Cuma, Mayıs 17, 2024
tr
Ana Sayfa DÜNYA K.K.T.C İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat: "Çözüm; iki ayrı...

K.K.T.C İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat: “Çözüm; iki ayrı federe devlet, tek federal cumhuriyettir”

Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN

  Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde; 1994-1995 yılları arasında Eğitim Bakanlığı,1995-1996 yılları arasında Başbakan Yardımcılığı, 2004-2005 yılları arasında Başbakanlık, 2005-2010 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı görevlerinde bulunan K.K.T.C. İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat  “Kıbrıs’ın dünü ve bugünü ” konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;

Kıbrıs’ın dünü ve bugününü değerlendirir misiniz?

  “Bu özel bir sorudur. Herkesin mutlaka bakması gereken,  değerlendirmesi gereken bir konudur. Kıbrıs’ın geçmişi ile bugünü arasında tabi çok büyük farklar var. Elbette 1974 Barış Harekâtı ile ortaya çıkan bugüne gelişte çok önemli bir dönüm noktasıdır. Onun öncesine gitmek istemiyorum. Çünkü onun öncesi yokluk, baskı, dışlanmışlık ve yaşam mücadelesi yıllarıydı. Ama 1974’den sonra koşullar değişti. 1975’de Kıbrıs Türk Federe Devleti kurulmuş oldu. Zaten Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kıbrıs Türk Federe Devletinin bir isim değişikliğiyle oluşturulmuş yeni bir aşamasıdır, bir farkı yoktur, anayasası bile tamamen aynıdır.

Kıbrıslı Türkler 2004 yılına kadar dünyada çok farklı bir imaj yarattılar

  1974’de Barış Harekatından hemen sonra devletleşme sürecine giren, daha doğrusu devletleşme sürecinde yeni bir aşamaya ulaşan Kıbrıslı Türkler 2004 yılına kadar dünyada çok farklı bir imaj yarattılar. Türkiye hükümetlerinin de katkısıyla Kıbrıslı Türkler uluslar arası alanda çözüm istemeyen, 1974 Barış Harekatı ile oluşmuş statükoyu muhafaza etmeye çalışan, bunu zaman içinde yasal hale getirmeye çalışan bir halk olarak görüldüler ve Türkiye’yi de yine çözüm istemeyen Kıbrıs’ı bölmeye çalışan, Kıbrıs’ın kuzeyinde ayrı bir devlet, Türkiye’ye bağlı bir Kuzey Kıbrıs isteyen bir devlet olarak görüldüler. Bu 2004 yılına kadar böyle geldi.

 
                                     
                               K.K.T.C. İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat-
                               Sonsöz Gazetesi Köşe Yazarı ve Habergünebakış
                                            Haber Sitesi Editörü İlker Çakan
 
Kıbrıslı Türklerin yarattığı imajı değiştirdi. Dünya şok oldu

  Ama aslına bakarsanız 2002 yılına kadar böyle geldi. 2002 yılında Türkiye’de dış politika ve Kıbrıs’a yönelik siyasette önemli değişiklikler yaşanırken, 2003 yılı sonunda da benim lideri olduğum partinin seçimleri kazanmasıyla, birinci parti olmasıyla 2004’de kurulan hükümet Birleşmiş Milletlerin sunduğu, önce Kıbrıslı Türkler tarafından red edilen, Denktaş bey tarafından red edilen Annan Planının yeniden görüşülmeye başlanması ve 2004 yılı 24 Nisanında referanduma sunulması, referandumun sonucunda; Kıbrıslı Türklerin evet, Kıbrıslı Rumların hayır cevabı vermesi az önce söylediğim dünyada Kıbrıslı Türklerin  yarattığı imajı değiştirdi. Dünya şok oldu. Hani Kıbrıslı Türkler çözüm istemiyordu dediler. Hani de Kıbrıslı Türkler  adanın bölünmesini istiyordu, Türkiye’ye bağlanmak veya yeni bir devlet peşindeydi.

