Bugün
Azerbaycan’ın en yakın ortaklarından biri Türkiye
Cumhuriyeti’dir. Türkiye Kafkasya’nın kaderinde Rusya ve İran’la
birlikte önemli rol oynayan 3 temel bölge devletinden biridir. Bu
nedenle Azerbaycan Cumhuriyeti’nin dış politikasında Türkiye
Cumhuriyeti ile ilişkileri öncelik oluşturuyor.
Uzmanlara
göre, Türkiye Avrupa’da, Yakın ve Orta Doğu’da, dünyanın diğer
bölgelerinde ağırlıklı batı yönlü, NATO ülkeleri ile
uyarlanmış siyaset yapsa da, bazı konularda kendi özel çıkarları
çerçevesinde hareket etmektedir. Özellikle bu ülkenin Yakın ve
Orta Doğu devletleri, Müslüman dünyası, Güney Kafkasya ve diğer
bölge ülkeleri ile ilişkilerinde Batı’nın, NATO ve uluslararası
hukuk normlarının talepleri hem de dini, etnik ve bölgesel
faktörler dikkate alınarak yapılmakta, bu da bazen onu Batılı
ortakları ile yüz yüze bırakmaktadır. Fakat bununla birlikte,
Türkiye artık geçen yüzyılın ortalarından Kafkasya’da sadece
kendi çıkarlarını değil, tüm Batı dünyasının, NATO üyesi
diğer ülkelerin de ortak çıkarlarını korumak görevini
üstlenmiştir.
Derin
tarihi köklere sahip Azerbaycan – Türkiye ilişkileri her iki
devlet için özel önem taşımaktadır. Din, dil, kültür, gelenek
birliği tarih boyunca her iki devletin maddi ve manevi kültürüne,
karşılıklı ilişkilerin gelişmesine çok güçlü etki
göstermiştir. İşte bu faktörlere göre Türkiye Azerbaycan’la
ilişkilere çok ciddi önem veriyor ve Azerbaycanla ilgili
Kafkasya’da cereyan eden olaylara aktif müdahalesi ile
seçilmektedir. Türkiye’nin bu politikaları hayata geçirmesi bir
takım çıkarlar temelinde yapılmaktadır;
–
NATO bloğunun genel stratejik çıkarları;
–
Türkiye’nin kendi ulusal çıkarları;
-Dini
faktörler
–
Kafkasya’da yaşayan Türk dilli halkların desteğini kazanmak
İşte
bu çıkarların sağlanması için Türkiye Kafkas politikasında
Azerbaycan ve Gürcistan’la ilişkilere özel önem vermektedir.
Azerbaycan Cumhuriyeti de ayrıca dünya birliğine entegrasyonunda,
ülkenin gelişiminin hızlandırılmasın da, aynı zamanda bölgesel
güvenliğinin korunmasında ona destek olabilecek Türkiye devleti
ile ilişkileri kormakta ve geliştirmektedir.
Sovyetler
Birliği dağıldıktan sonra bağımsızlığını ilan eden
Azerbaycan Cumhuriyeti’ni ilk tanıyan devlet de Türkiye olmuştur.
9 Kasım 1991 tarihinde Türkiye resmen Azerbaycan’ın bağımsızlığını
tanıdığını beyan etmiş ve 1992 yılı Ocak ayının 14-de
Azerbaycan ile Türkiye arasında diplomatik ilişkiler kurulmuştur.
Bu
arada, Azerbaycan bağımsızlık kazandıktan sonra ilişkilerin
çeşitli yönlerde gelişimi için uygun fırsatlar oluşmuştu.
Fakat Azerbaycan’ın uygun jeopolitik mekanda yerleşmesi ve Rusya,
İran ve Ermenistan devletlerinin Azerbaycan’la ilgili çeşitli
çıkarlara sahip olması, özellikle de, Rusya’nın o zaman
Azerbaycan’ı kendi etki alanında tutmaya çalışması
bağımsızlığın ilk yıllarında Azerbaycan-Türkiye
ilişkilerinde kısa süren bir soğukluk yaratmıştı. Tüm bunlara
rağmen, ulu önder Haydar Aliyev’in iktidara gelişi ve sergilediği
siyasi strateji iki ülke arasında tarihsel mevcut olan güçlü
işbirliğini restore etmiş ve stratejik ortaklığın temelini
oluşturmuştur.
