Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Meclisi Başkanı Dr. Hasan Bozer, 25 Şub 2010 tarihinde hayatını kaybeden YÖK’ün Kurucu Başkanı ve Bilkent Üniversitesi Kurucusu Prof. Dr. İhsan Doğramacı’nın öğrencisi olup, Türk kültürüne ilgisinden dolayı da fırsat buldukça Kafkasya’da bulunan tüm Türki Cumhuriyetlerini gezmiş. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi Başkanı Dr. Hasan Bozer, “K.K.T.C.nin ekonomik ve sosyal durumu, Cumhuriyet Meclisi, Türk Birliği ” konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;
Türkiye Büyük Millet Meclisi ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi arasındaki ilişkileri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kardeşlik ilişkiler tamda o boyutta örnek olacak ilişkilerdir
Türkiye Büyük Millet Meclisi ile çok sıcak, samimi ilişkilerimiz vardır. Kardeşlik ilişkiler tamda o boyutta örnek olacak ilişkilerdir. Meclis başkanlığını iki yıldır yapıyorum. Bundan önceki Meclis Başkanımız Sayın Köksal Toptan Beyde, şimdiki Meclis Başkanımız Sayın Mehmet Ali Şahin Beyle de çok seviyeli, çok düzgün, çok içerikli hakikaten candan ilişkilerimiz vardır. Gerek bilgi alışverişi olsun, gerekse yurt dışı temaslarımızda olsun biz onlardan ciddi bir şekilde destek görüyoruz.
Çünkü malumunuz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde bir izolasyon, ambargo problemimiz vardır. Bu yalnız ekonomide, ulaşımda, siyasette değil, bütün dış temaslarda da buram buram karşımıza çıkıyor. Bütün bu zorlukları çok büyük görmenin biz Türkiye Büyük Millet Meclisindeki arkadaşlarımızın destek ve himayelerinde aşabiliyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığının da bize çok ciddi katkıları oluyor. Biz meclis olarak gerek ben, gerekse başkanlık divanımız, Anavatanımız Türkiye’ye vardığımızda hangi yere gidersek gidelim hemen orada TBMM mensupları bizi karşılar, ilgilenir, eşlik eder. Anlatılamayacak düzeyde, çok da memnuniyet verici bir düzeydedir. Her aşamada ve her safhada bize aşırı derecede destek ve yardım veriyorlar.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin ekonomik ve sosyal durumunu
ve tarihi süreç de neler yapılması gerekir?
Huzur ve mutluluk tabi yalnız asayiş boyutunda olmamalı
Bizim bütün uğraşımız; Kıbrıs Türkü 1950’lerden beri çok büyük eziyetler çıkmıştır, çatışmalar olmuştur, şehitler vermiştir, kayıplar vermiştir, göçmenlik yaşamıştır, çok uzun süredir göçmenlik yaşamıştır. Çok uzun bir süreçten sonra mutlu bir barış harekatı ile huzura ve mutluluğa kavuşmuştur. Ama huzur ve mutluluk tabi yalnız asayiş boyutunda olmamalı, ekonomik boyutuyla da olmalıdır. Bu noktada da çok güzel adımlar atılmıştır, çok iyi yerlere gelinmiştir. Malumunuz son birkaç yıldır dünyada bir ekonomik kriz yaşanıyor.
Bizde ekonominin esas can damarı turizmdir
Bizde globalleşen dünyada ondan etkilenmiyoruz. Çünkü dünya ile ticaret ve ithalat yapıyoruz. Bize turist geliyor. Bizde ekonominin esas can damarı turizmdir. Bunların hepsi dolar krizinden etkilenmiştir. Bir miktar bizi de etkilemiştir. Tabi bizlerde ülke yönetimi olarak ondan çıkmaya çalışıyoruz. Çünkü bu halk çok eziyetler çekerek buraya geldi ve onlara güzelliklerin en fazlasını, en yükseğini sunmak bizim için görev olmalıdır. Ona çalışıyoruz.
Cumhuriyet Meclisinde partilerin milletvekili dağılımı nasıldır Cumhuriyet Meclisi çalışmalarınızla, TBMM çalışmaları arasında fark var mıdır?
