Fethiye’de otel sahibi zengin bir bayan. Eşiyle birlikte uzun yıllar yurtdışında çalışmışlar, Türkiye’ye kesin dönüşten sonra Fethiye’ye yerleşerek burada bir otel yaptırmışlar ve daha çok para kazanmaya başlamışlar. Ancak bir süre sonra bayan ile eşi anlaşamayarak boşanmışlar. Otel bayanın üzerinde olduğu için de boşandıktan sonra her şey bayana kalmış. Eski kocası işsiz kalınca her gece otele gelip olay çıkarıyor ve her gece eski karı koca karakolluk oluyor. Her gece kavga, her gece gürültü patırtı. Polisler de bıkmış bu durumdan…
İşte böyle bir ortamda Fethiye İlçe Emniyet Müdürü olarak göreve başladım. O tarihlerde bayan yine kocasını şikayet etmek için karakola geliyor, karakol görevlileri “Yine mi siz?” diyerek bayanı gönderiyorlar. Bayan, bunun üzerine yeni gelen Emniyet Müdürü’nün yani benim oturduğum lojmanın kapısını çalıyor.
Kapıyı çok geç bir saat olması dolayısıyla pijamalarımla açtım. Bayan, eşi ile olan münakaşasını anlattı, eşini şikayet etti ve gitti. Münire isimli bu bayanla ilk karşılaşmamız böyle oldu. Daha sonra birçok kez daha karşılaştık aynı bayanla. Yine oturduğum lojmanda, yine geç saatlerde, yine pijamalarımla… Hep aynı şeyleri tekrarlayıp duruyor bayan. Eşim de bıkmış artık gecenin bir vakti benim iki katlı lojmandan aşağıya tıkır tıkır inerek kocasını şikayet eden kadınla konuşmamdan.
Bu görüşmeler günlerce sürüp gitti. Bir gece eşim bana “Tamam, sen pijamalarınla aşağıya inip kadınla konuşuyorsun da, ya sizi gören biri olursa! Ve bundan yararlanarak sana bir komplo hazırlarlarsa! Onunla fotoğrafını çekerek basına dağıtırlarsa!” Eşim haklıydı, bunu hiç düşünememiştim.
O günden sonra bayanın eve her gelişinde eşimle beraber aşağıya indik ve bir fotoğraf çekilmesi durumunda, fotoğrafta üçümüzün birlikte çıkmasını düşünerek komplo ihtimalini ortadan kaldırdık.
Ancak bayan vakitsiz saatlerde sürekli gelmeye devam etti. Eşim daha fazla dayanamadı ve bir gece bayana “Yeter artık, karakola gidin. Burası şikayet yeri değil” diyerek onu evden gönderdi. Bayan bir daha da gelmedi.