Cumartesi, Aralık 20, 2025
tr
Ana Sayfa Blog Sayfa 265

Türkiye ve Avrupa’nın en yüksek binası İstanbul Sappire kapılarını açıyor

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Kiler GYO tarafından 250 milyon dolar yatırımla hayata geçirilen İstanbul Sapphire kapılarını açıyor. 261 metre anten yüksekliği ile Türkiye ve Avrupa’nın en yüksek binası olan İstanbul Sapphire, Seyir Terası, Sapphire Çarşı ve rezidanstan oluşuyor. 4 Mart 2011 tarihinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımı ile açılacak olan İstanbul Sapphire, basın toplantısı ile kamuoyuna tanıtıldı. Toplantıya Kiler Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nahit Kiler, Jones Lang LaSalle Türkiye Başkanı Avi Alkaş ve Tabanlıoğlu Mimarlık ortaklarından Melkan Tabanlıoğlu katıldı.

Kiler Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nahit Kiler:

İstanbul Sapphire projesinin kendileri için büyük önem arz ediyor

  İstanbul Sapphire projesinin kendileri için büyük önem arz ettiğini aktaran Nahit Kiler “Kiler GYO olarak gayrimenkul sektörü için dönüm noktası niteliğinde bir proje yaratma hedefiyle yola çıktık. Amacımız; büyüyen ve yükselen Türkiye’ye yakışan, tasarımı, teknolojisi ve altyapısı ile İstanbul’un hatta ülkemizin simgesi haline gelecek bir eser yaratmaktı” diye konuştu.

Geleneğe sahip çıkarken geleceğe de bugünden imza atmak felsefesiyle hareket ettiklerini kaydeden Nahit Kiler, “Şehrimize hem estetik hem de referans noktası olarak katkı sağlayacak İstanbul Sapphire’i arsa hariç 250 milyon dolarlık yatırımla hayata geçirdik. Projenin hiçbir aşamasında kaliteden taviz vermedik. İstanbul’da malzeme ve altyapıda kalite anlamında rakipsiz bir proje ortaya çıkarmış olmaktan gurur duyuyoruz” dedi.

 
                                         
                                              Kiler Holding Yönetim Kurulu
                                                    Başkanı Nahit Kiler
 
İstanbul’un yeni tepesinin anten yüksekliği 261 m.

  261 metre anten yüksekliği ile Avrupa’nın ve Türkiye’nin en yüksek binası İstanbul Sapphire’in 236 metre yükseklikteki ‘Seyir Terası’nın Türkiye’de bir ilk olduğuna dikkat çeken Nahit Kiler şunları söyledi: “New York, Paris, Tokyo, Dubai gibi dünyanın belli başlı şehirlerinin ardından, İstanbul’a ve Türkiye’ye, bir dünya metropolüne yakışacak muhteşem bir Seyir Terası hediye etmenin heyecanını yaşıyoruz.

Seyir Terası’nın yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı haline gelmesini bekliyoruz

  Seyir Terası ziyaretçilerine ilk defa, Kız Kulesi, Ayasofya, Bozdoğan Kemeri, Dikilitaş ve benzeri pek çok tarihi yapıyı, iki kıtayı, iki denizi ve iki köprüyü aynı anda görme fırsatı sunacak. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından günübirlik turizm destinasyon alanı olarak kabul edilen Seyir Terası’nın, İstanbul’u ziyaret eden 8 milyon yabancı turist kadar yerli turistlerin ve İstanbulluların da ilgi odağı haline gelmesini bekliyoruz. ”  

Kültür Destinasyonu olacak

  Seyir Terası’na özel tasarlanan Simülasyon Salonu’nun yanısıra, seyir dürbünleri, etkinlik alanları, hediyelik eşya, fotoğraf köşesi ve kafesi ile her yaştan ziyaretçi için eğlendirici ve öğretici bir deneyim sunacağını da vurgulayan Kiler “Sapphire Seyir Terası bir kez değil, pek çok kez ziyaret etmek için cazip etkinliklerin sunulacağı, yerli turistin, okulların, üniversitelerin ve fotoğrafçılık tutkunlarının vazgeçilmez bir uğrak noktası ve bir ‘Kültür Destinasyonu’ olacak” diye konuştu. 

 

                                   
                                  Tabanlıoğlu Mimarlık ortağı Melkan Tabanlıoğlu-
                                  Kiler Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nahit Kiler-
                                    Jones Lang LaSalle Türkiye Başkanı Avi Alkaş
 
İstanbul’un yeni geleneksel çarşısı
   Sapphire Çarşı hakkında bilgi veren Jones Lang LaSalle Türkiye Başkanı Avi Alkaş ise, AVM’de 130 mağazanın yer aldığını belirterek şunları söyledi: “Sapphire Çarşı, Pazar katındaki geleneksel İstanbul tatları, mimarideki İstanbul dokuları ve hediyelik çarşı konsepti ile İstanbulluların her aradığını bulduğu bir çekim noktası olacak. 46 bin metrekare alana yayılan ve 30 bin kiralanabilir alana sahip Sapphire Çarşı’nın yılda 15 milyon yerli ve yabancı ziyaretçiyi ağırlaması bekleniyor.” Alkaş kentin tarihi ve sanatsal dokusundan faydalanarak, 7. tepede 7. tarihi alışveriş bölgesinin ortasında geleneksel ile çağdaşı buluşturan Sapphire Çarşı’nın iç tasarımında “İstanbul’un en yüksek noktasında İstanbul’un Yeni Geleneksel Çarşısı” temasını vurguladığını kaydetti.  
200 metrede bahçe, 163 metrede golf

  Rezidanslarla ilgili bilgi veren Tabanlıoğlu Mimarlık ortağı Melkan Tabanlıoğlu ise “İstanbul Sapphire her üç katta bir yer alan dikey bahçeleri, 163 metrede golf oynama imkanı sunan 1.600 metrekarelik golf salonu ve 4 metreyi aşan kat yüksekliği ile sıradışı bir yaşam biçimi sunuyor” dedi. Tabanlıoğlu; 261 metre yüksekliği, tasarımının estetiği nedeniyle Sapphire’in İstanbul’un her yerinden görülen ve tanınan bir bina olduğu kadar enerji tasarrufu sağlayan altyapısı ve ekolojik özelliklerine de dikkat çekti.

