Deniz kendinden olmayanı dışarı atar derler.
Ticarette öyle, siyasette.
Balık taklidi yaparak denizde yaşayamaz, kuş taklidi yaparak ta gökte uçamazsınız.
Bu büyük sözüdür.
Kaliteli kumaştan da yapılmış olsa elbise bedene bol ya da dar gelince şıklık bozulur.
Aynaları överek güzel görünemezsiniz.
Aynalar yalan söylemez de ondandır.
Fakat sakın ola ki doğru söylüyor diyerek aynaları çizip kırmaya hatta inkâr etmeye kalkışmayın.
Bir daha şeklinizi görmeye bile hasret kalırsınız.
Bazı insanlar aynalar gibidir.
Gerçekleri söylerler.
Güneş balçıkla sıvanır mı?
Elbette sıvanmaz.
Aklınızca onları görmezden gelerek ya da hiçe sayarak kendinizi kabul ettiremezsiniz.
Hani bir söz vardır; İnsanlar kıyafetleriyle karşılanır, bilgileriyle uğurlanır derler.
Karşılanma iyi de ya uğurlanma.
Uğurlanmanın nasıl olacağını bileniniz var mı?
Lâyık değilseniz arkasından güle güle bile demezler adama.
Hatta lâyığını buldu derler.
Makamlar dirayetten çok liyakate bakar.
Liyakat yoksa dirayette yoktur.
Çınar ağacı kara borana yağmura meydan okur.
Hatta her badireden daha bir güçlenerek çıkar.
Birde yosunlarla sarmaşıklara bakın.
Yel esse gövdeye sarılırlar.
Sonra da kalkıp kendilerini çınar sanırlar.
Sarmaşıkken kendini çınar görmek ne garip şey.
Güler misin, ağlar mısın? Gülmek bize yakışmaz, fakat ağlamaya da değmez.
Yenile yenile yenmeyi öğrenmek vardır.
Fakat daima yenilerek yenmenin zevkini yitirmekte vardır.
İkbâl günlerinde yüze gülen çok olur.
İkbâl elden gidince selam veren bile az bulunur.
Büyükler hep sonuna bak sen demişlerdir.
Zira yaşayan ihtişam hakkında hüküm verilemez de ondan söylenmiştir bu söz.
Dedik ya işte. Deniz kendinden olmayanı dışarı atarmış.
Ticarette öyle, siyasette.
Gün gelir sır bozulur, sihir çözülür.
Sarmaşıklar kalkıp ta ayna ayna söyle bana benden büyük çınar var mı diye sorarlar mı bilmem. İster sorsun isterse sormasınlar.
Belki de bundandır çınarın gölgesinde yaşayıp da kendini çınar gören sarmaşıklara acıdığımız.
Başka ne diyebilirim ki?