Cuma, Aralık 19, 2025
tr
Ana Sayfa Blog Sayfa 241

KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu: “Newyork’ta noktayı koyacağız”

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, New York’taki Kıbrıs görüşmelerine ilişkin, ”Çözüm arayışlarımızı sürdürdük. Kıbrıs’ta devam edeceğiz. İnşallah New York’ta da noktayı koyacağız diye düşünüyoruz” dedi.

  Cumhurbaşkanı Eroğlu ile TC Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Çırağan Sarayı’nda dün yaptıkları görüşmenin ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundular.

Derviş Eroğlu, Türkiye Dışişleri ile zaman zaman ortaya koydukları önerilerde istişarelerde bulunduklarını ifade ederek, görüşmelerinde Davutoğlu’na bilgi aktardığını söyledi.

New York’ta anlaşmaya yönelik önerileri masaya koymaya çalıştıklarını belirten Eroğlu, ”Amacımız, artık 43 yıldan beri devam eden bu müzakerelerin bir olumlu sonuçla sonuçlanması ve Kıbrıs’ta yaşayabilir, kalıcı bir anlaşmanın ortaya çıkması” diye konuştu.

BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun’a da bunun için üçlü zirveyi önerdiklerini kaydeden Eroğlu, bunun dördüncüsünün 30-31 Ekim’de yapıldığını, beşinci zirvenin ise ocak ayında gerçekleşeceğini aktardı.

  Ban Ki-mun’un zirve sonundaki ifadelerine dikkati çeken Eroğlu, şunları kaydetti:

”Artık ‘son oyun’ ifadesi kullanıldığına göre ve bizim de bu konuda ısrarımız Cenevre görüşmelerinden beri devam ettiğine göre, bizim bu sonuçtan memnun olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Biz artık müzakerelerin sonsuza dek devam edemeyeceğini, bunun bir sonu olması gerektiğini, özellikle Greentree toplantısında da bunun artık gerektiğini ortaya koyduk. Sayın Genel Sekreterin de ifade ettiği gibi, ocakta yapılacak zirve ve bu zirveden sonra dörtlü, beşli, garantörlerin ve iki tarafın katılacağı toplantılarda son noktayı koyma düşüncesindeyiz. Mümkün olup olmayacağı, ocak ayına kadar yapacağımız görüşmeler ve ocak ayında tekrar bir araya gelip yapacağımız görüşmeyle ortaya çıkacak. Biz iyi niyetli görüşmeleri sürdürüyoruz. Her toplantıda yapıcı önerileri ortaya koyarak, bazı konuların açılması, sonuç alıcı noktaya gelmesi, ilerleme yolunun açılmasıyla iyi bir noktaya taşımak için uğraş veriyoruz.”

  Cumhurbaşkanı Eroğlu, New York’ta Ban Ki-mun’un da benimsediği öneriler sunduklarını belirterek, ”Çözüm arayışlarımızı sürdürdük. Kıbrıs’ta devam edeceğiz. İnşallah New York’ta da noktayı koyacağız diye düşünüyoruz” dedi.

Avrupa kurumlara entegrasyon çerçevesinde Azerbaycan Cumhuriyeti

0

AB ile ilişkilerin kurulması ve genişletilmesi

  Bağımsızlıktan sonra Azerbaycan Devleti öne çıkan problemlerini ilk olarak kendinin güvenlik konularını özellikle Ermenistan’ın Karabağa dair arazi iddiaları ve askeri saldırısı konusunu uluslararası teşkilatlar aracılığıyla Avrupa güvenliği seviyesine çıkarmakla, bölgede barışın sağlanmasına onların etki etmesini hızlandırmaya çalışıyor. Aynı zamanda, reformların gerçekleşmesi ve dünya entegrasyon sürecine daha sık cazip kılınması için Azerbaycan bazı uluslararası ve bölgesel kuruluşlarla taraflı ilişkiler kurmuştur.

  Azerbaycan’ın dış politika öncelikleri arasında Avrupa-Atlantik yapılarına ve kurumlarına entegrasyon önemli yer tutmaktadır. 1993 yılından Azerbaycan devletinin dış politikasında Avrupa’ya entegrasyon öncelikli yöne çevrilmiş ve bu yönde uluslararası teşkilat olarak Avrupa Birliği ile aktif işbirliğine başlanmıştır. Avrupa ve Asya’nın kesişme noktasında bulunan Azerbaycanın stratejik konumu Avrupa Birliği’ne üye devletlerin de aynı zamanda, ülkemizle siyasi ve ekonomik ilişkileri geliştirmek ilgisini daha da artırmıştır.

