Haber: İlker ÇAKAN
Ordu-Akkuş İlçesi Müftülüğü vatandaşların kitap okumalarını teşvik etmek amacıyla ” Al Götür Oku Getir Kütüphanesi” adında bir kütüphane kurmuş ve Akkuşlu vatandaşlar kitap okumak için bu kütüphaneden faydalanıyorlar.
Haber: İlker ÇAKAN
Ordu-Akkuş İlçesi Müftülüğü vatandaşların kitap okumalarını teşvik etmek amacıyla ” Al Götür Oku Getir Kütüphanesi” adında bir kütüphane kurmuş ve Akkuşlu vatandaşlar kitap okumak için bu kütüphaneden faydalanıyorlar.
Haber: İlker ÇAKAN
Bolu-Gerede ilçesi esnaflarından Favori Erkek Kuaförü Seyit Ahmet Özdemir ve Deri Ustası Olcay; “Gerede Cumhuriyet Meydanına; kırmızı, beyaz, sarı lale dikerek ilçeyi güzelleştirdiğinden dolayı ilçe halkı adına Gerede Belediye Başkanı Ömer Baygın’a, teşekkür ettiklerini söylediler.

Haber: İlker ÇAKAN
Ordu Meslek Yüksek Okulu Müdürü Yard. Doç. Dr. Cavit Yavuz’un ikinci baskısını yayınladığı “Halkla İlişkiler” kitabı Meslek Yüksek Okullarında halkla ilişkiler bölümlerinde ders kitabı olarak okutuluyor. Kendi yazdığı “Halkla İletişim” kitabı ile ilgili olarak görüşlerini açıklayan Ordu Meslek Yüksek Okulu Müdürü Yard. Doç. Dr. Cavit Yavuz şunları söyledi; “Çok hızla gelişen bir iletişim çağındayız.

Haber: İlker ÇAKAN
Bolu-Gerede ilçesinde üretilen ardıç kolonyası özel kokusu ile ünlü bir kolonyadır. Gerede ilçesinde ardıç kolonyası üretimi yapan Köroğlu Kolonyaları Ltd. Şirketi Müdürü Mehmet Şekerci konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi; “Özellikle meşhur ardıç kolonyası üretimi Türkiye’de sadece Ankara, İstanbul, Konya ve İzmir’de üretimi yapılmaktadır. Özellikle ardıç kolonyası herkes tarafından beğenilmektedir.1961 yılından bu tarafa üretim yapan Gerede Köroğlu kolonyaları; Ardıç, çimen, tütün, limon, çam, şeftali çiçeği çeşitlerinde üretim yapmaktadır.”

Haber: İlker ÇAKAN
Ordu-Gölköy ilçesinde iş istihdamına yönelik çok sayıda kurs açıldığını söyleyen Gölköy Halk Eğitim Merkezi Müdürü Necattin Ömerustaoğlu açılan kurslarla ilgili şunları söyledi;

Bugüne kadar çeşitli meslek kurslarına 250 civarında kursiyerin başvurusu sonucu açılan üç kursa 60 kursiyer alınmıştır. Halı Dokumacılığı Kursu günde 8 saat, diğerleri 6 saat üzerinden faaliyet göstermektedir. İş Kurumu İl müdürlüğü ile işbirliği halinde açılan bu kurslarda asıl amacın istihdama yönelik meslek edindirme olduğu halde İş Kurumu İl Müdürlüğü kursiyerlere 15 TL. günlük ücretin yanı sıra iş kazası sigortası güvencesi de vermektedir.

İlçemize tekstil ve buna benzer endüstriyel alanlarda üretim tesisleri kurulduğu taktirde ; giyim,dikiş, dokuma, ve el sanatları gibi meslek dallarında kurs alıp,yetişmiş kalifiye elamanlara da iş kapısı açılmış olacaktır.Bu da çevrenin refahı ve kalkınması için önemli bir atılım olacaktır.
Gölköy Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü’nün 2009-2010 öğretim yılı kursları istatistiki bilgileri şöyledir:


Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN
Gölköy ilçesi, Ordu’nun sahilden iç kesimde kalan ilçelerinden birisidir. İlçenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Gölköy ilçesi, Ordu’nun nüfus ve ekonomik bakımından da üçüncü büyük ilçesidir. Gölköy çevresinde bulunan 4 ilçe ve nüfus itibariyle merkezi konumdadır. Bu nedenle ilçede yapılan Gölköy Devlet Hastanesi yapılan ek ünitelerle birlikte bölge hastanesi konumundadır. Gölköy Kaymakamı Ediz Sürücü ilçede yaklaşık 2,5 yıldır görev yapmasına rağmen ilçenin ekonomik ve sosyal yönden gelişmesi Gölköy çapında büyük projelere imza atmıştır.

Kaymakam Ediz Sürücü’nün; ilçenin refah seviyesinin gelişmesi konusunda hayvancılık projesi, yüksek okul açılması çabaları, tekstil fabrikası açılması ve eğitim konusundaki hedefim başarmak projeleri önemli projelerdir. Gerçekten bu çalışmalar bir kaymakam ve iyi bir yönetici için takdire şayan örnek çalışmalardır. Kaymakam Ediz Sürücü başarılı bir yönetici şöyle olmalıdır diyor; “Yöneticinin kapısı her daim vatandaşa açık olmalı ve bu ana prensip olmalıdır. Halkın nabzını mutlaka tutmalıdır. Böyle yaptığı takdirde halkın sevgi ve saygısını da kazanacaktır” Görevine son derece bağlı, devlete ve millete hizmet etmekten zevk alan, çalışkan Gölköy Kaymakamı Ediz Sürücü, “Gölköy ve başarılı bir mülki idareci olmak” konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;

işsizlik çaresizliğine bir çare temin etmeye çalıştık
“Gölköy ilçesi, Ordu’nun nüfus ve ekonomik durum bakımından Ünye ve Fatsa’dan sonra Ordu’nun üçüncü büyük ilçesidir. Şu anda merkez nüfusumuz 16.500’dür. 18 köy,7 belde ile birlikte toplam nüfusumuz 43.00’dir. Gölköy, daha önceki yıllarda toplamda 60-70 bin nüfusa sahip olmuştur. Ekonomik sıkıntılar ve iş alanlarının darlığı nedeniyle; İstanbul’a, Marmaris’e, Kocaeli, Bursa gibi büyük vilayetlere göç vermiştir. İlçemizde göreve başladıktan sonra gençlerin ilçemizde durmadıklarını, işsizlik sıkıntısı nedeniyle ilçe dışına göç ettiklerini fark ettik. Bu nedenle İşkur İl Müdürlüğümüzün valilikle yapmış olduğu bir toplantının akabinde İşkur İl Müdürümüzü bölgeye getirerek, Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü ile İşkur Bölge Müdürlüğünün protokol yapmasını temin ettim. İlçe kaymakamı olarak bu konuda koordinatörlük üstlendim. Şu anda geçen yıl açtığımız bir kurs, bu sene açtığımız üç kurs birlikte toplam 4 kursta her kursta yirmişer kişi olmak üzere toplamda 80 kişi günlük 15 TL. alıyor. Bunun dışında sigortaları yapılıyor. Vatandaşlarımızın aile bütçelerine katkı, gençlerimizin işsizlik çaresizliğine bir çare temin etmeye çalıştık. Bu projeler sadece bir başlangıç ve projenin ilk adımlarıdır. Bu konuda yaptığımız toplam 8 projenin bu yıl sadece üçünü hayata geçirdik.
Bu projelerin gerçekleşmesi İşkur İl Müdürlüğünün genel bütçeden aldığı imkanlara bağlıdır. Açtığımız kurslar; bilgisayar bakım-onarım, bayan kuaförlüğü, halı-dokuma olmak üzere toplam 3 kurstur. Geçen yılda halı-dokuma kursu açmıştık. Böylece toplamda 4 kurs açmış olduk. Bu kurslara daha çok başvurumuz var ve bu başvurular önümüzdeki günlerde kabul edilirse, sayı artarak 20-25’şerli gruplar halinde devam edecektir. Bu yöndeki çalışmalarımız vatandaşlarımızın yüzünü güldürdü. Vatandaşlarımız yoğun bir taleple bize başvuruda bulundular. Başvuranlar arasında bu işi yapabilecek olan kişilerin değerlendirilmesini yaparak, kursları başlattık. Bu kursların açılış konuşmasında ben bir konuyu şöyle ifade etmiştim; “Bunu sadece bir kurs olarak düşünmeyin, bir meslek, bir zanaat öğreniyorsunuz. Bu öğrendiğiniz meslek ve zanaatı yarın yapmak isterseniz, ilçemiz SYD Vakfından hepinize15.000 TL. katkı yaparak dükkan açmanızı sağlayacağım.” Bu konuda bir vaadimiz vardır. Biz bununla ilgili olarak Gölköy’de toplam 10 dükkan açtık. Göreve geldiğim tarihten itibaren vatandaşımızdan; ben bir meslek ve zanaat sahibiyim, ben kuaförüm, ben oto yıkamacıyım, terziyim, mermer ustasıyım diyenlerle ilgili olarak toplam 10 tane kurs açtık.
Vatandaşlarımıza 15.000 TL.’ye kadar bireysel destek sağlıyoruz. Bu destekleri nakit olarak veremiyoruz. Vatandaş bir dükkan açmak istiyorum ve masraflarını söyleyerek bir liste hazırlayarak bize talepte bulunuyor. Bizde bu projeyi Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğüne gönderiyoruz. Buradan ödenek geldikten sonra da vatandaşın bizden istediği tüm hususları yerine getirip, faizsiz ve ilk üç yıl ödemesiz, sonraki üç ödemeli projeyi hayata geçiriyoruz Bunların içinde; kuaför, tül perde, seracılık, çeyiz ürünleri, çadır branda dikim atölyesi, oto yıkama-yağlama, mermercilik gibi projeler vardır. Bu konuda iyi bir şekilde çalışıyoruz. Vatandaşlara diyorum ki siz bir şeyler üretin biz sizin yanınızdayım diyorum. Bu konuda her projenize yardımcı olacağım diyorum.

