Adada yarım asra yakın bir süredir devam eden Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik Türk tarafının ortaya koyduğu iyi niyetin karşılık görmedi. Beklentimiz, adada biran önce barış görüşmelerinin yeniden başlaması ve Kuzey Kıbrıs’ın dünya platformunda yerini alabilmesidir. 1960 anlaşmaları ile müşterek kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti 1963’e kadar zor yaşatıldı. Kıbrıs Cumhuriyetinin ortağı Rum Toplumu 1960 anayasasının 13 maddesine itiraz edip, değişmesi için Türk toplumuna dayatma uyguladı. Anayasa konusundaki değişiklikleri 1963’de kabul etmeyince Rum toplumu Kıbrıs Türk toplumuna karşı saldırıya geçti ve Adada 1963 olayları patlak verdi.Rum tarafının Adada büyük katliamlar yaparak ortaklık Cumhuriyeti’ni tek taraflı olarak işgal etti.
Anavatan Türkiye’nin ve KKTC’nin Kıbrıs konusundaki tutumunun bir an önce görüşmelerin başlatılmasından yanadır. BM aynı yöntemle Kıbrıs konusundaki çalışmalarını sürdürüyor. Yeni seçilen Rum Lider Anastasiadis’in karar verip de görüşmeleri başlatmasını bekliyoruz. Türk toplumunun beklentisi bir an önce barış görüşmelerinin yeniden başlaması ve Kuzey Kıbrıs’ın da dünya platformunda yerini alabilmesidir.
Kıbrıs konusunda işlerin zora girmesinde Avrupa Birliği’nin tutumunun da dikkate alınması gerekir. Avrupa Birliği, Annan Planı referandumunda tarafların evet ve hayır oylarını kullanmalarına göre Kıbrıs ile ilgili politika geliştireceğini söylemesine rağmen hayır diyen tarafı ödüllendirerek, AB’ye aldı. Evet diyen Türk tarafını ise AB’nin dışında bıraktı. Kıbrıs Adası’nın yeniden birleşmesi ve bir barışa kavuşmasının öncelikli tercih olduğunu ancak bunun mümkün olmaması halinde ise Müslüman kardeş ülkelerle görüşerek, tanınma konusunda destek görmek beklenmektedir.