Salı, Aralık 3, 2024
tr
Ana Sayfa GENEL Türkiye Cumhuriyetinin Kafkasya politikası ve Azerbaycan

Türkiye Cumhuriyetinin Kafkasya politikası ve Azerbaycan

  Bugün Azerbaycan’ın en yakın ortaklarından biri Türkiye Cumhuriyeti’dir. Türkiye Kafkasya’nın kaderinde Rusya ve İran’la birlikte önemli rol oynayan 3 temel bölge devletinden biridir. Bu nedenle Azerbaycan Cumhuriyeti’nin dış politikasında Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkileri öncelik oluşturuyor.
 Uzmanlara göre, Türkiye Avrupa’da, Yakın ve Orta Doğu’da, dünyanın diğer bölgelerinde ağırlıklı batı yönlü, NATO ülkeleri ile uyarlanmış siyaset yapsa da, bazı konularda kendi özel çıkarları çerçevesinde hareket etmektedir. Özellikle bu ülkenin Yakın ve Orta Doğu devletleri, Müslüman dünyası, Güney Kafkasya ve diğer bölge ülkeleri ile ilişkilerinde Batı’nın, NATO ve uluslararası hukuk normlarının talepleri hem de dini, etnik ve bölgesel faktörler dikkate alınarak yapılmakta, bu da bazen onu Batılı ortakları ile yüz yüze bırakmaktadır. Fakat bununla birlikte, Türkiye artık geçen yüzyılın ortalarından Kafkasya’da sadece kendi çıkarlarını değil, tüm Batı dünyasının, NATO üyesi diğer ülkelerin de ortak çıkarlarını korumak görevini üstlenmiştir.
  Derin tarihi köklere sahip Azerbaycan – Türkiye ilişkileri her iki devlet için özel önem taşımaktadır. Din, dil, kültür, gelenek birliği tarih boyunca her iki devletin maddi ve manevi kültürüne, karşılıklı ilişkilerin gelişmesine çok güçlü etki göstermiştir. İşte bu faktörlere göre Türkiye Azerbaycan’la ilişkilere çok ciddi önem veriyor ve Azerbaycanla ilgili Kafkasya’da cereyan eden olaylara aktif müdahalesi ile seçilmektedir. Türkiye’nin bu politikaları hayata geçirmesi bir takım çıkarlar temelinde yapılmaktadır;
  – NATO bloğunun genel stratejik çıkarları;
  – Türkiye’nin kendi ulusal çıkarları;
  -Dini faktörler
  – Kafkasya’da yaşayan Türk dilli halkların desteğini kazanmak
 İşte bu çıkarların sağlanması için Türkiye Kafkas politikasında Azerbaycan ve Gürcistan’la ilişkilere özel önem vermektedir. Azerbaycan Cumhuriyeti de ayrıca dünya birliğine entegrasyonunda, ülkenin gelişiminin hızlandırılmasın da, aynı zamanda bölgesel güvenliğinin korunmasında ona destek olabilecek Türkiye devleti ile ilişkileri kormakta ve geliştirmektedir.
 Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan Cumhuriyeti’ni ilk tanıyan devlet de Türkiye olmuştur. 9 Kasım 1991 tarihinde Türkiye resmen Azerbaycan’ın bağımsızlığını tanıdığını beyan etmiş ve 1992 yılı Ocak ayının 14-de Azerbaycan ile Türkiye arasında diplomatik ilişkiler kurulmuştur.
Bu arada, Azerbaycan bağımsızlık kazandıktan sonra ilişkilerin çeşitli yönlerde gelişimi için uygun fırsatlar oluşmuştu. Fakat Azerbaycan’ın uygun jeopolitik mekanda yerleşmesi ve Rusya, İran ve Ermenistan devletlerinin Azerbaycan’la ilgili çeşitli çıkarlara sahip olması, özellikle de, Rusya’nın o zaman Azerbaycan’ı kendi etki alanında tutmaya çalışması bağımsızlığın ilk yıllarında Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinde kısa süren bir soğukluk yaratmıştı. Tüm bunlara rağmen, ulu önder Haydar Aliyev’in iktidara gelişi ve sergilediği siyasi strateji iki ülke arasında tarihsel mevcut olan güçlü işbirliğini restore etmiş ve stratejik ortaklığın temelini oluşturmuştur.
Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin modern gelişiminin temeli 1994 yılında “Yüzyılın anlaşması” ile konuldu. 20 Eylül 1994 yılında imzalanan “Yüzyılın anlaşması” nın yabancı petrol şirketlerinin konsorsiyum “Türk Petrolleri” şirketinin temsil edilmesi Türkiye ile Azerbaycan arasında stratejik işbirliğinin temelini koydu.
