Milli Eğitim Bakanlığımız, Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği yönetmeliğinin birçok maddesini 23.07.2010 tarihinde yayınlanan 26750 sayılı RG ve 24.08.2010-27682 sayılı RG ile değiştirdi. Yönetmelikte; bazı olumlu değişiklikler yapılmasına rağmen şu an görev yapan İl Milli Eğitim Müdür Yardımcıları/İlçe Milli Eğitim Müdürleri ile Şube Müdürlerinin beklentilerini karşılamaktan uzaktır. Bu haliyle uygulanması halinde hukuksal anlamda da birçok sıkıntıyı beraberinde getirecektir. Yönetmelikte idarenin takdir hakkı hala bulunmaktadır.(Ek-1,Ek-2 formları) Nesnel ve objektif olmayan bu tür formlara dayalı seçme işlemleri birçok defa yargıdan dönmüştür. Sınavın yanında bu tür formların olmasını çok da doğru bulmuyorum. Bu konuda TEÇ-SEN, Yönetmeliğin bazı maddelerinin yürütmesinin durdurulması için Danıştay 2.Dairesinde dava açmıştır.( http://www.tec-sen.org/)
Bu yönetmelik uygulanmadan önce, isteğe bağlı olarak ilçe milli eğitim müdürleri, il milli eğitim müdürleri ve şube müdürlerinin yerleri değiştirilmelidir. Yer değiştirme işlemi gerçekleşmeden yapılacak atamalar adaletsizliğe yol açacaktır. Yıllardır 5.ve 6. bölgede görev yapan ve tayin hakkı verilmeyen ilçe milli eğitim müdürlerine, il milli eğitim müdür yardımcılarına ve şube müdürlerine yer değiştirme hakkı verilmelidir.( http://tr.ueyder.org/viewpage.php?page_id=29) Şube Müdürlüğüne ilk defa atanacakların batı illerinde başlayacak olması başka bir adaletsizliğe yol açacaktır.)
Yönetmeliğin, görevde yükselme sınavına müracaat edenler arasından seçme yapılması ile ilgili başlıca eksikleri şunlardır;
Müracaat edenlerin, görevde yükselme eğitimine alınması ile ilgili 11. madde de duyurulan kadro sayısının 3 katı kadar personelin, Ek-1 formu ile seçilmesinin birçok sakıncası vardır. Pratikte düşünelim, müracaat bir dönem fazla oldu, Ek-1 e göre eleme yapılacak. Müracaat ikinci dönem ihtiyaçtan az oldu, katılan herkes eğitime alınacak. Bu doğru değil. İsteklilerin fazla olması halinde seçmenin sicil notuna göre değil de hizmet süresi, yüksek öğrenim ve mezuniyet notuna göre yapılması daha objektif görünse de bu kıstaslar da yüzde yüz doğru ve objektif değil.
Bunun yanında, Ek-1 formunda ki ödül ve ceza kısmına itirazlar hemen yükselmeye başlamıştır. Bir ödüller konusu var ki; daha önce sadece atamaya yetkili amirlerce verilen ödüllere puan verilirken; artık kaymakamların vereceği ödüllere de puan verilmektedir. Ödüllerin nasıl ve ne şekilde verildiği kamuoyunun büyük eleştirilerine konu olmaktadır. Kurum yöneticiliği atamalarında sendikalar kimler ödül aldı diye adeta ödül alanları tespit avcılığına çıkmışlardı. Şimdi aynı şeyleri yine yaşayacağız. Ödül vereni de alanı da bu tür davranışlara maruz bırakmamak lazım.
Ayrıca, Ek-1 formunda ki cezalar konusu da hukuka aykırılık taşımaktadır. Uyarı ve kınama cezalarına karşı memurun mahkemelerde itiraz hakkı yok. Yani yargı denetimi yok. Mahkemelerde itiraz hakkı olmayan cezalar ile ilgili 1 puan verilmesi bu konuda ki itirazları da arttıracaktır. Yönetmelikte bir de af edilen cezalardan bile ( ) puan kesilebilecektir, hükmü ortaya çıkıyor ki, bu düzenleme idari mahkemeden dönecektir. Oysa “Af Kapsamına Girenler hariç” hükmü eklenmiş olsaydı, bu sıkıntı yaşanmazdı.
