Cuma, Aralık 19, 2025
tr
Ana Sayfa Blog Sayfa 287

Tokat Valisi Şerif Yılmaz: “Tokat tarım kenti”

0

Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN

  Tokat, Orta Karadeniz Bölgesinde bulunmakta olup; ovası, suyu, tarihi, tarımı, kültürel değerleri ile adeta bir merkez durumundadır. Pazar ilçesinde bulunan Ballıca Mağarası dünyaca ünlüdür. Tokat, özellikle tarım ürünleri alanında elde etmiş olduğu başarı ile bölgede dikkat çekmektedir. Tokat ayrıca eğitimde başarıyı yakalamış illerimizden de birisidir. Diğer taraftan da ildeki turizm ve tarım alanındaki yapılan çalışmalar da dikkat çekiyor. Tokat Valisi Şerif Yılmaz’ın ilde yapılan bu çalışmaları bizzat kendisin takip ediyor.

  Tokat’a ve ülkemize hizmet etmeyi kendine ilke edinen, devlet adamı duruşu sergileyen, samimi ve güler yüzlü tavırlarıyla herkesin takdirini kazanan, Tokat Valisi Şerif Yılmaz, “Tokat ‘da tarım, turizm ve Tokat’ın eğitimdeki başarısı” konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;

Yeni projelerle desteklemeye çalışıyoruz

    “Tokat’ın gelişmesi ile ilgili yaptığımız çalışmaların birincisi tarımdır. Tokat tarım kentidir. Nüfusumuzun % 70’i tarımla geçimini sağlamaktadır. Bu nedenle birinci önceliğimiz her halükarda tarımdır. Bu bölgede yaşayan insanlarımızın hayat seviyesini yükseltme açısından da tarımdan geliri artırmamız lazımdır. Tarımsal geliri artırıcı çalışmalar daha önce başlanmış, biz ise devam ettiriyoruz. Yeni projelerle bunu desteklemeye çalışıyoruz. Özel İdare kaynaklarıyla yaptırmış olduğumuz sebze yetiştiriciliği ile ilgili çalışmalarımızı geçen hafta içerisinde yerinde inceleme fırsatı bulduk. Çiftçilerimizle beraber olduk.

Bizde çiftçi denilince köylü anlaşılıyor

  Zaten bende bir çiftçi çocuğuyum. Dar alanda biz elimizden gelen desteği vermeye çalışıyoruz. Tabirimi maruz görün. Köylülükten, çiftçiliğe geçmeye çalışıyoruz. Aslında Türkiye’nin büyük sıkıntısı budur. Bizde çiftçi denilince köylü anlaşılıyor. İşletmecilik açısından belli bir seviyeye ulaşmamız lazımdır. Çiftçi deyimi yerine oturması gerekir. Ama bizde şu an itibariyle AB normlarına göre çiftçilik sayımız çok azdır. Bu durum bitkisel ve hayvansal üretimde de aynıdır. Tarım olarak değerlendirdiğimizde çiftçiliğe geçmemiz lazımdır. Çiftçiliğe geçmemiz içinde o ölçüyü yakalamamız gerekir. Onun içinde belir bir gelir seviyesine ulaşması lazımdır. Biz mevcut imkanlarımız çerçevesinde çiftçilerimizin belirli bir seviyeye gelmesi ve hayat standardını yakalaması için desteklerimizi yerinde dinleme fırsatı bulduk.

Tarım yapılan arazisinin bugün itibariyle üçte biri sulanabiliyor

  Tokat’ın mevcut tarım yapılan arazisinin bugün itibariyle üçte biri sulanabiliyor.Yapılan çalışmalarla ve devletimizin yapmış olduğu büyük yatırımlarla beraber sulama oranı üçte ikilere ulaştığı zaman Tokat’ın çiftçisi gelirini ikiye katlamış olur. Tarım dayalı sanayi ise bununla beraber gelecektir. Ayrıca istihdam sağlama fırsatı verecektir. Devletimizin vermiş olduğu tüm imkanlar tarıma dayalı tarımsal destekler çiftçilerimize kullandırılmaktadır. Tarıma dayalı sanayide çalışan müteşebbislerimize gerekli kolaylıklar ve destekler sağlanmaktadır. Bunun yanında bizim açımızdan belirli bir birikimi olan, kültürü olan, medeniyet geçmişi olan Tokat; doğa,tarih ve kültürü bir arada barındırabilen ender illerimizden bir tanesidir. O nedenle bizim turizme de talip olmamız lazımdır. Turizmle ilgili de mevcut alt yapının yeterli hale gelmesi lazım. Bugün itibariyle mevcut tarihi eserlerimizin büyük bir kısmı restore edildi ve onarıldı. Turizmin hizmetine sunulma aşamasına geldi. Sivil mimari ile ilgili henüz yeteri miktarda restorasyon ve düzenleme çalışmaları istediğimiz miktarda yapılmadı.

Tokat’ın tanıtıma ihtiyacı vardır

  Bunun için özel şahısların ve müteşebbislerimizin de bu alana girmesini bekliyoruz. Tokat bu mevcut değerleri en iyi şekilde kullanabilmesi içinde tanıtıma ihtiyacı vardır. Tokat Ballıca Mağarası dünyada doğal güzellikleri olan ender mağaralardan bir tanesidir. Bu doğal güzelliğin yeteri miktarda tanıtılmaması ve işletmede bana göre bir takım sıkıntılardan dolayı inşallah önümüzdeki günlerde ihale suretiyle özel sektöre verilecektir. Mağaranın işletmesiyle beraber, diğer imkanlarla birlikte, gelen misafirlerimize en iyi şekilde rahat edebileceği bir ortamın oluşturulması ile ilgili çalışmalar Kültür ve Tabiat Varlıkları Kurulunun izniyle girişim planı çerçevesinde o alanda yeni yapılaşmalar meydana gelecektir. İnşallah Ballıca Mağarasına giren insan orada konaklama imkanına kavuşacaktır. Bu Tokat adına da çok önemlidir. Çünkü Tokat’a gelen misafirlerimizin ortalama konaklama süresi % 1.2’dir. Bu bugün itibariyle çok kısadır. Bizim Tokat’a gelen insanlarımızı daha fazla misafir etmemiz bölgenin tamamını görmesi açısından çok önemlidir.   

Yıllık 150.000’e iç ve dış turizm potansiyelimiz vardır 

  Çünkü Tokat sadece il merkezinde bezenmiş tarihi dokunun güzelliği değil, ilimizin her ilçesinde doğal güzelliklerin yanında, kültürel değerlerimiz, tarihi eserlerimiz köylerimize varıncaya kadar mevcuttur. Gelen insanların geniş alanda bunların tamamını görebilmesi için birkaç güne ihtiyacı vardır. Biz bunları daim şekilde, yeteri miktarda tanıtamadık, bunları yeteri miktarda tanıtamadığımız içinde istenen miktarda misafirimiz şu anda gelmiyor. Yıllık 150.000’e iç ve dış turizm potansiyelimiz vardır. Bu turizm açısından çok az bir sayıdır. Turizmde hedefimiz yıllık bir milyon kişidir. Devletin imkanlarıyla Tokat’ı her platformda tanıtmaya çalışıyoruz. Bizim amacımız yurtiçi ve yurtdışında Tokat’ı tanıtarak misafirlerin gelmesidir. Bu amaç doğrultusunda geçen Nisan ayı içerisinde Ankara Kültür Merkezinde Tokat Günleri adında bir tanıtım programı düzenlendi. Bu tanıtımda başarılı olduğumuz düşüncesindeyim. Tanıtımda ilk planda yurt içinde düşünülecek ilk yer Ankara’dır. Ankara’dan hafta sonunu değerlendirmeyi düşünen insanlar açısından en yakın cazibe merkezi Tokat’tır. Bunun için yurtiçi tanıtımda önce Ankara’yı planladık. Bunun yanında değişik tur operatörleri zaman zaman görüşmelerimiz oldu.  Tur operatörlerinden Doğu Karadeniz gezisi sırasında Tokat’a yer vermelerini istedik.

Zile sivil mimarinin en yoğun örneklerinden bir tanesi

  Değişik bölgelerdeki insanların Tokat’a uğraması turizm açısından önemlidir. Turizm açısından karşısındaki insanın inanması lazımdır. Turizm uzun soluklu bir çalışmadır.Turizm fabrika kurar gibi öbür gün karşılığı alınacak bir yatırım değildir.Turizme hazırlanmak uzun zaman gerektiriyor. Turizme halkımızın da inanması lazımdır.Turizm konusunda yapılan çalışmaları zaman içerisinde öğrenmesi lazımdır.Alışkanlıkları,belli bir yaşam biçimini değiştirmek zordur.Turizm uzun soluklu bir iş diye düşünüyorum.Tanıtımı yapsak sonucunu bugün-yarın alamayabiliriz.Gerçek sonucu ancak 20 sene sonra alabiliriz.Turizmde işin zorluğu da buradan geliyor. İnsanları böyle kanalize  etmek zor oluyor. Tokat önümüzdeki yıllar itibariyle tarihi, kültürel varlıkları ve doğal güzelliklerinin yanında Tokat merkezde, Zile, Niksar’da  sivil mimari örnekleri vardır. İleriki yıllarda Zile ve Niksar ilçelerimiz Karabük-Safranbolu, Ankara-Beypazarı olabilir. Zile sivil mimarinin en yoğun örneklerinden bir tanesidir. Zile, sayısal yönden en fazla sivil mimari örnekleri bulunan ender ilçelerimizden birisidir.

Turizm bacasız sanayidir

  Sanayi her ne kadar bizim için önemliyse de sanayinin gelmesi için hazır hammaddeler üzerinde kolaylık sağlıyor ama onun haricinde sizin cazibenizin olmadığı bir yere müteşebbisin gelip yatırım çok fazla mümkün değildir. Teşvikler nedeniyle yatırım yapanlar var. İlimizdeki mevcut kaynakların kullanılması veya bu coğrafyaya hitap edebilecek yatırımlar için caziptir. Onun haricinde İstanbul, İzmir gibi tüketim bölgelerine yakın yerler varken bize çok fazla kimse gelmiyor. O nedenle tarıma dayalı sanayi için elimizde mevcut hammadde üzerine iş ve işlemler yapabilecek sanayinin kurulması doğrudur. Turizm bu açıdan bacasız sanayidir. Turizmin getirisi daha fazladır. Turizmde hizmet sektörünün tabana yayılması önemlidir. Bu sektörden daha fazla insanın istifade etmesini sağlayan bir paylaşım sistemidir. Yapılan çalışmalarla birlikte önümüzdeki yıllar itibariyle Tokat’ın turizmde hak ettiği alır diye düşünüyorum.