90’lı yıllarda her iki ülke yöneticilerinin düzenli karakter almış resmi ve iş ziyaretleri çeşitli belgelerin imzalanması ile devam edilmiştir. Bu süreç XXI yüzyılda da devam ettirilerek stratejik işbirliğinin yeni aşamasına geçilmiştir.
  2003 yılında cumhurbaşkanı seçilen Sayın İlham Aliyev’in 2004 13-15 Nisan tarihinde devlet başkanı olarak ilk resmi ziyareti sırasında “Azerbaycan Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasında ortak bildiri” ve sivil havacılık ve kültür alanında işbirliğine dair 5 önemli belge imzalanmıştır. Bu anlaşmaların imzalanması ülkeler arasında ikili ilişkilerin gelişmesine önemli katkısı olmuştur.
Azerbaycan’la Türkiye arasında ekonomik işbirliğinin önemli temelini oluşturan bu sözleşme ve onun temelinde gerçekleşen 3 temel küresel ekonomik proje (Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol, Bakü-Tiflis-Erzurum gaz ve Bakü-Tiflis-Kars demir yolu) iki ülke arasında ilişkileri derinleştirmiştir, Ayrıca bölgede barışın ve güvenliğin sağlanmasına da ek teşvik yaratmıştır.
Günümüzde de Azerbaycan Cumhuriyeti’nin dış politika stratejisinde Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkiler önemli öncelik oluşturuyor. Bu nedenle Azerbaycan Cumhuriyeti’nin güvenilir stratejik ortağı olan Türkiye ile ilişkilerin güçlendirilmesine özellikle dikkat edilmektedir.
   Bu arada, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinde dönüm noktasl sayılan olaylardan biri 16 Mayıs 2010 tarihinde Başbakan Erdoğan’ın Azerbaycan’a ziyareti olarak kabul edilebilir. Ziyaret sırasında her iki devletin ileri sürdüğü yüksek düzeyde Stratejik İşbirliği Konseyi kurulması yönünde verilen karar da Türkiye-Azerbaycan arasında geleceği kuşatan ve ikili ilişkilerde atılan en önemli adımlardan biridir. Daha sonra, 16 Ağustos 2010 tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Azerbaycan’a resmi ziyareti Türkiye’nin Azerbaycan’la ilgili somut tutumunu ortaya koydu. Öyle ki, yolculuk sırasında imzalanan “Azerbaycan Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti arasında stratejik ortaklık ve karşılıklı yardım Sözleşmesi” ilişkileri dostluk-kardeşlik çerçevesinden stratejik işbirliği seviyesine yükseltti.
 Görüşmede konuşma yapan Azerbaycan Cumhurbaşkanı demiştir: “… Sizin ziyaretinizin çok büyük önemi vardır. Şüphe yok ki, yolculuk sonucunda elde edilmiş anlaşmalar Türkiye ile Azerbaycan arasındaki dostluk-kardeşlik ilişkilerinin gelişmesi için çok önemli bir rol oynayacaktır. Bugün imzalanan stratejik ortaklık ve karşılıklı yardım Sözleşme büyük tarihi öneme sahip olan bir belgedir. Bu anlaşma geleceğin vizyonunu belirler ve bundan sonra, yıllardır Türkiye ile Azerbaycan arasındaki dostluk-kardeşlik ilişkilerini bütün dünyaya gösterecekir. “
  Daha sonra konuşma yapan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül: “Siyasi alandaki ilişkilerimiz de büyük önem taşımaktadır. Bunu aynı şekilde devam ettireceğiz. Bugün imzaladığımız stratejik ortaklık ve karşılıklı yardım Sözleşme bunun en belirgin örneğidir. Bu sözleşmeye uygun olarak birliğimizi güçlendirerek geliştireceğiz “demekle anlaşmanın gerekliliğini ve önemini bir kez daha vurgulamıştır.
Böylece, 2010 yılında yapılan bu görüşmeler ve imzalanan belgeler Azerbaycan-Türkiye ilişkilerini stratejik seviyeye ulaştırmak adına uzun yıllar boyunca yapılan çalışmalar stratejik ortaklığın gelecekteki gelişimini belirledi.
Belirtelim ki, Azerbaycan ile Türkiye arasındaki ikili ilişkilerin önemli göstergelerinden birini enerji oluşturuyor. Çünkü enerji alanında iki ülkenin de birbirinin yardımına ihtiyacı var. Öyle ki, Türkiye bölgeye yönelik yeni politikasını uygulamak, Avrupa’nın enerji güvenliğinde katılarak öne sürülen yeni rolü yerine getirmek için Azerbaycan’ın enerji kaynaklarına ihtiyaç duymaktadır.