Kıbrıslı Türkler dünyadaki imajını, imajlarını değiştirmeyi başardılar

  Herhalde bu doğru değildir dediler. Sonrasında da biz bu politikayı sürdürmeye devam ettik. Benim Cumhurbaşkanlığı döneminde 2010 yılına kadar, Kıbrıslı Türkler dünyadaki imajını, imajlarını değiştirmeyi başardılar ve tamamen izole edilmiş, tamamen baskı altında tutulan bir halk  ilk defa dünyalık bir halk haline geldi ve dünya Kıbrıslı Türkleri tamamen farklı bir gözle görmeye başladı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 1998’de Kıbrıs’ın kuzeyinden Türkiye’nin sorumlu olduğunu, malını kaybetmiş Kıbrıslı Rumların kullanım kayıplarının Türkiye tarafından karşılanması gerektiğine karar verdi ve Türkiye’yi Kıbrıslı Rum  mal sahiplerine tazminat ödemeye mahkum etti. 2004 yılında yarattığımız yeni imajla  ve bunu sürekli kılmakla  dünyaya durumumuzu açıklıkla anlatarak yarattığımız yeni imajla  2010 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yeni bir karar alarak Kıbrıslı Rumlara, Kıbrıs Türk makamlarına başvurun, sorununuzu onlar çözecek dedi.

Türkiye 1998’de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin aldığı mahkumiyet kararı ile karşılaştığı ağır tazminatlardan ve suçlamalardan kurtuldu

  Böylece Türkiye 1998’de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin  aldığı mahkumiyet kararı ile karşılaştığı ağır tazminatlardan ve suçlamalardan  kurtuldu. Türkiye, Güvenlik Konseyinden 1962 ‘den beri ilk defa  üyelik sorunu sürekli gündeminde olduğu halde, Türkiye  Güvenlik Konseyinin üyesi oldu. Niçin? Çünkü Türkiye  çözüm istediğini 2004’de ispat etti. Kıbrıs sorununun çözümünü istedi, Kıbrıslı Rumlar istemedi bu nedenle Türkiye cezalandırılmamalıdır  anlayışıyla  Türkiye iki yıl boyunca Güvenlik Konseyi üyeliği yaptı. Türkiye ekonomik olarak daha iyi bir noktaya geldi. Daha güçlü bir noktaya geldi. Yabancı yatırımlar arttı. Uluslar arası  alanda Türkiye’nin kredi limitesi  arttı. Bunun da sebebi yine Kıbrıs’taki siyaset değişikliğidir.

Rum tarafı hayır deyince Kıbrıslı Türkler dünyanın parçası olamadı

  Bizim çabalarımızla 2004’deki referandumda olduğu gibi ete-kemiğe bürünmesidir. Dolayısıyla bizim referandumdaki davranışımız hem Kıbrıslı Türkleri ama aynı zamanda da Türkiye’yi uluslararası alanda ön plana çıkardı. En büyük yararı aslında  bu yeni durumdan Türkiye gördü. Çünkü Kıbrıslı Türkler maalesef uluslar arası hukuk karşısında referandum da evet demekle büyük şeyler kazanamadı. Çünkü uluslar arası hukuk değişmedi. Rum tarafı hayır deyince Kıbrıslı Türkler dünyanın parçası olamadı. Ama zaten Türkiye dünyanın parçası olduğu için, Türkiye bu avantajı kullanma imkanını buldu ve bugün Türkiye dünyada sorununu çözen, sorunlarla yakından ilgilenen önemli bir ülke haline geldi. Buna Kıbrıs sorunundaki politika değişikliğinin katkısı oldu. Dolayısıyla eski Kıbrıs’la şimdiki Kıbrıs’ın farkı budur. Tabi söylenecek çok şey var,  kalkınma da fazla oldu, binalar yapıldı, oteller yapıldı. Onlar maddi şeylerdir. Ben uluslararası alanda  Kıbrıslı Türklerin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin  ve Türkiye’nin geldiği nokta bakımından  Kıbrıs sorunun önemini, Kıbrıs sorunundaki tutumumuzun önemini vurguladım.

Rum Lideri Hristofyas anlaşma yapmaktan çekiniyor, korkuyor

  Karşılıklı iki görüşmelerde biz ne istiyoruz, onlar ne istiyor? Birleşmiş Milletler ne istiyor?

