Türk halkını bu görüşmelerde temsil etmiş olan Türk Cemaat Meclisi Başkanı ve Türk Yönetimi Yürütme Kurulu As Başkanı’nın defatle belirttiği gibi, Rumlar, bu görüşmelerde “silâhla elde edemediklerini masa başında temin etmeye çalışmışlardır” Yani Enosis’i engelleyen anlaşmaları bertaraf etmek ve Enosis’e set çeken Türk halkının siyasî haklarını ortadan kaldırmak ana hedef bilmiştir. Cemaatlar arası görüşmelerden olumlu bir sonuç alınamamasının nedeni de bu plânın hâlen uygulanmakta oluşudur.
Böylece Makarios’un Enosis’ten yana olup olmadığının deneyi sarihtir, bütün gerçekleri ile ortadadır. 1963′ ten bu yana Enosis’i engelleyen ve Kıbrıs’ın bağımsızlığını koruyan Türkiye ve Kıbrıs Türk halkıdır. Türkiye’nin itirazı ve adadaki direnişimiz olmasaydı Enosis çoktan tahakkuk ederdi. Netice olarak görülüyor ki Türkiye’nin gücü (Kıbrıs sorununda bir denge olarak) Kıbrıs’ın bağımsızlığını koruyan yegâne faktör olmaktadır.
Makarios-Grivas ihtilâfı çok önceden ortaya çıkmış ve daha ziyade liderlik sandalyesi üzerinde oluşan bir ihtilâftır. Aslında Makarios da Grivas da Enosis için uğraşan bu nihaî gayede birleşen kimselerdir. Ancak bu müşterek gayelerine ulaşma plân ve stratejileri farklı olduğu için bir çatışma içerisine girmişlerdir. Bu çatışmayı bir de şahsî ihtirasları körükleyince birbirleri karşısında cephe almış durumdadırlar.
1960’ta Cumhuriyetin kuruluşuna isabet eden günlerde Grivas adadan alınmış ve Makarios tek lider olarak Enosis davasını AKRITAS Plânına uygun olarak yürütmüştür,1963’te AKRİTAS Plânının son safhası uygulanmaya başlayıp silâhlar patlayınca Grivas yine adaya gönderilmiş ve adayı istilâ eden Yunan kuvvetlerinin komutanlığını omuzlamıştır.
1963-67 devresinde Yunan tarihine “Enosis’i ben gerçekleştirdim” diye geçmek isteyen iki liderin çatışması devam etmiş; 1967 krizinin meydana getirdiği tehlikeli durumla Yunan kuvvetlerinin büyük bir kısmı, Türkiye’nin baskısı ile adadan çekilirken Grivas da Yunanistan’a alınmış; Makarios tek lider olarak kalmıştır. Ancak, Yunan hükümetini 1967 krizine Makarios itmiştir. Grivas çeşitli açıklamalarında bu gerçeği haykırmıştır. Bu nedenle Yunan hükümeti Makarios’a kırgındır. Makarios ise Yunan hükümetine kırılmıştır.
Makarios’a göre; Yunanlılar Türkiye’nin tehdidine dayatmış olsalardı, Türkiye yine adaya çıkamayacak ve durum tamamen onların lehine halledilmiş olacaktı. Halbuki Yunan hükümeti {Cunta) Makarios’un blöf olarak gördüğü Türk tehdidine kanmış ve 15.000 kişilik ordusunu adadan çekerek Rumları açıkta bırakmıştı.