  Azerbaycan-Avrupa Birliği ilişkileri özel programlar çerçevesinde kurulmuş ve çeşitli alanlarda: ekonomik-sosyal reformları, yardım, Doğu-Batı iletişim teknolojileri koridorunun oluşturulması, geliştirilmesi vs yönlerde yapılıyor. SSCB-nin dağılmasından sonra 1991 yılında Avrupa Birliği yeni bağımsız devletlere teknik yardım ve uzman yardımı aracılığıyla demokratik reformlar yapmak, piyasa ekonomisi altyapısını kurmak, ülkeler arasında ticaret, ulaşım, gümrük işlerini geliştirmek için özel TASİS programı hazırlamıştır.

  TASİS  programının Azerbaycan’la ilgili bölümünde işbirliğinin üç temel yönüne ağırlık veriliyor: Altyapı, özel sektör ve insan kaynaklarının gelişimi. Ayrıca TASİS’in Azerbaycan’la ilgili temel taraflı şebeke projeleri de mevcuttur. Bunlar 1995 yılından başlayarak eğitim, işletme güçlerine yardım yapan TEMPUS proqramı, petrol ve doğalgaz boru hatları sisteminin bölgesel entegrasyonunu sağlamak amacıyla oluşturulan İNOQEYT  programı ve TRASEKA`dır.

  Mayıs 1993 yılında Brüksel’de Avrupa Birliği’nin girişimi ile “Avrupa-Kafkasya-Asya-Transkafkasya-Ulaşım-koridoru” projesiyle belirlenen ve 8 kurucu devletin (Azerbaycan, Gürcistan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, Tacikistan ve Ermenistan) ticaret ve iletişim bakanlarının toplantısında tahsis edilmişti. “Brüksel Bildirisi” denilen iki resmi belgede eski Doğu-Batı İpek Yolu koridorunun yeni ortamda restoresi, ulaşım-iletişim altyapılarının yeniden kurulması ve geliştirilmesi kararı alınmıştır.

   Eylül 1998’de Bakü’de Azerbaycan ve Gürcistan Cumhurbaşkanlarının girişimi ile ve TRASEKA programının desteğiyle “Tarihi İpek yolunun restoresi” adlı uluslararası konferans düzenlenmiştir. 32 ülke ve 13 uluslararası teşkilat temsilcilerinin katılımıyla yapılan konferansın sonunda “Avrupa-Kafkasya-Asya Ulaştırma” koridorunun gelişmesine dair çok taraflı anlaşma” denilen önemli bir belgeyle birlikte katılımcılar adına Avrasya ülkeleri arasında kapsamlı işbirliği ve bölgesel entegrasyonun temel ilkelerini yansıtan “Bakü Bildirisi”(deklarasyonu) de imzalanmıştır.  TRASEKA projesi Azerbaycan’la 25 teknik ve 11 yatırım  projesinin uygulanmasını destekliyor ki, bu projelerin 26-da Azerbaycan’ın payı toplam 100 milyon avrodan fazladır.

  Avrupa’ya devletlerarası petrol-doğalgaz ihracatı (İNQOYET) Avrupa Birliği’nin yeni bağımsız devletlere finansal desteği çerçevesinde gerçekleştirilen temel bölgesel programlardan biri gibi Temmuz 1999 yılında Azerbaycan da dahil 15 devletin katılımıyla imzalanan “Çerçeve anlaşması”  temelinde faaliyet gösteriyor.

  22 Nisan 1996 yılında Avrupa Birliği ve Türkiye arasında ticaret, sermaye, ekonomi, mevzuat, kültür, göçmen ve yasa dışı ticaretin karşısının alınması alanında işbirliği öngören “Ortaklık ve İşbirliği Anlaşması”  imzalanmıştır. Bu anlaşmanın imzalanması Azerbaycan’ın dış politikasının en başarılı sayfalarından biri olarak değerlendiriliyor. Devletimiz ve halkımız için tarihi önem taşıyan bu anlaşma Azerbaycan’ın Avrupa yapıları ve enstitüleri ile ilişkilerinin genişletilmesi, özellikle entegrasyon yönünde hukuki temel rolünü oynamakta.

22 Haziran 1999 yılında yürürlüğe giren Avrupa Birliği’nin hazırladığı ve milli lider Haydar Aliyev’in imza attığı bu sözleşme taraflar arasında üst düzey işbirliğinin teşekkül bulmasını doğruluyor.

  İmzalanan TES’e uygun siyasi diyalog çerçevesinde taraflar arasında siyasi ilişkilerinin gelişiminin  sağlanması, Azerbaycan’da demokrasinin pekişmesi, ekonomik kalkınma, piyasa ekonomisine geçiş amacıyla bazı yapısal reformların yapılması, ticaret ve yatırımın gelişmesi, ekonomik, sosyal, mali, bilimsel-teknik ve kültürel işbirliği konuları göz önünde tutulmuşdu. Bu konuların sağlanması için Azerbaycan mevzuatının AB mevzuatına uyum sağlaması alanında geniş çalışma prensipleri belirlenmiştir.

