Cumartesi, Nisan 27, 2024
tr
Ana Sayfa GENEL Araştırma, istatistik ve yönetim

Araştırma, istatistik ve yönetim

  Araştırma, istatistik ve yönetim kavramları, insanın tarihi kadar eski olmakla birlikte, bunların bir arada kullanılması çok eski sayılmaz. Yönetim, karar alma ve benzeri tüm faaliyetlerini yerine getirirken, dikkate alması gereken iki önemli kavram olan araştırma ve istatistik bu yazının konusudur. Buna göre araştırma ile ilgili temel bazı bilgiler ile istatistiksel gelişim ve bakış açısı hakkında açıklama yapılacaktır.  

  Araştırma, çoğunlukla yalnızca gözlem yapma, bilgi ve veri toplama anlamında ifade edilir. Bu tanım, yanlış olmamakla birlikte eksik bir bakış açısıdır. Bir araştırmada, olayların incelenmesi, bilgilerin toplanması tabii ki söz konusudur. Ancak araştırmacı gözlemlerini ve topladığı bilgileri yeniden gözden geçirerek, analiz etmeli ve tartışarak yorumlamalı, değerlendirmeli ve anlamlı bilgiler haline getirmelidir. Bu yönüyle araştırma, çok daha karmaşık ve detaylı bir uğraştır. Araştırmada, insanlığın yararına yönelik olarak, kişinin ve toplumun karşılaştığı problemleri çözme, insanlığın hizmetine ve kullanımına yeni araçlar kazandırma gibi amaçlar bulunur. Buna göre araştırma, insanın bilgide ve teknolojide ilerleme, gelişmeyi sağlama, çevresini tanıma ve yararlanabilme, problemleri çözmek amacıyla başvurabileceği önemli bir yaklaşımdır.

  Araştırmalar, bilime katkıda bulunarak, problemlere çözüm getirip, toplum ve ülke yararına alınacak kararlara yol göstererek, insanlığın bilgi ve kültür birikimini zenginleştirecek şekilde yapılmalıdır. Araştırma bu derecede önemli bir çalışma olduğunda, onun sonuçlarının da o derecede güvenilir olması gerekmektedir. Bunu sağlayacak olan ise yapılacak çalışmalarda, amaçları gerçekleştirecek en uygun yöntem ve tekniklerin kullanılmasıdır. Böylece, araştırma bir bilgi kazanma aracı olarak, bilginin üretilmesine yardımcı olurken, aynı zamanda bilimin gelişmesine ve oluşmasına da katkıda bulmaktadır.

  Araştırmada aranan bazı özellikler söz konusudur. Bu özellikler ise şöyle sıralanabilirler: Araştırma, olgusal ve kuramsaldır, gözlemseldir, sistematiktir, mantıksaldır, yöntem olarak işlevseldir, hipoteze dayalıdır, seçicidir, genelleyicidir, sosyal bir etkinliktir, dinamiktir ve doğruluk yapısına sahip olmalıdır. Bu özelliklerinin yanında araştırmada gerçekleşmesi istenen amaçlar genel olarak; açıklama, kestirim ve kontrol gibi üç grupta toplanabilir. Araştırmanın çeşit ve yöntemlerinde ise tam bir görüş birliği bulunmamaktadır. Bununla birlikte, araştırma yöntemleri; amaca, kullanılan veri toplama ve analiz yöntemlerine, değişkenleri kontrol edebilme derecesine, verilerin kaynaklarına, çevresine, düzeyine ve zamana göre adlandırılabilir veya gruplandırılabilmektedir.

  Araştırmaya başlamadan önce izlenebilecek yola ait bir plan yapılmalıdır. Kabaca bu planlamaya araştırma önerisi adı verilir. Burada bir model geliştirilmelidir. Bu model, araştırma sürecinde kılavuzluk görevi yapacaktır. Ancak bu planlama her araştırma için bazı farklılıklar gösterebilir. Araştırmacının hazırlamış olduğu projenin uygulanabilir olup olmadığını, araştırmanın öneri taslağında ilerleyip ilerlemeyeceği sorusunun cevabı ile bu modelde anlaşılabilir olacaktır. Planlama yapmak, araştırmanın yürütülmesinden daha fazla bir dikkat istemekle beraber bu planın anlaşılır ve uygulanabilir olmalıdır. Bir araştırma önerisi, düzen olarak belli bir modele ve biçime sahip, başkaları tarafından anlaşılacak şekilde açık ve eksiksiz yazılmalıdır.

