İYİ Parti lideri Meral Akşener 28 Şubat’taki ikinci tur cumhurbaşkanlığı seçimi için CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na açık desteğini tazeledi ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “istibdat” rejimine son vermek için “kazanmaktan başka seçeneğimiz yok” dedi.
Ankara’da bir basın toplantısı düzenleyen Akşener, 14 Mayıs’ta TBMM’nin Cumhur İttifakı çoğunluğunda kaldığına dikkat çekerek “Kılıçdaroğlu’nun kazanması lazım ki bu ucube sistemin denge ve denetleme mekanizması oluşabilsin” diye konuştu.
Akşener İYİ Partililere “Sadece kendiniz değil, aileniz, dostlarınız, arkadaşlarınızın arkadaşlarını büyük bir çaba harcayarak sandığa götürüp Kılıçdaroğlu’na oy verdirin” çağrısı yaptı.
Bir soru üzerine Kılıçdaroğlu’nun Sinan Oğan ve Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ ile yaptığı görüşmelere de değinen Akşener şu yanıtı verdi:
“Sayın Oğan ve bir başka arkadaşımız dahil olmak üzere, [Muharrem] İnce de dahil, her türlü görüşme yetkisini, talepleri varsa o talepleri yerine getirme yetkisini, genel başkanlar olarak kendisine verdik. Bu görüşmeleri Kılıçdaroğlu yönetiyor. O yüzden, arzu ettikleri her türlü görevi, görevlendirmeyi, talebi yerine getirebilir.”
Kılıçdaroğlu’na destek ve anlamı
Akşener’in seçim gecesi İYİ Partinin elindeki ıslak imzalı sandık tutanaklarını CHP ilçe merkezlerine teslim edeceklerini de vurgulayıp tam işbirliği sunarak 28 Mayıs sorumluluğunun da CHP’de olacağını vurguladı.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin 14 Mayıs’taki ilk turu ardından ilk kez geniş çaplı açıklamalar yapan Akşener’in sergilediği bu duruşun dört anlamı var.
Birincisi, Kılıçdaroğlu’na Millet İttifakının oy tabanını genişletmesi için talip olana istediği sözü verme yetkisini ilan ediyor; ki buna Oğan ve İnce’ye -seçimi kazanmaları halinde- kabinede yer vermenin dahil olduğunu anlıyoruz.
İkincisi, 14 Mayıs’ta Kılıçdaroğlu’na İYİ Parti’den tam oy desteği gelmediği iddia ve “iftiralarına” karşı partililerinden tam destek talep ediyor.
Üçüncüsü, Akşener İYİ Partililere ve genel olarak seçmenlere “referandum niteliğinde” diye nitelediği 28 Mayıs seçiminin hem Türkiye hem de partileri için dönüm noktası olduğunu hatırlatıyor.
Dördüncüsü, Kılıçdaroğlu’na tam destek tazelerken hem yetki hem de sorumluluğun bu noktadan sonra onda olduğunu vurguluyor; adeta “günah bizden gitti” diyor.
Akşener, Kılıçdaroğlu’na destek tazeledi: “Kazanmak zorundayız”
KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Zorlu Töre’nin TCG İmbat Hücumbot Savaş Gemisi ziyareti
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti(KKTC) Cumhuriyet Meclisi Başkanı Zorlu Töre, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı etkinlikleri çerçevesinde Türkiye’den gelerek Girne Turizm Limanı’nda halkın ziyaretine açılan T.C.G. İmbat P335 Hücumbot Gemisini ziyaret etti. Ziyarette Başkan Zorlu Töre’yi Mağusa Deniz Komutanı Deniz Kıdemli Albay Meriç Katipoğlu ile TCG İmbat Hücumbot Komutanı Deniz Binbaşı Serhat Sarışın ve Sivil Savunma Başkanı Atilla Karaca karşıladı.UBP Lefkoşa Milletvekili Ahmet Savaşan da Başkan Zorlu Töre’ye eşlik etti.
Gemide incelemeler yaparak imkan ve kabiliyetleri hakkında yetkilerden bilgi alan Başkan Zorlu Töre burada yaptığı açıklamada Türk milletinin ordu-millet anlayışına sahip olduğunu ifade ederek, milli şuurun böyle pekiştiğini söyledi. Başkan Zorlu Töre, 20 Temmuz Mutlu Barış Harekatından sonra söylenen “Girne’den yol bağladık Anadolu’ya” şarkısının halen büyük bir coşku ile söylendiğini kaydederek, aynı milletin insanları olarak “Allah Türk milletini ve Kıbrıs Türk halkını ayırmasın” dedi.