Kıbrıs Rum tarafının şu andaki liderlerinin ( bundan öncekinin değil) şimdiki liderlerinin çözüm istediğini düşünüyorum. Bundan önceki liderleri Kıbrıslı Türkleri egemenlikleri altına almak istiyordu. Şimdiki liderleri çözüm istiyor. Çözüm istiyor ama Kıbrıs Rum tarafında öylesine  ön yargılar var ki halkın, kurumların, siyasi partilerin, kilisenin, çeşitli kuruluşların  öylesine ön yargılı duruşları var ki Rum Lideri Hristofyas  anlaşma yapmaktan çekiniyor, korkuyor. Yoksa kendisi istiyor. Birleşmiş Milletler tabii ki çözüm için uğraşıyor. Ama oda Annan Planındaki fiyaskodan sonra başarılı olup, olmayacağı ilgili endişeler yaşıyor ve aktivitesini aşağılara çekiyor, çok aktif durmuyor.

 
                                         
                                             K.K.T.C. İkinci Cumhurbaşkanı
                                                     Mehmet Ali Talat
 
Yunanistan, Kıbrıs sorunundan biraz uzak durmaya çalışıyor.

Türkiye ile karşı karşıya gelmek istemiyor

  Bunun dışında tabi Türkiye ve Yunanistan ve büyük ülkelerden biri, Yunanistan, Kıbrıs sorunundan biraz uzak durmaya çalışıyor. Çünkü Türkiye ile Kıbrıs sorunu ilişkisi, Türkiye’nin Kıbrıs sorunu ile ilişkisi onunla eşdir. Yunanistan Türkiye ile bu konuda rekabet etmek istemiyor. Bundan dolayı uzak duruyor, el altından ilgileniyor. Türkiye ile karşı karşıya gelmek istemiyor. Büyük devletler ABD, Avrupa Birliği ve özellikle Avrupa Birliği çözüm istiyor ama hiçbir kabiliyeti yok. Çözümü sağlayacak hiçbir kabiliyeti yoktur. Amerika Birleşik Devletleri; dünya devleti, süper güç, zaten başını diğer sorunlardan kaldıramıyor. Kıbrıs sorunu ile ilgilenmekten pek zamanda bulamıyor, istekte bulamıyor.

Şu andaki K.K.T.C:’nin şu andaki ekonomik ve sosyal durumu nasıldır?  Sizin dönemizle bugünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye ile bir protokol imzaladı ve bu protokolü uygulamadı

  Cumhurbaşkanlığımın ve Başbakanlığımın ilk yılları oldukça parlaktır. Şu anda durum felakettir. Hem küresel ekonomik kriz vurdu. Hem de ayrıca herhalde bugün yani görebileceğimiz en kötü idareciliği görüyoruz, idareleri yaşıyoruz. Ne Hükümetin, Ne Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun konuyla ilgili başarıları var. Sayın Eroğlu, Başbakan iken halka halka çok söz verdi. Başbakan olabilmek için çok önemli sözler verdi. Bu sözlerin hiçbirini yerine getirmedi. İkincisi Başbakanlığı döneminde Türkiye ile bir protokol imzaladı ve bu protokolü uygulamadı. Protokol, bütçeyi denk hale getirecek önlemler içeren protokoldü. Sayın Eroğlu halka aynen söylediği gibi, sonra yerine getirmediği gibi Türkiye’ye söyledi ve yerine getirmedi. Türkiye’ye verdiği sözleri, taahhütlerini yerine getirmedi ve hatta çevresine ben bunca yıl başbakanlık yaptım. Türkiye ile birçok protokol imzaladım ama hiçbirisini uygulamadım bile dedi.

Cumhurbaşkanlığınız döneminde Türkiye ile özellikle Başbakanımızla iyi bir diyolog halindeydiniz? Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yapabileceğim bir şeyse söz veririm ama yaparım. O yüzden ilişkilerimiz çok iyiydi

  Ben yapamayacağım sözü vermedim, verdiğim sözü de yaptım. Ben sadece Türkiye’ye karşı değil, halka karşı da böyle oldum. Ben eğer yapabileceğim bir şeyse söz veririm ama yaparım. Yapamayacaksam asla söz vermem. Şimdiki ile bizim aramızda fark budur. Şimdikiler söz veriyor, yapmıyor. Biz söz veriyor, yapıyoruz. Yapamayacaksak da söz vermiyoruz. Fark budur. O yüzden ilişkilerimiz çok iyiydi.

Türkiye ile iyi bir diyalog başarı getirir

  Gerek Türkiye Cumhurbaşkanı, gerek Türkiye Başbakanı ile Türkiye’nin kurumları ile bizim hiçbir sorunumuz yoktu. Türkiye ile iyi bir diyalog başarı getirir. Halbuki şimdiki hükümet Türkiye’ye söz veriyor, yasayı da yapıyor. Sonradan yasadan mağdur olanların kulağına eğiliyor diyor ki evet biz bunu yaptık ama mahkemeye başvurun da bozun bunu diyor.

