Bu yazımda sizlerle kimine göre Dereyolu, kimilerine göre Karadeniz-Akdeniz yolu, kimilerine göre Baraj yolu olarak bilinen ve yaklaşık 130 yıllık bir proje olarak ülkemiz ve Ordu ili ile Sivas ilinin gündeminde yer alan yolun hikayesini paylaşacağım.
Dereyolu’nun hikayesi 1873 yılında Sultan Abdulaziz döneminde başlamış. Proje o yıllarda yüksek maliyet göstermesi nedeniyle askıya alınmıştır. Mühendis Çingiryan Efendi, 1885-1890 yılları arasında projeyi tekrar gündeme getirir. Fakat bu çalışma da bir ön incelemeden öteye gidemez.
Dereyolu projesi, 1908 yılında Erkan-i Harp yüzbaşısı Şevki Efendi tarafından yeniden gündeme getirilmesine rağmen, Trablusgarp, Balkan ve I. Dünya Savaşı ile Kurtuluş Savaşının araya girmesiyle uzun bir süre yine rafta kalır.
Cumhuriyetin ilanıyla birlikte, imar çalışmaları doğrultusunda Dereyolu tekrar hükümet programlarına girmeye başlamış ve 1926-1928 yıllarında yeniden projelendirilmiştir. Zamanın ordu valisi Ali Kemal Aksüt, 1929 yılında projenin temelini attı. Çalışmalar, 1933 yılından itibaren ülkemizde yaşanan karışıklıklar nedeniyle yeniden durduruldu. Bir ara 1970’li yıllarda yeniden devreye sokulmaya çalışılmasına rağmen, ABD ile SSCB arasında soğuk savaş döneminde Dereyolu’nun, bir Sovyet işgalinde tankların Karadeniz’den İç Anadolu’ya kolayca ulaşmasını sağlayabilir düşüncesiyle gündemden düşürüldüğünü görmekteyiz.
2000’li yıllarla birlikte ve özellikle son yıllarda gündeme gelen Dereyolu, Topcam barajının yapılmasıyla birlikte daha ciddi bir şekilde yeniden gündeme geldi. Bu yıllarda barajın rahat bitirilebilmesi maksadıyla yola daha fazla önem verilmiş, hatta bazıları tarafından bu yolun baraj yolu olarak projelendirildiği dile getirilmiştir.
Baraj yolu, Dereyolu veya Karadeniz-Akdeniz yolu adı her ne olursa olsun, Ordu’nun İç Anadolu ve Akdeniz Bölgesi bağlantısını sağlayacak yolun bir an önce bitirilmesi Ordu ili ve bu yolun geçtiği diğer iller açısından çok önemli bir değişim ve dönüşüm sağlayacaktır.
Düşünebiliyor musunuz, Ordu ilinden Sivas’a bir buçuk saatte, Osmaniye ve Hatay’a 6 saatte varılabileceğini söylüyoruz. Çok çok önemli bir olay olur bu projenin tamamlanması. Ordu ve Giresun illerinin makus talihini değiştirecek, Trabzon ve Samsun illeri arasında sıkışmış ve gelişme gösteremeyen bu iki ilin çehresi birden değişecektir. Sivas’tan, Niğde’den Nevşehir’den ve diğer Anadolu illerinden insanlar kısa sürede Ordu ve Giresun illerine gelebilecek, denize girecek, tatillerini geçirecek, alışveriş yapacak, turistik ve ticari faaliyetlerde bulunacaklardır. Yine tam tersi, Ordu’dan Giresun’dan insanlar bu illere seyahat edebilecekler, ticari-turistik ve kültürel anlamda alışverişler gerçekleşecektir.
Yaşanan bu hareketlilik Ordu ve Giresun illerinin sosyo-ekonomik yapısında çok hızlı ve güçlük bir değişim yaratacaktır. Dereyolu ile kültürlerarası ve bölgeler arası her anlamda bir etkileşim olacak paylaşım artacaktır. Birbirlerini tanıyan, birbirlerini paylaşan insanlar birbirlerini çok daha iyi anlayacaklardır. Böylelikle belki de sadece bir yol olarak düşünülen bu proje ülkemiz insanlarının barış içerisinde yaşamasına ve kardeşliğine çok önemli katkılar sunacaktır.