Pazar, Aralık 21, 2025
tr
Ana Sayfa Blog Sayfa 253

K.K.T.C.- Lefkoşa’da Rus vatandaşı Dimitri’den Osmanlı kıyafetleri sevgisi

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Rus vatandaşı Dimitri yaklaşık iki yıldır K.K.T.C.’de yaşıyor. Lefkoşa’da Selimiye Camii yanında Osmanlı kıyafetlerini Lefkoşa’ya gelen turistlere giydiriyor ve onların bu kıyafetle resimlerini çekiyor. Çektiği bu fotoğrafları ise ücret karşılığında onlara vererek  hayatını idame ettirmeye çalışıyor.

 
                                    

                                  Rus vatandaşı Dimitri’den Osmanlı kıyafetleri sevgisi

Ünlü Sinema Sanatçısı Hasan Dolay Amasya’da ticaretle uğraşıyor

0

Haber: İlker ÇAKAN

  “Arka Sokaklar” TV dizisinde “Mafya” rolünde oynayan Arap Seyfi lakaplı Hasan Dolay sinema kültürünü canlandırmak için yoğun gayret sarf ediyor. Konuyla ilgili görüşlerini açıklayan ünlü sinema sanatçısı Hasan Dolay şunları söyledi; “Tüm gençlerin sinemaya ilgi göstermelerini istiyorum. Türk sineması bizim öz kültürümüzdür. Bu kültürü devam ettirmemiz gerekir.” Sinema Sanatçısı Hasan Dolay bitkisel ürünler üreten Forevere A.Ş’nin Amasya Temsilciliğini yapıyor. Sinemanın eski günlerine dönmesini isteyen Sinema Sanatçısı Hasan Dolay tüm sinemaseverlerin bu (0541 828 22 25) telefondan kendilerine ulaşabileceklerini söylüyor.

 

Kaymakam Abdullah Akdaş’ın Türkiye örneği başarısı

0

  Artvin-Hopa Kaymakamı ve Sarp Gümrük Kapısı Mülki İdare Amiri Abdullah Akdaş, Cumhuriyet tarihinde Sarp sınır kapısında milletimizin kültürel kimliğine uygun bir düzenleme yaparak herkesin takdirini kazanan ve gönlünde taht kuran örnek kaymakamlarımızdandır. Bu örnek parkta insanlar Gürcistan Sınır kapısına yönelik hatıra fotoğrafı çektiriyorlar. Sarp Sınır kapısındaki bu çevre düzenlemesini gördükten sonra bir Türk vatandaşı olarak insan gurur diyor. Özelikle sınır kapısında turizm danışma bürosunun açılması, turizm açısından burada tarihe bir çalışmadır. 

  Günde ortalama 5.000 kişinin  geçtiği bu sınır kapısında bir turizm danışma bürosunun bulunmaması büyük bir eksiklikti Ülkemize turist gelsin diyoruz. Ancak bu kadar turistin geldiği sınır kapımızda turizm danışma bürosu yoktu. Bu söylemle uygulama arasında bir tezat değimli? Turizmi geliştirme söylemle değil, yaşamla olur. Turizmde alt yapı hizmetleri önemlidir. Yine eskiden Gürcistan tarafından Türkiye’ye geldiğinizde ailenizle oturacak bir yer yoktu. Ailenizle beraber oturmak, ihtiyacınızı gidermek için  sınır kapısından 300 m. ileriye gitmek zorundaydınız. Bu da geçmişte yapılması ve telafi edilmesi gereken bir işti. Türkiye girişinde  kapıya 300 metre uzaklıktaki cami, yeniden dizayn edilerek ve gece ışıklandırılması da yapılarak muhteşem bir görünüm kazanmıştır. Ayrıca yapılan bu  parkın ortasına dikilen Türk bayrağı altında resim çekinmek insana ayrı haz veriyor. Özel araçlar, dolmuşlar için yapılan iki ayrı parkta takdire şayan çalışmalardır.  Bu çevre düzenlemesinin bu zamana kadar bırakılması bir eksikliktir. Bu örnekte görüldüğü üzere insan isterse her şeyi yapar. Yeter ki azim ve irade ve kararlı olmak gerekir.

  Diğer taraftan Hopa Kaymakamı Abdullah Akdaş yine Sarp Gümrük kapısında özellikle vatandaşın TIR kuyruklarında çektiği çileye son vermek amacıyla iki TIR projesi hazırlayarak  bu iki TIR parkını 30 Haziran’da hizmete açıyor. Kaymakam Abdullah Akdaş çevre düzenlemesi çalışmalarına bizzat kendisi de çalışarak katılıyor. O sadece talimat vermekle kalmıyor ve çalışan işçiyle birlikte çalışıyor, yeri kazarak elleriyle ağaç dikiyor. Bence  işte Atatürk  sevgisi, vatan ve millet sevgisi böyle olur. Sözle sevgi olmaz, sevgi yaşamakla olur. Allah böyle idarecilerimizi başımızdan eksik etmesin. İnsan bu çalışmaları gördükçe samimiyetle ve içtenlikle söylüyorum bir Türk vatandaşı olarak gururlanmamak elde değildir. Ben bu çalışmaları yerinde ve Sarp Sınır Kapısındaki çevre düzenlemesini gördükten sonra samimi duygularımı çevremle, sizlerle paylaşıyorum. Sarp Sınır Kapısına gittiğinizde o devasa parkı gördüğünüzde sizde sevineceksiniz. Sarp Sınır Kapısı TIR kuyruklarındaki çileyi çeken TIR’cılar bilir. İnsanlar saatlerce tünellerde bekliyor ve hiçbir sosyal tesis olmadığı için tabii olarak sosyal ihtiyaçlarını da  gerçekleştiremiyorlar. İnsan bu durumu görünce hicap duyuyor ve içi sızılıyor.

