Güney Kafkasya’da kalıcı istikrarın ve bölgesel işbirliğinin önündeki engellerden biri olan Ermenistan-Azerbaycan Yukarı Karabağ sorununun ve bunun yol açtığı bölgesel istikrarsızlığın Azerbaycan Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı, toprak bütünlüğü ve sınırlarının dokunulmazlığı temelinde, barışçıl yöntemlerle çözüme kavuşturulmasına önem verdiklerini ifade etmişler, Ermenistan-Azerbaycan Yukarı Karabağ sorununun çözümünün Avrasya coğrafyasında barış, istikrar ve refahın sağlanması yönünde somut bir ilerleme oluşturacağına dair inançlarını yinelemişlerdir. Toplantıda, katılımcı ülkeler arasındaki dostluk ve iş birliğinin geliştirilmesinin yanı sıra ikili, bölgesel ve uluslararası konularda ortak değerlendirmeler yapıldı.Toplantının ardından imzalanan 60 maddelik bildiride, Tük Dili Konuşan Ülkeler Konseyinin İstanbul’da çalışacak olan sekretaryasına ilk Genel Sekreter olarak Türkiye’nin teklif ettiği Büyükelçi Halil Akıncı’nın atanması onaylanmış, Nahçıvan Anlaşmasının imzalandığı gün olan 3 Ekim’in Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Günü olarak kutlanmasını başkanlar teşvik etmeyi karalaştırmışlardır.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından imzalanmıştı. Erdoğan, “Türkiye ile Azerbaycan dünya üzerinde emsali bulunmayan nitelikte ilişkileri olan iki kardeş ülkedir ve Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi bu kardeşliği taçlandıran kalıcı bir eser olacaktır. Bu düşüncelerle Türkiye-Azerbaycan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin gerek ikili ilişkilerimiz, gerekse bölgesel işbirliği adına hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum” diye konuştu. Görüşmelerde en önemli adımlardan bir tanesi, Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin kurulması konusunda alınan karardır. Bu konuda çalışmalar yoğun bir şekilde devam ediyor. Azerbaycan Devlet Başkanı Aliyev’in, İstanbul ziyaretinde bunun temelini atılmış olacak. Bu işbirliği Türkiye-Azerbaycan arasında geleceği kuşatan en önemli adım olacaktır. Uluslararası ekonomik krizde Azerbaycan güçlü çıkan, fırsatı iyi değerlendiren ülkelerden birisi oldu. Türkiye de bu işi en az zararla atlatan bir ülke oldu.
“Türkiye ile Azerbaycan, dünya üzerinde emsali bulunmayan nitelikte ilişkileri olan iki kardeş ülkedir ve Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi, bu kardeşliği taçlandıran kalıcı bir eser olacaktır” dedi.Terörizm, aşırıcılık, insan ticareti ve yasadışı göç, uyuşturucu ve psikotropik maddeler, ateşli silah kaçakçılığı ile sınıraşan örgütlü suçlar da dâhil olmak üzere, her türlü suçun yarattığı uluslararası güvenliğe yönelik tehditlerle mücadelede işbirliğinin ve ortak mücadelenin önemini bir kere daha vurgulamışlar ve bu amaçla kendi aralarında ve uluslararası toplumla dayanışmanın önemini teyit etmişlerdir.
Sınırların zorla değiştirilmesinin kabul edilemeyeceğine dair tutumlarını tekrar vurgulamışlar, uluslararası toplumun, barış ve istikrarı, devletlerin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü tehdit edebilecek saldırılarla mücadelesinin güçlendirilmesinin küresel güvenliğin tesisindeki belirleyici bir unsur olduğuna dair inançlarını kaydetmişlerdir. Türk Dili Konuşan Ülkelerin ortak hassasiyetlerinin uluslararası kuruluşların gündeminde daha fazla yer alması için bölgesel ve uluslararası kuruluşlarda ortak tutum belirlenmesinin önemine dikkat çekmişlerdir. Bu bağlamda, uluslararası toplantılar öncesinde, bir araya gelerek işbirliği olanaklarının görüşülmesinin, ilişkilerin geliştirilmesi ve güçlendirilmesi açısından yararlı olacağını dile getirmişlerdir.
