Açık oturumun açılışında konuşan Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay şunları söyledi; “Eskiden kültür sanat gazeteciliğinin önemli olduğunu belirterek, kültür sanat sayfalarının daha fazla ve içinin dolu dolu olduğunu söyledi. Gazetelerde, spor sayfalarının çoğaldı. Kültür sanatın geliştirilip insanlara sunulması gerekiyor. Kurum olarak kültür sanatla ilgileniyor,bu yönde yapılan çalışmalara destek veriyoruz.
Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay: “Kültür ve sanata destek veriyoruz”
Açık oturumun açılışında konuşan Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay şunları söyledi; “Eskiden kültür sanat gazeteciliğinin önemli olduğunu belirterek, kültür sanat sayfalarının daha fazla ve içinin dolu dolu olduğunu söyledi. Gazetelerde, spor sayfalarının çoğaldı. Kültür sanatın geliştirilip insanlara sunulması gerekiyor. Kurum olarak kültür sanatla ilgileniyor,bu yönde yapılan çalışmalara destek veriyoruz.
Çanakçı Kaymakamı Murat Eren: “Çanakçı, keşfedilmemiş cennet”
Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN
Giresun-Çanakçı ilçesi, Giresun ilinin en küçük ilçelerinden birisidir. İlçenin ekonomisi genellikle fındığa dayanır. İstanbul’da işyerlerinin kapanması nedeniyle işsiz kalan Çanakçılılar kendi memleketlerine geri dönmeye başlamışlardır. Çanakçı Kaymakamı Murat Eren, ilçede yaklaşık 2 yıldır görev yapıyor. Kaymakam Murat Eren ilçenin ekonomik, sosyal, turizm, kültürel yönden gelişmesi için birçok proje geliştirmiş ve bu projelerin çoğunu uygulamaya koymuştur. Çanakçı Kaymakamı Murat Eren ilçede işsizliği önlemek amacıyla atıl vaziyette bulunan Fiskobirlik birlik binalarını ilçedeki iş istihdamına katkı yapmak amacıyla Türkiye İşkur Kurumu ile ortak proje hazırlayıp, uygulamaya koymuştur. Bunun sonucu ilçede 90 kişinin çalıştığı tekstil atölyesi 8 aydır üretime devam etmektedir.
Bu proje Karadeniz Bölgesinde iş istihdamına yönelik örnek projedir. Bu yönden Çanakçı Kaymakamı Murat Eren Türkiye örneği bir projeye imza koymuştur. Devlet adamının başarısı budur. Kaymakam Murat Eren işsizliğin yoğun olduğu ülkemizde istihdama yönelik çare düşünmesi gerçekten takdire şayandır. İşsizliği önlemede devlet adamının yaptığı örnek projedir. Devlet-vatandaş dayanışmasını en üst noktaya taşıyan, çalışkanlığı ve görevine son derece bağlılığı, devlet adamı duruşu ile ilçede herkesin takdirini kazanan, samimi, vatandaştan biri gibi davranan Çanakçı Kaymakamı Murat Eren “Çanakçı ve başarılı bir mülki idare amiri” konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;
Çanakçı-Giresun yolunun tamamlanması beklenmektedir
“Çanakçı Giresun ilinin küçük ilçelerinden birisidir. Ekonomik ve sosyal anlamda mahrum bir bölgedir. Son yıllarda ilçemize büyük bir kaynak aktarımı oldu. Maliyeti 7,5 trilyon olacak olan Çanakçı-Giresun yolunun önümüzdeki yılsonunda tamamlanması beklenmektedir. Daha çok istihdama ve eğitime, tarıma dayalı projelerimiz vardır Giresun ilinin geçim kaynağı fındıktır. Çok az bir miktarda çay yetiştirilmektedir. Burada yetiştirilen ürünleri çeşitlendirmeyi bekliyoruz. Doğu Karadeniz Bölgesinin geliştirilmesi kapsamında bir projemiz vardır. Bu proje bir Japon kuruluşu ve Tarım Bakanlığı ile beraber yürütülmektedir. Bugüne kadar 176 milyarlık bir proje gerçekleştirdik. Bu kapsamda ilçemizde kivi ve ceviz bahçeleri, 7 adet Japon serası kurduk. Bu seralar standart seraların dışında ultra seralardır. SYD Vakfından 290 milyarlık bir inek projesi yaptık.
Bu ineklerden 23 vatandaşımıza 46 adet dağıttık. Çanakçıda bir istihdam projesi geliştirdik.Böylece şu anda 90 vatandaşımız iş sahibi oldu.Fiskobirliğin eski depolarını iki tane müteşebbis ile beraber tamir ettirdik. Bununla ilgili Türkiye İşkurumu ile proje geliştirdik. Çanakçı’ın en yüksek üretim kapasiteli işletmesini açtık. Çanakçıdan beş kişiden fazla bir işletme bulunmazken, şu an 90 kişi çalışan bir iş yeri açtık. Burada önemli markalara mal üretilmektedir. Bu işletmenin iki aylık iş bağlantısı yapılmış ve ful çalışıyorlar. Bu işletme büyük firmaların fason imalatını yapıyorlar. Buranın 2-3 yıl sonra kendi ürünü ve markasını oluşturacak bir işletme olmasını istiyoruz. Biz onlara devlet olarak büyük katkı sağladık. Onlarda ayakta durdular Böylece projemiz gerçekleşmiş oldu. Bunun dışında Karabörk Beldemizde Kadın Eğitim Projesini uyguluyoruz. Eski Sağlık Ocağımız tamir ettik ve içerisine gümüş eğirme makinesi aldık.
Daha önce burada kurulan Kadın Kooperatifi üyelerimize gümüş işlemeciliği, Trabzon hasır bileziği, telkari işlemeciliği üzerine eğitim verdik. Bu kursiyerlerden 7-8 tane bayan bu işi öğrendiler ve meslek sahibi oldular. Biz bununla ilgili 250 bin euroluk AB projesi yaptık. Bu proje her aşamadan geçti ve ancak ne yazık ki ilgili kurum bütçesi yeterli olmadığı için şu ana kadar ödenek tahsisi alamadık.Bu proje ime ilgili mahalli kaynak gerçekleştirildiği vakit 100 kadar kadınımızı iş sahibi yapmayı planlıyoruz. Bayanlarımız ilgili olarak kültür ve bilgi seviyelerini artırmak için kadın çiftçiler yarışıyor yarışması düzenledik. Trabzon ve Samsun’da fuarlara ve gezilere götürdük. Trabzon’da hasır bilezik yapılan yere götürdük. Tarım işletmelerimizi gezdirdik. Bunun dışında çeşitli kurslar düzenledik. Daha önce başlayan toplum merkezi projemizi bitirdik.
Hizmet programını tamamen yeniledik
Çocuklarımızın burada ilk defa sinema izleyebileceği çeşitli etkinliklerin düzenleneceği içinde 20 adet bilgisayar olan, toplantı ve okuma salonunun olduğu bir proje geliştirdik. Bu proje halen devam etmektedir. Kitap projesi yaptık. Okullarımıza tamamen klasik romanlardan oluşan 1000 adet kitap aldık ve bu kitapların hepsini dağıttık. Giresun il genelinde SBS sınavlarında üst sıraya taşındık ve böylece il çapında merkez ve Bulancak’tan sonra üçüncü olduk. Kaymakamlığımıza bir iş makinesi aldık. Hizmet programını tamamen yeniledik. Sünnet şenliği düzenleyerek, toplam 50 çocuğumuzu sünnet ettirdik. Yüksekokul okul projemiz var. İlçemizde 10 yıldır atıl duran bir bina vardı.2.500 metrekarelik kapalı bir alanı bulunan kargir bir binaydı. Uzun süre kullanılmadığı için Diyanet Vakfına devir edilmiş. Bu konu ile ilgili olarak Diyanet İşleri Başkanı ile görüştüm. Bu binayı uygun bir rakamla satın aldık. Bu binanın projesini üniversitenin isteğine göre uygulayacağız. Engelliler Günü nedeniyle 150 engelli vatandaşımızı aileleriyle beraber 500 kişiyi içine alan bir etkinlik yaptık ve onlara yemek verdik.

Ayrıca 150 engellimize hediye verdik. Bunların bir çoğunun maddi durumu iyi değildir. Çanakçı’da ilk defa Hazreti Mevlana’yı anmak için Mevlana günü etkinliği yaptık ve bununla ilgili buraya 2 mevlevi getirdik. Ayrıca bir okulumuzda bununla ilgili bilgi gösterisi düzenledik. Ayrıca Giresun’dan Türk Sanat Musikisi konseri getirdik. Bu faaliyetlerin tamamı tamamen sponsor destekleriyle olmuştur. Bu projeler devam edecektir. Kuş ve ıslık dili Giresun’a özgüdür. Bununla ilgili kuş dili ile ilgili olarak 6000 milyar proje hazırladık. Dünya üzerinde UNESCO tarafından kabul edilen kültür somut olan veya olmayan kültür varlıkları vardır. İspanya’da ıslık dili UNESCO tarafından somut olmayan kültür varlığı olarak kabul edildi. Amacımız ilçemize somut olamayan bir kültür varlığı kazandırmaktır.Türkiye 5 tane örneği var ama Giresun için önemlidir. Giresun’a bağlı bir kültür değerinin somut olmayan bir kültür varlığı olarak kabul edilmesini istiyoruz.

Aynı zamanda bu dilin devamını sağlamak için Kuşköy’de bir kültür merkezini kurmayı planlıyoruz. Turizmi geliştirmeyi amaçlıyoruz. Bu projeyi Mart ayına kadar yetiştirmeye uğraşıyoruz. Burada böylece güzel bir eser bırakacağımızı düşünüyorum. Çanakçıyı daha önce bilmediğim için ilçe hakkında bende güzel düşünceler oluşmadı. Memleketim Tekirdağ’a uzaklığı 1.200 km.’dir. İlçeye geldiğimde hoş bir intiba bırakmadı. İlçeye girdiğimde yolları son derece bozuktu. Sosyal imkanı olmayan bir ilçeydi. Göreve başlayalı gelecek Mart ayında iki yıl olacaktır. Böylece ben onları sevdim, onlarda beni sevdiler. İki yıl içerisinde daha önce yapılamayan işleri yaptık. Çanakçı, Giresun’un en ufak ilçesi olmasına rağmen benim gözümde farklı bir değerdir. Çanakçı için keşfedilmemiş cennet diyebiliriz. Doğal hayat ülkenin hiçbir yerinde göremeyecekleri canlıları burada görmek mümkündür. Her ilçede SYD Vakfında mütevelli heyetleri vardır.
İlçemizde bizde dosyası olan 300’den fazla fakir vatandaşımız vardır. Kurulan heyetle bende vatandaşlarımızın evlerine gidiyoruz. Vatandaşlarımızın evlerine girerken kendilerinden izin alıyoruz. Evlerinin durumunu kamera ile çekip, kendi durumlarıyla ilgili detaylı bir röportaj yaptık. İlçemizdeki tüm fakir vatandaşlarımızı birebir tespit ettik. SYD Vakfı toplantılarında bize kaç kişi müracaat ettiyse onların durumlarını çektiğimiz videodan izliyoruz. Elimizdeki belge ve bilgiye göre karar veriyoruz. Bu şekilde hiçbir suiistimale yer vermiyoruz. İlçemizdeki tüm fakir vatandaşlarımız şu an kayıt altındadır. İstanbul’dan artık ilçemize vatandaşlarımız göç etmeye başladı. İşsiz kalan vatandaşlarımız rahat geçinirim düşüncesiyle memleketlerine dönüyor. Bunların içinde kalifiye elaman olanlar vardı. İlçemizde kurulan tekstilde bunlardan yararlandık.
Hem bunları istihdam ettik ve hem de iş bilmeyen vatandaşlarımıza örnek oldu. İlçemiz dışında Karadeniz Bölgesinde 90 kişiye istihdam sağlayan başka bir örnek yoktur. Bu konuda özellikle kamu kurumlarının yaptığı bir çalışma yoktur. Bu yaptığımız çalışma örnek teşkil edecektir. Çanakçı bölgesinde bugüne kadar kendi bünyesinde 5 kişi çalıştıran bir işletme yoktu. Burayı 90-100 kişinin çalıştığı ve tekstilde uluslar arası markalara iş yapan atölye haline getirdik. Fiskobirlik’in kullanılmayan depolarını değerlendirdik. Çanakçılı bir hemşehrimizin elinde tekstil alanında çok eski iş makinelerinin olduğunu söylediler. Buna dedim ki bu iş makinelerini buraya getir ve kendinde başında çalışırsın. Bir yıl içerisinde yaptığın üretimle bu makinelerin parasını alırsın dedim. Ancak yapamazsan bu makineleri buraya bağışlarsın dedim. Üretime bu eski makinelerle başladık. Yaşar Kırımlı adındaki iş adamımızı böyle bir proje yapıyoruz, sende yatırım yap diye kendisini ikna ettik. Oda bize güvenerek burada iyi bir yatırım yaptı. Bu işletme 8 aydır çalışarak, şu anda çok güzel çalışıyor. Burada çalışan insanlar Sosyal Güvenlik Kurumuna kayıtlı olarak çalışıyorlar.
Başarılı bir mülki idare amiri 24 saat mesaiyi düşünmelidir. Bazı meslektaşlarımız tarafından görev olarak kabul edilir ve bu fikir doğru bir fikirdir. Bir ilçenin ekonomisi, kültürü, sosyal durumuna katkı yapıyoruz.

