Salı, Aralık 16, 2025
tr
Ana Sayfa Blog Sayfa 232

Bulgaristan Edirne Başkonsolosu Lubimir Popov’dan, Vali Mustafa Yaman’a ziyaret

0

Haber: İlker ÇAKAN 

  Bulgaristan Edirne Başkonsolosu olarak yeni görevine başlayan Lubimir Popov, Kırklareli Valisi Mustafa Yaman’ı 12 Mart 2012 Pazartesi günü makamında ziyaret etti. Bulgaristan Edirne Başkonsolosu Lubimir Popov, Sofia Teknik Üniversitesi Rektörü Stoyan Derçen, Profesör Sonya Angelova,  Trakya Balkan Derneği Başkanı Krasimir Preluwov ve Dernek Üyesi Milen Lutskanov’un nezaket ziyaretinde Vali Mustafa Yaman, Başkonsolos Popov’a yeni görevinde başarılar diledi.

Avrupa Konseyinin oluşturulması

0

  Avrupa Konseyi uluslararası alanda nüfuzunun artması ile ilgili üyelerinin sayısı da sürekli artıyor. Öyle ki, 1949 yılında örgütün tüzüğünü 10 devlet imzalayarak Avrupa Konseyi’ni tesis ettikten sonra, aynı yılın Ağustos ayında Türkiye ve Yunanistan, 1950 yılında İzlanda ve Almanya, 1956 yılında Avusturya, 1961 yılında Kıbrıs, 1963 yılında İsviçre, 1966 yılında Malta, 1976 yılında Portekiz, 1977 yılında İspanya, 1978 yılında Liechtenstein, 1988 yılında San Marino ve 1989 yılında Finlandiya’nın kuruma üye kabul edilmesi ile örgütün üyelerinin sayısı 23’e ulaştı. 

  XX yüzyılın sonunda dünyada, özellikle Avrupa’da yaşanan küresel siyasi gelişmeler, özellikle Varşova Sözleşmesi Teşkilatı’nın faaliyetini durdurması, «soğuk savaş”ın sona ermesi ve SSCB’nin çöküşü uluslararası siyasi ortamın ciddi şekilde değişmesine ve yeni jeopolitik durumun ortaya çıkmasına neden oldu. Böyle bir ortamda Doğu ve Batı ülkeleri arasındaki ilişkileri normalleştirmek, özellikle, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerine yeni kazanılmış bağımsızlıklarını güçlendirmek, bölgede ve dünyada küresel sorunlarının çözümünde tam demokratik bir ülke olarak katılmak arzusunu gerçekleştirmek icabı oluşmuştu.

  XX yüzyılın sonu-XXI yüzyılın başlarında bu ülkelerin büyük bir bölümü Avrupa Konseyi’ne üye oldular. Öyle ki, 1990 yılında Macaristan, 1991 yılında Polonya, 1992 yılında Bulgaristan, 1993 yılında Litvanya, Romanya, Slovakya, Slovenya, Çek Cumhuriyeti, Estonya, 1994 yılında Andorra, 1995 yılında Arnavutluk, Letonya , Makedonya, Moldova, Ukrayna, 1996 yılında Rusya ve Hırvatistan, 1999 yılında Gürcistan, 2001 yılında Azerbaycan ve Ermenistan, 2002 yılında Bosna-Hersek, 2003 yılında Sırbistan, 2004 yılında Monako, 2007 yılında ise Karadağ organizasyonda tam üye olarak temsil olunmakla Avrupa Konseyi üyelerinin sayısı şu anda 47’ye ulaşmıştır.  Ayrıca, Kanada, Vatikan, İsrail, Meksika, ABD ve Japonya organizasyonda gözlemci statüsüne sahip devletlerdir.

Azerbaycan’ın Avrupa Konseyi ile işbirliğinin kurulması

  Avrupa kuruluşlarında temsilcilik ülkemizin geleceğinin sivil bir Avrupa ülkesi olarak kurulması açısından önem taşıyor. Bağımsızlığını kazandıktan sonra Azerbaycan’ın işbirliğine büyük ilgi gösterdiği etkili kurumlardan biri de Avrupa Konseyi’dir.