  Bu durumu gören ve çare düşünüp proje hazırlayan Hopa Kaymakamı ve Sarp Mülki İdare Amiri Abdullah Akdaş iki TIR projesini 30 Haziran 2011 tarihinde hayata geçiriyor. Bu iki TIR Parkı sayesinde yaklaşık 500 TIR bu iki parkta konaklama yapacak ve bu parklar içinde bulunan sosyal tesislerde TIR’cılar artık sosyal ihtiyaçlarını da gidererek rahat bir nefes alacaklardır. Böylece tüllerdeki TIR kuyrukları sona erecektir. Bu örnekte olduğu gibi vatandaşını ve milletini düşünmek böyle olur. Vatandaşı düşünmek millete hizmet etmekle olur. Diğer taraftan Kaymakam Abdullah Akdaş’ın  Sarp Köyü nü turistik köy haline getirme çalışmaları da da takdire şayandır. Bu köydeki tüm evlerin turistik, yöresel mimariye uygun geliştirme çalışmaları devam ediyor.

  Gerçekten Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı yürekten tebrik ediyorum. Ülkemizde mülki idarede masadan yönetme anlayışına son verdirdi. Vatandaşa hizmet etme ilkesini ve vatandaşla diyalog kurmayı tavsiye etti. Bunun sonuçları gerçekten sevindirici oldu. Kaymakam ve valilerimiz tüm gücüyle vatandaşa hizmet etmek için birbirleriye yarışıyorlar. Vatandaşımızın, Anadolu’muzun yıllar önce özlediği tablo bugün gerçekleşmiş oldu. Anadolu bu dönemde kaymakam ve valilerimizin çalışmaları sayesinde en iyi devlet hizmetini aldı. Bunun için kaymakam ve valilerimizin çalışmalarını yürekten kutluyorum. Mülki idare yönetiminde başarılı genç, çalışkan ve dinamik kaymakamlarımızın bir üst makamlarlar olan valilik görevlerinde il genelinde başarılı çalışımlara imza atacaklarına inanıyorum. Hizmet üretmeyen ve yerinde sayan ve ben sadece masa başında görev yaparım diyen mülki idarenin görev değişiminde ülkemiz ve insanımız daha faydalı olacağı düşüncesindeyim.

  O dönemde vali, kaymakamla her vatandaşın görüşmesi oldukça zordu. Vali ve kaymakam vatandaş için kolayca erişilemeyen bir makamdı. Bunun tekrar altını çizmem gerekirse mülki idare artık halkın içinde, halk gibi düşünüyor. Bundan 10-15 yıl önce elinde çapayla çalışan, çizmelerini çekip köylere giden, vatandaşın evini ziyaret eden, kaymakam veya vali sayısı parmakla gösterilecek kadar azdı. Bugünün çalışan kaymakam valilerine en iyi mülki idare amiri örneği rahmetli Erzincan eski Valisi Recep Yazıcıoğlu’dur. Rahmetli o dönemde iyi bir mülki idare amiri ekolüydü. Günümüz yönetim anlayışında artık masa başında oturan ve hizmet üretmeyen mülki idare amiri ilgi görmüyor ve başarılı olmuyor.

  Çalışan ve hizmet üreten kaymakam ve valilerimizin sayısının artması dileğiyle.

Hopa Kaymakamı Abdullah Akdaş: “Tünellerdeki TIR kuyruklarına son, TIR Parkı 30 Haziran’da açılıyor”

0

Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN    

  Artvin-Hopa Kaymakamı ve Sarp Gümrük Kapısı Mülki İdare Amiri Abdullah Akdaş, Cumhuriyet tarihinde Sarp sınır kapısında milletimizin kültürel kimliğine uygun bir düzenleme yaparak herkesin takdirini kazanan ve gönlünde taht kuran örnek kaymakamlarımızdandır. Bu örnek parkta insanlar Gürcistan Sınır kapısına yönelik hatıra fotoğrafı çektiriyorlar. Diğer taraftan Sarp Gümrük Kapısında özellikle vatandaşın TIR kuyruklarında çektiği çileye son vermek amacıyla iki TIR projesi hazırlayarak bu iki TIR parkını 30 Haziran’da hizmete sokuyor. Kaymakam Abdullah Akdaş çevre düzenlemesi çalışmalarına bizzat kendisi de çalışarak katılıyor. O sadece talimat vermekle kalmıyor ve çalışan işçiyle birlikte çalışıyor, yeri kazarak elleriyle ağaç dikiyor. Bence işte Atatürk  sevgisi, vatan ve millet sevgisi böyle olur; Hopa Kaymakamı ve Sarp Gümrük Kapısı Mülki İdare Amiri Abdullah Akdaş, Sarp  çevre düzenlemesi TIR parkları projesi ile ilgili olarak yaptığım röportajda şunları söyledi;

