Sanık ayağa kalk!
Diye buyurdu ,kutsanmış cuntacıların omuzları tekmil yıldızlı,nefti üniformalı ,bağımsız yargıçları!…
Emir komuta zincirine, Allaha bağlılık gibi riayet eden o savcılar oluşturdu iddianameleri ve o yargıçlar kırdı kalemi
“Anayasayı tağyir,tebdil ve ilga etmekten
” diye başladılar,on yedi yaşında bir çocuğun yüzüne idam kararını okumaya
Son sözünü dahi söyletmeden “çat” diye kırdılar kalemi!…Devlet eliyle taammüden adam öldürüldü
Hem de kaç defa!
Anayasa’yı tağyir etmek!..Yani başkalaştırmak!
Anayasayı tebdil etmek!…Yani değiştirmek!
Anayasa’yı ilga etmek!..Yani yok saymak!
İşte bu fiilleri işlemek
Değil işlemek bu fiilleri işlemeye niyetlenmek,düşünmek dahi büyük suçtu!O suçun cezası da tartışmasız ölümdü!..Gün doğmadan ,Ceza Kanununda belirtildiği şekli ve sinsilesiyle ,asılmak suretiyle hayatının sona erdirilmesi
***
Otuz bir yıl önce
12 Eylül 1980 Cuma günü
O gün, çocukların sokağa çıkıp da oyun oynamalarına izin verilmedi
Çocukların mahalle maçı yaptıkları o sokaklar postal izleriyle doldu ve başı miğferli askerilerin, elleri tetikteydi
Mermi sürülmüştü namluya ve hepsinin de emniyet düğmesi açıktı
Artık hiçbir şeyin ve hiç kimsenin emniyette olmadığı bir çağ başlıyordu
Türkiye tarihi için acı ve işkencenin devlet politikası haline geldiği bir utanç dönemiydi gelen
Cuntacılar, silah zoruyla ve cebren ülke yönetimine el koydu! İlk iş olarak Anayasa’yı ortadan kaldırdılar, TBMM’yi ve siyasi partileri kapattılar, Belediye Başkanlarını devirip yerlerine Milli Güvenlik Konseyince atama yapıldı
Ne meşruuydular ne de yasal!..Kendilerini yasal kılacak tüm yasa ve kurumları ortadan kaldırmışlardı
Onları meşru kılacak tek şeyse ;halk iradesine saygı duymalarıydı ki özellikle belediye başkanlarını görevden alarak, halk iradesine karşı ne kadar duyarlı olduklarını da göstermiş oldular!
12 Eylül paşaları, bizzat,
“Anayasayı tağyir, tebdil ve ilga etmişlerdir”
Bizzat işledikleri bu suçu, yok sayarak; bu fiilleri işlemek niyetinde olanları sağcı, solcu sıfatlamasıyla idam etmişlerdir. Ortada bir suç varsa o suçu yalnız ve yalnız 12 Eylülcüler işlemiştir.
***
Anayasal düzeni silah zoruyla ortadan kaldıran 12 Eylülcüler, 1982 yılında kendi Anayasalarını yapıp bu Anayasayı halka dayatmıştır
O anayasa kabul ve ilan olduğu günden beri hep tartışılmış, istisnasız her kesimin eleştirisini almış, almaya da devam etmektedir.
Cuntacılar, işledikleri suçların bilincindeydi ve gelecek nesillerinin kendilerini yargılayacakları hususunda hiç tereddüt etmiyorlardı o nedenle de Anayasa’nın Geçici 15.maddesine, yaptıkları hiçbir fiilden dolayı yargılanamayacakları hükmünü eklediler. Cinayetlerini ve işledikleri anayasal suçu yine kendi anayasalarıyla güvence altına aldılar
Aradan geçen yıllarda 12 Eylül kültürü kurumsallaştı
12 Eylül Anayasası da bir şekilde içselleştirildi. Hep darbe korkusuyla yaşadık. Yıllarca yasaklarla uğraştık!
***
Şimdilerde yeni Anayasa yapılması gündemde
% 50 gibi bir oy nispetiyle tek başına iktidar olan AK Parti bu sivil inisiyatifi değerlendirmek istiyor
Bu olumlu bir adım!
Ama
12 Eylül’le hesaplaşmadan ,yeni bir anayasa nasıl olacak?
12 Eylül’le hesaplaşmak, Evren’i yargılayıp hapsetmek kadar basit algılanmamalıdır
12 Eylül’le hesaplaşmak,12 Eylül’ün kurumsallaştırdığı o çarpıklıkları ortadan kaldırmakla ilgilidir.
12 Eylül zihniyetince; üniversitelerin özerk ve demokratik yanını ortadan kaldırmak ve birer bilim yuvası olmaktan çok, siyasi iradenin yedeğine girmiş üniversiteler yaratmak için üretilmiş Yüksek Öğretim Kurumu(YÖK) kaldırılmalıdır. Üniversiteler özerk ve demokratik bir yapıya kavuşturulmalıdır.
İlköğretim müfredatı gözden geçirilmeli,12 Eylülcülerin vicdan hürriyetini yok sayan “zorunlu ders” uygulamaları, vicdanı kriterlere göre ele alınmalıdır.
Halkın iradesi üzerinde hiçbir güç olmadığı yasalarla desteklenmelidir. Kişisel hak ve hürriyetler, çağdaş normlarda Anayasa’yla güvence altına alınmalıdır.
Sivil Toplum ön plana çıkartılmalıdır. Sivil toplum yapısını temsil eden Sivil Toplum Örgütlerini, çeşitli bakanlıklara bağlayarak, zapt-ı rapt altına almak isteyen 12 Eylül mantığı ortadan kaldırılıp, sivil toplum örgütlerine özerklik getirilmeli, sivil örgütlenme Anayasal güvence altına alınmalıdır.
Barınma, sağlık ve eğitim, yurttaşlık adına temel hak ve hürriyetlerden sayılmalı ve devlet güvencesine alınmalıdır.
12 Eylül ve onun yarattığı hukuksuzlukla her platformda, hiç çekinmeden yüzleşilmelidir. Üzerine sünger çekerek değil, bir daha asla tekrar etmemesini sağlamak için, her yanının elden geçirilmesi gerekmektedir.
Yeni bir Anayasa kesinlikle şarttır
Toplumun her kesiminin katkısı sağlanmış, aleniyet ilkesi çerçevesinde ele alınmış, bu ülkeyi bir bütün olarak ortaya koyan ve insan odaklı bir Anayasa