Pazar, Kasım 24, 2024
tr
Ana Sayfa GENEL Şiirsel yolculuklarda beş yıl

Şiirsel yolculuklarda beş yıl

  Yaşam içersinde, zaman zaman anılar penceresinden geçmişi seyrettiğimiz çok olur.Takılırsınız sizi alıp götüren bir filim şeridi gibi gözlerinizde seyreden düşler zincirinin peşine ve uyandığınızda kim bilir kaç yıl kat ettiniz, kim bilir ne kadar derinliklerine indiniz ömür kürenizin. Benimse her Aralık ayında ilk yüreğime dokunan, duygu yoğunluğunu yaşadığım olaydır Kemer Gözcü Gazetesindeki Şiirsel Yolculuklar Köşesinin doğuşu.

  Hafızam beni yanıltmıyorsa iki bin üç yılı içersindeydi, Saffet kardeşimin; “Ağabey neden birlikte çalışmıyoruz. Sana gazetede bir köşe tahsis edelim gönlünce yaz.” Dediği. “Saffet, şimdilik düşünmüyorum zaman ayıramam yeterince.” Demiştim. Takvimler iki bin dört yılının her hangi bir noktasında şu an gerçekten hatırlayamıyorum ama yılsonlarına doğru olsa gerek, Saffet kardeşimin teklifini gayet dostane bir şekilde biraz da sitem dolu yenilemesi, benim olayı daha ciddi düşünmeme neden oldu.

  Kaç zaman dilimi tüketildi bilmiyorum. Kardeşim karar verdim köşe hazırlayacağım diye telefon ile haber verdim kendisine. Tarih 18 Aralık 2004, Kültür Sanat ve Esnaf Sanatkâr başlıklı ilk köşe yazımı yayınladığım gün Kemer Gözcü Gazetesinin sayfalarından birisinde. Bana sıkça sorulan sorulardan birisiydi, “Bunca iş arasında nasıl zaman buluyorsun şiir yazmaya? ” birde, “Ne kadar tezat uğraş, şiir ve metal işleri.” Benim geçimimi sürdürdüğüm meslek ile uğraştığım edebiyatın aslında bir birinden farkı olmadığını anlamakta zorlanıyordu birçok insan. Belki de bu yüzden gerek duymuştum aslında zanaat ve sanat dalının, bir birinden farkı olamadığını anlatmaya. Zanaatkâr insan, toplumun gözü, kulağı, dilidir. Sanatkâr da öyle. Bence aynı misyonu yüklenmişlerdir. 

   Kemer Gözcü Gazetesindeki Şiirsel Yolculuklar, günlük yoluna devam ederken , bu yolculuk kervanında benimle birlikte bu güne kadar yol alan, tespit edebildiğim kadarı ile  iki yüz üç civarlarındaki gönül dostunun, binlerce şiiri, yüreğinin sesini paylaşmışım sizlerle.  

   Yurdumun dört bir yanından, yüzlerce şiir emekçisi. Dünyanın farklı ülkelerinde yaşayan yine yurdumdan uzakta ama doğduğu topraklardan saçaklarını sökmemiş, havasını suyunu, güneşini Anadolu topraklarından alıp yer küreye renklerini saçan, Türkiye’min o nadide çiçekleri. Yüreklerinin seslerini paylaştı bizimle geride kalan beş yıl boyunca.

   Şiirsel yolculukların ilk günlerinde, birkaç okuyucunun olumlu tepkisini dışında tepki almamak biraz üzmüştü ne yalan söyleyeyim. Hatta ilk aylarda birkaç defa, Kemer de yaşayıp ta şiire ilgi duyan, yazan yürek emekçilerine seslenmiştim köşe aracılığı ile. Benimle iletişime geçmelerini şiirlerini Şiirsel Yolculuklar köşesinde okuyucu ile paylaşmalarını önermiştim. Sanıyorum toplum olarak duygularımızı ifade etmeyi ve paylaşmayı pek sevmiyoruz. Bu durum yaklaşık iki yıl sürdü. Sokak ta karşılaştığım insanlar Şiirsel Yolculuklar köşesini, şiirlerimi takip ettiklerini ifade etmekle yetindiler sadece. Arada bir eskiden ben de yazardım diyenler oluyordu. Şiire bu açıdan bakanlar, duygu yoğunluğunu belli bir dönem yaşamış ve hayatın acımasızlığına kendini kaptırmış ya da onlar için şiir gençlik döneminin hatıra defterlerini süsleyen hoş dizelerden başka bir şey değildi kim bilir.