El baskısı yazma ve bakırcılık Tokat’ın geleneksel el sanatlarıdır

  Geleneksel el sanatlarını sürdürmek için; maddi boyutu açısından, dünya ile rekabet etme açısından zordur. El baskısı yazma ve bakırcılık Tokat’ın geleneksel el sanatlarıdır. Bu çoğu illerimizde olmayan bir özelliktir. El baskısı yazmacılık Tokat’ın markasıdır. Tokat bununla anılmıştır. Çok geçmişten gelen bir gelenektir. Şu an itibariyle bu işi yapan ustalarımız vardır. Ustalarımızda sanayiye karşı direnme aşamasındalar. Günde imal ettiği ürünlerle, aynısın veya benzerinin sanayide üretilmesi karşısında ne kadar dayanabileceklerini bilemiyorum. İnsanlar para harcarken de o işi ve sanatın değerini bilenler belki o parayı verip alıyorlar. Eğer görsel açısından benzerini de kullanabiliyorum diyorsa,  daha ucuz olan sanayi ürününü alıyor. Diğer yönleri bu işi üreten insanların emeklerinin karşılıklarını alamama gibi bir sonuç doğuruyor. İster istemez yeni neslin el sanatlarına yönelmesini engelliyor. En büyük sıkıntı budur. Gerek el sanatı yazmacılık sanatı ile uğraşan ustalarımız, gerekse bakırcılık ile ilgili uğraşan ustalarımız var.

 
                                             
                                                 Tokat Valisi Şerif Yılmaz
 
Geleneksel el sanatları turizmle ilgilidir

  Bunun gelecek nesillere aktarılmasında Halk Eğitim Merkeze aracılığı ile biz destek oluyoruz. Ben ilerde hayatımı idame ettirmek düşüncesi pek fazla yaygın olmadığı için bu en büyük sıkıntılarımızdan birisidir. Turizmde ilgili açılımı yapabilirsek, aynı zamanda geleneksel el sanatlarını da geliştirmiş olacağız. Bunların birbirleriyle bağlantılı ve ilgili olduğunu görüyoruz. Buraya bunun için yurtiçi ve yurt dışından gelecek insanlar olacaktır. Dünyadan belki bu iş için buraya gelecek insanlar olacaktır. Geleneksel el sanatları turizmle ilgilidir. Geleneksel el sanatlarımızı, kültürümüzü yaşatma açısından kendi kültürümüzle beraber dünyaya açılmasında çok önemlidir diye biliyorum.

Tokat eğitimle ilgili belirli bir mesafe almıştır

  Tokat eğitimle ilgili belirli bir mesafe almıştır. Fiziki mekan olarak okullardaki sınıf mevcutları Türkiye ortalamasının altındadır. Geçmişten bu tafra yapılan okullardaki derslikler sayesinde bugüne kadar geldik. Biz şu anda ihtiyaç olan yeni yerleşim alanlarında, ihtiyaç olan mevcut yerleşim yerlerine ilave derslikler yaparak aynı seviyeyi muhafaza ediyoruz. Bu durum Türkiye ortalamasının altındadır. Bunun yanında eğitimin kalitesini artırmaya çalışıyoruz. Arkadaşlarımız güzel çalışmalar yapıyorlar. Bu vesileyle tüm milli eğitim çalışanlarına, idareci, öğretmen arkadaşlarımıza ve öğrencilerle beraber eğitimin içine giren velilerimize teşekkür ediyorum.

Eğitimde belirli bir yükselişin yakalanmasıdır

  Tokat matematiksel puan açısından lisans yerleştirme sonuçlarına göre yani üniversiteye giriş açısından Türkiye genelinde üç yıl önce 43. sırada iken, geçen yıl 35. sırada, bu sene 24.sıradadır. Türkçe-Matematik puan sıralaması itibariyle 36. Sırandan, 32. Sıraya, bu yılda 7 sıraya çıktı. Türkçe-Sosyal puan sıralamasında 26. sıradan 19. sıraya, bu sende 4.sıraya geldik. Bu belirli bir sürecin takip edilmesidir. Eğitimde belirli bir yükselişin yakalanmasıdır. O nedenle önemlidir. Yoksa yıllık iniş-çıkışlarla belirli bir kaydı yakalamanız mümkün değildir. O nedenle her fiziki mekan, hem içerik açısından da doldurulması ve eğitimin belirli bir seviyeye gelmesi ilgili çalışmalarımızda doğru yolda olduğumuzu gösteriyor. Bu nedenle geçmişten bugüne kadar gelen arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. İnşallah velilerimiz ve çocuklarımız bu kaliteli eğitim sayesinde bahsettikleri yere gelebilirler.”

Artova Kaymakamı Mustafa Şahin’in eğitimde Türkiye örneği başarısı

0

  Artova ilçesi Tokat ilinin gelişmişlik ve ekonomik yönden en geri kalmış ilçelerinden birisidir. Ekonomik anlamda ilçenin tek sanayi kuruluşu; 2007 yılında kurulan ve Türkiye çimento üretiminin % 2’sini karşılayan ADOÇİM Çimento Fabrikasıdır. Ancak bu fabrikada çalışan insanların büyük bir kısmının kiralık ev bulunmaması nedeniyle Tokat’a geliş-gidiş yapmaktadırlar. Bu nedenle ilçeye ekonomik katkısı da fazla olmamaktadır. Bu eksikliği gören Artova gören Kaymakam Mustafa Şahin 4 bloktan oluşan 104 konutun TOKİ tarafından yapılmasına sağlamıştır.

  Kısaca ekonomik anlamda ilçenin genel tablosunu çizdikten sonra Artova’da ilçesinde tek lise olan Artova Lisesi öğrencilerinin 2009-2010 yıllarında üniversite  imtihanlarında almış oldukları başarıyı gördükçe ve bu başarıda uygulanan yöntem ve birlikteliği gördükten sonra Artova Kaymakamı Mustafa Şahin’i ve bu başarıyı örnek bir ekip ruhu içinde yakalayan her kademedeki ekip elamanlarını yürekten tebrik ediyorum.  Artova Kaymakamı Mustafa Şahin bu başarıyı elde etmek için ilçede eğitim seferberliği başlatarak, eğitimde elde  edilmesi güç olan bir başarıyı elde etmiştir.

  Çünkü bir fabrika kurup ve gerekli hammaddeyi alıp, ilgili elemanları alıp işe başladığınızda istediğiniz kalite ve başarıyı elde ederseniz. Halbuki eğitimde böyle bir başarıyı elde etme şansınızın garantisi yoktur. Çünkü eğitim, insanın beynine yapılan bir yatırımdır. Bunu ne kadar iyi analize ederseniz edin, başarı elde edilmesinde risk vardır. Bu nedenle üniversite imtihanlarında Artova Lisesinin elde ettiği başarı gerçekten takdire şayandır. Çünkü ilçede eğitimde başarıyı elde etmenin bir parçası olan dershane ilçede yoktur. Böyle bir ortamda Kaymakam Mustafa Şahin’in eğitimde başarı elde etmek için proje yaparak uygulamaya koyması ve iki yıl içinde üst üste bu projesinde Artova Lisesinin Tokat birincisi Türkiye’deki liseler arasında sıralamada Türkiye 232’cisi ve 264’cüsü olması önemli bir başarıdır. İnsanın ruhunda başarmak duygusu oluşursa, orada başarısızlık diye bir şey düşünülemez.

  Kaymakam Mustafa Şahin, bu başarıyı nasıl kazandığını şöyle anlatıyor; “Benim göreve başladığımda üniversiteyi yılda 2-3 öğrenci kazanıyordu. Eğitimde yaptığımız hizmetlerimiz sonuçlara yansıdı ve bundan çok mutlu olduk. Bu konuda yaptığımız çalışmalara sayın valimizde destek verdi. Başarı bir ekip işidir. İlçede başarı varsa bu kaymakamsız mümkün değildir. İlde bir başarı varsa valimizin büyük katkısı vardır. Başarı da ayrıca eğitimde çalışan her kademedeki insanın faydası olmuştur. Bu başarıda emeği olan herkese teşekkür ediyorum. Meslektaşlarımın hepsi değerli insanlardır. Bulunulan yöntem bulunmuş bir yöntem değildir. Sadece farklı bir yöntemdir. Başarı bir ekip işidir. Ekip başarılı olursa o işte başarı vardır. Ancak bu ekip her yerde kurulamayabilir.  Ekip çalışmasında başarıda istek önemlidir.

  Diğer bazı ilçelerimizde çocuklarımızı zararlı alışkanlıklardan korumak da başarıdır. İlçemizde biz bu işi aştık. İlçemiz küçük olduğu için çocuklarımızın ders dışında hayatlarını şekillendirecek fazla sosyal bir alanda yoktur. Çocuklarımızın eğitimdeki başarısı gerçekten bizi çok sevindirdi. Ben saat 17’den sonra çalışmam diyen bir ekiple başarılı olamazsınız. Ekipte gönüllü çalışmakta başarı vardır. Eğitimdeki bu başarıyı elde etmek için, çocuklarımızın ders çalışması için Artova Lisemiz bu çalışma döneminde geç saatlere kadar açık bırakıldı.

  Çocuklarımız evlerinde rahat ders çalışma ortamı bulamadıkları için aydınlamanın merkezi bu okulumuzu öğrencilerimizin ders çalışması için açık bulundurduk. Öğretmenlerimiz mesai dışında ek ders ücreti almadan çocuklarımıza ders verdiler.   Böylece öğretmenlerimiz büyük bir özveriyle katkıda bulundular. Ekip kurarken, ekip sadece otomatik olarak ortaya çıkmıyor. Ekibin kendi arasında uyumlu ve başarılı olacağına inanması gerekir. Ekipte önce hedef buluyorsunuz, sonrada hedefe doğru yürütüyorsunuz.

  Kurulacak ekibin ben yapılacak işi başaracağım demesi lazımdır. Üniversite sonuçları alınıncaya kadar bu motivasyonun devam etmesi gerekir. İnsanın olduğu yerlerde değişik nifaklar, entrikalar çıkıyor. Bunlardan uzak durulduğu müddetçe başarı ortaya çıkıyor. Bu yönden arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.”