20 Temmuz’da Mehmetçiğin Mücahitlerle birleşerek bu topraklara can ve kan verdiğini vurgulayan Başkan Zorlu Töre, bu mücadelenin sonunda bağımsız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti devletinin kurulduğunu anımsattı.19 Mayıs’ı coşkuyla kutladıklarını ifade eden Töre, Atatürk’ü her zaman iyi anlamak gerektiğini, onun “Bağımsızlık benim karakterimdir” sözünün şiar edinilmesi gerektiğini kaydetti.



Gençliğinizi geri kazanmak mümkün mü?
Dr. Zeynep Azaklı, bu sorunun cevabını araştıran ve insanlara gençliklerini yeniden hissettirmeyi hedefleyen önemli bir çalışma gerçekleştirmektedir. Dr. Azaklı, gençliğin çoğunluğunun okuyarak ve kendine yatırım yaparak geçtiğini belirtiyor. Çalışan, meslek sahibi insanlar için üniversite, iş hayatı, kariyer, evlilik, çocuk gibi birçok faktörün hayatın içinde yer aldığına dikkat çekiyor.
Yaşanmışlıkların ve tecrübelerin insanı oluşturduğu bir gerçektir. Ancak bu süreçte ödenen bedel genellikle gençliktir. Dr. Zeynep Azaklı, gençliğini geride bırakmış insanların aynaya baktıklarında tanıyamadıkları bir görüntüyle karşılaştıklarını ifade ediyor. Olgunlaşma, deneyim kazanma, hayata dair bir fikir edinme gibi süreçler zamanla birlikte gelişirken, bu sürecin yorgunluğunun yüzden okunduğunu belirtiyor.
Dr. Azaklı, gençliğin tazeliğini, freshliğini ve doğal güzelliğini geri verebilmeyi hedefleyen bir misyona sahip olduğunu vurguluyor. İnsan ömrünün ilaç teknolojileri, önleyici tedaviler ve sağlıklı yaşam tarzı değişiklikleri sayesinde uzadığına dikkat çekiyor. Fonksiyonel tıp çözümleri, aromaterapi, sağlıklı beslenme ve spor gibi yöntemlerle insanların ömrünü daha da uzatabildiğini belirtiyor.
Dr. Azaklı, anti-aging tedavilerin gelişmesiyle birlikte insanların genetik olarak sahip oldukları DNA zincirlerinin uzunluğunu korumanın mümkün olduğunu ifade ediyor. Telomer kaybı hipotezine göre, yaşlanmanın temel sebeplerinden birinin telomerlerin kısalması olduğunu belirten Dr. Azaklı, telomerazların DNA’nın tamamlanmasında önemli bir rol oynadığını açıklıyor. Bu nedenle, yaşlanmayı önleyici mekanizmaların bulunmasının önemli olduğunu vurguluyor.
Dr. Zeynep Azaklı, gençliğin kaybıyla birlikte ortaya çıkan değişimleri düzeltmek için enerji bazlı cihazlar, kırışıklık önleyici tedaviler, mezoterapi, dolgu uygulamaları gibi çeşitli yöntemlerin kullanılabildiğini ifade ediyor. Ayrıca, cilt yaşlanmasını önleyen kök hücre tedavileriyle de gençlik etkisinin sürdürülebileceğini belirtiyor.
Dr. Zeynep Azaklı’nın vurguladığı gibi, insanların gençliğini geri kazanma süreci tamamen kendi ellerinde. Geçen zamanın yüzlerinde okunmasına gerek olmadığını ifade ediyor ve gençliğin tazeliğini korumak için sunulan çeşitli yöntemlerle birlikte tecrübelerin de yanlarında kalmaya devam edeceğini belirtiyor.