Azerbaycan Cumhuriyeti Ocak 1992 yılında ona “özel davet edilmiş konuk” statüsü verilmesi için Avrupa Konseyi’ne resmi olarak başvurdu. Başvuru bu nüfuzlu Avrupa teşkilatının eşit üyesi olmak için ilk adım olmakla beraber Avrupa ülkeleri ile siyasi, ekonomik ve kültürel alanlarda işbirliğinin daha da genişletilmesi amacı taşıyordu. Avrupa Konseyi ile ilişkiler oluşturulduktan sonra bu örgüt Azerbaycan’da yaşanan olaylara, aynı zamanda Dağlık Karabağ sorununa ilişkin görüşlerini bildirdi.

  Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AK PM) üyesi olmayan Avrupa ülkeleri ile ilişkiler Komitesi 5 Şubat 1992 yılında Dağlık Karabağ ile ilgili ilk bildiri kabul etti. Bildiride de gösteriliyordu ki, Komite Dağlık Karabağ’da durumun kötüleşmesi ile alakadar ateşin durdurulması amacıyla Ermenistan ve Azerbaycan tarafına başvurarak her iki tarafı munakaşanın barışçıl çözülmesine çağırıyor. Belgede Azerbaycanın çıkarlarına aykırı olarak BM Güvenlik Konseyi’nden Ermenistan’ın talebi ile Dağlık Karabağ’a BM kuvvetlerinin getirilmesi rica ediliyordu. 

  Bundan sonra kabul edilen belgelerde Konseyin konumunda çıkarların uygunlaşdırılması yönünde değişiklik görülmeye başladı. Öyle ki, 12 Mart 1992 yılında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin kabul ettiği bildiri nötr karaktere sahipti. Bildiride deniyordu ki, Komite Dağlık Karabağ olayları ile alakadar derin endişe duyduğunu bildiritor ve Azerbaycanın Dağlık Karabağ vilayetinin yerli nüfusu hakkında şiddeti kötülüyor. Belgede gösteriliyordu ki, uluslararası topluluk Dağlık Karabağ’da sorunun silah gücüne ortadan kaldırılmasını kabul edemez ve tüm sınırların dokunulmazlığı prensipleri gözetilmelidir. Aynı zamanda gösteriliyordu ki, sınırlar sadece sulh içersinde ve karşılıklı rıza temelinde değiştirile bilir. 

  16 Nisan 1993’te Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Dağlık Karabağ sorununun genişlemesi ile ilgili bildiriyle konuştu. Belgede deniyordu ki, Bakanlar Komitesi BM Güvenlik Konseyi Başkanı’nın bütün savaş hareketlerini hemen durdurmak çağrısına taraftar çıkıyor, bu bölgede barış ve güvenlik için tehlike yaratan güçlerin ortadan kaldırılmasını gerektirir. Bildiride Azerbaycan’ın Kelbecer ilçesinde savaş operasyonlarının güçlenmesinden endişe ifade edilse de, bunun sebepleri gösterilmiyor, Kelbecer ilinin işgali hakkında hiçbir söz denilmiyordu. Bundan başka belgede bölgede barış için tehlike yaratan silahlı birliklerin çıkarılması gösterilse de, bu güçlerin kime ait olması açıklanmıyordu. 

  1993 yılının ikinci yarısından, yani ulusal lider Haydar Aliyev’in iktidara dönüşünden sonra ülkemizin uluslararası alanda faaliyetinin güçlenmesi, sosyal hayatın kapsamlı demokratikleşdirilmesi alanında özgüvenli adımların atılması, Ermenistan’la çatışmada cumhuriyetimizin askeri operasyonların durdurulması ve ateşkesin sağlanmasına yönelik faaliyetleri Azerbaycan il Avrupa Konseyi’nin yakınlaşması sürecine gerekli şekilde etken oldu.

  Avrupa Konseyi 9 Kasım 1993 yılında “Dağlık Karabağ ilgili” yaptığı açıklamada deniyordu ki, Avrupa Konseyi 24 Ekim 1993 yılında Dağlık Karabağ bölgesinde ateşkes hakkında anlaşmanın bozulmasını kötülüyor ve askerlerin geçenlerde işgal altındaki bölgelerden çıkarmaya çağırıyor, ayrıca Azerbaycan Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine önem verdiğini onaylıyordu.