  Antlaşmada öngörülüyor ki, İşbirliği Konseyi Avrupa Birliği ile Azerbaycan arasındaki işbirliğinin temel yönlerinin belirlenmesi öne sürülen amaçlara ulaşmak için gerekli önlemleri hayata geçiriyor. Ayrıca faaliyet gösteren İşbirliği Komitesi Konsey’in tavsiyelerinin uygulanmasını gözetir.

  Komitenin bünyesinde ticaret ve sermaye yatırımı ile ilgili görüşmeler yapmak amacıyla özel Alt Komite oluşturulmuştur. Avrupa Birliği ile Azerbaycan arasında enerji ve ulaşım yönünde sorumlu ayrıca alt komite de tahsis edilmiştir. Ayrıca devlet kurumlarının faaliyetlerini koordine için Azerbaycan Cumhuriyeti ile Avrupa Birliği arasında Ortaklık ve İşbirliği üzere Komisyon oluşturulmuştur.

  17-19 Mayıs 2004 tarihinde Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev’in Brüksel resmi ziyareti sırasında AB’ye 10 üyenin katılması ile ilgili olarak “Ortaklık Ve İşbirliği” hakkında Anlaşmaya Ek Protokol imzalanmıştır.

Avrupa Birliği’nin Güney Kafkasya güvenlik politikası

  Avrupa Birliği’nin Azerbaycan’la ilişkileri sadece TRASEKA projesi ve “Ortaklık ve İşbirliği” Anlaşması çerçevesinde değil, hem de Güney Kafkasya’da gerçekleştirilen genel bölgesel işbirliği projesi, aynı zamanda bölgede barışın ve istikrarın sağlanmasına ilişkin diğer programlar çerçevesinde de gerçekleşiyor.

Güney Kafkasya’da mevcut anlaşmazlıkların giderilmesi dahil, Ermenistan-Azerbaycan Dağlık Karabağ sorununun çözümü bölge devletleri arasında birim işbirliği ve güvenlik sistemine entegrasyon ortamının yaratılması da Avrupa Birliği’nin temel şartlarından.

  Avrupa Birliği kendi temsilcisini 1998 yılında Azerbaycan’a göndermiş, 2000 yılında ise Azerbaycan Avrupa Birliği’nde kendi daimi temsilciliğini açmıştır. 17 Temmuz 2003 yılında Avrupa Birliği Güney Kafkasya üzere özel temsilcisinin tanımlaması teşkilatın bölgede ağırlığının artmasını gösteren adım gibi değerlendirilmelidir.  Aynı zamanda Avrupa Parlamentosu da Güney Kafkasya’da güvenliğin sağlanmasına engel olan Ermenistan-Azerbaycan anlaşmazlığının çözüme kavuşturulmasının gerektiğini bildirmiştir. Avrupa Parlamentosu oturumunda Avrupa Birliği’nin Güney Kafkasya politikası konusunda Pierre Gartonun tebliği uyarınca kabul edilmiş karar ermenilerin işgal ettikleri bölgelerde azerilere karşı etnik temizlik yaptıkları gösterilmiştir.  Ayrıca Avrupa Parlamentosu Güney Kafkasyada güvenliğin sağlanmasına engel olan sorunun çözüme bağlanması için işgal edilmiş Azerbaycan topraklarının (Ağdam, Fuzuli, Cebrail, Kubatlı, Zengilan) boşaltılması teklifi ile de bulunmuştu.

  Devlet Başkanı İlham Aliyev 17 Mart 2004 yılında Bratislavda “Daha geniş Avrupa’ya doğru yeni günlük”konusunda yapılan uluslararası konferansta Ermenistanın işgalcilik politikasının tamamen Avrupa’da, özellikle Güney Kafkasya’da barışın ve güvenliğin sağlanmasına ciddi engel olduğunu, sonuçta bir milyondan fazla insanın acınacak durumda yaşadığını bildirmekle ülkemizin ilkesel tutumunu beyan etmişti.

12 Mayıs 2004 yılınnda Avrupa Parlamentosu’nun Güney Kafkasya üzere   sözcüsü Pierre Gartonun:

  Ermenistan’da “genişlemiş Avrupa-yeni komşular” programı çerçevesinde yapılan tartışmalarda “Ermenistan işgal altında bulundurduğu topraklardan kendi ordusunu tedricen çıkarmalıdır” söylenmesi Avrupa Birliği’nin Güney Kafkasya bölgesinde sorunun kısa sürede ortadan kaldırılmasının taraftarı olduğunu bir daha tasdik etdi.

  Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev 19 Mayıs 2004 tarihinde Brüksel’de Avrupa Siyasal Merkezi’nin aracılığı ile “Avrupa Birliği ve Azerbaycanla ortaklık için yeni yöntemler” konusunda yapılan siyasi brifingde Azerbaycan’ın arazi bütünlüyünün sağlanması için kendi kararlı tutumunu bir daha beyan  etti. Devlet başkanının konuşmasında bu son derece karmaşık ve kader yüklü sorunun Azerbaycan’ın dış politikasının önemli bir bölümüne dönüştüğü bir daha kendi onayını buldu.

  Devlet Başkanı İlham Aliyev’in Brüksel`e bu ziyareti Azerbaycan’ın AB ile ilişkilerinde tamamen yeni bir aşama oldu ve ülkemizin adı geçen ittifakla yeni komşuluk politikası programı çerçevesinde geniş kapsamlı işbirliğince anlaşmalar yapıldı.

AB’nin bölge devletleri ile hem ikili, hem de regional entegrasyon zemininde taraflı ilişkiler kurması ve gelecekte onların örgütle daha sıkı işbirliği için ciddi çalışmaları neticesinde son yıllarda adı geçen kurum kendi sınırlarını biraz da genişləndirmişdir.

  Böylece sınırları genişleyen İttifak Avrupa’da yeni komşular kazanmış ve 2003 yılında “Daha geniş komşuluk Doğu-Batı komşularla yeni çerçeve girişimi” adlı program kabul etmiştir. Avrupa Birliği dışişleri bakanları 12 Mayıs 2004 yılında Avrupa Komisyonu Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan’ın bu politikaya dahil edilmesi için Avrupa Birliği Konseyi’ne tavsiye etmiştir. 14 Haziran 2004’te Avropa komisyonunun tavsiyesine örgütün Genel Meseleler ve Dış İlişkiler Konseyinde bakılmış ve Konsey Güney Kafkasya Devletlerini geçen siyasete dahil etmeyi karara aldı.

  Komşuluk Politikasının strateji belgesine göre, Avrupa Birliği’nin üye ülkelerle ilişkilerini yakın gelecek için düzenleyen temel belge faaliyet planları olacaktır ki, bu belgede İttifak ile ikili ilişkilerin önceliklerinin belirlenmesi öngörülüyor. Avrupa Komşuluk politikasına göre bu öncelikler şunlar olabilir:

  Siyasi, ekonomik ve idari reformların etkin şekilde uygulanması ve ortak değerlere saygı duyulmasında somut ilerlemelere sahip olunması karşılığında ortaklarının giderek Avrupa Birliği’nin iç pazarında belli bir paya sahip olmak imkanı;

  Aynı zamanda vatandaşların, malların ve sermayenin serbest dolaşımını sağlamak amacıyla gelecek entegrasyon süreçleri;

  Avrupa ülkeleri ile daha etkin siyasi diyalog ve işbirliği, indirimli ticaret ve açık piyasa, göç, yatırımların teşviki olanakları, yeni finans kaynakları, Dünya Ticaret Teşkilat`ına üyeliğin desteklenmesi vs.

  Mayıs 2004 yılında AB komşuluk politikasının uygulanması için 255 milyon euro kaynak ayırarak, Güney Kafkasya devletleri ile bu yönde amaçlı çalışma yapıyor.  Adı geçen programa katılan ülkeler İttifak enstitülerinde insan haklarına  saygılı yaklaşmak, yasaların üstünlüğünü sağlamak, verimli ve şeffaf yönetim kurmak, pazar ekonomisi koşullarına saygı göstermek ve dış politika alanında uluslararası hukuk kurallarına uymak azminde olduklarını göstermelidirler.

 

Kaynakça

(1)  Hasanov A.M. Modern uluslararası ilişkiler ve Azerbaycan’ın dış politikası.

      Bakü,2005, s.494-495.

(1)  Aynı yerde

(1)  “Azerbaycan” gazetesi, 20 Mayıs 2004.

(1)  Commision of the European Communities. ” European Neigbhour hood Policy”,Country Report Azeirbajan, Brussels,2005,p.3

(1)  ” Halk” gazetesi, 13 Mart 2004.

(1)  Azerbaycan cumhurbaşkanı İlham Aliyevin 17 mart 2004 tarihinde Bratislav’da ” Daha büyük Avrupaya doğru: yeni gündem” konusunda yapılan uluslararası konferansdakı konuşması. Azerbaycan” gazetesi, 23 Mart 2004

(1) “Halk” gazetesi, 14 Mayıs 2004

(1)  Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyevin 19 Mayıs 2004 tarihinde Brüksel’de “Avrupa Birliği və Azerbaycan – işbirliği için yeni yollar” konusunda yapılan politik toplantıdakı konuşması. “Azerbaycan” gazetesi, 22 Mayıs 2004.