46 bin metrekare alışveriş merkezi, 261 metre yükseklik, 236 metrede seyir teras

  Melkan Tabanlıoğlu “Toplam 160 bin metrekarelik inşaat alanına sahip Sapphire’de çevre dostu sistemlerin kullanılmasıyla enerji tüketimi kontrol ediliyor. Her 3 katta yer alan yeşil alanlar, doğal ve sıcak bir atmosfer sağlarken, bahçeli ev hissi yaratıyor. Çift cam cephe sistemi sayesinde rezidans genelinde, dışarıdan gelen doğal hava kullanılıyor. Böylece enerjiden de yüzde 25 tasarruf edilebiliyor” dedi. İstanbul Sapphire; dünyanın 97. yüksek binası, Türkiye ve Avrupa’nın en yüksek binası, 165 bin metrekare inşaat alanı, 46 bin metrekare alışveriş merkezi, 261 metre yükseklik, 236 metrede seyir terası, 200 metrede bahçe keyfi, 163 metrede golf, 56’sı zemin üzerinde olmak üzere toplam 66 kattır.

Saraybosna için güç birliği

0

Haber: İlker  ÇAKAN

  Saraybosna’da yatırımların canlandırılması, Saraybosna İş Forumu’nun tanıtılması ve Türk iş dünyasının Foruma etkin bir şekilde katılmasının teşvik edilmesi amacıyla, İstanbul-Levent’de TOBB binası basın toplantısı düzenlendi. TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Bosna Bank International Genel Müdürü Amer Bukvic, PGlobal Danışmanlık Hizmetleri Genel Müdürü Doç. Dr. Murat Yülek ve Bosna Hersek Ankara Büyükelçiliği Ticaret Müşaviri Sabit Subasic’in  katıldığı basın toplantısında, Saraybosna Ekonomi Üniversitesi’nden öğretim üyeleri ve işadamları da hazır bulundu..

  Geçtiğimiz yıl ilki düzenlenen Saraybosna İş Forumu’nun ikinci toplantısı, 6-8 Nisan 2011 tarihlerinde Saraybosna’da gerçekleştirilecek. İş Forumu’nun amacı ekonomik ilişkileri güçlendirmek ve başta Bosna Hersek olmak üzere bölge ülkelerine yatırım çekmek. İş dünyasından katılımcılara kendi muhataplarıyla görüşme imkanı sunacak olan Forum, Saraybosna’nın tarihi niteliklerini canlandırmayı, bölgesel bir kültür ve ekonomi merkezi olduğunu vurgulamayı ve bölge barışındaki önemine değinmeyi de amaçlıyor. Bu yılki foruma, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Bill Clinton ve İslam Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Salih Kamil’in de katılması bekleniyor.

Trabzon İl Jandarma Komutanlığı ekiplerinden kaçak sigara operasyonu

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Trabzon İl Jandarma Komutanlığı ekiplerince yapılan istihbarı çalışmalar neticesinde; Rize- Trabzon Karayolu üzerinden sigara kaçakçılığı yapıldığı yönünde bilgiler elde edilmesi üzerine, adli makamlardan arama kararı alınmıştır. Alınan arama kararına istinaden 28 Şubat 2011 günü Of İlçesi Eskipazar Beldesinde icra edilen yol aramasında; T.K. ve Gürcistan uyruklu R.D. isimli şahısların valizlerinde yapılan aramada çeşitli markalarda (7.500) paket kaçak sigara ele geçirilmiştir.

  Ele geçirilen kaçak sigaralara Gümrük Muhafaza Müdürlüğüne teslim edilmek üzere el konulmuştur. Şüpheli şahıslardan T.K. isimli şahıs ifadesinin alınmasına müteakip tutuksuz yargılamak üzere serbest bırakılmıştır. Gürcistan uyruklu R.D. ise sınır dışı edilmek üzere İl Emniyet Müdürlüğü Yabancılar Şube Müdürlüğüne teslim edilmiştir.

 

Kırklareli Valisi Ali Haydar Öner: ” Kırklareli güzellikleriyle ünlü bir ilimiz

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Kırklareli Valisi Ali Haydar Öner, 01 Mart 2011 Salı günü Valilik Atatürk Toplantı Salonu’nda düzenlenen İl Genel Meclisinin Mart Ayı 1. birleşim toplantısına katıldı.

Toplantının açılış konuşmasını yapan İl Genel Meclisi Başkanı Tuna Soykan, Vali Ali Haydar Öner’in toplantıya katılmasından dolayı onur duyduklarını belirterek;

Toplantıda konuşma yapan Vali Ali Haydar Öner, Kırklareli’nin genel sorunlarına değinerek şunları kaydetti;

Kırklareli’ne hizmet vermenin onurunu ve kıvancını yaşıyoruz

  “7 Ocak 2011 tarihinden bu yana  bir aradayız. Türkiye’nin en batı illerinden biri olan Kırklareli’ne hizmet vermenin onurunu ve kıvancını yaşıyoruz. Kırklareli bir yandan Avrupa Birliğine üyelik konumunda olan Bulgaristan ile sınır bir il, bir yandan Karadeniz’e kıyısı olan bir yandan da İstanbul’a komşu bir ildir. Kırklareli, güzellikleriyle ünlü bir İlimiz. Özellikle Longoz ormanları ile Avrupa’nın en büyük su basar ormanları niteliğine sahip, zengin bitki örtüsü, florası ve Kırklareli’nin nitelikli insan yapısı burada hizmet vermeyi zevkli bir hala getiriyor. Hemşerilerimiz yasalara bağlı ve saygılı, alın teriyle kazandıkları edinimleri rızka dönüştüren kimlikleriyle biliniyorlar. Çalışkan köylü yurttaşlarımız, helal kazanç peşindeki esnaflarımız Kırklareli’nin önemli varlıkları ve değerleridir.  Kültürel varlıkları bakımından da tarihi varlıkları bakımından da zengin bir ildir. Doğal güzellikleri muhteşemdir. Kırklareli’ de çok güzellikler var ama bazı sorunlarımızda var. Bu sorunlarımızdan bir tanesi; Kırklareli’nin olduğundan geriye gidişine dair göstergeler. 2008 yılında sosyo-ekonomik göstergeler bakımından en yaşanılabilir konumunda 10. olan Kırklareli, 2009 yılında aynı kurumun aynı göstergeleri 21. yaşanılabilir il konumuna gerilediğini göstermektedir. Allah kimseyi gördüğünden geri koymasın.

