Araştırma, Gazi Üniversitesi Fen Fakültesi İstatistik Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Reşat Kasap’ın danışmanlığında, araştırmacı olarak Fatma Feyza Gül, Gülsüm Altın ve Mehtap Güler ile birlikte yapılmıştır.
Çalışmada ham veri ve hazır veri olmak üzere iki çeşit veri tipi kullanılmıştır. Bu çalışmada işsizliğin üzerinde etkiler oluşturan ihracattan elde edilen gelir, enflasyonda ki değişimler, yıllara göre değişen mevsimlik işçi sayısı, yıllara göre değişen yıllık nüfus artışı, kayıt dışı istihdam, ek işte çalışan birey sayısı, dört kişilik bir aileye düşen yoksulluk sınırı, teknolojinin ilerlemesiyle birlikte tarımda artan işsizlik ve Türkiye’de yedi bölgedeki işsizlik dağılımı incelenmiştir.
Bu çalışmada ihracattan elde edilen gelirlerin ekonomiye sağladığı katkı irdelenirken, enflasyondaki değişikliklerle birlikte dönemlik çalışan işçi sayıları hakkında bilgi verilmeye çalışılmıştır. İşsizlik ile ekonomik büyüme konjonktürel değişimler ve dönemlik işçi sayıları arasında doğrusal regresyon modeli kurulmuş ve 2003-2011 yılları arasındaki değişkenlere genel olarak baktığımızda;
Ek çalışan etkisi: Çalışmayan ama çalışabilir çok sayıda kişinin mevcudiyeti geniş bir potansiyel edir. Türkiye’de ek çalışan etkisi cinsiyet bakımından incelendiğinde daha çok kadınlarda işgücü oluşturmakta ve kriz koşullarında güçlü bir ‘ek çalışan etkisi’ meydana getirmekt kendini gösteriyor. Bunun başlıca nedeni Türkiye’de kadınların işgücüne katılımının düşük olmasıdır(http://www.izafet.com).
Kayıt dışı istihdam: Kayıt dışı istihdam resmi kayıtlara girmediği için belirlenen ekonomik değişkenler açısından (işsizlik, enflasyon gibi) gerçek değerlerinden farklı sonuçlar çıkaracağı için ekonominin durumu hakkından yanlış bilgi verir. Bu yanlış bilgilerden yararlanılarak bulunan veriler mali politika açısından incelendiğinde beklenen sonuçları vermeyecektir. Bu beklenen sonuçların vermemesi de işsizlik gibi çözümü aranan bir sorun için içinden çıkılmaz bir hal alabilecektir.
Vergi: Kayıt dışı istihdam sonucu ortaya çıkan diğer bir önemli sorun ise devletin vergisinin azalmasıdır. Araştırmamızda belirttiğimiz etkenlerden biri olan vergi için kayıt dışı istihdam sonucu, şirketlerin ya eksik vergi vermesi ya da hiç vermemesi gibi bir sorun ortaya çıkarmaktadır. Yani devletin vergisi azalmaktadır. Bu vergiyi az verme ya da vermeme sorunu aslında işletmeciler için cazip olduğundan, yani, daha az para daha çok işçi politikasını benimsedikleri için bu sorunlar ortaya çıkmakta ve işsizliğe çözüm bulunamamaktadır (http://www.kasifproje.com).
Nüfus artışı: Ekonomik değişkenlerimizden biri olan nüfus artışı incelendiğinde işsizlik için sorun olarak görülmektedir. Halbuki dinamik genç bir nüfus bir ülkenin kalkınmasında dezavantaj değil avantaj olarak görülmelidir. Ancak bunun avantaj olabilmesinin yollarından birisi nüfus artış hızıyla orantılı olarak yatırımları arttırmaya yöneliktir.
Teknoloji: İnsanlarımızın işsiz kalmasına sebep olan nedenlerden biride teknolojidir. Her ne kadar teknolojik gelişmeler ülke kalkınmasını sağladığı düşünülse de, kısa ve çok emek harcamadan, çok para kazanmak gibi hayallerimizi gerçekleştirse de bazen, insan emeğini yok sayarak işsizliğe sebep olmaktadır. İnsana da ihtiyaç duyulan kesimlerde (özellikle tarımda, fabrikalarda vb) insanların yerini makineler alarak işsizliğin daha da artmasına neden olabilmektedir.
