Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN
Demokrat Parti Rize-Çayeli eski ilçe Başkanı Selman Kalyoncu, “Demokrat Parti ve Türkiye’de siyaset” konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;
Demokrat Parti bugün sıkıntılı bir dönemden geçiyor
“Siyaset olarak Demokrat Partinin ismine baktığımız zaman geçmişi olan ve geçmişinde şehitleri olan bir siyasi partidir. Siyaset zamanla müdahalelere uğramış ve bu müdahaleler sonucunda siyasi partiler beli bir oranda erime yaşamıştır. Demokrat Parti bugün sıkıntılı bir dönemden geçiyor. Ama bu Demokrat Partinin siyasetten çekileceği anlamına gelmez. Düşünce olarak Demokrat Parti milletimizin kafasında yaşıyor. Ama siyasi parti olarak çok önemli bir görüntü olmayabilir. Demokratlar düşünce olarak mutlaka yaşamaya devam edecektir. Demokrat Parti gerçek anlamda bu ülkede demokrasiyi yaşatmak için mücadele verecektir. Demokrat Parti demokrasiye inananların partisidir.
Demokrasiye gönül vermiş bir insan olarak
Maalesef bugün iktidar olanların demokrasiyle uzaktan, yakından alakaları yoktur. Yapılan seçimlerin kişilerin dudakları arasında geçtiğini görüyoruz. Liderin istemediği insanların mebus olamadığı bir Türkiye’nin demokrasiyle yönetildiği söylenemez. Bu anlamda bugünkü iktidarın da çok büyük yanlışlar içinde olduğunu görüyorum. Sayın Başbakan temayül yoklamaları, mülakatlar diyor. Fakat hiçbirinin sonucuna katlanmıyor. Bu demokrasimizin ayıbıdır. Rize’den 15 tane insanımız partiye müracaat ederek milletvekili olmak istiyor. Kendileri bütün üyelerin katıldığı bir yoklama sonucunda belli bir sıra elde ediyor. Ama maalesef bu sıraya hiç kimse uymuyor. Dışarıdan gelen bu mülakat ve oylamalara katılmayan insanlar Rize temsilcisi ve milletvekili olarak gösteriliyor. Demokrasiye gönül vermiş bir insan olarak bu yapılanlardan utanç duyuyorum.
Gerçek bir demokrasiyle yönetilen bir ülke
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş yıldönümü olan yüzüncü yılını kutlayacağımız 2023 yılına maalesef çok kötü giriyoruz. Bu bizim için gerçekten ayıp bir durumdur. Onun için ülkemizin bir an önce demokrasiye kavuşmasını temenni ediyorum. Bu konuyu siyaset konuştuğum tüm arkadaşlara dile getiriyorum. İnşallah önümüzdeki günlerde bu işler düzelir. Gerçek bir demokrasiyle yönetilen bir ülke haline gelir.
Kinci siyasetin sonucunda parti bu noktaya geldi
Türkiye’de çok ciddi bir 28 Şubat süreci yaşandı. Bu süreç demokratların bölünmesine neden oldu. Bu sadece bölünmeyle kalmadı. Aynı zamanda belli bir kine dayalı bir siyaset haline geldi. Kinci siyasetin sonucunda parti bu noktaya geldi. Bu partiyi kuranlardan Sayın Demirel’in, Sayın Cindoruk’un, Sayın Mesut Yılmaz’ında bu işte payı var. Ama maalesef o bölünme Demokrat Parti’yi bu noktaya getirdi. Yoksa Demokrat Parti’nin Türkiye’nin çimentosu olduğunu herkes biliyor. Demokrat Parti gerçekten köylüsüne, işçisine, emeklisine sahip çıkan bir siyasi partiydi. Ama maalesef bunu idare edenlerin beceriksizliği sonucunda buraya geldi.