 
                                           
                                          Hopa Kaymakamı Abdullah Akdaş
 
15 güne kalmaz TIR parkını faaliyete sokarız

  “Sarp Gümrük Kapısı ile ilgili olarak yaklaşık 5 ay başlatmış olduğumuz Sarp Çevre düzenlemesi ve TIR Parkı Projesi idi. Beş ay içerisinde; hava şartları, denizin kabarması, malzemelerimizin Türkiye’nin her tarafından gelmesi gibi her türlü olumsuzluklara rağmen 15 Nisan’da TIR parkını açacağımızı söylemiştik. Fakat bu parkı henüz açamadık. İşlerimizin % 90’ı bitti,  % 10’luk bir kısmı üzerinde çalışıyoruz. Allah’ın izniyle 15 güne kalmaz TIR parkını faaliyete sokarız. Sarp çevre düzenlemesi işi kapsamında gittiğinizde görürsünüz, bir adet kafeterya, bir adet turizm danışma ofisi, büfe,  küçük araç oto parkı, cami kaplama ve ışıklandırma, taksi ve dolmuş durağı bununla birlikte yaptığımız tüm çevre düzenlemesi kapsamında bordür taşlarından çim yeşil alana kadar ağaçlandırma çalışmaları, duvar çalışmaları,  aynı zamanda denize dolgu çalışmalarımız tamamlanmış durumdadır. Bu çalışmaların hepsinin maliyeti hepsi toplamda bize 880.000 TL.’dir.

 
                              
                             Hopa Kaymakamı Abdullah Akdaş tarafından yaptırılan
                                     Sarp Sınır Kapısı yeni çevre düzenlemesi
 
Sarp Köyünü turistik bir köy haline getirmemiz gerekiyor

  Bu miktarın içinde 300.000 ton dolgu işimizde vardır.  Üçyüzbin ton dolgu işini bir müteahhit vasıtasıyla yapsaydık, bunun maliyeti yaklaşık bir trilyon tutardı. Bunun içinde iki katlı villa şeklinde kafeterya, tuvalet, güvenlik kulübesi, cami kaplama, taksi durağı, dolmuş durağı bunun hepsi içerisindedir. Bunun hepsini yaptık ve bitirdik. Vatandaşlar geliyor ve eski haliyle yeni halini kıyaslıyor. Burada Gürcistan Sınır Kapısı tarafına dönüp, fotoğraf çektiriyorlar. Bu çalışmalarımız bitti ama çalışmalarımız bundan sonra da Sarp Köyünde devam edecektir. Sarp Köyünde parke çalışmalarımız devam edecektir. Burada duvar kaplama olacaktır. Evlerin giydirilmesi olacaktır. Sarp Köyünü turistik bir köy haline getirmemiz gerekiyor. Çalışmalar bu şekliyle devam ediyor.

 
                                    
                                                          Sarp Gümrük Kapısı
 
Kaçkar Turizm Birliğinden yaklaşık 450.000 TL.’lik bir kaynak temin ettik
  TIR parkı  ise dediğim gibi % 90 bitmiş durumdadır ve % 10’luk bir kısmı ise 15 gün içinde inşallah bitirilip faaliyete geçirilecektir. Buraya da harcadığımız toplam para bir milyon üçyüz binliradır. Burası ortalama bir milyon beşyüzbinliraya mal olacak bir tesistir. Bu tesislerin yapılması için gerekli kaynağı nasıl bulduk? Sarp çevre düzenlemesi ile ilgili olarak Rize ve Artvin valiliklerinin birlikte oluşturmuş olduğu Kaçkar Turizm Birliğinden yaklaşık 450.000 TL.’lik bir kaynak temin ettik.
 
                                    
                                        Hopa Kaymakamı Abdullah Akdaş tarafından
                                            yaptırılan  yeni TIR Parkı sosyal tesisleri
 
Sarp Sınır Kapısından kimlikle geçiş başlayacaktır

   Bir aya kalmaz Sarp Sınır Kapısından kimlik geçiş başlayacaktır. Bu konuda Valimiz Mustafa Yemlihalıoğlu çok çalıştı ve bu kaynağı bize temin etti. İl Özel İdaresi tarafından 100.000 TL.’lik bir kaynak bulduk. Bu kaynakla birlikte şu an bizi başladık. Şu anda işin aslı bu iş için borçlu durumdayız. Müteahhitlerimize borçlu durumdayız. Bunu da inşallah TIR Parkından gelecek gelirle amorti edeceğiz, borçlarımızı ödeyeceğiz. Daha sonra da hizmetlerimize devam edeceğiz.”

