Salı, Nisan 23, 2024
tr
Ana Sayfa KÖŞE YAZISI İstanbul’un fethi ve MKE’nin savunma sanayindeki rolü “1976-1982 tarihi hamlesinde Milli...

İstanbul’un fethi ve MKE’nin savunma sanayindeki rolü “1976-1982 tarihi hamlesinde Milli Harp Sanayimiz”(3)

Türk sanayiinin tarihi inkişafı
Sınai faaliyetler ve manevi hayat yönlerinden tetkik edildiğinde, Osmanlı Devleti’nin kurulduğu 1299 yılından bu güne kadar 7 devir yaşandığını müşahede edilmiştir.
1 inci devre (1299-1453)
Bu devre, Türklerin 29 Mayıs 1453 tarihinde İstanbul’u Bizans’lılardan (Rumlardan) aldıkları, Ayasofya’yı camii yaptıkları. Orta Çağı kapatarak Yeni Çağı açtıkları 154 yıllık bir müddettir. Bu müddet zarfında Milletimizin, ma’nen ve ahlaken çok yüksek olduğunu, aziz Dini uğruna cihad’da bulunarak bütün dünyaya inandığı ilahi nizamı yaymak ve insanlığa gerçek huzur ve saadeti ulaştırmak için çok büyük bir azim ve imanla çalıştığını, manevi ilimlerin yanında dünyevi ilimlere de gereken ehemmiyeti vererek medeniyetin ilerlemesine hizmet ettiğini ve devletini, devrinin en kudretli İmparatorluğu haline getirdiğini, bütün dünyada teknolojik gelişmelere öncülük ettiğini, imal ettiği çok büyük toplarla silah sanayiinde yeni bir çığır açarak haklı bir şöhrete kavuştuğunu, kuvvetli iman sayesinde 154 senede bütün dünyanın boyun eğdiği en büyük kuvvet haline geldiğini görüyoruz.
2 inci devre (1453-1650)
Bu devrede, Osmanlı İmparatorluğu’nun azametinin şahıkasına ulaştığını, bütün Türk Yurdunda, bugün hasretini çektiğimiz, gerçek huzur, saadet ve kardeşlik havasının estiğini, ordumuzun fethettiği her yere de aynı huzurun iletildiğini ve bugünkü muhabere sistemlerinden, nakil vasıtalarından ve modern teknik imkanlardan hiç birinin olmadığı o devirde, uçsuz bucaksız İmparatorluk Topraklarında çok az sayıdaki bir Türk Topluluğunun, kendisinden sayıca çok büyük ve ayrı dil, ayrı ırk, ayrı kültür sahibi çok çeşitli milletleri adil ve huzur verici idaresi altında asırlarca gayet güzel idare ettiğini görüyoruz. 15 ve 16 ncı Yüzyıllarda, Osmanlı İmparatorluğu Avrupa ülkelerine nazaran çok daha ileri durumda olan el sanatlarına ve küçük sanayiye sahiptir. Bu devrelerde gümüş, bakır işleme ve dokuma, deri, silah sanayileri gelişmiş ve sanayi mamullerimiz dış piyasalarda ısrarla aranan mallar arasında yer almıştır. O tarihlerde sanayi ve meslek kuruluşları ‘’LONCALAR’’ namı altında teşkilatlanmışlardı. Bunların sağlam ve ciddi tutumları her tarafta aranız hale gelmiştir. Sanayide Devlet Kontrolü bu tarihlerde kurulmuştur. İmal ettiği mallara ait standartları ilk defa tespit edip tatbik eden Osmanlı Devleti olmuştur.
3 üncü devre (1650-1839)
17.Yüzyılın ilk yarısında kamu sektörü olarak daha çok askeri ihtiyaçları karşılamak üzere tophane, baruthane, tersane, fişekhane, dökümhane, doğramahane gibi sanayilerin kurulduğu tespit edilmiştir. Özel sektörde de ipekli kumaş, peştamal gibi mallar istihsal eden İmalathaneler bulunmakta idi.
Avrupa Ülkelerinde 17 inci asrın ortalarına doğru sanayide makine gücünden faydalanmaya başlanılması bir inkılaba sebep olmuş ve dünya iktisadiyatının yönünü tamamiyle değiştirmiştir. Fakat bu esaslı değişikliğin karşısında, Osmanlı idaresi giriştiği cihan şümul dolayısıyla makineleşmeye bidayette gereken ilgiyi gösterememiştir. Makineleşmeye karşı Osmanlı İmparatorluğunun gösterdiği yarım asırlık gecikme devresinde Avrupa’da sanayi hızla makineleşmiş ve seri imalata geçilerek mamullerin maliyetleri büyük ölçüde düşürülmüş el sanatlarımız bu yeni imalat sistemiyle rekabet edemez hale gelmiştir. O sıralarda sanayimizin gelişmesini önleyen en mühim amillerden biri de ‘’kapütülasyonlar’’ olmuş ve bunun neticesi olarak da batı devletleri ticari ve hukuki imtiyazlardan faydalanarak memleketimizi bir açık pazar haline getirmeye çalışmışlardır.
4 üncü devre (1839-1908 )
Bu devrenin başlangıcında Tanzimat’ın ilanı ve askeri idare değişmiş ve kurulan yeni ordunun ihtiyaçları kendi kaynaklarımızdan karşılamak için Devlet, bu devrin bilhassa son 30 yılında sanayileşme dalında bazı faaliyetlerde bulunma ve yeni, modern tesisler kurma mecburiyetini duymuş ve büyük bir Milli Maarif ve Sanayileşme seferberliğine girmiştir. Bu cümleden olarak, Devlet tarafından Feshane (halen Defterdar Fabrikası) Hereke Fabrikası ve özel sektör tarafından da Bakırköy (Zeytinburnu) Fabrikası kurulmuştur. Ayrıca ordunun ayakkabı ihtiyacı için Beykoz’da satın alınan bir deri Islah tesisi ıslah edilerek ayakkabı fabrikası haline sokulmuştur.
Bu arada silah ihtiyaçları için Tophane, Zeytinburnu Silah ve Demir Fabrikaları ile Haliç Tersanesi kurulmuştur. 1908 yılına kadar devam eden bu devrede özel sektörde de bazı faaliyetler görülmüştür. Gerek milli ve gerekse yabancı sermaye ile çeşitli teşebbüslere girişilmiştir. Bakırköy Tekstil Fabrikası, Bursa İpek Fabrikası, Beykoz’da Cam ve Kağıt, Beykoz İncirköyü’nde Porselen ve Cam, Kartal’da Konserve fabrikaları kurulmuştur. Fakat kapitülasyonlar sebebiyle gümrük himayesinden mahrum bulunan bu teşebbüslerin çoğu bilhassa 1908’den sonra faaliyetlerini İdame ettiremeyerek kapanmışlardır.
5 inci devre ( 1908-1923 )
Bu devre, 2 inci Meşrutiyetin ilan tarihi 1908’den Cumhuriyet ilanına kadar geçen 15 yıllık kısa bir müddettir. Bu devre, manevi huzursuzluk, iç ayaklanmalar ve savaşlarla geçmiş ve yabancı ideolojik tesirler bu kargaşalıklarda büyük rol oynamış bazı sınai tedbirler alınmıştır.
Bunlar;
– 1913’de sanayii teşvik gayesi ile bir kanun çıkarılmıştır.
– Kapütülasyonlar tek taraflı olarak kaldırılmıştır.
– Milli sanayi kurmak maksadıyla bir gümrük kanunu çıkarılmıştır.
– 1915’de memlekette bir sanayi sayımı yapılmıştır.
Bilhassa Sanayii Teşvik Kanunu ilgi çekicidir. Adından da anlaşılacağı gibi bu kanun, özel sektörün sınai faaliyet sahasını geliştirmek için birçok tedbirler getirmiştir. Alınan tedbirlerin memleket sanayiini on yıl içinde iki misline çıkardığı müşahede edilmiştir.
6 nci devre ( 1923-1976 )
Bu devre, Cumhuriyet’in ilanından 1976 yılına kadar geçen zamanı ihata etmektedir. Birinci Dünya Savaşı sonunda mağlup olan Osmanlı İmparatorluğu parçalanmış; İstiklal Harbini takiben Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur. O zaman ki sanayinin durumu hakkında tafsilatfi istatistikler mevcut olmamakla beraber, yıllarca süren savaşların tesiri ile sanayi tesisleri yıpranmış, birçoğu elden çıkmış, sermaye kalmamış, kaynaklar kısırlanmış ve en mühimi sanayinin ihtiyaç gösterdiği yetişmiş insan gücü savaşlarda kaybedilmiştir. 1923’ten 1976 yılına kadar geçen zamanda Türkiye Cumhuriyeti Sanayi’nin gelişmesi aynı hızla olmamıştır. Bu sebeple bu devreyi üç kısma ayırarak incelemek daha doğru olacaktır.(Devamı gelecek yazımda….)

