içermektedir.” Strateji belgesinin, Avrupalı politika yapıcıların son dönem küresel mali ve ekonomik krize karşı geliştirmiş oldukları doğru politikaların bir yansıtması olduğuna işaret eden Hisarcıklıoğlu, nüfuslar yaşlandığına ve çoğu AB üye ülkesinde bütçe açıkları yüksekliğine dikkat çekti.

KOBİ’lerin tüm potansiyellerini kullanmalarına izin verilmesi

  AB’nin küresel rakiplerini yakalamak ve onların önünde yer almak için üretimi iyileştirmesi ve yenilemesi gerektiğinin altını çizen Hisarcıklıoğlu, “AB’nin bilgi odaklı, düşük karbon ekonomisine geçişi yönetmeye yönelmesi doğru politika seçimine işaret etmektedir. Bu küresel bir eğilimdir. Ancak, mevcut koşullarda her ulus ve bölge kendi politikalarını belirlemelidir” dedi. “Ağların ve ortaklıkların oluşturulmasıyla insan kaynaklarına yatırım yapılmalı, iş gücü becerilerinin geliştirilmesi ve inovasyon teşvik edilmelidir. Kamu finanslarının konsolide edilmesi. Bu büyük bir zorluk teşkil etmektedir, hükümetlerin cesur kararlar almalarını, aynı zamanda da herkesin kısıtlı miktarda finans kullanmasını ve önceliklerin belirlenmesini gerektirmektedir. KOBİ’lerin tüm potansiyellerini kullanmalarına izin verilmesi suretiyle Tek Pazar’ın işleyişi güçlendirilmelidir. Avrupa’nın rekabet edebilirliğinin küresel yönlerinin, gerekli ağırlığın verilerek değerlendirilmesi önem arz etmektedir.

AB 2020 stratejisi ve AB Genişleme ve Komşuluk politikaları

  Bu da beni bugünün gündemine getirmekte ve şu soruyu sormaya yöneltmektedir: AB 2020 stratejisi ve AB Genişleme ve Komşuluk politikaları arasındaki bağlantı nedir?

Kanımca, AB siyasi hedeflerini ve ekonomik stratejilerini ancak genişleme perspektifini ve komşuluk stratejisini de AB 2020’ye entegre ederse gerçekleştirebilir. Bu çerçevede, bazı örnekleri değerlendirmek istiyorum. Avrupa Komisyonu yakın bir zamanda inovasyon Birliği kurmak üzere çok iddialı bir girişimde bulundu. Bu yeni yaklaşımı destekliyorum. Ancak, Komisyon’un bu girişimini sadece AB üyelerini dikkate alarak hazırladığını görüyoruz.

Avrupa işletmeleriyle ortaklıklar ve ağlar oluşturmak istemekteyiz

  Genişleme süreci ve komşuluk politikası bu yaklaşıma nasıl entegre edilebilir konusuna dair bir ipucu yok. ABD ile inovasyon eylem planına dair bir anlaşma olmasına rağmen, Transatlantik ilişkiler bağlamında dahi bir değerlendirme yapılmamıştır.Türkiye, Avrupa’nın AR-GE destekleri sunan Çerçeve programlarına dahil olmaktadır. Biz de inovasyon kapasitemizi geliştirme sürecindeyiz ve Avrupa işletmeleriyle ortaklıklar ve ağlar oluşturmak istemekteyiz. Aynı şekilde, Küçük İşletmeler İçin Avrupa Şartı (SBA) konusunda da aynı değerlendirme yapılabilir. Uygulama süreci bizi de çok yakından ilgilendirmektedir. Zengin KOBİ potansiyelinin AB’yi Doğu ve Güney komşularıyla daha da yakınlaştırmakta olduğuna inanıyorum.”

KOBİ’lerin potansiyeli iyi değerlendirilmeli

  KOBİ’lerin zengin potansiyelini çok iyi değerlendirmemiz gerektiğine işaret edenHisarcıklıoğlu, mevcut durumda, KOBİ’lerin sadece % 8’inin sınır ötesi ticaret yaptığınıbelirtti.TOBB Başkanı ve EUROCHAMBRES Başkan Yardımcısı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, “Bu oran, mesleki eğitim ve istihdamı desteklemek için yeterli değildir. Bu hususta öngörüm, KOBİ’lerin komşu ülkelere ticaret yapmalarını arttırmaları yönündedir.” İfadesini kullandı.