Pek çok farklı yönlerimiz yoktur. Bizim gerek anayasamız, yasalarımızın çok büyük bir bölümü, meclis içtüzüğümüz TBMM ile çok büyük oranda örtüşüyor. Dolayısıyla benzerliğimiz had safhada, yüksek orandadır. Zaten öyle de olması gerekir. Onun dışında bizde bu coğrafyanın gereği olarak sıcakkanlı insanlarız. Malum arada bizim mecliste böyle söz düelloları, atışma, sataşma gibi şeyler fazlasıyla da oluyor. Ama o memnuniyet verici bir durumdur ki o yalnız genel kurul aşamasında kalıyor. Dışarı çıkıldığında herkes onu orada unutuyor. İnsanların dostlukları ve medeni ilişkileri yine devam ediyor.
Türk halkına ve Kıbrıs halkına mesajınız nedir?
Bedelin ne olduğunu da biliyoruz
Bilindiği gibi Kıbrıs adasında biz 1571 yılında beri varız. Kıbrıs’ın Osmanlı tarafından fethinden beri varız. Var olmaya devam edeceğiz. Biz bu ada varlık sebebimiz, Anavatanımızın gösterdiği sıcak ilgi, şefkat ve sevgi ve destektir. Bizim en büyük gücümüz Anavatanla olan bu sıcak ilişkilerimizdir. Bu tabi dünya tarafından bilindiği içindir ki bizi zafiyete uğratma adına zaman zaman ilişkilerimizi bozmak için manipülasyonlar yapılıyor. Ama ona biz gelmeyiz. Bedelin ne olduğunu da biliyoruz.
Kardeşler arasında o boyut da bir sorunumuz yoktur
Samsunlu, Trabzonlu, Adanalı arasında futbol takımları taraftarları aralarında zaman zaman ihtilaflar olabiliyor. Bizim Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti halkı ile Anadolu halkı arasında bir sorun yoktur. Kardeşler arasında o boyut da bir sorunumuz yoktur. Ama yaşamın içinde belli sektörlerde zaman zaman bazı sorunlar yaşanabilir. Onlar aşılır. Bugün bir Galatasaraylı, Fenerbahçeli, Trabzonlu gibi kitleler aralarında belli pürüzler yaşıyorsa bunu o şekilde düşüneceğiz. Onun ötesinde milli dava uğruna, o derin duygular, o derin düşünce, o gönül birliği noktasında bir zafiyetimiz yoktur.
Türki Cumhuriyetlerin kaçını gezdiniz?
Türki Cumhuriyetleri ile ilgili olarak neler yapılması gerekir?
Avrupa Birliğine karşı bir insan değilim
Hepsini gezdim. Meclis başkanı sıfatımla iki yere gittim. Buraları ben 1990’lı yıllardan beri dolaşıyorum. Tabi ben Avrupa Birliğine karşı bir insan değilim. Orada dursun ama Türk Birliğinin de olması gerektiğine inanıyorum. Onun için bu yörelere çok ilgi duyuyorum. Burada liderlik etme görevi Anavatanımız Türkiye’ye düşüyor. Onların hakikaten bu liderliğe ihtiyaçları vardır. Ben bunun bugün değilse yarın, yarın değilse, öbür gün bu Türk Birliğinin oluşacağına inanıyorum ve bu oluştuğu anda da inanıyorum ki halklarımız tek bir haktır, devletleri farklıdır diye yorumluyorum.
O birliğin kurulduğu günlerde; çok daha mutlu, çok daha kalkınmış, çok daha güçlü olacaklar diye düşünüyorum. Oralardaki halk bu birliğin kurulmasını bizden daha çok istiyor. Ama bizden, bizim istediğimizden daha çok istiyorlar. Daha çok istiyorlar. Onun bilincindeyim. İnanın bu birliğin, bu kardeşliğin, bu ilişkilerin olmasını daha çok istiyorlar. Nahcivan Cumhurbaşkanın daveti üzerine ayın 25’inde Nahcivan’a gidiyoruz. Bütün mesele bu ilişkiler daha yüksek boyuta taşınsın, gerek siyasal, ekonomik, kültürel bağlarımız daha da kuvvetlensin yani arz zaten hep vardır ama daha da ileriye taşınsın ve daha da işlerlik kazansın. Çok işlevsel değildir. Onu ifade etmek zorundayım. Daha çok muhabbet ederdik ama başka bir programım var. Çok teşekkür ederim.”