Tanımadığımız birisi ile karşılaşınca sıkça sorduğumuz sorulardan birisidir? Nerelisiniz? Cevap, örneğin Ankara’lı, İstanbul’lu gibi olabilir. İmralı. İmralı bir adanın ismi. Son zamanlarda da bir sürecin adı. Umarız ki, ülkemizin birliğine, bütünlüğüne, dirliğine zarar vermeyecek sonuç alınabilir bir süreç olur bu. Çoğu insanın aklından geçen İmralı kavramı aslında başka şeyi çağrıştırmaktadır. Önceleri terör örgütünün kurucusu, başı gibi ifadeler kullanılırken bu gün neredeyse bunun söylenilmesinden kaçınılıyor. Doğru değil mi? Doğru ama çözümde olmasın mı? Elbette çözüm olacak, arzu edilen bu. Sürecin içinde olanlar elbette koşulları daha iyi bilecektir.
Ama toplumun bildiği bir şey var, 7.000’e yakın şehit olan güvenlik görevlisi olmak üzere 40.000’e yakın kişinin öldüğü, yüz milyarlarca dolar düzeyinde ekonomik zarara verdiği kabul edilen bu örgütün başıyla bunun önlenmesi için görüşmeler yapılıyor. O zaman, diğer terör örgütü olduğu iddia edilen (yıllardır hüküm verilmediği için iddia demek gerekiyor) örgütle de görüşmeler yapılabilir mantığı ortaya çıkıyor ortaya. Bu kez de artık demokrasinin kesintiye uğramaması için uğratılmaması için görüşmeler yapılabilir mi? Bilinmez, bunu tarih gösterecek. Ülkemizdeki her bireyin özgürce, bir diğerinin özgürlüğünü zedelemeden, gerçek anlamda kanunlarında üstünde hukukun üstün olduğu bir ortamda özgürce yaşamaya hakkı vardır. Bu yapılmaya çalışılıyorsa ve de sonuç alınacaksa neden şimdiye kadar yapılmadı, yapılamadı.
Bir başka konu ise, Suriye olayı, daha önce belirtmiştim. Suriye konusunda yalnızız. Mültecilere neredeyse hiçbir ülke, kuruluş yardım etmedi. Bunu bizzat Sayın Başbakanımız da gerek ulusal gerekse uluslararası ortamlarda dile getirdi. Müslüman Arap birliği bile Suriyeli mülteciler için yardımda bulunmadı bırakın BM ve diğer ülkeleri ve bize vatanseverlerini (patriotlarını) vatanımızı korumak için veren ülkeleri. Yani, Suriye bize füze saldırısında bulunacak bizde onlara müttefiklerimizin bize verdiği patriotlarla savunma amaçlı cevap vereceğiz sadece öyle mi? Suriye bize saldırırsa, siz sadece savunmada mı kalın denmek istiyor. Öyle ya vatanseverler sadece savunma amaçlı, taarruz amaçlı değilmiş. Arkası gelir artık, Suriyeli mülteciler için kılını kıpırdatmayan dostlarımız bize silah satmak için yarışacaklardır herhalde.
Avrupa Birliği’nin kendi yarattığı kapitalizme karşı çaresiz gibi görünse de kapitalizm acımasız dişlerini çoktan gösterdi. Önce Arap baharı dendi, bu bahar Suriye’de cehenneme döndü. Şimdi de Mali’ye düzen getireceklermiş. Bu düzenin merkezinde sakın Mali’deki radyoaktif madde rezervi olmasın.
Kapısında bizi yarım asırdan fazla bekleten AB, Türkiye’nin gücüne ulaşamayan pek çok ülkeyi bu birliğe kabul ederken bizi oyalamasına karşı, Sayın Başbakanımızın haklı serzenişine katılmamak mümkün değil. Mecbur muyuz?