Antoloji birinci sayfada olan şiirlerinizin tamamını okudum. “Asude, Ayşem, Bin de Gel” de iyi ; “Çapkın, Çare Sende, Dörtlükler 1 ve Dörtlükler
“Asude” başlığı taşıyan şiirdeki güzellik “Ayşem”de de kendini göstermekte ve orijinal bir söyleyiş şiire hakim olmaktadır. Şiiri kolay ve orijinal yapan söyleyişteki ustalıktır. Edebî sanatlardan: “cinas, hüsn ü talîl, leff ü neşr, kinâye, mübalâğâ, tekrîr, telmih” …vb edebî sanatlar, şiire güzellik katabilmekte ve şiiri renklendirmektedir. Diğer şiirlerinizde de mutlak orjinallikler vardır. Tamamını okumadım; ama gördüklerim göreceklerimin delilidir.
Örneğin:
“Adanalıyık Gardaş
Namus desem, bizdedir; şeref desem, şan desem?
Vatan için toprağa, akıtılan, kan desem?
Al bayrağın uğruna, verdiğimiz, can desem?
Hepsi bizim, düşmeyiz; gel bir dene, yık gardaş.”
Şiirindeki ilk üç mısradaki akıcılık ve orjinallik dördüncü mısrada kafiye bulmak adına zorlandığından şiirdeki orjinallik bozulmuş. Şiirdeki üç akıcı mısradan sonra durağanlaşmıştır. Dolayısı ile şiir, çok zayıf kalmıştır.
Maviye düşman oldum, dostum oldu karalar,
Gökyüzü mavi deniz, senin kadar yaralar.
Mutlu musun, bilemem; kim bilir bu sıralar?
Hicran denen lokmayı, gözyaşına ban Ayşe’m.”
Bu şiirinizde ise bir orjinallik, hemen fark ediliyor. Söyleyiş kadar, kelime dağarcığı, kullanılan sözlerin halk dilindeki varlığı, onu ustalıklı ve su içiyor kadar kolay söyleyebilmek de ayrı bir marifet gerektiriyor. Şiir okununca, USTA şaire dedirtecek bir tad ve lezzet almak mümkün oluyor.
Ayrıca Türk şiirinde en kolay söylenebilen vezin(ölçü) hiç şüphesiz 4+3= 7; 4+4= 8; ve 6+5=11’li hece iken, siz; daha fazlasını deniyorsunuz… Bu ise, zirveye giden yolda çekilmesi gereken bin bir zahmeti, meşakkâti, artık üzerinizden atabileceğinize delâlet etmektedir.
Örneğin: (7+7=14’lü heceyi ) şiirimizde bu ölçü, Tanzimat dönemi Terkib-i bend üstadlarınca ve Cumhuriyet sonrasında Hececilerce de çok kullanılan bir ölçü olmakla birlikte, kullanılan bu dörtlükler ile kendinizi, söz bulmakta zorlamakta olduğunuzu hatırlatmak isterim.
Bu şiir tarzı, her namzetin, içinden çıkabileceği ölçü değildir. Bunu kimse denemesin gibi bir hız kesme densizliğimiz olamaz; ama deneyenlerin de şiirlerini bir çok kontrollerden geçirdikten ve hamurun dinlenmesini bekleyip, kızgın sacta çevire çevire pişirdikten sonra, son bir kez daha yüksek sesle okuyup, yazdığı şiiri görücüye çıkarabilir. Bütün bu sözlerden sonra on dörtlü hece kalıbı, usta şairlerin kolayca şiir söyleyip, yazdığı ölçü; ama zor bir ölçüdür.
Örneğin: “Âşık Ali Baş(Sezinî):
Sevgililer günü
Sana lâyık, alacak hediye bulamadım.
Sevgimi veriyorum, sevgililer gününde.
Semâdaki güneşe uzandım, alamadım.
Sevgimi veriyorum, sevgililer gününde.
Gül almaktan vaz geçtim, dikeni batar diye.
Alsam bile, koklayıp, kaldırır atar diye.
Bütün armağanların, yerini tutar diye,
Sevgimi veriyorum, sevgililer gününde.
Sana olan bu sevgim, ömür boyu sürecek.
Gittikçe büyüyecek, sanma, sona erecek,
Armağan seçemedim, bugün, sana verecek,
Sevgimi veriyorum, sevgililer gününde.”
“
Hazan vurdu, gül soldu, bülbüller hiç ötmüyor,
Elveda dediğin an, gözlerimden gitmiyor
Senin çilen bitti yâr; benim çilem bitmiyor
Ardından ağlamaktan kurudu göz pınarım,
Birden dolar gözlerim, rahmet ile anarım,”
Şair, âşık Sezinî(Ali Baş’ın) yukarıdaki şiirlerindeki kolay söyleyişi dikkate almak gerekiyor. Genel anlamda şiirleriniz nice acemilere göre, üzerinde düzeltmeler yapmak kaydı ile ŞİİR olabilecek tad ve lezzettedir. Önerilerimizin dikkate alınması kaydı ile çalışmalarını tebrik eder, gönderdiğimizi zannettiğiniz ve bizden gelen; fakat bizden olmayan, istem dışı virüs taşıyan dosyaları açmamanızı istirham eder saygılar sunarım.