  24-28 Ocak 1994 yılı tarihi sürecinde Avrupa Konseyi’ne üye olmayan ülkeler komitesinin girişimi ile Ermenistan-Azerbaycan sorununa dair görüşme yapıldı.  Strasbourg’da yapılan bu görüşmede Dağlık Karabağ’ın Ermeni topluluğu münakaşa iştirakçısı olan taraf olarak davet edilmişti. Bu nedenle Azerbaycanın ve Dağlık Karabağ’ın Azeri nüfusu delegeleri protesto olarak bu görüşmede yer almadılar.

  Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi ile işbirliği amacıyla 4-11 Temmuz 1994 tarihlerinde Strasbourg’da Dağlık Karabağla ilgili yapılan görüşmede yer alan Azerbaycan temsilci heyeti Ermenistan’ın Azerbaycan’a karşı asılsız toprak iddiaları ile ilgili silahlı saldırılarını, onun sonuçlarını ve bu çatışmada Azerbaycan’ın tutumunu açıkladı. 

10 Kasım 1994 yılında Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin “Dağlık Karabağ’da anlaşmazlığa dair” kabul ettiği 1047 sayılı bildiride Azerbaycan’ın çıkarlarına aykırı bir takım maddeler vardı.

  Bundan sonra, 14-17 Kasım 1994 tarihlerinde Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi kuruma üye olmayan Avrupa ülkeleri ile ilişkiler komitesinin başkanı David Atkinson başta olmak üzere heyet Azerbaycan’ı ziyaret etmiş ve yolculuk sırasında Cumhuriyet yönetimi ile görüşmesinde bu örgütle Azer-baycanın ilişkileri, aynı zamanda ülkemizin “özel davet edilmiş konuk” statüsü almak için başvurusu, Ermenistan’ın saldırganlığına son verilmesi ve sorunun barışçıl araçlarla çözümü konuları ele alındı. 

  994-1995 yıllarında Azerbaycan ile Avrupa Konseyi arasında oluşmuş ilişkiler örgütün çeşitli kurumlarının temsilcilerinin ülkemize seferleri sırasında Ermenistan-Azerbaycan anlaşmazlığının çözümlenmesi, aynı zamanda Azerbaycan’da demokratik kurumların gelişmesi, insan haklarının korunmasının geliştirilmesi konuları ele alınmıştır. Avrupa Konseyi ile ilişkilerin genişlemesi Azerbaycan’a bir takım yasal aktlarına yeniden bakmak için uzman yardımı almak olanağı sağladı.

___________________________________

[1]Hayat” gazetesi, 14 Mart 1992.

[1] The Statesman’s Year – Book. Statistical and historical annual of the states of the world for the year 1995-1996. (ed: Brian Hunter), St. Martins press – New York, 1996, p. 38

[1] Azerbaycan ve Avrupa Konseyi, Bakü, 2009, s. 12

[1] Ahmedov E. Ermenistan’ın Azerbaycan’a saldırısı ve uluslararası örgütler, Bakü, 1998,s.85-86

[1] Azerbaycan” gazetesi, 20 Nisan 1993

[1] Ahmedov E. Ermenistan’ın Azerbaycan’a saldırısı ve uluslararası örgütler, Bakü, 1998,s.86-87

[1] Azerbaycan” gazetesi, 21 Temmuz 1994

[1] Resolution 1047 (1994) on the conflict in Nagorno-Karabakh. Parliamentary Assembly of the Council of Europe, 10 November, 1994

[1] “Azerbaycan” gazetesi, 20 Ekim

Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesinin sekizinci sayısı çıktı

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Gürcistan-Acara Özerk Cumhuriyetinin başkenti Batum’da yayın hayatına başlayan ve Batumi-Georgia Network Medya Grup tarafından çıkarılan, Türkiye temsilciliğini de Habergünebakış Sitesinin yaptığı  (www.habergünebakis.com)  Karadeniz Bölgesinin Türkçe-Gürcüce dilinde haftalık olarak yayınlanan tek gazetesi olan Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesinin sekizinci sayısı çıktı.”Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi” nin kağıdı kuşe, haftalık tirajı 8.000 olup,12 sayfa renkli olarak yayınlanmaktadır.