Azerbaycan da ayrıca enerji rezervlerini dünya piyasalarına ulaştırmak ve enerji kaynakları üzerinde Rusya’nın baskısından kurtulabilmek için Türkiye hattına ihtiyaç duyuyor. Bu faktörlere bağlı olarak, her iki ülke mevcut enerji potansiyelinin dünyaya nakli yönünde ortak enerji stratejisi ve politikasını geliştirmek kararına gelmiştir. Bu açıdan yapılan petrol stratejisinin zirvesi gibi yirminci yüzyılın en başarılı petrol anlaşması sayılan “Yüzyılın Anlaşması” XXI yüzyılda da yeni bir formatta gerçekleştirilmiştir.
  Her geçen gün enerji taşıyıcılarına talebi artan Avrupa bu talebi karşılamak için sürekli Azerbaycan’la işbirliğine ihtiyaç duymuş ve bugün bu işbirliğinin sonucu olarak Azerbaycan gazının Avrupa’ya nakli yönünde devam eden tartışmalar en güvenli yol olan Trans Anadolu doğal gaz boru hattı (TANAP) güzergahı seçilmiştir.
2011 yılı Ekim ayının 25-de Türkiye’nin İzmir kentinde “Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti arasında doğalgazın Türkiye Cumhuriyeti’ne satışı ve Azerbaycan Cumhuriyeti’nden gelen doğalgazın Türkiye Cumhuriyeti üzerinden transiti hakkında ve doğalgazın Türkiye Cumhuriyeti toprakları nakledilmesi için bağımsız boru hattının yapımına ilişkin “anlaşma imzalanmıştır.
2013 yılının Aralık ayının 17-de Devlet Petrol Şirketi ile BP şirketi arasında “Şahdeniz” projesinin ikinci aşaması nihai yatırım anlaşmasının imza töreninde konuşan Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev “Şahdeniz-2”, TANAP ve TAP projelerini dünyanın en büyük enerji projelerinden olduğunu söyleyerek, bu anlaşmayı “XXI yüzyılın anlaşması” adlandırmıştır. İşte bu anlaşma Azerbaycan ile Türkiye arasında mevcut olan enerji politikasını daha da derinleşdirerek, bu yönün yeni aşamasının temelini atmıştır.
  Bugün Türkiye Cumhuriyeti Azerbaycan’ın stratejik ortağı olarak hem de onun toprak bütünlüğünü ve güvenliğinin korunmasında etkin görev almaktadır. Bilindiği gibi bölgede barışın ve güvenliğin korunmasında çıkarı olan Türkiye Cumhuriyeti Dağlık Karabağ sorununun çözümünde Azerbaycan tarafında duran tek ülkedir. Azerbaycan’la etnik, kültürel ve dil yakınlığı olan Türkiye’ye göre Azerbaycan Orta Asya’ya çıkış için önemli stratejik mekan olmakla birlikte, ayrıca enerji sağlayıcısı rolünü de oynuyor. Bu açıdan da Dağlık Karabağ’ın işgal edilmesi Türkiye için Kafkasya ile ilgili planlarında engel oluşturmaktadır. Bu yüzden Türkiye bu konuda kesin tutum sergileyerek sorunun barış yoluyla çözümünün taraftarı olmakla Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün korunmasını desteklemiş, hatta işgal sürecine göre Ermenistan kara sınırlarını kapatmıştır.
  Konuyla ilgili 2011 yılı Temmuz ayının 27-de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Azerbaycan’a ziyareti sırasında yapılan görüşmede Başbakan bildirmiştir ki,: “Dağlık Karabağ konusundaki tavrımız, düşüncemiz, mücadelemiz – her şeyimiz Azerbaycan için Yukarı Karabağ konusu nasıl bir kanayan yaraysa, bilinmelidir ki, bizim için de öyle kanayan bir yaradır. Bundan farklı bir düşünce bizde asla olamaz. Bu konuyu da sonuna kadar takip ediyoruz ve bundan sonra da takip etmeye devam edeceğiz. “