Kurumlara ve halka Türkiye’yi jurnalliyor

  Çünkü Türkiye böyle istiyor. Böylece kurumlara ve halka Türkiye’yi jurnalliyor. Böylece o eylemler burada yapıldı. Türkiye aleyhine eylemler haline dönüşüyor. Bunun sebebi hükümettir, Eroğlu’dur.Onların kışkırtmasıyla, bu mitingler Eroğlu’nun ve Hükümetin yaptığı dedikodu ile sendikaların ve sivil toplum örgütlerinin yönlenmesi sonucu bu gayet açık ve net bunu herkes biliyor.Bu nedenle bir boşluk ve kaos oluyor.

Türkiye Büyükelçisinin değişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?

  Vallahi görünen şudur. Sayın Eroğlu protokol yaptı, protokolü uygulamamak için çünkü seçimleri vardı. Gürültü çıkartmadan protokolü imzaladı, sonra Cumhurbaşkanı seçildi. Cumhurbaşkanı olunca, Başbakanlıktan çıktı.

Örgütleri Türkiye’ye karşı kışkırtmış oldu

  Topu yeni Hükümetin kucağına attı ve dediğim gibi el altından da ne yapalım Türkiye istiyor, mecburuz yapacağız, siz mahkemeye başvurun yapın gibi şeyler söylemeye başladı. Örgütleri Türkiye’ye karşı kışkırtmış oldu. Buda büyük tepkilere yol açtı. Bu tabii ki son derece riskli bir oyundu. Bu oyunu ne yazık ki oynadı.

500 kişinin çalıştığı ve çalışanlarının oturma eylemi yaptığı Kıbrıs Türk Havayollarının kapanması olayını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kıbrıs Türk Havayollarının kurtarılması planı yapıldı
ve bunun için Türkiye 20 milyon lira ayırdı

  K.K.T.C. Havayollarının kapanması olayı çok ilginçtir. Sayın Eroğlu’nun Cumhurbaşkanı olması için kapatıldı. Şöyle oldu; Türkiye ile bir yandan istikrar paketleri yapılırken, birde Kıbrıs Türk Havayollarının kurtarılması planı yapıldı ve bunun için Türkiye 20 milyon lira ayırdı. On milyonunu verdi ve bunun karışlığında da Kıbrıs Türk Havayollarının başına Türk Havayollarından birisini geçirdi. Kıbrıs Türk Havayollarında istikrar tedbirlerini başlattı. Bunun için yanılmıyorsam 139 kişi Kıbrıs Türk Havayollarından çıkarılıp, ikram gibi işleri yapmak özel bir şirkete devredildi. Bu insanlar tabii protesto ettiler, tepki gösterdiler. Sayın Eroğlu, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine bir ay kala bu insanların(139 veya 134 kişinin) geri alındığını ilan etti.

Kıbrıs Türk Havayolları  kaderiyle baş başa kaldı

  Bunun üzerine Türkiyeli genel müdür istifa etti. Böyle rezillik olmaz dedi, ben anlaştığımız işi yapıyorum. Siz bunun bozarsanız, ben bu görevi yapamam dedi, istifa etti, çıktı-gitti. Bunun üzerine o insanlar geri döndü ama Kıbrıs Türk Havayolları da kaderiyle baş başa kaldı. Sonuçta da seçimlerden hemen sonra da Kıbrıs Türk Havayolları battı. Sebebi, müsebbibi Sayın Eroğlu’dur. Kıbrıs Türk Havayolları, Kıbrıslı Türklerin çok önemli bir değeriydi. Eğer bir anlaşma olsaydı Kıbrıslı Türklerin tarafından yeni devlete sermaye olarak konacak önemli bir değerdi. Onun çok önemliydi. Kıbrıs Türk Havayolları uçakları zaten kiralanmış uçaklardı. Bu uçaklar uluslararası kiracı şirketlere geri verildi. Bu uçakların sayısı zaman zaman yediye kadar çıktı ama son olarak 4 veya 5 uçak vardı.