Kazakistan’ın 2010 yılında AGİT Dönem Başkanlığı’nı üstlenmesinin ve başarıyla sürdürmesinin AGİT katılımcı ülkelerinin Kazakistan’a duydukları güvenin somut göstergesi olduğunu vurgulayarak, Kazakistan’ın AGİT Dönem Başkanlığı’ndaki başarısının devam etmesini dilediklerini belirtmişlerdir. AGİT İstanbul Zirvesinden on bir yıl sonra ilk AGİT Zirvesinin Astana’da yapılması kararı dolayısıyla AGİT Dönem Başkanı Kazakistan’ı tebrik etmişler, 2010 yılında Kazakistan’ın liderliğinde Avrupa güvenliğine ilişkin olarak sürdürülen diyaloğun Astana Zirvesi’nde alınacak kararlarla daha ileri bir aşamaya ulaşmasını umduklarını ifade etmişlerdir.Asya’da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı’nın (CICA) Asya kıtasında barış ve istikrara artan katkılarının önemini teyit ederek, CICA’nın bir siyasi diyalog forumu olarak, işbirliğine dayalı güvenliğin sağlanması yönündeki çabalarına aktif destek beyan etmişlerdir.İstanbul Zirvesi ile CICA Dönem Başkanlığı’nın bir Türk Cumhuriyeti’nden, bir başka Türk Cumhuriyeti’ne geçmiş olmasından duydukları memnuniyeti ifade etmişler, Kazak Dönem başkanlığında kurumsallaşmasını başarıyla tamamlayan CICA’nın, şimdi eylem aşamasına geçmiş olduğuna atıfla, Asya’da güven arttırıcı önlemlerin hayata geçirilmesinde üstlenilmiş olan öncü role ve sorumluluklara işaret etmişlerdir.
Kazakistan’ın 2010 AGİT Dönem Başkanlığı ile Türkiye’nin 2010-2012 CICA Dönem Başkanlığının Avrasya güvenlik kuşağındaki merkezi konumlarının ülkelerini çok taraflı işbirliği platformlarında dayanışma içinde, daha aktif olmaya teşvik ettiğini dile getirmişlerdir. Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı’nın (TÜRKSOY) ortak değerlerin ortaya çıkarılması, zenginleştirilmesi, yaygınlaştırılması ve tanıtılması ile Türk Dili Konuşan Ülkeler ve halklar arasındaki kültürel işbirliğinin derinleştirilmesi için önemli bir görevi yerine getirdiğini yinelemişlerdir. Dünya medeniyetlerinin gelişimine önemli katkılar sağlayan zengin Türk kültür mirasının muhafazası ve Türk Kültürünün desteklenmesi amacıyla Bakü’de özel bir Vakfın kurulmasını amaçlayan girişimin hayata geçirilmesinin önemini teyit etmişlerdir. TÜRKSOY’un 2012 yılı için Astana’yı Türk Kültür Başkenti olarak ilan etme önerisini desteklemektedirler.
Türk Parlamenterler Asamblesi (TÜRKPA) Sekretaryasının Bakü’de faaliyete geçmesinden duydukları memnuniyeti dile getirmişler ve TÜRKPA’nın, Türk Dili Konuşan Ülkelerin parlamentoları ile diğer ülkelerin parlamentoları arasındaki işbirliğinin geliştirilmesine katkı sağlayacağını kaydetmişlerdir. Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi’nin İstanbul’da yerleşik Sekretaryası’nın kuruluş çalışmalarının son aşamaya gelmesinden duydukları memnuniyeti dile getirmişler ve Sekretarya’nın ilk Genel Sekreteri olarak, Nahçıvan Anlaşmasının yürürlüğe girmesinin ardından resmi olarak görevini üstlenecek olan Türkiye’nin adayı Büyükelçi Halil Akıncı’nın atanmasını onaylamışlardır.Türk Dili Konuşan Ülkeler Dışişleri Bakanlarına, Nahçıvan Anlaşması’nda öngörülen ilgili belgelerin sonuçlanması ve kabul edilmesi hususunda talimat vermişlerdir.