YORUM YAP

Please enter your comment!
Please enter your name here

SON HABERLER

Gürcistan, Avrupa’nın en güvenli ülkelerinden birisi

Gürcistan; farklı doğası, kültürü ve tarihi zenginliği ile bilinen muhteşem bir ülkedir. Gürcistan'ın adı Aziz George'dan geliyor Gürcistan'ın İngilizce ismi "Georgia"nın kökeni kesin olarak bilinmese de,...

Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya

Anayasa Mahkemesi Başkanı Prof. Dr. Zühtü Arslan’ın görev süresinin 20 Nisan’da dolacak olması nedeniyle Anayasa Mahkemesinde Genel Kurul’da bugün başkanlık seçimi yapıldı. Genel Kurul’da...

Önce insan, sonra bakan

Ticaret Bakanlığı görevine başladıktan sonra yeni düzenleme ve başarılı çalışmaları ile kamuoyunun takdirini kazanan, “İhracatımızı yüksek teknolojili düzeylere çıkarma hedefindeyiz. İnovasyon, yatırım, üretim, katma...

Gümrük Muhafaza’dan 252 milyon lira değerinde kaçak eşya operasyonu

Ticaret Bakanlığı Gümrük Muhafaza ekiplerince Mersin ve Ankara'da gerçekleştirilen operasyonlarda, 252 milyon lira değerinde kaçak ticari eşya, makaron ve kıyılmış tütün ele geçirildi. Ticaret...

SON YORUMLAR

error: Content is protected !!