  Bir araştırmada çeşitli hatalar yer almış olabilir. Burada hata olarak ifade edilen noktalar, araştırmanın sonuçlarını ve bulguları etkileyen sebeplerdir. Bu hatalar, araştırma sonuçlarının genellenmesi ile ilgili olarak, araştırmacının yanlış genellemeler yapmasına yol açabilirler. Bu hatalardan kimi araştırma modeli ile ilgili olabileceği gibi kimi de başka sebeplerden kaynaklanabilir. Örneğin, yığının özellikleri, örnekleme teknikleri, istatistik yöntemleri, ölçme teknikleri vb. gibi.

  Araştırmanın bilimsel olarak nitelenmesinde katkılar sağlayan istatistik ise günümüzde, belirsizlik ortamında, araştırma, tahmin ve karar verme mekanizmaları geliştiren bir bilim dalı olup, aynı zamanda diğer bilim dallarının da teknolojisi olarak kabul edilmektedir. Son çeyrek yüzyıla damgasını vuran ve bu çağın bilgi çağı olarak adlandırılmasına neden olan gelişmeler, istatistiği evrensel bir anlaşma dili haline getirmiştir. Bilgi çağı kavramının oluşmasında istatistiğin katkısı büyüktür. Çünkü her türlü yönetim, ulusal ve uluslararası sosyal-ekonomik ve diğer gelişme hedeflerinin belirlenmesi ve bu hedeflerin başarısı, güncel ve güvenilir istatistiksel çalışmalara dayandırılmasına bağlıdır. Bugün, doğru bilgi, doğru yorum ve doğru karar alma sürecinde; araştırmacılar, politikacılar, yöneticiler ve tüm bireyler çalışmalarında ve güncel hayatlarında istatistiksel bilgileri, bilerek ya da bilmeyerek etkin olarak kullanmaktadırlar.

  Şimdi öncelikle, eski zamanlardan başlayarak istatistiğin gelişimine bakmakta fayda vardır. Bu gelişimin, istatistik uygulaması (veya resmi istatistik) ve istatistik bilimi olmak üzere ayrı ayrı ele alınmasında fayda vardır.

  Veri derlemeye dayanan istatistik uygulamasının tarihçesine bakılacak olursa, istatistik, MÖ 3000’li yıllara kadar uzanan bir geçmişe sahiptir. Nüfus, arazi ve ekonomik gibi bazı olaylar bakımından bilgi sahibi olmadan devletin yönetimi zor olacağından, istatistik uygulamasının devlet kadar eski olduğunu söylenebilir. Milattan önceki yüzyıllarda, Mısır’da, Roma’da ve Çin’de nüfus ve arazi sayımları yapıldığı çeşitli kaynaklardan bilinmektedir. Bu tür çalışmalar yüzyıllar içerisinde periyodik olarak yapıla gelmiştir. Daha yakın zamana gelinecek olursa, 17. Yüzyılda Fransa’da Colbert zamanında maliye ve dış ticaret istatistikleri derlenmeye başlanmıştır. 1790 tarihinden başlayarak ABD’de genel nüfus sayımları yapılmaktadır.

  Bir bilim dalı olarak istatistiğin tarihçesine ilişkin gelişme de ide iki farklı bakış açısı söz konusudur. Bunlardan ilki, H.Conring (1606-1681) ve G.Achenwall (1719-1772)’nin başlattığı betimsel (tasviri) istatistiktir. İkincisi ise analize dayanan istatistik olarak nitelendirilmekte olup, bunların ilk başlatıcılarına sigorta matematikçileri ve nüfusçular denmektedir. Bu akım, 17. Yüzyıldan itibaren birinci akımdan bağımsız olarak İngiltere’de doğmuştur. Bunların ilk başlatıcısı J.Graunt (1620-1674)’dır. Olasılık hesaplarının ve istatistik kuramının gelişmesinde katkıda bulunan önemli pek çok matematikçi vardır. Bunlardan bazıları: J.Bernoulli (1945-1705), K.F.Gauss (1777-1855) ve S.D. Poisson (1781-1840)’dır.