Diğer bir projemiz ise “Hedefim başarmak projesidir.” Bu projeyi SYD Vakfı olarak yaptık. Bu proje Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğünden geçti. Bu proje, 429 milyar 434 milyon TL.’lik bir projedir. Bu proje ile 606 ilköğretim, 141 orta öğretim öğrencisine; ÖSS, SBS sınavlarına hazırlık kursları açacağız. Bu konuda doküman temin ediyoruz. Hafta sonu hazırlamış olduğumuz kursların; taşıma, temizlik, yeme-içme gibi giderlerini karşılıyoruz. Dershaneye gitme imkanı olmayan çocuklarımızı sınavlara hazırlanırken ilgili kaynak araçları temin ederek deneme sınavı yapıyoruz. Yaptığımız bu proje ile toplam 4 denem sınavı yaptık. Bu konuda hizmet satın aldık. Öğrencilerimiz bu yıl ve gelecek yıl bu projeden faydalanacaklardır. ” Hedefim başarmak projesi” Ordu’da Ulubey ilçesinden sonra Ordu’da Gölköy ilçesinde uygulanmıştır. İlçemizde dershane var ama herkesin dershaneye gidecek maddi durumu yoktur. Maddi durumu olmayan tüm öğrencilere hem dershane, hem soru kitapçıkları, testler, deneme sınavlarının tüm masraflarını biz karşılıyoruz. Bu konuda devletimiz maddi imkanı olmayan vatandaşlarımıza devlet şefkatini göstermektedir. Devletimizin yardım eli onlara uzanmış oluyor.

Diğer yürüttüğümüz projeler ise; TOKİ’nin 208 konutluk projesi bu yıl Eylül ayında tamamlanacaktır. Bu proje 2006-2007 yıllarında başladı ama daha önceki müteahhit zamanında yapamadığı için bu konuda TOKİ yeniden bir ihale daha yaptı. Şu andaki müteahhit arkadaşımız gayet güzel çalışıyor. Vatandaşlarımız 2010 yılı sonuna kadar TOKİ’nin yaptırmış olduğu bu modern binalara kavuşacaklardır. Bu projenin içinde; 16 derslik bir okulumuz, camimiz ve ticaret merkezimiz vardır. TOKİ bu projeyi kompleks şekilde hayata geçirdi. 84 yataklı ek devlet hastanesi inşaatımız bitti. Devlet Hastanemizde 6 tane uzman hekim ameliyatlara başladı ve yataklı hasta kabul ediliyor. Devlet Hastanemiz; çocuk, kadın-doğum, genel cerrahi, dahiliye, anestezi branşlarında hizmet veriyor.

Hastanemiz şu anda Bölge Hastanesi hizmeti veriyor. Bu hastanenin yapılma amacı zaten, Mesudiye, Gürgentepe, Akkuş, Aybastı, Kabataş gibi etraftaki ilçeler, yaklaşık 100.000’i aşan bu nüfusa bölge hastanesi olarak cevap vermektir. Bu konuda hükümetimize şükranlarımızı arz ediyoruz. Çok güzel bir çalışma yaptılar. Gölköy çok iyi belirlenmiş bir orta noktadır. Çünkü etrafında 4 tane ilçe vardır. İlçede kapalı spor salonu inşaatımız tamamlandı. Çevre düzenlemesi çalışmaları devam ediyor. Halı spor salonumuzda müthiş bir tesistir. Gençlerimizin boş vakitlerini geçirmesi ve sportif faaliyetlerde bulunması için müthiş bir tesistir. Bu tesiste hükümetimizin ilçemize yapmış olduğu güzel bir yatırımıdır. İlçemize meslek yüksek okulunu kurduk. Bu konuda Ordu Üniversitesi Senatosundan karar çıktı. Şu anda bina tahsisi çalışmalarımız devam ediyor. Bu konuda binayı henüz tahsis
etmedik. Göreve başladığım üç tane köyümüzün içme suyu hiç yoktu. Bu üç köyümüzü içme suyuna kavuşturduk.
Bu yıl ilçemizde 19 km asfalt yapmayı planlıyoruz
Tüm köylerimizin yollarını; stabilize, asfalt, alt ve üst yapı yatırımları yaptık.18 köyümüzde alt yapı anlamında eksik kalan hiçbir hizmet yoktur. Tüm köy yollarımızın alt yapı hizmetleri geçen yıl gelen 769 milyarlık ödenekle tamamlandı. Bir önceki yıl gelen 650 milyar ödenekle de Kaymakam Mehmet Beyin başlatmış olduğu üç köyümüzün içme suyu grubunun ikinci etabını tamamladık ve bununda açılışını yaptık. Bu üç köyümüz içme suyuna kavuştu. Bu yıl ilçemizde 19 km asfalt yapmayı planlıyoruz. Bu durumda mali değerlere göre artmalar ve eksilmeler olabilir. Gölköy tarihinde bugüne kadar bu kadar asfalt yapılmamıştır. Yıllar yılı 3-5 km. asfalt yapılmıştır. Biz ise planlanın üç katından bir fazla asfalt yapmayı planlıyoruz. Bu konuda ilgililerle bir birliktelik sağladık. Bu konuda başarı sağlarız diye düşünüyorum.
Gölköy’ün ekonomisinin canlanması için; hayvancılığın geliştirilmesi gerekir. Tarımda zaten vatandaşımız fındık ekim ve biçimini en güzel şekilde yapıyor. Zaten bu bir gelenek ve teamül olmuştur. Biz bu nedenle hayvancılık konusunda çalışmalar başlattık. Özellikle hayvancılık ile ilgili olarak “Her vatandaşımıza 25 koyun ve bir koç” şeklinde bir projemiz vardır. Ayrıca 3 adet gebe düve projemiz vardır. Bu proje ile amacımız soysal yardıma muhtaç vatandaşlarımıza, sadece fındıkla geçimini temin etmeleri zor olduğu için kendi taleplerine göre büyükbaş veya küçükbaş hayvan vererek hayvancılığı harekete geçirecek bir hamle yapmak istiyoruz. Bu proje genel anlamda yaklaşık 1.000 kişiye faydalı olacak bir projedir. Bu ilçe ekonomisinin canlanması için bir başlangıçtır. Bunu gören insanlarımız hayvancılıkta iyi gelir etmek ümidiyle bu projeye ilgi göstereceklerdir. Gölköy Kaymakamlığı ve Gölköy Ziraat Odası İşbirliği içerisinde ilçemizde yeni açılan süt fabrikası şu an üretim yapmaktadır.
“Gölköylüm” markası adı altında kaşar ve tereyağı üretimine başladı
Şu anda “Gölköylüm” markası adı altında kaşar ve tereyağı üretimine başladı. Açılan bu süt fabrikasına eski bir okul binamızı tahsis ettik ve SYD Vakfından da destek vererek bu projeyi hayata geçirdik. Bu süt fabrikası ayda ortalama 5.000 ton süt işlemektedir. Böylece Gölköy’ün ismi hem Karadeniz Bölgesinde ve yurt çapında marketlerde yer alması ile birlikte tanınmaya başlıyor. Diğer taraftan ilçemizin gelişmesi iş alanı bakımından sanayiye bağlıdır. Bu konuda şu anda iki firma ile görüşmelerimiz devam ediyor. Bu firmalara Gölköy Belediye Başkanımızla birlikte yer temin edebilirsek, ilçemize tekstil fabrikası açılacaktır. İlçemiz ayrıca yatırımda öncelikli bölgeler arasında olduğu yatırım teşviki alan bir yerdir. Bu nedenle Gölköy yatırımcılar için cazip bir alandır. Bu nedenle yatırımcı iki arkadaşımızla görüşmelerimiz devam ediyor. Bu konuda Gölköy’e gelerek inceleme yaptılar. Yer temin edip, anlaşabilirsek 100 kişinin çalışacağı bir tekstil fabrikası açmayı düşünüyoruz. Bu da işsizliğe, ekonominin canlanmasına bir çare olacaktır.

