Cuma, Kasım 22, 2024
tr
Ana Sayfa EKONOMİ TZOB: "Sulama yatırımları hızla tamamlanmalıdır"

TZOB: “Sulama yatırımları hızla tamamlanmalıdır”

Haber: İlker ÇAKAN

  Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin (TZOB) “22 Mart Dünya Su Günü ” nedeni ile yaptığı yazılı açıklama şöyledir; “Su, canlılar için vazgeçilemez bir doğal kaynak olup, eksikliği bitkisel üretimi kısıtlayan çok önemli bir gelişim etmenidir. Su kaynakları ülkelerin en önemli doğal zenginlikleri arasında yer almaktadır. Tüm dünyada sosyal ve ekonomik faaliyetlerin sürmesi büyük ölçüde temiz ve yeterli su arzına sahip olmaya bağlıdır. Küresel ısınmanın en büyük sebeplerinden biri olan sanayileşmenin artması ile toprak ve su kaynakları korunamaz hale gelmiştir. Mevcut kaynaklar hızla azalmakta ve kirlenmektedir. Günümüzde azalan su kaynakları artan nüfusun talebini karşılayamaz hale gelmiştir.  Dünya nüfusu son yüzyılda 3 kat artmış, su kullanımı da 6 katına çıkmıştır. Kişi başına su tüketiminin Dünya ortalaması yılda 800 m3 civarındadır. Dünyada 1,4 milyar insan yeterli içme suyundan yoksun olup, 2,3 milyar kişi sağlıklı suya hasrettir. Halen su ile ilişkili hastalıklardan ölenlerin sayısı ise yılda 7 milyonu bulmaktadır.

Suyun tasarruflu kullanımı konusunda duyarlı ve akılcı politikalar

  Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu 1992 yılında Rio de Jenerio’da düzenlenen BM Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda, dünyada suyun giderek artan öneminden dolayı her yıl 22 Mart gününün “Dünya Su Günü” olarak kutlanmasına karar vermiştir. Konferansın sonuç metni olan “Gündem 21’in 18. Bölümünü” referans alan bu karar gereğince bütün ülkeler su kaynaklarının rasyonel kullanımının önemini belirten etkinlikler düzenleyeceklerdir.

Dünya Su Günü 1992 tarihinden bu yana her yıl farklı temalarla kutlanmaktadır. Bu yıl tema kentsel su yönetimini ele alan hükümetleri, kuruluşları, toplulukları ve bireyleri teşvik etmek amacıyla “Şehirler için Su: Kentsel Sorunlara Cevaplar” olarak belirlenmiştir. TZOB 2011 Dünya Su Günü münasebetiyle ülkemiz insanları ve çiftçilerimiz için son derece önem taşıyan suyun tasarruflu kullanımı konusunda duyarlı ve akılcı politikaların uygulanmaya konulmasına bir kez daha vurgu yaparak, tüm ilgililerin üzerlerine düşen sorumluluk bilinci ile “Dünya Su Günü’nü” idrak etmesini beklemektedir.

Sulamanın her iki boyutu da aynı derecede önem taşımaktadır

  Dünyada, son yıllarda artan nüfus ve küresel ısınmanın sonucu olarak ortaya çıkan kuraklık ve seller nedeniyle gıda fiyatlarında yaşanan dalgalanmalar ile tarım ürünlerinin fiyatları yükselmiş,  bunun sonucu olarak açlık çekenlerin sayısı artmıştır. Ortaya çıkan bu durum, tarımın ve gıdanın stratejik önemini dünyaya yeniden hatırlatmıştır. Ülkemizde, nüfusun 2030 yılına kadar 100 milyona ulaşacağı tahmin edilmektedir. Ayrıca dünya üzerinde bulunan su kaynakları ülkelere ve bölgelere göre eşitsiz bir biçimde dağılmış olup, son zamanlarda kendini hissettirmeye başlayan iklim değişikliğinden kaynaklanan havzalardaki yağış ve dolayısıyla su rejimi yıllar itibarı ile değişime uğramakta buda ülkemizde tarımı ve tarım desenini etkilemektedir.  Söz konusu olan tüm olumsuz etkenlere karşın, nüfusun gıda güvencesine sahip olabilmesi için ekilebilen alanların artırılması mümkün olmadığından, çiftçilerimizin verimliliklerini artırarak sürdürülebilir tarımı devam ettirmesi için öncelikli olarak toprak ve su kaynaklarımızın korunması ve verimli kullanılması gerekmektedir.

