Siirt Üniversitesi tarafından “Bilimin Işığında Aile” temalı sempozyum, 30-31 Ekim 2025 tarihlerinde Siirt’te düzenlendi. Sempozyumun, akademisyenlerin, lisansüstü öğrencilerin ve araştırmacıların bildirileriyle farklı bakış açıları ve konu temaları üzerinden bilime önemli katkılar sunduğuna inanıyorum.
Bu kapsamda düzenlenen sempozyuma, “Kurum Bakımı Öncesi Son Adım: 5395 Sayılı Kanun Kapsamındaki Danışmanlık Tedbirinin Etkinliğini Güçlendirme ve Sosyal Adalet Perspektifinden Değerlendirme” başlıklı bildiriyi sunma imkânım oldu. Bilindiği gibi 5395 sayılı Kanun kapsamında çocuk mahkemelerince bakım, barınma, sağlık, eğitim ve danışmanlık tedbirleri verilmektedir.
Danışmanlık tedbiri, çocuğu ve ailesini destekleyerek suçun tekrarını önlemeyi amaçlayan psikososyal bir hizmettir. Bu tedbirin sosyal adalet perspektifiyle güçlendirilmesi, yalnızca bireysel değil toplumsal iyileşmenin de anahtarıdır.
Çalışmanın amacı, 5395 sayılı Kanun kapsamındaki danışmanlık tedbirinin uygulanma sürecinde karşılaşılan yapısal, kurumsal ve mesleki engellerin tedbirin etkinliği üzerindeki etkilerini; güçlendirme yaklaşımıyla yürütülen danışmanlık tedbirinin çocukların psikososyal gelişimi ve aile içi etkileşimleri üzerindeki farklarını; ayrıca sosyal adalet perspektifinden uygulanan danışmanlık tedbirinin, çocuklar ve ailelerin sosyal hizmetlere erişiminde eşitlik ve katılım düzeyini incelemektir.
Bulgular, uygulayıcıların yoğun iş yükü, mesleki süpervizyoneksikliği ve kurumlar arası koordinasyon sorunları gibi yapısal engellerin danışmanlık tedbirinin güçlendirme amacına ulaşmasını zorlaştırdığını; ayrıca hizmete erişimdeki eşitsizliklerin sosyal adalet ilkesini zedelediğini göstermektedir.
Danışmanlık tedbirinin etkinliğinin artırılması için düzenli süpervizyon mekanizmalarının kurulması, çocuk ve ailenin aktif katılımını sağlayacak modellerin geliştirilmesi ve kapsamlı göstergelerle ölçüm yapılacak yeni bir değerlendirme çerçevesi önerilmiştir. Bunun yanında danışmanlık süreci ölçülebilir göstergelerle izlenmeli; ayrıca uygulama rehberinin hazırlanmasının yanı sıra kullanılan standart formlar geliştirilerek tüm kurumlarca eşzamanlı biçimde kullanılmalıdır.
Ülkemizde faaliyet gösteren üniversitelerin “Rekreasyon” bölümü mezunlarının bu kapsamda değerlendirilmesi önemli bir imkândır. Alanında yetişmiş nitelikli kadrolarla danışmanlık tedbiri desteklenirse hem çocuğun hem de ailenin psikososyal gelişimine katkı sağlanacağı değerlendirilmektedir.
Bu kapsamda spor, sanat ve kültür etkinlikleri danışmanlık planına entegre edilmelidir. Konuyla ilgili yapılan çalışmada Dursun ve Atamtürk (2023), çocukların boş zamanlarını nitelikli değerlendirmelerinin temel bir hak olduğunu ve bu sorumluluğun öncelikle ebeveynlere ait bulunduğunu belirtmektedir. Ancak korunma ihtiyacı olan çocukların, ailelerinin bu sorumluluğu yerine getiremediği durumlarda risk altında oldukları sonucuna varılmış ve “rekreasyon ve spor tedbiri” önerilmiştir.
5395 sayılı Kanun’da bu çocuklara yönelik rekreasyonel ve sportif faaliyetleri kapsayan özel bir tedbir bulunmamaktadır. Bu nedenle “rekreasyon ve spor tedbiri” eklenerek çocukların ilgi ve yeteneklerine uygun etkinliklere katılımı sağlanmalı ve süreç Gençlik ve Spor Bakanlığı’nca koordineli biçimde yürütülmelidir. Bu doğrultuda, çocukların sağlıklı gelişimlerinin desteklenmesiyle birlikte riskli davranışlardan korunmalarının da mümkün olacağı öngörülmektedir.
Araştırmacılara imkân sağlayan sempozyum düzenleme ve bilim kuruluna; katılım sağlayan lisansüstü öğrencilere, akademisyenlere, ilgi duyan araştırmacılara, sempozyumda görevli öğrencilere ve Siirt Üniversitesi ailesine teşekkür ediyorum.



