Anadolu’nun en eski yerleşim merkezlerinden biri olan Yozgat ilimiz, tarihin tüm dokusunu üzerinde taşıyan nadide illerimiz arasında yerini almaktadır. Medeniyetlerin buluşma noktası olarak mitolojideki yerini alan Yozgat, mitolojik öyküsüne bakıldığında Anadolu’da tarih devrinin başlangıcını sağlayan Hitit’lerin sınırları içerisinde, en kalabalık yerleşim merkezlerinden birisini teşkil ettiğini de gözler önüne sermektedir.
İç Anadolu Bölgesi’nde yer alan Yozgat ili, Bozok Platosu üzerinde yer almaktadır. Toprakları dalgalı ve engebeli bir arazi yapısına sahip olsa da, yaz mevsimini yayla havasını soluyarak geçirmek bir başka keyifli olsa gerek. Beş medeniyete ev sahipliği yapan güzel ilimiz Yozgat’ın tarihçesi de oldukça etkileyici. Şimdi Bozok yaylasının hâkim olduğu, Sürmeli’nin destanlaştığı bu nadide ilimizin, mitolojik öyküsüne kısaca bir göz atalım dilerseniz.
Yozgat ili içerisinde bulunan Alişar köyünde yapılan kazılardan elde edilen bilgiler, vesikalar, bu şehrin M.Ö.3000-2500 yılları arasında Etiler tarafından kurulduğunu göstermektedir. Daha sonra Frigyalılar ve Lidyalıların hâkimiyetine girmiş olsa da, bir ara Büyük İskender’in idaresinde kaldıktan sonra Kapadokya hükümdarlarından Aryat ailesinin hâkimiyetine girmiştir. M.Ö.200 yıllarında Büyük Roma İmparatorluğuna katılmıştır. M.S.395 yılına kadar Kadı Burhanettin’in idaresine daha sonra da Osmanlı Devletine bağlanmıştır. Bozok sancağı 1553 den 1808 tarihine kadar Çapanoğlu sülalesi tarafından idare edilmiştir. Sancak ile dönüştürülmüş ve Bozok adını almıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra Milletvekili Süleyman Sırrı İçöz tarafından TBMM sine sunulan vilayetin adı Yozgat olarak değiştirilmiştir. Yozgat’ın önemli tarihi yerleri olarak; Muşallim Kalesi, Çeşka yeraltı şehri, Kerkenes Harabeleri, Keykavus Kalesi, Alişar, Alacahöyük sayılabilir.
Yozgat yöresi bu güne kadar yapılan araştırmalara göre birçok uygarlığı misafir etmiş eski bir yerleşim yeridir. Alişar Höyüğü, Büyük nefes Harabeleri, Kerkenez Harabeleri, Mercimektepe ve Çelgeltepe’de yapılan yüzey araştırmaları ve kazı çalışmalarında Hitit’ler, Firig’ler, Med’ler, Pers’ler, Roma ve Bizans İmparatorluklarının bu bölgede hüküm sürdükleri tespit edilmiştir. Bölge Hititlerden günümüze kadar çok önemli kültür merkezlerinden biri olmuştur. Bilhassa Kuzey-Güney ve Doğu-Batı yolları üzerinde bulunması, Kültürün yayılması açısından önemini bir kat daha artırmıştır. Osmanlılar zamanında Sivas, Ankara yolu ile Kayseri-Sivas ticaret yolları bölgenin çevre yolu ile olduğu kadar doğu ve batı kültürleriyle ilişkisini de sağlamıştır. Kültür bir anlamıyla “Ulusların Yasam Biçimi” olarak tanımlayacak olursak, yukarda sayılan çeşitli uygarlıkların Yozgat’a katkılarını göz ardı edemeyiz. Tarihi kalıntıları medrese ve Camii’leri, köprüleri, konakları, sarayları, hamamları, edebiyatı, türküleri, manileri, yemekleri ve tabi güzellikleri ile bir kültür kenti olan Yozgat, bütün bu güzellikleri ülkemize ve dünyaya tanıtacak birikime sahiptir.
Yozgat e 88 karayolu üzerinde bulunması ve özellikle Hattuşaş’ın yakın olması ve Hattuşaş ile Kapadokya’yı birbirine bağlayan Atatürk yolunun il merkezinden geçmesi nedeniyle yabancıların uğrak yeridir. Bozok yaylası olarak da adlandırılan ve ilkçağlardan beri yerleşim yeri olan Yozgat, bozulmamış doğası, misafirperver sıcakkanlı insanları, sahip olduğu tabiat güzellikleri, mesire yerleri, yüksek ovaları, tarihi, kültürel, turistik değerleri ve kaplıcalarıyla gezilip görülmesi gereken en güzel illerimizden biridir. Tarihi zenginlikleri bakımından ismini duyurmuş olan Hattuşaş ve Kapadokya bölgeleri arasında kalan ilimiz, eski bir yerleşim yeri olarak tarihi zenginlikler bakımından da oldukça şanslıdır. İlimizde, Hititlerin Hattuşaş’dan sonra ikinci büyük kenti olan Kerkenez Harabeleri, Alişar Höyüğü, Büyük Nefes (Tavium) Mercimek Tepe, Çeska Kalesi, Behramşah Kalesi, gibi önemli tarihi ve turistik değere sahip yerler mevcuttur. Türkiye’nin ilk Milli Parklarından olan çamlık Milli Parkı, Akdağ Ormanları, Sebekpınarı Mesire alanı, Kazankaya Vadisi, ve Gelingüllü barajı gibi yerler spor, dinlence ve piknik alanlarıdır.
Tüm bu güzelliklerin yanı sıra, Yozgat’ın yönetiminde büyük yeri ve önemi olan Yozgat Valisi Sayın Necati Şentürk beyefendinin şair ruhundaki ince dokunuşu, halkla iç içe bütünlük sağlaması, güler yüzündeki tebessümle ifşa ettiği bakışları, halkının hep yanında bulunması ayrı bir önem taşımaktadır. Yine Yozgat’ın bu günlere gelmesinde en büyük rolü ve emeği olan Yozgat Belediye Başkanı Sayın Yusuf Başer’de güzel bir misyon üstlenerek, sanat ve sanatçıya verdiği önemi Sürmeli Şiir Festivaline olan katkıları ile göstermiştir. Onun her daim gülen yüzü, halkla kucaklaşması, büyük küçük demeden sorunlara eğilim göstermesi, Yozgat halkının sevgisini kazanmasında etkin olmaktadır.
Hangi sanatkâr vardır ki, Yozgat ilini görüp de şiirine, makalesine konuk etmesin. Hangi ressam vardır ki, Yozgat ilini görüp de, tuvaline resmetmesin. İşte Nida Tüfekçi’de Yozgat ilinin güzelliklerinden etkilenerek, dillere dolanan türküsünü kaleme almış, Yozgat halkına armağan etmiştir.
Dersini almış da ediyor ezber
Sürmeli gözlerin sürmeyi neyler (Aman, aman ben yârelendimi, aman)
Bu dert beni iflâh etmez deleyler
Benim dert çekmeye dermanım mı var (Aman, aman sürmelim aman)
Nida Tüfekçi