İlçemiz dışında yaşayan Gölköylülerle görüşüyorum ve ayrıca dernekleri zaman zaman ziyaret ediyorum. İstanbul, Kocaeli, Marmaris’te bulunan Gölköy’le ilgili dermekleri ilk ziyaret eden kaymakam benim olduğumu söylediler. Belde, ilçe belediye başkanları ile birlikte burada bulunan dernekleri ziyaret ettik. Marmaris’te 2.000, İstanbul’da 75.000, Kocaeli’nde Gölköylü yaşamaktadır. Bu konuda çok güzel faaliyetler yaptık. Bunlardan geriye dönmek isteyenler, ilçesine, beldesine yatırım yapmak isteyen iş adamlarımız var. Onlarla görüşmelerimiz sürüyor.
Kaymakam olarak 10 yıldır görev yapıyorum. On yıllık deneyimlerime göre, bir idareci halka yakın çalışmalıdır ve halkla bir arada olmalıdır. Halkın nabzını mutlaka tutmalıdır. Böyle yaptığı takdirde halkın sevgi ve saygısını da kazanacaktır. Halkın gücünü kendi yanında hissedecek ve daha rahat çalışacaktır. Yöneticinin kapısı her daim vatandaşa açık olmalıdır. Kapıda vatandaşları hiç bekletmeden içeri alıyoruz. Mutlaka kendilerini içeride oturtturuyoruz ve dertlerini rahat bir şekilde anlatıyorlar. Her şeyi yapmanız kanunen mümkün değildir. Bunlar ekonomik imkanlarla da ilgilidir. Ama en azından o vatandaşa bir çay söylemek, derdini dinlemek, onun derdi ile hemhal olmak onu çok rahatlatabiliyor. İmkanımız varsa ona yardımcı oluyoruz.

Ancak imkanımız yoksa güzel bir lisanı münasiple olması gerekenleri anlatıyoruz. Onlarda anlayışla karşılıyorlar. Bazı köylerimize ikişer veya üçer defa gidiyorum. Köy gezilerimizde söylüyoruz ama bazı vatandaşlarımız çekiniyor oldukları için kaymakamlığa gelemiyorlar. Bu nedenle köy gezilerimizde vatandaşlarımıza bizden isteğiniz nedir diye müteakip defalar konuşuyoruz. Vatandaşlarımıza yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bir idarecinin kapısı halka her daim açık olmalıdır. Ana prensip bu olmalıdır.”
Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN
Boğazkale ilçesi Çorum ilinin en tarihi ilçelerinden birisidir. Dörtbin yıllık bir tarihe sahip Hattuşa, Boğazkale coğrafyası içerisindedir. Boğazkale Kaymakamı Murtaza Dayanç, kısa bir süre önce burada göreve başlamasına rağmen ilçenin turizm yönünden daha iyi tanıtımının yapılması için hemen çalışmalara başlamıştır.
Boğazkale Kaymakamı Murtaza Dayanç, görevine son derece bağlı, tarihi Hattuşa şehrini her yönüyle tanıtacak bilgi birimine sahiptir. Hattuşa’yı gezmek için rehbere gerek, Boğazkkale Kaymakamı Murtaza Dayahç’ın yanınızda bulunması yeterlidir. Çalışkan, görevini en iyi yapmaya çalışan, modern yönetim anlayışı ile devlet-vatandaş diyoloğunu geliştirmeye getirmeye çalışan Boğazkale Kaymakamı Murtaza Dayanç, “Boğazkale, Hattuşa, başarılı bir mülki idare amiri” konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;






T.C.BOĞAZKALE KAYMAKAMLIĞI WEB SİTESİ
http://www.bogazkale.gov.tr/index1.html
BOĞAZKALE-HATTUŞA İLGİ ODAĞI OLMAYA DEVAM EDİYOR…..
İLÇEMİZ BOĞAZKALE-HATTUŞA BASIN-YAYIN ORGANLARININ İLGİ ODAĞI……
http://www.bogazkale.gov.tr/haber6.html
Sahip olduğu kültürel ve tarihi miras nedeniyle gerek yurt içinden gerekse yurt dışından birçok kişinin ilgisini çekmekte olan İlçemiz, görsel ve yazılı basın yayın organlarının ilgi odağında olmaya devam ediyor. Hattuşa ve Yazılıkaya Açıhava tapınağına ev sahipliği yapan ilçemiz son olarak da Habergünebakış Gazetesine ait İnternet sitesine konu oldu.İlçemiz Kaymakamımız Sayın Murtaza DAYANÇ ile gazete editörü İlker ÇAKAN tarafından yapılan röportaj ve haberin yayınlandığı sitede geniş bir şekilde İlçemiz ve Hattuşa’dan bahsedildi.İlçemiz Kaymakamımız Sayın Murtaza DAYANÇ ile yapılan röportaj ve habere aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.i
Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN
Bartın, Karadeniz Bölgesinde bulunan ve turizm yönünden gelişmeye uygun illerimizden birisidir. Bartın, ilçesi Amasra sayesinde turizm yönünden Türkiye ve dünyada marka olmuş şehirlerimizden birisidir. Amasra; tarihi ve doğal dokusuyla gezilmeye ve görülmeye değer ender yerlerimizden birisidir. Amasra Valisi İsa Küçük; Bartın ve Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve turizm yönünden gelişmesi için “Türkiye’nin 2023 Stratejik Vizyonu Projesini” hazırlayarak, Türkiye’de örnek alınacak bir projeye imza atmıştır. Bartın Valisi İsa Küçük; devlet-vatandaş birliğini iyi bir noktaya taşıyan, vefalı ve samimi, ülke ve millet sevdalısı, çalışkan devlet duruşu ve saygınlığı ile herkesin takdirini kazanmıştır. Bartın Valisi İsa Küçük; Bartın ve Türkiye” konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;
TASAM bizim 2006-2008 yılları arasında yaptığımız küçük ölçekli ve “amatör” bir çalışma olan Bartın 2023 çalışmamızın bir benzeri ile ama çok büyük ölçekte, ulusal ve evrensel düzeyde yürüttüğü bir çalışma ile bizim, ülkemiz ve dünyanın önüne çıkıyor. Nasıl bir Türkiye istiyoruz, nerede bir Türkiye istiyoruz ? “Yeni dünya düzeni” ideolojisi ya da sloganı dünyayı nasıl şekillendirecek, bu şekil içinde talih ve tarihi Türkiye’ye hangi rolleri bahşetmekte
Yeni dengeler, ya da dengesizlikler içinde nasıl bir Türkiye olmalı, imkân ve kabiliyetlerimizi nerelerde nasıl kullanmalıyız. Bu ve benzeri birçok soru ve cevabı içinde barındıran “Türkiye’nin Stratejik Vizyonu

2023’te nasıl bir Türkiye olacak ve bu Türkiye içinde Bartın hangi rolleri üstlenecek
2023’e giden süreçte Bartın’ın hedefleri ne olmalı? Bartın, üzerine düşen bu görevi gerçekleştirirken kuvvetli ve zayıf yönleri ile hangi çareleri geliştirip uygulamaya koymalı. Hangi imkânlarımızla ülkemizin yenidünya düzeni içinde olması gerektiği noktada, güçlü, başı dik sözü dinlenir bir devlet/millet olarak durmasına katkı vereceğiz Zihinlerimizden birçok soru geçecek, bu sorulara birçok cevap bulacağız. Daha gelişmiş bir Bartın, daha güçlü bir Türkiye ve daha güzel bir dünya için kamu ve özel sektör, mesleki kuruluşlar, gönüllü kuruluşlar ya da bireyler olarak fikirlerimizi düşüncelerimizi açıklayıp birleştireceğiz. İyiye, doğruya ve güzele doğru koşacağız. İyiyi, doğruyu, güzeli arayacağız, arayıp bulmak zorundayız. Ortak değerler, ortak hedefler üzerinde buluşup anlaşarak başaracağız. Bartın, adının kaynağını, Bartın ırmağının antik çağlardaki adı “Parthenios”tan (Partenyus) almaktadır. Mitolojide “Sular Tanrısı” olan Parthenios ırmağı kenarında kurulan kentin adının Parthenia adıyla anıldığı ve zamanla Bartın’a dönüştüğü yazılı kaynaklardan anlaşılmaktadır.1326’da Kastamonu yöresine hakim olan Candaroğulları Beyliği ve 1392’den itibaren de Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde yer aldı. 1867 yılında ilçe olan Bartın Cumhuriyet dönemi ile birlikte 1924 yılında Zonguldak iline bağlanmıştır.7 Eylül 1991 tarih ve 3760 Sayılı kanunla il olarak yeniden yapılanmıştır.