İş insanlarımız halen özgürce, vizesiz seyahat edememektedir

  Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinde bir ülke olduğunu hatırlatan Hisarcıklıoğlu şöyle konuştu:”Buna rağmen, iş insanlarımız halen özgürce, vizesiz seyahat edememektedir. Bu konuda AB ile henüz bir anlaşmaya varılamamıştır. AB’nin güvenlik gerekçelerinin farkındayım ama uzun vadede bu uygulama AB’nin çıkarlarına ters düşmektedir.

AB stratejisini son derece olumlu bulmaktayım

  Türkiye ekonomisi Avrupa ekonomisine önemli ölçüde katkı sağlayabilir. Burada karşılıklı bir katkı sağlama söz konusudur. Benim görüşüme göre, 500 milyon kişilik Avrupa ve mevcut sınırları bu yüzyılın küreselleşme dalgalarına direnerek yeterli donanıma sahip olamayacaktır. Avrupa ve sınırlarında refah seviyesi farklılıkları ve ihtilaflar sürdükçe barış ve güvenlik güvence altına alınamayacaktır.Dolayısıyla, 2 temel konu üzerine inşa edilmiş bir AB stratejisini son derece olumlu bulmaktayım:AB’nin kapılarını, AB temel değerlerini paylaşmaya istekli tüm Avrupa uluslarına açık tutmak,ve Akdeniz’den Vladivostok’a uzanan, siyasi işbirliği ve danışmaya ilkesine dayalı, büyük bir ortak pazar oluşturan bir ortaklık çerçevesi tasarlamak.”

Safranbolu hacı kafilesi dualarla uğurlandı

0
Haber: İlker ÇAKAN
  Karabük-Safranbolu’dan kutsal topraklara gidecek olan hacı adaylarının ikinci kafilesini bu gün sabah saatlerinde uğurlandı. Misakı Milli Meydanında saat 09.00’da düzenlenen uğurlama törenine Safranbolu Belediye Başkanı Dr. Necdet Aksoy, ilçe Müftüsü İlyas Yılmaztürk, Hacı adaylarının yakınları ve çok sayıda vatandaş katıldı. Program, Safranbolu İmlam Hatiplerinden Zekeriya Dağdelen’in Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. İlçe Müftüsü İlyas Yılmaztürk haccın farziyyetini, Hac yolculuğunun önemini anlattı.

  Belediye Başkanı Dr. Necdet Aksoy’da hacı adaylarına bazı tavsiye ve nasihatlerde bulundu. Kutsal topraklara sağ salim gidip gelmelerini temenni ettiğini, bu kutlu yolculuklarının hayırlı olmasını dilediğini ifade etti. Burada bırakmış oldukları aile efradı ve yakınları için gözlerinin arkada kalmamasını, ibadetlerini en güzel bir şekilde yaparak hacı olarak memleketimize dönmelerini diledi.  İlçe Müftüsü İlyas Yılmaztürk’ün yaptığı uğurlama duası ile hacıları akraba dost ve yakınları ile vedalaştılar, bu esnada Safranbolu Müftülüğü ilahi korosu ilahiler ve tekbirler getirdiler. Hacı adayları daha sonra  araçlarına binerek yola çıktılar.

Akçaabat Sebatspor yönetiminden vali ziyareti

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Akçaabat Sebatspor Kulübü Başkanı Zeki Öztürk ve yönetim kurulu üyeleri Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık’ı makamında ziyaret etti. Ziyaret sırasında bir konuşma Trabzon Valisi Recep Kızılcık şunları söyledi;  “Güçlü bir ekiple iş başındasınız. Başarılı bir sezon geçireceğinize inanıyorum. Bu dönemde gerçekten bu tür kulüpler yönetiminde yer almanın bir cesaret işi olduğunu çok iyi biliyoruz. Çünkü seyircimiz, yöre insanımız yapısı gereği başarıyı çok kısa vadede bekliyor. Bunda belki de haksız da değiller. Şüphesiz önce bir altyapıyı oluşturmanız sonrada takımın başarılı olmasını beklememiz lazım. Vatandaşımız da hep başarılara alışık olduğu için bunu kısa vadede görmek istiyor.”

