Salı, Nisan 23, 2024
tr
Ana Sayfa GENEL Uğur Mumcu niye öldürüldü?

Uğur Mumcu niye öldürüldü?

  İki kutuplu bir dünya ve “soğuk savaş” olarak tabir edilen uluslar arası ayrılıkçılığın hâkim olduğu bir dönem… Şimdiki Rusya ya da Bağımsız Devletler Topluluğu o zamanlar Sosyalizmle yönetilen “Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği”(SSCB)’ydi… Bir yanda sosyalist Rusya diğer yanda kapitalist ABD… İşte dünya politikaları bu eksene göre belirleniyordu ve ABD emperyalist emellerine ulaşmak için o dönemde de her yolu mubah kabul ediyordu…
  Türkiye, tarihin her döneminde olduğu üzere bu dönemde de oldukça stratejik bir öneme sahipti… Gerek Rusya açısından gerekse ABD açısından önemli bir konumdaydı…
ABD, Orta Doğu’ya açılan kapı olan, ezeli ve ebedi düşmanı sosyalizm ile yönetilen bir ülkeye sınır olan Türkiye için ezeli ve ebedi dost, en büyük müttefik rolünü oynuyordu… Bu uğurda yerli iş birlikçiler yaratmış ve faili meçhul(malum) bir sürü kanlı senaryo tezgâhlamıştı…”Ağza bir parmak bal çalmak ” tabirinden kinaye Marschal Yardımları ve Truman Yardımları adı altında kampanyalar yapıp Türk halkını ihya etmiş ve kendince kazandığı bu meşruiyetin keyfini sürmek istiyordu. SSCB ise sınır komşusu bu ülkenin sosyalizme geçmesini ve ABD tehdidini bu sayede bertaraf etmek gayretindeydi…
   İşte bu yaklaşımlar ve beklentiler sayesinde Türkiye daha da önemli oluyor, bir sürü komplonun tezgahlandığı, hayata geçirildiği bir ülke haline geliyordu. 24 Ocak 1980 Ekonomik kararlarına kadar Türkiye’de “İthal ikameci” politik ekonomi uyguluyordu. Bu şu anlama geliyor; İhtiyaç duyulan şey ülke kaynakları ile karşılanamıyorsa, kontrollü ve sınırlı, katı bir devletçilik anlayışı ile ithal edilebilir. Ama esas olan “yerlimalı”dır. İşte “Anadol” “Murat” gibi yerli otomobillerin saltanatının sırrı da buydu.1980 öncesi döviz cinsinden para taşımaya kota konulması, yabancı sigara yasağı gibi akıllara ilk gelen uygulamaların temelinde “ithal ikameci politik ekonomi”tercihi vardır.
  24 Ocak kararları Türkiye’nin liberalleşmesi sürecinin manifestosudur… Türkiye katı devletçi anlayıştan, yani sosyalizme benzeyen ya da dönüşebilecek tehditlerden, uzaklaştırılmalı ABD’ye benzemeliydi… Öncelikle ekonomi politikası değiştirildi… İthal İkameci politika yerine “İhracatı teşvik” politikaları kabul edildi… İhracat esastı, ihtiyaç olanı içerde üretmek pahalıydı ve bu nedenle dışarıdan almak daha karlıydı(!) .Bir anda Dolarlı Marklı, Marborolu Kentli hayata balıklama dalışımızın, hayali ihracat gibi kavramlarla tanışmamızın temelinde yatan işte bu 24 Ocak kararlarıdır.
  24 Ocak kararlarını ve etkilerini öyle birkaç satırla anlatmak elbette olası değil, genel olarak bir fikir edinilmesi adına köşelerine değinerek izaha çalışıyorum umarım anlaşılıyordur…
24 Ocak Kararları hazırlanırken ülkede tam bir kaos hali hakimdi… Toplumsal halk muhalefeti “Sosyalist devrim” şiarı ile yükselmiş, devlet sokakların, okulların kontrolünü kaybetmişti. Ekonomik buhran, kara borsa, işsizlik, yolsuzluk da cabası… Parlamento çalışamaz hale gelmiş, Cumhurbaşkanı seçilemiyor, hükümetler güvenoyu alamıyordu… Bu şartlar altında 24 Ocak Kararlarını uygulamak daha işin başında başarısızlığı kabul etmek manasına gelirdi ki, bu kararların arkasındaki emperyalist güç ABD elbette böyle bir hata yapmayacaktı.
  Her şeyden önce “Toplumsal muhalefet” bastırılmalıydı ve bir korku toplumu yaratılmalıydı… Yurdun büyük bölümünde uygulamaya konulan sıkıyönetim de tırı vırı çıkmıştı. Böyle giderse ABD evrensel emeline ulaşamayacaktı. Korku toplumu yaratmak adına en etkili hamle ise “darbe”ydi… Türkiye o darbe ile 12 Eylül 1980 tarihinde tanıştı… Darbeden yıllar sonra ABD’li yetkililerin “Türkiye’de bizim çocuklar başardı” diye memnuniyetlerini ifade ettiklerini de öğrenecektik…
  12 Eylül öyle bir geldi ki; Sağcıymış, solcuymuş, dinciymiş dinlemedi… Bu ülke için düşünen ve kaygılanan kim varsa tıktılar içeri ve uzun yıllar güneş yüzü göstermediler… Orta Çağ’a has muamelelerle, tek tip giydirip askeri nizam içtima aldılar… Evlerden, okullardan, öğrenci yurtlarından bir sürü kitap topladılar, meydanlarda çayır çayır yaktılar kitapları… Kitapları yaktılar o kitapları okuyanları da astılar…Asamadıklarına adamlığını unutturdular…Bilinen tüm yasaları, partileri,dernekleri yasak ettiler…Anayasa’yı babalar gibi ortadan kaldırdılar…İşkence etmek, asmak ve çekip vurmak konusunda hiç tereddüt etmediler…Darbeden otuz yıl sonra darbenin mimarı Kenan Evren “Bu gün olsa yineyaparım nitekim” diyebilecek kadar rahat olacaktı…Kenan Evren ve darbeciler o gün de bu gün de oldukça rahatlar…
  Anlattığımız bu dönem, sanmayın ki hep böyle net görülüyordu…Sanki birileri “çıt” diye düğmeyi kapatmış ve ülke karanlığa gömülmüştü…Ne olduysa da o karanlıkta olmuştu… Uğur Mumcu ve diğerleri o karanlıkta olup bitenleri ortaya çıkarıp deşifre ettikçe, bizlerin de gözü açılıyordu…Oysa maymunun gözü açılmamalıydı…Karar verildi, kalem kırıldı ölsündü Uğur Mumcu…Öyle bir zamanda ölsündü ki geride kalanlara mesaj olsundu…
24 Ocak 1993 tarihinde, Ankara kar altındayken, zemheri ayazıyken, kalemi kana düşüyordu Uğur Mumcu’nun…
  24 Ocak 1980 tarihli kararların uygulanması için karartılan ülkede salına korkunun deşifre edilmesi ve bu tarihi suçu işleyenlerden hesap sorulması için zemin hazırlayan Uğur Mumcu, 24 Ocak tarihinde öldürüldü… Tarih kesinlikle tesadüf değildi…
  18 yıl… Tam 18 yıl geçti üstünden… Bir nesil Uğur Mumcu’suz büyüdü…18 yıl önce beş yüz bin kişi Mumcu’nun cenazesinde yürürken katillerin bulunmayacağını zaten biliyordu… Uğur Mumcu ölümüyle de büyük bir ders veriyordu… O halkının birliği, tek yürek olması, acılarda kenetlenmesi gibi temiz niyetler taşıyordu ve beş yüz bin kişiyi bir araya getirip aynı sloganı attırdı…