  İşte Artova Lisesinin 2009-2010 yıllarında Üniversite imtihanlarında almış oldukları başarı grafikleri; 2009 yılında Artova Lisesi; SÖZEL-2’de Tokat birincisi ve Türkiye 264’cüsü oldu. Üniversiteye yerleştirme oranı ile de Türkiye üçüncüsü oldu. 2010 yılında ise Artova Lisesi; TS-1’de Tokat birincisi ve Türkiye 209’cusu, TS-2’de Tokat birincisi ve Türkiye 232’cisi oldu. Ayrıca Artova Lisesinin üniversitelere öğrenci yerleştirme oranı itibariyle Türkiye üçüncüsü olması Türkiye çapında övünülecek önemli bir başarıdır. İnsan yeter ki istesin, bizim insanımızın başaramayacağı iş yoktur. Kaymakam Mustafa Şahin şöyle diyor;  

  “Bu ruhu bana o dönemde ilimizde görev yapan Sayın Valimiz Dr. Recai Akyel verdi. Valimiz Recai Akyel bize bir hedefimizin ve bir sloganımızın olması gerektiğini söylemişti. Sayın Valimiz üreten bir Tokat istiyoruz demişti. Daha sonra bu hareketin üretimde ekonomik katkı sağlaması yanında zihinsel dönüşüm hareketi olduğunu gördük. Buna kendimizi hazırladık ve bütün motivasyonumuz bu oldu. Üreten bir Tokat’a üreten bir ilçe olarak katıldık. İnsanların nasıl etkilendiğini burada öğrendik. Sayın Valimizin “Tokat üretiyor” kavramıyla bizi nasıl şekillendirdiğini burada gördük. Büyük bir görev aşkıyla çalışan ve bunun kendine ilke edinen Artova Kaymakamı Mustafa Şahin Türkiye’de eğitim camiasına örnek olacak bir başarıya imza atmıştır.

  Gerçekten aklıselim ile bakıldığında herkesin bu başarıdan kendine bir pay çıkarması ve çocuklarımızın nasıl başarılı olabileceklerini düşünmeleri, Artova Kaymakamlığının bu uygulamasını örnek almalarını, çocuklarımızın başarısız olmaları durumunda kendi vicdanlarında bunu sorgulamaları gerektiğini düşünüyorum.

  Kısaca Artova Kaymakamı Mustafa Şahin’in görev yaptığı üç yıl içinde eğitimin dışında  yaptığı hizmetler de saymakla ve anlatılmakla bitmez. “Siz bir koroyu çalıştırıyorsunuz. Bazen sizi üzen, moralinizi bozan durumlar olabiliyor Bunlara da sevinmek gerekir. İnsanın kendi kendine moral vermesi gerekir.

  Her şeyin başı inançtır. Birde insanlara inanmak lazımdır. İnsanımızla ilgili her türlü olumsuz şeyler söylenebilir. Anadolu insanını sevmek lazımdır. O insanları severseniz, o insanlarda sizi seviyor. Burada parasal bir değer, ölçü yoktur.” diyen çalışkan, devlet adamı, yapmak istediği işi bitiren, ilçenin ekonomik ve eğitim yönünden layık olduğu yere gelmesi için birçok projeye imza atan, yaptığı hizmetlerle halkın sevgisini ve takdirini kazanmış,  Artova Kaymakamı Mustafa Şahin’in  özellikle eğitimde kazandığı Türkiye örneği başarısının örnek alınması dileğiyle.

Artova Kaymakamı Mustafa Şahin: “Tokat ve Artova üretiyor”

0

Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN

  Tokat-Artova ilçesi Tokat’ın en küçük ve en eski ilçelerinden birisidir. Artova’nın Tokat iline olan uzaklığı 40 km. olup, rakımı 1.200 m.’dir Kaymakamı Mustafa Şahin, ilçede üç yıldır görev yapmaktadır. Kaymakam Mustafa Şahin, ilçenin; ekonomik, eğitim ve sosyal yönden topyekûn kalkınması için örnek alınacak bir çalışma başlatmıştır. 2008 yılında uygulaması için çalışılan ve bir türlü başlatılmayan TOKİ konutları yapımını başlatmıştır. Yoğun çalışması sayesinde ilçeye 10 trilyonluk devlet yatırımın gelmesini sağlamış ve ilçeye iki öğrenci yurdu yaptırmış.

  Ayrıca yıllardır bir türlü yapılamayan ve üzerinde 13-14 köyün bulunduğu 14 km.’lik Artova-Zile yolunun asfalt yapılması için ihalesinin yapılmasını sağlamşıtr.Bu konuda Kayamakam Mustafa Şahin Şunları söylüyor: “Artova ile Zile arasında 14 km. bir stabilize yolumuz vardı.Bu yol güzergahında 13-14 tane köy vardır. Bu yol uzun zaman yapılamadı. Kendi vicdanımda şunu söyledim. “Yarabbi bu yolu yapmak inşallah bize nasip olur.”

  Artova’da eğitim seferberliği başlatarak, 2009 yılında Artova Lisesi ÖSS  SÖZEL 2’de Tokat birincisi ve Türkiye 264’üncüsü olmuştur. Ayrıca Artova Kaymakamı Mustafa Şahin, eğitimde ÖSS’de Türkiye örneği bir başarı elde edilmesini sağlamıştır. Üniversite imtihanına giren 40 öğrenciden 38’i üniversitelere yerleşmiştir.

  2010 yılında ise Artova Lisesi; TS-1’de Tokat birincisi ve Türkiye 209’cusu, TS-2’De Tokat birincisi ve Türkiye 232’cisi oldu.Böylece Artova Kaymakamı Mustafa Şahin, eğitimde ÖSS’de Türkiye örneği bir başarı elde edilmesini sağlamıştır. Çalışkan, devlet adamı,yapmak istediği işi bitiren, ilçenin ekonomik ve eğitim yönünden layık olduğu yere gelmesi için birçok projeye imza atan, halkın her kesimiyle iyi bir iletişim kuran ve bu nedenle halkın sevgisini ve takdirini kazanan, projeler Kaymakamı Mustafa Şahin, “Artova’da üç yılda yapılan hizmetler ve mülki idare amirliği” konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;

Sayın Valimiz üreten bir Tokat istiyoruz demişti

  “Artova’da göreve başladığım 2007 yılının Ekim ayında giden Valimiz Recai Akyel bize bir hedefimizin ve bir sloganımızın olması gerektiğini söylemişti. Sayın Valimiz üreten bir Tokat istiyoruz demişti. Daha sonra bu hareketin üretimde ekonomik katkı sağlaması yanında zihinsel dönüşüm hareketi olduğunu gördük. Buna kendimizi hazırladık ve bütün motivasyonumuz bu oldu. Üreten bir Tokat’a üreten bir ilçe olarak katıldık. İnsanların nasıl etkilendiğini burada öğrendik. Sayın valimizin “Tokat üretiyor” kavramıyla bizi nasıl şekillendirdiğini burada gördük.

Yerinde durmayan, üretebilen bir ilçe olmak için uğraştık

  Meğerki biz farkında olmadan aslında şekillenmişiz. Aslında yerinde durmayan, üretebilen bir ilçe olmak için uğraştık. Bu nedenle üreten bir Artova hedefledik. Bu nedenle insanlarımızda bir zihinsel dönüşüm hareketi başladı. TOKİ’nin Artova ilçesine gelmesi önemli bir konudur. TOKİ’nin Artova’ya gelmesi çok kolay olmadı. İlçemizde 2007 yılında faaliyete geçen bin çimento fabrikası kuruldu. Bu fabrikanın işçileri, ilçemizde görev yapan memurlar Tokat’a geliş-gidiş yapıyorlardı. Böylece ilçemizin ekonomik kaynağı ile gitmiş oluyor. TOKİ evlerinin ilçede yapılmasıyla birlikte ekonomik etkisini uzun vadede gösterecektir. TOKİ’nin burada yaptırdığı 104 konutlu 4 blokun 3 bloku şu anda bitmiş durumdadır. Diğer dördüncü blokta önümüzdeki bir ay içinde yapılacaktır. Artova’nın rakımı yüksektir. İlçemizde kapalı spor salonu yapılacaktır.                                       

İlçemize bir yüksekokulun açılması

  Bununla ilgili ihale önümüzdeki ay içerisinde yapılacaktır. Diğer yaptığımız bir çalışma ilçemize bir yüksekokulun açılmasıdır. Bu okulun açılmasıyla birlikte ilçemize gelecek olan her öğrencinin ekonomik katkısı olacaktır. Ayrıca belediyeler iller bankasından ödeneklerini nüfuslarına göre aldıklarından, yüksekokulun ilçede açılmasıyla birlikte ayrıca ilçemize bir ekonomik katkısı olacaktır. Öğrenci üretenden tüketen bir guruptur. Bu nedenle gelecek öğrenciler ihtiyaçlarını Artova’daki dükkanlardan alacaklardır. İlçemizde bulunan çimento fabrikası ilçemize katkı yapmak üzere eğitimle ilgili bir bina yapmak istiyor.

Eğitimde yeni bir uygulama yaparak başarı grafiğini sürekli yükselttik

  Benim göreve başladığımda üniversiteyi yılda 2-3 öğrenci kazanıyordu. Bundan sonra uygulama yaparak başarı grafiğini sürekli yükselttik. Artova lisesinde olan başarılı öğrencilerimizi Tokat’taki dershanelere gönderdik. Geçen yıl Artova Lisesinde son sınıfta bulunan 40 öğrenciden 11 tanesini dershaneye gönderdik.  Bunun sonucunda başarı elde ettik. 2009 yılında Artova Lisesi; SÖZEL-2’de Tokat birincisi ve Türkiye 264’cüsü oldu. Üniversiteye yerleştirme oranı ile de Türkiye üçüncüsü oldu. 2010 yılında ise Artova Lisesi; TS-1’de Tokat birincisi ve Türkiye 209’cusu, TS-2’de Tokat birincisi ve Türkiye 232’cisi oldu. Ayrıca Artova Lisesi üniversitelere öğrenci yerleştirme oranı itibariyle Türkiye üçüncüsüdür. Böylece yaptığımız çalışmalarla Artova’da eğitimde büyük bir başarı elde ettik. Bu konuda eğitim camiasında çalışan arkadaşlarımız üzerlerine düşen görevleri en iyi şekilde yaptılar.

Eğitimde yaptığımız hizmetlerimiz sonuçlara yansıdı

  Üniversitelere öğrenci yerleştirme yönünden alınan sonuç Tokat ve Artova için iyi bir sonuçtur. Eğitimde yaptığımız hizmetlerimiz sonuçlara yansıdı ve bundan çok mutlu olduk. Bu konuda yaptığımız çalışmalara sayın valimizde destek verdi. Başarı bir ekip işidir. İlçede başarı varsa bu kaymakamsız mümkün değildir. İlde bir başarı varsa valimizin büyük katkısı vardır. Başarı da ayrıca eğitimde çalışan her kademedeki insanın faydası olmuştur. Bu başarıda emeği olan herkese teşekkür ediyorum. Meslektaşlarımın hepsi değerli insanlardır. Bulunulan yöntem bulunmuş bir yöntem değildir. Sadece farklı bir yöntemdir. Başarı bir ekip işidir. Ekip başarılı olursa o işte başarı vardır. Ancak bu ekip her yerde kurulamayabilir.