(1)  Commision of the European Communities. ” European Neigbourhood  Policy”,Country Report Azerbaijan.Brussels,2005, p.2-3

(1) Hasanov A.M.  Modern uluslararası ilişkiler ve Azerbaycan’ın dış politikası. Bakü. 2005.s.498

Fact sheets on the European Union Luxemburg, 2004.

Political Handbook of  the World 1995-1996 New York, CSA Publications State University of  the New York. Binghamton, 1996, p.1140

Şepler H. Uluslararası Örgütler, M.,1994,s.165

Hasanov E.M. Modern uluslararası ilişkiler ve Azerbaycan’ın dış politikası. Bakü, 2005, s. 494-495

Azerbaycan” gazetesi, 20 Mayıs 2004

Commision of the European Communities. ” European Neigbhourhood Policy”,Country    Report Azerbaijan, Brussels, 2005, p.3

“Halk” gazetesi, 13 Mart 2004

Azerbaycan cumhurbaşkanı İlham Aliyevin 17 mart 2004 tarihinde Bratislav’da ” Daha büyük Avrupaya doğru: yeni gündem” konusunda yapılan uluslararası konferansdakı konuşması. “Azerbaycan” gazetesi, 23 Mart 2004

Azerbaycan cumhurbaşkanı İlham Aliyevin 19 Mayıs 2004 tarihinde Brüksel’de “Avrupa Birliği və Azerbaycan – işbirliği için yeni yollar” konusunda yapılan politik toplantıdakı konuşması. “Azerbaycan” gazetesi, 22 Mayıs 2004

Commision of the European Communities. ” European Neigbourhood  Policy”,Country Report Azerbaijan. Brussels, 2005, p.2-3

“Azerbaycan” gazetesi. 11 Kasım 2006

“Halk” gazetesi, 12 Kasım 2006

Azerbaycan” gazetesi, 2 Mayıs 2009

“Azerbaycan” gazetesi, 9 Mayıs 2009

Artvin Valisi Necmettin Kalkan’dan Borçka’da açılışlar

0

Haber: İlker ÇAKAN                                                                          

  Artvin Valisi Necmettin Kalkan, beraberindeki heyetle birlikte Borçka ilçesi Camili (Macahel) köyünde bir dizi açılış gerçekleştirdi. Açılışlara, İl Jandarma Komutanı Jandarma Albay Alper Sır, Borçka Kaymakamı Fatih Kızıltoprak, Borçka Belediye Başkanı Oral Küçük, bazı daire müdürleri ve vatandaşlar katıldı. Borçka Kaymakamı Fatih Kızıltoprak, Camili köyünde kaymakamlık olarak yapılan çalışmalar hakkında bigi vererek, slayt destekli sunum yaptı.
 
                       
                           Artvin Valisi Necmettin Kalkan’dan hizmet binası açlışları
 
  Daha sonra Artvin Valisi Necmettin  Kalkan ve beraberindeler, Camili Merkez köyünde yapımı tamamlanan kilit parke yolu, Camili PTT acentesi binası ile Camili Yatılı İlköğretim Bölge Okulu Pansiyonunun açılışını gerçekleştirdi. Camili bölgesinde bulunan Jandarma ve Piyade Karakol Komutanlığını da ziyaret eden Artvin Valisi Necmettin Kalkan, orada bulunan vatandaşlarla birlikte bir süre sohbet ettikten sonra bölgeden ayrıldı.

Piraziz Kaymakamlığından ücretsiz halk konseri

0

Haber: İlker ÇAKAN 

  Giresun- Piraziz Kaymakamlığı tarafından düzenlenen ilköğretim haftası etkinlikleri kapsamında Piraziz Eren Ömer Hekim İlköğretim Okulu bahçesinde ücretsiz halk konseri düzenlendi.  Hekim Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Hekim’in katkılarıyla Piraziz’e gelen Karmate Grubunun konseri yoğun bir katılımla gerçekleşti. Konserde konuşan İş adamı Öner Hekim şunları söyledi; “Açılışını yeni yaptığımız oğlumun ismini taşıyan bu okulun bahçesinde ilk kez böyle bir etkinlik düzenleniyor.  Siz gençlerin sevdiği Karmate gibi bir gurubu Piraziz’de ağırlamak bize nasip oldu.”
  Piraziz Kaymakam Ali Hamza Pehlivan’da konuşmasında şunları söyledi; “Giresun ve Piraziz’e yaptığı sayısız hizmetlerden birinin, bugün açılışını yaptık. Eren Ömer Hekim İlköğretim okulunu Piraziz halkının hizmetine sunan ayrıca bizleri bu değerli müzik grubuyla buluşturan çok değerli dostumuz, Pirazizli hayırsever işadamı Öner Hekim’e teşekkür ediyorum.”  Piraziz Kaymakamı Ali Hamza Pehlivan  ve İş adamı Hekim, grubun  Solisti Resul Dindar’a birlikte plaket verdi.