Birliğinizi ve beraberliğinizi bozmayın
Sayın Çilleri evinde ziyaret eden bir kişi olarak; sizin sorduğunuz soruların birkaç tanesini kendisine sormak fırsatım oldu. Kendisinin o günkü ifadesini size anlatıyorum. Sayın Genel başkanım siyasete dönmenizi bekliyorum. Bana verdiği cevap şuydu; “Birliğinizi ve beraberliğinizi bozmayın. Önümüzdeki günlerde birlikte ve beraber olacağız.” dedi. Bende bunun üzerine çok mutlu olmuştum. Ama maalesef bugün partiyi birleştireceğiz diye ortaya çıkan Sayın Demirel, Sayın Cindoruk ve Sayın Mesut Yılmaz bu birlikteliği yapamamış. Aynı zamanda Çiller’in bu işin başına gelmemesi için elinden gelen her şeyi yapmışlardır. Kadın birlik ve beraberliği sağlayamadığım düşüncesiyle bu partinin başına gelmemiştir. Yoksa Sayın Çiller bu partinin başına gelmek için gerekli hazırlıkları yapıyordu.
Türkiye’de şu anda siyasetçiler ve vatandaş birbiriyle kamplaştı
Siyasette başarının ülkenin şartlarına bağlı olduğunu görmek lazımdır. Kişilerin zorlamasıyla siyaset bir yere gelmez. Türkiye’de şu anda siyasetçiler ve vatandaş birbiriyle kamplaştı. Vatandaşımız çeşitli şekilde ayrışıldı. Güneydoğu’da ayrı bir ayrım yaşanmaktadır. Tehlikeli boyutlara gitmektedir. Siyasetin mutlaka önümüzdeki 1-3 yıl içinde belli bir siyasi mezraya gireceğini ve bundan sonra Demokrat Parti’nin yeniden şahlanışa geçeceğini düşünüyorum. Ama bugünkü Demokrat Parti’de görev yapan Sayın Zeybek partimizi almıştır. Bir mücadelenin içerisindedir. Başarılı olmasını temenni ederim. Şartlar zordur ama demokratlar bundan sonra Türk siyasetinde olmaya devam edecektir.
Henüz netice vermemiş vereceğini de çok tahmin etmiyorum
Sayın Namık Kemal Zeybek bir partinin genel başkanı oldu ve iddialı konuştu. Konuşulan bu iddia henüz netice vermemiş, vereceğini de çok tahmin etmiyorum. Siyasi partilerle bir birleşme sürecine girmiştir. Bu birleşme sürecinde yine maalesef siyaseti bilmeyenler yine bu işi organize edememiş, siyasi birliktelik sağlanmamış, BBP, SP ile yapılan görüşmeler sonuç almamıştır. Şimdi bu siyasi ortamda Sayın Namık Kemal Zeybek ve Demokrat Partililerin işinin zor olduğu görülmektedir. Tabi ki kendi metotlarıyla, telefonlarla, mesajlarla seçmene ulaşmaya çalışıyor. Bunların pek başarı getireceğini düşünmüyorum. Çünkü bu mesajların, seri verilmesi şeklinde günde 3-4 mesaj vatandaşımıza geldiği zaman, vatandaşımızda bir bunalma ve rahatsızlık meydana getirmektedir. Bunların da dikkate alınması ve meydan mitinglerine, azda olsa halkın içine girilerek, her vatandaşımızla daha sıkı temasa geçilmesi daha faydalı olur.
Bastonla gündemi yakalamaya çalışmış olabilir
Demokrat Parti’nin seçim barajını aşmasını temenni ederim. Çünkü buna Türkiye’nin ihtiyacı vardır. Ama siyasi şartların zor olduğunu da görüyorum. Tabi ki Demokrat Partinin barajı geçmeyecek demesi bana yakışmaz ve devamlı şekilde barajı geçmesinden yanayım.
Siyaset zor bir iştir ve bir şeyle gündemi yakalaman gerekiyor. Sayın Genel Başkanımız belki de bastonla gündemi yakalamaya çalışmış olabilir. Öyle düşünüyorum. Şu andaki ortam genel başkan sorunu değildir. Türkiye bu seçimlere bir kamplaşmayla gidiyor. Bu iktidar 8 yılda Türkiye’yi belli bir kamplara böldü.