Kıbrıs Rum kesimi ile görüşmeler konusunda sizin döneminizi ve

önceki dönemi nasıl değerlendiriyorsunuz?
İlk defa anlaştığımız ve anlaşamadığımız noktaları yazılı hale getirdik

  Biz o dönemde çok güzel şeyler yaptık. Bir kere Kıbrıs Rum tarafı bugüne kadar Rumların kabul etmediği birçok hakkımızı kabul etti. Biz tarihte ilk defa Kıbrıslı Rumlarla, Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik olarak müzakere edip, ilk defa anlaştığımız ve anlaşamadığımız noktaları yazılı hale getirdik. İki tane zirve anlaşması hariç, Hiçbir zaman ortak bir  metnin altında Türklerin ve Rumların imzası olmadı.1977 ve 1979 Doruk Anlaşmaları hariç, iki liderin altında imzası olan bir kağıt yoktur. Biz bunları da hazırladık. Çözüm konusunda epeyce ilerleme kaydettik ama Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, seçimi kaybedince şu anda durumun ne olduğunu bilmiyorum. Tıkanıklık olduğu gibi bir izlenim vardır.

K.K.T.C.’de yeni uygulamaya konulan beyaz kimlik olayını ve Mersin-Silifke-Taşçucu Belediyesinin K.K.T.C.’ye gidişlerde almış olduğu 12 TL. İşletmecilik ücreti K.K.T.C turizmini olumsuz etkiler mi?

K.K.T.C.’nin ekonomik ve sosyal gelişmesi için neler yapılması gerekir ve çözüm önerileriniz nelerdir? Tekrar Cumhurbaşkanlığına aday olacak mısınız?

200-250 binlik bir nüfus 70 milyonluk bir nüfusu absorbe edemez

Taşucu Belediyesinin K.K.T.C.’ye gidişlerde vatandaştan aldığı 12 TL. İşletmecilik parası K.K.T.C. turizmini olumsuz etkiler. Bakın ben size bir şey söyleyeyim. Türkiye 70 milyon, Kıbrıs 200-250 bin nüfusa sahiptir. 200-250 binlik bir nüfus 70 milyonluk bir nüfusu absorbe edemez.

Türkiye vatandaşlarına K.K.T.C. vatandaşlığı verilemez. Bir miktara verilebilir

  O nedenle Türkiye vatandaşlarına K.K.T.C. vatandaşlığı verilemez. Bir miktara verilebilir, tümüne verilemez ama buraya gelmiş, uzun yıllar kalmış insanlara daimi ikametgah hakkı vererek işte beyaz kimlik odur. Sadece siyasi haklarını kullanamama, seçilme haklarını kullanamama dışında belirli yıl burada kalmış olanlara oturma izni verilmesi daha doğrudur diye düşünüyorum. Şu anda belki de vatandaş yapmaya kalkarsanız, 20-30 bin daha yaparsınız. Nüfus bu şeklide çoğalamaz. Dolayısıyla da buna bir çare bulmak gerekir. Çare de daimi ikametgah hakkı vermektir. Beyaz kimlik dedikleri odur. Böylece insanlar kaçak duruma düşmesinler.

Türkiye’nin açtığı pencere tek başına yetmiyor

  Ekonomik açıdan K.K.T.C.’nin kalkınabilmesi için yapılabilecek bir sürü proje var. Bunlarla ilgili çalışmak lazımdır ama unutmamak gerekir ki burada çok ciddi izolasyon vardır. Uluslararası pazardan izole haldeyiz. Türkiye bize bir yol oluşturuyor, pencere açıyor ama Türkiye’nin açtığı pencere tek başına yetmiyor. Bu ülkeden Avrupa’ya patates ihraç edemeyiz. Niçin? Çünkü Avrupa kendisine ihraç edilecek orijin yani patates için yetiştirilen ülkede bazı testler yapar. Türkiye üzerinden satacak olsanız bile nerede yetiştiğini sorar, Kıbrıs’ta yetiştiğini tespit eder. Burada bazı testler yapar aksi halde buna izin vermez. Avrupa’ya hayvansal ürünleri ihraç edemeyiz. Uçuşlarda direk sefer yapamayız. Uçaklar mutlaka İstanbul, İzmir ve Adana’ya inecektir. Bu da ek masraf demektir. Yolculuğun pahalılaşması demektir.

