Çocukluğumuzda ve ilk delikanlılık yıllarımızda Ferdi Tayfur, Orhan Gencebay dinlerdik
Kasetleri dışında yasaktı yaptıkları müziği yaymaları ama onlar çocuğundan gencine, orta yaşlısından yaşı geçkinine, kadınından erkeğine kadar oldukça geniş bir kesime hitap ediyorlardı
Ucu çıkmaz sokak olan yoksul mahallelerimizde yaşanan gizli aşkların en güzel tercümanıydı onların şarkıları
Ve alın teriyle kazanıp biriktirdiği parasıyla “Murat
Ferdi Tayfur’un “Çeşme” adlı şarkısına yaptığı film Türk Sinema tarihinde en uzun süre gösterimde kalan ve en çok ağlatan film unvanını halen korumaktadır
Kara bıyıklı, mahzun bakışlı mahallemizin delikanlıları gibi görünürlerdi gözümüze
Onlar hakkında kötü hiçbir şey yazılmazdı gazetelerde, hep güzel şeylerde geçerdi adları
Halen de öğle
Yaptıkları müziğe arabesk denildi
Ve halkı karamsarlığa, isyana teşvik ettikleri gerekçesi ile yasaklandı yaptıkları müzik
Uzun yıllar yasaklı kaldılar
Lise yıllarında koskocaman Ankara’da Orhan Gencabay kartpostalı bulamadığımı dün gibi anımsarım
Mütevazı göründüler gözümüze hep
Lüks mekânlarda, tüm değerlerimize aykırı pozlar vermediler hiç
Bir birleri hakkında ağza alınmaz laflar etmediler
Kendilerine kurşun sıkanlara bile “beyefendi “dediler
Yaptıkları müzik, esasında bizi anlatıyordu
Her halimizle
Yoksulluğa, çaresizliğe dairdi
Ve aşka dairdi
Aşk ıstırabına dairdi
Bu ülkede tüm bunların birer sorun olmadığını kim iddia edebilir?!… Onlar görmek istemediğimiz ve sürekli bastırdığımız zaaflarımızın müziğini yaptı
Onlar bizim gerçeklerimizi bir tokat gibi inadına melodilerle suratımıza patlattı
Ama bizler sindiremedik, Adananın köylüğünden ya da Samsun’un bir balıkçı kasabasından ya da Urfa’da mağaradan bozma bir evde doğan birinin bize bizim en acı, en sevimsiz hallerimizi anlatmasına
Kendilerini entelektüel sınıfına ait hissedenler, sevgilinin hasretinin “Bende özledim bende-resmin var şu an elimde” formatıyla, yalın ve samimi itirafını sindiremedi
Arabesk müziğin enikonu analizi yapılmadan infazı yapıldı
Çocukluğumuzun ve ilk aşklarımızın tanığı müziğin temsilcileri halen aynı işi aynı inatla yapıyor
Yine aynı mütevazılıkte ve yine toplumsal değerlere azami saygı göstererek yapıyorlar işlerini
Ve yine en çok dinlenenler arasındalar
Entelektüalizm denilen şey
Zorlamayla olan
Kalıplara sıkıştırılacak bir şey değildir
Tam aksine yaşadığınız toplumu ve toplumun taleplerini anlamakla ilgili ve özgür kararlar vermekle ilgili bir konudur
Ekmek davası uğruna yurdundan yuvasından ayrılmış birine sevdasını dile getiren;
Gurbetin kahrını sen çekemezsin
Düşer bir kötüye çürür gidersin
Ellerin koynunda nasıl yatarsın
Bırak şu gurbeti garip sevdiğim
Mısraları kadar daha etkili ne olabilir ki
İşe yaşadığımız toplumu kabullenmek Anlamak Ve anladıkları dilden konuşmakla başlamak lazım Hani çok bilinen bir tabir vardır “üçüncü sınıf kafalarla birinci sınıf işler yapılmaz” diye
Gizliyorlar
Yazınızdan dolayı sizi tebrik ederim. Gerçekten arabesk olayını o kadar güzel analiz etmişsinizki üzerine bir şey eklemeye gerek yok. Yalnız Ferdi Tayfur veya Orhan Gencebay dinleyip kendisini gizleyenlerde var. Arkadaş grupları içerisinde babaların adları geçince ıyyy diyenler yalnız kalınca Ferdi Tayfur ve Orhan Gencebay dinliyorlar.
yanıt
Yorumunuz için teşekkür ederim…Bendeniz lise yıllarında Orhan Gencebay hayranıydım…O yıllarda yasaktı arabeskçiler ve Orhan Gencebayın posterini bulmak için Ordudan Ankaraya gitmiştim…Şimdiler de halk müziği dinliyorum ama Orhan Gencebay benim için babadır…göğsümü gere gere de söylerim…Arabsek dinleyin kardeşim,arabesk dinlemeyenin ,arabeski bilmeyenin bu ülke gerçeklerini,tarihini ve kültürel geçmişini anlaması mümkün değildir…Hatamla sev beni var mı böyle net bir cümle ya:)