Cumartesi, Aralık 6, 2025
tr
Ana Sayfa Blog Sayfa 321

Ordu Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ömer Aydın: “Endüstriyel tarıma geçilmelidir

0
Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN
      Ordu Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ömer Aydın, fındık ve fındık üretimi konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;
Destekleme fiyat politikaları ile fındığın geleceğinin olmadığını görüyorum
      “2008 yılında fındık rekoltesi yüksek olacaktır. Fındık için en sıkıntılı dönemlerden birisine giriyoruz. Son günlerde söylevim; mevcut ezberi bozmamız lazımdır. Bundan destekleme fiyat politikasını, üretim politikasını, Fiskobirlği, sektörde oynayana ihracatçıları, üreticileri kast ediyorum. Taban fiyatları ile geldiğimiz noktaya bakarsanız, doğruları çok az, ama yanlışları kitaplara sığacak kadar çok bir yöntem olduğunu görüyorum. Kısaca destekleme fiyat politikaları ile fındığın geleceğinin olmadığını görüyorum.
Alternatifi olmayan üreticiler desteklenmelidir
      Üretici desteklenmelidir. Üreticiye destek verilmelidir. Alternatifi olan üreticiler ile alternatifi olmayan üreticiler bir çırpıda ayrılarak, alternatifi olan üreticiler desteklenmemeli, alternatifi olmayan üreticiler ise desteklenmelidir. Böylece ülkeye maliyet daha az olacaktır. İddialı bir söz daha söylüyorum. Uzun yıllardan bu tarafa fakir üretici, zengin üreticiyi beslemektedir. Fakir üretici, desteklerden yeteri kadar pay alamamaktadır. Ancak zengin üretici desteklerden oldukça yüksek pay almaktadır. Bu ise bir çeşit haksızlıktır. Bu nedenle fındık üretiminde bir yeniden yapılanmaya girilerek, alternatif geliri olmayan fakir üreticiler tespit edilerek desteklenmelidir. Ürüne artık destek verilmemelidir. Bu yöntemin ülke ekonomisine çok büyük bir fayda getirmediği görülmektedir.
Endüstriyel tarıma geçmek zorundayız.
       Buna ilaveten söyleyeceğim en önemli şey ise şudur; endüstriyel tarıma geçmek zorundayız. Endüstriyel tarım olmazsa olmazımdır. Endüstriyel tarıma geçmediğimiz müddetçe çok yüksek maliyetlerde fındık hasad edeceğiz ve rakip ülkelerle rekabet yapamayacağız. Geleneksel üretim yöntemi bizi  korkarım ki sektörün dışına itecektir. Ekolojisi fındığa en uygun olan bölgemiz sadece geleneksel yöntemle hasad yaptığımız için, maliyetlerimiz yüksektir. Bu yüksek maliyetlere ne bu ülke dayanabilir, ne bu sektör dayanabilir. Arazilerin bölünmesi çok büyük handikaptır. Nasıl optimum işletme büyüklüğü tartışmaya başlanmışsa, optimum üretim alanlarının belirlenmesi gerekir. Hatta bunun için ortak arazilerin sanayileşmesi, endüstriyel tarıma dönmesi teşvik edilmesi maksadıyla arazilerin birleştirilmesinde büyük fayda görüyorum. Endüstriyel tarımda kalite yüksek, maliyet düşük olacaktır. Bunu yabancı ülkelerdeki üretim biçimini görerek kastediyorum.
Fiskobirlik üzerine düşen görevi yerine getirememiştir
      Fiskobirlik yıllardan bu tarafa üzerine düşen görevi maalesef yerine getirememiştir. Manevra kabiliyeti çok yüksek olmayan, manevra kabiliyeti hemen hemen hiç olmayan bir kurumdan ileri gidememiştir. Fiskobirlik zaman zaman evin içerisinde bakır tencereyi, kazanı gizli gizli satan, evin yaramaz oğlu durumuna düşmüştür. O nedenle Fiskobirliğin yapısı dahil tartışılmaya açılmalıdır. Rekabetçi bir konuma gelmelidir. Bu mevcut yapısıyla piyasayı maalesef yönlendirememiştir.
Toprak Mahsulleri Ofisinin de güvenirliği kalmamıştır
       Toprak Mahsulleri Ofisinden de çok fazla ümitli değilim. Çünkü geçtiğimiz yıl, yapmış olduğu icraat, müthiş bir haksız rekabete yol açmıştır. Toprak Mahsulleri Ofisi fındık satmayacağını beyan etmesinden 21 gün sonra, ihaleye çıkarak, piyasadaki oyuncuları ve üreticileri sırtından vurarak, bir kısım sanayiciye haksız rekabete yol açmıştır. Böyle bir hareketle Toprak Mahsulleri Ofisi göstermiştir ki önümüzdeki yıllarda da bu ve buna benzer hareketleri yapacaktır. Benim indimde Toprak Mahsulleri Ofisinin de güvenirliği kalmamıştır.
Türkiye rekabet edemez duruma gelmektedir
      Ülke olarak elimizde fındığın kalma sebebi, destekleme alım politikalarının bir sonucu olarak meydana gelmiştir. Sen ne kadar üretirsen üret, ben alırım diye bir politika uygularsan olacağı budur. Destekleme politikası mutlaka tartışılmalıdır. Ezberi bozmamız düşüncesi bundan kaynaklanıyor. Bilinçsiz bir şekilde her üreteni desteklerseniz, inanılmaz arz fazlası, dağlar, dereler meydana gelmektedir. Bu da ekonomik olarak ülkeyi çok zor duruma bırakmaktadır. Gelişmiş ülkelerde büyük destekler var ama onların arkalarında güçlü sermayeleri, birikimleri vardır. Bizim maalesef bu boyutta bir birikimimiz yoktur. Bu nedenle mutlaka endüstriyel tarıma geçerek maliyetlerimizi düşürmemiz gerekir. Mevcut geleneksel yöntemlerle Türkiye rekabet edemez duruma gelmektedir.
Üretim maliyetleri üreticiden, üreticiye değişmektedir
       Fındık üretim maliyetleri üreticiden, üreticiye değişmektedir. Gerçek üretici, arazisinde üretim yapan, kendi üretimini kendisi yapan üreticinin maliyeti farklıdır. İstanbul veya Almanya’dan uzaktan komuta ve yönlendirme ile üretim yapan insanların maliyeti farklıdır. Bütün mesele buradan kaynaklanmaktadır. Örneğin eskiden patos aleti olmadığından, fındıklar harman elle ayıklanıyordu. Bu da maliyetin fazlalığına ve büyük zamana neden oluyordu. Bu nedenle günümüzde bir insanın bir günde yapacağı iş, yarım saatte yapılıyor. Aynı tekniği toplamada da kullanmak zorundayız.
Mevcut ezberi bozmazsanız, fındık fiyatı 5 YTL civarında olacaktır
        Bunların çok basit örnekleri fındık üretimi yapan ülkelerde vardır. Bir yerden mutlaka başlamamız gerekir. Bu nedenle endüstriyel tarıma geçmemiz şarttır. Aksi taktirde rekabet dışı kalacağız. Türkiye hariç fındık üretimi 3–4 ülkede yapılmaktadır. Bizim haricimizde İtalya, İspanya, ABD, Gürcistan, Azerbaycan’da fındık üretimi yapılmaktadır. Bu ülkelerin hepsi bizim fiyatımızı beklemektedir. Türklerin fiyatından bir sent daha aşağıya satarak ürünün stok fazlasının Türkiye’nin elinde kalmasına sebep olmaktadırlar. Bunun temel sebebi Türkiye’nin endüstriyel tarım yapamamasından kaynaklanmaktadır. Endüstriyel tarımda kalitesizlik olmaz. Böylece üretilen fındıklar endüstrinin ihtiyacına cevap verecek durumda olacaktır. Geçen yıl fındık fiyatı 5 YTL idi. Mevcut ezberi bozmazsanız bu yılkı fındık fiyatı 5 YTL civarında olacaktır. Bu ezberin bir yerden bozulması gerekir.”