 
                                          

                                      Hopa Kaymakamı Abdullah Akdaş tarafından

                                 onarımı ve gece ışıklandırılması yaptırılan Sarp Camii 

Doğu Karadeniz illerinden yapılan ihracatta yüzde 10,5 artış

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Doğu Karadeniz İhracatçıları Birliği (DKİB)  verilerine göre; Trabzon, Rize, Artvin ve Gümüşhane illerinden 2011 yılının ilk 10 ayında yapılan ihracatlarda % 10,5’lik artış oldu. Doğu Karadeniz İhracatçıları Birliğinin konuyla ilgili açıklaması şöyledir;

  “Doğu Karadeniz İhracatçıları Birliği(DKİB)  verilerine göre, Trabzon, Rize, Artvin ve Gümüşhane illerinden 2011 yılının ilk 10 ayında (Ocak-Ekim)1 milyar 264 milyon 415 bin 237 dolarlık ihracat yapıldı. Bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla 4 ilin ihracatında % 10,5’lik artış oldu. İller bazında bir önceki yılın aynı dönemine oranla Trabzon’un ihracatında % 12,7, Rize’den yapılan ihracatta %  4,7 ve Artvin’in ihracatında %  6.8 artış olurken, Gümüşhane’den yapılan ihracatta ise %  32.5 düşüş yaşandı.
  Bölgeden yapılan ihracatın ürün sıralamasında 551 milyon 419 bin 350 dolarlık tutarla fındık ve mamulleri birinci, 278 milyon 249 bin 403 dolarla yaş meyve sebze ürünleri ikinci ve 223 milyon 197 bin 854 dolarla madencilik ürünleri üçüncü sırada yer aldı. Bölgeden yılın ilk 10 ayında 92 değişik ülkeye ihracat yapılırken, en fazla ihracatın olduğu ilk beş ülke ise sırasıyla; Rusya Federasyonu, Gürcistan, Almanya, Fransa ve İtalya oldu.”

Amasya Haberci Bölge Gazetesinin ikinci sayısı çıktı

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Amasya’da yayın hayatına başlayan “Amasya Haberci Bölge Gazetesi’nin ikinci sayısı çıktı. Amasya Haberci Bölge Gazetesinin kağıdı kuşe, haftalık tirajı 2.000 olup, renkli olarak yayınlanmaktadır.   

          
                                  

                              Haberci Gazetesi 1. sayfa    Haberci Gazetesi 1. sayfa    

 

                                      

                                   Haberci Gazetesi 3. sayfa  Haberci Gazetesi 4. sayfa 

İnsan evladı aranıyor

0

  18 Nisan 2011 tarihinde ana haber bültenlerinin en yüksek reytingli haberi; ressam Bedri Bayram bıçaklandı…

  Bedri Baykam panik, şaşkınlık ve korku içinde feryat ediyor…

  “Hastaneye götürün beni!”

  “Bıçaklandım! Ölüyorum!”

  Bayan asistanı da bıçaklanmış yerde yatıyor… Ölümü hissediyor, gözlerinden belli… Yerde yatan kadının dudakları titriyor, bir şeyler söylüyor ama anlaştıramıyor…

İnsanlar var etrafında… Özel otolarıyla bu ölüm kalım savaşını izliyorlar… Baykam, yanından geçerken yavaşlayan otomobile yöneliyor,

  “Hastaneye götür beni!”

  Sürücü, bu dehşeti bir film izlercesine izliyor… Durmuyor… Kornaya basıyor yola devam ediyor… Başka bir otomobile yöneliyor Bayram,

“Ölüyorum!”

  Diye feryat ediyor yine. Sürücü aracın kapılarını içerden kilitliyor ve gazlıyor… Bedri Bayram kan kaybediyor ve ölmemek için feryadı figan kendisine ve asistanına yardımcı olacak bir insan evladı arıyor… Yazık! Çok yazık!

  Kars’taki “ucube anıtın yıkımıyla ilgili “tepki” toplantısına katılmıştı Bedri Baykam, bir grup sanatçı ve aydınla birlikte… Ne günlere kaldık arkadaş! Sanki bir anıtın, bir sanat eserinin yıkılması değil de bir cinayetin önlenmesi gibiydi algılayış. Bu duruma da şaşırıyordu, şaşkınlığını da dilinin döndüğünce anlatıyordu işte… Bedri Bayram ne birilerini hedef alarak küfretmişti, ne silah çekmişti ne de yumruk sıkmıştı… Sanatçı duyarlılığı ve sorumluluğuyla düşündüklerini ifade etmişti… Oysa susması lazımmış bunu da kasığından bıçaklanınca anlayacaktı… O ucube de yerle bir oldu zaten!

  Saldırgan yakalandı… Başından beri programı izlemiş meğerse… Ne hikmetse, safi sanatçıların katıldığı, safi sanatın ve sanatçı duyarlılığının konuşulduğu bu toplantıya koca bir bıçakla katılmış…

  İfadesinde de “Konuşmak istedim bana hakaret etti” demiş…Eh hak etmiş yani Bedri Baykam(!) sanatsal etkinliklere otuz santimlik bıçakla gelen zihniyetin dilinden anlamayan sanatçı mı olurmuş?!!Kars’taki ucubeye Akatlar Kültür Merkezinden sahip çıkmak sana mı kaldı be Bedri Baykam(!)