  Akçaabat Sebatspor Kulübü Başkanı Zeki  Öztürk ise şunlyarı söyledi; ” Akçaabat Sebatspor’a daha büyük başarılar yaşatmak üzere göreve geldik.Yönetim olarak Akçaabat Sebatspor’un tarihine ve köklü geçmişine yakışır başarılara imza atmak için elimizden geleni yapmaya çalışacağız.” Konuşmaların ardından Sebatspor Kulübü Başkanı Zeki Öztürk, Trabzon Valisi Recep Kızılcık’a 61 sırt numaralı Recep Kızılcık yazılı forma hediye etti.

Safranbolu Belediyesi zabıta ekipleri okul kantinlerini denetliyor

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Karabük-Safranbolu Belediyesi zabıta ekipleri okul kantinlerine yönelik denetimlerde bulunuyor. Okullarda öğrencilerin alışveriş yaptığı kantinlere rutin olarak yapılan kontrollerde görülen eksiklikler için yedi gün süre tanınıyor. Ekipler kontrollerde personelin sağlık muayene cüzdanlarına, hijyeniğe, temizliğe titizlikle dikkat ederek denetimlerini sürdürüyorlar. Satışa arz edilen ürünlerin fiyat etiketlerinin görünür şekilde asılması ve ürünlerin son kullanma tarihlerinin geçmemiş olması göz önünde bulunduruluyor. Safranbolu Belediyesi Zabıta ekiplerinin denetim çalışmalarının önümüzdeki süreçte değişik alanlarda devam edeceği öğrenildi

İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş’tan Trabzon ziyareti

0

Haber: İlker ÇAKAN

  İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş beraberinde Rize eski Milletvekili Abdulkadir Kart, AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu ve AK Parti Trabzon İl Başkanı Adnan Günnar ile birlikte Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık’ı makamında ziyaret etti.Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Vali Kızılcık, “Hemşerimiz olan İstanbul Belediye Başkanı Sayın Kadir Topbaş’ın Valiliğimizi ziyaretlerinden memnun oldum. Her zaman bölgemize ve özellikle de Trabzon’umuza ihtiyacı olduğu her dönem yardım yapmaktadırlar, kendilerine teşekkür ediyorum” dedi.

 
                                                
                                          İstanbul Belediy Başkanı Kadir Topbaş
 
  Üç günlük bir bölge gezisi kapsamında Trabzon’da olduklarını ifade eden Başkan Topbaş ise bir yerel yönetici gözüyle Trabzon’da yerel yönetimlerin, Trabzon Valiliği, belediye ve İl Özel İdaresi’nin güzel çalışmalara imza attıklarını gördüğünü ve bu çalışmaların umut verici olduğunu söyledi. Başkan Topbaş, bugüne kadar yapmış oldukları destekleri sürdürmeye devam edeceklerini ve her zaman Trabzonlu hemşerilerinin yanında olacağını ifade etti.

  Konuşmaların ardından Başkan Topbaş’a ziyaretin anısına Trabzon’a özgü gümüş işlemeli fincan takımı hediye eden Vali Kızılcık’a Başkan Topbaş da Kültür Başkenti İstanbul kitabı ve lale figürlerinden oluşan plaket takdim etti.

 

 

Yöneticinin insanlara değer ve saygı göstermesi

0

  Türk milleti olarak tarih boyunca insan hak ve hukuklarına saygı göstermişiz. Tüm milletler bizi hep  hayırla yad etmişlerdir. Despot ve demokrasi dışı yönetimlerle idare edilen milletler varlıklarını sürdürememişlerdir.  Onun için diğer taraftan bizim dinimiz devamlı mütevaziliği saygı ve sevgiyi, hoşgörüyü, alçak gönüllüğü tavsiye etmiştir. Kısaca Türk milleti olarak bizim kültürümüz tarih boyunca bütün milletlere örnek olmuştur. İnsanlar birbirlerine karşılıkla saygı ve sevgi gösterdikleri zaman hep mutlu olmuşlardır. Her zaman olaylar ve huzursuzluklar karşılıklı saygı ve sevgi gösterilmediği zaman olmuştur. Bunun örneklerini aile içinde ve toplumun her katmanında gösterebiliriz.

  Topluma saygı göstermeyen ve tepeden bakan yöneticiler başarısız olmuşlardır. Özelliklede kendi  çalışma ekibine saygı göstermeyen ve onların duygu ve düşüncelerine değer vermeyen, kendini beğenen, her zaman ben haklıyım,.Maiyetimde çalışan insanlar bir şey anlamaz, onlar her zaman dediğimi yapmak zorundadır diyen  yöneticiler her zaman başarısız olmuşlar ve hiçbir hizmet üretiminde tam başarı sağlamamışlar, bulunduğu toplum içinde yeteri değer ve ilgi görmemişlerdir. Bunun yanında çalışan insanlara değer veren ve onların düşüncelerini ve görüşlerini alan yöneticiler her zaman başarılı olmuşlardır.