Hopa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Sinan Altunsoy: Hopa, ticari bir lokomotif şehir

0
 Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN                               
       
Hopa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Sinan Altunsoy,  Hopa’nın ekonomik boyutu konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;
Ticaretgünümüzde ithalat ve ihracat şeklinde yapılmaktadır 
        “Hopa; Artvin adına ticari bir lokomotif şehirdir. Artvin turistik anlamda bir şehir olmasına rağmen, ticari yönden Hopa’da bir sirkülasyon vardır. Hopa’da Sarp sınır kapısı ticari yönden önemli bir faktördür. Hopa limanı ilave yatırımlarla özelleştirildi. Özel bir firma tarafından 30 yıllığına işletilmeye başlandı. Liman kapasite artırımı yapılarak geçmişe göre liman daha iyi bir konuma geldi. Hopa limanından araç sirkülasyonu gelişme göstererek, eskiden kamyonlarla ticaret, şimdi tırlarla yapılmaktadır. Uluslararası nakliye firmalarımız önemli bir miktar teşkil etmektedir. Artık ticaret günümüzde ithalat ve ihracat şeklinde yapılmaktadır. Hopa’da sanayiye uygun arazi olmadığından sanayi gelişmemiştir. Ancak termik santrali, çay fabrikası gibi yapılanmalar var. Hopa’da yapılacak termik santrali üretime yönelik olacaktır.
Türkiye’nin elektrik ihtiyacını karşılayacak önemli barajlar yapılmakta
         Artvin’de Çoruh nehri üzerinde Türkiye’nin elektrik ihtiyacını karşılayacak önemli barajlar yapılmaktadır. Hopa’da geçmişten gelen nakliyecilik gelişmiştir. Bulunduğumuz bina kendi binamızdır. Hizmet binasının alt katını 20 yıllığına kiraya vererek, alınacak kira bedeli binanın değerini karşılamaktadır. Yapılan sahil yolu ticari faaliyette hareketlilik getirmiştir. Yapılacak işlerde yanlışlık yapmamak gerekir. Batum hava limanı ortak kullanıma açılmıştır. Batum ve Tiflis havalimanı yap-işlet sistemiyle bir Türk firması tarafından işletilmektedir. Batum havalimanından haftada 10 sefer yapılmaktadır. Batum- İstanbul şeklinde uçak seferleri, artık Batum- Ankara şeklinde de olacaktır. Bu hava yolu projesi iyi bir şekilde işlemektedir. Artvin’de inanç turizmi adına çok önemli potansiyel bulunmaktadır. Hopa-Borçka’yı birbirine bağlayan tünel yapıldığında turizm adına daha büyük gelişmeler olacaktır.
Makro veriler olmadığı zaman, mikro verilerle günü geçiştiriyorsunuz
       Batum-Hopa demiryolu projesinin hayata geçirilmesi düşünülmektedir. Karayolunda maliyet  fazla olduğu için, ulaşımda en düşük maliyet demir yolunda olmaktadır. Ticari yönünden demiryolunu iyi kullanamıyoruz. Deniz filosunda diğer ülkelere göre çok geri durumdayız. Filo artışları olmasına rağmen, Türk bayraklı gemiler yerine yabancı bayraklı gemiler tercih edilmektedir. Batum-Sarp arası 36 km.’dir. Bununla ilgili demiryolu projeleri yapılmaktadır. Hopa’da deniz, kar, hava, demir yolu ulaşımının hep birlikte olması durumunda, bölgemizde önemli gelişmeler olacaktır. Ülkemizde makro ekonomik değerlerin yerine oturması gerekir. Makro veriler olmadığı zaman, mikro verilerle günü geçiştiriyorsunuz. Herhangi kriz durumunda küçük esnaf, her eşeyini kaybetmiş oluyor. Ülkemizde makro verilerin yerine oturtulması konusunda önemli çalışmalar yapılıyor. Bu konuda başarılar elde edilmiştir. Tek parti iktidarında başarılı bir ekonomik istikrar görülüyor.. Makro veriler büyük miktarda oturtulmaya çalışıldı. Bu gelişmeler tabana yansımadığı için. sıkıntılar oluyor. Makro değerlerin yerine oturtulması konusundaki çalışmalar yerele yansımadı. Artvin- Hopa- Rize’deki ticari faaliyet, Türkiye’deki birçok ilden ileri durumdadır.”