Batum’da “Uluslararası Kırsal Turizm Konferansı”
Gürcistan-Acara Özerk Cumhuriyeti’nin başkenti Batum’da “Avrupa Kırsal Turizm Federasyonu Genel Kurulu ve Uluslararası Kırsal Turizm Konferansı” yapıldı. Uluslararası Kırsal Turizm Konferansında bir konuşma yapan Gürcistan-Acara Özerk Cumhuriyeti Hükümet Başkanı Tornike Rijvadze şunları söyledi;
“Gürcistan, Adjara, kırsal turizmin, eko turizm, kültür turizmi geliştirmenin önemli bir ön koşulu olan tarihi-kültürel anıtlar, korunaklı alanlar, doğası bakımından zengindir. Turizmin ve ekonominin gelişmesi, kırsal ve kentsel her yerde hissedilmesi asıl görevimizdir. Bu tedbirler, turizm sektörü temsilcilerine eko turizmin geliştirilmesi, kırsal turizmin ve Avrupa uygulamalarının uygulanmasında daha da yardımcı olacak.”
აჭარა, ბათუმი ევროპის სოფლის ტურიზმის გენერალურ ასამბლეას და საერთაშორისო კონფერენციას მასპინძლობს.
საქართველო, აჭარა მდიდარია ისტორიულ-კულტურული ძეგლებით, დაცული ტერიტორიებით, ბუნებით, რაც მნიშვნელოვანი წინაპირობაა სოფლის ტურიზმის, ეკო ტურიზმის, კულტურული ტურიზმის განვითარების მხრივ.
ჩვენი მთავარი ამოცანაა, რომ ტურიზმის და ეკონომიკის განვითარება იგრძნობოდეს ყველგან, სოფლად და ქალაქად. აღნიშნული ღონისძიებები კიდევ უფრო მეტად შეუწყობს ხელს ტურიზმის სექტორის წარმომადგენლებს ეკო ტურიზმის, სოფლად ტურიზმის განვითარებაში და ევროპული პრაქტიკის დანერგვაში.



Söz milletin!
Türkiye’nin son dönemlerdeki hiperaktif dış politikası, savunma sanayisindeki inanılmaz yükselişi, nano teknolojiye dayalı pahada ağır, yükte hafif ürünleri üretmeye başlaması, sanayinin temeli olan enerji de merkez haline geliyor olması ve de artık Türkiye’nin Batı dünyasının politik, ekonomik ve askeri kontrolünden çıkması belli ki birilerini fena halde ürkütmeye başlamış.
Türkiye gibi jeopolitik önemi büyük bir ülkenin Libya-Balkanlar-Kafkaslar – Orta Doğu içerikli bir etki alanı yaratmış olması, Ukrayna-Rusya Savaşı ile Suriye ve Doğu Akdeniz bağlamında uluslararası dengelerin değişmesinde büyük rol oynaması Batı dünyasının endişelerinin yukarılara, doruk noktasına kadar çıkmasına neden olmuş.
Görünüşte anlı şanlı ama parayı verenin düdüğünü çaldığı Batı dünyasının taraflı gazete ve dergilerinin Türkiye düşmanlığı içeren yazıları yayınlıyor olmasının kökeninde Türkiye’nin avuçlarının içinden kayıp gitmiş olması yatıyor.
ABD, II. Dünya Savaşından sonra 1945 yılında 27 ülkenin imzalaması ile yürürlüğe giren Bretton Woods anlaşmasıyla, Doların altın karşılığı değişimi taahhüdünün küresel kabulü ile başlayan ve ABD’nin dünya para politikasını belirleme ve yönetmesi tekelini, sürdürmek istemekte. Bretton Woods Anlaşması sonrasında ABD uluslararası para sisteminin standardını kendisi belirlemeye ve dünya ülkelerinin mali yapılarını kontrol etmeye başladı. Dönemin Türkiye hükümeti, Bretton Woods anlaşmasını 1947 yılında, kendisine empoze edilen “Komünizmin Türkiye’ye sıçrayacağı ve Rusya’nın Boğazları işgal edeceği tehdidinin varlığına inandırılması” sonrasında imzaladı. Arkasından da “Marshall Yardımı”nı kabul ederek boynunu Batı Dünyasının elinde tuttuğu giyotinin altına uzattı.