Öğretmenlerimiz çocukları geleceğe hazırlıyorlar

  Kırklareli eğitim bakımından iyi, eğitim altyapısı bakımından çokta iyi olmayan bir ildir. Öğretmenlerimiz çocukları geleceğe hazırlıyorlar. Çocuklarımızda aynı gayret içindeler. İçinde bulunduğumuz dönem yeterlilik dönemi değil, yarışma dönemi. Herkes sınıf geçiyor ama içinde bulunduğumuz dönem yarışma rekabet dönemi. Emsallerinizi geride bırakmazsanız bir üst sınıfa geçmenin çokta önemi yok. Kırklareli’ de çocuklarını özveriyle geleceğe hazırlayan aileleri ve öğretmenlerimiz her türlü desteği hak ediyorlar. Eğitim altyapımızdaki sorunları asgariye indirmemiz gerekiyor. Bunun için genel bütçenin bir kısmını kullanırken, bir yandan da Özel İdaresi olarak üzerimize düşeni yapmak zorundayız. İlave paylar ayırmanın imkan ve yollarını bulmalıyız.

Sağlık altyapısı bakımından yeni bir hastane yapma sürecindeyiz

  Kırklareli’ de sağlık altyapısı bakımından yeni bir hastane yapma sürecindeyiz. Özel bir proje ile yeni bir arsa üzerinde inşa edildiğinde, hastalarımız daha kısa sürede tedavi olma şansı bulacaklardır. Ancak daha önemli olan, hastalığa yakalanmadan önleyici sağlık hizmetlerinin verilmesi önemlidir. Aile hekimliği sürecine geçmiş olmakta bu konuda anlamlıdır. Her aile hekimimiz hangi aileden sorumluysa, o aileleri gezip kendini tanıtması, hastalığınızın ilk aşamasında ben sizden sorumluyum demelidir. Aile hekimi artık ailenin en yakınlarından biridir.

Kırklareli’ne hiç yakışmıyor

  Çevre bakımından bir düş kırıklığım var. Yol kenarındaki çalılarda, ağaçlarda poşetler asılı. Molozlar rasgele dökülmüş. Piknik alanlarında poşetler, parçalanmış şişeler var. Kırklareli’ne hiç yakışmıyor. Hava kirliliği bakımından doğalgaz kullanma sürecine giriyoruz ve bu iyi bir gelişme. Hava kirliliği açısından olduğu kadar hijyenik ortam açısından da doğalgaz kullanımı önemlidir. Hemşerilerimiz bekle gör politikasından kurtulup doğal gaz kullanımına süratle geçerler.

Kırklarelispor ve Lüleburgaz sahaları elverişli değildir

  Çevre konusunda duyduğumuz bir diğer rahatsızlıkta karga sürüleridir. Çiftçimiz bu zararlı yaratıktan korumamız lazımdır. İnsanlarımızı da bu zararlı yaratıktan korumamız lazım. Bir karganın günde 10 gram tohum tükettiğini düşünün.  Kimi zaman tarlaya yeni ekilmiş tohumu bile kökünden çıkarıp yiyerek çiftçimize zarar veriyor. Gençlik Spor hizmetleri bakımından gözlemlerimiz olumlu değil. Kırklarelispor ve Lüleburgaz sahaları elverişli değildir. Haftada bir iki defa kullanılması gereken sahlarımız her gün kullanılıyor. Buna ne çim nede altyapı dayanabilir. Yeni sahalara ihtiyacımız var.

Ergene’yi mahvetmişiz. Bu sorun Trakya’nın ortak sorunudur

  Ergene’yi mahvetmişiz. Bu sorun Trakya’nın ortak sorunudur. Tekirdağ kirletiyor, Kırklareli kirletiyor, Edirne kirletiyor. Hiçbiri kabul edilemez. İnsanoğlu kullandığı yeri temiz terk etmesini bilen bir varlıktır. Kullandığımız yeri ne kadar temiz terk ediyoruz. Piknik yerlerinde, saklı pınarların başında naylon poşetleri bırakıp, şişeleri etrafa atıyoruz. Kullandığımız yeri temiz terk etmediğimiz gibi, kullandığımız suyu temiz alıyoruz ama temiz bırakmıyoruz. Bu insanlık suçudur. Kirlettiğimiz suları arıtmaya tabii tutmadan doğaya salmaya ne hakkımız var. Çiftçimizin tarlasındaki bereketi söndürüyor.

Güzelim Kırklareli’ni gerçekten çok kirletmişiz

  Üretilen bir ürün farkına varmadan tüketicisini zehirliyor. Ne kadar bir vahim suç işliyor ve buna izin veriyoruz. Suların kirletilmesi ne kadar suçsa, kirletilmesine izin veren bizlerde suçluyuz. Özendirici bir çalışma sergileyelim istiyorum. Mesela; köylerimizde, köy muhtarlığının 3 km.’lik çevresinde, beldelerimizde belediye binalarının 5 km.’lik çevresinde, ilçelerimizde kaymakamlık binasının 7 km.’lik çevresinde ve il merkezinde valilik binasının 10 km.lik çevresinde hiçbir poşet, çöp, pet şişe görünmeyen yerleri ödüllendirelim. Bu bölgelerde, temiz olan yerlerimize 5 Haziran çevre gününde ödüllendirelim. Güzelim Kırklareli’ni gerçekten çok kirletmişiz. En azından bu güzel bir çalışma olur.”