İthalat – İhracat: İthalat ve ihracat incelendiğinde bu iki değişkenin aslında birbirine bağlı olduğu görülmektedir. Çok fazla miktarda yapılan ithalat aslında ihracatın da azalmasına neden olmaktadır. Yani ithalat ülkeyi ekonomik anlamda başka ülkelere bağımlı kılmaya sebep olabilir. Yaptığımız regresyon analizinde de ihracatın artması işsizliğin azalmasıyla orantılı bir şekilde görülmüştür.
Turizm: Diğer değişkenimiz olan turizm incelendiğinde görülmüştür ki ekonomik açıdan bize fayda sağlayan turizm işsizliğin azalmasını da sağlamıştır. Ülkemize gelen yabancı turist ile yerli turistlerin yaptıkları harcamalar sonucu işletmeler daha çok insana ihtiyaç duymuş ve insanlarımız yazın çalışma imkanı bulmuştur.
Böylece mevsimsel dahi olsa bir işe sahip olmuşturlar. İşsizliğin azalması için bir çözüm olarak sunulabilecek turizm de yabancı ya da yerli turistleri ülkemize çekmek için gerekli ortamları hazırlamalı, yaptıkları harcama türleri anketlerden yararlanılarak belirlenmeli ve bu yönde çalışmalar gerçekleştirilmelidir.
Bölgelere bakacak olursak; 2003 yılında Akdeniz bölgesinde işsiz olan birey sayısı 3200000 iken 2004 yılında bu rakam artmıştır. 2004-2005 yılları arasında ani bir düşüş yaşanmıştır.2007-2008 yıllarında işsiz birey sayısı sabit kalmış 2009 yılında ise ani düşüş yaşanmıştır. Ege bölgesinde; 2003 yılından 2008 yılına kadar artış gözlenmiş 2008 yılından sonra düşüş yaşanmıştır. Marmara bölgesinde işsiz birey sayısı genel itibariyle artmış 2004-2005 yılları arasında bir düşüş yaşanmıştır.
İç Anadolu bölgesinde; 2004-2006-2008 yıllarında artış gözlenirken 2003 yılında en düşük seviyededir. Karadeniz bölgesinde; en fazla işsiz birey sayısı 2003 yılında iken 2004 yılında ani bir düşüş yaşanmış ve diğer yıllarda da bu seyir devam etmiştir. Doğu Anadolu bölgesinde; en fazla işsiz birey sayısı 2003 yılında iken 2004 yılında ani bir düşüş yaşanmış ve diğer yıllarda da bu seyir devam etmiştir. Güney Doğu Anadolu bölgesinde; 2003 ve 2004 yıllarında durağan bir süreç yaşanırken 2004 yıllarından sonra 2008 yılına kadar artış gözlenirken ve 2008 yılından sonrada yine bir atış olduğu görülmektedir. Bölgelere genel olarak baktığımızda ege, Marmara, iç Anadolu, güney doğu Anadolu bölgelerinde işsizli yüksek iken; Akdeniz, Karadeniz ve doğu Anadolu bölgelerinde ise işsizliğin diğer bölgelere göre daha az olduğu görülmüştür.
İşsizliğin kişiler üzerine etkilerinin ölçülmesi için anket çalışması yapılmıştır.
500 birey anket kapsamına dahil olmuştur. Ayrıca ankette beşli likert tipi tutum ölçeği kullanılmıştır.
Ankete 243 kadın, 257 erkek katılmıştır. Ankette ki değişkenlere genel olarak baktığımızda;
Cinsiyet: İşsiz olanların % 84.5’ini kadınlar,%15.5’ini de erkek bireyler oluşturmaktadır. Sonuçlardan da görüldüğü üzere geçmişten beri ülkemizde kadınların iş alanında geride kaldığını görmekteyiz. Gerçi bu oranlar her geçen sene azalmaktadır ama yine de %84 az bir oran değildir. Bu oranı azaltmak ise biz kadınların elindedir. Gerçi günümüzde kadınlar iş hayatında her türlü iş alanına atılmaya başlamıştır ama bizler de bunu daha fazla teşvik edici faaliyetler yaparak gerçekleştirmeliyiz. Bunu yapabilecek en etkili yöntem ise kadınlara erkeklerinde yapabileceği işleri yapabileceğini göstertip onların kendilerine olan güveninin arttırmak sayesinde olur.
