Cuma, Kasım 22, 2024
tr
Ana Sayfa GENEL Bazen balık hafızalı olmamak lazım…

Bazen balık hafızalı olmamak lazım…

  Bakanlığımızda, özellikle son 7-8 yılda çok güzel şeyler yapıldı, bildiğimiz ama ısrarla unutmaya çalıştığımız birkaç konuyu sizlerle paylaşmak istedim.

Öğretmen ve yönetici atamaları

  Milli Eğitim Bakanlığımızda 7-8 yıldır yapılan çok güzel ve iyi işlerin sayısı bir hayli fazla. İyi işler yapanların başkaları tarafından görülüp takdir edilmesi lazım. Teşvik edilmesi lazım. Marifet iltifata tabidir. 5-6 yıldır görev yapan öğretmenlere, atamaların geçmişte nasıl yapıldığını anlatsak hikâye gibi dinlerler herhalde… Ben, 20 yıldır görev yapıyorum. Son 7-8 yılda Bakanlığımız birçok alanda büyük aşama kaydetti. Sezar’ın hakkını Sezar’a da teslim etmek lazım.

  Öğretmen atamalarının önce illere, ondan sonra ilçelere nasıl yapıldığını? 10-15 yıllık öğretmen arkadaşlarım, biliyorlardır. Bir köy öğretmenin kaç yıllık olursa olsun iller arası yer değiştirme istediğinde, başka bir köye atamasının yapılması kaçınılmazdı. Önce il içi tayinler,  sonra il dışı atamalar yapılırdı. Bunu yaşamayan sınıf öğretmeni yoktur. Bir de, okullarda joker öğretmenler vardı… O zaman norm tabiri bilinmediğinden, bizler joker öğretmen derdik. Ben bunları hem de Anadolu’da, Ankara’da İstanbul’da değil, Anadolu’nun ilçesinde yaşadım. Ama herkes joker öğretmen olamazdı. 15 öğretmen mevcutlu okulda 3 joker öğretmen vardı ve sabahçı öğlenci diye joker öğretmenler ayrılırdı.

  Depo tayin olarak bir okula ataması yapılan öğretmenin Kasım-Aralık aylarında göreve başladığını bilirim. O zamanlar, depo tayin diye bir şey vardı. İllere atanan öğretmenlerin ataması hemen yapılmaz merkez bir okula tayini yapılır, birkaç ay O okulda kadrosu beklerdi. Yine, öğretmenler il içi atamada Kasım-Aralık, aylarında ilişik keserdi. Tam bir keşmekeşti. O dönem atamalarda en geçerli kart, hamili kart yakınımdır, yazan kartlardı. Bunlar artık tarih oldu. O zamanlar bu işin kesinlikle düzelmeyeceğine inanırdım. Çünkü elinde gücü bulunduran siyasi erk neden bu gücünden vazgeçsin, böyle gelir böyle gidecek diye düşünmüşümdür.

  Ama iyi ki yanılmışım, şimdi öğretmenler puan üstünlüğüne göre atanıyor. Yüzde yüz adaletli bir şekilde atamalar yapılıyor. Herkesin huzurunda bilgisayar kurası çekiliyor. Puanı yüksek olup ta atanamayan ya da puanı az olup ta atanan yok. İstisnalardan bahsediliyor. İstisnalar kaideyi bozmaz. Yüz binlerce öğretmen aynı anda bilgisayarın başında istediği okulu görerek yer değiştirme isteyebiliyor ve takipçisi de oluyor. Aynı şekilde yer değiştirmelerde adaletli bir şekilde yapılıyor. Binlerce öğretmen yer değiştirdi, şunu diyen var mı; benim istediğim okula puanı benden daha az biri atandı, diye itiraz eden birileri var mı?

  Hele müdür ve müdür yardımcısı atamaları geçmişte nasıl yapılırdı? Okulda müdür imza sirküsü çıkarır imzalara bakar beğenmezse vazgeçtim der, sorun çözülürdü. Kimse de mahkeme kapılarına gidip benim okulumda müdür yardımcısı ihtiyacı var, okul müdürüm taraflı davranıyor, demezdi ya da diyecek yasalar yoktu. Maalesef işler böyle yürüyordu. Şimdi ise itirazlarda değişti, zamana itiraz ediyoruz. O il geç duyuru açtı, bu il erken açtı. Artık ayrıntılara itirazımız var. Müdürler sınavla atanmaya başladı. İmza sirküleri ile değil, ahbap çavuş ilişkileri ile değil, sınavla müdür atanıyor. İtirazımız ödüllere, itirazım zamanında yapılmamasına…

Öğrencilere ücretsiz kitap dağıtımı

  Ülkemizde bir ilk, tek başına bir devrim aslında, öğrencilere ücretsiz ders kitapları dağıtmak. Geçmişte neler çekerdik? Köylerde çalışan öğretmen için ayrı bir sıkıntı merkezlerde çalışan öğretmenler için ayrı bir sıkıntı idi. Köyde öğretmen yeri gelir kendi cebinden öğrencilere ders kitabı alırdı. Bizlere; son zamanlarda ödünç kitap verirlerdi, onlara gözümüz gibi bakardık, her yıl sayısını sorarlardı. Merkez okullar da ise kitap seçme işi çıktıktan sonra öğretmen odaları bölündü. Yeri geldi, o işe de siyaseti soktuk. Şu kitapçı, bu kitapçı diye kitaptan çok satıcıya göre hareket etmeye başladık.