  Zaten bu konuda “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz “diye güzel bir atasözümüz yokmudur. Aklı selim bir insan; yöneticinin bulunduğu binaya girdiğiniz zaman veya herhangi bir personelle konuştuğunuz zaman o yöneticinin kişilik ve çalışma sistemini, başarı durumunu öğrenmiş olursunuz. Yönetici kendini beğenmiş veya başka bir yere tayini nedeniyle yeni görev yaptığı devlet hizmetinde küskünlük ve dargınlık yapmaması gerekir ve halka bunu yansıtmaması gerekir. Devlet hizmetinde devamlılık vardır.

  Devlet hizmetinde küskünlük olmaz. Ülkemizin her tarafında görev yapmayı kendi benliğinde kutsal sayması gerekir. Eski görev yaptığı yerdeki yöneticilere saygı göstermesi ve onları özümsemesi gerekir. O yerde en iyi yöneticiliği en ben yaparım, başkası başarılı olamaz mantığından kesinlikle kurtulması gerekir. Her yönetici her zaman her gittiği yerde görevini en iyi şekilde yapmalıdır. Yöneticilikte devlete küsme olmaz. Her yönetici görev yaptığı yerde en iyi şekilde hizmetine devam etmesi gerekmez mi? Tarih boyunca devlete hizmet etmeyi kendine şiar ve ilke edinen yöneticiler hep başarılı olmuşlardır. Her zaman bu yöneticiler insanlara değer vermişler, onların haklarına saygı göstermişlerdir. İnsanlara tepeden bakmamışlar ve halkın içinde olmuşlardır. Halktan kopup bir yönetim anlayışı hiçbir zaman başarılı olmamıştır.

  Buraya kadar yönetici ve yönetimde nasıl başarılı olur düşüncesini sorguladıktan sonra geçen günlerde kendimin içinde bulunduğu bir durumu ve yönetim anlayışını sizlerin yorumuna ve sizi vicdanınızın sesiyle baş başa bırakıyorum. Bir ilimizde Orta Karadeniz Kalkınma Ajansının  bir bürosunun açılışı saat 13.45’deyapılacaktı ve valilikte ise saat 14.00’de toplantı başlayacaktı. Büronun açılışına Amasya, Çorum, Samsun, Tokat Valileri katılacaktı. Bununla ilgili bilgi notu o yerin basın mensupları telefonlarına mesajla iletildi. Tüm basın mensupları beklenen saatte açılacak büroda beklemeye başlandı. Neyse bir saate yakın beklendikten saat 14.45 bu dört ilin valisi büronun açılışı için geldi ve kurdele kesildi.  Büroda hazırlık tam ve güzel ikram hazırlığı yapılmıştı.

  Büro personelleri amirlerine en güzel ikram, hizmet yapmanın tüm pazarlıklarını yapmışlardı. Bu durum gerçekten takdire şayandı. Burada görev yapan personelin amirlerine ikram yapmanın heyecan sevgisini yaşadıkları gözlerinden okunuyordu. Neyse açılış kurdelesi kesildi. Ev sahibi yönetici öğle yemeklerini yedikleri için bu ikramı kabul edemeyeceklerini söyleyerek bürodan ayrıldılar. İşte size bir yöneticinin maiyetinde çalışan insanların duygu ve düşüncelerine bakış açısı. Amirlerinize saygı ve sevgi gereği en güzel ikram yapmak için en hazırlık yapıyorsunuz ve amirlerinizin açılışa belirtilen saatte gelmemesine rağmen bir saate yakın bekliyorsunuz ve o onure edilmeniz anlamında ikramlarınız kabul edilmiyor.

  Yöneticiler verdikleri sözlere dikkat etmelidir. Verilen söz devlet adına ve devleti temsilen verilen bir sözdür. Yöneticiler her zaman karşındaki insanların gönlünü almalı ve onların duygu ve düşüncelerine tercüman olmalıdır. Siz yönetici olarak; verdiğiniz sözde durmazsanız,  karşıki insanın duygularına saygı göstermezseniz, ben yöneticiyim benim dediğim olur, yönetici olduğum için her zaman ben haklıyım, mantığı ile bakarsanız hizmette başarıyı yakalama şansınız azalır. Toplum içinde de gerekli sevgi ve saygıyı göremezsiniz, Ya sizce?