  
          
       Haberci Gazetesi 1.sayfa   Haberci Gazetesi 2.sayfa     Haberci Gazetesi 3.sayfa  
 
                      
     Haberci Gazetesi 4.sayfa   Haberci Gazetesi 5.sayfa    Haberci Gazetesi 6.sayfa  
 
         
        Haberci Gazetesi 7.sayfa   Haberci Gazetesi 8.sayfa   Haberci Gazetesi 9.sayfa  
 
                                
                          Haberci Gazetesi 10.sayfa     Haberci Gazetesi 11.sayfa  

Ortadoğu’nun yeni değişim halkaları Suriye ve İran

0

  Bu gelişmelerin Suriye’de yaşanan gerginlik ve Türkiye’nin de siyaseten bu karmaşaya dâhil olduğu bir dönemde ortaya çıkması manidardır. Aynı zamanda Türkiye’nin bölgesel olarak kendi sınırları dışında çeşitli faaliyetlerde bulunmasının başta Fransa’yı rahatsız ettiği ve mücadelede bir kırılma noktasına gelinmiş olduğu öne sürülebilir. İlk stratejik hamleyi Fransa’dan görmüş olduk. Bakalım Türkiye’nin karşı hamleleri neler olacak. Kanımızca bu mücadelede ciddi bir aksilik yaşanmaz ise uzun vadede Türkiye avantajlı durumdadır. Ancak, Ermeni tasarısını sürekli gündemde tutmanın ve gerginliği sürdürmenin Türkiye için olumsuz olacağı, bir nevi Fransa’nın politikasının reklâmcılığına soyunup konuya ilgisiz kişilerde bile olumsuz yönde bir farkındalık yaratabileceği düşünülmelidir.

  Suriye, Birinci Dünya Savaşının ardından bölge halkının İngiliz sömürgesini istemesine rağmen Fransız mandasına verilmişti. İkinci Dünya Savaşının ardından dünyada yaşanan sömürgelerin bağımsızlıklarını kazanmaları sürecinde Fransa bölgeden ayrılmış ancak bağlarını koparmamaya çabalamıştır. Bu tarihsel bağ dolayısıyla Fransa’nın Suriye ve Lübnan ile ilgili konularda kendini öne çıkarması beklenen bir durumdur. Ancak yine tarihsel bağları itibarıyla İtalya’nın önem verdiği Libya’da Fransa’nın öne çıkması, Avrupa’nın petrol tedarikçisi olan Libya ile ilişkilerine yeni bir boyut kazandırmış görünmektedir. Acaba Libya petrolünü garantileyen AB’nin girdiği ekonomik darboğaz nedeniyle de Ortadoğu macerasını şimdilik rafa kaldırdığı söylenebilir mi? İran’a yapılabilecek petrol ambargosu ifadelerinin altında acaba bu gerekçe var mıdır? Nihayetinde Suriye’de yaşanacak değişimin Ortadoğu ülkelerinin iç dengelerinde de bir değişim etkisine sebep olabileceği, ancak bu değişimin bir dış askeri müdahaleden çok değişen güç dengelerine göre uzlaşıya dayalı olarak gerçekleşebileceği öngörülebilir. Basında yer alan Esad’ın uzlaşı arayışları bu öngörüyü destekler niteliktedir.
  İran’da yaşanan nükleer enerji krizinin veya nükleer güç olma mücadelesinin amaç olduğundan çok bir batı dünyası ile arasının açılmasında araç olma ihtimali vardır. Daha doğrusu İslam Devrimi ile batıdan uzaklaşan İran’ın uzak kalması için ve kendi başına var olması için bu tür enstrümanlara ihtiyacı her zaman bulunmaktadır. Önemli olan batının da uzaklaşmak için bu enstrümanlara cevap verip vermemesidir. Şu durumda iki tarafta uzaklaşmak yönünde iradeye sahiptirler. İran Avrupa’dan uzaklaşırken muhtemelen başka güçlerle yakınlığa gidecektir. Bu alternatiflerin Rusya veya Çin olması kuvvetli ihtimallerdir. Bu iki BM güvenlik konseyi üyesinin böyle bir ihtimal karşısında İran’ın batı’dan uzaklaştırılması politikalarına koşullu olarak desteklerken herhangi bir müdahaleye maruz kalmasına ise kesinlikle karşı olmaları beklenmelidir.    

Aksam Gazetesinin Karadenizli şimdi de kumar turunda baslıklı yazısı üzerine

0

  Esasında Akşam Gazetesine hem tesekkur etmek hemde eksik kısımları tamamlamak lazım….