“Hedef Belirleme Planlama” çalışmasıdır
Ülkemizin genel gelişim ve değişimi doğrultusunda ulusal stratejilere uygun olarak ve içinde bulunduğumuz durumun analizini yaparak, ilimizi ulaşmak istediği noktaya götürecek kısa, orta ve uzun vadeli amaç ve hedeflerimizi belirleme, bu doğrultuda politikalar üretmek için yapılan planlama çalışmasıdır.
Katılımcı anlayışla hazırlanan “Yol Haritası”dır.
İlimizin geleceğine yön vermek ve toplumun tüm kesimleri ile beraber bugünden yarınlara yapacağı yolculuğun yol haritasını oluşturmak için yapılmıştır.2006 yılının Mayıs Ayında başlamış 1,5 yıl üzerinde çalışılmış, baskıya hazırlanarak ve 2008 yılında basılmıştır.Tamamlanıp basılması 1,5 yılı aşkın süre alan çalışmada Bartın’daki Kamu Kurum ve Kuruluşları, Üniversite, Sivil Toplum Örgütleri ve Halkın geniş ve aktif katılımları olmuş 15 çalışma komisyonu oluşturulmuş her çalışma komisyonunda akademisyenlerimizin önemli katkıları olmuştur. Bu komisyonlar köylerde, mahallelerde sektörün ilgilileriyle değişik zamanlarda arama, düşünme, kararlaştırma toplantıları düzenleyerek komisyon raporlarını oluşturmuş her kesimin düşüncelerinden faydalanılmasına azami gayret gösterilmiştir.

Amaç ve hedeflerimizi ortaya koyarak vermek temel amacımız olmuştur. İlin Sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyini yükseltmek ve yaşam kalitesini artırmak, ilin üstünlüklere sahip oldukları alanlarını belirleyerek gelişme politikalarına yön vermek. Bartın’ın yerel ekonomik kaynaklarını ve potansiyelleri harekete geçirmek, kaynakların il önceliklerine göre rasyonel kullanılmasını sağlamak,sektörel analizler yaparak, sektörlerin gelişme yönlerini belirlemek ve İlin tüm değerleriyle ulaşılmak istenilen Bartın seviyesine gelmek için neler yapılacağını ortaya koymak, önceliklerimiz olmuştur.
Bartın 2023 hedeflerimiz ve bu hedeflerde bugün neredeyiz?
Bu aşamada, bu toplantı vesilesiyle, Bartın 2023 çalışmasında yaparken öngördüğümüz hedeflerimizi gerçekleştirme noktasında kendimizi de sorgulayarak, 4 yılda ne kadar yol katetmişiz sorusunun cevabını da vereceğiz. DPT’nın 2006 yılında yaptığı çalışmaya göre, Barın ilinde, “mobilya imalatı; başka yerde sınıflandırılmamış diğer imalatlar”, “madencilik ve taşocakçılığı” ile “ağaç ve ağaç mantarı ürünleri imalatı (mobilya hariç); saz, saman ve benzeri malzemelerden, örülerek yapılan eşyaların imalatı” sektörleri öne çıkmaktadır. Yine aynı araştırmaya göre “İlde rekabet gücünün yüksek olduğu yatırım alanları olarak öngördükleri sektörler; mobilya, turizm ve bitkisel üretim sektörleridir.”denilmektedir.Biz bununla yetinmiyoruz yetinemeyiz, potansiyellerimiz önümüzde

Teklif dosyaları, envanter bilgileri ve diğer belgeler hazırlandı, Kültür Turizm Bakanlığı’na sunuldu. (2008 yılında) Bakanlıkça, inceleme değerlendirme süreci devam ediyor. Amasra büyük limanda yer belirlendi, İmar Planı çalışmaları bitirildi, ÇED süreci tamamlandı ve ödenek temin edildi. Proje ihale sürecine girildi. Amasra’da arkeolojik kazı çalışmalarına 1 yıl gecikmeyle beraber 2010 yılı içerisinde başlıyoruz. Ahşap yat yapımcılığı ve yat bölgesi oluşturulması çalışmalarına biraz gecikmiş olarak bu yıl içinde bütün hukuki engelleri de aşılmış, yer tahsisi tamamlanmış olarak, ilgili kooperatife yer teslimi yapılarak bölgede inşaata başlanacaktır.
Demiryolu projelendirme çalışmaları devam ediyor
2007/2008 döneminde %1,74 artış, 2008/2009 döneminde %1,66 artış görülüyor. Bartın, eğitim alanında üniversite ile taçlanmalı konusunda da çalışmalar neticesinde; Bartın Üniversitesi kuruldu. Yer seçimi, istimlâk işlemleri, hali hazır haritaları yapılıp tamamlandı. Şimdi 5 ay sonra temel atmak hedefimiz oldu. Son bir yıl içinde gençliğin enerjisi, romantizmi şehrin sosyo-kültürel ve ekonomik hayatına yansıdı Bartın gençleşti Ulaşım altyapısını geliştirmeli ve tüm ulaşım aktörlerinin birbirini destekler biçimde ülkeye ve bölgeye hizmet eder nitelikte olmasını sağlamış bir il olmayı önemli hedeflerimizden biri olarak belirledi. Limanımızda kapasite kullanım oranını yükseltme çalışmaları devam ediyor, Karayolları standartlarımız hızla yükseltilmektedir. Uzun yıllardır hayal edilen demiryolu projesi yapımı etütleri tamamlandı.

Rekabet edebilirlik, vizyonumuza uygun hedefler
Bugün, yenidünya düzeninde, yerel potansiyellerin ekonomik kalkınma ve bölgesel gelişme sürecindeki artan önemi, kentsel ve yerel ekonomilerin de küresel ekonomide birer taraf olarak yer almasını sağlamıştır. 2023 çalışmamızda belirttiğimiz gibi değişime ve gelişime uyum sağlamadaki farklılıklar nedeniyle stratejik konum ve potansiyel imkânlar bakımından birbirine benzer yörelerin refah seviyeleri arasında büyük farklar oluştuğu görülmektedir. Bu farkı açıklayacak temel olgu “rekabet edebilirlik” olarak ortaya çıkmaktadır. Rekabet gücünün artırılması ise üstün bir verimlilik performansına, gelir ve istihdam düzeyini artırabilme, yaşam kalitesinde kabul edilebilir ve sürekli artışlar sağlayabilme ve pazarlardaki payını artırabilme yeteneğidir. Tüm alanlarda rekabetin arttığı günümüzde, ulusal ve yerel çıkarların korunması ve farklılıklarımızın fırsata dönüştürme zorunluluğunu ortaya çıkmıştır. Böylesine rekabetin yaşandığı ortamda başarılı olmak, uzun dönemli bir planlama organizasyonuyla ülkenin, bölgenin ve şehrin yaşam kalitesini yükseltecek, ekonomik, sosyal ve teknolojik gelişmelere uyum sağlayacak politikalar üretmekle mümkündür.
ÖSS başarı oranında sıralama 21’den 60’a gerilemiş
Bartın’ın rekabet edilebilirlilik ölçüleri açısından değerlendiren yeni bir rapor var. 2009 yılı itibariyle URAK2009 raporuna göz attığımızda; Genel endeksteki sırası 42, Beşeri sermaye ve yaşam kalitesi endeksi sıralaması 62, Markalaşma berecisi ve yenilikçilik endeksi sıralaması 56, Ticaret becerisi ve üretim potansiyeli endeksi sıralaması 52, Erişilebilirlik endeksi sıralaması 42, ÖSS başarı oranında sıralama 21’den 60’a gerilemiş, ilin bir yüksek öğrenim programında mezun olanları sıralama 69, Kişi başına düşen otomobil sayısı 1 sıra yükselmiş 31 olmuştur. Yatırım Teşvik Belgesi verilen sabit yatırım miktarına göre sıralama 77’den 79’a gerilemiş, tahakkuk eden vergi miktarı da bir sıra gerilemiş 68 olmuştur. Dış ticaret yapan firma sayısının sıralamasında 66’ıncı, açılan şirket sayısında bir önceki yıl 2. sırada iken bu yıl 35.’ci sıraya gerilemiştir. Geçtiğimiz yıl en rekabetçi iller oranında 45. sırada iken bu yıl 3 basamak yükselerek 42. sıraya yükselmiştir. Bu Zonguldak Hava limanının ulaşıma açılması nedeniyle erişebilirlik endekslerindeki 5 sıra birden yükselmenin yarattığı bir sonuçtur.