Ülkemiz ekonomisi açısından, gündemden düşürülmemesi gereken en önemli konu, sulama alanlarımızın artırılması, sulamaya açılmış alanlarımızın korunması ve israfın önlenmesidir. Sulamanın her iki boyutu da aynı derecede önem taşımaktadır. Bir taraftan yeni sulama alanlarının açılması sürdürülürken, diğer taraftan da sulanan alanlarda verimliliğin artırılması çalışmaları büyük bir gayretle sürdürülmelidir.

Avrupa’da ise sektörler itibariyle su kullanımı

% 33 sulama, % 51 sanayi, % 16 içme ve kullanma amaçlıdır

  Su genel anlamda, içme suyu olarak, sanayide ve tarımsal üretimde kullanılmaktadır. Ülkemizde teknik ve ekonomik olarak tüketilebilecek yeraltı ve yerüstü su miktarı 112 milyar m3‘tür. Yıllık su tüketimimiz 46 milyar metreküp olup, toplam su potansiyelimizin %41,1’ini oluşturmaktadır.  Bu miktarın 34 milyar m3‘ü (%74) tarımsal sulamada,  5 milyar m3‘ü sanayi sektöründe, 7 milyar m3‘ü ise içme suyu olarak kullanılmaktadır. 2023 yılında ise tarımsal sulamada kullanılan suyun miktarı 2 kattan daha fazla artarak 72 milyar m3‘lük bir hacme ulaşacağı tahmin edilmektedir. Bu kapsamda tarımsal sulamanın ülkemizin su kaynakları ve tarım sektörü açısından önemi büyüktür. Avrupa’da ise sektörler itibariyle su kullanımı % 33 sulama, % 51 sanayi, % 16 içme ve kullanma amaçlıdır.

Türkiye suyu kıt ülkeler sınıfında yer alacağı ortaya çıkmaktadır

  Uluslararası standartlara göre; yıllık kişi başına düşen su miktarı 1000 m3 ile 2000 m3 arasında olan ülkeler, su sıkıntısı ile karşı karşıya olan ülkeler olarak tanımlanır. Bu tanımlama ışığında ülkemizin kişi başına düşen kullanılabilir su miktarına baktığımızda, 1519 m3 olduğu görülmektedir. 2030 yılına kadar ülke nüfusumuzun 100 milyona varacağı tahmin edilmektedir. Bu durumda kişi başına kullanılabilir su miktarımız 1100 m3 e düşeceği ve Türkiye suyu kıt ülkeler sınıfında yer alacağı ortaya çıkmaktadır. Tüm bu gelişmeler ışığında su kaynaklarının israfının önlenmesi ve verimliliğinin artırılması son derece hayati önem arz etmektedir. Öte yandan ülkemiz sanıldığı gibi su zengini bir ülke değildir. Dolayısıyla su kıtlığı ile mücadelede en etkili önlem, mevcut su potansiyelimizi en duyarlı ve akılcı şekilde kullanmak ve sürdürülebilirliğini sağlamaktır.