  Bedri Baykam tüm ihmallere ve insanlık dışı davranışlara rağmen ölmedi… Bedri Baykam bir şekilde yaşama tutunmayı başardı… Ya insaniyetlik adına ortaya çıkan bu utanç kimin payına düşecek? Yazık! Çok yazık!

Çanlar çalıyor, dikkatli olalım

0

  K.K.T.C. Başbakanı İrsen Küçük’ün, Erenköy  Mücahitleri  Cemiyeti  Başkanı olduğu  1972 yılında  kalem aldığı “Uyarı- Son Gelişmeler Işığında  Kıbrıs Sorunu” başlıklı  tarihi raporu  köşe yazısı olarak yayınlıyoruz. Kıbrıs sorunu ile 1972 yılında yaşan gelişmeleri değerlendiren ve Yunan Cuntası’nın Makarios’a karşı darbe yapacağını gören  İrsen Küçük;

  “Kıbrıs sorunu  Rumların  ENOSİS hayalleri uğruna  Kıbrıs Türk halkının  haklarını gaspederek  “Kıbrıs Cumhuriyeti”ni  yıkmak ve  Kıbrıs’ı  Yunanistan’a bağlayarak  Yunan  koloni  idaresi altına  sokmak  gayretinden  ortaya çıkmış bir sorundur.”

  “Bugünkü  ortam da a “mümkün olan  çözüm”  siyaseti gütmeye çalışan  bir Makarios ve “Kıbrıs’u hukuken bağımsız fakat  fiilen  Yunanistan’la  birleşmiş” olarak mütalaa eden bir Yunan hükümeti mevcut oldukça Kıbrıs Türk halkı ve  Türklük için  tehlike çanları  bütün şiddeti ile çalıyor demektir. Dikkatli olalım.” (Sayfa 15’te)

  Son gelişmeler ışığında, Kıbrıs sorununun başlangıçtan itibaren nasıl yaratıldığım ve henüz hangi noktada bulunduğunu uyarıcı görüşlerle açıkça ortaya koyarak saygı değer halkımıza duyurmayı gerekli bir görev saydık.

  Bugünkü haliyle Kıbrıs sorunu Rumların kendi Enosis hayalleri uğruna Kıbrıs Türk halkının  haklarını gasbederek  bağımsız genç Kıbrıs Cumhuriyetini yıkmak ve onu Yunanistan’a bağlayarak yeniden koloni idaresi altına sokmak gayretinden ortaya çıkmış bir sorundur.

Kısaca Kıbrıs sorunu Rumların Megalo İdea’sının Enosis halkası ile başlamış, Türkiye’nin itirazı ve Kıbrıs Türk halkının kahramanca direniş ve mukavemeti ile karşılaşarak gelişmiş ve halen  bu ortamda devam eden bir sorundur.

  Eğer Makarios bugün bağımsızlık kalkanı arkasına sığınarak “mümkün olan çözüm” siyaseti gütmeğe çalışıyorsa, bu Türkiye’nin gücü ve Enosis’e karşı azimli tutumundan, Kıbrıs Türk halkının sekiz yıldır devam eden direniş ve mukavemeti ile dimdik ayakta durmasındandır. Yoksa Makarios Enosis hayalinden vazgeçmiş değildir…..

ÇAYKUR Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu: “77.413 ton yaş çay mubaya edildi”

0

Haber: İlker ÇAKAN

  ÇAYKUR  Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu  2011 yılı yaş çay alımları ile yaptığı açıklamada şunları söyledi; “Çaykur olarak  20 Mayısta başladığımız 2011 yılı yaş çay kampanyası yoğun bir şekilde devam etmektedir. Bugün itibariyle üreticilerimizden toplam olarak 77.413 ton yaş çay mubayaa edilmiştir.

Ödemeler 09 Haziran 2011 Perşembe günü tamamlanacaktır

  2011 yılı yaş çay kampanyası Mayıs ayında müstahsillerimizden alınan 38.550 ton yaş çay karşılığında tahakkuk eden yaklaşık 37,8 milyon TL’nin ödemelerine bugün başlanılmış olup, ödemeler 09 Haziran 2011 Perşembe günü tamamlanacaktır.

 

 

 

 

 

ÇAYKUR Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu: “Türkiye olarak çok çay tüketen bir ülkeyiz”

0

Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN

  Rize-Ardeşen eski Belediye Başkanı, Rize eski Milletvekili, Çevre eski Bakanlığı görevlerinde bulunan,Türkiye’de ve Karadeniz Bölgesinde takdir edilecek bir kişilik özelliği ile tanınan ve yaklaşık bir ay önce  ÇAYKUR Genel Müdürlüğü’ne atanan İmdat Sütlüoğlu, kamuoyunun ÇAYKUR’la ilgili merak ettiği  sorularıma  açık ve net olarak cevap vererek,  ÇAYKUR konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;

Çaykur’un özel sektördeki ağırlığı ve liderliği devam etmiştir

  ÇAYKUR bölgede çay tarımı başladıktan sonra, vatandaşın çayını alan, işleyen satan bir kurum olmuştur.1984 yılına kadar tekel olarak faaliyet göstermiştir. 1984 yılında yapılan bir yasal değişikle, özel sektöre de açılmıştır. Ondan sonra da çok sayıda özel sektör firması çay sektöründe hizmet vermeye başlamıştır. Ondan sonrada Çaykur’un özel sektördeki ağırlığı ve liderliği devam etmiştir. Bugünde sektörün belirleyicisi Çaykur’dur.