   

Rize Dernekleri Federasyonu Başkanı Dr. Süleyman Basa: Türk çayının markalaştırılması ve 2023 vizyonu çalıştayı”

0

Haber: İlker ÇAKAN

Genel Merkezi Ankara’da bulunan Rize Dernekleri Federasyonu ile Rize Ticaret Borsası tarafından;  Başbakanlık Türk Tanıtma Fonunun katkılarıyla ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın destekleriyle düzenlenen  “Yeşil Altın- Türk Çayının Markalaştırılması ve Uluslar arası Tanıtımı 2023 Vizyonu Çalıştayı” 16-20 Kasım 2011 tarihleri arasında Rize Ticaret Borsasında yapılacaktır. Rize Dernekleri Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Süleyman Basa’nın konuyla ilgili açıklaması şöyledir;

  “Açılış konuşmalarının 09:30-10:45 saatleri arasında yapılacağı “Yeşil Altın- Türk Çayının Markalaştırılması ve Uluslararası Tanıtımı 2023 Vizyonu  Çalıştayı’nın” 16 Kasım 2011  Çarşamba  birinci günü; 1. oturum konusu “2023’e giderken Türk çayı”, 2. oturum konusu  “Markalaşma ve önemi”, 3. oturum konusu “Dünyada niçin marka değiliz?”.  17-18 Kasım 2011  çalıştayın  2. ve 3. gününde Arama Konferansında: Antalya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Feramuz Özdemir Moderatör olarak, Antalya Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cengiz Sayın’da Moderatör  Yardımcısı olarak görev yapacaktır.

  Çalıştay’ın 19-20 Kasım 2011 4. ve 5. günlerinde ise  teknik inceleme ziyaretleri yapılacaktır.  “Yeşil Altın- Türk Çayının Markalaştırılması ve Uluslar arası Tanıtımı 2023 Vizyonu Çalıştayı’nın” açılışına Gümrük ve Ticaret Bakanımız Sayın  Hayati Yazıcı’da katılacaktır. Bu çalıştayı yapmaktaki temel amacımız; Türk çayının markalaştırılması ve uluslararası tanıtımının gerçekleştirilmesine katkı yapmaktır. Çalıştay’ın gerçekleştirilmesinde bizlere desteklerini esirgemeyen Gümrük ve Ticaret Bakanımız Sayın Hayati Yazıcı’ya teşekkür ederiz.” 

Amasya Haberci Bölge Gazetesinin üçüncü sayısı çıktı

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Amasya’da yayın hayatına başlayan “Amasya Haberci Bölge Gazetesi’nin üçüncü sayısı çıktı. Amasya Haberci Bölge Gazetesinin kağıdı kuşe, haftalık tirajı 2.000 olup, renkli olarak yayınlanmaktadır.

 
        
     Haberci Gazetesi 1. sayfa       Haberci Gazetesi 2. sayfa     Haberci Gazetesi 3. sayfa
 
           
     Haberci Gazetesi 4. sayfa     Haberci Gazetesi 5. sayfa       Haberci Gazetesi 6. sayfa
 
                               
                                      Haberci Gazetesi 7.sayfa      Haberci Gazetesi 8. sayfa

Petrolün laneti

0

  Arap Baharı, Kuzey Afrika ve Ortadoğu Arap ülkelerinde (Tunus, Mısır, Yemen, Suriye, Libya) gerçekleşen ayaklanmalara , devrimlere ve işsizlik, gıda enflasyonu, siyasi yozlaşma, ifade özgürlüğü, usulsuzlükler ve kötü yaşam koşulları gibi pek çok sorun sonucunda önce Tunus’da Muhammed Bouzazi’nin kendini yakmasıyla başlamış olan olaylara  verilen ad. Aslında Türkçe’de Arap devrimlerine Arap Baharı denme nedeni, İngilizce’de Arabian Spring denmesinden kaynaklanıyor

  Petrole sahip olan ülkelerin başına gelmeyen kalmadığı, bir türlü iç istikrarlarının olmadığı, dış etkilere her daim açık oldukları söylenegelir. Ancak kimse vahşi sonuçlarını televizyonlarından iğrenerek seyretmemiştir herhalde. Kaddafi’nin kendi vatandaşları, ben sizin babanızım dediği halkı tarafından linç edilişi tarihi dönüm noktalarından biri olmaya aday görünüyor. Batıda bu tür operasyonları zimmî olarak destekleyen halklar bile bundan sonra neye destek olduklarını, neye sebep olduklarını sorgulayacaklardır muhtemelen. Arap Baharı olarak adlandırılan bu garip halk hareketlerinin gelmiş olduğu nokta, başlangıcındaki şüpheleri ve anormallikleri kat kat aşmış bir hale gelmiş bulunuyor. Libya’da yaşanan bu hazin sonucu ne bir zafer sayabilmek ne de demokratik bir düzenin işareti görmek mümkün değil. Libya’da devlet otoritesi kurabilmek ve buna saygı duyabilecek bir halk yaratmak oldukça zor görünüyor. Umulur ki biz yanılırız ve Libya halkı yakın zamanda huzur bulur.

