Daha
önceki yazılarımda da kısmen bahsetmiştim karmaşık durumlardan. Zaman zaman
karmaşık durumlarla karşılaştığımızda anlam vermeyiz karmaşıklıklara ve zaman
içinde unuturuz. Son günlerde
karşılaştığımız bazı paradokslardan bahsetmek istiyorum. 2012 Nisan ayında
Zonguldak Çaycuma’da köprü çökmüştü ve 15 kişi kayıptı. Bunun üzerine 61 yıllık
köprüde uzun zamandır çökme tehlikesi yaşandığı iddiaları üzerine adli ve idari
soruşturma başlatılmıştı.
Geçtiğimiz günlerde ulusal haberlerde, konu
ile ilgili soruşturma açılmasına İçişleri Bakanlığı tarafından izin verilmediği
açıklandı. Yine tarihimizin unutulan facialar arşivinde yerini alan Soma
faciası üzerine Türkiye Büyük Millet Meclisinde reddedilen (kanun önerisi
iktidar milletvekillerince reddedilmişti.) madenlerde yaşam odasının
kurulmasına yasal zorunluluk getirilmesi idi. Pek çok kişi Sayın
Başbakanımızın, Cumhurbaşkanlığı seçimi için yaptığı konuşmalarda taraf olacağı
iddiasını farklı yorumlamaktadır. Elbette kişiler bu görüşü, fikir özgürlüğü ve
demokrasi sınırları içerisinde kabul edebilir, eleştirebilir veya kabul
etmeyebilir. Özellikle devletin değil de milletin tarafı olunacağı iddiası
kanımca önemli ve yerinde olan bir iddiadır.
Çaycuma ve Soma faciasında büyük acılar
yaşayan bu milletin bireyleri olduğuna göre, en azından taraflığın iddiasının gözle
görülür hale gelmesi için Çaycuma soruşturması ve madenlerde yaşam odası bulunmasının
yasal zorunluluk haline gelmesinde bu taraflığı hayata geçirilmesini beklemek yanlış
olmaz sanırım. Paradoks nerede derseniz, bizzat Sayın Başbakanımız milletin
tarafında olunması gerekliliğini vurgularken, millet tarafından seçilen bu
milletin vekilleri Çaycuma ve Soma faciasında milletinin yanında değil,
devletin yanında karar alması paradokstur. Ne dersiniz.