Türkiye’ye ve Türk halkına yaşatılan yüksek enflasyonun kökeninde özetle, Bretton Woods Anlaşması yatmakta. Bunun bariz örneğini de, 2018 yılının sonbaharında ABD’nin Türkiye’ye yaptırım amacı ile yapay bir şekilde Türk Lirası’nın değerini düşürmek için yaptığı spekülasyon oluşturmakta. Bu Türkiye’ye yaşatılmak istenen mali yaptırım olayı, aynen savunma sanayimizin ürettiği savunma silahlarında Batı dünyasının engelleme amaçlı uyguladığı ambargolar sonrasında Türkiye’nin kendisine satılmayan parçaları üretmesi sürecinin başlangıcına benziyor. Ki eminim bu yaptırımlar Türkiye’nin, ABD’nin tekelindeki uluslararası para sisteminin yönetiminden çıkma yolunda Türkiye’nin tedbirler almasının ve girişimler başlatmasının yolunu açacak. (Türkiye-Rusya-Çin ve İran arasında yerel para ile ticaret yapılmasının yürürlüğe girmesi, ABD’nin tekelindeki uluslararası para sisteminden çıkışın ilk adımlarından birini oluşturuyor.)
Avrupa Birliği’ni kayıtsız, koşulsuz kendisine itaat eden bir sömürgeye dönüştürmüş olan ABD, adını “Eklektik Strateji” olarak belirlediği durumdan son derece rahatsız Ve Türkiye’nin son yıllarda hayata geçirdiği “küresel stratejik özerklik, Rusya ile dengeli siyasi ilişki, ABD’nin AB’ye dayattığı Rusya’ya yaptırım uygulaması içinde yer almama kararı” ile tamamen ABD’nin küresel hegemonyasına karşılık kurulmuş olan “BRICS topluluğuna üye olma talebinde bulunma” politikası ABD’yi ve sömürgesi AB’yi fena halde ürkütmüş olmalı ki, Türkiye’deki yönetimin değişmesi için ellerinden geleni yapıyorlar.
Tabi onlar istedikleri gibi düşünsün, istedikleri hamleyi yapsınlar, söz yüce milletin…
Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kaldı
54 milyon seçmen, Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı’nı ve TBMM 28. Dönem Milletvekillerini belirlemek için sandık başına gitti.
Katılım oranının yüzde 88,67 olarak açıklandığı seçimlerde 191 bin 910 sandıkta cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yeterli çoğunluk sağlanamadı.
Cumhur İttifakı adayı Recep Tayyip Erdoğan yüzde 49.35, Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu yüzde 44,97, Ata İttifakı adayı Sinan Oğan yüzde 5,25 oranında oy aldı. Seçimlerden çekildiğini açıklayan Muharrem İnce ise yüzde 0,43 oyda kaldı.
Resmi olmayan sonuçlara göre Recep Tayyip Erdoğan 26 milyon 576 bin 075, Kemal Kılıçdaroğlu 24 milyon 238 bin 19, Sinan Oğan 2 milyon 815 bin 74, 11 Mayıs’ta adaylıktan çekildiğini açıklayan Muharrem İnce ise 231 bin 149 oy aldı.
Meclis Aritmetiği Cumhur ittifakında
Milletvekili seçimlerinde Cumhur İttifakı TBMM’de 321 milletvekili ile çoğunluğu elde etti. Millet İttifakı ise 213 milletvekili kazandı. YSP ve TİP’in milletvekili çıkarabildiği Emek ve Özgürlük İttifakı ise mecliste 66 milletvekili ile temsil edilecek.
İlk seçim sonuçlarına göre partilerin oy oranları şöyle:
AK Parti yüzde 35, 7
CHP yüzde 25,7
MHP Yüzde 10
İYİ Parti yüzde 9,97
YSP yüzde 8,8
Yeniden Refah Partisi 1 milyon 520 bin 255 oyla 5 milletvekilini TBMM’ye gönderdi.
14 Mayıs 2023’te sabah 08.00’de başlayan oy verme işlemi saat 17’de biterken, sandıkların kapanmasının ardından liderler ve ittifak üyeleri ekranlara çıkarak, durum değerlendirmesinde bulundu.
Liderler: İkinci tura kaldı
Oyların açıklanma süreci sandıklara yapılan itirazlar sebebiyle uzun sürdü. Milllet İttifakı liderleri geceyi CHP Genel Merkezi’nde geçirirken Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu pek çok kez basın açıklaması gerçekleştirdi.
Muhalefet oylar sayılmaya başladıktan sonra ittifak oylarının yüksek olduğu sandıklarda Cumhur İttifakı’nın yoğun itirazı olduğunu bu sebeple veri girişinin aksadığını belirterek açıklanan sonuca pek çok kez itiraz etti.