    

Şair Abdulhadi Bay

0

  Abdulhadi Bay 1959 Gaziantep doğumlu. İlkokulu Gaziantep’in Şahinbey İlçesine bağlı Kumru, Hamurkesen köyünde, ortaokul ve liseyi  ise Gaziantep’te okudu. Liseden sonra sırasıyla: Isparta Eğitim Enstitüsü, Matematik Bölümü, Anadolu Üniversitesi İktisat Bölümü ve Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu.

  Yüksekokul öğrencisi iken Gaziantep, (KÜSGET) ‘te çalıştı. Memuriyet hayatına 1983 yılında Burdur-Bucak Endüstri Meslek Lisesi Matematik Öğretmeni olarak başladı. Matematik Öğretmeni olarak, Burdur-Bucak Endüstri Meslek Lisesi, Şanlıurfa Bozova Yatılı Bölge Okulu, Gaziantep Atatürk İlköğretim okulu; ve Gaziantep Cumhuriyet Lisesinde belli süreler görevler yaptı.

  Yedi yıl matematik öğretmenliği ile Serbest Avukatlığı birlikte yürüttü. Bir süre Gaziantep İl Millî Eğitim Müdürlüğünde Hukuk Danışmanlığı görevinde bulundu. 2002 yılında öğretmenlikten emekli oldu. Hâlâ serbest Avukat olarak çalışmaktadır.

  Şiir yazmak küçük yaşından beri bir tutkudur. Evli dört çocuğu var. Gaziantep’te ikamet ediyor. İki yerel gazetede yazarlık yapıyor. Birisinde “Hukûkî Meseleler” köşesini, diğerinde ise şiirleri çıkmaktadır.

 

            Çıktılar siperden

Yaşı on beş, on altı belki daha küçüktü
Yüreği kocamandı, dağlar kadar büyüktü

Kurtarmak için yurdu, mektebi bıraktılar
Silahı alır almaz, seller gibi aktılar

Cephede, hep birlikte büyük yemin ettiler
İnanmışa zalimin, zulmü nedir dediler.

Kuran’a ve silaha basılıydı elleri
“Ya İstiklal, Ya Ölüm” özgürlüğün bedeli

Şahadet getirdiler,Allah Allah dediler
Şimşek gibi çaktılar, gök gibi gürlediler.

Çıktılar siperlerden, atıldılar ileri
Mermileri tükendi, taktılar süngüleri

Siperden çıkar iken sağ döneyim diyen yok
İster mermi saplansın, isterse onlarca ok

Can ne ki…, yeri gelmiş, verilmez mi uğruna
Acı duymaz  Mehmedim, gülle deyse bağrına

Çünkü, vatan sevgisi imandandır, bilirler.
Ölürsem şehidim, kalırsam gaziyim derler.

Bu ruhla atıldılar, ateşin ortasına
Cennet denen sevgili kollarını açsana

Her can seni arzular, sen Hakkın ödülüsün
Kandan kına yakanlar geliyor yüzün gülsün

Ölüm kapılarından ebedi dirilişe
Can, kan feda olmaz mı? cennete girilişe

Vatan, millet, din için can feda diyorlardı.
Şehadet  gömleğini giyip gidiyorlardı

Hak yolunda can vermek, şahadete erişmek
Zulmünü kırmak için zalimlerle vuruşmak

Vatan,bayrak, din, namus uğruna can verenler
Ölmeyi yaşamaktan yeğ tutan Alperenler

İşte bu anlayışla, yediden yetmiş beşe
Savaş vesile oldu, yeniden dirilişe

Fırladılar,koştular, vurdular,  vuruştular
Kahramanlıkta onlar,  Hamza’yla yarıştılar.

Ya vurdular düşmanı, haddini bildirdiler
Ya öldüler erkekçe,  şahadete erdiler.

Kafkasya’da Yemende,aynı ruh aynı iman
Tarihlere sığmayan yüz binlerce kahraman

Çanakkale, Antep’te, her bucakta köşede
Kiminin mezarı var, kimi, kim bilir nerde

Kimi yaşını almış, kimi daha gençtiler
Şehitler kervanında ön saflara geçtiler

Selam olsun Mehmetçik, dün var idi,bu gün var.
Yazdığın destanlarla tarih seni selamlar

Şad olsun ruhlarınız, aramızda geziyor
Ölmez şehitler ölmez, kuran öyle yazıyor.