Türkiye-Azerbaycan
ilişkilerinin modern gelişiminin temeli 1994 yılında “Yüzyılın
anlaşması” ile konuldu. 20 Eylül 1994 yılında imzalanan
“Yüzyılın anlaşması” nın yabancı petrol
şirketlerinin konsorsiyum “Türk Petrolleri” şirketinin
temsil edilmesi Türkiye ile Azerbaycan arasında stratejik
işbirliğinin temelini koydu.
90’lı
yıllarda her iki ülke yöneticilerinin düzenli karakter almış
resmi ve iş ziyaretleri çeşitli belgelerin imzalanması ile devam
edilmiştir. Bu süreç XXI yüzyılda da devam ettirilerek stratejik
işbirliğinin yeni aşamasına geçilmiştir.
2003
yılında cumhurbaşkanı seçilen Sayın İlham Aliyev’in 2004 13-15
Nisan tarihinde devlet başkanı olarak ilk resmi ziyareti sırasında
“Azerbaycan Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasında ortak
bildiri” ve sivil havacılık ve kültür alanında işbirliğine
dair 5 önemli belge imzalanmıştır. Bu anlaşmaların imzalanması
ülkeler arasında ikili ilişkilerin gelişmesine önemli katkısı
olmuştur.
Azerbaycan’la
Türkiye arasında ekonomik işbirliğinin önemli temelini oluşturan
bu sözleşme ve onun temelinde gerçekleşen 3 temel küresel
ekonomik proje (Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol, Bakü-Tiflis-Erzurum gaz
ve Bakü-Tiflis-Kars demir yolu) iki ülke arasında ilişkileri
derinleştirmiştir, Ayrıca bölgede barışın ve güvenliğin
sağlanmasına da ek teşvik yaratmıştır.
Günümüzde
de Azerbaycan Cumhuriyeti’nin dış politika stratejisinde Türkiye
Cumhuriyeti ile ilişkiler önemli öncelik oluşturuyor. Bu nedenle
Azerbaycan Cumhuriyeti’nin güvenilir stratejik ortağı olan Türkiye
ile ilişkilerin güçlendirilmesine özellikle dikkat edilmektedir.
Bu
arada, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinde dönüm noktasl sayılan
olaylardan biri 16 Mayıs 2010 tarihinde Başbakan Erdoğan’ın
Azerbaycan’a ziyareti olarak kabul edilebilir. Ziyaret sırasında
her iki devletin ileri sürdüğü yüksek düzeyde Stratejik
İşbirliği Konseyi kurulması yönünde verilen karar da
Türkiye-Azerbaycan arasında geleceği kuşatan ve ikili ilişkilerde
atılan en önemli adımlardan biridir. Daha sonra, 16 Ağustos 2010
tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Azerbaycan’a resmi
ziyareti Türkiye’nin Azerbaycan’la ilgili somut tutumunu ortaya
koydu. Öyle ki, yolculuk sırasında imzalanan “Azerbaycan
Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti arasında stratejik ortaklık ve
karşılıklı yardım Sözleşmesi” ilişkileri
dostluk-kardeşlik çerçevesinden stratejik işbirliği seviyesine
yükseltti.
Görüşmede
konuşma yapan Azerbaycan Cumhurbaşkanı demiştir: “… Sizin
ziyaretinizin çok büyük önemi vardır. Şüphe yok ki, yolculuk
sonucunda elde edilmiş anlaşmalar Türkiye ile Azerbaycan
arasındaki dostluk-kardeşlik ilişkilerinin gelişmesi için çok
önemli bir rol oynayacaktır. Bugün imzalanan stratejik ortaklık
ve karşılıklı yardım Sözleşme büyük tarihi öneme sahip olan
bir belgedir. Bu anlaşma geleceğin vizyonunu belirler ve bundan
sonra, yıllardır Türkiye ile Azerbaycan arasındaki
dostluk-kardeşlik ilişkilerini bütün dünyaya gösterecekir. “
Daha
sonra konuşma yapan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül: “Siyasi
alandaki ilişkilerimiz de büyük önem taşımaktadır. Bunu aynı
şekilde devam ettireceğiz. Bugün imzaladığımız stratejik
ortaklık ve karşılıklı yardım Sözleşme bunun en belirgin
örneğidir. Bu sözleşmeye uygun olarak birliğimizi güçlendirerek
geliştireceğiz “demekle anlaşmanın gerekliliğini ve önemini
bir kez daha vurgulamıştır.