Japon seralarında çiftçilerimiz tarafından üretilen ürünler
İlçe Tarım Müdürlüğümüzün yürüttüğü DOKAP Projesi kapsamında Tarım ve Köyişleri Bakanlığımız tarafından finanse edilerek yapılan Japon Seralarında çiftçilerimiz tarafından üretilen ürünler yakın çevredeki süpermarketlerde satılmaya başlanmıştır. Çiftçilerimiz bu dönemde seralarında taze soğan, marul, ıspanak, maydanoz gibi ürünler yetiştirmektedirler.3 Aralık Dünya engelliler günü münasebetiyle Kaymakamlığımız ve Görele Omurilik Felçlileri Derneğince organize edilen ve ev sahipliğini Kaymakamlığımızın yaptığı etkinlikte engelli vatandaşlarımız hayat buldu.

Çevre ilçelerden de gelen vatandaşlarımız ile birlikte toplam 500 kişiye ulaşan davetliler engelli çocuklarımızın gösterileriyle oldukça güzel zaman geçirdiler. Engelli çocukların gösterileri ve başarıları ayakta alkışlandı. Etkinlik süresince tüm engelli vatandaşlarımıza Görele LCW, Moda Life, Bircan Giyim tarafından ücretsiz gönderilen hediyeler verildi. Ayrıca tüm özürlü çocuklarımıza Kaymakamlığımız tarafından temin edilen oyuncak ve değişik hediyeler dağıtıldı. Ayrıca Görele ASKUR yemek tarafından 500 kişilik yemek verildi. İlçemiz genelinde öğrenim gören öğrencilerden Lise giriş sınavında Fen Lisesi kazanan bir, Üniversite yerleştirme sınavında lisans düzeyinde öğrenim görme hakkı kazanan 9 öğrenci ödüllendirildi. Çanakçıspor ‘a gelir elde etmek amacıyla Kaymakamlığımız tarafından Futbol Turnuvası düzenlendi. Turnuva Karabörk Belediyesi Spor Tesisinde yapıldı. Turnuvaya katılan takımlardan gruptan çıkmaya hak kazanan takımlar arasında yarı final ve final karşılaşmaları yapıldı. Turnuva da dereceye giren takımlara kupaları verildi.

İlçe Tarım Müdürlüğümüzün koordinasyonu ile İlçemiz Karabörk Beldesi Kadın Çiftçilerimiz ve Kuşköy Köyü Kadın Çiftçilerimiz Samsun Tarım Fuarını ziyaret etmişlerdir. Karabörk Belediye Başkanlığı ve Kuşköy Muhtarlığının temin ettikleri araçlarla, Çanakçı Ziraat Odası Başkanlığı ve Çanakçı Köylere Hizmet Götürme Birliğimizin katkıları ile fuara giden çiftçilerimiz standları gezerek tarımda en son tİlçemiz Kaymakamı Murat EREN ‘in girişimleriyle İlçemizde kurulan ve halen 85 kişinin istihdam edildiği, Çanakçı Tekstil Fabrikasında 25 Mayıs-25 Ağustos 2010 tarihleri arasında İş-Kur Giresun İl Müdürlüğü, Çanakçı Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü ve Çanakçı Tekstil Ltd. Şti. ortaklaşa meslek edindirme kursu düzenlemiştir.

İlçemiz Çağlayan Köyünde ulaşımın kolaylaştırılması kapsamında köy merkezi ve köy yolunda Köylere Hizmet Götürme Birliği tarafından yaptırılan beton yol yapım işi başlatılmış ve çalışmalar devam etmektedirTarım İl Müdürlüğü tarafından hazırlanan İl Özel İdare Müdürlüğü finansmanı ile uygulamaya konulan “Sütte Sağım Hijyeni ve Kalitenin İyileştirilmesi Projesi” kapsamında Karabörk Beldesinde “En Kaliteli Süt” yarışması düzenlendi. En Kaliteli Süt Yarışmasına 27 üretici katıldı. Yarışmada Hüseyin Arslan’ın ürünü birinci gelirken, Sabire Kodalak ikinci, Gülümser Bebek üçüncü oldu. Yarışmada birinci gelen çiftçiye Süt sağma makinesi, süt güğümü, süt kovası, dijital termometre hediye edilirken, ikinci ve üçüncüye yayık makinesi, Süt kovası, süt güğümü hediye edildi. Ayrıca projeye katkı sağlayan 8 çiftçide ödüllendirildi. Proje kapsamında Peynir Yapım Elemanı Kursunda başarılı olan çiftçilere sertifikaları dağıtıldı.
Proje kapsamında 23 kişiye 3’er adet süt sığırı
İlçe Tarım Müdürlüğümüz tarafından hazırlanan ve SYDTF tarafından finanse edilen Süt Sığırcılığının Geliştirilmesi Projesi SYD Genel Müdürlüğü tarafından onaylanarak bütçesi Çanakçı İlçesi SYDV’na aktarılmıştır. Proje kapsamında 23 kişiye 3’er adet süt sığırı, canlı hayvan sigortası ve yem ihtiyacı temin edilecektir. Çiftçilerimiz ahırlarını rehabilite ederek gelen hayvanların rahat edeceği hale dönüştürmeye başlamışlardır.

İlçemiz genelinde öğrenim gören öğrencilerden Lise giriş sınavında Fen Lisesi kazanan bir, Üniversite yerleştirme sınavında lisans düzeyinde öğrenim görme hakkı kazanan 9 öğrenci ödüllendirildi. Önümüzdeki Eğitim-Öğretim yılında da sınavlarda başarılı olan öğrencilerin ödüllendirilecektir. İlçemiz Deregözü Köyünde Köylere Hizmet Götürme Birliğimiz tarafından 2010 yılı KÖYDES Projesi kapsamında 1 adet 3X3X8 menfez, 1 adet 3X5X5,5 tabiyeli menfez olmak üzere 2 adet menfez yapılmaktadır. 3X3X8 ebadındaki menfez tamamlanmış olup, yazlık mahallesi yoluna yapılan tabiyeli menfezin yapımı devam etmektedir. Bakımlı Köyü Şadı Mahallesinin ulaşımı zorlaştıran taşlı ve yokuş yolu beton yol yapmak suretiyle ulaşımın kolaylaştırılması ve araçların sağlıklı ulaşımı sağlanmasını hedeflenmektedir.İlçemiz Deregözü Köyünde Köylere Hizmet Götürme Birliğimiz tarafından yol betonlama çalışması yapılmaktadır. 2010 yılı KÖYDES Projesi kapsamında yürütülen Çalışmada Deregözü Köyümüzün Güregeriş ve Camiyanı mahallesinin yolları betonlanmıştır. Köyümüzde yapılan betonlama çalışmaları Kavak Mahallesi ile devam edecektir.

İlçemizde kaymakamlığımızın gayretleriyle kurulan ve halen 85 kişinin istihdam edildiği, Çanakçı Tekstil Fabrikasında 25 Mayıs-25 Ağustos 2010 tarihleri arasında İş-Kur Giresun İl Müdürlüğü, Çanakçı Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü ve Çanakçı Tekstil Ltd. Şti. ortaklaşa meslek edindirme kursu düzenlemiştir. Kursa 61 kişi katılmış ve başarılı olan 57 kişi sigortalı olarak işe başlamıştır. Başarılı olan Kursiyerlerimize Kurs bitirme belgelerini verilmiştir. İlgili firmanın talebi üzerine 25 kişilik 2. kurs İl İstihdam Kurulunda onaylanmıştır. Kurs Sonucunda başarılı olan kursiyerlerin en az %70 inin aynı firmada istihdamı sağlanacaktır.
Kaymakamlığımız ve İş ve İşçi Bulma Kurumu tarafında hazırlanılan 100 kişiye tekstil alanında istihdam sağlayarak meslek edindirmeyi planlıyor. Proje kapsamında çalışmalar tamamlanarak kurs başladı. İş-Kur tarafından kursiyerlerin günlük ücreti ve meslek kaza sigortası karşılanacaktır. Kurs sonunda başarılı olanlara sertifika verilecek ve kursiyerlerin % 70’i Çanakçı Tekstil Ltd. Şti. de istihdam edilecektir.

Kuşköy İlkokulu Ana Sınıfı öğrencileri Kaymakamlığımızı ziyaret etti. Öğle yemeğini Çanakçı Ahmet Yılmaz Ana Okulunda yiyen öğrencilerimiz daha sonra İlçe Tarım Müdürlüğü personellerince kuş gribi, yumurta ve süt tüketimi, tuvalet kullanımı konularında çizgi film ve filmlerin yer aldığı eğitime katılmışlardır. Eğitim sırasında öğrencilere ailelerine götürmeleri amacıyla yumurta ve süt tüketimi, kuş gribi gibi konularda liflet ve broşürler dağıtılmıştır.

ilçemize kazandırılması için görüşme yaptık
Türkiye Diyanet Vakfı Başkanı ve Diyanet İşleri eski Başkanı Sayın Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’nu makamında ziyaret ederek ilçemizde 10 yıldır atıl durumda bulunan İmam Hatip Lisesi inşaatının ilçemize kazandırılması için görüşme yaptık. Görüşmede Sayın Ali Bardakoğlu,atıl durumda olan binanın devri konusunda her türlü yardımcı olacaklarını ifade etmişlerdir.
Çanakçı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdürlüğü tarafından alımı yapılan kitaplar, Çanakçı İlköğretim Okulu’nda gerçekleşen törende ilçemizde bulunan ilk ve orta dereceli okullarda eğitim-öğrenim gören öğrencilere teslim edildi.