Kıbrıslı Larnaka üzerinden uçmaya başladı

  Kapılar açıldıktan sonra kuzey-güney sınırı açıldıktan sonra birçok insan gerek turist, gerek Kıbrıslı Larnaka üzerinden uçmaya başladı. Hem Kıbrıs Türk Havayollarına bir darbe oldu. Hem de Ercan Havai İşletmesine bir darbe oldu. Dolayısıyla izolasyonlar çok önemli hale geldi. Bunlardan kurtulmak zorundayız.

O günün şartlarını bugünden ne olacağını kimse bilemez

  Bunun için var gücümüzle çalışmalıyız. Bunun için çözümü elde etmek için çalışmalıyız. Çözümü elde edersek bütün izolasyonlar biter. Ama elde edemezsek bile, Rumların engeli ile elde edemesek bile  dünyadaki imajımız değişir, daha da değişir ve izolasyonlar anlamsız hale gelir, çirkin hale gelir ve dünya bunu değerlendirir. Bence yapılması gerekten belli başlı şeyler bunlardır. Şu anda Cumhurbaşkanımız var. Cumhurbaşkanlığı seçimine daha dört yıl vardır. O günün şartlarını bugünden ne olacağını kimse bilemez. O yüzden şimdiden bu konuda bir şey söylemek mümkün değildir.

Kıbrıs Türk halkına mesajınız nedir?

Kıbrıs sorununun çözümünü K.K.T.C. açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kıbrıs sorununun çözümü bizim ihtiyacımızdır

  Kıbrıslı Türkler Kıbrıs sorununun çözümünü önemsemeye devam etmelidir. Kıbrıs sorununun çözümü bizim ihtiyacımızdır. Bunun iyi anlaşılması lazımdır. Şu andaki Cumhurbaşkanı ve Hükümet Kıbrıs sorununu çözmek niyetinde değil, çözmek ister görünmek niyetindedir. Çözmek ister görünmekle, çözmek istemek farklıdır. Biz çözmek istemeliyiz. Çünkü esas olan çözümdür. İzolasyonlardan çözümle kurtulacağız. Yoksa çözüm ister görünmekle izolasyonlardan kısmen kurtuluruz.

Kıbrıs sorununun çözümünü Türkiye açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye, Kıbrıs sorununu çözemezse sürekli kısıtlanacaktır

  Kıbrıs sorunun çözümü Türkiye açısından ise Türk halkının bu politikayı desteklemesi lazımdır. Çünkü Türkiye içinde çözüm önemlidir. Çözüm politikası ve çözüm önemlidir. Türkiye bir dünya devleti olacaksa ki her gün bu konuda büyük adımlar atıyor. Bir dünya devleti olacaksa ki çıkarınadır.

Kıbrıs sorunu çözülmezse, Türkiye Avrupa Birliğine giremez

  Türkiye, Kıbrıs sorununu çözemezse sürekli kısıtlanacaktır. Diğer örneği sorumlu kim olursa olsun Kıbrıs sorunu çözülmezse, Türkiye Avrupa Birliğine giremez. Çözülürse girebilir mi? O başka bir şeydir. Çözülmezse giremez o kesindir. O yüzden Türkiye’nin çıkarı da Kıbrıs sorununun çözümündedir.

Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin Kıbrıs sorunun çözümü konusundaki  çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
  Kıbrıs sorunun çözümü konusunda Türkiye Cumhuriyeti çözüm istiyor, görüşü iyidir, çalışıyor.

Kıbrıs sorununun çözümü konusunda Türk ve Rum neler istiyor,

çözüm nerede odaklanıyor? Çözümü belirli bir noktaya  getirmek için

neler yapılması gerekir?
 
                                        
                                K.K.T.C. İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat
 
Çözüm için uğraşması gereken, çözüme ihtiyacı olan Kıbrıs Türk tarafıdır

  Rum tarafının kesin olarak ne istediğini kesin olarak kimse söyleyemez. Ama benim izlenimim çözüm istediği yönündedir ama kendi arzuladığı gibi bir çözüm istiyor. O da bizde yok. Mesele budur. Ama Rum tarafı uluslar arası tanınmışlığı olduğu için, Avrupa Birliği üyesi olduğu için çözüme bizim kadar ihtiyaç duymuyor. O daha rahattır. O zaman esnekliğiniz daha çalışkan olmalıdır. Şimdiki Hükümet ve Cumhurbaşkanı kulağının üstüne yattı. Ses ve seda yok, hiçbir hareket yok, istekte yoktur. Halbuki çalışması gereken, çözüm için uğraşması gereken, çözüme ihtiyacı olan Kıbrıs Türk tarafıdır. Benim söylemeye çalıştığım budur.