Trabzon İl Genel Meclisi Başkanı Haydar Revi: “Trabzon’a bir tuğla getirene, bir baş feda olsun”

0
Haber: İlker ÇAKAN
  Trabzon İl Genel Meclisinin Mart ayı toplantıları başladı. Meclis Başkanı Haydar Revi, Al Rubeaan Grubuna otel yapılmak üzere Yalıncak’da İl Özel İdaresince tahsis edilen arsı ihalesi ile ilgili olarak “Trabzon çok tartışarak, konuşarak zaman kaybediyor. Şimdi çalışma zamanı, bu şehre bir tuğla getirene bir baş feda olsun. İl Özel idaresinde tahsisi yapılan arsanın onayında İl Genel Meclisinin süreci elindeki yetki ve sorumlulukla kullanacağını” ifade etti. Trabzon İl Genel  Meclis Başkanı Haydar Revi, konu ile ilgili olarak şunları söyledi;
  “Trabzon için elimizin altın ataşı koyuyoruz. Birçok kuruma kişiye yer arsa ve bina tahsisi yaptık. Bunları kamuoyu biliyor. Şehrin her türlü menfaatleri için taşın altına elin konulması her halde bu olsa gerek. İl genel meclisi olarak Trabzon’a bir tuğla getirene duvara bir taş koyana bir istihdam kapısı açına bizim yapacağımız tek şey olabilir. Kırmızı halı sermek O nedenle  biz sermayenin yerlisi yada yabancısı diye bir ayırım gözetmiyoruz. Otel yapımı ile ilgili ihale komisyonunun kararı onanmak üzere il genel meclisine gönderilmiştir. Meclisimiz de süreci kendi yasal sorumlulukları ve yetkisini kullanarak tamamlayacaktır.
  Kuşkusuz bu tür yatırımlarda Trabzon kamuoyunun sesini çıkarması, düşüncelerini paylaşması çekinceleri hakkında önerilerde bulunması, en doğal hakkıdır. Ama bilinmelidir ki, çok konuşarak değil çok çalışarak Trabzon’un kabuğunu kırar, ayaklarındaki prangaları sökeriz. Özellikle kırsal alanda çevre duyarlılığı konusunda il özel idaresinin iştirakleri arasında şer alan TRABRİKAB’la verimli bir iş birliği içerisinde olduklarını, Trabzon’da 460 köyümüzde çöp toplamaktayız. Bu eylemi gerçekleştirmek için 2181 adet çöp konteynırı satın aldık.2010 yılında içme suları için; 189.060 m boru, 3.500 kg demir ve 25.000 kg çimento verilmiştir. 476 adet köyümüzden 411 adedinin köy yerleşik alanı ve civarı çalışması tamamlanmıştır.2011 yılı bütçesinden diğer kurumlara 7.360.00 TL ödenek ayrılmıştır. İl özel idaremizin ve onun karar organı meclisimizin sadece köylerin sorunlarıyla ilgilenen bir yapısı olmadığının en güzel örneğidir.”

Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay: “Yandaş medya istemiyoruz, candaş medya istemiyoruz”

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay, “Yandaş medya istemiyoruz, candaş medya istemiyoruz; hakikaten inandığını yazabilen, şantaj yapmayacak, iftira atmayacak yalan yazmayacak gazeteciler istiyoruz” dedi.

  Bu sabah TV8’de canlı yayınlanan Erkan Tan ile Başkent’ten programında medya gündemiyle ilgili soruları yanıtlayan Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay, yandaş medya tartışmalarının yeni olmadığını söyledi. Tartışmanın padişahlar dönemine kadar gittiğini belirten Atalay, şunları söyledi:

  “Bugün yandaş medya, candaş medya, yoldaş medya tartışmaları yapıyoruz ya; bu yeni değil. Bu tartışma Büyük Atatürk döneminden beri hep olagelmiştir. Abdulhamit döneminde de vardı, padişahlar döneminde de… İnönü, Menderes döneminde de bu tartışmalar oldu. Sonra 1961’de askerler dediler ki; biz öyle bir yasa yapalım ki artık tirajına, çalıştırdığı personel sayısına, gazetenin yüzölçümüne göre, objektif kriterlere göre Basın İlan Kurumu’ndan ilan alınsın. 49 yıldır  artık 50. yılımızı kutluyoruz- hakkaniyet ölçüleri içerisinde yapılıyor bu iş.”

Reklam vermiyor diye şantaj yapanlar var

  Erkan Tan’ın “Ak Parti’ye yakın olanları destekliyorsunuz bu hep böyle olmuştur…” şeklinde espri yapması üzerine Atalay şu karşılığı verdi:

  “Öyle bir şansınız yok; kurallar belli, o kurallara göre dağıtılıyor. Ama bir gerçek basınımızın ciddi sorunları var. Basın İlan Kurumu gazeteciyi eğitecek, özgür basının önünü açacak. Biz yandaş medya istemiyoruz, candaş medya istemiyoruz, hakikaten inandığını yazabilen gazeteciler istiyoruz. Ama şantaj yapmayacak, iftira atmayacak yalan yazmayacak. İlan ve reklam alamayan gazetelerin şantaj yaptığını, ilan ve reklam alamadığı kişi ve kuruluşlarla ilgili aleyhte yayınlar yaptığı yönünde şikayetler alıyoruz. Biz belli bir kalite oluşturmak için hem gazeteciyi eğiteceğiz, hem de bu işin kriterlerini belirleyeceğiz. Basından sorumlu Başbakan Yardımcımız sayın Bülent Arınç var, O’na bağlı kardeş kuruluşlar Başbakanlık Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü var, Anadolu Ajansı, RTÜK var; gerektiğinde bu kuruluşların da desteğini alarak gerçekleştireceğiz bu projeyi.”

Bayram Gazetesi

  16 yıldır bayram tatili yapamayan gazeteciler için başlattıkları çalışmalar hakkında bilgi veren Atalay, “Patronlarımızla görüştük, anlaştık, mutabakat metni hazırlıyoruz. Artık bayramlarda gazeteler çıkmayacak; yerine Bayram Gazetesi çıkacak. Gazeteciler bayram yapacak” dedi. Atalay, “Televizyoncular için de bir şeyler yapalım” diyen Erkan Tan’a bu konuda da çalışma yapacaklarını söyledi.

Gazetecilere konut müjdesi

  Gazetecilerin kira ve konut sorununa da değinen Atalay, “TOKİ Başkanımız Erdoğan Bayraktar ile görüştük. Mutabakata vardık. Türkiye genelindeki meslektaşlarımızın konut sorununun çözümü için bir çalışma başlatıyoruz” diye konuştu.