 

          Güzeller var

Güzeller var yakar seni tütersin

Yanmamaya çare mi var elinde?

Bir sevdaya düşer erir bitersin

Hasret rüzgarları eser gönlünde

 

Hep ona koşarsın, yürü ha yürü

Aşk değil mi yakan topalı, körü

Aşk vurgunu yıoğın yığın bir sürü

Yârin adı düğümlenir dilinde

 

Malı, mülkü devirirsin, dökersin

Makamı bırakır, rütbe sökersin

Kaderine küser, boyun bükersin

Çırpınır durursun, çile gölünde

 

Sözü bal eyleyen dilin yüzünden

Gönüllerde açan gülün yüzünden

Selvi boylu ince belin yüzünden

Tüketirsin ömrü yarin yolunda

 

Kime sorsam yüreğiyle davalı,

Başı dumanlanmış kara sevdalı

Ok değmiş sinesin bağrı yaralı,

Sevdiğin ararsın hep hayâlinde

 

Ellerin gözünde yüce bir dağdım

Eğim başım, önünde eğdim

Hasreti, hicranı üstsüte yığdım

Görenler diyor ki ne var halinde?

 

Abdülhadi duman gitmez başından

Alev çıkar yüreğinden döşünden

Dereler sel oldu gözün yaşından

Yuvarlanıp gider sevda selinde

 

             Sevgi seli

Gönlümden gönlüne sevgi seline
Bent kurma sevdiğim,durduramazsın
Sevda çiçekleri açmış gönlümde
Kırma dallarını solduramazsın

Ben seni unutmam dünyam kararsa
Yaşım kırk değil de seksen’e varsa
Azrail gelerek kapımı vursa
Ölürüm yolumdan döndüremezsin

Yıllardır çekerim,azap,işkence
Hasretlik; kor ateş,bir sor,çekene
Her gün saplıyorsun ok’u sineme
“Ah öldüm”,lafını dediremezsin

Yüz seksen derece değiştin birden
Ne oldu güzelim,bu tavrın neden?
Yağmur gibi sitem yağar gönlümden
Kırılır koparım,eğdiremezsin

İrtibat kopalı Hadi derbeder
Nasıl geçer bilmez,günler geceler
Her gün seni okur,seni heceler
Adını kalbimden sildiremezsin

 

Türk çiftçisi Pakistan’ı unutmadı

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar Pakistan için yapılan yardım kampanyası ile ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi;

  “Dost ve kardeş ülke Pakistan’da Ağustos ayında yaşanan sel felaketi nedeniyle mağdur olan Pakistanlı kardeşlerimiz için Türkiye Ziraat Odaları Birliğinin açmış olduğu yardım kampanyası sona erdi. Türkiye Ziraat Odaları Birliğinin düzenlemiş olduğu yardım kampanyasında Ziraat Odalarımızın katkılarıyla 269.836 TL bağış toplanmış olup, 5 Ekim 2010 tarihi itibarı ile Başbakanlığın ilgili hesaplarına aktarılmıştır.

Pakistan’da yaşanan felaketin derin yaralarını bir nebze sarmak amacıyla Türkiye Ziraat Odaları Birliğinin önderlik ettiği yardım kampanyasına ülke genelindeki Ziraat Odaları ve çiftçilerimiz destek sağlamışlardır.

  Türk çiftçisi, Kurtuluş savaşı yıllarında kendisine destek olan Pakistan halkı için elinden geleni yapmış, her zaman yanlarında olduğunu bu kampanya ile bir kez daha göstermiştir.

 Türkiye ile Pakistan halkları arasındaki dostluğun ve yakınlığın küçük bir nişanesi olan bu yardımların zor durumda olan Pakistanlıların sıkıntılarına çare olmasını diliyoruz.”