Ülkemizde su kaynakları ciddi bir kirlenme sorunu ile karşı karşıyadır

  2010 yılı teması olarak belirlenen “Şehirler için Su: Kentsel Sorunlara Cevaplar”, kentlerde ve Büyükşehirlerimizdeki su israfına karşı hükümeti ve yerel yönetimleri konunun önemi hakkında bilgilendirmek ve tasarrufa teşvik etmek açısından önemlidir. Ülkemizde su kaynakları ciddi bir kirlenme sorunu ile karşı karşıyadır. İçme sularımız bakteriyolojik ve kimyasal kalitesi açısından kabul edilemez sınırlara gelmiştir. Kaynaklarımızın kirlenmesi ile kullanılabilir su potansiyeli azalmakta, dolayısı ile suyun maliyeti artmakta iken, kişi başına düşen su miktarı azalmaktadır. Kentleşme ve sanayileşmenin artması ile milyonlarca ton kirleticinin akarsulara ve denizlere bırakılması sonucunda; Gediz, Büyük Menderes, Ergene, Meriç, Susurluk, Ankara Çayı ve Sakarya nehirlerinde “kirlilik” ciddi boyutlara ulaşmıştır.  Atık suyun yüzde 55’i endüstri tesislerinden kaynaklanmaktadır. Endüstriyel nitelikteki atık suların sadece yüzde 9’u arıtılmaktadır.

Sanayileşmenin yoğun olduğu bölgelerde su kaynakları

  TÜİK 2008 yılı Belediye Atıksu İstatistiklerine göre 2008 yılında kanalizasyon şebekeleri ile toplanan 3,26 milyar m3 atıksuyun %44,7’si denize, %43,1’i akarsuya, %3,5’i baraja, %2,1’i göle-gölete %1,5’i araziye ve %5,1’i diğer alıcı ortamlara deşarj edilmiş ve bu suların ancak % 69’unun arıtıldığı belirtilmiştir. Sanayileşmenin yoğun olduğu bölgelerde su kaynakları hızlı bir biçimde kirlenmekte ayrıca kaçak su çekimi nedeniyle üreticiler sağlıklı ve temiz su temininde sıkıntı çekmektedirler. Ülkemiz su kaynakları, su toplama ve boşaltım alanları olarak 26 büyük havzaya ayrılmıştır. Bu havzalardaki yıllık yağış ortalaması 643 mm olup, su olarak bu değerin yıllık karşılığı 501 milyar metreküp’tür. Su kaynakları, ülkedeki sosyal ve ekonomik kalkınma faaliyetleri bütünlüğünden ayrılmadan koordineli bir şekilde yönetilmelidir. Bu yönetim yapısı entegre yönetim anlayışı ile arz ve talebin her ikisine de yönelik uyumlu faaliyetlerde bulunacak güçlü ve etkili bir yönetim zihniyetine sahip olmalıdır.

Ziraat Bankasının 0 faizli kredileri ve %75 hibeli devlet destekleri

  DSİ’ce geliştirilen sulamalarda basınçlı sulama sistemlerinin kullanımı 2009 yılı itibarı ile %17’ye ulaşmıştır. Buna göre sulanan alanın % 83’ünde yüzeysel, % 13’ünde yağmurlama ve %4 ünde damla sulama yöntemi uygulanmaktadır. Basınçlı sulama sistemleri için Ziraat Bankasının 0 faizli kredileri ve % 75 hibeli devlet destekleri verilmektedir. Artan teşvik ve kredi imkânlarına rağmen basınçlı sulama sistemleri kullanımı halen % 17 gibi düşük bir seviyededir. Bu sistemlerin yaygınlaştırılması için kredi ve desteklemelerin devam ettirilmesi aynı zamanda söz konusu sistemlerin çiftçiye faydaları ile ilgili eğitim ve tanıtım faaliyetlerinin yürütülmesi gerekmektedir. Ancak, basınçlı sulama yatırımlarına verilen devlet desteklerinin doğru projelere verilmesinin sağlanması gerekmektedir. Şuanda sulama yatırımları amacıyla hazırlanan projelerde su tasarrufu ve kullanılan malzemeler yönüyle önemli hatalar bulunmaktadır. Bu projelerin uygun bir proje ekibince hazırlanıp, uygulanması önem arz etmektedir.