Yaş çay ve kuru çay piyasasında belirleyici Çaykur’dur

  Yaş çay ve kuru çay piyasasında belirleyici Çaykur’dur. Çaykur’un bölge ile ilgili olarak sosyal sorumlulukları da vardır ve bunları yerine getirmeye çalışan bir kurumdur. Onüçbin çalışanı, 47 yaş çay, üç paketleme ve birde anatomik fabrikası olmak üzere toplam 51 fabrikası ile büyük bir kuruluştur. Birbuçukmilyara yakın cirosu ile Türkiye’nin dev kuruluşları arasında ön sıralarda yer alan önemli bir kuruluştur. Dolayısıyla böylesine büyük bir kurumun bir milyon müstahsili, 200 bin aile ile birlikte toplam bir milyona tekabül ediyor. Üretim ayağında bir milyon müstahsile hizmet eden, tüketim ayağında ise 75 milyona hitap eden önemli bir kurumdur.

Sürekli olarak vatandaşı mağdur etmeyecek bir seviyede

  Bu kurumun başına gelmekle, hem memleketimize, hem bölgemize, hem de ülkemize önemli hizmetler yapmak hedefindeyiz. İnşallah bundan sonra adım adım, etap etap bunları gerçekleştirmek için gayret sarf edeceğiz. Başından bu tarafa esasen çay fiyatlarında makul bir artış olmuştur. Dediğimiz zaman o dönemde ciddi bir fiyat artışı gerçekleştirdik. Sürekli olarak vatandaşı mağdur etmeyecek bir seviyede, ama enflasyonu da azdırmayacak bir oranda fiyatlar belirlemeye çalıştık. Bu sene belirlenen fiyatlarımızda yine enflasyonun üzerinde makul bir iyileştirmeyi de beraberinde bulunduran bir fiyattır.

 
                                        
                                      ÇAYKUR Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu
 
Vatandaşlarımız bu fiyattan memnun kalmıştır

  Vatandaşlarımız bu fiyattan memnun kalmıştır. Fiyat noktasında herhangi bir olumsuz bir tepki almadık. Bunun yanında bu konuda olumlu tepkiler aldık. Ancak vatandaşın esas sıkıntısı bugünlerde çayını rahatlıkla verememesi ve bir izdihamın yaşanması olayıdır. Onu da çözme açısından, vatandaşa destek açısından bazı kararlar aldık.

340 kilo olan kotayı, 425 kiloya çıkardık

  Kota geçen yıl 340 kiloydu, bu sene biz sürgünün başında 350’kiloya çıkardık. Kota dekar başına 350 kg. ama son günlerde yoğun izdiham yaşanması ve özel sektörden bazı firmaların ama hepsini kastetmiyorum. Fırsattan istifade eden ve vatandaşı mağdur edecek bir takım kararlar almaları dolayısıyla kısa vadede kapasite artırmak gibi bir imkanımız olmadığı için geçen yıl 340 kilo olan kotayı, önce 350 kiloya, daha sonra da bir iki gün önce de 425 kiloya çıkardık. Kota da dönümde 85 kiloluk bir artış meydana getirdik ki aynı zamanda Çaykur tarihinde bir rekordur. Olağanüstü şartların bu süreçte, bizde olağanüstü birtakım tedbirlerle vatandaşımızı, üreticilerimizi rahatlatmak zorundaydık. Çaykur olarak böyle bir sorumluluğumuz vardı. Bizde bu sorumluluğumuzun gereğini yaptık.

Çayın bu yılki fiyatı 110 kuruştur

  Çayda devlet desteği  % 12’dir. Çayın gerçek fiyatı 98 kuruş, 12 kuruş destekleme fiyatı olmak üzere çayın bu yılki fiyatı 110 kuruştur. Geçen yıl çay fiyatlarına göre bu yıl  % 10’luk bir artış vardır. Çaykur Genel Müdürlüğü’nün kaçak çayların ülkeye girişini önleyici bir yetkisi yoktur. Çaykur  Genel bu konuda gerekli çalışmaları yapıyor. Bu konuyla ilgili birimlerle yakın temas halindedir. Bunlarla ilgili bilgi alışverişinde bulunuyor.