Ekip çalışmasında başarıda istek önemlidir

  Ekip çalışmasında başarıda istek önemlidir. Diğer bazı ilçelerimizde çocuklarımızı zararlı alışkanlıklardan korumak da başarıdır. İlçemizde biz bu işi aştık. İlçemiz küçük olduğu için çocuklarımızın ders dışında hayatlarını şekillendirecek fazla sosyal bir alanda yoktur. Çocuklarımızın eğitimdeki başarısı gerçekten bizi çok sevindirdi. Ben saat 17’den sonra çalışmam diyen bir ekiple başarılı olamazsınız. Ekipte gönüllü çalışmakta başarı vardır. Eğitimdeki bu başarıyı elde etmek için, çocuklarımızın ders çalışması için Artova Lisemiz bu çalışma döneminde geç saatlere kadar açık bırakıldı. Çocuklarımız evlerinde rahat ders çalışma ortamı bulamadıkları için aydınlamanın merkezi bu okulumuzu öğrencilerimizin ders çalışması için açık bulundurduk. Öğretmenlerimiz mesai dışında ek ders ücreti almadan çocuklarımıza ders verdiler.

Öğretmenlerimiz büyük bir özveriyle katkıda bulundular

  Böylece öğretmenlerimiz büyük bir özveriyle katkıda bulundular. Ekip kurarken ekip sadece otomatik olarak ortaya çıkmıyor. Ekibin kendi arasında uyumlu ve başarılı olacağına inanması gerekir. Ekipte önce hedef buluyorsunuz, sonrada hedefe doğru yürütüyorsunuz. Kurulacak ekibin ben yapılacak işi başaracağım demesi lazımdır. Üniversite sonuçları alınıncaya kadar bu motivasyonun devam etmesi gerekir. İnsanın olduğu yerlerde değişik nifaklar, entrikalar çıkıyor. Bunlardan uzak durulduğu müddetçe başarı ortaya çıkıyor. Bu yönden arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Tüm öğretmenlerimize takdirname verdim.

Takdirnameyi üniversite sonuçları açkılanmadan önce verdim

  Ben bu takdirnameyi üniversite sonuçları açkılanmadan önce verdim. Burada önemli olan ekibin kurulması ve bir yıl boyunca devam etmesi önemlidir. Ekmiş olduğunuz üründen hasadınızı alırsınız o ayrı bir konudur. Başarıdan sonra ödüllendirilmeyi herkes kendi vicdanında bulur. Öğretmenler arasındaki o inanmışlık ve birlik-beraberlik duygusu takdire değerdir.

Türkiye Cumhuriyetinde bu tespiti çürütmek adına çalışıyorum

  Ziya Paşa bundan 150 yıl önce söylenmiş bir sözünde “Avurapa’yı gezdim, dörtbaşı mamur şehirler, yerleşim yerleri gördüm ve Osmanlı İslam diyarına geldim her yer harabe,savaştan çıkmış gibidir.” diyor. Bu tespit aklıma sık gelir. Osmanlı Devletinden bu tarafa yaşamış Türkiye Cumhuriyetinde bu tespiti çürütmek adına çalışıyorum. Avrupa’nın birçok ülkesini çeşitli vesilerle gördüm ve her taraf dört başı mamurdur. Yerleşim yerleri, imarları iyi ve ekonomileri dengelidir. Anadolu insanı çok değerli bir insan,toprağına ve insanına hayranlığımız var.

2010 Türkiye’sinde perişanlığı yaşaması bizim vicdanımızı zorluyor

  Tarihinde 16 tane devlet kurmuş ve bir rivayete göre beylik olarak değerlendirildiğinde ise 120 tane devlet kurmuş bir insan yapısının 2010 Türkiye’sinde hala perişanlığı yaşaması bizim vicdanımızı zorluyor. Bunun giderilmesi adına bizim üzerimizde görevin ötesinde bir misyon vardır. Her şey görev değildir. 5442 sayılı kanunda kaymakamın ve valinin görevleri zaten yazıyor. Bunun ötesinde birde misyon vardır. Misyonunuz nedir? Gittiğiniz yerlerde insanların sosyal yapısını, kültür yapısını, hayatı güzelleştirmek, kolaylaştırmak gerekir. Örnek verecek olursak altmış yaşında bir insan sizi kaymakam olarak farklı bir insan olarak değerlendiriyor.

Sorun çözen, hizmet getiren, özveride bulunan devlet olarak görüyor

  Sorun çözen, hizmet getiren, özveride bulunan devlet olarak görüyor. Makamda oturarak yasal anlamda benim görevim şudur, benim görevim burada bitmiştir diye çekip gidemezsiniz. Orada misyonunuzu eda etmelisiniz. Anadolu’da görev yapmak çok farklıdır. Ben bunu çok seviyorum. Bir köye gidiyorum. Köyde ekmek yapılırken, oradan bir parça ekmek alıp yemek çok hoşuma gidiyor. Herhangi bir köyün çeşmesinden su içerken çok hoşuma gidiyor. Ben bunlardan zevk duyuyorum. Arazide çalışan insanları görünce çok mutlu oluyorum. Allah’ıma bu duyguları bizden söküp-atma diye dua ediyorum.

  Bunlardan zevk almadığınız zaman bu angarya oluyor. Büyükşehirlerin ışıltılı dünyasında yaşamak güzel bir şey ama, onun ötesinde susuz bir insanın susuzluk ihtiyacını giderebiliyorsan, yolu olamayan bir insanın yolunu yapabiliyorsan o insanla o mutluluğu yaşamak apayrı bir duygudur.

Artova ile Zile arasındaki 14 km.’lik stabilize yolumuzun ihalesi yapıldı

  Artova ile Zile arasındaki 14 km.lik bir stabilize yolumuz vardı. Bu yol güzergahında 13-14 tane köy vardır. Bu yol uzun zaman yapılamadı. Kendi vicdanımda şunu söyledim. “Yarabbi bu yolu yapmak inşallah bize nasip olur.” dedim. Vilayet tarafından kaynak sağlandığı için geçen hafta bu yolun ihalesini yaptık. Aslında bu yolun yapım değeri birmilyon liradır. Daha önce bu yol üzerinde toz-toprak içinde oturmuş yaşlı kadınlar görüyordum.

Anadolu insanını sevmek lazımdır. O insanları severseniz, o insanlarda sizi seviyor

  Bu yolun asfalt yapılacağını duyan insanların sevincini görmek hiçbir şeyle ölçülemez. Anadolu insanını sevmek lazımdır. O insanları severseniz, o insanlarda sizi seviyor.Burada parasal bir değer, ölçü yoktur.Bu örneğin inanın McDonalds’a gidip patates kızartması yemekten daha lezzetlidir.Burada önemli bir sorumluluğu yerine getirmenin zevkini yaşıyorsunuz.”

Esnafın sorunları ve çözümleri

0

  Tekirova çarşısında bulunan yerleşik esnafın isteği doğrultusunda; yaş sebze ve meyve gıda pazarının dışında açılan tekstil hediyelik gibi bölümlerin kapatılması önerileri doğrultusunda alınan, ancak uygulamada alınan kararların çarpıtılması sonucu pazarın komple yaş sebze ve meyve gıda bölümünün de kapatılarak esnaf ile halkı karşı karşıya getirilmiştir. Bu duruma açıklık kazandırmak isteyen esnaf 17 Temmuz 2010 cumartesi günü saat 13.00 de bir basın toplantısı düzenlemek istediklerini ve oda başkanı olarak esnafın yanında bulunmam ve destek vermem konusunda taleplerini bana ilettiler.

  17 Temmuz 2010 cumartesi günü yaklaşık 60 civarında esnaf topluluğunun katılımı ile bir basın toplantısı düzenledik. 372 esnafın imza attığı basın bülteninin de;

  07.07.2009 tarihinde Pazar yerinin yaş sebze ve meyve ve süt ürünleri gibi gıda maddeleri dışında diğer bölümlerin ( hediyelik, tekstil, lokum v.b. ) kapatılması önergesi biz aşağıda imzası bulunan yerleşik esnafın isteği üzerine verilmişti. Pazar yerinin tekstil bölümü dışında yaş sebze, meyve ve gıda bölümünün önergenin usulüne uygun oylanmasından kapatıldığını meclis tutanaklarından öğrenmiş bulunuyoruz. Gıda bölümü dışında açılan tekstil hediyelik ve lokum v.b. ciddi miktarda kira ödeyen ve Tekirova Belediye Başkanlık seçimlerinde oy kullanan biz yerleşik Tekirova esnafını rahatsız etmektedir. Birçok arkadaşımız bu haksız rekabet nedeniyle kiralarını ödeyememektedir. Biz yerleşik Tekirova esnafı olarak pazaryerinin gıda bölümü dışında tekstil, hediyelik ve lokum v.b bölümlerinin kapatılmasını arz ederiz 10.07.2010 tarihli 372 imza sahibi esnaf.

  Esnaf ve sanatkârların, sadece Tekirova penceresinden görünen dramatik tablosuydu yukarıdaki satırlarda seyrettiğimiz. Aslında Tekirova beldesindeki esnafın sesi, turizm kent ve beldelerindeki bütün esnafın sesi.

  Bir başka deyişle esnaf ve sanatkar s.o.s. veriyor . Önlemler alınmazsa eğer küçük esnaf ve sanatkarın durumunun her geçen gün kötüye gittiği bir gerçek. Sorunlar büyük ama çözülemeyecek düzeyde değil.

  Yaklaşık altmış esnaf ile yaptığımız toplantıda aldığımız başlıca şikâyetler  şunlardır.

1-Tur operatörleri turistleri yanlış yönlendirmekte

  Tur operatörlerinin özellikle yabacı uyruklu olan rehberleri turistleri sürekli yanlış bilgilendirmekte ve yönlendirmektedir.

  Tekirova beldesinde bir esnafın, bir tur operatörünün rehberine ait olduğunu söylediği ve turist den dinlediği ” Eğer dışarı çıkarsanız jandarma ya da polis sizi tutuklar”  sözleri bu kötüleme kampanyasının ne boyuta geldiğini göstermektedir.  

  Daha önceki yıllarda da duyduğumuz benzer sözler aslında turist i otelden dışarı salmamak adına yapılsa da ülke turizmini baltalayan bir eylemden başka bir şey değildir.

  Turistlere yanlış bilgilendiren rehberler tesbit edilmeli yabancı uyruklu ise sınır dışı edilmeli ve bu davranışı sergileyen bütün rehberlerin çalışma belgeleri iptal edilmelidir.

  Başka ülkelerin tanıtım çalışmalarının karşısında bizim kendi elimizle turizmi baltalamamız anlaşılır gibi değildir.

  Çözüm: Ülkesini seven vatandaşlardan acilen rehberler yetiştirmek, Bu karalama kampanyasını yapanlar genelde, ülkemizde rehberlik yapan soydaş bildiğimiz Türki cumhuriyetlerin vatandaşları. Rehberler sıkı denetlenmeli olumsuz propaganda yapanlar en ağır şekilde cezalandırmalı ve sınır dışı edilmelidir. Bir daha ülkemize girişleri kesinlikle yasaklanmalıdır. 

