Her yıl 14 kasımda “Dünya Diyabet Günü” kutlanır. Aslında amaç hızla artış gösteren bu hastalığa dikkat çekmekve farkındalık yaratmaktır. Dünya Sağlık Örgütü(WHO) ile Dünya Diyabet Federasyonu’nun (IDF) tarafından, 14 kasımtarihinin seçilmesinin nedeni, 1921 yılında insülini bularak diyabet hastası milyonlarca hastanın tedavisini mümkün kılan Fredrick Bantig’in doğum yıl dönümü anısına seçilmiş olmasıdır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu da 2007’den itibaren 14 Kasım Günü’nü resmi olarak “Dünya Diyabet Günü” olarak tanımıştır.
Diyabetes mellitus veya şeker hastalığı, kısmi veya tamamen insülin eksikliği yada dokularda insülin etkisine karşı gelişmiş olan ’insülin direnci’ nedeniyle ortaya çıkan, pek çok organı etkileyen, kan şeker yüksekliği= hiperglisemiile karakterize kronik ve geniş spektrumlu bir metabolizma bozukluğudur. Sürekli tıbbi bakım gerektiren bu hastalığın yönetiminde akut ve kronik komplikasyonların gelişim riskini azaltmak için sağlık çalışanları ve hastaların sürekli eğitimi şarttır.
Dünya Diyabet Federasyonu (IDF) verilerine göre 2045 yılında dünyada diyabetli hasta sayısının 783 milyona ulaşması beklenmektedir. Türkiyede 10 yıl arayla yapılan veen son 2011’de açıklanan TURDEP çalışmasında, diyabet sıklığının %13,7 ‘ye %90 artış hızıyla çıktığını ve tahmini hasta sayısının 6,5 milyon olduğunu gösterilmiştir. Geçen sürede bu artışın devam ettiği ve henüz tanı almamış hastasayısınıda göz önüne alacak olursak büyük bir sorunla karşı karşıya olduğumuz açıkça ortadadır.
Şeker hastalığının Tip1, Tip 2, hamilelik şekeri ve diğerleri olarak sınıflayabileceğimiz tipleri mevcuttur. Bu hastalıkta, çok su içme, sık idrara çıkma, kilo kaybı, halsizlik, ağız kuruluğu ve gece idrar çıkma gibi klasik bulguların yanı sıra bulanık görme, tekrarlayan infeksiyonlar, kaşıntı gibi bulgularda görülebilir.
Şeker hastalığı akut ve kronik komplikasyon yapabilir. Ciddi şeker düşmesi ( hipoglisemi), diyabetik ketoasidoz ve non- ketotik hiperglisemik koma olarak tanımlanan ciddi kan şeker yüksekliğiyle gelişen komalar akut komplikasyonlardır. Kronik komplikasyonlar ise akut myokard infarktüsü ( kalp krizi), angına, inme, periferik damar hastalıkları ( bacak- karın damarlarının tıkanıklığı) ve göz, böbrek , sinir uçlarının etkilendiği durumlar olarak sayılabilir.Kronikkomplikasyonların yavaş ve sinsi olarak gelişebilmesi, bazen daha tanı konur konmaz saptanabilmesi, malesefki sonradan gelişen körlüklerin ve diyalize girmenin en sık nedeni olmasıaçısından diyabetes mellitus hastalığının hem sağlık çalışanları hem de hastalar ve aileleri tarafından iyi bilinmesi gereklidir. Durumun önemini vurgulamak için belirtmek gerekir ki, diyabetli hastaların %60-75’i kalp-damar hastalıkları- inme ve periferik damar hastalıklarından oluşan büyük damar hastalıklarından kaybedilir. Şeker hastalarında damar tıkanıklığı daha erken yaşlarda başlar ve çoklu damar tutulumu görülebilir. Şeker hastasının koroner arter hastası olma riski olmayana göre 2-4 kat daha fazladır. Kalp yetersizliği, göz hasarı, böbrek hasarı, sinir hasarı açısındanda benzer şekilde yüksek riskler mevcuttur. Ancak iyi haber şu ki, bu hastalığın önlenmesi ve saydığımız komplikasyonların önlenmesi veya yavaşlatılması mümkündür.
Sağlıklı beslenme, uygun egzersiz, sigara ve alkol kullanmamak, kilo kontrolü diyabetin önlenmesinde büyük önem taşımaktadır. Hastalığınız varsa, yaşam tarzı değişikliği, düzenli doktor takibi, komplikasyon taramalarının yapılması ve tedaviye uyum akut ve kronik komplikasyonların önlenmesinde gereklidir. Doktorunuzun önerilerine bağlı olarak seçilen hap ve iğne tedavilerini yapmak, kan şekerinizi takip etmek çok önemlidir. Kan şeker değeriniz, tansiyonunuz, kolesterolünüz, kilonuz ne kadar hedefteyse ve sigara-alkol gibi kötü alışkanlıklarınız yoksa riskleriniz şeker hastası olmayanlar düzeyine iner. Ayrıca düzenli yapılması gereken göz muayenesi, 3-6 ayda bir kan ve idrar tahlilleri, HbA1c ölçümü akılda tutulmalıdır. Ayak yaralarının önlenmesi için uygun ayakkabı, çorap seçimi, tırnak bakımının doğru yapılması, çıplak ayakla gezmemeye önem göstermek, sıcak-soğuk ile direkt ayak teması yapmamak, çatlaklar ve nasır tedavilerinin doktor tarafından yapılması gibi bakım önlemleri herkes için çok önemlidir. Böylece ayak yaraları hatta tedaviye dirençli yaralara bağlı ayak kesilmeleri önlenmiş olur.
Kronik hastalıklarda korunma önlemlerinin bilinmesi kişinin kendisi, ailesi ve ülkesi için büyük önem taşımaktadır. Diyabet hastalığı sadece sizin hayatınızı etkilemez, çocuklarınızın da bu hastalığa yakalanma riskini artırabilir. Bu nedenle, kronik ve maalesef hızla yaygın hale gelen diaybetes mellitus hastalığı hakkında doğru bilgi sahibi olmayı ve bilgilerinizi aileniz ve etrafınızla paylaşmayı unutmamanız dileğiyle sağlıklı günler diliyorum.