  Okullarda nasıl dergi seçimleri yapılırdı? Kıdemli öğretmenler hep bilir bunları. Aileler kitapçılara yıl boyu borçlu kalır, borçlarını taksit ile aylarca ödedikleri olurdu. Ama şimdi öylemi? 15 milyon öğrenciye ders zili başlamadan kitaplar poşetlerin içerisinde ulaştırılıyor. Ne kadar güzel, öğrencilere, sosyal devletin gereği ücretsiz kitap vermek.  Peki, şu soruyu kendimize soralım; Bu devletin daha önce öğrencilere ücretsiz kitap dağıtma imkânı vardı da niye yapılmadı? Ya da bu kaynakları nereye harcadılar?

Mebsis-E-Okul

  Devlet envanterini çıkaramıyordu. Bir ilçe Milli Eğitim Müdürü bırakın öğrenci sayısını personel sayısını bilmiyordu. İlçe Milli Eğitim Müdürü bilmezse, il nasıl doğru bilir? Bakanlık bu sayıları nasıl doğru bilir? İl ya da ilçe ye müfettiş geldiğini; rastgele bir dönemde bu sayılar istendiğinde anlardık. Ama şimdi bırakın öğretmen ve öğrenci sayısını okul ve kurumlardaki toner sayısına kadar, okulların depolarında kaç top kâğıdı var, bunlar biliniyor. Bunları bilemezsen nasıl geleceği planlayacaksın? Biz yıllarca öğretmen, öğrenci sayımızı hep yuvarladık. Günlerce, İlçelerde meis formlarını defterlere geçirmek için uğraşırdık. Sonra defterleri il’lere götürür, ilde birleştirirdik. Bakanlığa geç gönderenlere de uyarılar gelirdi.

Bilişim teknolojisi sınıfları

  Dokuz yıl önce İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü olarak atandığımda benim odamda doğru dürüst bilgisayar yoktu. İlçemizde ki en hızlı bilgisayar İlçe Milli Eğitim Müdürü odasında idi. Ne hikmetse o dönemlerde çok az olan bilgisayarlara dokunmak da cesaret isterdi. Ya bozulursa diye. Okullarda BT sınıfları yeni kurulmaya başlanıyordu. İlçede 1,2 tane okulda vardı. Ama şimdi bırakın sekiz yıllık ilköğretim okullarını, birleştirilmiş sınıflı okulların tamamında bilgisayar, internet, projeksiyon makinesi, okulların bir kısmında akıllı tahtalar var. Fen araçları dolabı bulmakta güçlük çekiyorduk, şimdi her okulda projeksiyon makinesi var.  Fen-tabiat araçları dolabı kullanma kurslarına çoğumuz katılmışızdır.

  Bu tür projeler geçmişte niye yapılmadı ki, diye soruyorum…. İmkânlar mı yoktu? Şimdi aniden, ülkemiz zenginledi mi? Yoksa bir yerlerde bir şeyler mi değişti?

  Tabi bunları yazarken de zamanı geriye alalım diye bir şeyde söylemiyorum. Masal ve hikaye niyetine de yazmıyorum…. İyi şeyleri görelim, bazen balık hafızalı olmamak,  unutmamak lazım ki, bugünü iyi değerlendirip, yarınları daha iyi planlayalım.

 

YORUM YAP

Please enter your comment!
Please enter your name here

SON HABERLER

Ticaret Bakanlığı’nın; döner, iskender, hamburger’de gramaj bilgisi denetimleri

Ticaret Bakanlığı; döner, iskender, hamburger’de gramaj bilgisi denetimlerine başladı.Ticaret Bakanlığı’nın konuya ilişkin yazılı açıklaması şöyledir; “Perakende olarak satışa sunulan mal ve hizmetlere ait fiyat etiketleri,...

Gürcistan-Acara “Gandagana” Festivali

Gürcistan-Acara Özerk Cumhuriyeti Başkenti Batum’da Avrupa Meyanında 22-23 Kasım tarihleri arasında “Gandagana" Festivali düzenlenecektir. İki gün boyunca Acara köylerinin varlığı ve yaşamı misafirlerin önünde...

Erdoğan Hristodulidis görüşmesi

Evvelki hafta Macaristan'ın Budapeşte şehrinde düzenlenen Avrupa Politik Topluluğu Zirvesinde,Güney Kıbrıs’ın lideri Nikos Hristodulidis’in, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüştüğü iddiaları Kıbrıs Rum...

SON YORUMLAR

error: Content is protected !!