2-Otellerin düzenlediği Türk gecelerindeki yanlışlıklar

  Oteller ya da tatil köyleri ilk açıldığı yıllardaki düzenledikleri Türk gecelerinde folklor oyunları dahil yaptıkları animasyonlarda Türk kültür örf ve alışkanlıklarını tanıtmaya yönelik programlar yaparlardı.

  Oysa ki otel ve tatil köylerinin günümüzdeki düzenledikleri Türk geceleri, kültür tanıtımından çok çok uzakta olup tamamen ticari faaliyete dönüşmüştür. Otel ve tatil köyleri Türk geceleri adı altında düzenledikleri gecelerde pazarcılık bile yapmaktadırlar.

  Bunun yanı sıra otel içlerinde yapılan dükkânlarda her kalem mal satılmaktadır üstelik bu dükkânlarda satılan mallar dışarıdaki çarşı fiyatlarından daha pahalıya gelmektedir. Ayrıca otel ve tatil köyü içlerinde yapılan bu dükkânlar ne kadar yasaldır.

  Çözüm: Turistlerin bir mahkum gibi hiçbir yer gösterilmeden direk otele alınıp tatili sonrasında hava alanına bırakılması uygulamasından vazgeçilip, Türk gecelerinin sokağa taşınması hem esnafımızın iş yapmasını sağlayacak, hem otellerin maliyet fiyatlarını düşürecek hem de ülkemize gelen turistlerin ülkemiz kültürünü daha iyi tanımalarını sağlayacaktır.        

3-Her şey dahil sistemi ile turizm irtifa kaybediyor

  Her şey dahil sistemi ülkemize parasız turistin gelmesine neden olmakta. Görünüşte kişi başı olarak bakıldığında turist sayısında artış olsa da gelen turistin harcadığı paranın esnafa yansıması oldukça küçülmüştür.

  Oldukça ucuz tatil yapma felsefesi ülkemizin kaynaklarının bedava kullanıldığı yönünde de yorumlanabilir.

  Çözüm : Her şey dahil sistemine sınırlamalar getirilmeli. Saatleri konusunda ve içeriği yeniden düzenlenmeli ve yasal yaptırımlar uygulanmalı.

4-Otellerin animasyonlarının olumsuz etkileri

  Özellikle çarşı merkezindeki otellerin animasyon saatlerini turistlerin çarşı alış verişine çıkabilecekleri saatlere denk getirmesi kazancını turizmden sağlayan bölgemiz için sıkıntılar getirmektedir. 

  Çözüm: Kısır iç çekişmeler yerine, turizm den daha çok nasıl para kazanırız ilkesi esas alınırsa ve yapılan düzenlemeler bu doğrultuda olursa her kesim turizmden para kazanır hale gelir 

5-Pazarcılık turizm bölgelerinde bambaşka boyutta yapılmakta

  Pazarcılık Anadolu da başka turizm bölgelerinde başka bir yapıda işlev görmektedir. Pazar deyince ilk akla gelen halkın ihtiyaçlarının karşılandığı sokak alış veriş tezgahlarıdır. Bu Anadolu da ve geçimini turizmden sağlamayan il ilçe ve beldelerde böyledir.

  Turizm beldelerindeyse pazarlar turistlerin alış veriş yaptığı çadır mekanlar konumuna gelmiştir. Seyyar olan her esnafın sabit olan esnaf için bir dezavantaj olduğu bir gerçektir. Zira toplam giderleri arasında uçurum vardır . Bunun doğurduğu sonuçsa haksız rekabettir.

  Çözüm:  Turizm ilçe ve beldelerinde Pazar yerleri yine haftada bir gün ama dükkanların önlerine mevcut dükkanların sergi açması ile yapılsın. Böylelikle hem sabit dükkanların mağdur edilmesi engellenir hem de gelen turistler Pazar havasında alış verişlerini yaparlar. 

  Yerleşik halkın ihtiyaçlarına cevap verecek pazarlarda daha iç semtlerde kurularak o yörede yaşayanların ihtiyaçları göz ardı edilmemiş olur.

6-Otel içi hizmet ve alışveriş mağazaları daha pahalı

  Otel içi hizmetler ve dükkanlar da satış yapılan mallar dışarıdaki dükkanlara oranla daha pahalı olmasına rağmen dışarıdaki esnafın sattığı mallar ve fiyatlar kötülenerek toplamda ülke turizmine zarar verilmektedir. Ayrıca turizmi baltalayan etkenlerden birisi olan hanutculukla mücadele de otel ve tatil köyleri içersindeki dükkanlar  ne kadar denetlenebilmektedir tartışılır             

  Çözüm: Otel içi dükkan sayısında kısıtlamaya gidilmeli acil ihtiyaçlara yönelik hizmet sektörü dışında kalan kalemlerde otel ve tatil köylerinde dükkanlara sınırlama getirilmelidir.

7-Ticari alanlara ve esnaf sayısına sınırlama getirilmeli

  Son yıllarda ağırlaşan hayat koşulları esnaf enflasyonunu doğurmuştur. Esnaflık yapanların dışında emekli olanlarında bir çoğunun esnaflık yapmaya başladığı bir gerçektir. Bu durum dükkanından başka gelir kaynağı olmayan küçük esnaf ve sanatkarı zor durumda bırakmaktadır.

  Çözüm: Yeni imara açılan bölgelerde ticari alanlar yaratılırken bu sorun dikkate alınmalı ve ticari alanlara sınırlama getirilmesi en acil yapılması gereken işlerden birisidir.

8-Denetimler kayıt dışı esnaf üstünde yoğunlaşmalı

  Kayıt dışı çalışanlar, esnaf sanatkarın ekmeğine ortak olup haksız kazanç elde edenlerdir. Zira kendi ekonomileri dışında ülke ekonomisine katkıları yoktur. Ayrıca işletme giderleri olmadığı için ülke ekonomisine katkısı olan esnaf ile haksız rekabet koşulu oluşturmaktadırlar.

  Çözüm: Kayıt dışı çalışanlar tesbit edildiğinde çok ağır vergi gerekirse hapis cezaları getirilerek kayıt dışı çalışmak caydırıcı hale getirilmelidir.

9-Ticaret Odalarının esnafın sorunları ile daha etkin mücadele etmesi

  Esnaflarla birlikte son yaptığımız Tekirova’daki basın toplantısı bir başka gerçeği su yüzüne çıkardı. Elimize ulaşan yaklaşık 372 imzalı dilekçeden esnaf odamıza kayıtlı esnaf sayısı yaklaşık 70 civarında idi diğer esnafların ticaret odası kayıtlı olduğunu gözlemledik. Esnafın yaklaşık % 20 sini temsil ettiğimiz halde, esnafın yanında olup sorunlarını dinleyebiliyoruz ve onları temsil etmeye çalışıyoruz ama esnafın % 80′ ni temsil eden ticaret odası ortalarda yok.

  Çözüm: Ticaret odaları da esnafının sorunlarına sahip çıksın, ticaret odası üyelerinin de sorunlarının muhatabı biz olacaksak ticaret sicil kaydı yeniden düzenlensin, şirketlerin dışında kayıt almasınlar bireysel işletme açan esnafın kayıtları ve sorunlarıyla esnaf odaları ilgilensin.   

10-Yatak sayısına sınırlama getirilmeli

  Son yıllarda artan yatak sayısı işletmeler arası rekabeti artırmış gibi görünse de, fiyatlardan verilen ödünler kalite düşmesine neden olmakta. Gerek gelen turistin kalitesinin düşmesi gerek hizmet anlayışındaki kalitenin düşmesi ülkemizde turizmi, para kazanılan sektör değil de bedavaya hizmet edilen sektör haline getirmiştir.

  Çözüm: Yatak sayısına dur deyip bu kör dövüşüne son verilmelidir. 

 

İnsan ahde vefasıyla bilinir

0

  Yaşayan bir insanın başına dedikodu, zan, iftira vs. dâhil her türlü söylenti gelebilir.

  Merak ediyorum, bir gün evvel çok sevdiğimiz insanın başına böyle bir şey gelmiş olsa acaba tavrımız ne olurdu?

  Canımı bile veririm dediğimiz insanın canını almaya kalkışan ilk kişi biz mi olurduk?  Ya da o dedikodu, zan veya iftira seline kapılıp boğmaya kalkışanlar arasında bizde yer alır mıydık?     Bulup buluşturduğumuz taşları, kafasına-gözüne atar mıydık?

  Bizde ne kadar sırrı varsa ifşa eder miydik?

  Yaşadığımız onca güzel günleri, dostlukları bir anda unutup, ayağımızın altına alarak üstünde tepinir miydik? Bütün bunları yaparken de ‘vay be’ demek ki benim bilmediğim neler varmış diyerek etrafa mesajlar verir miydik?

  Yani bütün halatları bir çırpıda kesip yelkenlileri rüzgârın önünde okyanuslara salar mıydık?

  Bazen çok unutkan olabiliyoruz.

  Geçmişi bir çırpıda silip atıyor, hiçbir şey yaşanmamış gibi davranabiliyoruz.

  Hatta o kişiyi tanıyıp tanımadığımız vehmine bile kapılıyoruz. Ardından kalkıp koca koca vefa ve dostluk lafları ediyoruz.

  Eğer böyle ise, bırakın vefadan söz etmeyi, bizi ‘Vefa’ nüfusuna bile kaydetmeye lâyık görmezler.

  İnsanlar hep bizim istediğimiz gibi olmalı. İstediğimiz gibi düşünmeli, konuşmalı, yemeli, içmeli, haksız da olsak bizden yana olmalı, öyle mi?

  Değilse şayet, vay geldi başlarına.

  Hemen bir avuç suda boğmaya kalkışıyoruz. Her şey bu kadar kolay mı, pamuk ipliğine mi bağlı arkadaşlıklar, dostluklar…

  Biz bunları kayalara mı, dahası gönüllere mi kazımış yoksa suya mı yazmıştık?

  Bizim toplumumuzda bir söz vardır; “Kırk yıl sırtında taşırsın kıymet bilmez de, dinlenmek için bir dakika yere bırakırsın, senden kötüsü olmaz” 

  Doğru mu? Keşke doğru olmasaydı. Keşke yanılsaydık.

  Fakat genelde bu böyle. 

  Belki de bunun içindir ki yaptığımız her iyiliğin sonunu “Balık bilmezse Halik bilir” sözüyle bağlıyoruz.

  Görüyor musunuz,  menfaat dünyası bizi ne hale getirdi. Çıkarlarına dokunmayıp “bravo” dediğiniz sürece sizden iyisi yoktur.

  Araya menfaat girince gül gibi görünenler, kirpileşiyorlar. Her fırsatta dostluklarını mezara kadar diyerek teyit edenler, sadece çıkar ilişkilerinden dolayı, bakıyorsunuz pazara kadar bile sürdüremiyorlar.