Çok çeşitli alanlarda görev alıyoruz. Eskisi gibi masa başında oturan mülki idare amirinden ziyade olayları yerinde gören, aktif ve halkla daha fazla kaynaşan, ilçenin potansiyelini harekete geçiren mülki idare amiri başarılı olur düşüncesindeyim. Mülki idare amirliği son derece saygın bir kurum olarak kabul edilmektedir. Vatandaşımız tarafından çok itibarlı bir kişi ve meslek olarak kabul edilmektedir. Buna göre başkalarına göre çok avantajlıyız. İlin ve ilçenin sosyal ve ekonomik imkanlarını harekete geçirmek için vatandaş bize güveniyor. Bu yönde adımlar attığımız zaman başarıya ulaşıyoruz. Çalışmak ve ilçesini düşünmek yeterlidir. Bunun yanında çağa uydurmakta çok önemlidir.”
Çanakçı Kaymakamı Murat Eren: “Habergünebakış Sitesi profesyonel bir sitedir”
Haber: İlker ÇAKAN
Giresun-Çanakçı Kaymakamı Murat Eren, Habergünebakış Sitesi(www.habergunebakis.com) ile ilgili olarak yaptığı açıklamada şunları söyledi;
“Habergünebakış sitesinin son derece profesyonel bir site olduğunu gördüm. Siz gelmeden bu sitenin böyle olduğunu düşünmemiştim. Fotoğraf çekimi ve röportaj yapım tekniğini çok beğendiğimi söyleyebilirim. Bundan sonra bu siteyi sürekli takip edeceğim.”
Eşit işe eşit ücret hikayesi
“Hükümet memura son dakika golü attı ve eşit işe eşit ücret uygulaması son buluyor” diye haber sitelerinde bir haber yayınlandı. Aslına bakarsanız, eşit işe eşit ücret söyleminin gündeme gelmesi ile birlikte Milli Eğitim Bakanlığı GİH (şefler, müdürler) sınıfında görev yapan yöneticiler, 2006 yılından beri her yıl son dakika değil, göstere göstere gol yiyorlar. Denge tazminatı (ek ödeme) arttıkça goller geliyor. Hem de genel geçer kurallara uygun olmayan goller yiyorlar.
Anayasanın 55. maddesinde ifadesini bulan eşit işe eşit ücret ilkesinden ne anlaşıldığını merak ediyorum doğrusu! Uygulamada bir çarpıklık var. Eşit işe eşit ücret derken sapla saman birbirine karıştırılıyor. Eşit işe eşit ücretin anlamı; astların maaşını arttırarak üst pozisyonda görev yapan yöneticilerin maaşlarına eşitlemek olmasa gerek! Bundan da ast pozisyonunda görev yapan memurlar daha çok maaş alıyorlar, sonucunu da çıkarmayalım. Bütün çalışanlar insanca yaşayacak kadar ve emeğinin karşılığını almalıdır. Ancak son dönemlerde üst görevlerde bulunan Milli Eğitim Bakanlığının GİH sınıfında görev yapan yöneticiler(Şef-Müdür) adeta cezalandırıldı. Şimdi gündemde ek ders ücretlerinin arttırılması ile ilgili çalışma var. Taslak yayınlandı. Yorumları ve açıklamaları okuyunca şaşırıyorum. Milli Eğitim Bakanlığı GİH te görev yapan yöneticiler ek ders ücreti istemiyorlar. Makam Tazminatı/Eğitim Yönetimi Tazminatı adı altında ödeme istiyorlar. Ben bunu bu köşeden yüz bin defa da yazsam yine birileri derse girmeden ek ders ücreti ödenir mi diye ahkâm kesecek. Bazı yorumları okuyunca, derse girmeden ek ders ücreti alanlar kâfirdir diyecekler! Diye de korkuyorum! Adı ek ders ücreti olunca bilen bilmeyen herkes konuşuyor. Derse girmeden ek ders ücreti alınır mı? Diye. Oysa bu görevlerde çalışan yöneticilerin toplam maaşının ne kadar olduğunu bilen var mı acaba? Derse girmediği halde ek ders ücreti alıp aynı zamanda ek ödeme alan EÖH yöneticiler de var. İğneyi kendimize çuvaldızı başkasına batırmayalım.
04/07/2006 tarihli ve 26128 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile denge tazminatı uygulamasının başlamasından sonra maaşlar iyice arapsaçına döndü. Milli Eğitim Bakanlığında genel idare hizmetleri sınıfında çalışan yöneticilerin mağduriyeti oluştu. Şefler, memurlar kadar maaş alırken şube müdürleri ve üst kadrodakiler ise astları olan okul müdürlerinden ve öğretmenlerden daha az maaş almaya başladılar. Şef 1290TL (ek ders dahil, 5/3 bekar %20lik dilime girmiş) toplam maaş alırken emsali derecedeki VHKİ memur1ar 1230TL maaş almaktadır. Pansiyonlu okul müdürleri toplam 26002700 TL (ekders dahil ¼ evli, iki çocuklu, eşi çalışmıyor ) maaş alırken, kadro emsali olan ilçe milli eğitim müdürü, şube müdürü 2200 TL civarında maaş almaktadır. Herhalde eşit işe eşit ücretten kast edilen bu değildi. Ama iş bu noktaya geldi!
İl-ilçelerde görev yapan şube müdürü ve il milli eğitim müdür yardımcısı ile ilçe milli eğitim müdürleri, emsalleri olan diğer ilçe müdürlerinden de daha az maaş almaktadırlar. Aslında yaptıkları iş yüküne de baktığınızda ilçe milli eğitim müdür ve şube müdürlerinin iş yükünün daha fazla olduğunu görmekteyiz. İlçe tarım müdüründen, yazı işleri müdüründen, mal müdüründen ve müftüden yetki ve sorumluluk olarak ilçe milli eğitim müdürü daha yetkili ve daha sorumludur. İl ya da ilçelerde en fazla personeli bulunan kurum; milli eğitim müdürlükleridir. Dolayısıyla en fazla ödenek milli eğitim müdürlüklerine gelmektedir. Hele 5018 sayılı yasadan sonra mali sorumlulukları daha da artmıştır. Ama ilçe milli eğitim müdürleri; mal müdürleri kadar maaş alamamaktadırlar. Aynı şekilde şeflerde mal müdürlüğünde görev yapan şeften daha az maaş almaktadırlar. Mal müdürlüğünde çalışan şefin iş yüküne bir bakın. Milli eğitim müdürlüklerinde görev yapan şeflerin yarısı kadar iş yükü yoktur. Ama mal müdürlüğünde görev yapan şef daha fazla maaş almaktadır.
Eşit işe eşit ücret ilkesini dayanak göstererek sadece ücretleri eşitlemeye çalışmak büyük bir adaletsizliğe yol açmaktadır. İşlerin eşit olmadığı, yetki ve sorumlulukların eşit olmadığı görevlerde çalışanların maaşlarını eşitlemeye çalışmak, iş barışını baltalamaktadır. Makamların değerini azaltmaktadır. Makamların statüsü çoğu zaman o makamların gelirleri ile doğru orantılıdır. Bu durum makamların statüsünü yerle bir etmektedir. Görevde yükselirken gelirin düşmesinin akılla, mantıkla izahı yoktur.
Maliye Bakanlığı yetkililerinin bunu görmesi lazımdır. Bu konuda diğer bakanlıkların yaptığı çalışmaları desteklenmelidir. Şu günlerde gündemde olan ek ders saatlerindeki değişiklik virgülüne dokunmadan kabul edilmelidir. Milli Eğitim Bakanlığı GİH te çalışan yöneticiler için teklif edilen haftalık 40 saatlik ek ders ücreti değişikliği kabul edilmelidir. Bu görevlerde çalışanlar ek ders ücreti istemiyor ama ek ders saatlerinde değişiklik yapılacaksa da bu 40 saat olmalıdır.
Ayrıca Maliye Bakanlığının çalışanlarının diğer bakanlıklarda çalışanlardan daha fazla maaş almasının nedenini de doğrusu anlamıyorum. Hizmetlisinden, müdürüne kadar mal müdürlüklerinde görev yapanlar, Milli Eğitim Bakanlığında görev yapanlardan ne kadar fazla görev yapmaktadırlar ya da nasıl daha fazla sorumlulukları var, anlamış değilim. Ücretler konusunda bir kast sistemi oluşmuştur. Bir okuldaki hizmetli en az 10 kadar sınıfın temizliği ve okulun kaloriferi ile uğraşırken, maliye de çalışan hizmetli ne kadar fazla iş yapmaktadır ki milli eğitimde çalışandan daha fazla maaş almaktadır. Şu mantıkta sosyal devlet ilkesi ile bağdaşmamaktadır; “suyun başında olan küpünü doldurur” söylemi de burada yanlıştır.
Maaşlardaki bu adaletsizliği görünce “eşit işe eşit ücret ” söyleminin sadece hikâyeden ibaret olduğunu düşünüyorum. Umarım yetkililerde sadece düşünmek ile kalmaz, gereğini yapar!
Piraziz Kaymakamı Ali Hamza Pehlivan: “Piraziz; güzel, gözde ve aziz”
Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN
Giresun-Piraziz ilçesi, Karadeniz Bölgesinde şahıs ismiyle anılan tek ilçedir. İlçenin ekonomisi fındık ve balıkçılığa dayanır. Piraziz, deniz sahilinde bulunun küçük ve şirin bir ilçedir. Piraziz Kaymakamı Ali Hamza Pehlivan, ilçenin her yönüyle kalkınması için ilçede geniş bir çalışma başlatmıştır. Bu çalışma ve bu konuda uygulamaya konulan projeler hayata geçmeye başlamıştır. Piraziz’in geçmiş literatüründe yer alan Piraziz elmasının tekrar eski konumuna gelmesi için çalışmalara hız verilmiştir. İlçede yıl boyunca tüm kültürel faaliyetler hızla devam etmektedir. Kaymakam Ali Hamza Pehlivan’ ın uygulamaya koyduğu projelerle ilçe daha bir canlı havaya bürünmüştür.
Özellikle bu dönemde mahalli imkanlarla yapılan izcilik merkezi takdire şayandır. Bu izci merkezi sayesinde ülkenin değişik yerlerinden insanlar gelmekte ve ilçe turizmine ve bölge turizmine katkı yapmaktadır. Vatandaşa halktan biri gibi davranan ve böylece devlet-vatandaş işbirliğini en olumlu noktaya getiren, samimi ve içten davranışlarıyla herkesin takdirini kazanan, çalışkan, millet ve devlet için hizmet yapmaktan zevk alan, halka iletişim konusunda idarecilikte örnek model teşkil edecek olan Piraziz Kaymakamı Ali Hamza Pehlivan “Piraziz ve başarılı bir mülki idare amiri” konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;

“Piraziz ilçemiz 22 yılık genç bir ilçedir ama yerleşim birimi olarak tarihi çok eskilere dayanır. Doğu Karadeniz Bölgesinde ilk kurulan yerleşim alanlarından biridir. Pir Aziz, ilçemizin kuruluşunda önemli bir yer tutmuş olan, gene ilçemizin kuruluşunda 1300’lü yıllarda ilk adımı atanlardan Şeyh İdris’in talebesi sayılan dönemin Türk Boylarına mensup bir Ahi Beyi’dir. Hacıemiroğulları Beyliğinin bir uzantısı olarak ilçemizin imarını ve iskanına katkı sağlayan geliştirmiş bir şahsiyettir. İlçemiz adını kuruluşunda emeği geçen Pir Aziz’den almıştır. Toplam 130 km2 bir ilçedir. Bozat adında bir beldemiz ve bu beldemize bağlı 4 mahalle, 18 köyümüz, merkez belediyemize bağlı 9 mahalle vardır. Merkez nüfusumuz 7.600, toplam nüfusumuz yaklaşık 15.000’dir. Bütün Karadeniz Bölgesinde olduğu gibi yazın nüfusumuz iki katına çıkıyor. Giresun ilinin sahilde bulunan en güzel ilçelerinden birisi olan Piraziz bizim gözümüzde güzel, gözde ve aziz bir diyardır.