Erbakan anıları

  Aynı zamanda eski Gençlik ve Spor Genel Müdürü olan Mehmet Atalay, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Spor A.Ş. Genel Müdürü olduğu dönemde Başbakan olan ve dün vefat eden Necmettin Erbakan ile yaşadığı anıları paylaştı. Televole Programı’na verilen ödülün perde arkasını anlattı…

Trakya Kalkınma Ajansı Kırklarlareli toplantısı

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Trakya (TR21 Düzey 2 Bölgesi) Kalkınma Ajansı Yönetim Kurulu Toplantısı 25 Şubat 2011 Cuma günü saat 17.00’da İğneada  Resort Hotel’de yapıldı.  Bir önceki toplantıda alınan kararların görüşülmesi ile başlayan Kalkınma Ajansı Yönetim Kurulu Toplantısında;  İş Akış Yönergesi’nin anlatılması, 2011 yılında planlanan destekler hakkında bilgi verilmesi, TEKSİS ve İLEMOD hakkında bilgi verilmesi, 2012 yılı EMİTT katılımı, TASAM ile ortaklaşa düzenlenecek “4. Uluslararası Balkan Forumu” hazırlıkları, Proje değerlendirme süreci hakkında bilgi verilmesi gibi gündem maddeleri görüşüldü.

  Toplantı dilek ve temennilerle son buldu.Edirne Valisi Gökhan Sözer’in Başkanlığını yaptığı Trakya (TR21 Düzey 2 Bölgesi) Kalkınma Ajansı Yönetim Kurulu Toplantısı’na; Kırklareli Valisi Ali Haydar Öner, Tekirdağ Valisi Zübeyir Kemelek, Kırklareli Belediye Başkanı Cavit Çağlayan, Tekirdağ Belediye Başkanı Adem Dalgıç, Kırklareli İl Genel Meclisi Başkanı Tuna Soykan, Edirne İl Genel Meclisi Başkanı Tacittin Çalım, Tekirdağ İl Genel Meclisi Başkanı Münür Karaevli, Trakya Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Mehmet Gökay Üstün, Kırklareli Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ertuğrul Çetintaş, Tekirdağ Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mustafa Yurdanur, Edirne Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Cemil Güler ve Trakya Kalkınma Ajansı Halkla İlişkiler Yönetmeni Erman Trak katıldı.

 

TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu: “Yap-İşlet-Devret modeliyle 6 sınır kapsının modernizasyonunu gerçekleştirdik”

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Türkiye ve Suriye arasında açılacak olan Nusaybin Gümrük Kapısı’nın temel atma törenine katılmak üzere Mardin’e gelen Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı ve TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Suriye’yi ziyaret etti. Nusaybin Sınır Kapısı üzerinden Suriye’ye geçen Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı ve TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, davul zurna ve çiçeklerle karşılandı.

  Nusaybin sınır kapısına 75 kilometre uzaklıktaki Yarbiye sınır kapısında bando gösterisinin yanında ellerinde Türk ve Suriye bayrakları olan yaklaşık bin kişilik bir grup tarafından sevgi gösterisiyle karşılanan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı, Suriye Maliye Bakanı Muhammed El Hüseyin ve TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, 2 kilometrelik sınır boyunu Mardin milletvekilleri ve Suriye protokolüyle birlikte kol kola girerek yürüdü. Bakan Yazıcı ve TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu daha sonra Suriye’yi Irak’a bağlayan Yarbiye sınır kapısında incelemelerde bulundu.

Refah ve zenginlik insanın insanca yaşamasını sağlıyor

  Mardin-Nusaybin Gümrük Kapısının  temel atma töreninde bir konuşma yapana TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu  şunları söyledi; “Dünya’da ilk kez yapılan bir uygulama başlattık. Yap-İşlet-Devret modeliyle kamu’ya hiçbir yük getirmeden 6 sınır kapsının modernizasyonunu gerçekleştirdik. Gurur ve sevinç içindeyiz. Elbette bu başarılı projelerde, kamu idaremizin gösterdiği çağdaş vizyonun hakkını da vermeliyiz ve takdir etmeliyiz. Bugün yine bir ilk gerçekleştiriyoruz. Nusaybin Gümrük Kapısının yanında, komşumuz Suriye’nin sınır kapısını da modernize ediyoruz. Bir hedefimiz var. İpek Yolu boyunca bütün kapıları modernize etmek istiyoruz. Neden? Tüm ülkeler dünya ekonomisinden daha fazla pay alma yarışında. 1990’da 1 trilyon dolar olan ticaret hacmi, geçen sene 16 trilyon dolara yükseldi. Biz bölge olarak pastadan aldığımız payı arttırmak zorundayız. Ticaret, refah ve zenginlik getiriyor. Refah ve zenginlik insanın insanca yaşamasını sağlıyor. Biz bu gerçeği son 10 yılda çok net bir şekilde gördük.

Özel sektöre dayalı olarak çarpıcı bir büyüme performansı sergilendi

  Türkiye ekonomisi de, son dönemde yeni bir rota çizdi. Özel sektöre dayalı olarak çarpıcı bir büyüme performansı sergilendi. Son 10 yılda, biri yerel, biri küresel iki kriz yaşamamıza rağmen, milli gelirimiz, toplamda yüzde 45 oranında büyüdü. Ekonomimiz büyüdükçe, vizyonumuz da, hedeflerimiz de büyüdü. Bakış açımız değişti. Artık tüm dünyada iş yapabilen, rekabet edebilen bir girişimci kapasiteye sahibiz. Bu sayede dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme, 500 milyar dolar ihracat yapma hedeflerini telaffuz ediyoruz. Bu hedefler bize uzak gelmiyor.
 