MÜSİAD Genel Başkanı Dr. Ömer Bolat: “Türkiye cazibe merkezi”

0
Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN
     Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği Genel Başkanı(MÜSİAD) ve Albayraklar Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Koordinatörü Dr. Ömer Bolat ; Marmara Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme, Uİluslararası Ekonmik İlişkiler Bölümü mezunu olup, yüksek lisansını; Hollanda Amsterodam Üniversitesi ,Avrupa Enstitüsü Avrupa Bütünleşmesi Bölümü ile Almanya Kiel Üniversitesi Dünya Ekonomisi Uluslararası Ekonomik Politika Araştırmaları ve Uluslararası İşletmecilik bölümünde tamamlamıştır.Doktorasını ise Marmara Üniversitesi-Sosyal Bilimler Enstitüsü ve Avrupa Topluluğu Enstitüsü-Uluslararası İktisat Avrupa Topluluğu Entegrasyonu bölümünde yapmıştır. 
     “MÜSİAD Genel Başkanı Dr. Ömer Bolat; genç, kararlı ve istikrarlı, prensib sahibi, disiplinli, mütevazı kişiliği herkesin takdirini kazanan , ekonomik anlamda da tüm eğitimini alarak AB ve dünya ekonomisini iyi bilen, ülke sorunlarını ve çözüm yolları konusunda ilginç fikirleri, çözüm önerileri sunan, Türkiye’nin gelişmesi ve büyümesi için büyük gayret sarf eden, çalışkan bir iş adamımızdır. MÜSİAD Genel Başkanı Dr Ömer Bolat; MÜSİAD ve Türkiye konulu yaptığımız röportajda şunları söyledi;
 Bir yapı ve misyonu temsil ediyoruz
     ” Türkiye ekonomisinde 1980 yılından sonra serbestleşme , dışa açılma ,büyüme modelinde, özellikle Anadolu’da aile şirketlerinin hızla büyümesi ile birlikte bir yapı ortaya çıktı. MÜSİAD bu kesimi, KOBİ’leri Anadolu sermayesinin temsilcisi olarak 1990 yılında kuruldu ve hızla büyüdü. Anadolunun 28 vilayetine genişledi.Yurt dışında 30 ülkede kardeş kuruluşlarla irtibat kurdu.Toplam 2700 üyesi ve 10.000 şirketi olup,Türkiye ekonomisinde çok önemli bir misyonu ve katkısı vardır.Türkiye’de bir yapıyı ve misyonu temsil ediyoruz.Başarılı bir sivil toplum örgütü olarak öncü olmuştur.Birçok kuruluşun da MÜSİAD’tan sonra kurulmasına vesile olmuştur.Ticaret Odaları ve Sanayi Odaları yarı resmi kuruluşlardır.Bu kuruluşlara üyelik zorunludur.Aidat ödemek zorunludur. MÜSİAD ise gönüllü bir sivil toplum kuruluşudur.Üyelik mecburi değildir.Mecburi üye olmayan kişide aidat ödemek zorunda değildir.MÜSİAD; Sanayi ve Ticaret Odalarının yerine getiremediği, iş adamlarına destek nedeniyle bu odalara olumlu katkı sağlamıştır. Ticaret ve Sanayi Odalarında hizmet kalitesi de giderek yükselmektedir.
 Türk ekonomisine %10-15 katkımız var
     MÜSİAD üyelerinin Türk ekonomisine % 10-15 arasında katkısı vardır.Yaklaşık 10 milyar dolar ihracat gerçekleştiriyorlar ve milli gelirde ise 40 milyar dolar katma değer meydana getiriyorlar. MÜSİAD’ın 700.000 civarında bir istihdamı vardır.10.000 kadar da şirketi temsil ediyoruz. Dünyada 200 milyar dolar sermayeyi temsil eden Arap İşadamları bu yıl yaptığımız MÜSİAD Fuarına geldiler.Bu fuarda çeşitli projeler konuşuldu ve çeşitli ortaklıklar yapıldı. En önemlisi de ihracat bağlantıları yapıldı.MÜSİAD Fuarı Türk ekonomisine büyük katkı sağladı.Ayrıca ülke tanıtımı adına da büyük hizmet gördü. Fuarı El-Cezire televizyonu naklen yayınladı.Yurt dışından 60 kadar gazeteci geldi. Fuarı tanıtmak için 25 ülkeye geziler yapıldı.Bu sırada ben 7 ülkeyi gezdim.Türkiye tanıtımı, ihracat adına, yatırım adına büyük katkıları olan büyük bir organizasyondur. AB ülkelerinden en çok Almanya, Fransa, Hollanda’ya ihracat yapıyoruz. Bunun yanında Suudi Arabistan Suriye, Cezayir, İran’a ihracat yapıyoruz.Türkiye-Suriye Serbest Ticaret Antlaşması yürürlüğe girdi.Bu antlaşma Suriye-Türkiye ekonomik ilişkilerinin en az iki ve üç katına çıkmasını bekliyoruz.
Türkiye ekonomisi iyi gidiyor