  Geçen iki yüzyıldan, günümüze kadar istatistik kuramsal yönden önemli gelişmeler sağlayarak uygulama alanı hızla gelişen bir bilim dalı haline gelmiştir. Bu çerçevede yaptıkları çalışmalar ile K.Pearson ve R.A.Fisher önemli isimler olarak kabul edilmektedir. Son 50-60 yıllık zaman dilimi içerisinde yönetim, iktisat, finans, sağlık bilimleri, sosyoloji, psikoloji, mühendislik, ziraat, fizik, biyoloji, meteoroloji ve deprem gibi daha bir çok konuda uygulaması olmak üzere kuramsal açıdan da yeni gelişmeler sağlanmıştır. Bu noktada istatistik, aynı zamanda bilimsel araştırmanın temeli haline geldiğini söylemek ise yanlış bir ifade değildir.

  Ülkemizde istatistik uygulaması ise oldukça eskidir. Selçukluların ve ilhanlıların nüfus bilgilerine önem verdikleri kayıtlarla bilinmektedir. Osmanlı imparatorluğunda bazı yıllarda çeşitli konularda sayımlar yapıldığı ve 1389’da kurulan Defterhane’de, bu kayıtların tutulduğu belgelerden bilinmektedir. Osmanlı yönetiminin modern istatistik bilgi ve yöntemlerden yararlanma isteği 19. yüzyılda reform süreci ile başlamış olup, 1830 tarihli nüfus sayımı bunun ilk örneğidir. Bununla birlikte aynı yüzyılın başından itibaren merkezi sisteme dayalı olarak bazı yerlerde istatistik büroları açılmıştır. 1891’de ise Bab-ı Ali’de Merkezi İstatistik Encümeni kurulmuş ve istatistik hizmetleri kanuni bir esasa bağlanmıştır. Adı geçen bu sistem, Cumhuriyet dönemine kadar devam etmiştir.

  Bilimsel temellere dayanan ve modern anlamda istatistik hizmetlerinin yürütülmesi 1926’da Başbakanlığa bağlı Merkezi İstatistik Dairesi adıyla kurulmuştur. Cumhuriyet döneminde 1933 yılında İstatistik Umum Müdürlüğü kurulmuş ve resmi verilerin toplanması görevini üstlenmiştir. Daha sonra İstatistik Genel Müdürlüğü adını alan bu kuruluş 13 haziran 1962 tarih ve 53 sayılı kanun ile Başbakanlığa bağlı Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) olarak yeniden teşkilatlanmıştır. DİE, ülkenin sosyal, ekonomik ve sağlık gibi verilerini toplama ve yayınlama görevini üstlenmiştir. Daha sonraki gelişmeler çerçevesinde, 1984 yılında 219 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yeniden yapılandırılmış olan DİE, son olarak 2005 yılında, 5429 Sayılı Türkiye İstatistik Kanunu ile Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) adını alarak kurulmuştur. Türkiye İstatistik Kurumu; İstatistik Konseyi ve Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığından oluşmuştur.

  Bugün kamu sektöründe TÜİK’in yanında resmi istatistik çalışmalarının yapıldığı başka kurumlar da söz konusudur. Başta bütün bakanlıkların olmak üzere en büyüğünden en küçüğüne kadar istatistik dairesi, şubesi veya birimi olmayan kamu kuruluşu neredeyse yok gibidir. Ancak, Türkiye’de üretilen istatistiklerin büyük bir çoğunluğu TÜİK tarafından yapılmasının yanında, kamuda veri üreten diğer istatistik birimleri arasında koordinasyonun istenilen düzeye olmayışı, özellikle yönetim ve planlamada problemler oluşturmaktadır. Ancak son kanunla beraber koordinasyona yönelik ilerlemeler sağlanmış olup, bu yönde uygulamaların gerçekleştirilmesi için çalışmalar devam etmektedir.