Türkiye’deki merkez sağın dağınıklığından geliyor
Güneydoğu, Ege ve Akdeniz, İç Anadolu Bölgesini böldü. Türkiye şu anda 3 parça gözükmektedir. Buda Türkiye’deki merkez sağın dağınıklığından geliyor. Size bir örnek vermek istiyorum. İzmir Türkiye’mizin en güzel illerinden birisidir. Eğitimli ve kültürlü insanların daha çok ön planda olduğu bir ilimizdir. Ama bu ilimizin belediyesini Demokrat parti almıştır. Bu ilimizin Belediye Başkanını Adalet Partisi almıştır. O dönemde asfalt Osman diye Adalet Partisinin meşhur bir belediye başkanı vardı. Bu ilimizi seçimde Anavatan Partisi ve Doğruyol Partisi almıştır. Ancak Türkiye’de seçimde % 50 oy alan AK Parti bu ilimizi alamamıştır. Niçin alamamıştır? O insanlarımız daima akıllı düşünen, günün şartlarına göre ülkesinin geleceğini düşünen insanlardan oluştuğu için bu o güzel ilimizi seçimde AK Partiye teslim etmemiştir. Bunun da nedeni AK Partinin siyaseti ülkede bölünme noktasına getirdiğinin işaretedir ki İzmir kendisine müsaade etmemektedir.
Türkiye’de belli bir potansiyeli yakalayacağı kesin olan bir siyasi lider
Sayın Çiller gelecekte siyasete girdiği zaman Türkiye’de belli bir potansiyeli yakalayacağı kesin olan bir siyasi liderdir. Halkımızın ona müthiş bir teveccühü olduğunu ve gerçekten ülkeyi onurla, şerefle yönettiği konusunda en ufak bir tereddüdü yoktur. Ama Tansu Çiller hanımefendi tabi ki Başbakanlığa gelmiş bir siyasi partinin liderliğini yapmış ve aynı zamanda iktidar ve başbakan olmuş bir liderdir. Tansu Hanımın siyasete dönmesi demek Demokrat Partinin yeniden iktidar olma şansını yakalayacağı bir olaydır. Bunu gördüğü zaman demokratların yeniden iktidara gelme şansının kendisinde ve onunla beraber hareket eden insanlarla gerçekleşeceğini gördüğü an siyasete döneceğini düşünüyorum.
Sayın Demirel’in bir sözü vardır. “Siyasette giriş vardır, çıkışı yoktur.” Sayın Çiller mutlaka siyasete bir yerden dönmeyi deneyecektir diye düşünüyorum. Siyasi şartları değerlendirmeye devam ettiğine inanıyorum. Sayın Hüsamettin Cindoruk ve Sayın Demirel’in Tansu Hanıma geçit vermemesinin artık bir siyasi değeri yoktur. Onların Türk toplumu üzerinde bahs ettiğim bu insanların toplum üzerinde artık etkinlikleri kaybolmuştur. Onun için Sayın Çiller onların durumundan etkilenerek siyasete girip-girmeme konusunda karalılığından ziyade ülkenin konjonktürüne bakmaktadır. Bu konjonktüründe bu seçimlerden sonra açılacağını düşünüyorum.
Eski Başbakanı Rizeli onur meselesi yaptı ve parlamentoya yeniden taşıdı
Sayın Mesut Yılmaz’ın geçen dönem bağımsız milletvekili adayı olmasını Rize halkı istiyordu. Gerçek anlamda böyle bir teveccüh vardı. Bunun sonucu olarak Sayın eski Başbakanı Rizeli onur meselesi yaptı ve parlamentoya yeniden taşıdı. Ama Sayın Yılmaz’ın siyasetteki başarısızlıkları ve Rize’ye yakın ilgi göstermemesi ve Rize’den tekrar siyaseten kazanma şansının olmadığını görünce Rize’den aday olmadı. Bu şekilde Sayın Yılmaz zannediyorum siyasete bir nokta koydu. Kendisi Rizeliye ilgi göstermedi. Seçimden sonra Çayeli, Rize’ye üçbeş kez bir günlük ziyaretlerde bulundu. Bunlar yeterli şeyler değildir. Halktan koptu ve sonuç olarak Rize’de ikinci bir defa kazanma şansının olmadığını görünce aday olmadı.”