Aslında; müracaat edenler hizmet içi eğitime alınmadan önce sınav yapılıp 3 katı aday sınav başarı puanına göre sıralansa daha adaletli olacaktır. İsteyen adayların tümü sınava girmiş olacaktır Kimsenin de buna itirazı olmayacaktır. Çünkü Bakanlığımız bu tür sınavları kendi içerisinde başarı ile uygulamaktadır.
Yönetmelikte ki bir başka ve önemli bir eksiklikte görevler arasında geçiş işlemlerinin nasıl yapılacağı noktasındadır. Yönetmeliğin 25. maddesinde; Görevler arası geçişler aşağıdaki esaslara göre yapılır, diyor. Ve cümlenin sonu “atanabilirler”, hükmü ile bitiyor. En büyük eksikliklerden bir tanesi duyuru ile ilgili bir hüküm bulunmamasıdır. 3 yıl görev yapan ilçe milli eğitim müdürü, il milli eğitim müdürü olarak atanabilir(!) yönetmelikte öyle yazıyor. Ama nasıl? Daha da yanlışı, okul müdürlerinden il milli eğitim müdürü, il milli eğitim müdür yardımcısı ve ilçe milli eğitim müdürü kadrolarına sadece hizmet yılına göre sınavsız atama yapılması hükmünün korunuyor olmasıdır. Ben, bu konunun idari yargıdan döneceğini düşünüyorum. (Madde 25- (Değişik: 23.7.2010/27650 RG)a) f)) Danıştay 2. Dairesi 2009/602 sayılı kararı ile şube müdürlerinin sınavsız atamasının yürürlüğünü durdurmuştu. Şube müdüründen daha üst görevlere sınavsız atamanın yapılmasına mahkemeler geçit vermeyecektir. Bu işin çözümü üst görevlere geçişlerin, duyuru ve sınav ile atama yapılmasıdır. O zaman kimsenin itirazı olmayacaktır.
2004 yılında atanan ilçe milli eğitim müdürlerinin/ şube müdürlerinin nüfusa kayıtlı oldukları ilçe nüfusuna bakılmaksızın atamaları nüfusa kayıtlı oldukları illere, ilçelere yapıldı. Yönetmeliğin 24. maddesinde aynı düzeydeki görev grupları arasında ki nakillerin valiliklerce yapılacağı hüküm altına alınmış. 2004 yılında kendi memleketlerinde görev yapan şube müdürlerini şimdi nüfusa kayıtlı olduğu ilin başka ilçesine(nüfus şartı tutmayan) nasıl nakil yapacaksınız? Başbakanlığın bu konuda ki yönetmeliği buna müsaade edecek mi? Duyurunun ülke çapında yapılması ancak bu eksikliği giderecektir. Yoksa başka mağduriyetler oluşturacaktır.
Bu yönetmelikte talim terbiye üyeliği, eğitim uzmanlığı, il ve ilçe milli eğitim müdürlüğü görevlerine atanacaklarda aranan diğer şartların yanında öğretmenlikte adaylığının kaldırılmış olma şartı ayrıca aranır ” hükmünü isabetli buluyorum. Ama kurumlar arası nakil ile ilgili 26. maddenin uygulanmasının ve özellikle merkez teşkilatında gelenek haline gelmesinin doğru olmadığını da düşünüyorum. Ülkemizde hiçbir kurum alan uygulamasını başka alanlardan gelen yöneticilere bırakmamaktadır. Doğrusuda budur zaten Eğitim yöneticiliği, eğitimcilere bırakılacak kadar önemlidir
Bu eksiklikler giderilmeden uygulanacak, Milli Eğitim Bakanlığı Personeli Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği adaletsizliklere yol açacaktır. Onun için yönetmelik bu haliyle uygulanmamalıdır.