 

UEYDER Yöneticileri Mili Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürü ile görüştü

0

Haber: İlker ÇAKAN

  İl-İlçe Milli Eğitim Şube Müdürleri, İl Milli Eğitim Müdür Yardımcıları ve İlçe Milli Eğitim Müdürlerinin üye olabildiği, 5 Haziran 2010 tarihinde kurulan Uluslararası Eğitim Yöneticileri(UEYDER) Derneğinin Başkanı Denizli-Bozkurt İlçe Milli Eğitim Müdürü  Muzaffer Öztaş ile teşkilatlanmadan sorumlu Başkan Yardımcısı, Kastamonu-Cide İlçe Milli Eğitim Müdürü Davut Çalışkan, Trabzon-Şalpazarı İlçe Milli Eğitim Müdürü İrfan Ertav, Personel Genel Müdürü Necmettin Yalçın ve Genel Müdür Yardımcısı Bekir Erdoğan ile makamlarında görüştüler. Uluslararası Eğitim Yöneticileri Derneği’nin amacı ve İl-İlçe Milli Eğitim Şube Müdürleri, İl Milli Eğitim Müdür Yardımcıları ve İlçe Milli Eğitim Müdürlerinin günden güne azalan mali ve özlük hakları ile ilgili hazırlamış oldukları kitapçık ve CD’ yi sundular.

  Personel Genel Müdürü Necmettin Yalçın yönetici yeterliliklerinin tespiti ile ilgili çalışmaların yakında sonuçlanacağını, yer değiştirme ile ilgili ise çalışmaların devam ettiğini belirtti. Personel Genel Müdür Yardımcısı Bekir Erdoğan ise örgütlü olmanın demokrasimizin gelişmesi için önemli olduğunu, bu çalışmalardan  dolayı Uluslararası Eğitim Yöneticileri Derneğine katkı sağlayabileceğini belirtti.

 

1.Eğitim sempozyumunun ardından notlar

0

  Hafta sonu Başkent Öğretmenevinde; Eğitim Yöneticileri ve Uzmanları Derneği tarafından I.Eğitim Yönetimi Sempozyumu düzenledi. Bu sempozyuma ben de katıldım. Bir eğitim yöneticisi olarak, eğitim alanında yeni kurulmaya başlanan derneklerin, alan  ile ilgili bu tür organizasyonları ilk defa düzenliyor olmasını önemsiyorum. Desteklenmesi gerektiğine inanıyorum. Büyük bir özveri ile bu sempozyumu başarı ile gerçekleştiren dernek başkanı sayın Adem Çilek olmak üzere yönetim kuruluna ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.