Türkler şimdide Las Vegas’ta kumar turunda… Monte Carlo’da kumar turunda, Kıbrıs’ta kumar turunda, Bulgaristan’da, Romanya’da, Kosava’da, Almayada, Belçıka’da, İngiltere’de…..

  Neden buraları yazılmıyor da Batum yazılıyor.. sebep belli pasaportsuz geçiş. Kim istedi?  Türkiye…

 Batum’da 2 ayda kumarhanelerde  kaybedilen paraların milyonlarla ifade ediliyor denmesi ise gülünç…

  Kumar insanlık tarihinin en büyük alışkanlıklarından biri. Herkes bu konuda hem fikir. 1998 yılında Türkiye’de kumarhaneler kapatılınca  40.000 kumarhane çalışanı  işsiz kaldı ve bu çalışanların % 75 i yurt dışında kumarın yasal olduğu ülkelerde çalışmaya başladılar.

  Esasında Türkiye’de de  kumar yasal… Mesela at yarışı en büyük kumar.. cebinde 5 lira olan biri kumarhaneye gidemez ama at yarışı oynayabilir….Milli Piyango, Spor Loto, Spor Toto, İddaa aynı şekilde.. 12-13 yaşında çocukların mahalledeki ağabeylerine yatırttıkları kuponların sayısı Batum’a kumar oynamaya gelenlerin sayısından en az 100 kat daha fazla.

  Kim oynatıyor ? Devlet !!!!! Gelir payı ? Kazanç dağıtımından sonra % 100.

Batum’da casinolar 5 yıldızlı otellerin bünyelerinde Gürcistan devletinin koymuş olduğu çok sıkı vergi kanunları çerçevesinde işletiliyorlar. Yani hepsi devlet kontrolünde. Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak yapamadığımızı hemen yanı başımızdaki komşumuz  Gürcistan, turizm yatırımları kapsamında başarıyla gerçekleştiriyor. Örnek alınacak sistem kurulmuş çalışıyor..

  Kumar konusunda ülke dışına çıkan paralar için, iğneyi değil, çuvaldızı  önce kendimize batıracağız sonra da iğneyi , milyarlarca doların Türkiye’den aktığı Kıbrıs’a, Bulgaristan’a, Romanya’ya, Kosava’ya, Almanya’ya, Belçika’ya, Monte Carloya, Las Vegas‘a…. en son da tüm dünyanın yatırım için gözlerini diktiği Batum’a..

 Saygılarımla.

 Burası Batum. 

Paradoksal durumlar

0

  İç dünyamızda ne kadar az çelişki yada diğer tabirle paradoks yaşarsak kendimizi daha mutlu hissederiz her halde. Son zamanlarda bu paradoksu sık yaşıyoruz sanki. Bilindiği gibi kısa süre önce milletvekili ve emekli milletvekili maaşları artışı yaşanmış ancak artışın toplum vicdanında tartışma yaratması nedeniyle Cumhurbaşkanımızın da uyarısıyla yeniden düzenlenmişti. Yasanın geçmesi bir gecede olmuş, görülen lüzum üzerine TBMM’ye iade edilen yasa yeniden görüşülmüş ve yeni oranlar yürürlüğe girmişti. Böylece asılın değilde vekilin maaşları %60 yerine (8000 TL) % 45 arttırıldı (6000 TL).

  Bu işlemler yaklaşık üç hafta içinde tamamlanarak işlem tamamlandı. Ülkemizde sadece bizim vekillerimiz değil normal yani asıl emekli olan insanlarımız da var. Onlar içinde intibak yasası çıkarıldı. Emeklilerimize 10 TL ile 300 TL arasında artış yapılacağı söylendi. İntibak yasasının da kısa süre içerisinde meclise getirileceği ifade edildi.  Burada paradoks nerededir? Kendi maaşlarının artışı için son derece verimli çalışma yapan vekillerimizle, normal vatandaşların maaşlarını düzenleyecek vekiller aynı vekiller değil midir? Neden kendi maaşlarının yasa teklifini verirken normal vatandaşlarımızın emekli maaş intibak yasa teklifini vermemişlerdir. 12 Eylül Anayasa Değişiklik Referandumu yapıldı, memurlara sendika ve toplu sözleşme hakkı verildi, memur maaşlarının 6 ayda bir arttırıldığının bunun da genellikle Ocak ayında olduğunun yıllardır bilinmesine rağmen, Şubat ayını yarıladığımız Mart ayının kapıya dayandığı şu günlerde ortada tıs yok. Denebilir ki bu kadar yoğun gündemde daha önemli konular var. Doğru daha önemli konular var.  O, halde vatandaştan, toplumdan beklenen hassasiyeti önce vekillerimiz göstermeli. Bir diğer konu daha önce seçim ve referanduma konu olan afişler.

