Pazartesi, Nisan 29, 2024
tr
Ana Sayfa KÖŞE YAZISI Yerel basının önemi

Yerel basının önemi

Şöyle bir dönüp maziye baktığımızda; “ Yıllar ne çabuk da geçiyor”. dediğimiz çok olmuştur. Kim bilir kaçımız bu çok sıradan cümleyi kaç defa kurmuştur yaşamı boyunca. Kim bilir kısacık zannettiğimiz o uzun yıllar kimimiz için çabuk, kimimiz için zor geçmiştir. Önemli olan bu yaşanan yılları, ne ile doldurduğunuza bağlı. Bu yaşanan süreçte, çevrenize, topluma, insanlığa faydalı neler verebildiğinize bağlı. Geriye neler bırakabildiğinize bağlı yaşadığınız hayatın anlamı. Her meslekte olduğu gibi gazetecilikte de bu böyledir sanıyorum.
Sanıyorum ülkemizdeki en zor mesleklerden birisidir gazetecilik. Çizginiz doğruysa ve siz, kararlı, ilkeli dürüst bir yayıncılık anlayışı ile yayın hayatınızı sürdürmeye kararlıysanız ağır sorunlarla boğuşmayı baştan kabul etmiş sayılırsınız. İşiniz hiç de kolay olmaz. Toplumun haber alma özgürlüğüne katkı sağlayacaksınız, iktidar baskısına veya sermayenin gücüne karşı direneceksiniz ve doğruları gündeme taşımaktan geri kalmayacaksınız. Yaptığınız bir haber birilerinin canını sıkacak tehditler alacaksınız. Bölgenizde gördüğünüz yanlış uygulamaları köşe yazılarında gündeme getireceksiniz, karşılığında takdir değil tabii ki tepki alacaksınız belirli kesim veya kesimlerden. Ulusal ve bölgesel yayınlara göre, yerel basınsanız işiniz çok daha zordur.
Yerel basın demek kaynakları kıt basın demek. İşte bu yüzden zor yerel basın sahibi olmak. Abone sayınız yetersizdir. Alabileceğiniz reklamlar sınırlıdır. Eskisi gibi değil, ilan almaya da bir takım düzenlemeler getirildi. İlan almanın da bir sürü şartları var. Her ham maddenin ithal edildiği bir ticari hayatta, kâğıt almakta zorlanacaksınız, maliyetleriniz artarken ekonominin kıskacı okuyucuyu sürekli daraltacak. Bütün bu sorunların üstüne bir de kafasını televizyonlardan kaldırmayan, elinde akıllı telefon dünyada olan biten her şeyden haberi olduğunu zanneden kesimi eklersek, yerel basının işinin ne kadar zor olduğunu daha kolay anlarsınız.
Suya sabuna dokunmadan varlığını sürdürmeye çalışanları konu etmeye gerek yok. Onlar zaten dümen suyunda gittikleri kitle tarafından korunup kollanıyorlar. Özellikle basını, ülkenin ve bölgenin, beldenin gelişmesinden yana değil de; kendi ekonomilerinin ayakta kalmasından yana kullananlar var. Onlar zaten bu sektörün yüz karaları. “Paramı alırım yazarım, paramı alırım silerim!” İşte bu zihniyetin yaptığı gazetecilik değil tetikçiliktir. Ellerindeki etken gücü kendi çıkar ve menfaatleri doğrultusunda kullanalar ne yerel basın olabilir, ne de ulusal basın.
Bu tanımlamam; Anadolu’nun hiç adını sanını duymadığınız, hayatınız boyunca bir sayısı bile ellinize ulaşmayacak, gözleriniz manşetine takılmayacak her hangi bir gazetesi için de geçerli. Zira ülkemin birçok ilinden ilçesinden beldesinden dostlarım var kendi imkânları ile dört sayfa da olsa, tabldot boy da olsa, yaşadığı toplumda olup bitenleri çevresindeki insanlara duyurma çabası ile çırpınan. Bireyi olduğu toplumun nabzını tutan, içinde yaşadığı toplumun sancısını çare mercilerine aktarmaya çalışan. Bütün bu zorluklar yetmiyormuş gibi, çıkardığı gazeteyi yazan çizen, edebiyat dünyasından arkadaşlarına da postalamayı ihmal etmeyen yoğunluklarına rağmen. Birçok dostum var onlardan da biliyorum yaşanan zorluğun boyutunu.
Bu öyle zorlu bir yolculuk ki, kalem emekçilerine Tanrım sabırlar versin diyorum. Sözcük sözcük dizeceksiniz sayfaları. Düğüm düğüm uçsuz bucaksız halı dokur gibi dokuyacaksınız satırları. Bir Türkmen’in kilime motif serpiştirme edası ile düzenleyeceksiniz sayfa yapısını. Dizgisi bittikçe, biriken sayfalar gibi yığılacak umutlarınız / umutsuzluklarınız. Yorgunluğunuz bir başka uzun kılacak geceyi. Bir annenin ninnisi gibi gelecek bin dokuz yüz altmış attı model Roland – Parva’nın tıkırtıları. Bekli de ilk baba olmanın heyecanını yaşayacaksınız mürekkep kokan sayfaları kucağınıza katlamak için aldığınızda. Seyredeceksiniz hayran hayran, süt kokan bir bebeğin yanaklarını seyreder gibi, canınızdan bir parça kattığınız emek verdiğiniz o güzelim sayfaları.
Zorluklara karşı savaşacaksınız; böylesi ekonomik koşullarla boğuşup ve her şeyin üstesinden gelerek yarın ki sayıyı da basabiliyor olmanın sevincini ve haklı gururunu yaşayacaksınız.
Gün gelecek doğaya karşı savaşacaksınız; yağmurlu kış günlerine rağmen, fırtınaya rağmen ulaştıracaksınız gazeteyi, insanlar toplumda olup biteni öğrenebilsinler diye. Yazın can alıcı sıcağına rağmen ulaştıracaksınız gazeteyi okuyucuya, insanlar duygu ve düşünceleri paylaşabilsinler diye. Ve bütün zorluklara rağmen galip çıktığınız bir mücadeleden sonra basıp insanların kapılarına bıraktığınız gazeteyi, birileri sadece göz atıp bir kenara bırakıverecek, bir cami avlusuna terk edilen bir bebeğin kadersizliğinde.
Yıllar önce hoyratça yapılan özelleştirmelerin, bütün üretim kaynaklarımızı ithalata kurban ettiğimiz günlerin ağır bedelini ödüyoruz günümüzde. Basın ve matbaa sektörü sonucu kestirilemeyen bir yöne doğru ilerliyor. Yerel basın gibi yayıncılık dünyası da bir çıkmazın içersinde. Bir top fotokopi kâğıdı fiyatı akıl almaz rakamlara ulaştı. Buyurun bundan sonra nasıl kitap basacaksanız basın. Buyurun bundan sonra nasıl gazete basacaksanız basın. İnsanların temel ihtiyaçlarını karşılayıp hayatta kalma mücadeleleri karşısında, onları çıkardığınız gazeteye nasıl abone yapabilecekseniz yapın. Nasıl sahada çalışıp haber toplayıp, ajanslara ve ulusala taşıyabilecekseniz taşıyın.
Zordur yerel basın olmak. Bir gazetenin; okuyucunun masasına, sehpasına, işyerine, evine, makamına, bir marketin gazete standına ulaşması çok zordur. Bütün zorluklar aşılır, bir yerlere ulaşabilirse yerel gazete, ulusal basının da haber alma kaynağı olur. Yerel gazete: Basın dünyasının, toprağın altında görünmeyen saçaklarıdır. Eğer siz bu saçakları kurutursanız, bütün ihtişamı ile size hizmet eden o gövdeyi hayatta tutamazsınız. İşte bu nedenle yerel basına sahip çıkma zorunluluğunuz var.
Türk köylüsüne, çocuk dünyaya geldiğinde kavak tarlası yapmasının önemini anlatın. Özelleştirilen kâğıt fabrikalarını alabiliyorsanız geri alın. İthalatın üreticiyi ezmesine izin vermeyin. Betona dayalı büyümenin sonu yok. Sayıları son yıllarda hızla artan gökdelenlerin, hangi G…. Ye girdiği belli değil! Gökyüzüne mi, yoksa öteki ihtimal mi? Allah korusun, tövbe hâşâ!
Bütün şafakların aydınlık güneşler getirmesi temennisiyle.