Bartın’da, kuşkusuz ki gelecekte ilin gelişimine olumlu katkılar sağlayacak katma değeri en yüksek sektörlerden birincisi turizmdir. Bölgesel çevre düzeni planı verileri de bu görüşü desteklemektedir.Günümüz itibariyle, Bartın’da çok zengin turizm potansiyeli bulunmasına rağmen turizm alanında ürünün çeşitlendirilmesi yapılamamış ve ekonomik girdi sağlanmamıştır. Turizm pazarında, Bartın’ın doğal ve kültürel kaynaklarının büyük bir bölümü tabiri caizse görücüye dahi çıkarılamamıştır. Bartın’ın gerçekten rekabet edebileceği başlıca sektördür turizmdir. Ankara ve çevresine en yakın deniz, kum, güneş ve önemlisi en temiz ve en yeşil çevre, zengin ekolojik çeşitliliği ve zenginliği bizdedir. Dünya’nın gözbebeği bizdedir. Ama dünyanın göz bebeği iltihaplanmıştır, makyajla lens takarak bunu kapatamayız. İltihapları temizlemeli, gülen gözü gülümseyen yüzü ortaya çıkartmalıyız. Amasra’yı dünya markası yapmalıyız.
Taşkömürü ve metangazı
İlimizin enerji ve doğal kaynakları yeterli ve rantabl kullanılabilmesi için, tüm enerji kaynaklarının uygun kombinasyonuyla enerji üretiminin ve sürekliliğini sağlanması gerekmektedir. Enerji kaynakları kendi kendine yetebilen, hatta enerji fazlasını ihraç edebilen, doğal kaynakları gelecek nesillere koruyarak aktarabilen il olma için potansiyeli mevcuttur.Türkiye’nin toplam jeolojik taşkömürü rezervi 1,331 milyar ton civarındadır. Bu rezervin yaklaşık 408 milyon tonu Amasra Havzası’nda bulunmaktadır. Amasra kömürleri koklaşmayan ve zayıf koklaşabilir damarlardan oluşmaktadır. Bu jeolojik rezervin yaklaşık 12 milyon tonu Amasra-A Sahasında; 396 milyon tonu Amasra-B sahasında bulunmaktadır. TUBİTAK bir çalışmasında 2023 yılına kadar dünya kömür talebinin % 40 artacağını öngörmektedir. Bartın rezervleriyle bu pazarda yerini almalıdır. Bu yeraltı kaynaklarımızın yani özellikle Amasra kömür madeni ve metangazı’nın enerji ve sanayi sektörü için önemli bir doğal kaynak olarak ilde gelir ve istihdam artırıcı potansiyelini harekete geçirmeliyiz.
Dünya’nın su terazi’sinin ve bunun yanında Bartın’ında bozulduğu, küresel ısınmanın dünya’nın en öncelikli konularından biri günümüzde Sular ilahı anlamına gelen Parthenios’dan adını alan Bartın’ın, da su sorununu tartışması ve gerekli adımları atması gerekmektedir. İlimizdeki kaynaklar dikkate alındığında kullanılabilir su miktarı 1,29 milyar m³/yıl’dır. Bu kişi başına yaklaşık 7.100 m³/yıl su demektir. Bartın’da 1.150 m³/yıl kişi başına kullanım gerçekleşmektedir. Başka bir ifade ile yılda yaklaşık 1 milyar m³ su hiç kullanılmadan, değerlendirilmeden denizlere akmaktadır. Denize akan bu miktarın değerlendirilme zamanı gelmiştir. Zengin orman varlığı ve çeşitliliğini bir yandan ekonomimize kazandırırken bir yandan da geliştirerek korumalıyız.
Bartın ırmağı potansiyeli mutlak suretle turizm alanında değerlendirilmelidir
14 km uzunluğunda ve üzerinde 500 tonluk gemilerle Karadeniz’den kente kadar ulaşım yapılabilen Bartın Irmağı’nın bu potansiyeli mutlak suretle turizm alanında değerlendirilmelidir. Irmak çevresinde yapılacak rekreatif düzenlemeler ve yerleşim konusu gündeme alınmalı ve Irmağın potansiyelinden yaralanılmalıdır. Tarihi evlerin sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulması, koruma – kullanıma anlayışıyla sektörün kullanımına uygun hale getirilmesini sağlamalıyız. Geçmiş uygarlıkların sosyal ve ekonomik yapısı, yaşam felsefesi, estetik duyarlılığı ile ilgili birçok ayrıntı bu çevrelerde saklıdır ve geçmiş yaşantıları bize sunan açık hava müzeleridir. Kentsel ve kırsal alandaki yerleşmeleri, korumaya yönelik planlarla ve projelerle tarihi geçmişimizin mirasının canlı örnekleri olarak sunmalıyız Son 4 yılda; 67 tarihi ev için proje yapım yardımı yapılmış, 15 tarihi ev için proje uygulama yardımı yağılmıştır. Tabii bunu başlangıç olarak kabul etmeliyiz. İlimizde sürdürülebilir turizm anlayışıyla doğal kaynak potansiyelini dikkate alarak, rekreasyon alanları geliştirilmeliyiz. Eko-turizmin (doğa turizmi ve kültür turizmi) gelişiminin desteklenmesi amacı ile; Doğal güzellikleri bünyesinde barındıran alanlarda, doğa turizmini, ekolojik değerler, geleneksel yapılaşma ve mimariyi koruyacak şekilde yapmalıyız.
Bartın’ı sahil şehri yapmalıyız
Küre dağları milli parkı dünyada eşine az rastlanır karstik ormanlara, bitki türü ve yaban hayatı zenginliğiyle ekolojik bakımdan önemli uluslararası düzeyde kabul edilmiş ender ormanlara sahiptir. Bu potansiyelin korunmasıyla ve eko-turizm olanaklarının geliştirilmesiyle turizm gelişimine önemli katkı sağlayacak olmasının yanında, ilde kırsal alandan kentsel alana göçü önleyecek politika aracı olarak ta kullanılması mümkündür. Bartın’ı sahil şehri yapmalıyız
İnkumu’nu sadece yaz sezonunda 2 ay kullanılan bir yer değil tüm yıl yerleşik hayat olan Bartınlıların yaşadığı yer haline getirmeliyiz. Orada bulunan 2.300 konutu da sosyal yaşama katmalıyız. Burada Liman mevkii’nden İnkumu’na yaklaşık
Bütün bu verilerden hareketle turizm olgusuna daha çok önem vermeli, klasik deniz, kum, güneş turizm anlayışının ötesinde tarih, kültür, doğa gençlik ve spor öğeleriyle bütünleşmiş bir turizm olgusunu ayağa kaldırmalı ve hayata geçirmeliyiz.
Bartın coğrafi yönünden alternatif konumdadır
Bartın, coğrafi konumu itibariyle (büyük kent ve sanayi merkezlerine yakınlığıyla) Türkiye’nin kuzeybatı bölgesinde gelişme merkezi kurulabilmesi için alternatif konumdadır. Ulaşım olanakları potansiyelinin yüksek olan, Bartın Limanı 1.sınıf Gümrük kapısı ve uluslararası liman olarak, Amasra ile Kurucaşile limanları ise denizyolu ve yük taşımacılığı bakımından ulusal düzeyde hizmet vermekte, Limanlar ile Karadeniz trafiğine açılma imkanı ve dolayısıyla deniz ticaretini de geliştirme imkanı bulunmaktadır. İlber Ortaylı 1976 yılında 19. yüzyılda “Kastamonu Vilayetindeki yapısal değişim üzerine” adlı makalenizde ulaşım imkânının Bartın’ı nasıl zengin ettiğini belgelere dayanarak açıklamaktadır. Anayollara uzaklığın yarattığı olumsuzluğu gidermek için deniz ulaşımı ve limanın önemli bir uluslararası lojistik üs olmasını üstünlük olarak hayata geçirmeliyiz. Saltukova hava alanı ulaşımı kolaylaştırdı, hayatı hızlandırdı. Kullanım arttıkça Bartın’ı etkileyecektir. Çalışma saatlerimizi arttıracak üretim ruhumuzu tamamlayacaktır. Son zamanlarda Viking treni projesi gündeme gelmiştir. Litvanya, Belarus, Ukrayna ile Türkiye’yi kapsayan ve Baltık Denizi’nden Akdeniz’e kadar uzanacak hattı kapsamaktadır.
Karadeniz limanlarının uluslararası ulaştırma merkezi, lojistik üs yapabilir
Proje Karadeniz limanlarını uluslararası ulaştırma merkezi, lojistik üs yapabilir. Almanya ve Bulgaristan’ın Türk taşımacılara çıkarttığı zorlukların, Türkiye’yi farklı güzergah aramaya itmesi ile TIR’ların, kuzeyden gemilerle Ukrayna’ya taşınması ve Viking treni ile de Beyaz Rusya üzerinden Litvanya’ya oradan da Avrupa’ya ulaştırılmasını kapsayan proje doğrultusunda Bartın Limanının Bartın ekonomisine çok büyük katkıları olacaktır. Son dönemlerde ortaya konulmuş olan Viking Treni projesi Anadolu ürünlerinin orta ve kuzey Avrupa’ya Bartın limanının üzerinden nakledilmesini içermektedir. Bartın limanının geliştirilmesiyle bu alanının Bartın ekonomisine çok büyük katkıları olacaktır.
Filyos vadisi projesi
Limanımız aynı zamanda 1. sınıf gümrük kapısıdır. Ukrayna ve Rusya arasında sınır ticareti geliştirme yolları aranmalıdır. Sınır Ticareti Merkezi kurulmalı, (yasal dayanağı vardır) komşu ülkeler ile ihracat ve ithalat kolaylıklarının sağlanmasıyla, ilişkileri geliştiren bu özel ticaret modelini hayata geçirmeliyiz Zonguldak il sınırında olan Saltukova – Filyos bölgesinde “Filyos Vadisi Projesi” olarak adlandırılan proje kapsamında yeni Petrol rafinerisi, Organize Sanayi Bölgesi, Liman gibi devlet sektörünce önerilen yatırım projeleri yanında çok sayıda özel sektör yatırımları da gündemdedir. Böylesi büyük tasarımların gelecekte beraberinde getireceği ticaret hacmindeki gelişmeler ve nüfus artışı yeni sosyo-kültürel ihtiyaçlar doğuracaktır. Gerçekten, Filyos Bölgesi Bartın İl merkezine 30-
Organik tarıma elverişlilik vardır
Bütün bunların yanında Tarım alanında da birkaç bir kaç not düşmek istiyorum. Bu konudaki sunumu daha sonra Tarım Müdürümüz yapacaktır. Bartın 2023 çalışmamızda belirttiğimiz gibi ;Birçok ürün çeşidi bakımından organik tarıma elverişlilik vardır.Kadınların iş yaşamına katılma oranın yüksek olması, kırsal kesimden göç edemeyen nüfusun geçimlik tarımsal faaliyetten pazara dönük üretim arayışında olması gibi faktörler değerlendirilmesi gereken önemli fırsatlarımızdır. Aynı zamanda, düşük kapasitede kullanılan tarımsal potansiyelin artan kırsal turizm talebiyle turizmi de olumlu yönde etkileyecek ve ayrıca piyasa için üretim yapacak tarzda geliştirilmesi, ürünlerin ekotarım bazında çeşitlendirilmesini sağlayacak tarım ve hayvancılık yatırımlarının gerçekleştirilmesi önümüzde duran geliştirilmesi ve desteklenmesi önem arz etmektedir.
Okullaşma oranı, derslik başına öğrenci ve öğretmen sayıları, gibi önemli temel göstergelerde ulusal göstergelerle karşılaştırıldığında ilimiz oldukça iyi durumdadır. Derslik başına 23, öğretmen başına 21 öğrenci düşmektedir. Okullaşma oranların da; İlköğretimde %99,6 Ortaöğretimde %75 seviyelerindedir. Taşımalı eğitim sisteminin reforme edilerek iyileştirildiği, taşındığı noktada daha iyi fiziki ve moral imkânlarla buluşabilen çocuklar, kırsal kesimdeki lise çağı öğrencilerin şehirlerde okuyabileceği şartların oluşturulması, ilimizin öncelikleridir. Bilim ve teknolojideki gelişmelere paralel olarak hızla gelişen endüstri dallarında ihtiyaç duyulan teknik insan gücünün yetiştirilmesi, bir tarafta genç insanlara başarılı bir meslek yolu hazırlamak, diğer yandan ekonomiye vasıflı eleman yetiştirmek için 2023 yılına giderken önemli alandır. Bartın’a ikinci bir üniversiteyi, özel üniversiteyi kurmak… Vakıfların, Bartınlıların kuracağı bir üniversite Bu vilayete, Bu vilayette yaşayanların ve ekmeğini buradan kazananların gelecek kuşaklara en büyük hediyesi olacaktır. Üniversitelerimiz yeniçağın, yeni oluşum ihtiyaçlarına göre şekillenmesi gerekir.
Enerji, imaj, yaşam mühendisliği
Enerji Mühendisliği: Bugün dünyanın, dünyadaki hayatın gereksinim duyduğu en önemli madde enerjidir. Enerjinin olmadığı bir endüstri, bir hayat düşünülemez. Savaşlar bu maddeler ve bayrakları üzerindeki anlaşmazlıklar nedeniyle çıkmakta, dahası ülkeler işgal edilmekte, bölünüp ufalanmaktadır.
Sınırlı enerji kaynaklarının yönetimi, yeni ve yenilebilir enerji kaynaklarının bulunması, kullanılabilir hale getirilmesi gerekmektedir. Bu alan yeni tip mühendislik ve mühendislere gereksinim duymakta uzman ihtiyacını karşılamaktadır.
İmaj Mühendisliği: Gerek bireysel, gerekse kurumsal anlamda herkes kendini doğru anlatmaya, anlatılmak ve anlaşılmaya ihtiyaç duymaktadır. Herkesin beğenisini kazanmalı kar ve etkilerini artırmalı Bu alanda mevcut bilim dalları olan sosyoloji, psikoloji, antropoloji, sanat dalları, mühendislik teknikleri, “İmajmaker” yetiştirme
Yaşam Mühendisliği (Sağlık Koordinatörlüğü): İnsanların hayatını yorumlayış, hobi, zevk, zaman yönetim, fobilerden kurtulma programları hazırlama uyguluma sağlıkla ilgili tüm ihtiyaç ve uygulamaların bir plan ile kişinin kendi isteğine bağlı kalmaksızın planlama ve uygulama sürecini başarı ile yönetecek, denetleyecek sistemleri içerecek bir bilim dalı gelişecektir.

