İsrail’de, 1 Kasım 2022 tarihinde düzenlenen ve 25. Knesset’in(İsrail Meclisi) 120 yeni üyesini belirlemiş olan seçimlerde “Barı Şeria, (Şeria nehri ile Lut gölünün batısındaki Judea ve Samaria bölgelerini kaplayan ve bugün Batı dünyasında West Bank veya Cisjordanie adlarıyla tanınan bölge) Yahudiye (Youdaía, Filistin bölgesinin güneyinde yer alan tarihi İbrani ve İsrailli dağlık bölgesi) ve Samiriye (Yahudiye bölgesinden kuzeydeki Celile bölgesine giderken yol üzerinde bulunan eyalet) dahil olmak üzere “İsrail topraklarının her yerinde yerleşimi teşvik etme ve geliştirme” sözü ile koalisyon hükümeti kuran Netanyahu Başbakanlık koltuğuna tekrardan oturmuştu.
Netenyahu’nun ilk yaptığı işlerden birisi Batı Şeria, Yahudiye ve Samiriye ile ilgili İsrail politikalarını yeniden oluşturmak oldu. Bunun başına da geniş yetkilerle, radikal sağcı olarak bilinen, Filistin Devletinin kurulmaması için çalışmalar yapan, yılların yerleşimci önderlerinden Bezalel Smotrich’i getirdi ve buna ilaveten kendisine Maliye Bakanılığı görevini tevdi etti.
Başbakan Netanyahu yönetimindeki İsrail hükümetini önemli makamların sahibi olan radikal “Yahudi Yerleşimciler” ve onları kayıtsız koşulsuz destekleyen aşırı sağcı siyasiler, siyasi partiler ve radikal sağcıların açık ve süreğen desteği ile Yahudi yerleşimciler, yavaş yavaş Batı Şeria’yı da işgal etmeye ve bölgesel değişiklik adımlarını hızlandırmaya başladılar.
İlk atılan önemli adımları, yaklaşık 6,500,000 metrekare araziye istimlak ediyormuş gibi davranıp el koymak, yerleşimci karakollarını yasadışılıktan çıkarıp, yasal hale getirmek ve desteklemek, Filistinlilerin yerleşim yerlerindeki binaları sistematik olarak yıkmaya başlamak, taşrada yaşayan Filistinlilerin tarım arazilerine gitmelerini zorlaştırmak ve Filistinlilere uygulanan korku odaklı dolaşım kısıtlamasıoluşturuyor. Bunun sonucu olarak taşradaki bazı köyler ve bu köylerin tarımsal toprakları artık terk edilmiş, ziraat ve hayvancılık bitmiş durumda. Yazık ki İsrail Güvenlik Güçleri, yerleşimciler tarafından Filistinlilere karşı yapılan ve gittikçe artan saldırı, cinayet, taciz, tecavüz ve konut işgallerini durdurmakta ve önlemekte başarılı olamıyor.
Günümüzde Batı Şeria’da yaklaşık 500 bin yerleşimci ve 3 milyon Filistinli yaşıyor. Sadece 1 yıl içinde yerleşimcilerin 12 bin konut inşa ettikleri ve yerleşimcilere yerleşimi teşvik etmek için konut yapım izininin süratli bir şekilde verildiği biliniyor. Devlete ait araziler de yerleşimcilere tarım, hayvancılık ve yerleşim amaçlı tahsis ediliyor.
Haziran ayında BM’nin yargı organı olan “Uluslararası Adalet Divanı”, İsrail ile ilgili talimat içerikli bir karar açıkladı. Bu karar, İsrail hükümetini, Filistin topraklarını işgale son vermeğe, yerleşimcilerin işgal ettikleri mevcut yerleşim yerlerini boşaltmağa, taşınır ve taşınmaz mallarını kaybeden Filistinlilere tazminat ödemeğe “mahkum” ediyor ancak İsrail’in umurunda değil. İsrail hükümeti Uluslararası Adalet Divanı’nın Haziran 2024 tarihli kararını yok sayıyor,Başbakan Netanyahu söz konusu karar ile ilgili yaptığı açıklamada “Yahudi halkı kendi topraklarının fatihi değildir”diyerek, “buraları zaten bizimdir, kendi topraklarımızı niye işgal etmekle suçlanmaktayız” mealinde laflar ederek, bu kararı dikkate almayacağını ve uygulamayacağını ima ediyor.
Verilen mesajlar ve uygulamalar, BM’nin geçmişte kabul ettiği “Barış Anlaşmaları” ve bu anlaşmaların içeriğinde yer alan “İki devletli çözüm” önerisi ve tavsiyesinin artık acilen hayata geçirilmesi gerektiğini, Filistin’in kaderinin İsrail’in insafına bırakılmaması gerektiğini ortaya koyuyor…