   Asla umudumu kaybetmedim. Başkaları için anlam ifade etmeyen şiir benim zaten yaşam felsefem olmuştu. Gerçekten hayatımın her evresinde şiiri her zaman ciddiye almışımdır . Benim için önemli bir sanat dalıdır.

   Bir gün bir elektronik posta aldım. Kemerde bir otelin personeliydi bu genç kardeşim. Genel müdüre gelen Kemer Gözcü gazetesini, müdüre götürürken Şiirsel Yolculuklar köşesini, koridorda yürürken müdüre varıncaya kadar okuduğunu ve köşeyi ilgi ile izlediğini yazıyordu. Aynı zamanda Akdeniz Üniversitesi öğrencisi olan bu kardeşim, bir gün bir gazeteden benim Esnaf Kefalet Başkanlığı görevini yaptığımı da öğrenince, “Ağabey senin bir haberini okudum ve seni araştırdım oldukça bilgi sahibi oldum seninle tanışabilir miyim diye yazmıştı. Tanıştık. Sonra köşede şiirlerine de yer verdim. Okul  açıldığında da arkadaşları ile toplanıp zaman zaman benim şiirlerimi masaya yatırıp inceliyorlardı, bu konudaki konuşulanları da bana iletirdi çoğu zaman . Arkadaşlarından bir kaçı ile tanışma fırsatı da buldum.

   Yine bir gün çok sevindiğim bir haberi dağıtımcımız Ali getirdi. “Sana bir selam var ağabey” dedi. Beldibinde bir otelin güvenlik personeli, “Bolat bey’i tanıyorsanız çok selam söyleyin şiir yazmaktan asla vaz geçmesin” demiş. Bu kadar şiiri seven bir insan mutlaka yazıyordur diye düşündüm. Ve elektronik posta adresimi verdim Ali kardeşime. Şiirleri varsa göndersin köşede yer verelim dedim. Daha sonra gönderdiği elektronik posta da ” Her gün gazetenin geleceği anı iple çekiyordum, ilk baktığım sizin köşeniz oluyor şiirlerinizi hayranlıkla okuyorum. Pazar günleri gazete çıkmıyordu ve her Pazar geçmek bilmezdi benim için. Pazartesileri heyecanla beklerdim” diyordu.

   Bu ve buna benzer elektronik postaları sık alır olmuştum. “Kemerde  çalıştığım zaman gazeteden şiirlerinizi takip ediyordum, Kemerden ayrıldım şimdi sizi internetten takip etmeye çalışıyorum” , ” Bir arkadaşım sizden bahsetti, benimde şiirlerim var bir değerlendirme yapar mısınız hocam” , Şiirlerinizi ilgi ile izliyorum karaladığım dizeleri gönderiyorum ilgilenirseniz beni çok mutlu edersiniz” gibi elektronik postalar, uzun yıllar çekilen emeğin sevgi tomurcukları idi. Bazen de sokakta karşılaştığım fakat tanımadığım birisi, ” Ben sizi bir yerden tanıyorum ama hatırlayamıyorum diyordu.

   Farklı il ve ilçelerde yapılan kültür sanat etkinliklerine davet ediliyordum ve zaman buldukça mesafe tanımaksızın elimden geldiğince katılırdım bu tarz etkinliklere. Sahneye çıkıp birkaç şiir okumak için on beş saat yol gittiğim çok olmuştur. Öyle bir noktaya gelindi ki Kemerden iki gün kaybolsam “Yine bir yerde şiir etkinliği mi vardı?” diye sorar olmuştu insanlar. Bolat Ünsal, Kemer de şiirle bütünleşmişti. bundan daha mutluluk verici ne olabilir ki ?

   İlk kitabım Hüzün Burcu’ nu  yayınladığım iki bin bir yılından bu güne gerçekten önemli mesafe kat ettim diye düşünüyorum. Gerçi benim yazmaya başladığım tarih oldukça eskidir ama gönül mahzeninde yıllandırdığım dizelerin okuyucuya ulaşması bu şiirsel yolculuğumun miladıdır bence.

   Aslında az bir zaman değil beş uzun yıl. Bu yolculukta kaybettiğimiz değerler de var. Benim manevi annem, diğer adı ile yağmur annem Muhsine İpek , Yine gönül dostlarının şiir annesi , Hatice Müberra Kıran , bir başka isim, yıllarca Anadolu basınına hizmet vermiş, bu uğurda ömür harcamış , Ali Abdülkerimoğlu şiirsel yolculuklar zincirinin kopan halkaları . Yüreğimizin Kopan parçaları. Bizleri öksüz boynu bükük  bırakıp giden yüreğimizin diğer yarıları. Taktir yüce Tanrının olunca , bizlere sadece acılara katlanmaktan başka seçenek kalmıyor yüreğimin dostları.