Gece saatlerinde AK Parti genel merkezi önünde biriken kalabalığa seslenen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Seçimleri açık ara kazandık” dedi. Resmi sonuçların beklenmesi gerektiğini belirten Erdoğan,“Bugün de seçimde açık ara önde olduğumuzu biliyor ancak sonucun tam oranlarıyla ne şekilde tecelli ettiği henüz resmen önümüze gelmediği için milli iradenin tezahürünü bekliyoruz. Sonucu beklerken sizlerin buradaki sevgisine mukabele etmek için geleneksel balkon konuşmamızı şimdiden yapalım dedik,” ifadelerini kullandı.
Erdoğan’ın ardından Millet İttifakı liderleri CHP Genel Merkezi’nde kamera karşısına geçti. Kılıçdaroğlu: “Erdoğan bütün iftira ve hakaretlerine rağmen beklediği sonucu alamamıştır. Hiç kimse oldu bittiye heveslenmesin. Seçim balkonda kazanılmaz,” dedi.
Kılıçdaroğlu, “Milletimiz ikinci tur diyorsa başımızın üstüne. Bu seçimi mutlaka ve mutlaka ikinci turda kazanacağız. Herkes bunu görecek. Erdoğan toplumdan beklenen güven oyunu alamamıştır. Değişim talebi yüzde 50’nin üzerinedir,” ifadelerini kullandı.
Gece boyunca gerginlik
Resmi olmayan seçim sonuçları ve seçim süreci gece boyunca tartışmalara neden oldu.
CHP Genel Merkezi’nde ardı ardına açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, Yavaş ve İmamoğlu, Millet İttifakı’nın oyunun yüksek olduğu sandıklarda üst üste itiraz yapılarak sistemin bloke edildiğini iddia etti.
Gece 12:30’da açıklama yapan Kılıçdaroğlu, “Ankara’da 300, İstanbul’da 783 sandıkta ısrarla itirazlar var. 6 kere itiraz edilen sandık var. 11 kere itiraz edilen sandık var,” dedi.
CHP lideri sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu işin bir oldu bittiye getirilmesine asla izin vermeyeceğiz. Algı yönetimiyle uğraşmayı bırakın. Bu mesele ciddidir. Bırakın oylar gelsin, sonuç bir an evvel belli olsun. Ülkenin belirsizliğe artık tahammülü yoktur. Milletin iradesinden korkmayın. YSK’yı da sorumluluğa davet ediyorum. Elimizde ıslak imzalı tutanaklar var, halkın oyalanmasına izin vermeyin. Bu milletin iradesine bloke koymayın. Sahadaki demokrasi emekçilerimize sesleniyorum. Terk etmeyin. Her bir oy sayılana kadar biz buradayız.”
Dubai-Batum Fly Dubai ve Flynas uçuşları 25 Haziran’da
Birleşik Arap Emirliklerini(BAE) oluşturan yedi emirlikten biri olan Dubai Emirliğinin başkenti Dubai’de 1-4 Mayıs tarihleri arasında Ortadoğu’nun en büyük turizm fuarı “ATM 2023” düzenlendi. Bu fuarda Acara Turizm Departmanlığı tarafından Gürcistan tanıtım standı açıldı. Açılan bu standa yoğun ilgi oldu. Dubai ATM 2023 Turizm Fuarının açılışına; Gürcistan-Acara Hükümet Başkanı Tornike Rijvadze, Gürcistan Ekonomi ve Sürdürülebilir Kalkınma Bakan Yardımcısı Mariam Kvrivishvili, Acara Özerk Cumhuriyeti Turizm Departmanı Tinatin Zoidze ‘de katıldı.
Gürcistan Acara Hükümet Başkanı Tornike Rijvadze, Fly Dubai ve Flynas Havayolu yöneticileriyle bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantıda Batum-Dubai uçuşlarının eklenmesi ve doğrudan uçuşların belirlenmesi konuları ele alındı. Havayolları, deniz dışı turizm sezonunda uçuş sıklığını artırmaya ve ek uçuşlar planlamaya hazır olduğunu ifade etti. 2023 yazında Flynas, Batum-Dubai’ye uçuş yapacak, 25 Haziran’dan itibaren Fly Dubai uçuşları eklenecek.
Toplantıda turizm, enerji, ulaşım alanındaki büyük potansiyelin tam olarak benimsenmesinin, uçuşların da eklenmesinde önemli katkısı bulunmasının önemine vurgu yapıldı.
