Salı, Nisan 23, 2024
tr
Ana Sayfa KÖŞE YAZISI Afrin'deki başarının ana noktaları(6)

Afrin’deki başarının ana noktaları(6)

Türk Silahlı Kuvvetleri ve ÖSO’nun Afrin’de kendilerine yönelik bir hibrit savaşı tam beş yıldır planlayıp yürürlüğe koymuş tüm bileşenlere karşı kazandıkları başarının önemli detaylar vardır.
1. ÖSO’nun nizami ordu olması: “tipi” bir Türk geleneği devreye girmiştir. Fırat Kalkanı Harekâtı’nda ayağında terlikle savaşan dağınık görüntü sergileyen ÖSO, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin disiplin anlayışı çerçevesinde eğitildi, donatıldı cephede bir “Milis Teşkilatı” değil, ordu olarak yerini aldı.
2. 2015 Temmuz ayından itibaren yaklaşık iki yıl boyunca süregiden ‘’hendek barikat’’ savaşlarında Türkiye’nin büyük bir deneyim birikimi ve sağladığı ortaya çıktı. Meskun Mahal Savaşı’nda uzmanlıkları artık dünyanın dikkatini çeken JÖH ve PÖH’lerin “birleşik kuvvet” olarak devreye alınması harekatın başarısını ve hızını artırdı.
3. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin FETÖ kumpaslarıyla kısa süreli travma yaşayan ana yapısının tahmin edilenden çok hızlı bir şekilde toparlandığı, özellikle harekatta yer alan personelin moral yüksekliği savaş kabiliyet ve disiplinin üstünlüğü ile sınır ötesi topraklarda köklü bir tarih bilinciyle var olduğu görüldü.
4.En önemlisi Türk Silahlı Kuvvetleri’nin elde edilen teknolojik üstünlükle, alanda savaşan personelin yüksek kabiliyetinin birleşmesi hâlinde, düzenli bir ordunun hibrit savaş bileşenleri karşısında her zaman üstün geleceğini gösterdi. Bu kabiliyet sivil kayıplarının neredeyse sıfırlanmasına, az sayıda personel kaybıyla çok sayıda teröristin etkisiz hâle getirilmesine neden oldu. Millî Savunma Sanayi’nin harekâta desteği, tarihi bir noktada gerçekleşti. Uzaydaki istihbarat uyduları, İHA ve SİHA’ların kabiliyeti ve bu teknolojinin kullanımı en üst düzeye çıktı. Öyle ki sağlanan teknolojik alt yapı sayesinde rejim topraklarından Afrin‘e giren ve hareket halindeki bir terörist konvoyu fırtına otobüsler tarafından imha edildi.
Türkiye’nin harekât başlamadan önce ve devamında üzerine gelebilecek tüm diplomatik engelleme manevralarını etkisiz hâle getirmesi, sosyal medya ve güdümlü kurumsal medya üzerinden başlatılan propaganda kampanyalarından en az düzeyde etkilenmesi, Kobanê ayaklanmasından edindiği deneyimle Afrin’in kullanılarak kendi sınırları içinde yerel ayaklanmaları önleyecek tüm tedbirleri almış olması da not edilmelidir. Türk Silahlı Kuvvetleri polis ve jandarma özel harekât timleri, korucular ve ÖSO, Afrin’de devletlerin vekil/milis savaşçılarla bir yere varamayacağı gibi önemli bir sonucu gösterdi.Suriye Krizi bağlamında hem ekonomik hem de politik ve psikolojik gerekçelerden dolayı ABD’nin doğrudan sürece dâhil olmaktan ziyade, vekil aktörler üzerinden bir politika yürütmeyi daha rasyonel bir durum olarak ele aldığı görülmektedir. Öne sürülen bu tespiti destekleyen çok sayıda argüman söz konusudur. Son yedi yıl içerisinde Suriye Krizi bağlamındaki gelişmelere bakıldığında, ABD’nin YPG’ye lojistik destek, ekonomik destek, askeri eğitim ve danışmanlık ve silah tedariki gibi çok boyutlu açık desteği olduğu kamuoyunun da bildiği bir durumdur.
ABD’nin başta Türkiye olmak üzere, bölge ülkelerinin ve zaman zaman diğer bölge dışı devletlerin de tepkisini çeken bu dış politika tercihinde bulunmasının nedenleri ise vekâlet savaşlarının maliyetinin doğrudan savaş maliyetinde daha düşük olması, uluslararası kamuoyunda emperyalist veya başka devletlerin içişlerine müdahale eden aktör imajının oluşmayacağı varsayımı, asker kaybı durumlarında ulusal tepkinin yönetimi olumsuz etkileyeceği gerçeği ve vekil aktörlerin meşru ya da meşru olmayan her türlü projeksiyonda kullanılabilir olmasıdır. Devletlerin vekil aktörlerle ve özellikle de bu aktörlerin terör örgütleriyle tesis ettikleri ilişkilerin süreklilik arz etmeyecek bir durum olduğudur. Kısacası, konjonktürel şartlardan dolayı ihtiyaç duyulan organizasyonlar, şartların değişmesi veya maliyetlerin artması durumunda vazgeçilecek aktörlerdir. ABD’li yetkililerin YPG’yle ilgili olarak iş birliğinin geçici ve taktiksel olduğu yönündeki açıklamaları da bu iddiayı destekleyen en somu delil olarak ifade edilebilir.
Dolayısıyla söz konusu ilişkinin uzun vadede nasıl bir hâl alacağı konusu belirsiz olsa da tipik bir vekalet ilişkisi olarak sona ermesi muhtemeldir.COVID-19’un artan tehdidinin ötesinde, koalisyon güçleri 13 Nisan 2020 haftası boyunca Kuzeydoğu Suriye’deki cezaevlerinde kullanılmak üzere hijyen ve tıbbi malzemelerin Suriye demokratik kuvvetlerine (SDG) teslim edildiği, DG’nin cezaevlerinde tutuklu bulunan toplam 10,000 DAEŞ’liyi ve halkı koruduğundan SDG’nin güvenliğini desteklediğini, malzemeler arasında, sabun ve su içeren el yıkama istasyonları, dezenfektan mendiller, bez yüz kapakları ve muayene eldivenlerinin bulunduğu, SDG’ye verilen malzemelerin daha büyük bir planın bir adımı olduğu, yardım malzemelerine ek olarak SDG’lilere Suriye’nin kuzeyindeki cezaevlerinde virüslerin yayılma riskini azaltmak için enfeksiyon önleme tedbirleri ve koruyucu ekipman kullanımı konusunda eğitim verileceği, SDG’lilerin ve ailelerinin çıkarlarını en iyi şekilde göz önünde bulundurulacağı belirtilmiştir.
Rusya’nın Ukrayna ve Kırım’daki asimetrik harp taktikleri ile Rusya’nın Ukrayna ve Kırım’daki hamlelerinin yenil nesil harp girişimleri, yerel güçlerin kullanımı, Rusya’nın stratejisinin “Askerler tarafından geleneksel bir zafer kazanılmasından ziyade, yerel kuvvetlerin bir araya getirilmesiyle rejim değişikliğinin tesis edilmesi” yönetim sisteminin tamamen değiştirilmesi, Rusya’nın yeni nesil harp girişimi, bu sistem değişiminin sağlanması için her türlü etki aracını kullanabildiği ve Bütün rejim değişikliklerinin askerî bir operasyon ile gerçekleştirilmek zorunda olmadığı görülmektedir.
ABD, düşman kuvvetlerini saptamak için savaş meydanlarını, havadan veya top atışlarıyla yok edilebilecek insanlı ve insansız sistemlerle donattığının Rusya’nın farkında olduğundan “Taktiksel düzeyde, Rus kuvvetlerinin modern harp girişimlerinin, ‘hedef tespiti’ üzerine tesis edildiği söylenebilir”Rus kuvvetlerinin bu konsepti kendi doktrinlerine de uyarlamışlardır. “Rus konsepti; düşmanlarından uzakta durmayı, kendi kuvvetlerini hava savunma topları ve elektronik harp sistemleri ile korumayı ve doğrusal olmayan yıkıcı atışları bünyesinde barındırıyor. Yeteri kadar atış yapıldıktan sonra, zırhlı bir araç ile doğrusal olmayan atışlara zaman ve alan kazandırarak kara kuvvetleri manevraya başlıyor. Daha sonra bu süreç tekrarlanmaya başlıyor.
Rusya’nın İkinci Dünya Savaşı’ndan beri kullandığı keskin nişancı ekiplerini Ukrayna dada kullandığı görülmüştür. Rus taktik Doktrini keskin nişancı görevlerini sıralarken Savaş alanını gözlemleyin, hedefleri bulun, değerlendirin ve komutanın emirleri altında en değerli hedefleri yok edin demektedir.
Rusya’nın Ukrayna’da çeşitli düzeylerde keskin nişancı olarak yetiştirilen yerel kuvvetlerin kullandığı, Onların arkasında daha iyi eğitimli yerel kuvvetler ve paralı askerlerden oluşan bir kademenin Son kademede ise en iyi teçhizata sahip olan yoğun eğitimli keskin nişancıların yer aldığı ve tüm kademelerin bölgede tek bir hedefe yoğunlaştığı görülmektedir.
Bu arada; Rusya’nın, ABD ordusunun faydalanabileceği birtakım zayıflıkları da mevcuttur. Bu zayıflıkların eski Sovyet ordusuna benzerlik göstermektedir. Bunlara örnek olarak “askere alınmış kişilerin motivasyon eksikliği, taktiksel liderliğin basmakalıplığı ve lojistiğin zayıflığı” gibi noktalar sıralanabilir. (Devamı gelecek yazımda)…