Cumhuriyetimizin 100. yılında biz Cumhuriyet kuşaklarının başta büyük Atatürk ve Onunla birlikte olan kurtarıcı ve kurucu kuşaklara vereceği en büyük hediye AB kapısında bekleyen bir Türkiye değil, AB’nin peşinde koştuğu bir Türkiye’yi gerçekleştirmiş olmaktır. Şimdi bu hayal için sizleri 100 yıl öncesine götürmek ve tam yüzyıl önce 1910-1923 arasında bu milletin neler gerçekleştirmiş olduğunu, hafızalarımızda tazelemek istiyorum. Trablusgarp işgal edildi, Balkan Savaşları çıktı, büyük insan ve toprak kayıpları yaşandı. I. Dünya harbine girdik. 4 bir yanda 7 düvele karşı savaş verildi, yenildik Mondros bütün umutlara Paydos ! dedi. Sevr imzalandı. Paramparça edildik. İşte bu koşullar içinde millet varı yoğu ne var ne yoksa M. Kemal Paşa komutasında teşkilatlanan kurtuluş mücadelesine verdi. Zafer kazandı. Yeni bir devlet kuruldu. Türkiye Cumhuriyeti Devleti… Batının gözünde “Son nefesini vermekte olan, ölüme mahkûm Türkler” nasıl oldu da I. Dünya Savaşı’ndan sonra, yeniden ayağa kalktı, bütün dünyayı şaşkına çeviren zaferlere imza attı. 13 yıla sığdırılan bunca başarının nasıl ve nedenlerine batı cevap bulamamıştır. O cevabı Türk Milleti ve Milletine inanmış Mustafa Kemal Atatürk vermiştir.
Cumhuriyetimizin kuruluşunun yüzüncü yılına 2023’e giderken, onun bize gösterdiği “Çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkmak” hedefini milletimizin evrensel ve yaşamsal bir hedefi olarak kabul etmeli ve durmadan bu hedefi gerçekleştirmek için çalışmalıyız. Unutmamalıyız ki “Çağdaş Uygarlık düzeyi” önümüzde duran bizi bekleyen statik bir durum değil, her an değişip, yenilenen bir durumdur. Bu duruma, bu durumun yarattığı, ürettiği değerlere, mallara, ürünlere sahip olmak değildir Çağdaş uygarlık Bütün bunları yapıp, üretilebilmesi, gerçekleştirilmesi süreçlerine ortak olmak, yapan ve yaratıcı olmaktır. Yani hedef çağdaş uygarlığın yapıcı yaratıcı ortağı olmaktır. Bunun için çok çalışacağız, yılmayacak ve yorulmayacağız.
Bartın hayali
Bu çalışmanın özeti; 2006 yılında Bartın ilinde görev yapan başta il valisi olmak üzere tüm kamu görevlilerinin, Bartınlılarla birlikte kurmaya çalıştığı “Bartın hayalidir”dir.
“Hayal etmek” ya da “hayal kurma”nın başarının itici gücü ve çıkış noktası olduğuna inanıyorum. Hayallerimiz yoksa, gidilecek yol ve ulaşılacak hedef de yok demektir. Kuşkusuz ki akıl, bilgi ve bilim ışığında ellerimizle yapıp ortaya koyabileceğimiz hayallerdir, burada söz konusu olan. Başarı önceden belirlenmiş ya da ilan edilmiş hedefleri yakalamak, inşa etmek ve gerçekleştirmektir. “Bartın 2023 Stratejik Amaçlar ve Gelişme Planı” hayallerimizi içerse de, hayallerden ötede de bir anlam taşımaktadır. Başta İlin Valisi olmak üzere tüm kamu kurum ve kuruluşlarımızın yönetici ve çalışanlarına, dahası ilimizdeki sivil toplum, gönüllü kuruluşlar ve meslek odalarına verilmiş plan hedeflerini gerçekleştirme yükümlülüğüdür. “Bartın 2023, bu yükümlülüğü üstlenenlerin bir anlamda da yapmak ve başarmak sözüdür.