                                
                              Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı-
                                   Suriye Maliye Bakanı Muhammed El Hüseyin
                                       ve TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu
                                 Nusaybin Gümrük Kapısının temel atma töreninde
 
Ya bir yol bulacaksın, ya bir açacaksın

  Ünlü politikacı Hanibal’ın dediği gibi “Ya bir yol bulacaksın, ya bir açacaksın” Biz bir yol bulduk; o da ticaretle zenginleşmek. Şimdi yeni bir yol açıyoruz. Şimdi Türkiye’yi bir sanayi devi yapmanın yanında, bir transit geçiş ve lojistik devi yapmaktan bahsediyoruz. Tarihi ipek yolunu yeniden canlandırmanın planlarını yapıyoruz.İşte TOBB olarak üstlendiğimiz Gümrük Kapılarının modernizasyonu projelerine, bu vizyonla yaklaşıyoruz. Son yıllarda hükümetimizin komşu ülkelerle geliştirdiği ilişkiler, ekonomik alana da çok hızlı yansıdı. Özel sektörümüz, bölgesinin en önemli tedarikçisi haline geldi. Öte yandan karayolu taşımacılığındaysa Avrupa’nın en büyük filosuna sahibiz. Bütün bunlar, gümrük kapılarımızı etkin ve verimli hale getirmenin, ülke ekonomisi ve tanıtımı açısından ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.

Habur, Cilvegözü, Sarp, Kapıkule, Hamzabeyli

sınır kapılarının modernizasyonunu tamamlamıştı

  TOBB bu vizyonla hareket ederek, İpsala, Habur, Cilvegözü, Sarp, Kapıkule, Hamzabeyli sınır kapılarının modernizasyonunu tamamlamıştı. Bu gümrük kapılarında ortalama bekleme süresi yarıya indirildi. Araç geçiş kapasiteleriyse 3 katına çıktı. Nusaybin ile birlikte 9 sınır kapısının daha proje çalışmalarına devam etmekteyiz. Gümrük kapılarının modernizasyonu projelerine yaptığımız yatırım tutarı 250 milyon liraya ulaştı. Özetle, bir yandan devletin üzerindeki yatırım yükünü alıyoruz. Diğer yandan modernize edilerek işlem hacmi büyüyen gümrük kapılarından, devletimize daha fazla vergi geliri kazandırıyoruz.

Suriye ile ticaret hacmimiz sadece son 3 yılda 2 katı

  Suriye ile ekonomik ve sosyal alanda artan işbirliği, vizelerin kaldırılması, aramızdaki ticareti hızla büyütmüştür. Suriye ile ticaret hacmimiz sadece son 3 yılda 2 katına, araç giriş çıkışlarıysa üç katına çıkmıştır. Bu artışı mevcut kapıların karşılaması artık mümkün değildir.

Yap-işlet-devret modeliyle modernize edeceğimiz Nusaybin sınır kapısı, Suriye sınırında modernizasyonu tamamlanan ikinci kapımız olacak. İlk defa bu gümrük kapısında, ülkelerimizin gümrükleri arasında veri akışı sağlanacak, böylelikle işlemler daha hızlı yapılacaktır. Bu yıl içinde bitmesi planlanan Nusaybin yeni gümrük kapısı için 31 milyon lira yatırım yapıyoruz.

Modernizasyonun sonrasındaki kapasite,; 500 bin araç ve 2,5 milyon yolcu

  Böylece yıllık 16 bin araç ve 200 bin yolcuya hizmet verilirken, modernizasyonun sonrasındaki kapasite, 500 bin araç ve 2,5 milyon yolcuya çıkacaktır.  Nusaybin kapısı ile Türkiye, Ortadoğu’ya daha da yakınlaşıyor. Ortadoğu ülkelerinin yıllık ithalat hacimleri 600 milyar dolar civarında. Bu hacim içinde bizim aldığımız paysa sadece yüzde 3,5, yani 21 milyar dolar. Daha kolay ulaşımla bu payımızı da artıracağız. Öte yandan burası Irak’a geçişlerde de önemli bir alternatif olacak ve Habur üzerindeki yükü hafifletecektir.  Zira Nusaybin sınır kapısından Suriye’ye girdikten sonra, Suriye-Irak arasındaki El Rabia kapısına sadece 76 kilometrelik bir mesafe bulunuyor. Bu da hem nakliyeciler, hem de ihracatçılar açısından büyük bir avantaj olacaktır.

Güneydoğu Anadolu’nun kalkınmasında da önemli bir rol

  Yeni Nusaybin Gümrük Kapısı, Güneydoğu Anadolu’nun kalkınmasında da önemli bir rol oynayacaktır. Bölgeye ekonomik canlılık getirecektir. Ticaret, refah ve zenginliği getirir. Refah ve zenginlik barış ve huzuru pekiştirir. Eskiden sınır kapılarını, ülkeleri ayıran yerler olarak görürdük. Nusaybin sınır kapısıysa, Türkiye ve Suriye’yi yakınlaştıracaktır. Nusaybin; ticaretin, refahın, dostluğun, kültür bağının ve ortak çıkarın kapısı olacaktır. Bu kapılar hem Türkiye’ye kazandıracak, hem Suriye’ye kazandıracak.

Çağdaş bir yönetim vizyonu

  Sözlerime son verirken, bu projelerin gerçekleştirilmesinde, en başından itibaren destek veren Sayın Başbakanımıza teşekkürlerimi sunuyorum. Ayrıca, çağdaş bir yönetim vizyonu göstererek, bu çalışmaları yapmamızı sağlayan kıymetli Bakanımız Hayati Yazıcı beye, özverili çalışmalarıyla örnek olan Gümrük Müsteşarımız Sayın Ziya Altunyaldız nezdinde Gümrük Müsteşarlığı’nın değerli bürokratlarına, GTİ Yönetim Kurulu Başkanı Arif Parmaksız’a ve ekibine şükranlarımı sunuyorum. Son olarak ülkelerimizi daha da yakınlaştıran bu adımı birlikte atmamızı sağlayan kardeş Suriye’ye ve değerli Bakan Muhammed el Hüseyin’e teşekkür ediyorum. Çalışmaların iki dost ülkeye hayırlı olmasını diliyorum. Sizleri saygıyla selamlıyorum.”