    Türkiye ekonomisi iyi gidiyor. Türkiye bundan dört yıl önce uçurumun içindeydi. Ekonomi dibe vurmuştu.Siyasi kaos en üst düzeydeydi.Siyaset tıkanmıştı.Vatandaşın psikolojisi öve güveni de dibe vurmuştu.Geçen beş yıllık süre içerisinde güven ortamı, siyasi ve ekonomi istikrar sağlandı. Artık yüksek enflasyon, yüksek faiz, özelleştirmenin yapılamaması, kamu borçlarının döndürülememesi, bütçenin sürekli açık vermesi, ihracatın durması sorunlardan söz edilmiyor.Bankacılık sistemi iflas etmişti.Oda artık ayaklarının üstünde durabiliyor.Kamu maliyeti döndürülebiliyor. Finansal sektör rehabilite edildi .Özel sektörde son beş yılda büyüme ,üretme, ihracat atağı içindedir. Bundan sonrası içinde; buna makro istikrar dersek, Türkiye için bundan sonra mikro istikrar gerekir. Mikro istikrar dediğimiz hasta adam ayağa kalktı.
Koşan bir Türkiye istiyoruz
    Türkiye artık koşmak zorundadır.Biz koşan bir Türkiye istiyoruz.İşletmelerinin üzerindeki kamu yüklerinin azaltılacağı,işletmelerin üretim, yatırımlarının dünya rakipleriyle eşit hale getirileceği ve siyasal ve ekonomik istikrarı sürdürecek bir Türkiye hayal ediyoruz. 22 Temmuz 2007 seçimleri; güçlü bir hükümet ve tek parti hükümet modeli  ile Türkiye’de arzu edilen neticeyi sağlar.
Ekonomide istikrar var
    Türkiye’de bugün ekonomik istikrar varsa, iki unsur çok önemlidir.Bunlardan birincisi kamu maliyeti düzeltildi..Bütçe açığı artık büyük bir problem değildir. İkincisi ise ihracat sürekli artışla dört yılda % 140’lık artışla, bu yılda ilk beş ayda % 25 artış var.Türkiye’nin döviz probleminin kazaya uğraması riski azaltıldı. Üçüncü hususta yüksek oranlı büyümedir. Son beş yılda % 43, yıllık ortalama % 7,5 büyüme hızı ile Türkiye büyüme ve karlılık açısından bir cazibe merkezi konumuna geldi. Bunun için iç ve dış yatırımlar arttı.Bu üç unsur AKP dönemindeki ana başarılardır. Enflasyonun ve faizlerin düşürülmesi, özelleştirilmenin hızlandırılması, iç ve dış yatırımların artması diğer başarı unsurlarıdır.
İşsizliğin ve cari açığın azaltılması gerekir
     Şu anda Türkiye’de iki önemli problem vardır. Bunlardan birincisi işsizliğin azaltılmasıdır.Bunu 2,5 milyonun altına düşürmektir. İkincisi de cari açığın azaltılmasıdır.Cari açık şu anda yabancı sermaye girişleri ile kapatılıyor ama Türkiye’nin dış ticaret açığının azaltılarak, ihracatın ithalatı karşılama oranının bugünkü % 65’ten % 70 bir üstüne getirilmelidir. Bunu yaparsak, dış ödemeler dengesinde kaza riski çok azalır.Diğer taraftan dış ticaret ve cari açığı azaltmanın üç tane yolu vardır. Birincisi enerji ithalatımızın, ithalata bağlılığımızın azaltılması.Termik, hidrolik, yenilenebilir enerji kaynakları yerli tedarikin artırılması gerekir. İkincisi :Çin ve Ortadoğu’dan olmak üzere dış ticarette bir satıp 13,15 ithal ettiğimiz ülkelerle dengesizlik büyük ölçüde giderilmesidir.
Tarife dışı engelleri kullanmamız gerekir
      Bunun da yolu ihtisas gümrükleri, anti dantik vergileri, refarans fiyatı uygulamaları, asgari ithal fiyatı uygulamaları, teknik şartnameler gibi engelleyici, zorlayıcı tarife dışı engelleri kullanmamız gerekir. Üçüncüsü de; başta makine, ithalat sektörü olmak üzere girdi üretimin, yerli üretimin ihracatının desteklenmesi gerekir. Bu üç unsur başarılabilirse, Türkiye’nin cari açığı ve dış ticaret açığı büyük ölçüde azaltılacaktır.
Değişim unsuruna siyasi partiler kayıtsız kalmıyor
    Her seçim döneminde siyaset kazanı kaynar.Herkes şansını denemek ister. Siyaseti Türkiye’de aktif yapanlar içinde, siyaseti takip edenler içinde çok popüler bir cazibe merkezidir.Her seçim döneminde siyasette yaşadığımız hızlanmayı , kaynamayı bu dönemde de görüyoruz. Partiler arasında birleşme çabaları, bunun yanında çok sayıda partinin seçime girmesi demokrasilerde bunları olgunlukla karşılamak gerekir.Türkiye’de her şeyin birden silinip, yeni bir anlayışın, yeni bir vizyonun doğması mümkün değildir.Türkiye 2002-2007 döneminde daha olgun, daha çalışkan bir parlamentoya sahipti.Yeni dönemde tüm partilerde yeni yüzlerin ortaya çıkarıldığını görüyoruz. Bu da Türkiye’de değişim unsuruna siyasi partilerin kayıtsız kalmadıklarını gösteriyor.”