  Arap baharının ilginç ve sorgulanmaya değer bir yanına dikkat çekmek gerekiyor. Afrika’nın ve Ortadoğu’nun kuzeyini kavuran isyan ve halk hareketi dalgası güneye inmekte başarısız kalmış görünüyor. Arap ülkeleri içinde en demokratik sayılabilecek Mısır’da bir devir kapanıp yeni bir dönem başlarken monarşik yönetimlerde yaprak bile kımıldamıyor. Arap coğrafyasının geleceğinde demokrasilerin değil monarşilerin hâkim olacağını beklemek yanlış olmayabilir. Öyleyse Kuzey Afrika’nın karizmatik liderlerine ve yönetimlerine ne oldu da bir trajediye kurban gittiler. Arap baharı rüzgârının hedefi Arap coğrafyasının marjinal güçlerinin törpülenmesi ve yeni kurulacak düzene daha itaatkâr yönetimler ve daha homojen bir yapı oluşturmak olabilir mi? Başından beri yaşananların Arap halklarının demokrasi özleminden başlayan hareketler olduğu varsayılırsa, bu kaos ortamında monarşik rejimlerin de tarih olması beklenirdi.

  Mevcut gerçekliğin bundan oldukça farklı olması işin içinde kamuoyu tarafından öngörülemeyen ve anlaşılamayan farklı boyutların ve hesapların olduğu şeklinde yorumlanabilir. Özet bir tahlille, yaşanan gelişmelerin bölgesel dinamiklerden çok emperyal bir düzenlemenin sonuçları olduğu söylenebilir. Devrilen liderlerin güçlerini halklarından almadıkları, bundan sonrakilerinde güçlü liderler çıkarmakta ve güçlü devletler kurmada sorunlar yaşabilecekleri söylenebilir.

  Türkiye’nin de özellikle Libya trajedisinden çıkaracağı dersler vardır. Kontrol edemediğiniz süreçlerde paydaş olmanız sizi ortaya çıkan sonuçlardan da sorumlu tutar. Sonuçlarını kabullenemeyeceğiniz, tasvip etmeyeceğiniz gelişmelerde en azından kendi kaynaklarınızın kullanılmasına müsaade etmemeniz gerekir. Ne kadar kötü bir idareci olsa da insanlar yargılanmayı, hukuka göre cezalandırılmayı en azından insan olmak gereği hak ederler.

  Türk toplumunun ekranlarından seyrettikleri trajik sonu sanırız kabullenmekte zorlanmıştır. Ancak uluslar arası düzen Kaddafi döneminin kapanmasına karar vermiştir. Yakalanan çocuklarının dahi yaşamasına müsaade edilmemesi, eski rejimin kazara geri dönmesinin ilelebet önlenmesine yöneliktir. Petrolün zenginliği üzerine kurulu bir rejim gücünü sağladığı petrolün geleceğinin hesapları yüzünden başka bir deyişle onun laneti yüzünden tarih sahnesinden silinmiş görünüyor.

Sayıştay Başkanı Dr. Recai Akyel: “Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi iki ülkenin dostluk köprüsü”

0

Haber: İlker ÇAKAN        

  Sayıştay Başkanı Dr. Recai Akyel “Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi” ile ilgili olarak şunları söyledi; “Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi Türkçe ve Gürcüce olarak iki ülke dilinde yayınlanan tek gazete olduğu için iki ülkenin dostluk köprüsü konumundadır. Bu nedenle Türkiye-Gürcistan arasındaki dostluk bağları daha da güçlenecektir. Bunun sonucu olarak da iki ülke arasındaki; ticari, kültürel, ekonomik ilişkilerde artış olacaktır.”

Gürcistan Uluslararası Yabancı Yatırımcılar Derneği Genel Sekreteri Osman Çalışkan: Haberci Gazetesine her türlü desteği vermeye hazırız”

0

Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN

  Gürcistan Uluslar arası Yabancı Yatırımcılar Derneği (Georgıa Internatınoal Investors Assocıatıon) Genel Sekreteri ve Acara Hükümet Başkanı Levan Varshalomidze’nin Danışmanı Osman Çalışkan, Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;  “Geçen günü Acara Başbakanı Levan Varshalomidze beyle Türkiye- Gürcistan Haberci Gazetesi ile ilgili olarak bir görüşme yaptık. Başbakan Levan Bey bana Haberci Gazetesine yardımcı olmamı söyledi. Bu nedenle Haberci Gazetesine her türlü desteği vermeye hazırız.