Bartın’ın; Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100 yılında, çalışkan insanı ve üreten ekonomisi ile Türkiye Cumhuriyetimizin ideallerini gerçekleştirme yolunda üzerine düşen görevi yapmanın yüzakı ile varlığını devam ettirmesini sağlamaktır. Mutlu insanlar diyarı bir il olmaktır hedefimizdir. Şimdi bir “yol haritası” ve yapılacak işler var önümüzde; Bartın’ı bir turizm bölgesi yapmalıyız. İlin batı kıyılarında Mugada, doğu kıyılarında Amasra, Çakraz merkezli bir turizm bölgesi: Deniz, kum, güneş üçlemesini aşan doğa, kültür, spor gibi insanın kendisini yenileme faaliyetlerine cevap verebilen bir turizm anlayışı’nın gerektirdiği altyapıyı gerçekleştirmiş bir Bartın. Kıyılarında yat limanı (Marina) kurulmuş bir Bartın.
Arkeolojik kazılarla Amastris’i ortaya çıkarmış bir Bartın. Kurucaşile ve Tekkeönü’nde dünyanın her yerinde aranan, her okyanusta yüzen ahşap yatların yapıldığı, ahşap yat tasarım ve yapım bölgesi olan bir Bartın. Küre dağları Milli Parkı alanı ile gelişip güçlenmiş ekolojik-tarım ve turizmde cazibe merkezi olmuş bir Bartın.Taşkömürü, Metangazı başta olmak üzere tüm doğal kaynaklarını ilin ve ülkemizin kalkınması yolunda üreten, bir Bartın.
Mevcut Organize Sanayi Bölgesini, alan istihdam ve işlev olarak büyütmüş 5000 kişinin çalıştığı yeni bir “Demir Çelik Üssü” olan Bartın. Kırsal nüfusun azaldığı, kentsel nüfusun arttığı üniversite şehri, gençliğin heyecanı, dinamizmi ve romantizmi ile yaratıcılığını üst seviyeye çıkarmış bir Bartın. Ulaştırma altyapısını tamamlamış, mevcut altyapı standartlarını kalitesini yükselterek, limanlar ve karayollarının, demiryolu ile desteklendiği bölgesel ve uluslararası lojistik üs olmuş bir Bartın.
Sürdürülebilir kalkınmanın temel ilkesi olan doğal kaynak
Sürdürülebilir kalkınmanın temel ilkesi olan doğal kaynak gözetimini ve ekonomi-ekoloji ilişkisini kurarak, yeşil Bartın’ın doğasını kentsel mekan içerisinde de yaratıp yaşatan, yaşam kalitesi yükseltilmiş bir Bartın. Turizm, enerji, sanayi, ulaştırma alt yapısını koruma- kullanma dengesini sağlayarak tamamlamış, kalkınma potansiyeli bulunan bir il olmanın ötesine geçerek, bölgesinde kalkınmayı sağlayan lokomotif bir güç olmuş Bartın kurmaktır hedef. Bu hedef, Bartın’lılarla el ele vererek bugün bizlere ve gelecekte görev başında olacak her kademedeki kamu görevlisine verilmiş başarmak mecburiyetidir. Bu mecburiyetin takip, destek ve denetimi saygıdeğer Bartınlılara bırakılmıştır.”
Ne çok severiz baharı oysa
Zirvelerde, taş kesmiş karlar çözüldükçe, derelerin suyu artar ve bol sulu dere kıyılarında envai çeşit çiçek açar
Her bir ağacın her bir yanında tomurcuklar patlar ve baharda bir başkadır yaprağın yeşili
Bahar aylarının gelişiyle birlikte unutmak istediğimiz o kâbus yine dikilir karşımıza
Terör
Yine baskın haberleri geliyor oradan, bizim olan, bin yıldır koyun koyuna yaşadığımız, et ile tırnak gibi olan ve şimdilerde çekip koparmak istedikleri oradan
Yine ölüme dair konuşuyoruz bahar ayında
Ne garip ironidir be; Bahar ile dirilen toprağa, vurulup da düşenlerin, son nefesini bırakması
O son nefes ki daha yirmili yaşlarının baharında
Her baharda, gençliğinin baharında delikanlılar düşer bu toprağa toprağa
Bu topraklar, toprağı vatan yapmak isteyenlerin kahramanlıkları ile beslenmiştir hep
Adres sormayan, teröre bulanmış bir kurşun gelir, en olmadık zamanda, en hayati yanına saplanır gencecik askerlerin
Adına şehit denir bizde
Ötesini Allah bilir!
Ne yazık ki yeni değil tüm bu acılarımız
Öylesine kanıksadık ki bu türden haberleri ve bağrını yumruklayan babaları, saçını yolan anaları
Tarifi yoktur bu acının ve bir Allahın kulunun dahi bu acıları çekmemesinden yanadır tüm dualarımız.
26 yıldır
26 koca yıldır
Bu ülke bu kanlı gözyaşlarını 26 yıldır döküyor
Nedenlerini nasıllarını önemsemiyoruz artık
Şartsız kayıtsız barış olsun istiyoruz
Ellerine kına yakarak uğurladıklarımızın, baba ocaklarına muhakkak dönecekleri o gerçek baharları istiyoruz.
Kimin ne dediğinin de bir önemi kalmıyor, yirmi yaşında bir delikanlı kara toprağa düşünce hiçbir teselli para da etmiyor
Yine bahar geldi
Mor menekşeler sardı dağları
Sümbüller, papatyalar, çiğdemler açıyor şimdi dağlarda koyun koyuna
Ve yorgun bir postal, farkında olmadan ezip geçiyor bir çiğdemi, şimdi dağlarda eşkıya avı zamanı
Ve vurulup düşenlerin adı kalıyor baharlarda
Bu dünyadan geçtiklerine dair tek tanıkları olan fotoğraflar ise baba ocağının duvarlarında
Adları baharda kalanlara yenilerinin eklenmemesi umududur tek tesellimiz de
Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN
Artova ilçesi Tokat’ın en küçük ve en eski ilçelerinden birisidir. Artova’nın Tokat iline olan uzaklığı
Artova’da eğitim seferberliği başlatarak, Artova ÖSS SÖZEL 2’de Tokat birincisi ve Türkiye 264’üncüsü olmuştur. Ayrıca Artova Kaymakamı Mustafa Şahin, eğitimde ÖSS’de Türkiye örneği bir başarı elde edilmesini sağlamıştır. Üniversite imtihanına giren 40 öğrenciden 38’i üniversitelere yerleşmiştir. Çalışkan, devlet adamı,yapmak istediği işi bitiren, ilçenin ekonomik ve eğitim yönünden layık olduğu yere gelmesi için birçok projeye imza atan, halkın her kesimiyle iyi bir iletişim kuran ve bu nedenle halkın sevgisini ve takdirini kazanan, projeler Kaymakamı Mustafa Şahin, “Artova ve mülki idare amirliği” konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;

“Artova ilçesi 1944 yılında kurulmuştur. Türkiye geneline bakıldığı zaman, köklü ilçelerden birisidir. İlk kurulduğu zaman belli bir potansiyeli olup, 60’a yakın köyü vardı. Ancak zaman içerisinde 1980 yıllarına gelindiğinde; Yeşilyurt ve Sulusaray ilçeleri ilçemizden ayrılmıştır. Bu nedenle ilçemiz kendi halinde ilçe konumuna gelmiştir. Rakımı