Yaş grupları: İşsiz olanları %8.5’i 15-25 yaş grubunda, %23.9’u 26-35 yaş grubunda, %39.4’ü 36-45 yaş grubunda,%19.7’si 46-55 yaş grubunda,%8.5’i de 56-65 yaş grupları arasında bulunmaktadır. Sonuçlara bakıldığında çok iç açıcı bir tablo olmadığı görülmektedir. Normalde işsiz olanların daha çok 56-65 yaş arasında olması gerekirken (emekli olma durumundan dolayı) burada en çok orana sahip olan yaş grubu 36-45 yaş arasında olması işsizliğin ne boyutta tehlikede olduğunu göstermektedir. 36-45 yaş arasında olan insanların çalışma hayatında en tecrübeli olması gereken yaş grubu olması beklenirken bu yaş grubunda çok işsiz olması bir an önce tedbir alınması gerektiğini göstermektedir.
Eğitim durumu: İşsiz olan bireylerin % 4.2’si okuryazar değil, % 32.4’ü ilkokul mezunu, % 15.5’i ortaokul mezunu, % 33.8’i lise ve dengi okul mezunu, % 7’si yüksek okul mezunu, % 7’si lisans mezunu ve lisans üstünden mezun olup işsiz olan birey yoktur. Tabloya bakıldığında eğitim düzeyinin işsizlik için ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Eski zamanlarda insanlar liseden mezun olup devlette memur olma şansı buluyorken, şimdi lisans düzeyinden mezun olan insanların % 7’sinin işsiz kalmış olarak görmek çok acı bir durum. Görüldüğü üzere artık lisans düzeyinden mezun olmak yeterli değil, lisansüstü eğitim düzeyinden mezun olmak bize iş bulmada avantaj sağlar.
Medeni durum: İşsiz olan bireylerin % 80.3’ü evli, % 19.7’si bekardır. Her ne kadar bekar oranı az gözükse de insanlar evlenememe sebebi olarak işsizliği göstermektedir. Yaptığımız ankette insanların özellikle medeni durumunuz nedir sorusunun altına bekar şıkkını işaretledikten sonra altına işsiz olduğumuz için evlenemiyoruz yazması bizi bu sonuca götürmüştür.
Aylık gelir: İşsiz bireylerin % 66.2’si 500 TLden az gelire, % 16.9’u 501-1000TL arası gelire, % 11.3’ü 1001-1500TL arası gelire, % 2.8’i 1501-2000 TL arası gelire,% 2.8’i ise 2001TL
üzeri gelire sahiptir. Normal olarak 500 TL’den az gelire sahip olanlar büyük bir oranı oluştururken geri kalan insanların işsiz olduğu halde yüksek gelirlere sahip olması sahip olduğu menkul kıymetlerden kazandıkları para ile gerçekleştirmektedir. (örneğin evini kiraya vermiş olan insanlar)
Yabancı dil: İşsiz olanlardan %9.9 yabancı dil bilmekte, %71.8’i yabancı dil bilmemekte, %18.3 biraz yabancı dil bilmektedir. Oranlarda da görüldüğü üzere artık ülkemizde yabancı dil olmadan işe kabul olmak neredeyse imkansız. Hatta artık iş mülakatlarında tek bir dil yeterli olmamakta birden fazla yabancı dil bilenler alınmaktadır.
Bilgisayar: İşsizlerin % 23.9’u herhangi bir bilgisayar programı kulamla konusunda bilgi sahibiyken,% 76.1’i herhangi bir bilgisayar programı kullanımı konusunda bilgi sahibi değildir. Yukarıda yabancı dil için söylediğimiz yorumların yanında bilgisayar kullanımı da aranmaktadır. Sadece bilgisayar programı bilmek ya da sadece yabancı dil bilmek iş bulmada avantaj sağlamıyor. Her iki kategori birden aranmaktadır. Bilgisayar programları konusundan ne kadar bilgi sahibi olursak iş bulmada o kadar avantaj sağlarız.
Meslek edindirme kursu: Bakıldığında işsiz bireylerin % 76.1’i meslek edindirme kurslarının iş bulmada faydalı olduğunu düşünürken,% 23.9’u bu kursların iş bulmada fayda sağlamayacağını düşünmektedir. İnsanların bu kadar olumsuz düşünme sebebi ise bazılarının bu kursları deneyip ona rağmen iş bulamaması, bazılarının ise eğitim düzeyini göze alarak böyle bir düşünceye varmasından dolayı olmaktadır.