Ahmet Ünal Çam ve eseri ” Bırakıp gittin beni yaralı”

0

  Şiirin hem hece hem de serbest tarzını başarıyla deniyor. Ahmet Ünal Çam, duyguların üstünlükle dile getirildiği, coşku dolu, lirik şiirleriyle karşımıza çıkmaktadır. Çam’ın şiirleri, hecenin kısa ve en işlek ölçülerinde denenerek, şairin hayâl dünyasındaki akisleri, güneşin ışıkları gibi ruhumuza aks ederek bizi dinlendiriyor. Şair bizi kendi dünyamızdan alıp başka dünyalarda, başka diyarlarda ve giderek başka başka hayâllerde gezdiriyor. Şiirin içine içine girdikçe görüyoruz ki şiir, bir derya ki insanı kendine çekiyor ve Çam’ın kaleminin ilmik ilmik dokumaları, işlemeleri, kaneviçeleri içerisinde kayboluyorsunuz.

  Şair, “Aşık Xp Der ki: Windows’um Gitti”  şiirinde modern teknolojinin getirdiği kolaylıklar, kazanımlarımız: “Aşk”; yanında kaybettiklerimiz ise: Hüsran adı ile nitelendirilebilir. Çelişkiler içinde bizim  “Aşk”ımızdan doğan; ama inandığımız, alıştığımız ve ömrümüzü o değerler, alışkanlıklar ve uzun yılların birikimleri ile uğrunda harcadığımız kültüre, inanca, saygı göstermeyen bu teknoloji harikası internete içten içe kızıyor. Her gün değişen teknolojiye ayak uyduramamanın verdiği çaresizlik karşısında hayflanıyor, halkına dert yanıyor:

 

“Şiirler yazdım, notepat word  ile,

Gönderdim, yahoo, hotmail ile,

Üç gün oldu, bakamadım, nafile,

İnternet sorunlu, bağlantım gitti.

 

Düzelir mi şimdi, bu sistem?

Düğmeye bassam, reset etsem,

Ah, ekranda bir ipucu görsem!

“Bip” demeden Windows’um gitti.”

 

  Ahmet Ünal Çam, bütün bunlara rağmen, insanoğlunun zaman zaman kendi ürettiklerinin sıkıntısını yine kendisinin çektiğini, bu konuda asıl, uzman olması gereken amirlerin dahi teknoloji karşısındaki acizliğini çekinmeden itiraf ettiklerini: “(Ben anlamam!)  dedi de gitti.” Sözleriyle amire itiraf ettiriyor. Sonra  yine bu teknoloji harikası âleti, yine insanoğlunun kontrol edebileceğini de gösteriyor;ve diyor ki:

 “Uzmanlar geçsin, kalksın acemi,

Kursun yeniden, kursun sistemi,

“Söyledim de bir amire, derdimi,

  “Ben anlamam!”  dedi de gitti.  Şeklinde anlatarak çözümün yine işin erbabında olduğunu, bir ustayı, uzmanı çağırarak meseleyi, yine kendisinin çözebileceğini gösteriyor.

Şiirlerinde kullandığı dil ve orijinallikler:

  Şair şiirlerinde öyle orjinallikler kullanıyor ki bu tarz şairlerimizde çok az görülen ve adına ….. denilen bir tarzdır. Bu ise edebiyatımızda edebî sanat olarak nitelendirilebilen ve her babayiğidin başaramadığı uslûp güzelliğidir. Buluştaki kıvrak ve pratik zekânın şiire kelimelere yansıması usta olma yolundaki pırıltıların yansıması ve şiirin ve şairin  gelecek vaad etmesidir. Bu tarz şiirlerde şairler, önce çok bildiğimiz basma kalıp sözleri düşündürecek sözcükleri mısralara sıraladıktan sonra sonucun hiç beklemediğimiz, aklımızdan geçmeyecek bir tarzda bitirilmesi, okuyucuya bir bakıma sürpriz yapılmasıdır. Sonuç bir şaşırtma, hayret, soru, dikkat çekme, sözü beklenmeyen bir tarzda bitiriş dikkat çekmektedir.

  Kimler sevgiye susuz? Toprağın suya, balığın denize, bitkinin güneşe hasret oluşu gibi sevgiye hasret olan Ahmet Ünal Çam, kendisinin suçlu olmadığını, ağlayan gözlerine bakarak onu sevmemizi, annesi, babası olduğu halde göremediğini, sevgiye muhtaç ellerinin tutuverilmesini anne gibi baba gibi ve sımsıkı sarılma isteğini, mutluluktan yorulup gülümsemesi gerektiğini, ziyarete gelen yakını, amcasının (belki de sadece yuvayı ziyaret eden bir gönüllü) yanaklarından öpmese de kendisini sevmesini istiyor. Saçlarını okşayıp, kimselerin söylemediği: “Yavrum!” sözcüğünü söylemesini, bulunduğu yerdeki yüzlerin donuk, solgun, oyuncakların soğukluğu ve kendilerinin, mutluluk hakkından yoksun bırakıldıklarını ve mutluluk haklarının olup olmadığı soruluyor. Geceleri soğuktan anne baba kucağı görememekten çorapsız ayağı değil; ama yüreğinin üşüdüğünü ve ziyaretçiye gelene, bir resmini bırakmasını, hiç olmasa geceleri ona sarılarak sıcak yatma isteğini, diğer mısralarda da değişik isteklerini bir bir sıralamaktadır.

 

Hadi beni sev

Bak da ağlayan gözlerime,

Hadi beni sev,

Ben suçlu değilim

Başımı okşa benim.

Annem varmış babam varmış,

İnan ki ben hiç görmedim

Tutuversen ellerimi,

Anne gibi baba gibi,

Sana sımsıkı sarılsam,

Mutluluktan yorulsam

Gördün mü hiç güldüğümü?

Yıkıp gitme gönlümü

Öpmesen de yüzümü

Hadi beni sev….

 

Şiirlerinin konusu ve kullandığı başlıklar:

  Şiirin Konusu: Yalnızlık, kimsesiz çocuklar, gariplik, ölüm, amca dayı, hâlâ ilişkileri, çocuk yuvası, sevgi, günlük aktüel insan ilişkileri, insanlık dışı insan davranışları, ölüm, ayrılık, terör, çağın getirdiği yenilikler, bilgisayar, hapishâne, sevgiye susamışlık, şairler, rüyalar, çocukluk, büyümek, Irak’taki çocuklar, çocukluk düşleri, terörizm, pansiyonlar, gemiler, deniz gibi aktüel konular ve başlıklar aktarılmaktadır. Şairin, Çocuk Esirgeme Kurum Müdürlüğü yurtlarından birinde kalması sebebiyle kimi zaman içine içine düştüğü yalnızlık, kimsesiz kalmanın verdiği çaresizliği şiirlerinde işlediğini görmekteyiz. Bu ruh haleti içinde yazdığı şiirlerde yurtta kalan çocuklarımızın da hislerine tercüman olduğu düşünülürse bu kitabı yazarak toplum psikolojisine de bir değer ve katkı yapmış olduğunu söyleyebiliriz.