  İstatistik eğitim ve öğretimine bakılacak olursa, dünyada üniversite düzeyinde istatistik eğitimi 20.yüzyılın başlarına kadar uzandığı bilinmektedir. İlk zamanlar istatistik, bazı branşlarda servis dersi olarak, daha sonra ise bağımsız bir bölüm olarak eğitim ve öğretimde yerini almıştır. Gelişmiş ülkelerde var olan bu köklü yapılaşmasının yanında, ülkemizde istatistik bir ders olarak, 1933 yılında üniversitelerimizin iktisat fakültelerinde verilmeye başlatılmıştır. İstatistik öğretimi daha sonra sağlık, fen ve sosyal bilimlerde hızlı bir şekilde yayılmıştır. Ayrı bir bölüm olarak kurulması ise çok eski sayılmaz. Öncelikle 1960’lı yılların başında lisans üstü düzeyinde eğitim ve öğretime başlanılmıştır. Aynı yıllarda AİTİA gibi diğer bazı eğitim kurumlarının yanı sıra bu konuda öncü rolünde olan DİE’de istatistik sertifika programı başlatılmıştır. Lisans düzeyinde ilk bölüm ise 1967 yılında Hacettepe Üniversitesi’nde kurulmuştur. Bunu sırasıyla ODTÜ, Gazi Üniversitesi ve diğerleri izlemiştir. Bugün Türkiye’de 25 civarında aktif olarak eğitim-öğretim yapan istatistik (ya da istatistik ve bilgisayar bilimleri) bölümü bulunmaktadır. İstatistik lisans eğitiminin yaklaşık %50’i istatistik konulu dersler, %20’i matematik konulu dersler, %20’si bilgisayar konulu dersler ve %10’i ise ekonomi, işletme, maliye, sosyal-psikoloji, biyoistatistik gibi zorunlu ve seçmeli dersler oluşturmaktadır. Bu durum bölümden bölüme farklılık gösterebilmekte ve gelişen ihtiyaçlara göre değişebilmektedir.

  Gelişmiş ülkelerde hassas bilgiye verilen önem, hassas bilgiye olan ihtiyaçtandır. Hassas bilgiye ihtiyacınız yok ise veya yöneticiler ya da karar alıcılar yapacaklarını doğru bilgiye göre değil de başka ölçütlere dayandırıyorlarsa böyle ülkelerde ve toplumlarda sıkıntılar yaşanabilmektedir. Çeşitli zamanlarda ülkemizde bu ikilemin var olduğunu söylemek her halde zor olmasa gerek. İstatistikleri gizlenen veya yanıltıcı bir şekilde kamu oyuna sunulan ülkelerin ekonomileri ve diğer kurumlarıyla beraber yönetimlerin ne tür çıkmaza girdikleri geçmişte örnekleriyle görülmüştür.

  Bugün ülkemizde kamu sektöründe resmi istatistikleri üreten TÜİK’in geçmişten bugüne oldukça mesafe aldığı söylenebilir. Eğer bilimsel yeterlilik ve bilgi düzeyi göz önünde tutulursa, bu durum gelişerek devam edebilecektir. Fakat iş TÜİK’in sağlıklı veri üretmesiyle bitmemektedir. Önemli olan o göstergelerin yönetimler ya da karar vericiler tarafından önemsenerek dikkate alınmasıdır. Aslında özel sektörde istatistiksel çalışmaların istisnalar dışında önemsendiğini, üretimde ileri kaliteye ulaşmak için yapılan çalışmalarda istatistiksel anlayışın kabul gördüğü söylenebilir. Ancak, bazı kamuoyu araştırmalarının sonuçlarına zaman zaman kuşkuyla yaklaşıldığı ise bilinmektedir.