  Mevlanâ ile arkadaşları yolda giderken birkaç köpeğin birbirleriyle oynadıklarını görünce Mevlâna’ya Üstât diyorlar şunların haline bakınız, ne güzel dostlukları var. Mevlâna o tabloya bakıp ardından ” Aralarına bir kemik atın da siz o zaman görün” cevabını veriyor.

   Lidyalı filozof Solon’ un zaman ötesine taşan bir sözü var diyor ki “Yaşayan insan hakkında değer biçilmez. Sonuna bakın” Demek ister ki, yaşayan insanın başına her türlü şey gelebilir. Topluma mal olmuş sözlerdendir, orada denir ki; ” Buzlar kırılınca kimin dost kimin düşman olduğunu anlarsınız” bir diğerinde de; “Boynuna ip bağlandığında seni sürüklemeye bin kişi gelir” denir.

  Siz sefada iken kimse size karşı kusur eylemez vefa’da, fakat siz cefada iken anlaşılır kim sefa’da, kimler vefa’da. Kabul etsek de etmesek de, bütün bunlar hayatın gerçekleri.

   Biraz “muhasebe” demek istedim.

  Tabiî ki aklı selim sahipleri için geçerlidir bu.

Turizmde bir marka Gideros(Kytros)

0

  Bir doğa harikası yer. Kastamonu’da gezip görülmesi gereken en önemli güzelliğin adıdır, Gideros. Tarih ile doğanın, deniz ile ormanın, mavi ile yeşilin harman olduğu bu renk cümbüşüne yaz mevsiminde kızılın da eklendiği yerin adıdır, Gideros.

  Bartın yönünden Cide’ye doğru gelirken 11 km. kala rastladığımız bu eşsiz güzellik ilk bakışta adeta kapalı gölü andırıyor. Aracınız,  Cide yönüne daha da ilerlediğinde deniz ile bağlantısını görüyorsunuz. Bu yüzden Gideros Koyu tarihte kaçakçıların ve korsanların saklandığı bir gizli Koy ve Kurtuluş Savaşı’nda Anadolu’ya geçirilecek cephanelerin saklandığı bir yer olarak da biliniyor. Tarihçiler;  Gideros’ ta ki yerleşimin bundan 3.500 yıl önce Amazonlar tarafından kurulduğunu belirtiyor. Gideros Koyunda “Amazon” adı verilen savaşçı kadınların yaşadığına inanılıyor.

  Yunan mitolojisine göre Amazonlar, at üstünde savaşan, ok ve yayı rahat kullanmak için göğüslerinden birini kesen bir kadın topluluğu… Yine Homeros’un MÖ 8.yy. yazdığı İlyada Destanında Truva savaşını anlatırken, Enet’ lerin yurdu olarak Gideros’ tan bahsedilmektedir. Bu nedenle; birinci derecede doğal, ikinci derecede tarihi sit alanı ilan edildiğinden yapılaşmaya müsaade edilmiyor. Tarihi dokusunu; Kalesi, Hamamı, Kilise Kalıntıları, Cenevizlilerden kalan top kalıntıları, üç mağarası ve eski camisi oluşturmaktadır

  Bu tarihi dokunun yanında, gelen ziyaretçiler; tertemiz plajında denize girebilir. Ayrıca; iki tarafında balık lokantası bulunmaktadır. Pansiyon işletilmektedir. Gideros’ ta sürekli 5-6 aile yaşamaktadır. Cide yönünden ve Bartın yönünden Koy’a kıvrıla kıvrıla iniliyor. Son yıllarda iki taraftan inilen yol parke ve granit taş yapıldığından, ulaşım daha kolay. Koyun denize açılan ağzı 130 metre genişliğinde ve çapı ise 514 metredir. Koyun denize açılan yüksekliği ise 20 metredir. Koy’da sayısız yaban ördeği var. Aslında yaban demek yanlış olacak. Ehlileşmiş yaban ördekleri ve martılar yörenin güzelliğine güzellik katmaktadır.

  Gideros Koyu, 2009 yılında Seçkin Avrupa Destinasyonları (EDEN) ödülüne Türkiye’den gösterilen dört adaydan biriydi. Kültür ve Turizm Bakanlığı, yaban hayatı geliştirme konusundaki başarısı nedeniyle birinciliğe Kars’ın Kuyucuk Gölü’nü uygun gördü.

  Bolu – Yedigöller Milli Parkı ve Abant Gölü Tabiat Parkı
  Cide / Kastamonu – Gideros Koyu Doğal Sit Alanı
  Gölyazı / Bursa – Ulubat Gölü Sulak Alanı
  Kars – Kuyucuk Gölü Yaban Hayatı Geliştirme Sahası

  Kestane, meşe, kayın, şimşir ve çam ağaçlarından oluşan yemyeşil örtü, Gideros’u sarıp sarmalamıştır. Öğleden sonraları bu Koy’un yeşil örtüsünün gölgesi denize yansıdığında Koy’un rengi zümrüt yeşile dönüyor. Yüksekten baktığınızda gökyüzünün mavisi ve denizin mavisi arasında yeşilin farklı tonlarını yamaçlarda görmeniz mümkün. Birde kuş ve börtü böcek sesleri dinlendirici bir ortam oluşmasına katkı sağlıyorlar. Akşam gün batımını seyrederken ormandan gelen rahatsız etmeyen ve insan ruhuna huzur veren sesler adeta doğal bir müzik gibi. Ayrıca; birçok  çeşit ağaç türünün bulunduğu bölge, adeta bir oksijen deposu. Bunu ziyaret için gelenler çok daha iyi hissedebiliyorlar

  Yaz mevsiminin bu sıcak günlerinde serin, kuytu ve sessiz mekan arayanları bu doğa harikası yer misafir etmek için sabırsızlanmaktadır. Hırçın Karadeniz’in sessiz ve sakin Koyu Gideros Cide’nin en önemli turizm varlıklarından biridir. Marka olacak bir değerdir..

  Kısaca; Tabiat ananın tüm güzelliklerini cömertçe sergilediği yeşil, mavi ve yaz mevsiminde kızılın ahenkle dans ettiği, burcu burcu kokan çiçeklerin ve oksijenin diyarı, Keşfedilmeyi Bekleyen Cennetten Bir Yer, GİDEROS…

 

Estonya Türkiye Büyükelçisi Aivo Orav: “Estonya ile Türkiye arasındaki dostane ilişki”

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Estonya Türkiye Büyükelçisi Aivo Orav, Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık’ı ziyaret etti. Ziyaret sırasında bir konuşma yapan Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık şunları söyledi; “Dörtbin yıllık tarihi geçmişi ile turizm, kültür ve ticaret merkezi olan Trabzon’un Türkiye’nin önemli merkezlerinden biri olduğunu, sizleri bölgesel önemi çok büyük olan merkez konumunda ki Trabzon’umuzda ağırlamaktan son derece mutluyuz.”

 
                                     
                                  Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık, Estonya Türkiye
                                         Büyükelçisi Aivo Orav’a plaket verirken
 
  Daha sonra konuşan Estonya Türkiye Büyükelçisi Aivo Orav ise şunları söyledi; “Estonya ile Türkiye arasındaki dostane ilişkilerin en üst düzeydedir. Daha önce Avrupa Birliği büyükelçileri ile beraber ilk defa Trabzon’a gelmiştim. Tabi buraya herkes gelmek istiyor, çünkü Trabzon gerçekten çok güzel bir şehir. Bende eşim ve çocuklarımla beraber bir kere daha Trabzon’a geldim. Ümit ediyorum ki Estonya ile Türkiye arasındaki iyi ilişkiler ileride de daha kuvvetlenmiş olur.” Konuşmaların ardından Trabzon Valisi Dr.Recep Kızılcık Estonya Türkiye Büyükelçisi Aivo Orav’a bir plaket, Estonya Türkiye Büyükelçisi Aivo Orav’da  Trabzon Valisi Recep Kızılcık’a ülkesini tanıtan bir albüm hediye etti.

                         

Kırklareli’den Kastamonu-Cide’ye gönül köprüsü

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Milli Eğitim Bakanlığının Gönül Köprüsü Projesi kapsamında Kırklareli’nden 80 öğrenci Kastamonu-Cide’yi ziyaret etti. Kastamonu-Cide Halk Eğitim Merkezi önünde misafir öğrenciler Cumhuriyet İlköğretim Okulu Sarıyazma Halkoyunları ekibi tarafından karşılandı. Daha sonra Rıfat Ilgaz Çok Amaçlı Salonunda Cide İlçe Milli Eğitim Müdürü Davut Çalışkan Gönül Köprüsü Projesi ile ilgili gelen misafir öğrencilere hitaben bir konuşma yaparak şunları söyledi.”

Ülkemizin insanları gökkuşağındaki renkler gibi farklı farklıdır

  “Öncelikle ben Hababam sınıfının yazarı Rıfat Ilgazın memleketi Sarıyazmalıların diyarı Cide de sizleri misafir etmekten İlçe Milli Eğitim Müdürü olarak büyük bir onur duyduğumu ifade etmek istiyorum. Bakanlığımızın son yıllarda yaptığı en önemli projelerden biri gönül köprüsü projesidir. Ülkemizin insanları gökkuşağındaki renkler gibi farklı farklıdır. Nasıl ki gökkuşağında 7 renk varsa bizimde 7 bölgemiz var.

 
                                              
                                                Cide İlçe Milli Eğitim Müdürü
                                                          Davut Çalışkan
 
İnsanlar tanımadıkları hakkında ön yargılı olurlar

  Bu bölgelerde kültür farklı, yaşantı farklı, dil farklı… tıpkı coğrafi farklılıklar gibi… Ama bu farklılıklarımız bizim zenginliğimizdir. İnsanlar tanımadıkları hakkında ön yargılı olurlar, sadece duyduklarına inanırlar. İşte bu proje ön yargıların kalkmasına dostlukların oluşmasına katkı sağlayacaktır. Ben hepinize iyi bir gün geçirmenizi temenni ederken sizler vasıtasıyla Kırklareli’ne sevgi ve saygılarımı sunuyor, programımızın gerçekleştirilmesinde bize destek olan Sayın Kaymakamımız Yüksel Kara’ya ve okul/kurum yöneticilerimize teşekkür ediyorum.”

  Cide İlçe Milli Eğitim Müdürünün konuşmasından sonra öğrencilere Cide ile ilgili slayt sunumu yapıldı. Daha sona ünlü Hababam Sınıfı filminin yazara Rıfat Ilgaz’ın evi gezildi ve yemekten sonra da  öğrenciler Gideros Koyu ve sahil gezisi yaptılar.            

