Yaklaşık 40.000 kişinin ölmesinden sorumlu, ülkemize
yüz milyarlarca zarar verilmesinden sorumlu terör örgütü uyuşturucu tarlalarına
girilmemesi için yollara hendek kazıyor. Hendekleri kapatmak için gelen
askerler yaralanıyor. Ülke genelinde araçlara molotof kokteyli atılıp
yakılıyor. İş makineleri yakılıyor, işçiler, diğer görevliler kaçırılıyorlar,
kimlik kontrolü yapılıyor. Sonunda şanlı bayrağımız hem de askeri bir kurumdan
indiriliyor. Bu arada devletin güçleri tarafından yaralanan bir terör örgütü
üyesi var mı? Süreç denilen şey başladığından beri insanları terörize eden
huzursuz eden nedir? Düşünmek lazım. Ölüm haberleri gelmiyormuş. Gelmesin
tabiki hiçbir annenin yüreği yanmasın. Yeryüzünde yaşayan her insanın huzurlu
ve sağlıklı yaşamaya hakkı vardır. İyi de o zaman ülke çözüme değil de teröre
içine sürükleniyor, çözülmeye götürmek için mi?
Bir ara dünya basınında da yer alan SOMA
faciasında durum nedir? Yavaş yavaş unutulmaya başlandı bile. Karbon monoksit,
havadan ağır bir gaz, toksik. Beynimiz, iç ortam ve dış ortamda meydana gelen
değişiklikleri algılamak için reseptörler vasıtasıyla uyarılır ve organizma
kendisini korumaya çalışır. Oksijen, hidrojen, karbondioksit gibi maddeler için
kimyasal ve basınç algılayıcı reseptörlerimiz vardır ancak karbon monoksit için
reseptörümüz yoktur. Kokusuz gaz olduğu için koklayarak da varlığından haberdar
olamayız. Karbon monoksit hemoglobine bir kez bağlanınca bırakmaz ve hemoglobin
en önemli görevi oksijen taşıma işlevini yerine getiremez. Beyin bu durumda
kaslara uyarı gönderemez yani kişi kendisini savunamaz, yürüyemez, kalp kasını
çalıştıramaz, hareket edemez, bir süre sonra nefes alamaz hale gelir, bu
durumda gazın yoğunluğuna ve soluma süresine göre ölüm kaçınılmazdır. Buraya
kadar olan işin fizyolojik yanıdır. Peki bu karbon monoksit saptanamaz mı?
Saptanır, ocaklardaki sensörler bu gazı algılar ve ilgili/sorumlu her kimse
tedbir almak zorundadır.
Ama anlaşılıyor ki (Bilirkişi raporlarından)
tehlike sınırı 50 ppm’in üstüne birkaç kez gelinmiş ve 500 ppm’e yani 10 kat
artmasına rağmen tedbir alınmamış. Ha bir silahla öldürmüşsünüz ya da karbon
monoksit gazıyla (bilerek veya bilmeyerek) arada bir fark yok. Hani diyoruz ya
kazayla silah ateş aldı bilmeyerek ölüme neden olundu. Burada 500 ppm karbon
monoksit seviyesine ulaşıldığı bilinmesine rağmen ne demek gerekir. İşin garip
tarafı madenin sahibi, yaptığı basın toplantısında içinin rahat olduğunu
söylemişti. Hala borç içinde olduklarını söyleyen ölenlerin ailelerine, bir
kısmını kaçak olarak da inşaa ettiği söylenen dairelerinden 2-3 tanesini hibe
etse borçlar kapanmaz mı? Fakat kapitalizmde böyle bir insani duygu yoktur. En
iyi avukatları tutup zaten yasal zorunluluk olmadığı için yapmadıkları kaçış
odaları için muhtemelen ceza almayacakları için en kısa sürede çıkacaklardır.
Şimdiye kadar meydana gelen pek çok
felakette bir araya gelen toplumumuz tarafından yapılan yardımların ne kadar
olduğunu bu paralarla şu kadar ev yapıldığı yada şu kadar insana şu kadar para
yardımı yapıldığını duyan var mı. Yani
yardımların yapıldığı filan görülüyor tabiki ama sayısal veri neden yok.
Örneğin bankalarda şu kadar para birikti, SMS lerden şu kadar para toplandı
gibi. 1999 yılından sonra çıkan deprem vergileri ne kadardı? Ne kadarı
depremden zarar gören insanlar için harcandı? Bunları kim açıklar bilinmez.