Perşembe, Kasım 21, 2024
tr
Ana Sayfa GENEL Maskeler

Maskeler

  Sabah erken saatlerinde gün ışığı gökyüzünden süzülürken, nazlı nazlı kar taneleri uçuşuyor yarış edercesine birbirleri ile. Yer gök yavaş yavaş beyaza bürünüyor.

  Her yer sanki bayram coşkusu içerisinde parlak beyaz giysiye bürünürken havada mutluluk kokusu yayılıyor. Kar yağışının fırtınaya dönüşmesi ile soğuk hava hâkimiyetini gösterircesine insan kemiğini sızlatıyor.

  Dışarıda kıyamet koparken içerde de insan duygularını felç etmek istercesine kasırgalar esmeye çalışıyor. Ne kadar uğraşırsa uğraşsın yürekteki o enerjiyi buz tutturmayı başaramıyor.

  Dondurulmak istenilen hisler inadına üzerine üşüşen buzları eriterek gizlenecek yerde açığa çıkıyor.

  Tıpkı kış gibi soğuk insanların donuk hayaletleri sokaklarda dolaşıyor. Kin, nefret diz boyu. Ürettikleri buzlar üzerinde keyif çatıyor ve kaygan zemine rağmen ayakta duruyor.

  Kötülük bir tarafta yavaş yavaş hâkimiyetini gösterirken diğer tarafta insanların gönlünde taht kurmaya çalışıyor.

  Kötülük, insan denen mahlûkun sevgi kadar kine de ehemiyet verebileceğinin bilincinde ve bunu ustaca kullanıyor.

  Kış mevsiminin dondurucu soğukları bile kini dondurup yok etmeye yetmiyor. Bembeyaz kar örtüsü insan nefretiyle koyulaşıp kararmaya başlıyor. Alınan her nefeste genze yapışarak sineyi soluksuz bırakıyor.

  Diğer taraftan kar yağışına mayalanmış iyilik, olumsuzluklarla ortaya çıkan koyuluğu açmaya saflığını gün yüzüne göstermeye gayret gösteriyor.

  Her yandan maskeler fışkırıyor boy boy, desen desen.

  Ne kadar maskelere saklanırsa saklansın buzlanmış yüzlerindeki ifade kendini ele veriyor.

  Bir insan sayısız kez çeşitli kılıflara bürünebildiği gibi ne kadar çok maske takma yeteneğinde olabileceğini göstermekten çekinmiyor.

  Düşünmeden edemiyorum.

  Bir insanın her gün ve her saatte, yere ve duruma göre maske takması çok da kolay olmasa gerek. Her zaman rolünün farkında olması, kendini ele vermemesi ve sürekli çaba içinde olma gayreti takdire şayan diye düşünmekten geri duramıyorum.

  Hele de mevsim kış ise, hissler donakalmış ise, hangi maske en çarpıcı, etkileyici olur ikilemi başlar ise, işler ve fesler kolayca karışabilir.

  İşte böyle kaygan bir günde ve kar beyaz gelinliğini giydiğinde, masumiyete karşı kin duelösü vardı.

  Kin, kendisini hiç tanımayan masumiyetin karşısına dikildi.

  Kendisini şiddetli varlığıyla tanıtmaya çalışıyordu. Ortalıkta güç saçıyor, herşeyden üstün olduğunu ve varlığının masumiyetten değerli olduğunu haykırıyordu.

  Masumiyet kine gülümsedi, bu şiddetli belirtiyi anlamak ve tanımak istedi. Dostça kine el uzattı. Masumiyetinin rengiyle, karanlığına ışık saçmak istemişti.

  Kin, nasıl doğup büyüdüğünün farkına varmak istemeksizin kar patikaları üzerinde kaymaya ve düşe kalka hareket etmeye çalıyordu.

  Kin kendisini tarif etmek istediğinde pek fazla anlatamadı.

  Doğduğundan beri gözlerinin kör,

  Güzellikleri görmekten aciz,

  Sağır,

  İyiliğin güzel musikisini işitemez olduğunu ve bundan dolayı sadece kötü ses karmaşasıyla yaşadığını itiraf ediyordu.

  Kin dilsiz değildi ve konuşma yetisi vardı. Sözleri lanetler yağdırıyor ve etrafı yok etmek istercesine kurşunları sıkıyordu.

   Bunları dinleyen ve gören masumiyet durumu algılamakta zorluk çekiyordu.

  Artık dünyada çoğalan kötülüklere kinin neden olabileceğini düşünür oldu.

   Masumiyet kar taneleriyle nefes alıp can buldukça kinde bacadan tüten dumanları içine tenefüs etmekle meşgüldü.

   Masumiyet dışarıda yağan kara avuçlarını açtı. Lapa lapa yağan kar taneler elinde eriyor, damla damla yere düşüyordu. Acaba bu ışıltılı temiz kar taneleri kini yıkayabilir mi diye geçirdi içinden. Derin bir ah çekti.

  Kin yenilemez mi?

  Eriyip bitemez mi?

  Pas tutan gönüllerden akıp, ortadan yok olamaz mı?

  Masumiyetin bu düşüncelerine ve sorularına kin sinsi sinsi gülerek cevap verircesine her gönülde tohum atmaya hazır olduğunu fısıldıyor.

   Masumiyet ve kin duelösü gün boyu devam etti. Bu düelloyu ne seyreden oldu ne de bu düellodan galip gelen.

  Ne masumiyet kini çözebildi ne de kin masumiyeti anlayabildi.

  İnsanda birçok maske yorulup düştü. Donakalan çoğu maskenin altında yüz olmadığı gibi histe yoktu.

  Yüzsüzlük; ağır, yükünü sırtına almış, kar ışıltısıyla aydınlanan zifiri karanlıkta kendini gizlemeye, yeni maske edinmeye çalışıyor.

  Kin yeni yuvalar kurma eğilimini sürdürürken masumiyetse kini temizlemeye, onu sevgiyle öğütmeye, iyi yaşanası kumaşa dönüştürmeye çalışıyor.

  Masumiyet kin düellosu amansız bir seyir malzemesi oldu biteviye.

  Güneş ışınıyla parlayıveren kar üzerinde ikisi de yenik düşmüş, savaşmanın ve kinin anlamsızlığını anlarcasına hayata veda etmişti…

YORUM YAP

Please enter your comment!
Please enter your name here

SON HABERLER

Ticaret Bakanlığı’nın; döner, iskender, hamburger’de gramaj bilgisi denetimleri

Ticaret Bakanlığı; döner, iskender, hamburger’de gramaj bilgisi denetimlerine başladı.Ticaret Bakanlığı’nın konuya ilişkin yazılı açıklaması şöyledir; “Perakende olarak satışa sunulan mal ve hizmetlere ait fiyat etiketleri,...

Gürcistan-Acara “Gandagana” Festivali

Gürcistan-Acara Özerk Cumhuriyeti Başkenti Batum’da Avrupa Meyanında 22-23 Kasım tarihleri arasında “Gandagana" Festivali düzenlenecektir. İki gün boyunca Acara köylerinin varlığı ve yaşamı misafirlerin önünde...

Erdoğan Hristodulidis görüşmesi

Evvelki hafta Macaristan'ın Budapeşte şehrinde düzenlenen Avrupa Politik Topluluğu Zirvesinde,Güney Kıbrıs’ın lideri Nikos Hristodulidis’in, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüştüğü iddiaları Kıbrıs Rum...

SON YORUMLAR

error: Content is protected !!