  Bunlardan bir tanesini hatırlatmak istiyorum. Afiş “Üstünlerin hukuku yerine hukukun üstünlüğü” konusunun vurgulandığı özel uygulama yada kayrılmanın olmayacağı vurgusu idi. Son günlerde basından takip ettiğimiz kadarıyla bazı devlet görevlilerinin soruşturulması için kanun çıkarılması gerektiği ve ilgili bakanımız da bunun kişiye özel olarak algılanmaması için üst düzey önemli görevli kişiler için bir yasa olması gereğini açıkladı. Yasa önerisi komisyondan geçti. Aslında bana kalırsa bütün bu çelişkilerin nedeni hukukun üstünlüğünün ve ileri demokrasi kurallarının bir türlü hayata uzun süredir geçirilemeyişidir. Kurumsallaşmanın gerçekleşmesinin hata yapılmadan ve demokratik usullere uygun olarak yapılması zorunluluğunu unutmamalıyız. Kanunlar,  kurallar ve hukuk milletin refahı ve huzuru için olmalıdır.   

“Gözümdeki Dünya”

0

  Özbekistan’ın önemli şairlerinden Hasiyet Rustamova’nın çevirisi ile Emine Sevinç Öksüzoğlu’nun “Gözümdek Dünya”İsimli şiir kitabı  Özbekistan’da yayımlanmış ve okurları ile buluşmuştur. Özbekistan’da eserleri ile büyük ilgi gören Emine Sevinç Öksüzoğlu’nun daha önce de Özbekistan Millî Devlet Üniversitesi Türk Filolojisi bölümünden

  Sulton Nazarov tarafından öyküleri “Kambur Fatma” adı altında Özbek Türkçesine çevirisi yapılarak, Özbekistan Millî Devlet Üniversitesi Türk Filolojisi tarafından yayımlanarak okutulmuştu. Daha öce yayınlanmış eserleri; “Sevgiler Günışığında”   (Şiir)     

Ağustos 1996 – Gaziantep Gürsel Yayınları, “Bahar Tomurcuğum”   (Şiir) Mart 1997 –  Adana Aykırısanat Yayınları, “Yeşil Gözlerinde Kaybolan Dünya”,   (Düz yazı / Şiir)

Eylül 1998 – Ankara Ürün Yayınları, (1999’da Moskova Kremlin Kitap Festivalinde birincilik ödülü ile taçlandı.)  “Üşümüş Kar Taneleri” (Şiir, Eylül 2007 – Gaziantep Sanko Holding Kültür Hizmeti Yayınları Ahmet Tufan Şentürk Türk Şiirine Hizmet Ödülü kapsamında Seçici Kurul Özel Ödülüne layık görüldü. “Güneş Yüzlü Çocuklar”    (Öykü) Eylül 2007 – Ankara Ürün Yayınları (İlk Basım) Mart 2010 –  Ankara Ürün Yayınları (İkinci Basım), “Düşler Sokağı”   (Şiir) Nisan 2008 – Ankara Ürün Yayınları (İlk Basım) Mart 2010 –  Ankara Ürün Yayınları (İkinci Basım) “Zamansız”   (Şiir) Temmuz 2008 – Azerbaycan / Bakü

  “Aşkın Rengi Kırmızı”   (Şiir) Ocak 2009 – Azerbaycan / Bakü  “Sükût-ı Aşk”   (Şiir)

2009 – Ankara Ürün Yayınları  “Mitolojik Öykülerle Zodyak Kuşağı”  

Mart 2010 – Ankara Ürün Yayınları  “İnsanoğlu’nun Mitolojik Öyküsü”  (Aria Kunste Der Berliner Akademie Yayınıdır)   Ocak 2011 – Berlin / Deutschland  “Gözümdeki Dünya”   (Şiir) Temmuz 2011 – Özbekistan ,Çeviri: Hasiyet Rustamova,”Mihrace”  (Şiir)   Yayında.