Çayın ithali yasak değildir

  Yapılması gereken her şeyi yapıyor. Çayın ithali yasak değildir. Türkiye’ye gelen çayların tamamı kaçak girmiyor. 10-12 bin ton civarında bir çay resmi kanallardan, vergisi ödenerek ülkeye giriyor. Bunların dışında 50 bin tonlara yakın çayın kaçak olarak Türkiye’ye girdiğini tahmin ediyoruz. Bizim üretimimiz, gerek Çaykur’un, gerek özel sektörün Türkiye’nin toplam talebini karşılayacak seviyededir. Depoda kalan, satılamayan çaylar değerlendirildiği zaman, o miktar bir çayın dışarıdan girdiğini tahmin edebiliyoruz ve hesaplayabiliyoruz. Bunu da ikiye ayırmak gerekiyor.

 
                                        
                                         ÇAYKUR Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu
                                             Sonsöz Gazetesi Köşe Yazarı ve
                                          Habergünebakış Editörü İlker Çakan
 
Fiyatlar, kalite düşürülüyor, damak tadı değiştiriliyor

  Bunların bir bölümü bizim Türk çayı yerli Rize Çayı karakterli İran çaylarıdır. Bu çayları bizim çayla birlikte harmanlayarak piyasaya sürmek suretiyle fiyat bakımından olumsuz bazı etkiler meydana getiriliyor. Fiyatlar, kalite düşürülüyor, damak tadı değiştiriliyor. Çok yönlü sıkıntılar oluşturuluyor. Esasen bizim çaya direkt zarar veren bu karakterdeki çaylardır. Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesinde Seylan tipi çayla adlandırılan Uzakdoğu menşeli çaylar içiliyor. Bu çaylardan resmi kanallardan girenlerde var, büyük bir şekilde kaçak girenlerde var. Ne miktarı kaçaktır, ne miktarı resmidir onu tam olarak bilemiyorum. Bu bir damak alışkanlığının getirdiği bir sonuçtur. Bizim 15 milyon vatandaşımızın yaklaşık 50 bin top pazar potansiyelinin olduğu bu bölgede vatandaşın damak alışkanlığına uygun çay üreterek, o yörenin pazarını, pazarlarını gerek Çaykur olarak, gerek özel sektör olarak ele geçirmemiz gerekiyor.

Üretilecek çayda isim önemli değildir

  Ben bunu yıllarca anlatmaya çalışıyorum, izah etmeye çalışıyorum. Şu an buna yönelik çalışmalarımızı biz başlattık. Bu damak alışkanlığını yakalayacak çay üreterek bu pazarı ele geçirmek istiyoruz. Üretilecek çayda isim önemli değildir, önemli olan o damağı yakalamaktır. Yeni bir üretim tekniğiyle ve farklı metotlarla çalışmaya devam etmemiz gerekir. Seylan çayı damak tadında, Güneydoğu insanın yadırgamayacağı, onun hoşuna gidecek, onun rahatlıkla içebileceği evsafta bir çayı bizim üretip, bu pazara girmemiz lazımdır.

Yabancı menşeli çayların tamamında zararlı kimyasallar vardır

  Çünkü  bu bölgedeki insanımız Seylan  tipi çayları ucuza içmiyor. Türk çayının iki-ikibuçuk katı fiyatını vererek içiyor. Çünkü neden? O çayı içmeye alışmıştır. O çaydan zevk alıyor, bizim çaydan bir tad alamıyor. Ona Rize çayı yavan geliyor. Vatandaş Çaykur çaylarına daha çok ilgi duyuyor. Yabancı çayların içine kırmızı rengi vermek amacıyla hayvan kanı karıştırıldığı iddiaları olmasa bile yabancı menşeli çayların tamamında zararlı kimyasallar vardır. Neden var? Çünkü bölge sıcak, tropikal bölge olduğu için orada ilaçlama yapılmadan orada herhangi bir şeyi üretmeniz mümkün değildir. Haşere mücadelesini ilaçlama yaparak sürdürmek zorundasınız. Dolayısıyla o çayın bünyesinde ilaç var, sonuçta yıkanmıyor.

Vatandaşlarıma tavsiyem yerli çayı içsinler. Çünkü bizim çayımız sağlıklıdır

   En son demliğe girdiği zaman suyla temasa geçiyor. O zamanda demle beraber içiyorsunuz. Bu seferde kimyasalları bünyesinde taşıyor. Bizim çayımızda bu yoktur. Bizim çayımızda herhangi bir katkıda yoktur. Zararlı kimyasallar olmadığı gibi ilaçlamada olmuyor. Vatandaşlarıma tavsiyem yerli çayı içsinler. İçtiğiniz çaylar Çaykur veya özel sektör çayı olabilir. Yerli çayı, Rize çayı içsinler. Çünkü bizim çayımız sağlıklıdır. İthal çaylar bizim çaya göre sağlıklı değildir. Bizim çayımız kesinlikle tercih edilmesi gereken bir çaydır. Çay zevk için, grip için içilen bir maddedir. Dolayısıyla inşallah o damak tadını da çok da zorlanmadan yakalayabilirsek Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesinde yaşayan vatandaşlarımız kendi çayımızı içebileceklerdir.

