Tarihi belgeler ve kaynak eserler incelendiğinde asırlar önce veya 1912-1913 yıllar en hareketli dönemler olduğu bilinir. Osmanlı Devleti ile Balkan devletleri arasında yapılmış olan savaşlar ve Osmanlı Devleti’nin Balkanlar’daki geri kalan topraklarını yitirmesidir.
Bu savaşlar nedeniyle Osmanlı Devleti bir zamanlar egemenliği altındaki topraklar üzerinde kurulmuş birkaç bağımsız devletlerle savaşmış ve yenilgiye uğramış olduğu bir gerçek olup tarihlerde yer alır.
1878’de imzalanan Berlin Antlaşması ile Osmanlılar önemli ölçüde Balkanlar’ın dışında bırakılmış, ellerinde yalnızca Makedonya, Trakya, Tesalya ve Arnavutluk kalmıştı. Berlin Antlaşması umulanın tersine bu topraklar üzerindeki paylaşıma son vermedi. Bulgaristan ve Sırbistan’ın durmak bilmeyen genişleme çabaları, Yunanistan’ın Makedonya’dan toprak istemleri ve Rusya’nın Balkan Slavları’nı kışkırtma çalışmaları bölgede gerilimi devamlığı görülür.
Bu sırada Rusya’nın Balkanlar’da artan gücünü kırmak amacıyla Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun Bosna-Hersek’i topraklarına katması bir dönüm noktası olur. Balkanlar’daki etkinliğinin engellenmek istendiğini gören Rusya, Balkan ülkelerini birleştirme çabaları hızlanır. Ruslar devamlı olarak yeni oyunlar hazırlarlar.
Önce Sırbistan-Bulgaristan, ardından Bulgaristan-Yunanistan, Karadağ-Bulgaristan ve Karadağ-Sırbistan arasında sözde dayanışma antlaşmaları yapıldığı duyulur. Böylece Balkan devletleri aralarında Osmanlı’ya karşı birlik oluşur. Bulgaristan ile Sırbistan’ın imzaladıkları antlaşmanın gizli ekinde iki ülke koşullar uygun olursa Osmanlıya saldırmayı ve Makedonya’yı aralarında uygun şekilde paylaşmayı kararlaştırırlar.
1912 ilkbaharında siyasi gelişmeler olurken Osmanlı, Trablusgarp’a saldıran İtalyanlar’la savaşmakta. Ülke içinde siyasi çekişme iyice kızışmış olup subaylar arasındaki siyasal görüş ayrılıkları emir komuta zincirini olumsuz bir biçimde etkilemiştir.
Mayıs 1912’de Arnavutlar bağımsızlık istemiyle ayaklandı. Bir yandan Trablusgarp Savaşı’nın öte yandan içi çekişmelerin güçsüz düşürdüğü Osmanlı ayaklanmayı bastırmak için gerektiği gibi davranamadığı kayıtlarda yer alır. I. Balkan Savaşı bu ortamda 8 Ekim 1912’de Karadağ’ın Osmanlı Devleti’ne savaş açmasıyla başlar. Bu savaşın duyurmasıyla diğer devletler de Karadağ örneğini izledi. Rusların Balkan Devletlerini kışkırtmasına Avrupa pek ses çıkartmadı.
Birinci Balkan Savaşı :
Osmanlı savaşa olumsuz koşullar altında başladı. Komutanlar arasında var olan anlaşmazlık ordunun gücünü zayıflatmaktaydı. Orduda geri hizmetler aksadığı için araç-gereç ve yiyecek sağlanamıyordu. Ayrıca Genelkurmay savaş tehlikesi belirdiği halde önlem almadığı gibi mevcut askerlerin bir bölümünü terhis etmişti. Osmanlının komuta kademesi birbirinden kopuktur.
Balkan Devletleri karşısında Osmanlılar hemen hemen tüm cephelerde yenilgiye uğradılar. Edirne-Kırklareli arasında saldırıya geçen Bulgar kuvvetleri Osmanlı ordusunu bozguna uğratarak Çatalca’ya kadar ilerler. Sırplar ile Yunanlılar Makedonya’yı işgal eder. Osmanlı düşman kuşatmalarına direnen Yanya, İşkodra ve Edirne dışında tüm Batı Trakya’dan çekilmek zorunda kalır. 28 Kasım 1912’de Arnavutluk bağımsızlığını ilan eder. Bu duruma göre Osmanlı Balkanlar’daki varlığı sona erdi. Bu son durum Osmanlıların gerileme dönemine rastlar.
Çatalca önlerine kadar gelen Bulgarlar daha ileri gidemeyeceklerini anlayınca Osmanlı Devleti ile 3 Aralık 1912’de ateşkes imzalanır. Ortaya çıkan bu yeni durum karşısında büyük devletler Balkan Yarımadası’nda yeni sınırları belirlemek üzere 17 Aralık 1912’de Londra’da bir konferans toplanır. Burada Osmanlı Devleti Edirne de içide olmak üzere Midye-Enez çizgisinin batısındaki yerleri Bulgaristan’a; Selanik, Güney Makedonya ve Girit’i Yunanistan’a; Silistre’yi Romanya’ya verecek, Arnavutluk’un bağımsızlığını tanıyacak 1912-1913 Balkanların en hareketli dönemi olur.
İkinci Balkan Savaşı :
Osmanlı’nın geride bıraktıkları toprakların paylaşılması Balkan Devletleri arasında çok gerginlik yaratır. Özellikle Makedonya konusunda çıkan anlaşmazlık gerginliği büyütür.
29-30 Haziran 1913 tarihinde gece yarısı Bulgaristan’ın Sırbistan ve Yunanistan’a birden saldırmasıyla II. Balkan Savaşı başlamış olur. Romanya ve Karadağ da Bulgaristan’a karşı savaşa girince Bulgarlar çok güç durumda kalırlar. Bundan yararlanan Osmanlı Devleti orduları Mitye-Enez çizgisini aşarak Kırklareli ve Edirne’yi geri alır. Buna rağmen Osmanlı çok küçüldü.
II. Balkan Savaşı önce Balkan devletlerinin kendi aralarında imzaladıkları 10 Ağustos 1913 tarihinde Bükreş Antlaşması daha sonra Osmanlı Devleti ile 29 Eylül 1913 tarihinde imzaladıkları İstanbul Antlaşması ile sona erdi. Bu antlaşmaya göre, Dimetoka Türk sınırları içinde kalmak üzere, Meriç Irmağı Türk- Bulgar sınırı olarak tespit edildi. Ayrıca Bulgaristan sınırları içinde kalan Türkler’e dört yıl içinde Osmanlı Devleti sınırları içine göç etme hakkı tanındı. Bulgaristan’da kalan Türkler ise din ve mezhep özgürlüğüne sözde sahip olacaklardı. Ama Bulgaristan da kalan Türkler devamlı baskı gördü.
Geçmişte meydana gelen olaylar olumlu veya olumsuz olarak konusuna göre etkileri zaman zaman da günümüzde görülmektedir. Bugünkü Balkan Devletlerini daha iyi tanımak için Balkanların siyasal yapısı konusunda ön bilgimiz olması yapacağımız geziye renk katacağı gibi Balkanların yakın tarihinin anlaşılmasına temel oluşturacaktır.