Piraziz’e geldikten sonra ilçemizin potansiyelleri ile ilgili olarak bir takım öngörülerimiz oldu. Bu bağlamda, köy okullarımızdan birisini izci merkezi olarak tahsis ettik. İzcilik Türkiye’de belki gerektiği kadar tanınmıyor. İşin içine girince ne kadar güzel ve yararlı bir faaliyet alanı olduğunu daha iyi anlıyorsunuz. Burayı kendi imkanlarımız ve hayırsever katkılarıyla izci merkezi haline getirmeye çalıştık. İzcilik merkezi olarak yaptığımız bu binayı her şeyi ile beraber yeniledik. Türkiye’nin her tarafından buraya izciler geldi. Geçtiğimiz yaz bu merkezimize 37 ilin izci temsilcileri aileleri ile birlikte geldi. İzci merkezi ilimizin tanıtımına katkı sağlamaktadır. Bu merkezimizde 2011 yılında 5 resmi program gerçekleşecektir.. Burada böylece yılda yaklaşık 2000 ziyaretçiyi ağırlamayı hedefliyoruz. Ziyaretçilerimiz sadece Pirazizi değil, Giresun ve Ordu’yu da gezeceklerdir. Karadeniz Bölgesinin turizme açılması konusunda bu tür adımların önemli olduğunu düşünüyoruz.

Malum fındık yöremizin beynelmilel bir ürünüdür. Yöremizde fındık dışında hangi ürünler yetişir konusunda yaptığımız çalışmalar doğrultusunda bana Piraziz elması konusunda bir rapor geldi. Türkiye’deki ilçeler içerisinde şahıs ismiyle anılan 55 civarında ilçe vardır. Karadeniz sahilinde şahıs ismiyle anılan tek ilçe Pirazizdir. Ülkemizde il ve ilçe adıyla anılan ürün sayısı da çok fazla değildir. Araştırmalar sonunda literatürde “Piraziz elması” adı altında bir ürün kaydı olduğunu tespit ettik. Bu durum Piraziz elmasının bir marka olduğunu göstermektedir. Bilim adamlarına göre elma antioksidan içermektedir. Elma hakikaten çok değerli bir üründür. Bunun üzerine bu elma ilgili olarak yaklaşık 300 kalem toplattırdım ve Manisa’da bir enstitü ile anlaştık. Rize tarafında buna benzer demir elma adındaki elmayı topladığınızda bu elma Mayıs ayına kadar bozulmuyor. Fakat bu elma her evin bahçesinde bir tane var, çok uzun büyüyor, dallarında yoğun elma olduğu için dalları kırılıyor ve bakımı güçleşiyor. Biz bunu bodurlaştıralım dedik ve bodur elma olarak aşılattırdık. Projemizin adını da “Meyvenin Hası Piraziz Elması” koyduk
Şu anda fidanlarımız dikim aşamasına geldi. İki-üç yaşındaki fidanları aşı yaptırdık. Şu anda 300 tane fidanımız geliyor. Damla sulamalı, etrafı çevrili, vatandaşımıza örnek teşkil edecek bir bahçe kurduk. Hedefimiz bir yıl içinde toplamda 13 dekarlık kapama elma bahçeleri kurmaktır. Buna destek sağlamak amacıyla 1000 tane daha elma kalemi topladık. Bu kalemler ayni şekilde enstitüde aşılanıp, bodur haline getiriliyor. Gelecek Mart-Nisan ayı gibi onları da köylerimizde yaygınlaştıracağız. İlçemizin adıyla anılan bu ürünümüzü de tekrar ayağa kaldırmış olacağız. Geçmiş yıllarda buradan kamyonlarla elma gidiyormuş. Son elli yılda elma ile ilgili olarak münferit fidanlar dikilmiştir. Piraziz elması ile ilgili olarak bugüne kadar toplu bir çalışma yapılmamıştır. Köylerde zaten bir nüfus azalması sözkonusu olduğu için bazı yaşlı vatandaşlarımız dışında aşılama işi yapan pek kalmadı.Geçmişte var olan bir ürünü tekrar ayağa kaldırmak istiyoruz. Bu üretime dayalı bir iştir. Bu konuda vatandaşlarımızı teşvik ediyoruz. Şu anda bir dönümlük bir alan üzerinde bahçe kurduk. Bu elma bahçesinde kullanmak üzere özel toprak getirdik. Diktiğimiz bu elma fidanları bodur olduğu için meyvelerini hemen toplayacağız. İlk 2-3 yılında maksimum verime ulaşacaktır. Böylece bir bahçeden yılda 4-5 ton elma toplama şansı olacaktır. Elmanın yanında ceviz projesi de yaptık. Şu anda 2000 ceviz fidanını vatandaşımıza ulaştırdık.

Kültürel Gelişim Projesi üzerinde çalışıyoruz. Vatandaşlarımız tarafından yuğun şekilde kullanılan yaylalarımız ve ziyarete açık türbelerimiz var. Türbelerin inanç turizmi kapsamında değerlendirilmesiyle ilgili olarak Kültür ve Turizm Bakanlığına bir dosya sunduk. Pir Aziz Türbesinin yolunun, türbe ve çevre düzenlemelerinin yapılmasıyla ilgili olarak bir proje geliştirdik. Bu yolun yaklaşık yüzde 40’ı yapıldı. Vatandaşlarımız böylece yeşillikler içerisinde ilçemizin kuruluşunda emeği geçmiş zatları ziyaret edecek ve bu vesileyle doğal güzellikleri de yakından görmüş olacaklardır. Bölgeye yapılacak ziyaretlerde bir güzergâh sağlamış olacağız. Ayrıca Bendehor adlı kalemizin tescil çalışmalarını başlattık. Bu tarihi kalemizi onardığımızda kale ve çevresi ilçenin seyir ve mesire sahası olacaktır. İlçemizde tescilli beş adet tarihi konağımız bulunmaktadır. Bu konaklardan iki tanesinin onarım projesi bakanlığa sunulmak üzere hazırlanıyor. Bunların onarımı yapıldıktan sonra turizm amaçlı kullanılabilecektir.

Piraziz’in geçmişten günümüze ön plana çıkan bir ürünü de köftesidir. Bununla ilgili esnafımızla bir araya geleceğiz ve neler yapabileceğimizi konuşacağız. Köfte salonu olan esnafımıza dükkanınızı tertip ve düzene kavuşturun, kaliteli üretim ve saygın servis yapın insanlar köfte yemeden geçmeyelim diyerek sahilden geçerken direksiyonu Pirazize doğru kıracaklardır diyoruz.

Çevre temizliğini bir gün değil, her gün yapmaya çalışıyoruz
Bu konuda yapmaya çalıştıklarımızdan sadece dış görünüşü önemsediğimiz anlamı çıkmamalıdır. İnsanlar giysileriyle karşılanır, fikirleriyle uğurlanır derler. Gelişmiş ülke veya şehirlere gittiğimizde çok tertipli, düzenliydi diyoruz. Bizde olabiliriz. Çevremizi temiz ve düzenli hale getirelim diyoruz. İlçenin görünümüne sende bir katkı sağlamış olursun diyoruz. Çevre temizliğini bir gün değil, her gün yapmaya çalışıyoruz. Kurumlarımızda çöpe atılan kağıtları geri dönüşüme kazandırmaya çalışıyoruz. Belediye çöpleri ayrıştırılıyor. Tarımsal ilaçların sulara karışmaması, biyolojik ilaçlama yapılırken diğer yerlere zarar verilmemesi konusunda çalışmalar yapıyoruz. Köyde yaşamanın çağdaş normlardan uzak olmak anlamına gelmediği, köylerimizin de belli bir tertip-düzeninin olması gerektiği, çöplerin uygun şekilde bertarafı için muhtelif alanlarının oluşturulması gerektiği konusunda çalışmalar yapıyoruz.

Okullarımızın eğitim-öğretim kalitesini ve başarı seviyesini yükseltmeye yönelik çalışmalarımız bulunuyor. Bu konuda Giresun Valimiz Sayın Mustafa Yaman’ın yüksek hassasiyet ve talimatlarına uygun şekilde hareket ediyoruz. İl geneline baktığımızda ilçe olarak her geçen gün üst sıralara çıkıyoruz. Öğrencilerimizi evlerinde ziyaret ediyoruz. Okul aile birliği toplantılarına katılıyoruz. Burada velilerimizle görüşüyoruz. Mağdur olan öğrencilerimizi tespit ettik ve yaklaşık 500 öğrencimize seviye tespit sınavlarına hazırlık desteği verdik ve internet üzerinden konu takibi yapabilecekleri internet paketi alarak öğrencilerimizin kullanımına sunduk.

Kültürel faaliyetler kapsamında önem verdiğimiz bir diğer projemiz ise Ahilik Kültürü ve Piraziz Projesidir. Ahilik özetle cömertlik ve kardeşlik demektir. Karadeniz Bölgesinde Ahilik kültürünün var olduğu noktalardan birisi de Piraziz’dir. İlçemizde Türk ve Müslüman yerleşiminin oluşmasında ilk adımları atan Şeyh İdris ve Pir Aziz birer Ahi lideridir. Ahi liderleri bulundukları yerlerde hem kanaat önderliği hem de idarecilik yapmış, mezraların, köylerin imarı ve iskanını sağlamıştır. Bu bağlamda, araştırmacı tarihçi yazar Mehmet Fatsa’nın rehberliğinde ilçemizin kuruluş dönemini ve Ahilik kültürünü ortaya koyan bir senaryo hazırladık, Piraziz Yarenleri adı altında bir de müzik gurubu oluşturduk ve tarihi Tiralizadeler konağında tiyatro ve müzik içerikli bir gösteriyi Ekim ayında kutlanan Ahilik Haftasında sergiledik. Bu gösteriyi Giresun ve İstanbul’da da Piraziz gecesi olarak sunmayı düşünmekteyiz. Ayrıca her ay seçilecek bir konunun sunulacağı, çeşitli hikaye,destan, fıkra ve yöreye özgü tarihi veya güncel öykülerin anlatılacağı, şiir, şarkı ve türkülerin sergileneceği bir kültür sanat programı icra etmeyi planladık ve ilk programımızı Aralık ayı içinde gerçekleştirdik. Bu proje ile ilçemizin ve yöremizin tarihine ışık tutup nerden nereye ne şekilde geldiğimizi ve bu bağlamda kültürümüzün kilometre taşlarından Ahilik anlayışını insanlarımıza hatırlatmayı amaçladık.


Piraziz’de amatör ligde oynayan bir futbol takımımız bulunuyor. Yaz tatilinde çocuklarımıza yönelik futbol okulu açtık. Bu çocukların antrenmanlarına gittim. Bu okulun öğretmeni antrenör lisanslı beden eğitimi öğretmeniydi. Çocuklar hem eğlendi hem de futbolu sağlıklı yaşam kurallarını öğrendi. Voleybol ve basketbol kursları da düzenledik. Bağlama, gitar, özellikle idareci ve öğretmenlerimizin ihtiyaç duyduğu diksiyon kurslarımız devam ediyor.