O’dur ki, modern aşamada da tarihsel mevcut olan dostluk ve kardeşlik ilişkilerini sürdüren, “bir millet, iki devlet” sloganı altında daima birbirine destek olan Azerbaycan ve Türkiye Cumhuriyetleri arasındaki siyasi, ekonomik, askeri, kültürel, insani vb. alanlarda gelişmiş ilişkiler dünyada seçilmektedir. Bugün bu işbirliğinin gelişmesi için her iki taraf karşılıklı amaçlı adımlar atmakta devam ediyor. Bu önemli adımlardan biri de Eylül ayının 3 – de atılmıştır. Öyle ki, 9 Ağustos 2014’te Türkiye’de yapılan başkanlık seçimlerinde zafer kazanan Erdoğan’ın ilk resmi ziyaretini Azerbaycana yapması Türkiye – Azerbaycan stratejik ortaklığının sağlam temeller üzerine kurulduğunu bir kez daha kanıtladı.
  Ziyaret sırasında Cumhurbaşkanlarının başbaşa görüşmesinde ikili ve uluslararası konularda görüş alışverişi yapılmış ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı tüm konularda tarafların tutumunun örtüştüğünü bildirmiştir.
  Geniş kadro yapılan görüşmede ise Türkiye Cumhurbaşkanı Ermenistan-Azerbaycan Dağlık Karabağ sorununa değinerek, sorunun çözümünün Ermenistan-Türkiye ilişkilerinde de önemli ilerlemeye neden olacağını, aksi takdirde ise mevcut durumun değişmeyeceğini bir daha vurguladı: “… Şu anda özellikle bölgemizde sıkıntılar ortak dayanışma yoluyla çözüm yapacağımız sorunlardır. Bu sorunların – Türkiye-Ermenistan sorununun yanı sıra Ermenistan-Azerbaycan sorununun çözümü birbiriyle ilgili meseledir. Eğer Ermenistan-Azerbaycan sorunu çözülürse, Türkiye ile Ermenistan arasındaki sorun da çözüm bulacaktır. Ama bu çatışma çözüm yapılmadığı takdirde, Türkiye ile Ermenistan arasındaki durum şimdiki gibi devam edecektir. “
   Bununla da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bölgede yaşanan sorunlarla ilgili somut olarak Türkiye’nin tutumunu bir kez daha doğruladı. Daha sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la görüşmenin ardından basın için verilen ortak bildiride Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev de Dağlık Karabağ sorununun çözümünde Türkiye’nin Azerbaycan’a verdiği destekten dolayı teşekkür bildirmiştir. Aynı zamanda Azerbaycan’ın da tüm uluslararası kuruluşlarda daima Türkiye’nin yanında olduğunu, sözde “Ermeni soykırımı” ile ilgili diaspora kuruluşlarının, sosyal kurumların bu çalışmalarda ortak faaliyet göstereceğini vurguladı.
  Görüşmede tartışılan önemli konulardan biri de enerji alanında işbirliği idi. TANAP projesinin iki ülke için önemini dikkate ileten Azerbaycan Cumhurbaşkanı “Türkiye ne kadar güçlü olursa, biz de o kadar kendimizi güçlü hissedeceğiz” diyerek Azerbaycan-   Türkiye birliğinin sağlam temellere sahip olduğunu bir kez daha doğruladı.
Görüldüğü gibi, tarihsel sağlam temel üzerinde kurulan Azerbaycan-Türkiye kardeşliği bugün stratejik ortaklık yönünde kendi gElişimini sürdürüyor. Aynı zamanda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bundan sonra da ikili ilişkilerin üst düzeye kalması yönünde yeni adımlar atacağı bekleniyor.

YORUM YAP

Please enter your comment!
Please enter your name here

SON HABERLER

Ticaret Bakanlığı’nın; döner, iskender, hamburger’de gramaj bilgisi denetimleri

Ticaret Bakanlığı; döner, iskender, hamburger’de gramaj bilgisi denetimlerine başladı.Ticaret Bakanlığı’nın konuya ilişkin yazılı açıklaması şöyledir; “Perakende olarak satışa sunulan mal ve hizmetlere ait fiyat etiketleri,...

Gürcistan-Acara “Gandagana” Festivali

Gürcistan-Acara Özerk Cumhuriyeti Başkenti Batum’da Avrupa Meyanında 22-23 Kasım tarihleri arasında “Gandagana" Festivali düzenlenecektir. İki gün boyunca Acara köylerinin varlığı ve yaşamı misafirlerin önünde...

Erdoğan Hristodulidis görüşmesi

Evvelki hafta Macaristan'ın Budapeşte şehrinde düzenlenen Avrupa Politik Topluluğu Zirvesinde,Güney Kıbrıs’ın lideri Nikos Hristodulidis’in, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüştüğü iddiaları Kıbrıs Rum...

SON YORUMLAR

error: Content is protected !!