  Sanatçının kitabında geçen konular, çoğu zaman üniversitelerin araştırma ve tezlerine konu dahi olabilmekte ve bu konular araştırma ve inceleme yapmak isteyenler için de ayrı bir değer taşımaktadır. Kısaca şairin, belki de farkına varmadan anlattığı konuların içtenliği, çekiciliği, gerçek hayattan alınan kesitlerin ta kendisi olması, şiirin kıymetini artırdığı gibi onu bir belge yapıyor, delil haline de getiriyor.

  Yurt çocuklarının içinde bulunduğu durum, duygu, düşünce ve hayâlleri bizi düşündürmektedir. Henüz çocuk yaştaki bu karakterlerin hayata bakışı, o yaşta hayatı algılama biçimleri, ailelerinden uzakta; kimileri, öksüz, yetim, kimsesiz olmanın verdiği  çaresizlik ve bu çaresizlik içinde buldukları çareler ve çözümleri gösteriyor. Bu çocuklarımızın kendi kendine hayatı göğüsleme, mücadele etme yetenekleri, direnç ve kabiliyetleri ile ilgili bilinmeyen yönleri hakkında bizleri bilgilendirmekte ve kimi zaman umursamaz, aldırmaz, aymaz yanımızı iğneleyerek duyarlılığımızı artırmakta ve gözlerimizi açmaktadır. Şair Ahmet Ünal Çam’ın şiir kitabı “Bırakıp Gittin Beni Yaralı”nın son kısmına ileride çıkarmayı düşündüğü, hikâye kitabından (İçimde Bir Sızı Kaldı), adlı kitabının içine (Yürekteki Yanık) hikâyesini almış. Bu hikâyeyi ben, zevkle ve bir solukta okudum. Siz okuyucuların da zevkle ve bir solukta okuyacağınızı zannediyorum. Yazara, hazırladığı hikâye kitabını okuyucularına sunmak üzere, tez zamanda çıkarmasını öneriyorum. Şahsıma müracatı halinde kendisine kitabı bastırılabilecek külfetsiz ve masrafsız yer önerebileceğimi ve kendisini masrafların, külfetlerin yükünden kurtarabileceğimi şimdiden belirtmek istiyorum. Yeni yazacağı kitaplar konusunda başarı dileklerimizi iletiyor, daha nice kitaplara imza atması temenni ediyorum.

Basın İlan Kurumuna yeni yönetim

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Basın İlan Kurumu’nun  26. Dönem ilk Genel Kurul Toplantısı bugün yapıldı. Kurumun İstanbul Sultanahmet’teki Genel Müdürlük binasında gerçekleşen toplantıda yeni yönetim kurulu üyeleri ve denetçiler belirlendi. Yeni Yönetim Kurulu üyeliği için yapılan seçimlerde; Hükümet Grubu’ndan Vakıflar Genel Müdürü Dr. Adnan Ertem, Maliye Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Seyit Ahmet Baş; Basın Grubu’ndan Belde Gazetesi Sahibi Alaeddin Kaya, Anadolu Gazete Sahipleri, Tarafsızlar Grubu’ndan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Göle, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Karakoç yönetim kurulu üyeliğine seçildi. Böylece Dr. Adnan Ertem, Prof. Dr. Celal Göle’nin yeniden seçildiği yönetime dört yeni isim girmiş oldu.

  Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay’ın doğal üyesi olduğu yönetim kurulunun aynı gün yapılan ilk toplantısında Dr. Adnan Ertem yeniden Yönetim Kurulu Başkanlığı’na seçildi. Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Dr. Hilmi Bengi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanı Faruk Şahin ile Milli Gazete Sahibi Ömer Yüksel Özek’de denetçi olarak seçildi. Yedek denetçiler ise Başbakanlık Basın – Yayın ve Enformasyon Genel Müdürü Murat Karakaya, Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Mali Sekreteri Muhittin Doğan ile İlân Prodüktörleri Temsilcisi Bülent Şimşek’ten oluştu.Hükümet Grubu, Basın Grubu ve Tarafsızlar Grubu’ndan veda eden üyeler ile 25. Dönem’de iki yılını dolduran tüm üyelere, çalışmalarıyla basın sektörüne yaptıkları anlamlı katkılardan dolayı plaket ve takdir beratı verildi.

  Basın İlan Kurumu Genel Kurulu’na veda eden üyelerin isimleri şöyle; Basın Grubu: Orhan Erinç (Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı), Erol Akıncılar (İzmir Gazeteciler Cemiyeti Onursal Başkanı), Dr. Enver Ören (Türkiye Gazetesi Sahibi), Mutlu Mete (Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Mali Sekreteri).

  Hükümet Grubu: Mehmet Şirin (Maliye Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı), Mustafa Dırık (Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Bakanlık Müşaviri), Mehmet Vehbi Günan (Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müşteşar Yardımcısı). Tarafsızlar Grubu: Prof. Dr. Metin Kazancı (Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi), Prof. Dr. Suat Gezgin ( İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi), Prof. Dr. Günseli Gelgel ( İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi), Prof. Dr. Ahmet B. Göksel (Kıbrıs Lefke Avrupa Üniversitesi Rektörü)

  Bu arada, Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay, ayrılan üyeler için nostaljik bir akşam yemeği verdi. Eminönü’ndeki Hamdi restorandaki yemeğe ayrılan genel kurul üyeleriyle kurum müdürleri katıldı. Fasıl eşliğinde gerçekleşen duygulu yemekte anılar tazelendi, hatıra fotoğrafları çekildi. Yeni üyeler iki yıl görev yapacak.

 
                          
                                      Basın İlan Kurulu  Yönetim Kurulu Üyeleri
 
error: Content is protected !!