Adjara Turizm Departmanı temsilcileri, Gürcistan ve Adjara’da genel olarak Arap turistleri çekmek amacıyla büyük turizm, reklam şirketleri ve medya temsilcileriyle bir araya geldi. Dubai Turist Fuarı çerçevesinde, havayolları başkanları ile yapılan toplantılarda sadece uçuş sıklığının kademeli olarak artması değil, aynı zamanda turistik olmayan sezonda Batum’a uçuş rezervasyonları konuları ele alındı.



DKİB Genel Sekreteri İdris Çevik: “E-ihracat pastasından pay almak”
DKİB(Trabzon Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği) tarafından geliştirilen proje kapsamında, Trabzon’da özellikle kendi markasını oluşturarak üretim yapan veya kendi markası ile fason üretim yaptıran firmalar e-ihracata yönlendiriliyor. Elektronik altyapısını oluşturarak e-ticarete ve e-ihracata yönelmek isteyen genç girişimciler için hazırlanan 3 haftalık program kapsamında katılımcılar e-ticaretin tüm aşamaları hakkında bilgilendirilecek. Belli bir yetkinliğe ulaşacak firmalar, sonrasında e-ihracata yönelik desteklere ilişkin bilgilerle de donatılarak bu firmaların e-ihracatta birer aktör olmaları sağlanacak ve uluslararası pazarlara açılarak Trabzon ili ve Doğu Karadeniz Bölgesinden e-ihracatın daha yüksek rakamlara ulaştırılması sağlanacak.
Konu hakkında değerlendirmelerde bulunan DKİB Genel Sekreteri İdris Çevik,
Trabzon ve Doğu Karadeniz Bölgemizden e-ihracatın geliştirilmesi amacıyla bu projeyi hazırladıklarını ve proje kapsamında 3 hafta süre ile e-ticaret potansiyeli bulunan firmalara uzman eğitmenler tarafından verilecek kapsamlı eğitimlerle firmaların e-ihracat yetkinliğine ulaştırılarak, sonrasında firmaları DKİB olarak uygulamasını yürüttükleri E-İhracata Yönelik Devlet desteklerinden yararlandırmayı amaçladıklarını belirtti. E-İhracata yönelik Ticaret Bakanlığınca uygulamaya konulan devlet destekleri kapsamında, e-ihracat yapan firmalar çok önemli destekler sağlandığına da değinen DKİB Genel Sekreteri İdris Çevik, e-ihracat yapacak firmaların DKİB tarafından düzenlenecek sektörel ticaret heyetleri ve alım heyetlerine katılım giderlerinin %50+20 düzeyinde desteklenmesi yanında, e- pazaryerleri platformlarında yapacakları tanıtım, reklam harcamalarına ilişkin giderler, yurtdışı depo kira giderleri, Bakanlıkça belirlenen hedef ülkelere yönelik bu ülkelerdeki pazaryerleri üzerinden yapılacak satışlara ilişkin komisyon giderleri ve hizmet destek ücreti giderleri gibi e-ihracatın altyapısına ilişkin yapılacak harcamaların %50 sinin desteklendiğini belirterek, bu desteklerin alınabilmesi için de Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliğine başvuru yapılmasının gerektiğini belirtti.
Genel Sekreter Çevik “İçinde bulunduğumuz dijital çağın gereklerine uygun tüm firmaların bu sürece uyum sağlayarak her geçen gün hızla büyüyen ve firmalara oturdukları yerden dünyanın tüm ülkelerine satış yapma, tüm tüketicilere ürün sunma imkanı sunan e-ihracata yönelmeleri gerekiyor. Firmalara altyapılarını hızlı bir şekilde uyarlayarak, e-ihracat pastasından pay almaya gayret etmelerini öneriyoruz. E-ihracatın muhatap kurumu olarak bölgedeki firmaların bu sektöre yönelmesi ve e-ihracat desteklerinden faydalanmaları konusunda her türlü desteği almak için tüm girişimcileri Birliğimize bekliyoruz” şeklinde konuştu.
İnce adaylıktan çekildi, Erdoğan “üzüldü,” Kılıçdaroğlu “kapımız açık” dedi
Memleket Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce seçimlere 3 gün kala yaptığı bir açıklamayla cumhurbaşkanlığı adaylığından çekildiğini duyurdu.