  Sempozyuma ülkenin birçok yerinden, Milli Eğitim Bakanlığımızın yöneticileri katılmıştır. Okul yöneticilerinden, daire başkanına, müsteşar yardımcısına ve alanında söz sahibi üniversite öğretim görevlilerine, sendika temsilcilerine kadar  eğitim ile ilgili söyleyecek sözü olan bir çok kişi bu sempozyuma  katıldı. Sempozyumda, Denizli’den, Kastamonu’dan, İstanbul’dan, Balıkesir’den, Çankırı’dan, Antalya’dan ve ülkemizin bir çok yerinden eğitim yöneticisi katılımcı vardı.
  Bakanlığımız adına sempozyuma katılan Müsteşar Yardımcımız Salih Çelik ile YÖDGED daire başkanı Mehmet Saraç, Bakanlığımızın bu dönemde  çalışmaları ile ilgili bilgiler verdiler.Müsteşar yardımcımız sayın Salih Çelik’in yeni yapılanma ile ilgili söylediklerini  ilgi ile dinledim.  “Merkez teşkilatı 40 birimden 11-12 birime inecek, illerde ki tüm mali işlerden il mili eğitim müdürlükleri sorumlu olacak, İlköğretim okullarına öğrenci sayısına göre ödenek gönderilecek ve kayıt parası kesinlikle alınmayacak, Dil öğretimi, ilköğretim 2.sınıfa kadar indirilecek ve gramer ağırlıklı dil öğretiminden vazgeçilecek, okul müdürü yaptıkları işler ile ilgili okul danışma kurullarına karşı sorumlu olacak”  gibi uygulamaya konulacak birçok yeni konuda bilgi verdi.
  YÖDGED daire başkanı sayın Mehmet Saraç ise “yönetici yeterliliklerinin belirlendiğini bunun ile ilgili  değişikliklerin yakında yürürlüğe konacağını” belirtti. Sempozyum 5 oturumda paneller şeklinde gerçekleşti.  Cumartesi günü Saat 09:30’dan 18:00 kadar devam eden sempozyuma ilgi benim tahmin ettiğimden  fazla idi.  Sempozyum, genel olarak aksaksız ve önceden planlandığı biçimde yürüdü. Beş oturumda  16 sunuş gerçekleştirildi. 22 konuşmacı söz aldı. Panelistlere 15-20 dakika arasında bir zaman verildi. Sempozyumun sunuş aralarında dost sohbetleri gerçekleştirildi.
  Prof. Dr. Feyzi Uluğ,  Prof. Dr. Mustafa Aydın, Prof. Dr. Ayhan Aydın,  Prof. Dr. Songül Altınışık, Prof. Dr. Yüksel Kavak yönetiminde yapılan panelleri katılımcılar ilgi ile dinlediler. Panelistlerde üniversitelerimizin çok değerli öğretim görevlileri idi. Sempozyum programındaki her konu başlığı ile ilgili belki saatlerce konuşulabilir. Eğitimde vizyoner liderlik, meslek olarak eğitim yöneticiliği, eğitim yönetiminde uygulama sorunları ve sendikal bakış, bilgi çağının okul lideri aranıyor, eğitim yönetici yeterlilikleri, uygulamada eğitim yöneticiliği, eğitim yöneticilerinin sorunları ve çözüm önerileri gibi 16 konu bir gün gibi kısa zaman aralığında çarpıcı örneklerle anlatılmaya çalışıldı.
  Sempozyum; daha çok okul yönetimi ve yöneticileri ile ilgili konuları kapsıyordu. İlköğretim ve ortaöğretim kurumlarındaki yöneticilerin yeterlilikleri ile ilgili olarak,  panelistler katılımcılarla bilgiler sundular. Her panel sonucunda katılımcılar, panelistlere sorular sordular. Mesela; günümüzden geleceğe eğitim yönetimi ve  yöneticiliği  konulu panelin ardından panelistlere 100 ün üzerinde soru geldi. Bu kadar aktif katılımcının izlediği paneller, özellikle okul yöneticileri için faydalı olmuştur diye düşünüyorum. Okullarda karşılaşılan genel sorunlar ve çözüm önerileri tartışıldı.
  Eğitim yönetiminde uygulama sorunları ve sendikal bakış konulu panelde ise sendika temsilcilerine il/ilçe milli eğitim şube müdürleri ile il müdür yardımcılarının ve ilçe milli eğitim müdürlerinin mali ve özlük haklarının astları karşısında daha da azalması ile ilgili olarak sendikaların ne gibi çalışmalar yaptığı panelistlere soruldu. Ayrıca bu konu ile ilgili Uluslararası Eğitim Yöneticileri Derneğinin tanıtımı ve Eğitim Yöneticilerinin Mali ve Özlük Hakları  ile ilgili önceden hazırlanmış olan kitapçık ve CD sendika temsilcilerine sunuldu.
  Eğitim yöneticisi denince akla yalnızca okul yöneticisi geliyor. Yönetim deyince de okul yönetimi akla geliyor. Sempozyumda da bu  böyle oldu. Okul Müdürleri, eğitimin önemli öğeleridir. Öğretmen , öğrenci ve veliler ile karşı karşıya kalan  çoğunlukla okul müdürleridir. Ama eğitim yöneticiliği alanında başka yöneticilerde var. Şefler, il/ilçe milli eğitim şube müdürleri, il müdür yardımcıları ve ilçe milli eğitim müdürleri de aynı alanda görev yapmaktadır. Bu yöneticilerin sorunları Sempozyumda konu olmadı. Bu bir eksiklikti. Sempozyum çıkışında  Eğitim Yöneticileri ve Uzmanları Derneği  Başkanı sayın Adem Çilek ile sohbetimizde; Başkan, bundan sonra bu tür bir sempozyum yaptığımızda panellerde eğitim yöneticilerini farklı oturumlarda bir araya getireceklerini söyledi.
  Değişen ve gelişen 21. yüzyılda Milli Eğitim sistemimiz içerisinde önemli bir yeri olan eğitim yöneticiliği ile ilgili olarak üniversitelerimizdeki bilim adamları ile uygulayıcıların bu tür sempozyumlarda bir araya gelmesi; eğitim öğretim sistemindeki sorunların çözümüne ve kalitenin artmasına kuşkusuz katkı sağlayacaktır. STK’lar tarafından gerçekleştirilen bu tür organizasyonların Bakanlığımız tarafından da desteklenmesi gerekir. Mesela bu tür organizasyonlar için öğretmenevleri salonlarının ücretsiz kullanılması yada STK’ların bütçelerine katkı yapmak gibi.. Bunun ile ilgili yasal değişiklikler yapılmalıdır.                                                                            
error: Content is protected !!