Başbakan Levan Bey bana Haberci Gazetesine gerekli yardımı yapın talimatını verdi

  Hatta Haberci Gazetesi ile dernek arasında bir anlaşma yapalım. Her konuda Haberci Gazetesinin yanında olacağız. Bizim üyelerimizin reklamlarını vereceğiz. Bu konuda manevi desteğin yanında maddi destekte gerekir. Bu konuda gerekli yardımı yapacağız. Başbakan Levan Bey bana Haberci Gazetesine gerekli yardımı yapın talimatını verdi. Bu yardımlar Gürcüce tercüman desteği, reklam desteği olur. Bunlarda birer maliyettir. Böylece gerekli yardımı yapmaya her zaman hazırız. Hatta üyelerimize posta ile haberci gazetesini göndermek istiyoruz.”

Felaket aynı, sonuçlar benzer, üzüntümüz sonsuz

0

  Terör olayları sonucu yitirdiğimiz insanların ardından yaşadığımız Van depremi ile meydana gelen felaket hepimizi derinden sarstı ardından milli birlik ve beraberlik duygularımız tek vücut oldu dile geldi. Bu nedenle hayatını kaybedenlere Yüce Allah’tan rahmet diliyorum. Toplum olarak hafızamıza kazınmış, üzerimizden atamadığımız çöreklenmiş bir deyimdir “bir şey olmaz” ta ki olana kadar. Olduktan sonrada daha önce yaşananlardan ders almadığımıza ait tartışmalar günler sürer yine ta ki bir sonraki felakete kadar. Takdiri ilahi kaçınılmaz elbette, buna söylenilecek bir şey olamaz, peki tedbir almamaya ne demeli bu kimin, kimlerin kusuru. Van’da meydana gelen deprem sonrası basında yapılan açıklamalarda binaların % 8’inde deprem sigortası olduğu gündeme getirildi ve resmi açıklamalara göre 2.260 kadar binada hasar olduğu belirtildi.

  Yıkılan bu binaların kaçı 1999 depreminden sonra inşa edildi. Yıkılan bu binaların ne kadarında deprem sigortası yapıldı diye sorabiliriz. Varsayalım ki, hepsi sigortalanmış olsun ve yıkılan binaların kaybı sigortadan karşılanmış olsun. Peki, o zaman şu soruyu sormamız gerekmez mi, bu binalar gecekondu değilse bu binaların depreme dayanıklılığını onaylayan yetkili her kişi ve makamın bunda sorumluluğu yok mu? Sigortadan yıkılan binaların parasını aldınız ve yenilerini yaptırdınız diyelim, depremde ölenleri geri getirmeniz mümkün olmadığına göre bunun vicdani sorumluluğu kimdedir. Takdiri ilahi deyip vicdani sorumluluktan nasıl kaçabiliriz. Depremin olabileceği yerler artık bilimsel olarak belirlenmişken depreme dayanıklı olmayan binayı inşa etmemeyi neye bağlayacağız. Haberlerde görüyoruz yıkılan binaların etrafında yıkılmayan binalarda var, demek ki işin doğrusuda yapılabiliyormuş. 1999 yılındaki depremler sonucu saptanan kurallara uymama ne kadar giderilmiş oldu bunu da görmüş olduk, yani ders alınmış ne de gereği yapılmış.

  Toplum olarak başka bir özelliğimizde yine kederli günlerde de bir araya gelebilmemiz ve dayanışma içinde olmamızdır. Hemen hemen herkes bir şeyler yapmaya çalışıyor Van’daki depremzedeler için yapmalıyız da. Herşeye rağmen vicdani ve ahlaki değerlerini kaybetmiş bazıları da bu felaket üzerinden kazanç sağlama yoluna gidebiliyor ve yardım için gelen malzemeleri satarak insanlık dışı diyebileceğimiz davranışlarda bulunabiliyor, maalesef vicdani ve ahlaki değerlerini yitirmiş kişilerle karşılaşmak kaçınılmaz olabiliyor.

  Gerek terör olayları gerekse deprem sonucunda yitirilen canların acısı, ocaklarına ateş düşen ailelerin acısı dinmediği sürece huzurlu bir hayat duygusu hissetmek mümkün olmasa gerek. Van’da meydana gelen doğal felaketler sonucu doğal olmayan ölümleri düşündüğümüz zaman daha çok şey yapmamız gerekiyor. Üzerinde yaşadığımız  yer yüzünde bir kesimin refah içinde tasasız, kaygısız yaşamasının bedelini, diğer insanlar daha az refah ve zor durumda yaşayarak ödememelidir.

  Ülkece daha huzurlu yaşamayı hak ediyoruz, doğal felaketlerden doğal olmayan acıları bir daha yaşamamak dileği ile… 

error: Content is protected !!