  Bunun dışında, bugün özellikle akademik araştırmalarda istatistiksel değerlendirmenin önemsendiği söylenebilir. Bu çerçevede istatistik çoğu konularda ortak bir anlatım dili olarak varlığını hissettirmektedir. Yukarıda da ifade edildiği gibi, bir bilim dalı olarak istatistik aynı zamanda diğer bilim dallarının teknolojisi olduğu ve araştırmayla beraber gelecekte de önemini yitirmeyeceği ve gelişmişlik düzeyi arttıkça bunun daha da belirginleşeceği söylenebilir. Avrupa Birliği Sürecinde müzakere konu başlıklarından birinin de İstatistik olması bu konudaki önemli göstergelerden biridir. Buna paralel olarak, ülkemizde sorumluların, araştırma ve istatistiği, gelişmiş ülkeler çerçevesinde önemserse, geleceğin daha güzel olabileceği aşikardır. İfade edilen güzelliklere sahip olabilmek için, araştırma ve istatistiksel yaklaşımın artarak kullanılmasıyla, Türkiye’nin, ekonomi, sağlık, güvenlik, eğitim ve benzeri tüm sektörlerine çok daha önemli katkılarının olacağı ise açık bir gerçektir.

 

Kaynaklar

  DİE, IV.Yüksek İstatistik Şurası Kitabı, Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü Matbaası, Ankara, 1984.

  DİE, 70 Yılda Devlet İstatistik Enstitüsü, Başbakanlık Devlet İstatistik Matbaası, Ankara, 1997.

  DİE, Türkiye İstatistik Yıllığı, Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü, Ankara, 2001.

  Güran, T., Osmanlı Devletinin İlk İstatistik Yıllığı 1897, Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü, Ankara, 1997.

  Kaptan S., Bilimsel Araştırma ve İstatistik Teknikleri, Bilim Yayınevi, 11.Baskı, Ankara, 1998.

  Kasap, R., “Kamu ve özel sektörde İstatistiğin kullanımı ve önemi”, Sağlık Eğitim Dergisi, 2(3), 32-35, 2000.

 Liesse, A., İstatistik (Çeviren:Suphi Nuri), Vakit Matbaa, İstanbul, 1934.

*Moles, A., Belirsizin Bilimleri: İnsan Bilimleri İçin Yeni Bir Epistemoloji (Çeviren: Nuri Bilgin), Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1993.

 Sprent, P., Statistics in Action, Penguin Books, England, 1979.

  Stigler, S.M., The History of Statistics:The measurment of Uncertainty before 1900, Harvard University Press, Massachusetts, 1986.

  Thirkettle, G.L., Bussiness Statistics, Macdonald&Evans, London, 1968

  http://www.biyoistatistik.com

  http://www.imd.org.tr

  http://www.dpt.gov.tr

  http://www.tuik.gov.tr

Önceki İçerikÇözüm?…
Sonraki İçerikBatumda Cumhuriyet Bayramı sevinci

YORUM YAP

Please enter your comment!
Please enter your name here

SON HABERLER

Gürcistan’ın başkenti Tiflis’e yeni havalimanı inşa edilecek

Gürcistan Başbakanı Irakli Kobakhidze, başkent Tiflis'te yeni bir havalimanı inşa etmeye karar verdiklerini duyurdu. Başbakan Irakli Kobakhidze, Başbakanlık Binası'nda başkanlık ettiği Bakanlar Kurulu toplantısında...

Gürcistan Trabzon Başkonsolosu Nikoloz Iashvili’den Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İlker Çakan’a teşekkür plaketi

Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İlker Çakan Gürcistan Trabzon Başkonsolosluğuna yeni atanan Başkonsolos Nikoloz Iashvili ziyaret ederek kendisine yeni görevinde başarılar dileyerek tebrik...

Türkiye-Kırgızistan lojistik işbirliği

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türkiye-Kırgızistan Kara Ulaştırması Karma Komisyonu’nda alınan kararlar doğrultusunda değerlendirmelerde bulundu. İki ülke arasında ulaştırma ve lojistik alanında iş...

Türkiye-Gürcistan-Azerbaycan Gümrük anlaşması

Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan arasında, Ağustos 2022'de imzalanan gümrük anlaşmasının onaylanması kararı Resmi Gazete'de yayımlandı 18 Ağustos 2022 tarihinde Bakü'de imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Azerbaycan...

SON YORUMLAR

error: Content is protected !!