Tapu Kanununda değişiklik öngören kanun tasarısının, TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaşması bizi endişelendiriyor. “Kanuna göre, kamuoyunda 2-B olarak da bilinen orman özelliğini yitirmiş alanlar, kadastro işlemleri yapılarak, Hazine adına tescil edilecek. Orman kadastro komisyonlarınca, Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler; kullanım durumları dikkate alınarak öncelikle kadastrosu yapılacak ve Hazine adına tescil edilecek. Kadastro sırasında, orman ve Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin sınır nokta ve hatları en az bir orman yüksek mühendisi ya da orman mühendisinin katıldığı kadastro ekibince, zemine aplike edilecek.
Bu çalışmalar sırasında kadastro veya orman haritalarında düzeltmeyi gerektiren tutanak, pafta ve zemin uyumsuzluğu, kadastro ekibince teknik mevzuata uygun hale getirilecek.Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler; Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce, daha önce tescil edilmiş olduğuna bakılmaksızın, Maliye Bakanlığının talebiyle kullanım durumları dikkate alınarak, ifraz (bölme) veya tevhit (birleştirme) de yapılabilecek. Kadastro, ifraz ve tescil işlemleri, İmar Kanunu ile Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunundaki kısıtlamalara tabi olmayacak.” Yeni uygulamanın böyle olacağı ifade ediliyor.
Tarihi uyarı!
Bu yeni uygulamayla birlikte bazı endişelerimiz ve uyarılarımız vardır. Ormanlarımız gözbebeğimizdir. Bununla birlikte orman vasfını tamamen yitirmiş iskân bölgelerine dönüşmüş alanların oluştuğu da bir gerçektir. İlgili uygulamanın önceliği, kadastro çalışmasının son derece titiz yapılması gereğidir. Sınırlar ve alanlar net olarak belirlenmelidir. Uzun süre kullanımda olan alanlardan öncelikle köylülerimizin tarım ve hayvancılıkta istifadesi sağlanmalıdır. Ranta fırsat verecek uygulamalardan kesinlikle uzak durulmalıdır. Bu uygulamanın 1981 tarihinden önce orman vasfını yitirmiş alanlarla ilgili olduğu ifade edilirken; Halen orman arazilerinde 2/B sonucunu doğuracak faaliyetler devam etmektedir. Bu nedenle ve öncelikle 2/B uygulamalarına dayanak olan yasal düzenlemeler ortadan kaldırılmalıdır. Böylece endişeye mahal verecek beklentilerin ortadan
kaldırılması sağlanmış olacaktır.
Hali hazır 2/B uygulamalarında yasada gerekli değişiklik yapılarak, “bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetme” durumuna açıklık getiren kıstasların, orman arazisinden tümüyle bağımsız değerlendirilmemesi sağlanmalıdır. Yani orman bütünlüğü içerisindeki bir alanın, ormana zarar verecek uygulamalara tabi olmaması sağlanmalıdır. 2/B Arazilerinin işgalcilerinden sadece orman köylüsüne tahsis edilecek olanların haricindeki işgalcilerden arındırılması
2/B arazilerinde satış kesinlikle olmamalıdır
Kentleşen alanlarda ise, mülkiyet kavramında yeni düzenlemelere gidilerek satış dışı çözüm bulunmalıdır. Aksi halde; özellikle yaklaşan yerel seçimlerin hemen öncesinde yapılan bu uygulama ile rant kaygıları arasındaki bağlantı şüpheleri kuvvetlenecektir. Diğer yandan, konu ile ilgili düzenleme “örtülü af” mahiyetinde değerlendirmelere neden olacağından, yapılaşma teşvik edilmiş olacak, ilgili alanlarda yeni bir süper gecekondulaşma başlayacaktır. Orman alanlarının imara açılmasının olumsuz sonuçlarının vebalinden; ağaçsız, ormansız kalmanın acısından ise kurtulmak mümkün olamayacaktır.