Geçen yıl Halk Eğitim Merkezinde 160’ın üstünde kurs gerçekleştirdik. Hasta bakım, cenaze yıkama, kurban kesme kursları ile gittiğiniz bir yerde, uğradığınız bir bakkalın tavrı o ilçe ile ilgili olarak size izlenim verir, bu ilk görüşme size gittiğiniz yer hakkında olumlu veya olumsuz kanaat bırakır düşüncesinden hareketle nezaket kuralları ve esnaf için müşteriyle ilişkiler kursu gibi pekçok değişik başlıklarda kurslarımız ve seminerlerimiz oldu. Bu ve benzeri alanlarda Sağlık Bilimleri Fakültemizle de işbirliği içindeyiz. Etkinliklerimizde paydaş olarak yer alıyor.

Halkla ilişkileri pekiştirmek maksadıyla Belediye Başkanımızla beraber halk günü tertipledik. Burada Belediye ve Kaymakamlığın yaptığı çalışmaları anlattık. Vatandaşlarımızla birlikte ilçemizle ilgili konuları masaya yatırıp bilgi alışverişinde bulunduk. Vatandaşlarımızla iletişim ve işbirliğini çok önemsiyoruz. Bu durum proje ve faaliyetlerimizin etkinliğini ve hareketliliğini artırıyor. Herkesin içinde yaşadığı yerin sorunlarından öte güzelliklerine yönelik farkındalık düzeyini de arttırarak hem yaptığı işi hem de genel olarak hayatını daha lezzetli hale getirmesini arzuluyoruz. Sabahları yürüyerek işe gelirken birbirimize gülümseyip selam vererek güne başlamanın günümüzün daha iyi geçmesinin anahtarı olduğuna inanıyoruz. Sorunlu bir konu üzerinde düşünmeden, ani karar vermek yerine üzerinden mesela 24 saat geçtikten sonra tekrar değerlendirmenin daha yararlı sonuçlar getireceğini tecrübe ediyoruz.
Her zaman kolay olmasa da hayata ve olaylara pozitif bakmanın getirisi yüksek oluyor. Sıkıntısı olsa da haline şükredip sabırla çalışanların durumlarının belli bir süre sonra iyi noktalara geldiği görülüyor. Bir şeye olumsuz bakmak, başarısızlığı tetikliyor aslında. Bir şeye olmaz diye hedefsizce girdiğinizde hakikaten o iş olmayabiliyor. Ayhan Nasuhbeyoğlu Valimiz “Paramız yoksa da cesaretimiz var.” derdi. Örneğin biz İzci merkezine sıfır bütçe ile başladık. Şimdi 100 bin liranın üstünde iş yaptık. Bizim toplumumuzda vatandaşın devlete bağlılığı, batıda olduğu gibi sözleşmeye dayalı bir bağlılık değildir. Vatandaşımızın bağlılık anlayışında bir kutsama durumu vardır. Bu durum doğrudan bir saygı vesilesi oluyor ve bu saygıyı, devlet kademelerinde çalışan kişilerde somutlaştırıyor. Biz kamu görevlilerinin de her şeyden önce bu devletin bir vatandaşı sıfatıyla tevdi edilen görevlerin emanetçisi olduğumuzu, devletimize ve milletimize olan saygı ve bağlılığımızı etkin hizmet ederek göstermemiz gerektiğini unutmamamız icap eder.