Vatandaşın elinde çay bırakmıyoruz

  Türkiye dünyada önemli çay üreticisi ülkelerden bir tanesidir. Bizim üretimimiz dünya sıralamasında beşinci sıradadır. Çok büyük çay üreticisi ülkelerin hemen arkasında yer alıyoruz. Türkiye olarak çok çay tüketen bir ülkeyiz. Ürettiğimiz çayın tamamını işliyoruz. Vatandaşın elinde çay bırakmıyoruz. Bunu kuru çaya çevirip, daha sonra piyasaya arz ediyoruz. 75 milyon vatandaşımız bizim çayı içse, çay üretiminde hiçbir fazlalık olmayacaktır. Çay üretimi ve tüketimi şu anda dengededir. Kaçak çaylar, dışarıdan ithal edilen çaylar, iç piyasada bir takım olumsuzlukları oluşturuyor.

Çayın tamamını organik çaya dönüştürmek niyetindeyiz

  Gerek Çaykur’u, gerekse özel sektörü sıkıntıya sokuyor. Üretilen çayı tüketememek, pazarlayamamak gibi, önemli bir stokla yeni sezona girmek gibi ciddi bir stok baskısıyla, olumsuzlukla şirketleri karşı karşıya bırakıyor. Bizde bunun ötesinde Hemşin bölgesinde bir deneme mahiyetinde bir çalışmamız başladı. Burada organik çay üretiyoruz. Çayın tamamını organik çaya dönüştürmek niyetindeyiz. Bu konuda bir düşüncemiz ve çalışmamız vardır. Çayımızda ilaç olmadığı için zaten çok önemli bir avantajı vardır. Suni gübre kullanmayıp, tamamen organik gübre kullanırsak, o zaman bizim çayımız dünyada emsalsiz olur. Yöre tabiriyle bu konuda tek tabanca olur.

Rize, Rize çayı ile beraber Türkiye’de bir marka olmuştur

  Piyasada kesin aranan, tercih edilen bir çay olur ve şu anda açılamadığımız dış pazarlara, diğer ülke pazarlarına da bu şekilde çok rahatlıkla açılabileceğiz. Rize, Rize çayı ile beraber Türkiye’de bir marka olmuştur. İnşallah Rize çayı ve Rize’yi bu şekilde organik çayla da bir dünya markası yapmayı hedefliyoruz. Çay sektöründe çok sayıda şirket vardır ve sayısını tam olarak bilmiyorum. Bu şirketlerin Çaykur’un iki katı kadar üretim kapasiteleri vardır. Ama toplamda  Çaykur diğer firmaların üzerinde çay alır ve üretir.

Çaykur olarak piyasada 50 küsur marka çayımız vardır

  Türkiye’deki çay konusu böyledir. Çaykur olarak piyasada 50 küsur marka çayımız vardır. Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi pazarlarına hitap edecek yeni bir ürün çıkarmayı hedefliyoruz. Bütün dünyaya açılmak içinde tamamen organik çay üretimine geçmek istiyoruz. Bu itibarla organik çayda kullanacağımız gübrenin evsafını belirleme çalışmalarını şu anda yürütüyoruz. Ne tür bir gübre kullanılması noktasında bir çalışma yapılmadığı için bilemiyoruz, önce o çalışmaları başlattık.

 
                                         
                                       ÇAYKUR Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu
 
Çaykur’da sendika durumu şu anda mahkemeliktir

  İnşallah onu tespit ettikten sonra hızlı bir şekilde organik çay üretimine geçerek Türk çayını, Rize çayını bütün dünya pazarlarına açmayı hedefliyoruz. Çaykur’da sendika durumu şu anda mahkemeliktir. Sonuç belirlenmedi. Mahkeme hangi sendika lehine karar verirse o sendika yetkili olacaktır.

Rize Çaykurspor’un süper lige çıkması gerekiyor

  Çalışan işçilerimizle ilgili olarak bir emeklilik teşvik yasası söz konusu olursa, emekliliği gelen işçilerimizin emekli olması halinde, onların yerine yeni işçiler almayı hedefliyoruz. Şu anda emeklilik söz konusu olmaz ise yeni işçi alma durumumuz söz konusu olmaz.

Çaykur Rizespor’un birinci lige çıkmak istemediği iddiası doğru değildir. Çaykur Rizespor birinci lige çıkmayı arzu etti ama Orduspor’a elendi. Birinci lige bir hemşehri takımı, bir Karadeniz takımı çıktı, hayırlı olsun onları da tebrik ediyoruz, başarılar diliyoruz. Rize Çaykurspor’un süper lige çıkması gerekiyor.

Elimizden geleni yaptık ve yapmaya devam edeceğiz

  Uzun yıllar süper ligde çalışan, süper ligde oynayan bir takımın tabi birinci lige düşmesi hoş bir şey değildir. İnşallah en kısa zamanda süper lige çıkar. Bizde bunun için elimizden geleni yaptık ve yapmaya devam edeceğiz. İnşallah süper lige çıkması halinde, süper ligde oynayan takımların buraya gelerek, burada maç yapmaları çok ciddi bir soysal olaydır, Rize açısından sosyal bir aktivitedir. İnşallah Rize ve hemşehrilerimiz bu imkanlara kavuşurlar diye temenni ediyorum.”

                                                                                    

error: Content is protected !!