YORUM YAP

Please enter your comment!
Please enter your name here

SON HABERLER

Gürcistan, Avrupa’nın en güvenli ülkelerinden birisi

Gürcistan; farklı doğası, kültürü ve tarihi zenginliği ile bilinen muhteşem bir ülkedir. Gürcistan'ın adı Aziz George'dan geliyor Gürcistan'ın İngilizce ismi "Georgia"nın kökeni kesin olarak bilinmese de,...

Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya

Anayasa Mahkemesi Başkanı Prof. Dr. Zühtü Arslan’ın görev süresinin 20 Nisan’da dolacak olması nedeniyle Anayasa Mahkemesinde Genel Kurul’da bugün başkanlık seçimi yapıldı. Genel Kurul’da...

Önce insan, sonra bakan

Ticaret Bakanlığı görevine başladıktan sonra yeni düzenleme ve başarılı çalışmaları ile kamuoyunun takdirini kazanan, “İhracatımızı yüksek teknolojili düzeylere çıkarma hedefindeyiz. İnovasyon, yatırım, üretim, katma...

Gümrük Muhafaza’dan 252 milyon lira değerinde kaçak eşya operasyonu

Ticaret Bakanlığı Gümrük Muhafaza ekiplerince Mersin ve Ankara'da gerçekleştirilen operasyonlarda, 252 milyon lira değerinde kaçak ticari eşya, makaron ve kıyılmış tütün ele geçirildi. Ticaret...

SON YORUMLAR

error: Content is protected !!