Şenpazar Kaymakamı Ali Sakar: “Şenpazar cennet gibi bir yerdir”

0

Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN  

  Kastamonu-Şenpazar ilçe merkezi ormanlarla çevrili, derin bir vadi içinde kurulmuş olup, ilçe topraklarının % 70’i ormanlarla kaplıdır. İlçede tarım arazisi yok denecek kadar azdır. Şenpazar Kaymakamı Ali Sakar, ilçenin ekonomik yönden gelişmesi için  ve iş istihdamına yönelik çalışmalar yapıyor. Bu nedenle İstanbul’daki Şenpazar’lı işadamları görüşmeler yaparak Şenpazar’da iş kurmalarını istiyor.

  “Başarılı bir yöneticinin iyi bir dinleyici olması lazımdır. Bir idarecinin aynı zamanda bir girişimci olması lazımdır. Analitik düşünen idarecilere ihtiyaç vardır. Mülki idare amirleri daha net konuşurlar. Kaymakamlar görevlere belli birikim ve alt yapıyla geliyorlar. Kendinizi halktan ayrı bir yerde görürseniz sorunları çözemezsiniz.” diye söyleyen; çalışkan, devlet-vatandaş işbirliğini en seviyeye getirmeye çalışan ve devlet adamı duruşu ile de yöre halkının takdirini kazanan Şenpazar Kaymakamı Ali Sakar, “Şenpazar ve başarılı bir mülki idare amiri nasıl olmalıdır?” konulu yaptığım röportajda şunları söyledi; 

 
                                  
                                     Kastamonu-Şenpazar Kaymakamı Ali Sakar
 
Şenpazar ilçesinin % 70 ormanlık alanlarla kaplıdır

  Şenpazar ilçesinin % 70 ormanlık alanlarla kaplıdır. Bunun dışında % 30’luk alan ise yerleşim ve tarım alanıdır. İlçemizde istihdama çok fazla yatırım alan yerlerimiz yoktur. Buna ilçemizin coğrafi şartları uygun değildir. Bu nedenle Şenpazar tarihinde çok göç vermiş bir ilçedir. İstanbul’da Şenpazar nüfusuna kayıtlı 27.000 Şenpazar’lı vardır. Ama Şenpazar cennet gibi bir yerdir. Şenpazar bir taraftan yeşil, diğer taraftan 20 km. ilerde denizle buluşan ve Türkiye’de en geniş ağızlı mağarasının bulunduğu, piknik yapmaya uygunu Kızılcasu piknik alanının bulunduğu ve sevimli bir şelalenin bulunduğu bir yerdir.

Şenpazar tipik bir Karadeniz ilçesidir

  Şenpazar tipik bir Karadeniz ilçesidir. Son zamanlarda ilçemizde kaymakamlığımız tarafından ve İstanbul’da bulunan bir iş adamımızın katkılarıyla yapılacak bir yatırımla istihdama yönelik ciddi çalışmalar yapılmaktadır. Bu tür işletmelerin ilçemizde açılmasıyla birlikte ilçemizden göç bir nebzede olsa duracaktır. İlçemiz doğal güzelliklerinin yanında inşallah ilçemizde yaşayan insanlarımıza ekonomik anlamda katkı sağlayan bir ilçe konumuna gelir. Bu konuda ilçemiz önümüzdeki günlerde daha iyi olacak diye düşünüyorum. İlçemizde bulunan Dağlı Kuylucu Mağarası 1991 yılı ortalarında Atlas dergisi tarafından keşfedildi. Bu mağaranın turizme kazandırılmasına yönelik olarak önümüzdeki günlerde ciddi olarak öncelikle mağaranın ulaşım sorunu giderilecektir.

Dağlık Kuyluca Mağarasının bilinen derinliği 290 metredir

  Dağlı Kuylucu Mağarasına ulaşım olmadığı için mağaraya giden insanlarımızın kaza geçirme ihtimalleri de vardır. Dağlık Kuyluca Mağarasının bilinen derinliği 290 metredir. Bu mağarada profesyonel anlamda  140-150 metre derinliğe inebileni duyduk.Bu mağarada görsel anlamda müthiş bir zenginlik var.Bilinmeyen mesafe olarak toplam 600 metredir.Mağaranın sonunda bir dere biçiminde bir suyun olduğu söyleniyor. Bu mağaraya inmek için gidenler kayalık yerlerden aşağıya ineceklerdir. Bu mağaranın yolu yapılırsa insanlar rahat gelip-giderler. Turizm için alt yapı şarttır. Alt yapı olmadan burayı turizme açarsak çok sağlıklı olmaz. Önümüzdeki bir projeyle yapabilirsek, buranın eko turizme büyük bir katkısı olacağına inanıyorum. Şenpazarlı işadamlarımızla devamlı diyaloglarımız devam etmektedir. Şenpazar ve Azdavay ilçemizin bazı köylerini içine alan yaban hayatını koruma sahası bu itibariyle toplantılar yapılmak suretiyle çalışmalar başlatılmıştır.

 
                                 
                                  Şenpazar Kaymakamı Ali Sakar halkın içinde
 
Kartdağ Yaban Hayatı Geliştirme Sahasının Yönetim ve Geliştirme Planı

  KTÜ,Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Şenpazar ve Azdavay ilçe kaymakamlıklarının katılımıyla ve halkın bu turizm bölgesinde katılımıyla birlikte bir değerlendirme toplantısı oldu.  Bu toplantıda alınan kararlar bilgilendirmek amacıyla vatandaşlara iletildi. Yaban Hayatını Koruma Sahası içinde yaban hayatını koruyacak aynı zamanda hayvan popülâsyonunun gelişini ve devamını sağlayacak önlemler alınıyor. Hayvan sayısında popülasyonun üstünde bir artış var. Bu artış da avlanmaya izin verilerek ciddi anlamda ilçeye ve o köylerde yaşayan insanlara her av yapılmış hayvan başına bir ödeme yapılarak, burası bir cazibe merkezi haline geliyor. Yaban Hayatını Koruma Sahası ciddi anlamda bir gelir kaynağıdır. Bu sahanın içinde 4 köyümüz vardır. Yaban Hayatı Koruma Sahası içinde ;  kızıl geyiklerin üreme merkezi, vaşaklar, kartal, ayı, yaban domuzu,yaban keçisi, karaca vardır. Yaban Hayatını Koruma Sahası 11.216 metrekarelik bir alana sahiptir.Bu koruma sahası Şenpazar ve Azdavay ilçelerini kapsıyor. Yaban Hayatını Koruma Bölgesi ülkemizde 80 bölge olarak tespit edilmiştir.

Hedef türün Kızıl Geyik olduğu toplam 20 sahadan birisidir

  Kastamonu, Azdavay, Kartdağ Yaban Hayatı Geliştirme Sahasının Yönetim ve Geliştirme Planı için Hızlı Alan Değerlendirilmesi, Çevre ve Orman Bakanlığı- Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile Karadeniz Teknik Üniversitesi-Orman Fakültesi-Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi bölümü tarafından ortaklaşa hazırlanmaktadır. Yaban Hayatı Geliştirme Sahası, av ve yaban hayvanlarının ve yaban hayatının korunduğu, geliştirildiği, av hayvanlarının yerleştirildiği, yaşama ortamını iyileştirici tedbirlerin alındığı ve gerektiğinde özel avlanma planı çerçevesinde avlanmanın yapılabildiği sahalardır. Kartdağ Yaban Hayatı Geliştirme Sahası Bakanlar Kurulunun, 07.09.2005 tarih ve 2005/9453 sayılı kararı ile tescil edilmiştir. Ülkemizde öncelikle Kızıl Geyiğin korunması için çalışılan yani hedef türün Kızıl Geyik olduğu toplam 20 sahadan birisidir.

Eko turizmde tanıtım çok büyük bir etkendir

  Yaban Hayatını Koruma ve Geliştirme Sahası Kastamonu’nun güneyinde olmak üzere toplam iki yerde vardır. Bölgemizde; Kızıl Geyik, Altın Kartal, Vaşak çeşidi çok fazladır. Kedigillerden olan Vaşak gündüz görülmeyen, gece avlanmayı seven bir hayvandır. Avcılar vurdukları hayvan başına aldıkları bedeli Çevre ve Orman Bakanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı ile işbirliği halinde devlete yatırıyorlar. Devlet de bu parayı ilgili o köye gönderiyor. KTÜ-Orman Fakültesi-Yaban Ekolojisi Bölümü ile birlikte yapılan çalışmalardır. Buranın adı Şenpazar ve Azdavay Kart Dağları Yaban Hayatını Geliştirme Sahasıdır. Milli Parklar Genel Müdür Yardımcısı ile burada bir toplantı yaptık. Bu toplantıda prensip kararlar alındı. Bu kararların eko turizmine büyük katkısı olacaktır. Eko turizmde tanıtım çok büyük bir etkendir. Bu çalışma bölgede hayvan çeşitliliğini gösteren bir çalışmadır. Burada bitki örtüsünün ne kadar önemli olduğunun göstergesidir.

Başarılı bir yöneticinin iyi bir dinleyici olması lazımdır

  Başarılı bir yöneticinin ilk kuralı iyi bir dinleyici olması lazımdır. Florayı bilmesi gerekir. Vatandaşların sorunları karşısında analitik düşünerek sorunları çözebilme babında çok ince bir zekaya sahip olmak lazım. Kesinlikle halkla iç içe, halktan kopuk olmaması lazımdır. Mülki idare amiri, idarecide olsa bizler halkın içinden gelen insanlarız. İçinden geldiğimiz toplumdan kopmak, kendi organlarımızı kesmekle eş değerdir. O vesileyle halkla bütünlük içinde yaşayarak, onların sorunlarını yerinde görmek lazımdır.

Bir idarecinin aynı zamanda bir girişimci olması lazımdır

  Halka iç içe olmak mülki idare amirinin doğasında vardır. Farklı mesleklerde bulunan insanlardan anlamlı ve çok farklı bir iş yapmak vardır. Vatandaşların sorunları ve dertleriyle ilgilenen bir meslek düşünün. Bunu yapan insanın halktan kopuk olması düşünülemez. Son zamanlarda dünya gündeminde ekonomi ne kadar önemliyse, idarecilik de o kadar önemlidir. Bir idarecinin aynı zamanda bir girişimci olması lazımdır. Planlayan, koordinasyonu kuran, yasaları bir araya getiren, fikir anlamında müteşebbis olandır. Halk günümüzde ilçede birinci derecede kanaat önderi olarak kaymakamı, belediye başkanını görmektedir. Bu anlamda kaymakamların ve yerel idarecilerin müteşebbis ruhlu olması gerekir diye düşünüyorum. Vatandaşın sorunlarını çözmek, vatandaşın mutluluğunu bulmaya yöneliktir. Vatandaş sorunlarını kaymakama aktarıyor.