11 Mayıs’ta Ankara’da partisinin genel merkezi önünde yaptığı açıklamada, İnce, “Bunu memleketim için yapıyorum. Türkiye’ye üçüncü bir seçenek önerdim, ne Cumhur ne Millet tek yol Memleket dedim, ne sağdan ne soldan Atatürk’ün yolundan dedim. Bir kanal açmaya çalıştım. Bu kanalı başaramadık. Bahaneleri kalmasın. Yoksa seçimi kaybettiklerinde bütün suçu bize atacaklar. Hiçbir bahaneleri kalmasın. Memleket partisine her evden bir oy istiyorum, cumhurbaşkanlığı adaylığından çekiliyorum,” ifadelerini kullandı.
İnce çekildi, borsa yükseldi
İnce’nin açıklama yapacağının duyurulmasının ardından Borsa İstanbul’da artış gözlendi. Saat 13:00 itibariyle 158,96 puan değer kazanan BİST 100 endeksi 4,633 puana çıktı.
Seçim sonrası Türk Lirasının hızla değer kaybedeceğine dair beklenti oluşmuştu. Merkez Bankası’nın bankalardan şirketlere dolar satılmasına sınırlama getirilmesi uyarısının gittiği belirtilmişti.
İnce’nin çekilmesinin ardından açıklama yapan CHP Sözcüsü ve Gelecek Partisi Ekonomi Politikaları Başkanı Kerim Rota’nın da aralarında bulunduğu bazı siyasetçi ve ekonomistler tüzel kişilere döviz satışının durdurulduğunu belirtti.
Bu kararlara rağmen borsadaki yükseliş, kararın bir moral etkisi yarattığı yorumlarına sebep oldu
Oy pusulaları değişmeyecek
İnce’nin Yüksek Seçim Kurulu’na başvurması ve çekilme kararını yüksek kurula bildirmesi gerekiyor. Muharrem İnce’nin YSK’ya başvurması durumunda oy pusulalarında bir değişiklik olmayacak.
Yüksek Seçim Kurulundan edinilen bilgiye göre, oy pusulalarında Muharrem İnce’ye verilen oylar geçerli olacak.
Ancak Muharrem İnce’nin cumhurbaşkanlığı seçiminde ikinci kişi olması durumunda ikinci tura üçüncü aday kalacak. İnce’nin bu kararı sadece İnce’ye verilecek oylardaki değişiklik ile bir fark yaratacak.
Sabah saatlerinde araştırma şirketleri son anket sonuçlarını açıklamıştı. Bu kararla birlikte son anketlerde geçersiz oldu.
Kılıçdaroğlu: “Buyursun gelsin”, Erdoğan: “üzüldüm”
CHP lideri ve Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, adaylıktan çekilen İnce’ye çağrı yaptı.
Kılıçdaroğlu, “Benim çağrım hala geçerli. Eski kırgınlıkları, dargınlıkları bir kenara bırakalım artık. Sayın İnce’yi Türkiye’nin sofrasına bekliyoruz. Buyursun lütfen gelsin” ifadelerini kullandı.
CHP lideri bir gün önce Muharrem İnce hakkında çıkan iddialar ile ilgili “bunu yapanlar operasyoncudur, şantajcıdır, montajcı pisliklerdir,” demiş “Buradan net söylemek istiyorum ki Halil İbrahim soframız ona hep açıktır. Gelmek istiyorsa otursun soframıza değişimi birlikte getirelim,” ifadeleriyle İnce’ye çağrıda bulunmuştu.
Ankara mitinginde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan ise konuyla ilgili açıklamasında “üzüldüğünü” belirtti.
Erdoğan, “Adaylardan bir tanesi ne yapmış adaylıktan çekilmiş. Doğrusu üzüldüm keşke bu yarış sonuna kadar böyle devam etseydi. Acaba ne oldu da çekildi? Biz diğerleriyle yola devam ediyoruz önemli olan benim milletimin vereceği karar,” dedi.
Zorla el koymak istiyorlar
Yunanistan’ın “Türkiyesiz Akdeniz ve Adalar Denizi (Ege) Projesi’nin temel dayanağı kendilerinin kafalarına göre hazırladığı Sevilla Haritası. Hiçbir bilimsel temele ve 1958, 1960, 1982 yıllarında gerçekleştirilen Deniz Hukuku Konferansları kararlarına uymayan, tamamen yalan dolana, rüşvete, çıkarlar üstüne kurulu olarak hazırlatılan bu harita, İspanya’nın Sevilla kentindeki Sevilla Üniversitesinde görev yapan ve Denizcilik coğrafyası alanında uzman Prof. Juan Luis Suarez de Vivero ile Juan Carlos Rodríguez Mateos tarafından hazırlanmıştı.