Ordu Ticaret Borsası Başkanı Necdet Gürsoy: İstikrarın sağlanması gerekir

0
Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN
     Ordu Ticaret Borsası Başkanı Necdet Gürsoy fındık konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;
Bir zamanlar 7 YTL’yi gören fındık fiyatı bugün neden 2.35 YTL’ye düştü?
     “Bunun sebebi gayet açıktır, Bunun nedeni sistemsizliktir. Türkiye’de en fazla ihracatı olan fındık ürününün kendine ait bir sistemi ve politikası olmaması, rekolteye göre tespit edilen sezonluk politikalar neticesinde bugünkü duruma gelinmiştir. Arz fazlası fındık siyasiler ve yetkililer tarafından zamanında çözüme kavuşturulamadı. Bu sorun gittikçe üzerine eklendi. Bu durum fındığı çıkmaz bir noktaya getirmiştir.2009 yılı sonuna kadar, fındığa bir model getirilmezse fındığın geleceği yine karamsardır. Devletin elindeki mevcut stok ve piyasadaki rekolte, dış ülkelerdeki rekolteyi topladığımız zaman çıkan rakamların karışışında dünya tüketiminin çok üzerinde bir stok çıkıyor. Bu da fındığın fiyat etmeyeceğini gösteriyor.
Toprak Mahsulleri Ofisinin fındık piyasasına olumlu etkisi olmuş mudur?
     TMO’nun fındık piyasasına olumlu etkisi olmuştur. Fındık üreticisi ile alıcısının eşit koşullara getirilmesi gerekir. Piyasada bu istikrarı TMO gerçekleştirmiştir. Toprak Mahsulleri Ofisinin eski fındığı piyasaya satması, fındık fiyatının düşmesinin ana nedenlerinden olmuştur. Geçen yıl Aralık ayında 5 YTL’ye fındık alan TMO’nun, bu yıl dolaylı ve dolaysız olarak, eski fındığı piyasaya satması fındık fiyatının bir noktada yükselmesini engellenmiş olmaktadır. Genel olarak TMO’nun piyasaya müdahale yapması, fındığın lehine olumlu bir harekettir. TMO olmasa, başka bir kurumun bu görevi üstlenme zorunluluğu vardır. Aksi takdirde fındık fiyatları daha aşağıya düşer.
Fiskobirlik’in son durumu nedir?
     Fiskobirlik fındık piyasasına girip, fındık almaya başladı. Bu Fiskobirlik açısından iyi bir durumdur. Fiskibirliğin belli bir süreç sonrası, böyle bir hamle yapması fındık için mutlaka iyi olacaktır. Ama ben onların alımdan ziyade piyasadaki satış şeklilerini tenkit ettim. Fiskobirlik’in, fındık piyasasına olumlu katkı yapacak konumda olması gerekir. Fındık iç piyasada ne kadar ucuz satılırsa, ihracatta o kadar düşük olacak demektir. Fiskobirliğin tekrar fındık alımına başlaması iyi bir gelişmedir. Ama fındığı satarken de buna iyi dikkat etmesi gerekir.
Lisanslı Depoculuk ve Ürün İhtisas Borsası çalışmaları ne durumdadır?
    Lisanslı depoculuk ve Ürün İhtisas Borsası çalışmaları son derece ağır gitmektedir. Bakanlığın burada özelikle bilmesi gereken bir şey vardır.Lisanslı Depoculuk A.Ş.’nin 2009 yılında mutlaka hayata geçmesi zorunluluğu vardır. Fındık piyasasında arz olan fındığın veya özellikle Eylül ayında fazla arz olan bir fındığın Lisanslı Depoculuk A.Ş.’ler tarafından stoklanarak alınması, fındığın mutlaka lehine olan bir durumdur. Ürün İhtisas Borsasını kurmak için, Lisanslı Depoculuk A.Ş. ayağını kurmak gerekir. Lisanslı Depoculuk A.Ş. kurulduktan sonra, işin büyük bir kısmı yapılmış olmaktadır. Bundan sonra Ürün İhtisas Borsası çalışmaları en kısa zamanda başlar. Bu çalışmalar Bakanlıkla ilgili konulardır..
Fındığın geleceğini nasıl düşünüyorsunuz?
   Fındığın geleceği şu andaki durumdan bellidir. TMO’nun fiyatı 4 YTL ile başladı, serbest piyasa 2.7 YTL idi. Kasım ayı fiyatı ise 4.5 YTL.’dir. Serbest piyasa ise 2.35 YTL.’dir. Burada dikkate alınması gereken bir şey vardır. Bu durumda fındığın serbest piyasada düşük olmasına neden olan unsur fındığın sistemsizliğidir. Fındığın geleceğini şekillendirmek ve yönlendirmek istiyorsak, fındığın 2009 yılında istenilen bir modele kavuşturulması gerekir. Bu durumda üreticinin ve alıcının fındığını kaça satacağını bilmesi gerekir.Bu nedenle fındık piyasasında istikrarın sağlanması gerekir. İstikrar sağlanmazsa fındığın geleceği bugünlerden daha kötü olabilir.”

Kastamonu Girişimci Kadınlar Derneği Başkanı Mehtap Bozacı: Aile bütçelerine destek olmalarını sağlamak

0
Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN
    Kastamonu Girişimci Kadınlar Derneği Başkanı Mehtap Bozacı, kadın ve kadın girişimciliği konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;
Küçük adımlarla büyümeye çalışıyoruz
     “Meslek Yüksek Okulunda bir kursa katıldık. Kursa katılan bayan sayısı 300 idi. Bu kurs bittikten sonra eğitim aldık. 30 kişi birleşerek derneğimizi kurduk. Bu sırada büyük zorluklar yaşadık. Amacımız kadınlarımızın aile bütçelerine destek olmalarını sağlamaktır. Fuarlara ve festivallere katıldık. Katıldığımız festivallerde sipariş almak için üretim yapmamız gerektiğini öğrendik. Sosyal güvencesi olmayan hanımlarla 2 tane proje yaptık.
     Halk Eğitim Merkezinden sertifika aldılar. Kurs öğretmeni olarak başlayan arkadaşlarımız oldu. Kastamonu el dokumalarının kıyafette tasarım uygulaması projesini başlattık. Hollanda ve Danimarka’ya satış yaptık. Paylaşım çok güzeldir.30 dernek üyem olup, 30 kursiyer mezun olmuştur. Birlik ve beraberlik içerisinde her şeyi başarabiliyoruz. Ürünlerimizi pazarlama aşmasındayız. Küçük adımlarla büyümeye çalışıyoruz.
Kastamonu’da kadınlar ikinci plandadır
     Kastamonu’da hanımlar kabuğunu kıramamıştır. Kastamonu’da kadınlar ikinci plandadır. Ağır yük hanımlardadır. Kadınlara daha çok imkân verilmelidir. Önce ben iyi olmalıyım ki ben etrafa bir şeyler vermeliyim. Biz her şeyde ikinci plana itildiğimiz zaman, paspas olduğumuz zaman bizim yetiştirdiğimiz çocuklarda aynı şekilde olur. Devamının aynı olmaması gerekir. Bunun böyle olmasını inanıyor ve düşünüyorum.
Yardım etmeyi, paylaşmayı, beraberlik içinde olmayı seviyorum
     Daha önce dernek başkanlığı yapmadım. Arkadaşların isteği üzerine dernek başkanı oldum. Yardım etmeyi, paylaşmayı, beraberlik içinde olmayı seviyorum. Ekibimde tek başına bırakılmadım. Kastamonu’yu tanıtmak için internet sayfası açmayı düşünüyorum. Kastamonu’nun tüm ürünlerinin tanıtıldığı bir internet sitesi olması gerekiyor. Kastamonu’nun tanıtımı yeterli değildir. Kastamonu dokumlarının pazar alanı yoktur. Kastamonu’da neleri bulması gerektiğini gösteren bir danışma bürosu yoktur. Kısaca Kastamonu’da Kastamonu’yu tanıtacak bir turizm danışma bürosu yoktur. İlin giriş ve çıkışlarında tanıtım levhaları konulması gerekir 
Tüm partilerde kadınlar azınlıkta, beyler çoğunluktadır
     Partide tek liste çıkıyor, herkes onu kabul etmek zorunda kalıyor. Tüm partilerde kadınlar azınlıkta, beyler çoğunluktadır. Bir parti teşkilatında 3 tane bayan varsa, onlarda aktif görevlerde değildir. Kastamonu Esnaf Odalarında hiçbir hanım yetkili yoktur. Amacımız Kastamonu el sanatlarını en güzel şekilde yurt içinde ve yurt dışında tanıtmaktır.”
 