İki kurucu devlet ve tek bir federasyondur

  Bizim söylediğimiz bir federasyondur. İki kurucu devlet ve tek bir federasyondur. Onların istediği de budur. Ama şu andaki Rum ve Türk tarafı yöneticileri bu durumu şu sırada ister görünüyor. Bizim zamanında biz istiyorduk. Bence şu anda ister görünüyor. Türkiye Cumhuriyetinin gelecekte daha iyi bir performans sergilemesi ve izolasyonların kaldırılması için çözümün bin an önce olması gerekir. Yoksa Kıbrıslı Türkler yine tecrit edilmiş olmaya devam eder. Türkiye’nin de her sorununda,  her uluslar arası çabasında Kıbrıs sorununu karşısında bulacaktır Çözüm iki ayrı federe devlet, tek federal cumhuriyettir. Anlaşmamıza göre Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı dönüşümlü olmasıydı. O durum daha bir ayrıntıdır. Biz çalışmalıyız, beklemede olmaz. Kıbrıs sorununun kesinlikle çözülmesi gerekir ve bizim daha aktif olmamız gerekir.

Beş yıl Cumhurbaşkanlığı yaptınız. Başarılı ve iyi bir devlet adamı nasıl olmalıdır?

Vatandaş nasıl bir devlet adamı istiyor?

Cumhurbaşkanı bütün halkını kucaklamalıdır

 Vatandaşın nasıl devlet adamı istediğini bilmiyorum. Bir kere dediğim gibi sözünü tutmalıdır. Söz veriyorsa yapmalı, yapamayacaksa söz vermemelidir. Yalan söylememeli, halkına dürüst olmalı, partizan olmamalı, cumhurbaşkanı bütün halkını kucaklamalıdır. Buda çok önemlidir. Kin ve nefret o makamda yoktur. Olmamalıdır. O makamla bağdaşmaz. Bütün bu saydıklarım benden sonraki dönemde maalesef yerine getirilmedi. Sözler tutulmadı, yapılamayacak sözler verildi. Kendinden öncekilere kin ve nefretle yaklaşıldı. Dışlandı, aşağılandı. Kendilerinden olmayan insanlara acı çektirildi, baskı yapıldı, partizanlık yapıldı, vs.’dir.

Halk arasında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ile Kıbrıslı Türk vatandaşlar arasında bir soğukluk olduğu söyleniyor. Bu konudaki görüşünüz nedir?

Türkiye vatandaşlarını burada kimse hor görmez

  Bu davranışa bağlıdır. Türkiye’den gelen Türk buradakini aşağılarsa buradaki tepki gösterir. Mesele odur. Yoksa öyle durup, dururken Türkiye vatandaşlarını burada kimse hor görmez. Öyle bir şey yoktur. Ben her zaman açık sözlüyüm ve net konuşurum.”

YORUM YAP

Please enter your comment!
Please enter your name here

SON HABERLER

Gürcistan Başbakanı Irakli Kobakhidze’nin Türkiye ziyareti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gürcistan Başbakanı Irakli Kobakhidze ile düzenlediği ortak basın toplantısında verimli görüşmeler gerçekleştirdiklerini belirterek, “Türkiye’nin Gürcistan’ın toprak bütünlüğüne, egemenliğine, istikrar ve...

AB’nin düşünce kuruluşu EUISS’in raporu: “Türkiye dünyada dört kritik bölgede önemli güce sahip”

Merkezi Fransa'nın başkenti Paris'te olan Avrupa Birliği (AB) Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü (EUISS), Türkiye'nin küresel ölçekte yükselen konumuna dikkati çeken "Türkiye'nin Dünyadaki Kartları" başlıklı bir...

Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat: “KKTC ile ekonomik ilişkilerimizi geliştireceğiz”

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti(KKTC) Maliye Bakanı Dr. Özdemir Berova ile bir araya gelen Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat konuya ilişkin yaptığı açıklamada şunları...

TIR’cıların AB ülkelerinde vize sorunu

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç; TIR’cıların AB(Avrupa Birliği)ülkelerinde yaşadıkları vize sorunu ile ilgili olarak yaptığı açıklamada şunları söyledi; “AB ülkelerinin vize süreçlerinde adeta...

SON YORUMLAR

error: Content is protected !!