YORUM YAP

Please enter your comment!
Please enter your name here

SON HABERLER

Gürcistan, Avrupa’nın en güvenli ülkelerinden birisi

Gürcistan; farklı doğası, kültürü ve tarihi zenginliği ile bilinen muhteşem bir ülkedir. Gürcistan'ın adı Aziz George'dan geliyor Gürcistan'ın İngilizce ismi "Georgia"nın kökeni kesin olarak bilinmese de,...

Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya

Anayasa Mahkemesi Başkanı Prof. Dr. Zühtü Arslan’ın görev süresinin 20 Nisan’da dolacak olması nedeniyle Anayasa Mahkemesinde Genel Kurul’da bugün başkanlık seçimi yapıldı. Genel Kurul’da...

Önce insan, sonra bakan

Ticaret Bakanlığı görevine başladıktan sonra yeni düzenleme ve başarılı çalışmaları ile kamuoyunun takdirini kazanan, “İhracatımızı yüksek teknolojili düzeylere çıkarma hedefindeyiz. İnovasyon, yatırım, üretim, katma...

Gümrük Muhafaza’dan 252 milyon lira değerinde kaçak eşya operasyonu

Ticaret Bakanlığı Gümrük Muhafaza ekiplerince Mersin ve Ankara'da gerçekleştirilen operasyonlarda, 252 milyon lira değerinde kaçak ticari eşya, makaron ve kıyılmış tütün ele geçirildi. Ticaret...

SON YORUMLAR

error: Content is protected !!