Ordu Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Servet Şahin: “Ulaşım olmayınca, yatırımcı gelmiyor”

0
Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN
   Ordu Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Servet Şahin Ordu’nun ekonomik durumu ve geleceği konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;
Turizm Ordu’nun can damarlarından birisi
    “Ordu ve Giresun ilinin toplam nüfusu bir buçuk milyona yakındır. Böyle bir nüfusa sahip iki ilimizin havaalanı yoktur. Ulaşım olmayınca, ilimize yatırımcı gelmiyor. Turizm Ordu’nun can damarlarından birisi olmasına rağmen, ilimize turist gelmiyor. Öğretim üyesi gelmediği için eğitime katkı az oluyor. Ordu’muzun önceliği hava alanıdır. Ordu’nun temel geçim kaynağı olan fındığın değerlendirilmesi gerekir.
Emanete alınıp, % 25’nin kredi olarak kullanılması gerekir
    Fındığın sezon başında 15 Ağustos’ta TMO veya Fiskobirlik tarafından en azından sermayeden alınıp, % 25’ninin parasının kredi olarak kullandırılması gerekir. Fındık ürünü piyasaya sürülür sürülmez, emanete alınıp %25’nin kredi olarak kullanılması gerekir. Böylece fındığın piyasaya girdisi iki kat artacaktır. Bu şekilde hem üretici iki para kazanacaktır. Böylece sanayici ve tüccarın cebine de iki kat fazla para girecektir. Çünkü 2,5 TL’ye fındık satıldığı zaman giren belli, 5 TL’ye satıldığı zaman giren para bellidir. Bu tüccarımıza ve sanayicimize iki kat para olarak yansıyacaktır. İnşaat, giyim, beyaz eşya sektörüne, sağlık sektörü olmak üzere her sektöre iki kat daha fazla para girecektir.
Fındığa enflasyon oranında bir fark verilsin
   Fındığa enflasyon oranında bir fark verilsin. Ancak fındık hemen alınsın. Üretici fındığı koyacak yer bulamadığı için, fındığın hemen alınması gerekir. 15 Ağustos itibariyle fındığı herkes depolara teslim etmelidir. Üreticinin temel giderlerinin karşılanması için % 25 oranında kredi verilmesi gerekir. Fındık emanet kalsın. Parası üç ay sonra ödensin hiç önemli değil. Ama fındığımızı hemen alsın. Bu nedenle tüccarda o fiyata çıkmak zorunda kalacaktır. O arada mevcut fındık Avrupa’ya satılmazsa tüccar bir-iki aya içinde açığı kapatacaktır. Eximbank kredilerinin uzun vadeli tüccara verilmesi gerekir.
Ordu Üniversitesi geç kalınmış bir olaydır
   Oda binamızı odamıza yakışır bir hale getireceğiz. Havalananın yapılması ve fındıktaki kaosun ödenmesi öncelikle yapacak işlerimizdendir. Mevcut dere yolumuzun bitirilmesi için hükümetimizle-bürokratımızla ortak çalışacağız. Ordu Üniversitesi geç kalınmış bir olaydır. Samsun, Trabzon Üniversitelerinin 40–50 bin öğrencisi var iken, ilimizde 2–3 bin öğrenci vardır. Bu nedenle öğrenci kapasitemizin 10- 20 bin olması gerekir. Bacasız fabrika dediğimiz üniversitelerimizin güçlenmesi gerekir.”
 

Giresun Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı ve Giresun MHP Belediye Başkanı Adayı: “Giresun’da iş istihdamı sağlanmalıdır”