Analitik düşünen idarecilere ihtiyaç vardır

  Kaymakam burada zekasıyla ince düşünmeli derken, anında çözüm bulmaya yönelik olarak burada teşebbüs ve müteşebbis yapı önemlidir. Yolla ilgili vatandaşın bir problemi varsa, sonuç itibariyle bu sadece vatandaşın değil, devletinde problemidir. Vatandaşın sorunu genel itibariyle, devletin o sorunlara çözüm bulabilmek için ulaştığı sorunlar olduğu için bu sorunları kısa vade çözümleyebilecek analitik düşünen idarecilere bu anlamda ihtiyaç vardır diye düşünüyorum. Eskiden gelen 40-50 yıldır çözülemeyen sorunlar vardır. Bu nedenle analitik düşünen idarecilere ihtiyaç vardır diye düşüyorum. Çünkü neden sorunlar 40-50 sürsün. Çözünülmeli derken hemen anında değil, çok kısa bir süre içerisinde çözebilmektir.

 
                                           
                                           Şenpazar Kaymakamı Ali Sakar
 
Mülki idare amirleri daha net konuşurlar

  Mülki idare amirlerinin diğer bürokratlara göre sorunu kısa sürede çözebilme farkları vardır.Mülki idare amirleri daha net konuşurlar.Çünkü konuşurken karşı taraftan hiç beklentileri yoktur. Bir idarecinin, bir bürokratın o anlamda vermiş olduğu  % 60 ‘lık bir söz zaten % 100 gibidir. İçişleri Bakanlığı bir kaymakamın nasıl yetiştirilmesi konusunda artık müthiş bir deneyime sahip oldu. Üç yıllık bir stajdan sonra bir ilçeye ilk defa kaymakamı gönderiyor.

Kaymakamlar görevlere belli birikim ve alt yapıyla geliyorlar 

  Vatandaşın kaymakamlara güven duyması kaymakamların aldığı eğitimden kaynaklanıyor. Kaymakamlar görevlere belli birikim ve alt yapıyla geliyorlar. Vatandaşların kaymakama, kaymakamların da vatandaşa itibarı bu yüzden olsa gerek diye düşünoyorum. Osmanlıdan itibaren kaymakamlık makamı var. Kaymakamlar genellikle ciddi eğitimle gelen, belli bir misyonu olan insanlar oldular. Halktan kopuk yaşarsanız bir parçanız eksik olur. Çünkü kaymakam olarak sizin anneniz, babanız, kardeşinizde bu halkın içinden geliyor.

Kendinizi halktan ayrı bir yerde görürseniz sorunları çözemezsiniz

  Halktan kopuk yaşayamazsınız. Kopuk yaşarsanız sadece belli bir şeyleri görürsünüz. Diğer şeyleri göremezsiniz. Böylece zamanı doldurup gidersiniz. Bu konuda ülkemizde güzel gelişmeler var. Değişim bu noktada önemlidir. Halkın sorunlarını çözebilmek için halk olmak lazımdır. Kendinizi halktan ayrı bir yerde görürseniz sorunları çözemezsiniz. Bu neden geçmişten bu tarafa kaymakamlara idrak edilen misyonun geleceğe kadar devam etmesi için hep halkla beraber olmak gerekir.”

 

Cide Kaymakamı Yüksel Kara: “Cide marka turizm merkezi olacak”

0

Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN

   Kastamonu-Cide ilçesi Batı Karadeniz Bölgesindeki en önemli turizm bölgelerinden birisidir. Özellikle Temmuz-Ağustos aylarında ilçenin nüfusu iki katına çıkmaktadır. Cide’nin 13 km. bir sahil şeridi vardır. Bu nedenle en uzun plajı olan turizm yerlerimizden birisidir. Diğer taraftan doğa harikası Gideros Koyu bölgeye ayrı bir güzellik katmaktadır. İlçede en önemli ekonomik kaynakları turizm ve tersaneciliktir. Cide Kaymakamı Yüksel Kara ilçenin turizm yönünden daha ileri seviyelere gelmesi için büyük gayret gösteriyor. Özellikle Gideros Koyunun turizm yönünden daha cazip hale gelmesi bir proje üzerinde çalışıyor. Cide Kaymakamı Yüksel Kara, “Cide ve turizm” konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;

 
                                 
                                        Cide’nin deniz sahilinden görünüşü
 
Turizmde tanıtım vazgeçilmez unsurdur

   “Cide ilçemiz; yeşili, mavisi, denizi ve kanyonları ve koylarıyla Türkiye’nin en güzel ilçelerinden birisidir. Uzun yıllar ilçeye karayolunun olmaması nedeniyle tamamen içine kapanık bir vaziyette, Kastamonu’dan bağımsız, daha çok ticaretini gemilerle Bartın ve İstanbul’la yapan bir ilçeydi. Bu durumdan ilçe yeni kabuğunu kırmaya başladı.İlçenin ekonomisi turizmin yanında birazda tersaneciliğe dayanmaktadır.Şu anda mevcut bir tersanemiz vardır. Burada 600 kişinin çalışması nedeniyle ilçede bir ekonomik hareketlilik olduğu görülmektedir. Bununla ilgili yeni bir işletme açılması konusunda Maliye Bakanlığında işlemler devam etmektedir. Bunun sonucunda tersaneciliğin ilçemiz ekonomisine önemli katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Bunların yanında ilçemizin diğer bir önemli özelliği ise turizmdir. Turizmde tanıtım vazgeçilmez unsurdur.

 
                                                 
                                               Cide Kaymakamı Yüksel Kara
 
Cide’mizin; turizmine, kültürüne, ekonomisine ciddi kaktılar yapması

  Tanıtımını gerçekleştirmek amacıyla yaptığımız 3 ciddi faaliyeti fırsat olarak biliyoruz. Bunlardan biri Ankara’da yapılan Kastamonu günleri kapsamında Cide’ye verilen standa Cide’mizin tanıtımını gerçekleştiriyoruz. İkincisi Perşembe günleri İstanbul Feshane’de düzenlenen Kastamonu günlerinde Cide’mizin tanıtımını yapıyoruz. Üçüncüsü ise ilçemizde ciddi bir katılımla gerçekleştirilen festivaldir. Bu festivale on binin üzerinde insan katıldı. Bu festivale ünlü sanatçılardan Selami Şahin ve Niran Ünsal’ı getirdik. Bu festivalde bunun dışında çeşitli etkinliklerimiz oldu. Kabotaj Bayramı nedeniyle de bayrak asma yarışı son derece eğlenceli oldu. Buna benzer turnuvaları ilçemizin; turizmine, kültürüne, ekonomisine ciddi kaktılar yapması nedeniyle düzenledik.

 
                                      
                                                   Tarihi Cide evi               
Gideros marka koylarımızdan birisidir

  Ayrıca bu festivalin; birlik ve beraberliğimize, kaynaşmamıza, bu ortak değerlerin oluşturulmasına, gurbet de bulunan vatandaşlarımızın çocuklarının bulundukları şehirler de yabancılaşmaması adına burada Cide kültürü, Cide çatısı altında kültür aktarımında fırsat tanınmasında festivalin olumlu olduğunu düşünüyoruz.  Türkiye’de marka turizmi denildiğinde aklımıza Cide gelir. Gideros marka koylarımızdan birisidir. Geçen yıl Belçika’da Türkiye’yi tanıtmak amacıyla Türkiye’yi temsilen Gideros’muz seçildi ve Belçika’da tanıtıldı. Bu tanıtım Türkiye ve Cide için çok önemlidir. Kültür ve Turizm Bakanımız Ertuğrul Günay da yaptığımız bu etkinliklerden ve tanıtımdan dolayı ilçemiz kaymakamlığımıza teşekkür-takdirname yazısı vermiştir.

 
                                 
                                       Doğal güzeliğiyle ünlü Gideros Koyu
 
Marka değerimizin ön plana çıkması gerekir

  Bu marka değerimizin ön plana çıkması gerekir. Gideros Koyumuz Karadeniz’deki gemilerin sığınma yeri ve dalgalardan korunma yeri olarak hep ön plana çıkmıştır. Ülkemizin ender doğal limanlarından birisidir. Bunların yanında bitki örtüsü , tarihi hamamımızın  olması yönüyle, tarihi güzelliklerin yanında doğal güzelliklerimiz de en önemli unsurlarımızdır. Biz bu yerimizin özellikle cazibesini artırma adına Gideros Koyununun etrafına bir yürüyüş bandı ve gece aydınlatılması üzerinde bir çalışma yaptık. Biz bu çalışmamızı bitirirsek buranın marka değerinin daha artıracağımızı düşünüyorum. Bu projemizi Bayındırlık ve İskan İl Müdürlüğünde bir mimar arkadaş hazırlıyor. Daha burası sit alanı olduğu için Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulundan iznimizi alır almaz, hemen çalışmaya başlayacağız. Bunların dışında ilçemizde mağara vardır.

Sultan kayıklarının üretim yeri Cide’dir

   Saltanat Kayıkları diğer bir tabirle Sultan kayıklarının üretim yeri Cide’dir. Tabii bu Türkiye’de bu pek bilinmiyor. Yakın zamanlarda Türkmenistan Başbakanına, bir iş adamı tarafından Sultan Kayıklarının bir örneği burada yapılıp, kendisine hediye verildi. Halen bu gelenek devam ediyor. Sultan Kayıkları(Saltanat Kayıkları) özellikle Osmanlı Padişahları zamanında padişah çevresinin altından kaplamalı, ilginç işlemlerle İstanbul Boğazında dolaştığı bilinmektedir. O dönemde de bu Sultan Kayıklarının üretim yeri Cide’ydi. Osmanlı Padişahlarına Sultan Kayıkları buradan gönderiliyormuş. İlçemizin geleceği için turizm ve tersane gemicilik alanında iki ciddi potansiyeli vardır.Bu nedenle ilçemizin bu iki alanda ilerleme kaydetmesi gerekir. Bu konuda bizler ve vatandaş üzerlerine düşen görevleri yaptıklarında ilçemiz hak ettiği yeri alacaktır diye düşünüyorum. Sonuç olarak bunlar gerçekleştiğinde ilçemiz marka turizm kenti olacaktır.

 
                           
                       Türkmenistan Cumhurbaşkanı Gurbangulı Berdimuhammedova’ya
                         bir iş adamı tarafından hediye edilen Sultan Kayığının maketi
 
Halka hiçbir zaman diyalogunu koparmayan

   Başarılı bir yönetici olmak için ilçesindeki tüm unsurlara hakim, halka hiçbir zaman

diyalogunu   koparmayan, ilçenin hedeflerine gitmesi konusunda yapması gerekenleri tahmin ederek tespit edip ve üzerinde yoğunlaşması gerekir. Bilgi birikimini, gücünü, enerjisini bunun üzerine yoğunlaştırıp ve bunu başarması lazımdır. Başardığı zaman zaten kendi kendini anlatmaya gerek yoktur. Halk kendisini zaten gerekli yerlere getirir.”

   

error: Content is protected !!