Gürcistan-Acara ve Khelvachauri

0

  Acara Gürcistan’ın Güney-Batısında bulunmaktadır. Toplam alan 3 bin metre kare (Gürcistan’ın toplam alanın %4.2.)   Nüfus: 400 binden daha fazlası (Gürcü nüfus %82). Güneyinde Türkiye ile sınırı var. Sınırın toplam uzunluğu: 270 km. 57km deniz dahil.

İdari bölgeler : 1 idari merkez, 5 bölge (Khulo, Shuakhevi, Keda, Khelvachauri, Kobuleti).

  7 şehir tipli yerleşim; Kentsel nüfus %48, İdari merkez: Batumi Acara Gürcistan içerisinde bulunan Özerk Cumhuriyettir. Kendi Bayrağı var. Büyük önemi olan konular Acara Özerk Cumhuriyeti statüsünde Gürcistan Anayasası Hukukuna tabidir. En yüksek yasama organı  Acara Özerk Cumhuriyeti Yüksek Yasama Konseyidir. Dört yıl süre içim seçilmektedir.

En Yüksek idareci Acara Özerk Cumhuriyeti Hükümetidir. Yerel yetki otoriteleri belediye konseyinden oluşmaktadır, ve yürütme görevi belediyeye aittir.  Yargı görevi, kanun karşısında  tüm vatandaşları eşit sayarak mahkemeler tarafından yapılmaktadır. Adjara Özerk Cumhuriyetinde bağımsız olan  Ombutsman, insan hakları savunma görevin başındadır. Adjara Özerk Cumhuriyeti  her sene  Yüksek Yasama Organı tarafından benimsenen kendi bütçesine sahiptir.

Khelvachauri

  Khelvachauri bölgesi Gürcistan’ın Güneyinde yer almaktadır.Toplam Alan: 41331h

Nüfus:93 692 insan; (%93,7 Gürcüler), yıllık orta sıcaklık: 12,80C;  yıllık orta yağışlar: 1500mm,  iklim: astropikala yakın, Bölge Merkezi: Khelvachauri ilçesi;

Khelvachauri bölgesinin kuzeyinde Kobuleti, Doğuda Keda , Güney ve Güney-Doğusunda Türkiye ve Batı ve kuzeyde Karadeniz ile sınırları var. Düz topraklar morfolojik bir şekilde plajı oluşturmaktalar. En önemli ve en büyük nehir olan Çoruh, Bölgede 26km boyunca akar.

Bölge kendine özgü coğrafi ve iklim koşullarına sahiptir. Alanın çoğu dağlıktır. Pratikte yeni alanlara ulaşmak olası değildir. Sanayinin gelişmiş olmasına rağmen bölgesel ekonomiye tarım hakimdir. Bölgede blok inşa atölyesi, üç çay fabrikası, durgun malzemeleri bitkisi, ve Machakhela 1.6mgwt kapasitesi olan hidro elektrik santrali vardır.

  Tarım başrol alır. Narenciye, hayvancılık, çay ve diğer dallar geliştirilmiştir. Toplam bölgesel alanının 9911h hasat için, 1366h da dahil olmak üzere tarımsal amaçlı kullanılmaktadır, yetişen bitkiler için 6846h, meralar için 1670h, orman için 26409h, çalılar için 652h ve diğerler 4172h yollar, binalar, su kanalları, vb için kullanılır. Uluslararası Batumi-Akhaltsikhe ve Batumi-Samtredia-Sochi karayolları Bölgede sonuçlanmaktadır. Khelvachauri bölgesi Güneyinde Sarpi köyü kadar ve Türkiye’nin sınırlarına kadar uzanıyor. Bölgede geçen Acharistskali-Kirnati otoyolu, ulusal öneme sahiptir. Yerel önemine sahip yollar 187.85km alanı kapsamaktadır.

  Bölgede turizm gelişmiştir. Makhinjauri, Yeşil Burun, Sarpi ve Gonio ulusal öneme sahip beldeleridir. Orada 3 sanatoryum, 3 tatil evi, 1 turistik baz ve yaklaşık 20 otel var.