0
Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN
   Giresun Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Odaları Birliği Başkanı ve Giresun MHP Belediye Başkanı Adayı Ali Kara, Giresun konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;
Giresun’da bir ARGE çalışması olmadığını gördüm
    “Giresun’da 20 yıl sendika başkanlığı yaptım. Kamu’da uzun süre görev yaptım. Emekli olduktan sonra Giresun Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı oldum. Bu görevlerim süresin içinde Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanlığım döneminde Giresun’da bir ARGE çalışması olmadığını gördüm. Gerek valilik, gerekse Belediyede Giresun’un bir hedef programının olmadığını gördük.Esnaf ve Sanatkarlar Odasında kurmuş olduğum ARGE çalışması sonucu Giresun’un çok şeyler kaybettiğini, özellikle valisi olan bir köy konumuna düştüğünü, kamı yatırımlarından nasibini alamadığını, milletvekilleriyle, bürokratların, bürokratlarla belediyenin, belediye ile vilayetin,vilayetle üniversitenin diyaloglarının çok zayıf olduğunu gördüm.
Giresun’un liderinin, önderinin olmadığı
   Haliyle bu derece dağınık, bu derece kopuk bir vilayete hizmet gelmesinin mümkün olamayacağını gördüğümde;  Giresun’da 2005 yılında yapılan bir analiz çalışması sonucunda; Giresun’un zayıf yönleriyle ilgili maddelerinden birisi; Giresun’un liderinin, önderinin olmadığını, Giresun’un kaybediş gerekçelerini, Ankara’da bürokratının olmaması, siyasilerle halkın, halkla milletvekillerinin diyaloglarının yoğun bir şekilde kopuk olması neticesinde bir öndere ihtiyaç olduğunu, bu önderin bir türlü siyasi yapılanma ile giderilemediğini, özellikle Türkiye’deki mahalli seçimlerin iktidar ve Ana Muhalefet Partisi arasında geçmiş olması nedeniyle her iki partide sadece seçmen tabanına güvenerek hiçbir proje üretmeden, hiçbir kaynak çalışması yapmadan, nasıl olsa bir memnunlar birde gayri memnunlar var.
Belediye başkanlarının vasıflı kişilerden oluşmadığını
    Memnunlar memnun tarafıyla seçecek, gayri memnunlar ise hükümete küsenler tarafından seçilir düşüncesiyle belediye başkanlarının vasıflı kişilerden oluşmadığını, vasıflı kişilerden oluşmaması neticesinde de üretim, araştırma  olmadığını, özellikle proje çalışmaları yapılamadığını gördüğümüzde bu işi çözebilecek bir ekiple yola çıkarak; deneyimli, tecrübeli, aklını ve yüreğini müşterek kullanabilen bir ekip ekolü anlayışı ile Giresun’un sorunlarına çözüm üretilebileceğini, Giresun insanı, kaybettiklerini çok basit bahanelerle, kılıflarla kendini teselli yönüne gidiyor. Bu nasıl mı? derseniz; İşte her kaybedilen olayda Trabzon büyükşehir, bizim hakkımızı elimizden alıyor gibi, hiç mantığa sığmayan ve mantalitesi olmayan, basit yollardan kendini avutmaya giderek, daha çok kaybedilmesine sebep oluyor.
Giresun’un ufkunu açacak, hedef projeler üretecek
   Onun içindir ki yapmış olduğumuz çalışmalarda; Giresun’un ufkunu açacak, hedef projeler üretecek, küçük hesaplar yapmadan, büyük projelere imza atabilecek, problemler doğduktan sonra çözüm arayan değil, problemler doğmadan tedbir alan bir zihniyetle yola çıkmanın hesabını yaptık. Giresun’a bir değişim rüzgarı getirebilmek için aday olduk. Giresun Belediye Başkanlığına aday oluş gerekçemiz budur.
 Fındık mitingini organize eden kişi benim
    Giresun’da öncelikle herkesin ortaklaşa ve Türkiye’nin gündeminde olan fındık mitingi var. Fındık mitingini organize eden kişi benim. Türkiye fındık mitingini organize eden ve bu duruma getiren benim. Giresun’un fındıktan yani tarımdan artık daha nasibini alması mümkün değildir. Çünkü 4572 sayılı Birliklerin özerkleştirme yasası Anayasanın özüne aykırıdır. Anayasanın 171.maddesindeki, kooperatifçiliğin; büyümesi, gelişmesi ve desteklenmesi hükmüne aykırı bir gelişme olmuştur. Bundan dolayı da Giresun’un fındıktan beklediği geliri elde etmesi mümkün değildir. Bugün görüyoruz ki fındık 2 milyon liraya düşmüştür.
Bölgeyi tanımayan insanlar tarafından idare edilmesi
    Tüm Türkiye artık öğrenmelidir. Dün FİSKO Birliği hantal yapısıyla suçlayanlar, bugün Toprak Mahsulleri Ofisinde bölgeyi tanımayan insanlar tarafından idare edilmesi neticesinde 50 trilyona yakın bir yolsuzluk vardır. 80 küsur kişi içeri alınmıştır, tutuklanmıştır. Bu 80 küsur kişinin içerisinde en az 12–13 tanesi AKP yöneticileridir. Haliyle buradan bir kaynak olmadığına göre, Giresun kendi yağıyla kavrulmak zorundadır. Kendi yağıyla nasıl kavrulur. Turizm hedeflerini ortaya koyarak gelişebilmek için kalenin, yeni kayanın, adanın turizm hizmetlerine sunulma mecburiyeti vardır.
Giresun’un yeni bir imar yapılanmasına ihtiyacı vardır
    Giresun’un yeni bir imar yapılanmasına ihtiyacı vardır. Bu zaruri ve zorunludur. Giresun doğusuyla, batısıyla kentleşmiş ve artık şehir, yeşil Giresun olmasına rağmen taş yığını haline gelmiştir. O halde Giresun’un imara açılacak bence güneyde çok müsait alanları vardır. Bir tanjant yola ihtiyaç vardır. Denizle şehrin bağlantısı kesilmiştir. O zaman yeni hareketler, yeni iş alanları yaratabilmek için imar mevzuatını ve çok katlı sisteme dönüşmelidir. Daha fazla yeşil alan bırakarak çok katlı sisteme dönüşme zorunluluğu vardır. Giresun’da park sorununun acilen çözülmesi gerekir.
Giresun’da şehir içinde hiçbir yaşam alanı yoktur
    Giresun’da şehir içinde hiçbir yaşam alanı yoktur. Bugün Keşap Meydanı, kadınlar pazarı olarak bilinen yer, sokak başından her yere, sütlaç köprüsündeki Cumartesi pazarları üzerleri yaşam alanlarına dönüştürülmek suretiyle 6 katlı otopark yapıp, park alanlarının düzenlenmesine, şehirde 1999 yılından, 2009 yılına kadar hiçbir şekilde bir metre cadde yapılmamıştır. Bir tane bulvarı yoktur. Giresun şehir içi geçişi tam bir rezalettir. Çünkü Doğu Karadeniz Bölgesindeki 540 km. Samsun-Sarp yolu arasında Giresun şehir içi geçişi kadar olumsuzluk yaşamış, hiçbir ilçe, hiçbir vilayet yoktur. Burada 26 kişiye yakın insan canını kaybetmiştir. Akçaabat’a girdiğinizde; Trabzon-Akçaabat arasında duble yolda 8-10 tane kavşak ve lambalar olasına rağmen, Sungurlu’daki duble yolda, Samsun’un çıkışındaki çevre yolunda 8 tane yeşil lambalar olmasına rağmen, Giresun’da bir giriş, bir çıkış arasında cezalandırılmıştır.
Denizle bağlantımız sağlanmalı
    5393 sayılı Belediyeler Kanunu gereğince şehir içerisindeki her türlü yol yapımından Belediye sorumlu olduğuna göre mutlak surette denizle bağlantımız sağlanmalı ve trafiğin buradaki süratli hızı kesilmek suretiyle 60–50 km. standardına gelip, şehir içi düzenlenmelidir. Giresun’da iş istihdamı sağlanmalıdır. Bu kent konseyi kurularak, Giresun’daki önceki meselelerde strateji planları yaparak Giresun’un ivedilikli, aciliyeti olan kısa, orta ve uzun vadeli projeler hayata koyarak, beş yıl sonranın hesabı bugünden yapılmak kaydıyla Giresun’un önünün açılma imkanları vardır. Ama bu geniş perspektif arayan, tek tek analiz yapılması gereken, halka bütünleşerek, halka rağmen değil. Giresun’un çok önemli bir sorunu daha vardır. AB’ye uyum yasaları çerçevesinde, AB kanunlarına adapte olma ile ilgili 2008 yılında kanun çıkmış, çöp meselesinin artık vahşi depolama sisteminden kurtulması lazımdır. Bundan modernize imkanlarla kurtulacaksınız.
Giresun bir tek proje üretememiştir
    Giresun bir tek proje üretememiştir. Gümüşhane 2,6 trilyon lira hibe projelerinden hibe almıştır. Giresun iki kuruş hibe alamamıştır. Onun için akıllı, proje üretebilen, gelişebilen, halkla bütünleşerek, halkın ihtiyaçlarını giderecek, karşılıklı iletişim sağlayabilecek güçlü, yürekli bir lidere ihtiyaç vardır. Bu lider Giresun’un sorunlarını mutlak surette çözebilecek kabiliyette olmalıdır

TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu: “Türkiye’nin geleceği için ufuk çizmelerini istiyoruz”

0
Haber: İlker ÇAKAN
   Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanlığının 62. Genel Kurul toplantısı Ankara-Söğütözü’ndeki TOBB Üniversitesi salonunda yapıldı.Genel kurul toplantısına; Başbakan R.Tayyip Erdoğan, Bakanlar Kurulu üyeleri, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, TOBB’a bağlı oda başkanları, üyeler katıldı.Toplantıda:TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal birer konuşma yaptılar. TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu yaptığı konuşmada şunları söyledi;
    “Türk iş camiası olarak siyasi partilerimizden, ekonomik istikrar ortamını güçlendirecek bir tedbirler paketi hazırlamalarını ve Türkiye’nin geleceği için bir ufuk çizmelerini istiyoruz; Ekonomisi % 7’nni üzerinde büyüten, bütçesi açık vermeyen, enflasyonu ve faiz oranları tek haneli seviyeleri geçmeyen, işsizlik oranı % 5’in altına inmiş, kişi başına geliri 10 bin dolara yükselmiş, bir Türkiye istiyoruz.Türkiye’nin büyümesi eskiye göre daha iyidir ama, küresel yarışta önümüzdekilere yetişebilmek için, yüksek büyüme hızını kalıcı kılmak zorundayız. Hemen hemen her ülkenin büyüdüğü bu dünyada, yavaşlama lüksümüz yoktur.
    Durmak, kaybetmektir. Türk insanı müteşebbistir. Ekonomideki başarının kahramanı kobilerimizdir. TOBB olarak Türkiye’nin sanayi stratejisinin hazırlanmasına aktif katkıda bulunmak istiyoruz. Küreselleşme sürecinin dışında kalarak, kapılarını kapatarak, içine dönük bir yapı içinde, ne Türkiye ekonomisi büyür ve gelişir, ne de Türkiye lider ülke olur. Sonu gelmeyen siyasi içerikli tartışmalardan başımızı kaldırdığımızda, aydınlık bir geleceğin bizi beklediğini görebiliriz. İktidarıyla, muhalefetiyle meclisimizin tamamı, AB katılım sürecinde örnek bir uyum ve işbirliği göstermiş, önemli mevzuat değişikliklerine imza atmıştır. Dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmak, dünyada sözü geçen bir ülke olmak elimizdedir. Ama bunun için, dün yapmadığımızı bugün yapmalıyız. Başladığımız işi bitirme zamanıdır.”  

Sihirli Fermuarlar Projesi Türkiye finaline katıldı

0
Haber: İlker ÇAKAN

    Amasya-Merzifon Kız Teknik ve Meslek Lisesi Giyim Üretim Teknolojisi Alanı Tasarımda Verimlilik Grubunca hazırlanan ve proje danışmanlığını öğretmen Arzu Şirin’in yaptığı, Büşra Okut, Gamze Ceylan, Nesrin Keklikçi  adlı öğrencilerin hazırladığı “Sihirli Fermuarlar” projesi; Amasya il birincisi, Karadeniz bölge ikincisi olarak, Türkiye finaline katılarak ilk 19 proje arsında yer almış bir projedir.

    Bu proje  ile kalkınmanın itici gücü olan verimlilik çerçevesinde; bayanların giyinme ihtiyaçlarına kısa sürede cevap vermek, özellikle genç nesil bayanlar için, güncel anlamda daha önce denenmemiş yeni nesil bir tasarım oluşturmak, aktif giyimde rahatlığa ve fonksiyonelliğe önem veren, günün her saati şık bayanların tercih edeceği ekonomik, çok amaçlı giysi üretmek amaçlanmıştır. İşlevselliği ve görünümü açısından zamandan, emekten ve paradan tasarruf etmek amaçlanmıştır.

 
                        
                     Merzifon Kız Teknik ve Meslek Lisesi öğrencisi Aycan
                                 Sihirli Fermuarlar Projesi çercevesinde
                                     hazırlanan bayan giyimi sunarken
 
                                            
                                             Merzifon Kız Teknik ve Meslek Lisesi
                                             öğrencisi Aycan Sihirli Fermuarlar
                                             Projesi Danışmanı Öğretmen Arzu Şirin 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Amasya Üniversitesi Halk Oyunları Ekibi

0

Haber: İlker ÇAKAN

   Amasya Üniversitesi Halk Oyunları Ekibi oynadığı Artvin yöresi oyunuyla izeliyicilerin beğenisini kazanmaya devam ediyor. Amasya Üniversitesi Halk Oyunları Ekibi ülke genelinde yapılan Üniversitelerarası   halk oyunları yarışmaların da  katılıyor.

 
                            
                                   Amasya Üniversitesi Artvin Halk Oyunları Ekibi  
error: Content is protected !!