Kıymetli Başhekimim, Değerli Hemşehrim Doç. Dr. Şaban Ergene,
Bu toprakların yetiştirdiği, kalbe ve vicdana hizmet eden, özü sözü bir; Rabbiyle, bayrağıyla, vatanıyla, inancıyla, şehriyle, insanıyla barışık ve uyumlu olan herkesle empati yaparak iletişim kuran ve bu cennet vatanın her bir ferdine ayırım yapmadan hizmet etmeye çalışan, gönüllerine dokunan Kalp cerrahı Doçent Doktorum…
Doğduğun toprakların yükselen değeri Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nde 2012 yılında hizmete başladın…
İnsanların kalbine, yüreğine ve bedenine hizmet edecektin…Bu necip milletin dualarına taliptin… Çocukluğunda, gençliğinde sevgileriyle ve vergileriyle okuyup eğitim aldığındevletine, şehrinin insanına hizmet etmeye koyuldun…
İstanbul’daki eğitim ve çıraklık hayatından sonra öz toprağına, tabutumuzu inşallah sevenlerimizin taşıyacağı baba ocağına hizmet etme aşkıyla RİZE’ye geldin…
Derken; duaların yoğun ve kabul olduğu bir müessesede Başhekimlik görevi verilmişti sana… Göreve başlamanda bir ilâhî tevafuk vardı… İsmini taşıyan bereketli bir ayda; 2023 yılında üç aylarının ilki olan Şaban ayında devletimiz tarafından; Mevla’nın takdiri, büyüklerin tensibi ve ağzı dualıların hayr dilekleriyle Rize Devlet Hastanesi’nde göreve başlamıştın. Kudema olarak Bismillah ile hayr olsun demiştik.
Mesai mefhumu olmadan hastaneye gidiyordun… Yeni başlayan bir günde daha ne yapabilirim, dualarını nasılalabilirim diyordun…
Bazen sabahın ilk ışıklarında, bazen gecenin zifiri karanlığında koşardın görev yerine… Cumartesi-Pazar günü dinlenmek için hadi pikniğe gidelim, eş-dost ziyaretler yapalım, oturup bir çay içip dertleşelim dendiğinde genelde hep aynı cevabı veriyordun: Hastaneye gitmem lazım! Hizmet bekletilmez!
Yaklaşık 3 yıldır süren bu koşuşturmanda güzel izler bıraktın, hastanenin her köşesinde hizmetler yaptın, insanların gönüllerinde yer edindin… Hasta ve yakınlarını sürekli ziyaret ettin, dertleriyle ilgilendin… Kliniklerinden servis odalarına, mescidinden morguna, odalarından salonlarına, dış cephesinden otoparkına; kısacası yüzlerce personeliyle binlerce insana hizmet veren şifahanede elden geldiğince eksiği gidermek, olanı daha güzel hale getirmek için sürekli koşturdun… Şehrin sakinleriyle, kanaat önderleriyle, gönül insanlarıyla beraber oldun… Sevinçleriyle ve hüzünleriyle paydaş oldun…
Şehrin hizmet ehli varlıklı iş insanlarını hep hastaneye yatırım yapmaya yönlendirdin ve isimlerini duvarlara kazıyarak şifa bekleyenlere daha rahat ortamlar oluşturdun…
Toprak altında yatan Rize’nin manevi mimarlarına da her daim duayı eksik etmedin… Kadir kıymet bildin…
Hep söylerdin ya; fani dünyanın fani makamları tıpkı insan gibi geçicidir… Önemli olan gök kubbede hoş bir sadabırakabilmektir…
Rahmetli dedem hep aşılardı bize hizmet sevgisini ve aşkını; “Edirne’den Kars’a kadar, benim güzel bir yurdum var. İster savaş ister barış, vermem ondan ben bir karış” diyerek… Bu düsturla hep görevi ifa ettin…
Bu şehre sadaka-i cariye olacak daha nice hizmetleryapmayı beklerken, başta Mevlâ’nın takdiri olmak üzere büyüklerin talebiyle bir başka gönül şehrine; ilim ve bilimle, gönül insanı âlimler yetiştirmekle, kültürü ve iklimiyle meşhur Bitlis ilimizin şifahanelerinin başına Sağlık İl Müdürü olarak görevlendirildin…
Dilden bazı kelimeleri dökmek geliyor insanın içinden ama Hocaların hocası büyüğümüz merhum Abdullah Ustaosmanoğlu hocamızın ifadesi aklıma geliyor… Ayrılışlar genelde acıdır ve zordur ama bu tür zaman dilimlerinde hesaplaşma değil helalleşemeye öncelik vermek gerekir…
Kur’an’da haber verildiği üzere; yaratanını dahi eleştiren, kardeşinin rüyasını dahi kıskanan sefil insana değil; bir binanın tuğlaları gibi yekpâre olan, îsar ahlâkı gereği benimkisi onun olsun düşüncesiyle yeşeren kerim ve kavîminsana güvenip yol almak gerekir.. Allah’ı ve O’nun Rasûlünü razı etmek gerekir… Senin de dilinden düşürmediğin öz ifadeyle; “Güzel İnsan, Sabır! Bilen ve güren Allah var, O bize yeter!” demek gerekir…
Bu hafta Cuma günü minberlerde okunan hutbenin konusu “Vefa” idi; biz de vefa gereği hiçbir beklenti içerisinde olmadan, gönülden geldiği şekliyle bu satırları kaleme aldık… Tevafuk ki, yazıyı kaleme alırken kapıya vurup da “Hadi, öğlen okunacak..” dedin de beraber en sevimli mekana yolculuk yaptık.. Rize’de en sevimli mekanlar bir kişi eksik olacak ama eminiz ki Bitlis’te bir kişi fazla olacak…
Yolun açık olsun… Allah yar ve yardımcın olsun… Dualı insanların güzel dilekleri seninle olsun… Hayırlısıyla başladığın bu kutlu yolculuğun hayırlısıyla devam etsin…Duana talibiz; zira doktorlar, yaşarken dualı olan kişilerdir.
https://vt.tiktok.com/ZSyQvuPdv/