YORUM YAP

Please enter your comment!
Please enter your name here

SON HABERLER

Gürcistan’ın başkenti Tiflis’e yeni havalimanı inşa edilecek

Gürcistan Başbakanı Irakli Kobakhidze, başkent Tiflis'te yeni bir havalimanı inşa etmeye karar verdiklerini duyurdu. Başbakan Irakli Kobakhidze, Başbakanlık Binası'nda başkanlık ettiği Bakanlar Kurulu toplantısında...

Gürcistan Trabzon Başkonsolosu Nikoloz Iashvili’den Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İlker Çakan’a teşekkür plaketi

Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İlker Çakan Gürcistan Trabzon Başkonsolosluğuna yeni atanan Başkonsolos Nikoloz Iashvili ziyaret ederek kendisine yeni görevinde başarılar dileyerek tebrik...

Türkiye-Kırgızistan lojistik işbirliği

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türkiye-Kırgızistan Kara Ulaştırması Karma Komisyonu’nda alınan kararlar doğrultusunda değerlendirmelerde bulundu. İki ülke arasında ulaştırma ve lojistik alanında iş...

Türkiye-Gürcistan-Azerbaycan Gümrük anlaşması

Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan arasında, Ağustos 2022'de imzalanan gümrük anlaşmasının onaylanması kararı Resmi Gazete'de yayımlandı 18 Ağustos 2022 tarihinde Bakü'de imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Azerbaycan...

SON YORUMLAR

error: Content is protected !!