   Bu yolculukta birlikte yol aldığımız dostlarımızın ve hala el ele tutuşmaya devam ettiğimiz gönül ve yürek emekçilerinin yüreğinin sıcaklığını hala yüreğimizin en kuytularında hissedebilmek acılarımızı birazcık da olsa hafifletmekte canlarım.    

   İnsan bazen yüreğinin sesini dinler hani. Dalar mazinin derinliğine. Uzanır bazen düşlerinin sürükleyip götürdüğü şafaklara. Geçmiş ve gelecek denen iki nokta arasındaki yolculuk içinde bulunduğumuz an’ın tanımlamasından başka bir şey değil. Bu an bu gündür belki de ve o anı bir film karesinde dondurmak ve irdelemek gerekir. İşte böyle bir andı, iki bin dokuz yılının Aralık ayı. Nereden aklıma geldiyse bu beşinci yıldönümünü kutlamak geldi aklıma. Ben ki hayatı boyunca sadece bir defa doğum günü kutlamış olan insanım.

   Konuyu Saffet kardeşime açtığımda, oldukça isabetli bir karar olduğunu söyledi. Bana da , bu kutlama programı için çalışmaya başlamaktan başka seçenek kalmadı ve 18 Aralık 2009 Cuma akşamının yaşanma süreci böylece başlamış oldu.

   Böylesi güzel bir gecede bizleri yalnız bırakmayan bağlama vitiözü Muzaffer Özdemir, halk ozanı Selahattin Kazanoğlu, şairler; Ayşegül Dinçbaş, Ali İrşadi, Hatice Altaş, Vedat  Sümbül, Neriman Zevkliler, Harun Yiğit, Orhan Çelik, gecenin sunumu yapan Yusuf Aymelek  ve gecemizi onurlandıran Belediye Başkanımız sayın Mustafa Gül’e, şiir sağanağından yüreğine bir damla düşen Kemerli şiir severlere , dostlarıma sonsuzca teşekkürü bir borç bilirim.

   İyi ki varsın, iyi ki ısrarla köşe hazırlama teklifini sürdürdün Saffet Yenigün kardeşim 18 Aralık 2004 yılında bir başıma çıktığım bu Şiirsel Yolculuğun, bu gün yüzlerce yol arkadaşı adına, Kemer de yüreği şiir gibi çarpan gönül dostlarımızın adına ne kadar teşekkür etsem azdır biliyorum. Sonsuzca Şiirsel yolculuklara dostlarım. Sonsuzca şiirsel yolculuklara…

 

                                                                                

  1. teşekkür
    habergünebakıs.com sayfalarında ve yüreğinde şahsıma yer açan İlker Çakan dostum abime sosuzca teşekkürlerimi borç bilirim . Akdenize sanat a ve güncel konuları bundan sonra Antalya penceresinden , hebergunebakıs.com da seyredeceğiz . sevgi ve saygılarımla

YORUM YAP

Please enter your comment!
Please enter your name here

SON HABERLER

Ticaret Bakanlığı’nın; döner, iskender, hamburger’de gramaj bilgisi denetimleri

Ticaret Bakanlığı; döner, iskender, hamburger’de gramaj bilgisi denetimlerine başladı.Ticaret Bakanlığı’nın konuya ilişkin yazılı açıklaması şöyledir; “Perakende olarak satışa sunulan mal ve hizmetlere ait fiyat etiketleri,...

Gürcistan-Acara “Gandagana” Festivali

Gürcistan-Acara Özerk Cumhuriyeti Başkenti Batum’da Avrupa Meyanında 22-23 Kasım tarihleri arasında “Gandagana" Festivali düzenlenecektir. İki gün boyunca Acara köylerinin varlığı ve yaşamı misafirlerin önünde...

Erdoğan Hristodulidis görüşmesi

Evvelki hafta Macaristan'ın Budapeşte şehrinde düzenlenen Avrupa Politik Topluluğu Zirvesinde,Güney Kıbrıs’ın lideri Nikos Hristodulidis’in, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüştüğü iddiaları Kıbrıs Rum...

SON YORUMLAR

error: Content is protected !!