“Hükümet memura son dakika golü attı ve eşit işe eşit ücret uygulaması son buluyor” diye haber sitelerinde bir haber yayınlandı. Aslına bakarsanız, eşit işe eşit ücret söyleminin gündeme gelmesi ile birlikte Milli Eğitim Bakanlığı GİH (şefler, müdürler) sınıfında görev yapan yöneticiler, 2006 yılından beri her yıl son dakika değil, göstere göstere gol yiyorlar. Denge tazminatı (ek ödeme) arttıkça goller geliyor. Hem de genel geçer kurallara uygun olmayan goller yiyorlar.
Anayasanın 55. maddesinde ifadesini bulan eşit işe eşit ücret ilkesinden ne anlaşıldığını merak ediyorum doğrusu! Uygulamada bir çarpıklık var. Eşit işe eşit ücret derken sapla saman birbirine karıştırılıyor. Eşit işe eşit ücretin anlamı; astların maaşını arttırarak üst pozisyonda görev yapan yöneticilerin maaşlarına eşitlemek olmasa gerek! Bundan da ast pozisyonunda görev yapan memurlar daha çok maaş alıyorlar, sonucunu da çıkarmayalım. Bütün çalışanlar insanca yaşayacak kadar ve emeğinin karşılığını almalıdır. Ancak son dönemlerde üst görevlerde bulunan Milli Eğitim Bakanlığının GİH sınıfında görev yapan yöneticiler(Şef-Müdür) adeta cezalandırıldı. Şimdi gündemde ek ders ücretlerinin arttırılması ile ilgili çalışma var. Taslak yayınlandı. Yorumları ve açıklamaları okuyunca şaşırıyorum. Milli Eğitim Bakanlığı GİH te görev yapan yöneticiler ek ders ücreti istemiyorlar. Makam Tazminatı/Eğitim Yönetimi Tazminatı adı altında ödeme istiyorlar. Ben bunu bu köşeden yüz bin defa da yazsam yine birileri derse girmeden ek ders ücreti ödenir mi diye ahkâm kesecek. Bazı yorumları okuyunca, derse girmeden ek ders ücreti alanlar kâfirdir diyecekler! Diye de korkuyorum! Adı ek ders ücreti olunca bilen bilmeyen herkes konuşuyor. Derse girmeden ek ders ücreti alınır mı? Diye. Oysa bu görevlerde çalışan yöneticilerin toplam maaşının ne kadar olduğunu bilen var mı acaba? Derse girmediği halde ek ders ücreti alıp aynı zamanda ek ödeme alan EÖH yöneticiler de var. İğneyi kendimize çuvaldızı başkasına batırmayalım.
04/07/2006 tarihli ve 26128 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile denge tazminatı uygulamasının başlamasından sonra maaşlar iyice arapsaçına döndü. Milli Eğitim Bakanlığında genel idare hizmetleri sınıfında çalışan yöneticilerin mağduriyeti oluştu. Şefler, memurlar kadar maaş alırken şube müdürleri ve üst kadrodakiler ise astları olan okul müdürlerinden ve öğretmenlerden daha az maaş almaya başladılar. Şef 1290TL (ek ders dahil, 5/3 bekar %20lik dilime girmiş) toplam maaş alırken emsali derecedeki VHKİ memur1ar 1230TL maaş almaktadır. Pansiyonlu okul müdürleri toplam 26002700 TL (ekders dahil ¼ evli, iki çocuklu, eşi çalışmıyor ) maaş alırken, kadro emsali olan ilçe milli eğitim müdürü, şube müdürü 2200 TL civarında maaş almaktadır. Herhalde eşit işe eşit ücretten kast edilen bu değildi. Ama iş bu noktaya geldi!
İl-ilçelerde görev yapan şube müdürü ve il milli eğitim müdür yardımcısı ile ilçe milli eğitim müdürleri, emsalleri olan diğer ilçe müdürlerinden de daha az maaş almaktadırlar. Aslında yaptıkları iş yüküne de baktığınızda ilçe milli eğitim müdür ve şube müdürlerinin iş yükünün daha fazla olduğunu görmekteyiz. İlçe tarım müdüründen, yazı işleri müdüründen, mal müdüründen ve müftüden yetki ve sorumluluk olarak ilçe milli eğitim müdürü daha yetkili ve daha sorumludur. İl ya da ilçelerde en fazla personeli bulunan kurum; milli eğitim müdürlükleridir. Dolayısıyla en fazla ödenek milli eğitim müdürlüklerine gelmektedir. Hele 5018 sayılı yasadan sonra mali sorumlulukları daha da artmıştır. Ama ilçe milli eğitim müdürleri; mal müdürleri kadar maaş alamamaktadırlar. Aynı şekilde şeflerde mal müdürlüğünde görev yapan şeften daha az maaş almaktadırlar. Mal müdürlüğünde çalışan şefin iş yüküne bir bakın. Milli eğitim müdürlüklerinde görev yapan şeflerin yarısı kadar iş yükü yoktur. Ama mal müdürlüğünde görev yapan şef daha fazla maaş almaktadır.
Eşit işe eşit ücret ilkesini dayanak göstererek sadece ücretleri eşitlemeye çalışmak büyük bir adaletsizliğe yol açmaktadır. İşlerin eşit olmadığı, yetki ve sorumlulukların eşit olmadığı görevlerde çalışanların maaşlarını eşitlemeye çalışmak, iş barışını baltalamaktadır. Makamların değerini azaltmaktadır. Makamların statüsü çoğu zaman o makamların gelirleri ile doğru orantılıdır. Bu durum makamların statüsünü yerle bir etmektedir. Görevde yükselirken gelirin düşmesinin akılla, mantıkla izahı yoktur.
Maliye Bakanlığı yetkililerinin bunu görmesi lazımdır. Bu konuda diğer bakanlıkların yaptığı çalışmaları desteklenmelidir. Şu günlerde gündemde olan ek ders saatlerindeki değişiklik virgülüne dokunmadan kabul edilmelidir. Milli Eğitim Bakanlığı GİH te çalışan yöneticiler için teklif edilen haftalık 40 saatlik ek ders ücreti değişikliği kabul edilmelidir. Bu görevlerde çalışanlar ek ders ücreti istemiyor ama ek ders saatlerinde değişiklik yapılacaksa da bu 40 saat olmalıdır.
Ayrıca Maliye Bakanlığının çalışanlarının diğer bakanlıklarda çalışanlardan daha fazla maaş almasının nedenini de doğrusu anlamıyorum. Hizmetlisinden, müdürüne kadar mal müdürlüklerinde görev yapanlar, Milli Eğitim Bakanlığında görev yapanlardan ne kadar fazla görev yapmaktadırlar ya da nasıl daha fazla sorumlulukları var, anlamış değilim. Ücretler konusunda bir kast sistemi oluşmuştur. Bir okuldaki hizmetli en az 10 kadar sınıfın temizliği ve okulun kaloriferi ile uğraşırken, maliye de çalışan hizmetli ne kadar fazla iş yapmaktadır ki milli eğitimde çalışandan daha fazla maaş almaktadır. Şu mantıkta sosyal devlet ilkesi ile bağdaşmamaktadır; “suyun başında olan küpünü doldurur” söylemi de burada yanlıştır.
Maaşlardaki bu adaletsizliği görünce “eşit işe eşit ücret ” söyleminin sadece hikâyeden ibaret olduğunu düşünüyorum. Umarım yetkililerde sadece düşünmek ile kalmaz, gereğini yapar!