Çalışırken disiplini elden bırakmamak gerekir. Disiplin olmadan başarı olmaz çünkü disiplinsizlik motivasyonunuzu dağıtır. Bu durum yaptığınız işinizi severek, zevk alarak icra etmenini engellemez. Sebat ve samimiyeti diğer evrensel değerlerle donatarak birlikte çalışmayı, birlikte üretmeyi ve paylaşmayı sağladığınız zaman başarı kaçınılmaz olur. Olumlu düşünce bu konuda çok önemli destek noktalarınızdan biridir. Negatif bulutları dağıtarak yola koyulmak gerekir. Zira sizin moral motivasyonunuzun düşük olması mesai arkadaşlarınıza da vatandaşa da yansır. En olumsuz durumda dahi çıkış yolu sağlayacak olumlu birşey düşünmeye çalışmak gerekir. Vatandaşın devletten beklentisi yüksektir. Hiç kimse yoksa devlet vardır der ve size en azından derdini anlatmak ister. Kendisini dinleyen bir kamu görevlisi vatandaşın devlete karşı güven ve inancını daha da arttırır.”
Piraziz Kaymakamı Ali Hamza Pehlivan: “Habergünebakış Sitesi güncel, interaktif ve dinamik”
Haber: İlker ÇAKAN
Giresun-Piraziz Kaymakamı Ali Hamza Pehlivan, Habergünebakış (www.habergunebakis.com) sitesi ile ilgili olarak yaptığı açıklamada şunları söyledi;
“Habergünebakış Sitesi her şeyden önce güncel, interaktif, dinamik, haber verme ötesin de değişik konulardaki bilgide yurdumuzun değişik coğrafyalarında neler yapılıyor, hangi idarecimiz; ne ile iştigal ediyor, ne düşünüyor, hangi mesajı vermek istiyor, hatta bu sitenin uluslararası boyutu da var. Kardeş belediyelere de aracılık ediyor. Dolayısıyla şahsınızda Habergünebakış Sitesinde emeği geçen herkesi kutluyorum.”
Azerbaycan -Türkiye ilişkileri perspektifinde Türk Dünyası zirvesi ve yüksek düzeyli stratejik işbirliği
Güney Kafkasya’da kalıcı istikrarın ve bölgesel işbirliğinin önündeki engellerden biri olan Ermenistan-Azerbaycan Yukarı Karabağ sorununun ve bunun yol açtığı bölgesel istikrarsızlığın Azerbaycan Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı, toprak bütünlüğü ve sınırlarının dokunulmazlığı temelinde, barışçıl yöntemlerle çözüme kavuşturulmasına önem verdiklerini ifade etmişler, Ermenistan-Azerbaycan Yukarı Karabağ sorununun çözümünün Avrasya coğrafyasında barış, istikrar ve refahın sağlanması yönünde somut bir ilerleme oluşturacağına dair inançlarını yinelemişlerdir. Toplantıda, katılımcı ülkeler arasındaki dostluk ve iş birliğinin geliştirilmesinin yanı sıra ikili, bölgesel ve uluslararası konularda ortak değerlendirmeler yapıldı.Toplantının ardından imzalanan 60 maddelik bildiride, Tük Dili Konuşan Ülkeler Konseyinin İstanbul’da çalışacak olan sekretaryasına ilk Genel Sekreter olarak Türkiye’nin teklif ettiği Büyükelçi Halil Akıncı’nın atanması onaylanmış, Nahçıvan Anlaşmasının imzalandığı gün olan 3 Ekim’in Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Günü olarak kutlanmasını başkanlar teşvik etmeyi karalaştırmışlardır.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından imzalanmıştı. Erdoğan, “Türkiye ile Azerbaycan dünya üzerinde emsali bulunmayan nitelikte ilişkileri olan iki kardeş ülkedir ve Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi bu kardeşliği taçlandıran kalıcı bir eser olacaktır. Bu düşüncelerle Türkiye-Azerbaycan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin gerek ikili ilişkilerimiz, gerekse bölgesel işbirliği adına hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum” diye konuştu. Görüşmelerde en önemli adımlardan bir tanesi, Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin kurulması konusunda alınan karardır. Bu konuda çalışmalar yoğun bir şekilde devam ediyor. Azerbaycan Devlet Başkanı Aliyev’in, İstanbul ziyaretinde bunun temelini atılmış olacak. Bu işbirliği Türkiye-Azerbaycan arasında geleceği kuşatan en önemli adım olacaktır. Uluslararası ekonomik krizde Azerbaycan güçlü çıkan, fırsatı iyi değerlendiren ülkelerden birisi oldu. Türkiye de bu işi en az zararla atlatan bir ülke oldu.
“Türkiye ile Azerbaycan, dünya üzerinde emsali bulunmayan nitelikte ilişkileri olan iki kardeş ülkedir ve Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi, bu kardeşliği taçlandıran kalıcı bir eser olacaktır” dedi.Terörizm, aşırıcılık, insan ticareti ve yasadışı göç, uyuşturucu ve psikotropik maddeler, ateşli silah kaçakçılığı ile sınıraşan örgütlü suçlar da dâhil olmak üzere, her türlü suçun yarattığı uluslararası güvenliğe yönelik tehditlerle mücadelede işbirliğinin ve ortak mücadelenin önemini bir kere daha vurgulamışlar ve bu amaçla kendi aralarında ve uluslararası toplumla dayanışmanın önemini teyit etmişlerdir.
Sınırların zorla değiştirilmesinin kabul edilemeyeceğine dair tutumlarını tekrar vurgulamışlar, uluslararası toplumun, barış ve istikrarı, devletlerin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü tehdit edebilecek saldırılarla mücadelesinin güçlendirilmesinin küresel güvenliğin tesisindeki belirleyici bir unsur olduğuna dair inançlarını kaydetmişlerdir. Türk Dili Konuşan Ülkelerin ortak hassasiyetlerinin uluslararası kuruluşların gündeminde daha fazla yer alması için bölgesel ve uluslararası kuruluşlarda ortak tutum belirlenmesinin önemine dikkat çekmişlerdir. Bu bağlamda, uluslararası toplantılar öncesinde, bir araya gelerek işbirliği olanaklarının görüşülmesinin, ilişkilerin geliştirilmesi ve güçlendirilmesi açısından yararlı olacağını dile getirmişlerdir.
Kazakistan’ın 2010 yılında AGİT Dönem Başkanlığı’nı üstlenmesinin ve başarıyla sürdürmesinin AGİT katılımcı ülkelerinin Kazakistan’a duydukları güvenin somut göstergesi olduğunu vurgulayarak, Kazakistan’ın AGİT Dönem Başkanlığı’ndaki başarısının devam etmesini dilediklerini belirtmişlerdir. AGİT İstanbul Zirvesinden on bir yıl sonra ilk AGİT Zirvesinin Astana’da yapılması kararı dolayısıyla AGİT Dönem Başkanı Kazakistan’ı tebrik etmişler, 2010 yılında Kazakistan’ın liderliğinde Avrupa güvenliğine ilişkin olarak sürdürülen diyaloğun Astana Zirvesi’nde alınacak kararlarla daha ileri bir aşamaya ulaşmasını umduklarını ifade etmişlerdir.Asya’da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı’nın (CICA) Asya kıtasında barış ve istikrara artan katkılarının önemini teyit ederek, CICA’nın bir siyasi diyalog forumu olarak, işbirliğine dayalı güvenliğin sağlanması yönündeki çabalarına aktif destek beyan etmişlerdir.İstanbul Zirvesi ile CICA Dönem Başkanlığı’nın bir Türk Cumhuriyeti’nden, bir başka Türk Cumhuriyeti’ne geçmiş olmasından duydukları memnuniyeti ifade etmişler, Kazak Dönem başkanlığında kurumsallaşmasını başarıyla tamamlayan CICA’nın, şimdi eylem aşamasına geçmiş olduğuna atıfla, Asya’da güven arttırıcı önlemlerin hayata geçirilmesinde üstlenilmiş olan öncü role ve sorumluluklara işaret etmişlerdir.
Kazakistan’ın 2010 AGİT Dönem Başkanlığı ile Türkiye’nin 2010-2012 CICA Dönem Başkanlığının Avrasya güvenlik kuşağındaki merkezi konumlarının ülkelerini çok taraflı işbirliği platformlarında dayanışma içinde, daha aktif olmaya teşvik ettiğini dile getirmişlerdir. Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı’nın (TÜRKSOY) ortak değerlerin ortaya çıkarılması, zenginleştirilmesi, yaygınlaştırılması ve tanıtılması ile Türk Dili Konuşan Ülkeler ve halklar arasındaki kültürel işbirliğinin derinleştirilmesi için önemli bir görevi yerine getirdiğini yinelemişlerdir. Dünya medeniyetlerinin gelişimine önemli katkılar sağlayan zengin Türk kültür mirasının muhafazası ve Türk Kültürünün desteklenmesi amacıyla Bakü’de özel bir Vakfın kurulmasını amaçlayan girişimin hayata geçirilmesinin önemini teyit etmişlerdir. TÜRKSOY’un 2012 yılı için Astana’yı Türk Kültür Başkenti olarak ilan etme önerisini desteklemektedirler.
Türk Parlamenterler Asamblesi (TÜRKPA) Sekretaryasının Bakü’de faaliyete geçmesinden duydukları memnuniyeti dile getirmişler ve TÜRKPA’nın, Türk Dili Konuşan Ülkelerin parlamentoları ile diğer ülkelerin parlamentoları arasındaki işbirliğinin geliştirilmesine katkı sağlayacağını kaydetmişlerdir. Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi’nin İstanbul’da yerleşik Sekretaryası’nın kuruluş çalışmalarının son aşamaya gelmesinden duydukları memnuniyeti dile getirmişler ve Sekretarya’nın ilk Genel Sekreteri olarak, Nahçıvan Anlaşmasının yürürlüğe girmesinin ardından resmi olarak görevini üstlenecek olan Türkiye’nin adayı Büyükelçi Halil Akıncı’nın atanmasını onaylamışlardır.Türk Dili Konuşan Ülkeler Dışişleri Bakanlarına, Nahçıvan Anlaşması’nda öngörülen ilgili belgelerin sonuçlanması ve kabul edilmesi hususunda talimat vermişlerdir.
Ticaret ve ekonomi alanındaki ilişkilerin eşitlik ve karşılıklı çıkar ilkeleri temelinde geliştirilmesi ile sanayi, tarım, ulaştırma, iletişim, hidroelektrik, alternatif enerji ve turizm dahil olmak üzere tüm alanlardaki işbirliğinin genişletilmesine dair niyetlerini ifade etmişlerdir.
Türk Dili Konuşan Ülkelerin dinamik bir şekilde gelişmekte olan ekonomilerinin, muhtelif alanların yanı sıra iş sahasında işbirliğinin geliştirilmesi açısından uygun şartlar yarattığını kaydetmişler ve mevcut potansiyelin azami ölçüde kullanılmasının önemini teyit etmişlerdir.Ekonomik işbirliğini geliştirmek amacıyla Türk Dili Konuşan Ülkeler İş Konseyi’nin kurulmasını kararlaştırmışlardır.Özel sektöre yeni fırsatlar yaratılması ve petrol dışı sektörlerde kalkınmanın desteklenmesi amacıyla İstanbul’da “Türk Dili Konuşan Ülkeler Kalkınma Bankası” ve ortak bir Sigorta Şirketi kurulması imkanını araştırmayı kararlaştırmışlardır.
Avrupa’nın enerji güvenliğini temin eden Hazar havzası enerji kaynaklarının artan önemini teyit ederek, stratejik Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı ve Bakü-Tiflis-Erzurum doğalgaz boru hattının küresel enerji güvenliğine ve bölge ülkelerinin sürdürülebilir ekonomik kalkınmalarına hizmet ettiğine dair inançlarını dile getirmişlerdir. Bu çerçevede, Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattının kapasitesinin arttırılmasının ve sözkonusu boru hattının Aktau limanıyla bağlantısının önemine dikkat çekmişlerdir. Türk Dili Konuşan Ülkeler arasındaki ulaşımı kolaylaştıracak olan ve 2012 yılında hayata geçirilmesi planlanan Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu bağlantısının aynı zamanda Avrasya bölgesindeki ticaret hacmini arttıracağını, bölgesel kalkınma ve ekonomik işbirliğini kolaylaştıracağını dile getirmişler ve demiryolu bağlantılarının kısa bir zamanda tesis edilmesi BM Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı (UNESCO) Yürütme Kurulu 2011-2015 dönemi üyelikleri için Ekim 2011’de yapılacak seçimlerde Türkiye’ye destek verdiklerini beyan etmişlerdir. BM İnsan Hakları Konseyi’ne 2012-2015 dönemi üyelikleri için 2012’de gerçekleştirilecek seçimlerde Kazakistan’ı ve 2013-2016 dönemi üyelikleri için 2013’te gerçekleştirilecek seçimlerde Türkiye’yi desteklediklerini dile getirmişlerdir.
Azerbaycan Cumhuriyeti ile Kırgız Cumhuriyeti’nin, 2011 yılında gerçekleştirilecek seçimlerde 2012-2013 Dönemi ve Kazakistan’ın 2016 yılında gerçekleştirilecek seçimlerde 2017-2018 Dönemi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Geçici Üyeliklerine adaylıklarını ciddiyetle değerlendireceklerini teyit etmişlerdir. “Türkiye ile Azerbaycan, dünya üzerinde emsali bulunmayan nitelikte ilişkileri olan iki kardeş ülkedir ve Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi, bu kardeşliği taçlandıran kalıcı bir eser olacaktır” dedi.Türkiye-Azerbaycan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Kuruluşu Anlaşması, alınan kararlar son derecede önemlidir.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Azerbaycan ziyareti ilişkileri geliştirme konusuna yeni bir ivme kazandırdı. Azerbaycan Türkiye ilişkileri çok önemlidir. Türkiye, Azerbaycan’ın ciddi stratejik ortağıdır. Dini, dili, kültürü aynı olan iki kardeş devlettir. Gücünü ve işbirliğini zengin tarihimizden alıyor. Türkiye–Azerbaycan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Kuruluşu Anlaşması sonuçlarının son derece önemli olduğu kanısındayım. Türkiye–Azerbaycan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Kuruluşu Anlaşması , ilişkileri geliştirme konusuna yeni bir ivme kazandıracak.
Arabesk kültürü üzerine alışık olmadığımız bir yazı
Çocukluğumuzda ve ilk delikanlılık yıllarımızda Ferdi Tayfur, Orhan Gencebay dinlerdik
Kasetleri dışında yasaktı yaptıkları müziği yaymaları ama onlar çocuğundan gencine, orta yaşlısından yaşı geçkinine, kadınından erkeğine kadar oldukça geniş bir kesime hitap ediyorlardı
Ucu çıkmaz sokak olan yoksul mahallelerimizde yaşanan gizli aşkların en güzel tercümanıydı onların şarkıları
Ve alın teriyle kazanıp biriktirdiği parasıyla “Murat
Ferdi Tayfur’un “Çeşme” adlı şarkısına yaptığı film Türk Sinema tarihinde en uzun süre gösterimde kalan ve en çok ağlatan film unvanını halen korumaktadır
Kara bıyıklı, mahzun bakışlı mahallemizin delikanlıları gibi görünürlerdi gözümüze
Onlar hakkında kötü hiçbir şey yazılmazdı gazetelerde, hep güzel şeylerde geçerdi adları
Halen de öğle
Yaptıkları müziğe arabesk denildi
Ve halkı karamsarlığa, isyana teşvik ettikleri gerekçesi ile yasaklandı yaptıkları müzik
Uzun yıllar yasaklı kaldılar
Lise yıllarında koskocaman Ankara’da Orhan Gencabay kartpostalı bulamadığımı dün gibi anımsarım
Mütevazı göründüler gözümüze hep
Lüks mekânlarda, tüm değerlerimize aykırı pozlar vermediler hiç
Bir birleri hakkında ağza alınmaz laflar etmediler
Kendilerine kurşun sıkanlara bile “beyefendi “dediler
Yaptıkları müzik, esasında bizi anlatıyordu
Her halimizle
Yoksulluğa, çaresizliğe dairdi
Ve aşka dairdi
Aşk ıstırabına dairdi
Bu ülkede tüm bunların birer sorun olmadığını kim iddia edebilir?!… Onlar görmek istemediğimiz ve sürekli bastırdığımız zaaflarımızın müziğini yaptı
Onlar bizim gerçeklerimizi bir tokat gibi inadına melodilerle suratımıza patlattı
