Kutsal kavramlarımızdan biridir “ekmek”. Yerde gördüğümüzde hemen alır öper alnımıza koyar ve kaldırırız, yeminlerimizi onun üzerine ederiz, ekmek parası ve alın teri ayrılmaz bu iki kavramda bizim için çok değerlidir. Peki, bu kadar hassasiyetimize rağmen sofralarda önleyemediğimiz ekmek israfı neden?
Temel gıda olan ekmeğin israf edilmesi bilinçli bir tutumdan ziyade bilgisizlikten ve ihmalden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle mümkün oldukça bu konuda tüketicilerin farkındalığının artırılması gerekmektedir. Hiçbir yıl, bir önceki yıl kadar gıda temini yönünden, sadece ülkemizde değil tüm dünyada daha iyiye gitmemekte. Her şeyden önce iklim değişikliğinden yola çıkarsak ilerleyen yıllarda gıda ve gıdaya ulaşım çok daha önemli bir noktaya ulaşacaktır. Durum bu iken “israf” özellikle ekmek ve su için hayati bir önem arz etmektedir. Bu haftaki konumuz ekmek de yaşadığımız israf. Bunu önlemek için bireyselde olsa neler yapabileceğimize bir göz atacağız.
Gıda israfı, ekonomik ve sosyal açıdan zararları olduğu gibi sağlık ve çevre yönünden de olumsuz sonuçlara yol açmaktadır. Ekmek israfının önlenmesiyle üretim zincirinde yer alan her aşamada kayıpların önüne dolaylı yoldan geçmiş olunacaktır. Tohum, gübre, su, ilaç ve enerjinin ihtiyaçtan fazla kullanılmamasıyla bu kaynaklar başka üretimler için veya daha sonra ki üretim süreci için kullanılabilecektir.
Zaman zaman yaşanan ekmek israfına dikkat çekmek üzere kampanyalar yapılmaktadır. Bu kampanyalardan biri kadınlar arasında bayat ekmekten yemek yapma yarışmalarıdır. Bu kampanyaların yaygınlaştırılması, kamu spotlarının artırılması önemlidir. Su israfına yönelik kamu spotları ve çekilen belgeseller insanla üzerinde büyük etki yaratmışken ekmek içinde benzeri çalışmaların yapılması gerekmektedir.
Ekmek israfının önlenmesi ile çeşitli kampanyalar yapılmıştır. Bu kampanya sonuçlarından birinde örnek verecek olursak dikkati çeken bazı veriler şu şekildedir: İsrafın önlenmesinin milli ekonomiye katkısı değerlendirildiğinde, 2012 yılında ekmek için yapılan 26 milyar TL’lik harcama, kampanyaların etkisi ile 2013 yılında 23,5 milyar TL’ye gerileyerek 2,5 milyar TL tasarruf sağlanmış. Ekmek tüketiminin azalışından sağlanan tasarrufa, çöpe atılmaktan kurtarılan ekmeklerin parasal karşılığı olan 300 milyon TL dâhil edildiğinde ise milli ekonomide yıllık 2,8 milyar TL tasarruf sağlandığı anlaşıldı. Bu rakamlar kampanya yıllarına ait olsa da israfın milli ekonomimize etkisini göstermek için yeterlidir. Bu günün koşullarında bu israfın ekonomik olarak etkisi daha büyüktür.
Sonuç olarak israfı önlemek için bunlara dikkat etmekle işe başlayabiliriz:
• Ekmek, sofralara tüketilecek kadar ve ince dilimler halinde sunulmalı.
• Ekmek doğru yöntemlerle muhafaza edilmeli (nemli yerlerde bırakılmamalı, üzerinde herhangi bir desenden dolayı boya olmayan bezler içinde saklanmalı gibi).
• Bayatlamış ekmekler, uygun yöntemlerle yine insan gıdası olarak değerlendirilmelidir. Bu kapsamda bayat ekmekle yapılan birçok yemek tarifi internet üzerinden öğrenilebilir.
• Ekmek hayvan beslenmesinde kullanılmamalıdır. Burada kasıt artmış olan ekmekler değil, ekmeğin direk hayvan beslenmesinde ana unsur olarak kullanılmamasıdır.
• Ekmek, evlere ve kurumlara ihtiyaçtan fazla alınmamalı.
• Self servis tezgâhlarında ekmek, baş tarafta değil yemeklerden sonra yer almalıdır.
• Toplu yemek yenen yerlerdeki ekmek, üstü kapalı veya ambalajlı olarak sunulmalıdır.
• Ekmek üretiminde çalışanlar ve tüketiciler bilgilendirilmeli.
• Gün sonunda satılmayan ekmekler ücretsiz ya da daha düşük fiyata ihtiyaç sahiplerine verilmelidir.
Bu ve buna benzer önlemler, bireylerin kendi yaşam düzenleri içinde geliştirecekleri yöntemlerle bu israfa dur deme zamanı çoktan gelmiştir. Gıda ve suya yönelik israf gelecekte bizi bekleyen olmazsa olmaz büyük sıkıntıları doğurmadan önlemimizi almalıyız.