Arazilerin parçalı olması, sulama çalışmalarının zamanında bitirilmesini engellemekte

  6172 sayılı Sulama Birlikleri Kanunu TBMM tarafından 8.3.2011 tarihinde kabul edilmiştir. Söz Konusu Kanunun üreticimize faydalı olmasını sulama birliklerinin pek çok sorununun giderilmesinde fayda sağlamasını temenni etmekteyiz. Arazilerin parçalı olması, sulama çalışmalarının zamanında bitirilmesini engellemekte ve bitirilen şebekeler çok pahalıya mal olmaktadır. Bu nedenle, Tarım Bakanlığı’nın yılda bir milyon hektar arazi toplulaştırması hedefine bağlı kalarak arazi toplulaştırma çalışmalarının bir an önce tamamlanması gerekmektedir. Suyun rasyonel ve etkili kullanımını sağlamak için AB Su Çerçeve Direktifine uyumlu ancak Ulusal çıkarlarımızın göz ardı edilmediği bir Su yasası çıkarılmalıdır.

Bilgisiz ve yanlış tarım uygulamaları toprak ve su kaynaklarının azalmasına ve kirlenmesine yol açmaktadır. Bu nedenle, çiftçilere yönelik eğitim çalışmaları, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı önderliğinde, yetkili Kamu ve Sivil Toplum Kuruluşlarıyla birlikte yürütülmeli ve yeterli seviyelere çıkarılmalıdır.

Su konseyinin kurulması ve su yasasının çıkarılması

  Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak Ziraat Odalarımız ile birlikte çiftçilerimize verdiğimiz eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları yanında AB kaynaklı projeler ile sürdürülebilir tarımı destekleyerek, çevre, toprak ve su kirliliğini azaltmaya yönelik faaliyetler yürümekteyiz.

Ziraat Bankası tarafından su tasarrufu amacı ile kapalı ve basınçlı sulama sistemlerine yönelik verilen 0 faizli kredileri ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca %75 hibe desteklerini memnuniyetle karşılamaktayız. Bununla birlikte çiftçilerimizin sulamadan kaynaklanan elektrik, bakım ve işletme borçlarının yeniden yapılandırılmasını düzenleyen kanun yürürlüğe girmiştir. Söz konusu düzenleme üreticilerimizin üretime devam edebilmeleri için önemlidir.

İlk kez TZOB tarafından önerilen, diğer ilgili kurum ve kuruluşlarca kabul gören Su Konseyinin kurulması ve Su Yasası’nın çıkarılması konularında hızla harekete geçilerek, doğal kaynaklarımızın en iyi şekilde bir sonraki nesillere aktarılmasını ve bir tarımsal üretimin sürdürülebilirliğinin sağlanması gerekmektedir.”

YORUM YAP

Please enter your comment!
Please enter your name here

SON HABERLER

Ticaret Bakanlığı’nın; döner, iskender, hamburger’de gramaj bilgisi denetimleri

Ticaret Bakanlığı; döner, iskender, hamburger’de gramaj bilgisi denetimlerine başladı.Ticaret Bakanlığı’nın konuya ilişkin yazılı açıklaması şöyledir; “Perakende olarak satışa sunulan mal ve hizmetlere ait fiyat etiketleri,...

Gürcistan-Acara “Gandagana” Festivali

Gürcistan-Acara Özerk Cumhuriyeti Başkenti Batum’da Avrupa Meyanında 22-23 Kasım tarihleri arasında “Gandagana" Festivali düzenlenecektir. İki gün boyunca Acara köylerinin varlığı ve yaşamı misafirlerin önünde...

Erdoğan Hristodulidis görüşmesi

Evvelki hafta Macaristan'ın Budapeşte şehrinde düzenlenen Avrupa Politik Topluluğu Zirvesinde,Güney Kıbrıs’ın lideri Nikos Hristodulidis’in, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüştüğü iddiaları Kıbrıs Rum...

SON YORUMLAR

error: Content is protected !!