Ama bizler sindiremedik, Adananın köylüğünden ya da Samsun’un bir balıkçı kasabasından ya da Urfa’da mağaradan bozma bir evde doğan birinin bize bizim en acı, en sevimsiz hallerimizi anlatmasına
Kendilerini entelektüel sınıfına ait hissedenler, sevgilinin hasretinin “Bende özledim bende-resmin var şu an elimde” formatıyla, yalın ve samimi itirafını sindiremedi
Arabesk müziğin enikonu analizi yapılmadan infazı yapıldı
Çocukluğumuzun ve ilk aşklarımızın tanığı müziğin temsilcileri halen aynı işi aynı inatla yapıyor
Yine aynı mütevazılıkte ve yine toplumsal değerlere azami saygı göstererek yapıyorlar işlerini
Ve yine en çok dinlenenler arasındalar
Entelektüalizm denilen şey
Zorlamayla olan
Kalıplara sıkıştırılacak bir şey değildir
Tam aksine yaşadığınız toplumu ve toplumun taleplerini anlamakla ilgili ve özgür kararlar vermekle ilgili bir konudur
Ekmek davası uğruna yurdundan yuvasından ayrılmış birine sevdasını dile getiren;
Gurbetin kahrını sen çekemezsin
Düşer bir kötüye çürür gidersin
Ellerin koynunda nasıl yatarsın
Bırak şu gurbeti garip sevdiğim
Mısraları kadar daha etkili ne olabilir ki
İşe yaşadığımız toplumu kabullenmek Anlamak Ve anladıkları dilden konuşmakla başlamak lazım Hani çok bilinen bir tabir vardır “üçüncü sınıf kafalarla birinci sınıf işler yapılmaz” diye
Türkiyenin bölgesel politikası ve Azerbaycan
Yeni jeopolitik değişikliklerin yaşandığı bu dönemde dünya siyasi ve ekonomik gücünün önemli bölümü toplamış Avrupa ne kadar öneme sahipse, artık Asya bölümü de bundan az olmayan bir önem taşımaktadır.
“Soğuk Savaş” sona erdikten sonra şekillenen yeni dünya düzeninde Türkiye ve Azerbaycan’ın jeopolitik önemi yeterince artmıştır. Bu her şeyden önce, belirtilen ülkelerin bulunduğu arazi, bu bölgede büyük devletlerin çıkarlarının çatışması ile ilgili olmuştur.Türkiye ve Azerbaycan’ın jeopolitik konumunu güçlendiren faktörlerden biri de, onun Hazar-Volga su yoluna, Karadeniz üzerinden Akdeniz ve dünya okyanusuna çıkışının olmasıdır.
Batı-Doğu uygarlıklarının, Avrupa ve Asya kıtaları arasında, kuzey-güney, doğu-batı ulaşım kesişme noktasında bulunan Türkiye ve Azerbaycan sahip oldukları stratejik coğrafi ilgiyi çekmiş, çeşitli zamanlarda farklı işgalci güçlerin işgallerine maruz kalmıştır. Bu ülkeler hem askeri-stratejik açıdan, hem de ekonomik ve kültürel açıdan dünya uygarlığına önemli katkılar vermiş ve bugün de gerek bölgede ve gerek se de dünyada yaşanan süreçlere bu veya diğer şekilde katılıyorlar.
Türkiye ve Azerbaycan çok önemli stratejik öneme sahiptir. Onların sahip oldukları arazi mensup oldukları bölgeye dahil olan ülkelerden herhangi birini gözaltında tutmak için çok avantajlıdır. Bu ülkelerin coğrafyası Güneydoğu Avrupa, Akdeniz havzası ve Balkanlar, Yakın ve Orta Doğu, Güney Kafkasya bölgeleriı gibi çok geniş bir araziye doğrudan etki göstermek olanağı yaratıyor.
Bu bölgede yaşanan jeopolitik rekabete İran ve Rusya’nın örneğine baktığımızda, bu iki devletin Kafkasya bölgesinde stratejik çıkarları çarpışıyor. Fakat taktik çıkarları örtüşüyor. Her ikisinin stratejik çıkarları bu bölgeyi kendi etkileri altına almaktır. Taktik çıkarlarına gelince, bağımsız ve güçlü Azerbaycan devletinin oluşması onların hiçbirinin çıkarınca değildir. Çünkü, bağımsız Azerbaycan Devleti Batı ile sıkı işbirliği yapıyor ve bu onlar tarafından olumsuz karşılanıyor. Azerbaycan bağımsız olması, kendi doğal kaynaklarını bağımsız kullanması Rusya ve İran’ın stratejik planlarına uymuyor. Bu nedenle de her ikisi Ermenistan’a yardım ediyor (1)
Türkiye’nin Rusya ile qeçmişte bir takım sorunlar yaşamış ve savaşlar yapmıştı. Ama ilişkilerin son zamanlarda olumlu yönde gelişmesi Azerbaycan’ın bölgesel konumlarının güçlendirilmesi açısından da önemlidir.
Türkiye-Rusya ilişkilerinin gelişme dinamigine dikkat edersek, soğuk savaş yıllarında bu ilişkilerin ideolojik çatışma düzleminde olduğunu, geçen yüzyılın 90’lı yıllarında ekonomik işbirliği, jeopolitik rekabet aşamasına geçtiğini ve XXI yüzyılın başlarında ise çok taraflı ve stratejik işbirliği dönemine girdiğini görmek mümkündür.
Şüphesiz ki, Türkiye-Rusya ilişkilerini sorunsuz olarak algılamak mümkün değildir.Rusya-Ermenistan askeri işbirliğinin genişletilmesi ve bunun bölgede güçler oranına olumsuz etki göstermesi, Karabağ sorunun çözümünde Moskova’nın tam adil olmayan tutumu, Azerbaycan’ın karbohidrogen kaynaklarının istismar edilmesi ve dünya pazarlarına çıkarılmasına Kremlin engellemek girişimleri Ankara-Moskova ilişkilerine de etkisiz kalmıyor.
Türkiye’nin Batı devletleri, özellikle de ABD ile müttefikliyi Azerbaycan’ın da dış politika alanında işbirliğini etkiliyor. Bir olguyu da belirtmeliyiz ki, Türkiye’yi jeopolitik açıdan Kafkasya’dan ayrı düşünülemez. Kafkasya bölgesi Türkiye’nin dış politikasına etkilemekle beraber, bölgede Türk halklarının mevcutluğunu onun iç siyasetinde de önemli role sahiptir. Ayrıca, bu bölge Türkiye’nin Orta Asya’nın Türk devletleri ile doğrudan temas kurmasına önemli bir köprü rolünü oynuyor.
Kafkasya Bölgesi jeopolitik açıdan çok önemli bir bölgedir ve Kafkasya bölgesi, hem zengin petrol havzası, hem de Basra Körfezi’ni kontrol altına ala bilen bir konuma sahiptir (2, 2). Türkiye Kuzey Kafkasya’da yaşanan anlaşmazlıkların, Abhazya, Güney Osetya, Dağlık Karabağ sorununu kendisinin ulusal çıkarlarına ve güvenliğine karşı olan olay olarak görüyor. Türkiye kendisinin Kafkaslarda ve Orta Asya’da nüfuzunun sürdürülmesinde Azerbaycan’ı doğal müttefik gibi görüyor. Bu açıdan da Türkiye farklı alanda ilişkilerin kurulmasına ilgi gösteriyor, fakat Türkiye Kafkasya’da Rusya ve İran faktörleri ile karşılaşıyor. Bundan dolayı NATO’nun Doğu’ya doğru ilerilemesiyle ilgilidir. Türkiye Kafkasya’da nüfuzunu güçlendirmek için ABD’nin Doğu politik stratejisinin hayata geçmesinde yardımcı rol oynuyor.
Türkiye ile Azerbaycan arasında kapsamlı işbirliğinin gelişmesi Türk dilli halklar üzerinde Rusyanın siyasi, ekonomik kontrolünü zayıflatıyor, Türkiye’nin geostrateji çıkarları ile Rusya’nın geostrateji çıkarları çarpışıyor.
Azerbaycan ve Türkiye arasındaki ilişkiler bugün de gelişmektedir. Dünyada soğuk savaşdan sonra oluşmuş siyasi düzeninin çağdaş durumunda her iki ülkenin bölgede ve dünyada yaşanan gelişmelere aynı tutumdan yanaşmaları, onların güvenliği için tehdit yaratan sorunları birlikte çözmek doğrultusunda gerçekleştirdikleri etkinlikler önem arz etmektedir. Her iki taraf mevcut realitelere ilkesel tutum sergiliyor. Bunu doğrulayan etkenlerden biri de resmi Ankara’nın Ermenistan-Azerbaycan, Dağlık Karabağ sorununun çözümü ile ilgili tutumudur. Azerbaycan’ın haklı tezini net şekilde savunan Türkiye yöneticileri Dağlık Karabağ sorunu adil, uluslararası hukuk ilkeleri temelinde, Azerbaycan’ın toprak bütünlüyü çerçevesinde çözümünü bulmayınca saldırgan Ermenistan’la diplomatik ilişkilerin kurulmasının mümkünsüzlüğünü defalarca beyan etmişlerdir. Ayrıca, Türkiye Ermenistan işgalcilik politikasını sürdüreceği süre zarfında onunla sınırların açılmayacağını da dünya kamuoyunun dikkatine ulaştırmıştır. Üstelik, bu öyle bir ortamda gerçekleşiyor ki, dünya güçleri tarafından, özellikle de Avrupa Birliği ve ABD tarafından Türkiye’ye Ermenistan’la sınırları açmak için baskılar ediliyor, fakat Ankara kendi prensiplerinden taviz vermeyerek, sınırların açılması için Dağlık Karabağ’dan işgal güçlerinin çekilmesini şart gibi ileri sürüyor. Bu da, Türkiye ve Azerbaycan arasındaki ilişkilerin stratejik nitelik taşıdığını bir kez daha gösteriyor.
Azerbaycan Cumhuriyeti de, Türkiye’ye yönelik baskı ve tehditleri kendi sorunları olarak kabul ediyor ve onların giderilmesi yönünde Ankara’ya her türlü siyasi desteği veriyor. .ABD Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nde sözde “Ermeni soykırımı” nın tanınmasını öngören yasa tasarısı Azerbaycan’da net olarak olumsuz karşılanmış, buna resmi düzeyde protesto bildirilmiştir. İşte bu dayanışma sonuçta Ermenilerin ve onların yandaşlarının sundukları projelerin reddedilmesi ile son bulmuştur.
Türkiye’nin, çözüm yönünde Azerbaycan’ın yardımını daima hissettiği sorunlardan biri de Kuzey Kıbrıs meselesidir. Azerbaycan’ın Kuzey Kıbrıs’ın tecrit durumundan çıkarılması, ya da dünya topluluğu tarafından tanınması ya da Kıbrıs meselesinin, adanın Türk toplumunun çıkarları da dikkate alınarak çözümlenmesi için Ankara’ya destek vermesi de iki ülke arasındaki ilişkilerin stratejik karakterini gösteriyor.
Azerbaycan ile Türkiye arasındaki stratejik ilişki, ister geçmişte, ister günümüzde bazı çok ciddi denemelerden çıkmıştır. Türkiye ile Ermenistan arasında sınırın açılmaması bir takım güçlerin, özellikle de Ermeni lobisinin etkisi altında olan güçlerin, kitle-iletişim araçlarının Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinin bozulmasına yönelik faaliyetleri için bahane olmuştur, fakat bu yönde gösterilen çabalar sonuçsuz kalmıştır.
Türkiye genç Azerbaycan devletinin güçlenmesini istiyor. Bu anlamda, Türkiye’nin Azerbaycan’da gerçekleştirilen ordu kuruculuğuna yaptığı katkılar da vurgulanmalıdır. Azerbaycan ordusunun temellerinin oluşturulmasında, subay kadrosunun hazırlanmasında Türkiye hep yardım göstermiş ve göstermektedir. Bu ilişkilerden memnun olmayan devletler de vardır. Türkiye Azerbaycan ilişkilerine mane olmaya çalışyorlar ve bazen de başarılı oluyorlar. Şöyle ki, Ermenistan ve onları savunan devletler Türkiye-Azerbaycan askeri işbirliğini öne sürerek Ankara’nın Ermenistan-Azerbaycan, Dağlık Karabağ sorununun çözümüne katılmasına itiraz ediyorlar. Bu sorunun ayarlanması ile uğraşan devletlerin ve kurumların sivil adil konumlarının sonucudur ki, Türkiye bugün AGİT Minsk Grubu’nun eşbaşkanları sırasında yoktur.
Türkiye ile Azerbaycan arasındaki stratejik ilişkiler sadece bu iki ülkenin değil, hem de genel olarak Güney Kafkasya bölgesinde güvenlik ve istikrarın korunması açısından özel öneme sahiptir. Ankara ile Bakü arasındaki mevcut ilişkilerde her-hangi değişikliğin olması söz konusu bölgedeki güçler oranında ciddi değişikliklere yol açmaktadır.Aksine, bu işbirliğinin daha da genişletilmesi Güney Kafkasya’da mevcut anlaşmazlıkların giderilmesine, barış ve istikrarın korunmasına yardım edebilir. Şöyle ki, Türkiye-Azerbaycan stratejik işbirliğini Rusya-Ermenistan-İran birliğinin bölgedeki gelişmeleri tamamen kendi kontrolüne almasının önünü ala bilecek güce sahiptir.
Yirminci yüzyılın sonuna doğru yaşanan hızlı ve köklü değişiklikler hem Türkiye için kendi üzerine çeşitli yükümlülüklerin almasına neden olmuş, hem de yeni olanaklar ve ufuklar açmıştır. Türkiye’nin Avrupa-Atlantik ve Avrasya mekanında özel bir yeri var. Türkiye, batı toplumuna entegrasyon yolunu tutmuş, ayrıca İslam dünyasının demokratik, laik ve çağdaş devletidir. Türkiye ayrıca, Balkanlar’da, Kafkasya’da ve Orta Asya’da Türk dilinde konuşan 200 milyonluk halk için örnektir. Söylenenleri dikkate alarak belirtmek gerekir ki, “Avrasya’nın Balkanları” denen Güney Kafkasya bölgesinin önemli devleti olan Azerbaycan ile Türkiye arasındaki stratejik işbirliği yeni dünya düzeninin sağlandığı ve küreselleşmenin genişlediği bir dönemde son derece önemlidir.
Kaynakça
1. Guluzade V. Geleceğin ufukları. Bakü: Azerbaycan, 1999, 288 s.
2. Yaner S., Türk-Rus ilişkilerinde gizli güç Kafkasiya.İstanbul: Trend Matbaası, 2002, 256 s.
Artvin Valisi Mustafa Yemlihalıoğlu: “Artvin, kültür ve doğa turizminde önemli bir destinasyon olma yolunda”
Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN
Artvin; Karadeniz Bölgesinin doğu tarafında kalan, tüm turizm çeşitliliği yönünden örnek illerimizden birisidir. Özelikle eko turizm açısından da ayrı bir önem taşımaktadır. Gürcistan’a açılan Sarp Gümrük Kapısı Artvin- Hopa sınırları içerisindedir. Artvin, bu özelliği nedeniyle de dış ticaretimiz bakımından ülkemizde farklı bir yeri vardır. Artvin Valisi Mustafa Yemlihalıoğlu; ilin turizm, eğitim ve ekonomik yönden iyi bir konuma gelmesi için yoğun gayret sarf ediyor. Mesai saati gözetmeden ilin her tarafında halkla beraber olmaya önem veriyor. İlin tüm sorunlarının çözümünde halkın görüşlerini önemseyen Artvin Valisi Mustafa Yemlihalıoğlu halktan biri gibi davranıp, samimi, içten, açık sözlülük özellikleriyle halkın sevgisini kazanmış valilerimizden birisidir.
Artvin Valisi Mustafa Yemlihalıoğlu halkın sorunlarını çözmek bizim görevimiz, sorunu çözülmeyen bir vatandaş varsa hata bizim, mülki idare amiri halka beraber devlet otoritesini koruyarak görevini yapmalıdır diyor. Özellikleri kimsesizleri sevindirmekten mutluluk duyan, halkın her kesimiyle samimi ve içten davranışla iletişim kuran, çalışkan, görevine bağlı, devlete ve vatandaşa hizmet etmekten zevk duyan Artvin Valisi Mustafa Yemlihalıoğlu, “Artvin” konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;
Artvin, doğal güzellikleri ile ön plana çıkan, serhat bir şehrimizdir
“Artvin, doğal güzellikleri ile ön plana çıkan, serhat bir şehrimizdir. Kültürel ve doğal kaynakların korunması çalışmalarının giderek daha da önem kazandığı günümüzde, mükemmel olarak korunmuş tabiatı ile daha da önem kazanmakta ve Türkiye’nin eko-turizm merkezlerinden biri olmaya aday bir ildir. Bu doğal güzellikleri insanlara tanıtmak ve insanları bu bölgeye çekmek için turizm noktasında yaptığımız ve daha da yapacağımız bir çok projemiz mevcut. Bu projelerden, Artvin Merkez Mersivan Mevkiinde bulunan ve 2009 yılında hizmete giren Atabarı Kayak Merkezi, şu anda yapımı devam eden ve kısa sürede tamamlanacak olan telesiyej projesi ve akabinde yapılması planlanan konaklama tesislerinin hayata geçirilmesi ile Artvinlileri olduğu kadar bölge insanını da bu bölgeye çekecektir. Sadece turizm noktasında değil eğitim, sağlık, enerji, ulaşım, organik tarım, arıcılık ve spor dallarının da bulunduğu bir çok alanda, bir çok projelerimiz tamamlanmış, tamamlanma aşamasında veya ihale ya da proje aşamasındadır.