Ticaret ve ekonomi alanındaki ilişkilerin eşitlik ve karşılıklı çıkar ilkeleri temelinde geliştirilmesi ile sanayi, tarım, ulaştırma, iletişim, hidroelektrik, alternatif enerji ve turizm dahil olmak üzere tüm alanlardaki işbirliğinin genişletilmesine dair niyetlerini ifade etmişlerdir.
Türk Dili Konuşan Ülkelerin dinamik bir şekilde gelişmekte olan ekonomilerinin, muhtelif alanların yanı sıra iş sahasında işbirliğinin geliştirilmesi açısından uygun şartlar yarattığını kaydetmişler ve mevcut potansiyelin azami ölçüde kullanılmasının önemini teyit etmişlerdir.Ekonomik işbirliğini geliştirmek amacıyla Türk Dili Konuşan Ülkeler İş Konseyi’nin kurulmasını kararlaştırmışlardır.Özel sektöre yeni fırsatlar yaratılması ve petrol dışı sektörlerde kalkınmanın desteklenmesi amacıyla İstanbul’da “Türk Dili Konuşan Ülkeler Kalkınma Bankası” ve ortak bir Sigorta Şirketi kurulması imkanını araştırmayı kararlaştırmışlardır.
Avrupa’nın enerji güvenliğini temin eden Hazar havzası enerji kaynaklarının artan önemini teyit ederek, stratejik Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı ve Bakü-Tiflis-Erzurum doğalgaz boru hattının küresel enerji güvenliğine ve bölge ülkelerinin sürdürülebilir ekonomik kalkınmalarına hizmet ettiğine dair inançlarını dile getirmişlerdir. Bu çerçevede, Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattının kapasitesinin arttırılmasının ve sözkonusu boru hattının Aktau limanıyla bağlantısının önemine dikkat çekmişlerdir. Türk Dili Konuşan Ülkeler arasındaki ulaşımı kolaylaştıracak olan ve 2012 yılında hayata geçirilmesi planlanan Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu bağlantısının aynı zamanda Avrasya bölgesindeki ticaret hacmini arttıracağını, bölgesel kalkınma ve ekonomik işbirliğini kolaylaştıracağını dile getirmişler ve demiryolu bağlantılarının kısa bir zamanda tesis edilmesi BM Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı (UNESCO) Yürütme Kurulu 2011-2015 dönemi üyelikleri için Ekim 2011’de yapılacak seçimlerde Türkiye’ye destek verdiklerini beyan etmişlerdir. BM İnsan Hakları Konseyi’ne 2012-2015 dönemi üyelikleri için 2012’de gerçekleştirilecek seçimlerde Kazakistan’ı ve 2013-2016 dönemi üyelikleri için 2013’te gerçekleştirilecek seçimlerde Türkiye’yi desteklediklerini dile getirmişlerdir.
Azerbaycan Cumhuriyeti ile Kırgız Cumhuriyeti’nin, 2011 yılında gerçekleştirilecek seçimlerde 2012-2013 Dönemi ve Kazakistan’ın 2016 yılında gerçekleştirilecek seçimlerde 2017-2018 Dönemi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Geçici Üyeliklerine adaylıklarını ciddiyetle değerlendireceklerini teyit etmişlerdir. “Türkiye ile Azerbaycan, dünya üzerinde emsali bulunmayan nitelikte ilişkileri olan iki kardeş ülkedir ve Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi, bu kardeşliği taçlandıran kalıcı bir eser olacaktır” dedi.Türkiye-Azerbaycan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Kuruluşu Anlaşması, alınan kararlar son derecede önemlidir.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Azerbaycan ziyareti ilişkileri geliştirme konusuna yeni bir ivme kazandırdı. Azerbaycan Türkiye ilişkileri çok önemlidir. Türkiye, Azerbaycan’ın ciddi stratejik ortağıdır. Dini, dili, kültürü aynı olan iki kardeş devlettir. Gücünü ve işbirliğini zengin tarihimizden alıyor. Türkiye–Azerbaycan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Kuruluşu Anlaşması sonuçlarının son derece önemli olduğu kanısındayım. Türkiye–Azerbaycan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Kuruluşu Anlaşması , ilişkileri geliştirme konusuna yeni bir ivme kazandıracak.