Harita, adaların “Kıta Sahanlığı” olduğu varsayımına dayanmaktaydı. Hedef de Yunanistan’ın arkasına ABD ve AB’yi alarak Türkiye’nin Adalar Denizi’ne ve Doğu Akdeniz’e çıkışına engel olmak, -Megali İdea doğrultusunda- Batı dünyasının baskısı ile haritayı Türkiye’ye zorla kabul ettirmek ve “Büyük Yunanistan Krallığını” kurma hedefi doğrultusunda kalıcı bir adım daha atmaktı.
Yunanistan böyle bir adım atar da Kıbrıslı Rumlar ve silah zoru ile gasp ettikleri sözde devletleri de atmaz mı? Onlar da adaların ana karanın doğal bir uzantısı olduğu ve haliyle kıta sahanlığına sahip olduğu iddiası ile Sevilla Haritası ile bütünleşen bir Münhasır Ekonomik Bölge haritası yayınladılar. Bu iddiaya dayandırılarak çizilen haritaya göre, Doğu Akdeniz’de Yunan kıta sahanlığı, Meis Adası’ndan Mısır’a doğru Doğu Akdeniz’in ortasına kadar inmekte ve “Kıbrıs Adası’nın bütününün” deniz alanları ile birleşerek Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki yetki alanı tamamen gasp edilmekte, Doğu Akdeniz ve Adalar Denizi ile olan bağı koparılmakta.
Adalar Denizinde ve Doğu Akdeniz’de en uzun kıta sahiline sahip olan Türkiye’nin uluslararası kuruluşlardaki haklı itirazları ve ordusunu oluşturan Deniz, Hava ve Kara kuvvetlerinin çok güçlü olması nedeni ile bölgede sıcak bir çatışma istemeyen ABD ve AB en sonunda bu haritanın “Yok” hükmünde olduğunu açıkladı ve Yunanistan’ın Adalar Denizini ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile birlikte, müştereken Doğu Akdeniz’i gasp etme girişimi son buldu.
Son bulmasına son buldu ama Güney Kıbrıs Rum Yönetimi hala daha, herhangi bir sıcak çatışmada arkasında ABD’nin ve AB’nin duracağını varsayarak horozlanmaktan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Deniz Yetki Alanlarını yok saymaktan, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin haklarını fütursuzca çiğnemeye devam etmekten çekinmemekte. Ki geçen Pazartesi Kuzey Yarısı, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve KKTC’nin Deniz Yetki Alanı içine giren 12. Parselde, Güney Kıbrıs Rum Yönetimin yetkilendirdiği Shell ve NewMed Energy Konsorsiyumu adına faaliyet yürüten Chevron şirketi sondaj faaliyeti başlattı. Chevron şirketine ait “Stena Forth” isimli sondaj gemisi 12. parselde doğal gaz miktarının ve kalitesinin teyidi için başlattığı sabitleme çalışmalarını tamamlayarak sondaj çalışmalarına geçecek. Sondaj gemisinin pozisyonu şimdilik 12. parselin güney yarısında, yani Türkiye Cumhuriyeti’nin ve KKTC’nin Deniz Yetki Alanları içinde değil.
Rumların bu cesareti göstermesinin birkaç nedeni var.
14 Mayıs tarihinde yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimleri sonucunun belirsiz olması ve bunun fırsat olarak görülmesi.
Geçmişteki sondaj faaliyetleri Türk Donanması tarafından engellenirken, son birkaç gemiye herhangi bir engelleme yapılmaması.
12. parselin güney bitişiğinde İsrail’in doğal gaz çıkardığı zengin Leviathan yatağı nedeni ile Rum yönetiminin İsrail ile yaşadığı sorunları, İsrail’e kardan pay vermek taahhüdünde bulunarak çözmüş olması.
Bundan sonrası da Rumların arkalarında ABD, AB ve İsrail’in olduğuna inanarak, eskiden yapmaya çalıştıkları gibi Türkiye Cumhuriyeti’nin ve KKTC’nin Deniz Yetki Alanlarını gasp etmek olacak…
Tabi bekledikleri tepkiyi görmezlerse…