İlimiz için büyük önem arz eden ve yıllardır halkımızın yapımını arzu ettiği Hopa Cankurtaran Tüneli’nin yapımına başlanmış, bu sayede hem İlimizin sahildeki ilçeleriyle bağlantısı güçlendirilecek hem de Doğu Anadolu Bölgesi ile Doğu Karadeniz’in ulaşımı önemli ölçüde rahatlayacaktır. Ayrıca, Samsun-Hopa arasında ki duble karayolunun hizmete girmesiyle ulaşımda kalite yükseltilmiş ve büyük rahatlama sağlanmıştır.
Sarp Sınır Kapısı modernize edilerek hizmet sunum kalitesi yükseltilmiş, Sarp Sınır Kapısı girişinde bulunan alanda ve Sarp Köyü Camii çevresinde ise ilimizi ve ülkemizi temsile yaraşır bir peyzaj düzenleme projesi Türkiye Peyzaj Mimarları Odası ile birlikte hazırlanarak, projenin gerçekleşmesi için ödenek temini sağlanmıştır.

2007 yılında açılan Artvin Çoruh Üniversitesi, İlimizin sosyal ve ekonomik alanda ilerlemesine oldukça katkı sağlamış ve daha da sağlamaya devam edecektir. Üniversite bünyesinde bir Kültür Merkezi, Borçka İlçemizde ise Meslek Yüksek Okulu yapım inşaatlarına başlanmıştır. Ayrıca, Artvin Merkezde Fen Lisesi açılmış, Hopa İlçemizde ise Anadolu Lisesi binasının yapımına başlanmıştır. Artvin Merkez’de Devlet Hastanesi Ek Bina İnşaatı ihale edilerek yapımına başlanmış, TOKİ tarafından yapımı gerçekleştirilecek olan Arhavi, Hopa ve Şavşat Devlet Hastaneleri binaları da ihale aşamasındadır.

İlimiz sınırları içerisinde bulunan Çoruh Nehri ana kolu üzerinde yapımı planlanan Muratlı, Borçka, Deriner, Artvin ve Yusufeli Barajlarından, Borçka Barajı ile Muratlı Barajı tamamlanmış ve enerji üretilmeye başlanmıştır. Diğer baraj inşaatlarının da tamamlanmasıyla Türkiye’nin enerji ihtiyacının önemli bir kısmı bu barajlardan karşılanacaktır. Ayrıca bu barajlar sayesinde istihdam oranı artarak işsizlik oranı büyük ölçüde azalmış ve Artvin ekonomisine büyük katkı sağlanmıştır. Organik tarımın geliştirilmesi ve yüksek rakımlı arazilerde geç yetişen kiraz üretimi konularında da önemli çalışmalar gerçekleştirilmiş ve bu sayede tarım arazisi dar olan İlimizin bakir topraklarının istihdama yönelik olarak işlenmesi hedeflenmiştir.

Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından finanse edilen Artvin Şehir Merkezi girişi Çoruh Vadisi bölümünde Kent Park yapımı projelendirilmiş, proje hazırlık sürecinin tamamlanmasının ardından Kent Park yapımına başlanacaktır. Amacımız Artvin’imizi, değerli Artvinli İşadamlarımızın da katkılarıyla daha güzel ve yaşanması daha kolay bir kent haline getirmek ve istihdamı artırarak göç olgusunu en aza indirmektir. İlimiz coğrafyası gerçekten zor bir coğrafyadır. Bu zorluk, hizmetlerin getirilmesi aşamasında bir çok sorunu da beraber getiriyor. Ancak, son yıllarda artarak devam eden yatırımlar sayesinde bu zorluklar aşılmakta ve yapılan yatırımlar meyvelerini yavaş yavaş vermektedir. Şehrimizin, konumu itibarıyla dezavantajları olduğu gibi bir çok avantajı da bulunmaktadır.

İlimiz sınırları içerisinde bulunan Sarp Sınır Kapısı, Türkiye’nin kuzey komşularına açılan tek sınır kapısıdır. Bu kapı İlimize ve ülkemize ticari ve ekonomik alanda bir çok kazanımlar sağlamaktadır. Artvin ülkemizin kuzeydoğu noktasında bulunan, kültürel ve doğal zenginlikleri ile tanınan görülmesi gerekli bir serhat kentimizdir. Tarihte genellikle Livane ve Çoruh adıyla bilinen kent Artvin, ülkemizin kuzeydoğu noktasında bulunan, kültürel ve doğal zenginlikleri ile tanınan, görülesi bir serhat kentimizdir. Tarihte genellikle Livane ve Çoruh adıyla bilinen kent 1956 yılında Artvin adını almıştır. Karadeniz ve Kafkas kültürünün hakim olduğu il topraklan oldukça engebeli bir arazi yapısına sahiptir.
Yüksek dağların üzerine kurulan şehir, kasaba ve köyleri ile ‘Göğe Komşu Topraklar’ unvanını gerçek manada hak etmiş olan Artvin ilimiz, tarım ve sanayi sektörlerinin yeterince gelişmemiş olması nedeniyle Batı illerimize göç vermektedir. Ekonomisi daha çok madencilik, fındık, çay, narenciye üretimine dayalı olan Artvin son yıllarda Çoruh Nehri boyunca halka halka dizilen barajlar dolayısı ile bir enerji üretimi ve barajlar kenti haline gelmiştir.Bakir doğası, tarihi camileri, kiliseleri gibi kültürel zenginliği ile ‘Alternatif Turizmde Alternatifsiz İl’ olarak da görülmeye başlayan Artvin, son yıllarda yapılan çalışmalarla Kültür ve doğa turizminde önemli bir destinasyon olma yolunda ilerlemektedir. Bu konuda Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) ile birlikte hareket edilmekte ve çeşitli projelerle turizm sektöründe profesyonellik artırılmaya çalışılmaktadır. Organik tarımın geliştirilmesi ve yüksek rakımlı arazilerde geç yetişen kiraz üretimi konularında da önemli çalışmalar gerçekleştirilmiş ve bu sayede tarım arazisi dar olan İlimizin bakir topraklarının istihdama yönelik olarak işlenmesi hedeflenmiştir.

Yeni kurulmuş olan Artvin Çoruh Üniversitesi (AÇÜ) şehre yeni bir dinamizm katmış, gerek sosyo-kültürel gerekse başta orman varlığı ve biyosfer çeşitliliği gibi bilimsel anlamda ile farklı bir ufuk ve bakış açısı kazandırmaya başlamıştır. Artvin, özellikle son yıllarda yapılan kamu yatırımları ile ulaşım konusunda oldukça iyi bir standart yakalamış olup, gerek Karadeniz Sahil Yolu gerek, Doğu Anadolu bağlantı yolu ve gerekse Hopa Cankurtaran Tüneli ile ulaşılması güç bir kent olmaktan uzaklaşmıştır. Ayrıca, Batum Havaalanının iç hat olarak kullanılmaya başlanılmasıyla, özellikle İstanbul’dan gelecek olan konuklarına daha rahat kucak açabilmenin mutluluğunu yaşamaktadır.

Serhat kentimiz Artvin, Gürcistan’ın Acara Özerk Bölgesine, özellikle de Batum şehrine olan yakınlığı ile misafirlerine ‘Bir tatil İki Ülke’ şeklinde özetlenebilecek avantajları da sunmaktadır. Kısaca ifade etmek gerekir ise, Kafkaslara açılan penceremiz olan Artvin, yemyeşil doğası, harikulade yaylaları, gölleri ve başı dumanlı dağlan ve kayak tesisi ile kendisini ziyarete gelenleri fazlası ile memnun gönderecek zenginliklere sahiptir. Artvin, turizm faaliyetlerinin yılın 12 ay yapılmasına imkan veren doğası, coğrafyası, iklimi ve kültür ve tabiat varlıkları ile eko-turizm, doğa turizmi ve kültür turizmi yapılmasına en elverişli illerimizin başında gelmektedir. Konaklama tesislerine olan ihtiyacın giderilmesi ile önemli bir doğa merkezi olacaktır. Doğasının bakir olması nedeniyle, organik tarım yatırımları için uygun arazilere sahip olan İlimiz, son yıllarda bu yönüyle de yatırımcıları beklemektedir. Ayrıca, Gürcistan’la sınır ili olması ve Hopa Limanı nedeniyle çok önemli bir ticaret merkezi olmaya aday bir konumdadır. Artvinli işadamlarını Artvin’e yatırım yapmaya davet ediyoruz.”