Mimari anıtlar arasında bir Gonio kalesini belirtmeliyiz. Vadide Kakhaberi köyde Etnografya Müzesi ve Machakhela Yerel ilim Müzesi vardır. Bölgede iki kilise ve bir manastır vardır.

Gürcistan-Acara Hükümet Başkanı Levan Varshalomidze’ye mükemmellik ödülü

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Gürcistan Cumhurbaşkanı Mikheil Saakashvili “Olib Ge” isimli gemi kaptanı Memed Zakaradze’ye Onur ödülü verdi. Ayrıca, Cumhurbaşkanı Somalili korsanlar tarafından esir tutulan denizcilerin serbest bırakılması için emeği geçen Acara Özerk Cumhuriyeti Hükümet Başkanı Levan Varshalomidze’yi Mükemmellik ödülü ve Ekonomi ve Sürdürülebilir Kalkınma Bakan Yardımcısı Giorgi Karbelashvili’yi de Aziz Giorgi Ödülü ile ödüllendirdi.

  Cumhurbaşkanına göre, Levan Varshalomidze halkın iyiliği için çalışmayı hayati maksat olarak belirlemiş devlet çalışanlarından biridir. Ayrıca, Giorgi Karbelashvili’nin “Sakaeronavigatsia” (Gürcistan Hava Yolların) gelişmesinde büyük katkısı olduğunu söyledi ve Afrika seyahatleri sonrasında rahatsızlaşan Bakan Yardımcısına geçmiş olsun diledi. Tahminen Malarya hastalığını kapan Giorgi Karbelashvili, Tiflis Cumhuriyet Hastanesinde tedavi görmektedir. Batum Anayasa Mahkemesi tören salonunda düzenlenen ödüllendirme törenine Gürcü denizciler de katıldılar. Daha sonra ise, serbest bırakılan 15 denizci için Era meydanında konser düzenlendi.

 

 

 

Türkiyenin Gürcistan Büyükelçisi L. Murat Burhan:”Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi gerçekten büyük hizmet yapıyor”

0

Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN

  Türkiye’nin Gürcistan Büyükelçisi Levent Murat Burhan, Gürcistan’ın başkenti Tiflis’te Türkiye Büyükelçiliğinde “Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi” konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;

İki ülke ilişkilerine gerçekten olumlu ve somut katkıda bulunuyorsunuz.

Bu beni çok etkiliyor. Sizi vallahi tebrik ediyorum

  Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi gerçekten büyük hizmet yapıyor. Özellikle en çok takdir ettiğim şey yarısı Türkçe, yarısının Gürcüce olmasıdır. O gerçekten önemlidir. Bu beni çok etkiliyor. Sizi vallahi tebrik ediyorum. Gerçekten vallahi super. Bu kesinlikle etkileyici bir durumdur. Burada bir de şunu vurgulamam lazım, gerçekten bu gazete tabiiki siz iki ülke ilişkilerine gerçekten olumlu ve somut katkıda bulunuyorsunuz. Benim en büyük takdir ettiğim husus budur.

İki ülkenin benzerliklerini vurgulamaya çalışıyorsunuz.

Somut katkı için size teşekkür ediyoruz

  Çünkü burada tabi ki en fazla sizin vurgu yaptığınız şey iki ülkenin ilişkilerinin ne kadar, nasıl geliştirebileceğini, bunun için ne gibi olanaklar oldu. İki tarafın halkına da, kamuoyuna da potansiyel bir fırsat olduğu mesajını birbirine ileterek, daha da yakınlaştırmayı, iki ülkenin benzerliklerini vurgulamaya çalışıyorsunuz, onu yapıyorsunuz, dolayısıyla, gerçekten iki ülke arasındaki mesala gazetede Sayın Acara Başbakanı Varshalomidze ile, bizim Artvin Valimizin birlikte resimlerini koyarak iki ülke tek turist haberiyle, kamu oyu bu tür haberleri gördükçe, okudukça bu bence kamuoyunu daha teşvik ediyor ve kafalarında herhangi bir tereddüt,  soru işareti varsa onları da ortadan kaldırmaya yarıyor. Onun için bu iki ülke ilişkilerinin gelişmesine gerçekten yaptığınız somut katkı için size teşekkür ediyorum.”

error: Content is protected !!