Böylece,
2010 yılında yapılan bu görüşmeler ve imzalanan belgeler
Azerbaycan-Türkiye ilişkilerini stratejik seviyeye ulaştırmak
adına uzun yıllar boyunca yapılan çalışmalar stratejik
ortaklığın gelecekteki gelişimini belirledi.
Belirtelim
ki, Azerbaycan ile Türkiye arasındaki ikili ilişkilerin önemli
göstergelerinden birini enerji oluşturuyor. Çünkü enerji
alanında iki ülkenin de birbirinin yardımına ihtiyacı var. Öyle
ki, Türkiye bölgeye yönelik yeni politikasını uygulamak,
Avrupa’nın enerji güvenliğinde katılarak öne sürülen yeni rolü
yerine getirmek için Azerbaycan’ın enerji kaynaklarına ihtiyaç
duymaktadır.
Azerbaycan
da ayrıca enerji rezervlerini dünya piyasalarına ulaştırmak ve
enerji kaynakları üzerinde Rusya’nın baskısından kurtulabilmek
için Türkiye hattına ihtiyaç duyuyor. Bu faktörlere bağlı
olarak, her iki ülke mevcut enerji potansiyelinin dünyaya nakli
yönünde ortak enerji stratejisi ve politikasını geliştirmek
kararına gelmiştir. Bu açıdan yapılan petrol stratejisinin
zirvesi gibi yirminci yüzyılın en başarılı petrol anlaşması
sayılan “Yüzyılın Anlaşması” XXI yüzyılda da yeni
bir formatta gerçekleştirilmiştir.
Her
geçen gün enerji taşıyıcılarına talebi artan Avrupa bu talebi
karşılamak için sürekli Azerbaycan’la işbirliğine ihtiyaç
duymuş ve bugün bu işbirliğinin sonucu olarak Azerbaycan gazının
Avrupa’ya nakli yönünde devam eden tartışmalar en güvenli yol
olan Trans Anadolu doğal gaz boru hattı (TANAP) güzergahı
seçilmiştir.
2011
yılı Ekim ayının 25-de Türkiye’nin İzmir kentinde “Azerbaycan
Cumhuriyeti Hükümeti ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti arasında
doğalgazın Türkiye Cumhuriyeti’ne satışı ve Azerbaycan
Cumhuriyeti’nden gelen doğalgazın Türkiye Cumhuriyeti üzerinden
transiti hakkında ve doğalgazın Türkiye Cumhuriyeti toprakları
nakledilmesi için bağımsız boru hattının yapımına ilişkin
“anlaşma imzalanmıştır.
2013
yılının Aralık ayının 17-de Devlet Petrol Şirketi ile BP
şirketi arasında “Şahdeniz” projesinin ikinci aşaması
nihai yatırım anlaşmasının imza töreninde konuşan Azerbaycan
Cumhurbaşkanı İlham Aliyev “Şahdeniz-2”, TANAP ve TAP
projelerini dünyanın en büyük enerji projelerinden olduğunu
söyleyerek, bu anlaşmayı “XXI yüzyılın anlaşması”
adlandırmıştır. İşte bu anlaşma Azerbaycan ile Türkiye
arasında mevcut olan enerji politikasını daha da derinleşdirerek,
bu yönün yeni aşamasının temelini atmıştır.
Bugün
Türkiye Cumhuriyeti Azerbaycan’ın stratejik ortağı olarak hem de
onun toprak bütünlüğünü ve güvenliğinin korunmasında etkin
görev almaktadır. Bilindiği gibi bölgede barışın ve güvenliğin
korunmasında çıkarı olan Türkiye Cumhuriyeti Dağlık Karabağ
sorununun çözümünde Azerbaycan tarafında duran tek ülkedir.
Azerbaycan’la etnik, kültürel ve dil yakınlığı olan Türkiye’ye
göre Azerbaycan Orta Asya’ya çıkış için önemli stratejik mekan
olmakla birlikte, ayrıca enerji sağlayıcısı rolünü de oynuyor.
Bu açıdan da Dağlık Karabağ’ın işgal edilmesi Türkiye için
Kafkasya ile ilgili planlarında engel oluşturmaktadır. Bu yüzden
Türkiye bu konuda kesin tutum sergileyerek sorunun barış yoluyla
çözümünün taraftarı olmakla Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün
korunmasını desteklemiş, hatta işgal sürecine göre Ermenistan
kara sınırlarını kapatmıştır.
Konuyla
ilgili 2011 yılı Temmuz ayının 27-de Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan’ın Azerbaycan’a ziyareti sırasında yapılan görüşmede
Başbakan bildirmiştir ki,: “Dağlık Karabağ konusundaki
tavrımız, düşüncemiz, mücadelemiz – her şeyimiz Azerbaycan
için Yukarı Karabağ konusu nasıl bir kanayan yaraysa,
bilinmelidir ki, bizim için de öyle kanayan bir yaradır. Bundan
farklı bir düşünce bizde asla olamaz. Bu konuyu da sonuna kadar
takip ediyoruz ve bundan sonra da takip etmeye devam edeceğiz. “
O’dur
ki, modern aşamada da tarihsel mevcut olan dostluk ve kardeşlik
ilişkilerini sürdüren, “bir millet, iki devlet” sloganı
altında daima birbirine destek olan Azerbaycan ve Türkiye
Cumhuriyetleri arasındaki siyasi, ekonomik, askeri, kültürel,
insani vb. alanlarda gelişmiş ilişkiler dünyada seçilmektedir.
Bugün bu işbirliğinin gelişmesi için her iki taraf karşılıklı
amaçlı adımlar atmakta devam ediyor. Bu önemli adımlardan biri
de Eylül ayının 3 – de atılmıştır. Öyle ki, 9 Ağustos
2014’te Türkiye’de yapılan başkanlık seçimlerinde zafer kazanan
Erdoğan’ın ilk resmi ziyaretini Azerbaycana yapması Türkiye –
Azerbaycan stratejik ortaklığının sağlam temeller üzerine
kurulduğunu bir kez daha kanıtladı.
Ziyaret
sırasında Cumhurbaşkanlarının başbaşa görüşmesinde ikili ve
uluslararası konularda görüş alışverişi yapılmış ve
Azerbaycan Cumhurbaşkanı tüm konularda tarafların tutumunun
örtüştüğünü bildirmiştir.
Geniş
kadro yapılan görüşmede ise Türkiye Cumhurbaşkanı
Ermenistan-Azerbaycan Dağlık Karabağ sorununa değinerek, sorunun
çözümünün Ermenistan-Türkiye ilişkilerinde de önemli
ilerlemeye neden olacağını, aksi takdirde ise mevcut durumun
değişmeyeceğini bir daha vurguladı: “… Şu anda özellikle
bölgemizde sıkıntılar ortak dayanışma yoluyla çözüm
yapacağımız sorunlardır. Bu sorunların – Türkiye-Ermenistan
sorununun yanı sıra Ermenistan-Azerbaycan sorununun çözümü
birbiriyle ilgili meseledir. Eğer Ermenistan-Azerbaycan sorunu
çözülürse, Türkiye ile Ermenistan arasındaki sorun da çözüm
bulacaktır. Ama bu çatışma çözüm yapılmadığı takdirde,
Türkiye ile Ermenistan arasındaki durum şimdiki gibi devam
edecektir. “
Bununla
da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bölgede yaşanan sorunlarla
ilgili somut olarak Türkiye’nin tutumunu bir kez daha doğruladı.
Daha sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la görüşmenin
ardından basın için verilen ortak bildiride Azerbaycan
Cumhurbaşkanı İlham Aliyev de Dağlık Karabağ sorununun
çözümünde Türkiye’nin Azerbaycan’a verdiği destekten dolayı
teşekkür bildirmiştir. Aynı zamanda Azerbaycan’ın da tüm
uluslararası kuruluşlarda daima Türkiye’nin yanında olduğunu,
sözde “Ermeni soykırımı” ile ilgili diaspora
kuruluşlarının, sosyal kurumların bu çalışmalarda ortak
faaliyet göstereceğini vurguladı.
Görüşmede
tartışılan önemli konulardan biri de enerji alanında işbirliği
idi. TANAP projesinin iki ülke için önemini dikkate ileten
Azerbaycan Cumhurbaşkanı “Türkiye ne kadar güçlü olursa,
biz de o kadar kendimizi güçlü hissedeceğiz” diyerek
Azerbaycan- Türkiye birliğinin sağlam temellere sahip olduğunu bir
kez daha doğruladı.
Görüldüğü
gibi, tarihsel sağlam temel üzerinde kurulan Azerbaycan-Türkiye
kardeşliği bugün stratejik ortaklık yönünde kendi gElişimini
sürdürüyor. Aynı zamanda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bundan
sonra da ikili ilişkilerin üst düzeye kalması yönünde yeni
adımlar atacağı bekleniyor.