Uzak köylerimizde krom madeni ile ilgili iki tane ocak vardır. Bu ocaklardan çıkan kromlar ilçede işlenmeden dışarı gidiyor. İlçemizin temel geçim kaynağı kırsalda tarım ve hayvancılıktır. Tarımda 1.200 rakımdan kaynaklanan bir olumsuzluk vardır. Pancar üretimi yapılmakta olup, üretim kotaya bağlı olarak sınırlandırılmıştır. Bunun dışında tarım üretimi buğdayla sınırlıdır. Bu iki kalem tarım ürününün gerilemesi ile birlikte ilçede bu konuda ekonomik bir daralma meydana gelmiştir. İlçemizde genç nüfus yok gibidir. Köylere gittiğinizde insanların göç ettiğini görüyorsunuz. Ülkemizdeki et fiyatlarının artması ile birlikte hayvancılık yavaş yavaş kendisine gelmeye başlamıştır. Bu konuda kurulan kooperatifimizde 300 baş büyük hayvanın dağıtımını yaptık. İdarenin yapmış olduğu çalışmaların yanında, kaymakamlık olarak girişimlerimizle yapmış olduğumuz bazı çalışmalarımız oldu.
Şu anda ilçemize 104 tane konut yapılıyor
Bunlardan en önemlisi ilçemizin konut sorununu çözmek amacıyla, ilçe gündemine getirmiş olduğumuz ve 2007 yılında başladığımız TOKİ çalışmaları, 209 yılında sonuçlandı. 2010 yılı Şubat ayında ihalesi yapıldı. Şu anda ilçemize 104 tane konut yapılıyor. Toplam TOKİ alanı
Hükümet binamız işin gerçeği dökülür vaziyetteydi
Hükümet binamız işin gerçeği dökülür vaziyetteydi. Bunun için ilk sene Maliye Banklığından 100.000 TL. kaynak çıkarttırdık. İkinci olarak da aynı şekilde 60.000 TL. kaynak çıkarttırdık. Binamızı kullanılabilir hale getirdik. Tokat’ın şu anda en güzel resmi binalarından birisi haline geldi. Şu anda sadece çevre düzenlemesi kaldı. Önümüzdeki ilkbaharda hükümet konağımızın bahçesine parke döşeyerek, çevre düzenlemesi işi de bitmiş olacaktır. İlçemizde hayvancılığın gelişmesi amacıyla kurulan 300 büyük baş hayvan dağıtımı yapılması planlanmıştı. Ben göreve geldiğimde bu işi hızlandırarak, bu sayede 300 büyük başhayvan dağıtımını sağladık. Diğer taraftan ilçemizde alternatif ürün arayışlarına girildi. İlçemizde sadece buğday ve pancar üretimi yapılıyordu. Bu ürünlere alternatif ürün olarak, Tarım İlçe Müdürlüğümüzle beraber hareket ederek çalışmalar neticesinde bir kısmında olumlu, bir kısmında olumsuz neticeler aldık. Bu şekildeki çalışmalarımıza devam ediyoruz. İlçemizde öngörülen çalışmalardan bir tanesi de Organize Hayvancılık Sanayi Bölgesidir. Bu çalışmalar 2007 yılında başlamıştı.

Burası Türkiye’de sayılı Organize Hayvancılık Bölgelerinden bir tanesidir. Bunun ÇED raporunun alınması gerekiyordu. Göreve başladığımda buranın ÇED raporunun alınması için çalışmalar hızlandırıldı. Böylece burası ile ilgili ÇED raporu alındı. Sanayi ve Ticaret Bakanlığına Sayın Valimiz imzalı bir yazı yazıldı. İlçemizde Organize Hayvancılık Sanayi Bölgesi canlandırılırsa, ilçemize bir canlılığın geleceğine inanıyorum. İlçemizde 2007 yılında faaliyet geçmiş olan bir yüksekokul vardır. Yüksekokulun bakım ve onarımını kaymakamlık olarak biz yaptık. Bu binayı da yaptığımız çalışmalarla cazibesi olacak bir bina haline getirdik. Kendi imkanlarımızla, bu binanın bakım ve onarımını yaptık.

Ancak bizim amacımız, şu andaki yüksekokul binasını müstakil bir bina haline getirmektir. Gaziosmanpaşa Üniversitesi Rektörlüğümüzün elinde bir tip proje var. Bu proje Almus ve Koyulhisar(Sivas) ilçelerinde uygulanıyor. Bizde aynı tip projenin ilçemizde uygulanmasını istiyoruz. Yatılı Bölge İlköğretim Okulunun 689 dekarlık bölümünün tahsisi amacıyla Rektörlüğe girişimde bulundum. Sayın Valimizin uygun görüşü, Sayın Milli Eğitim Bakanımızın muvaffaktı, İl Genel Meclisinin onayı, Sayın Valimiz oluru ile 689 dekarlık yer, bir yıllık çalışma neticesinde Rektörlüğümüze verildi. Rektörlüğümüz bizim yaptığımız bu çalışmalara karşılık olarak, binanın yapılması için girişimlerde bulunuyor. Öncelikle biz bunu yerel imkanlarla yapabilirmiyiz? Düşüncesiyle ilçemizde kurulmuş olan Çimento Fabrikasından istekte bulunduk, şu anda sonuçları bekleniliyor. Çimento Fabrikası eğer bu binayı belli bir aşamaya kadar ben yaparım, eğitime katkım olsun derse, Rektörlükte bu binayı kaldığı yerden alıp, bitirmeyi hedefliyor.

Bunun önemli bir çalışma olduğunu düşünüyorum Bu çalışma ilçemizin kaderini değiştirecek bir çalışmadır. İlçemizdeki pansiyon; 1980 yılında vatandaşlarımızın katkısıyla Diyanet İşleri Başkanlığına ait bir alanda Kur’an Kursu olarak yapılması düşünülmüştür. Burada üç katlı bir bina var. Benim geldiğim dönemde; bu binanı sıvası yapılmış, o şekilde bırakılmıştır. Yapılan bu sıva dökülmüş, binanın tavanı akıyor, kuşlar yuva yapmış, harabe bir vaziyetteydi. Binanın kalorifer ve elektrik sistemi yoktu. İlçeye yüksekokul açılmış, ancak öğrenciler kalacak yer arıyorlardı. Bu binanın yapılması gündeme geldi. Biz buna idare olarak hemen girmedik. Vatandaşlar taşın altına ellerini soksunlar, bina derlenip toplansın, bu bina bitirilsin dedik. Ekonomik yönden zayıf bir ilçe olduğu için, bu bina yapılamadı. 2008 yılının Haziran ayında Sayın Valim burayı Kaymakamlığa bağlayın dedim. Diyanet İşleri Başkanlığı ile görüşeyim bu binayı üzerimize alalım dedim. Ben bu binayı bir şekilde yaparım dedim. Vatandaş olarak bu bina yapılmaz ama Kaymakamlık olarak biz bu işi üstlenirsek yaparız dedim. Bu binayı devir aldıktan sonra, bu binayı üç ay içinde bitirdim. Recai Valimi hiç unutmam, bana şöyle demişti; “Sen bu binayı yaparsan alnından öperim.” Bu zor bir işti. Bir binayı yapmanın ötesinde; penceresini, kaloriferini, elektriğini, suyunu, dışına

Yatak için Samsun Kredi ve Yurtlar Kurumu Bölge Müdürlüğü ile görüştüm. Buradan çelik ranza ve yatak istedik. Bununla ilgili Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğünden onay aldık. Bu binayı bir dahaki sezona yetiştirmek amacıyla izin dahi kullanmadım. Biz burayı yaptığımız için memnunuz. Kaymakamlık binası yakınındaki sarı yurt binası bizim binamızdır. Kaymakamlık olarak elimizde bulunan en önemli araçlardan birisi de SYD Vakfıdır. Bu vakıf arcılığı ile ilçemizde pek çok sosyal proje yaptık. İlçeye 2007 yılında geldiğimde, kız öğrenciler kalacak yer bulamadıkları için, açıkta kalmışlardı. I962 yılında yapılan bir Askerlik Şubesi binası var. Askerlik Şubesi binaları merkezi bir hale getirilince, bu bina terk edilmiştir. Burası boş duran bir binaydı ve kapı, pencereler kırılmıştı. Burayı Gençlik Merkezi Kız Öğrenci Yurdu yapmayı düşündüm. Bununla ilgili proje hazırlayarak sundum Geçtiğimiz yıl Mayıs ayında bu projenin 60 trilyon bütçesi çıktı.
Türkiye’de bu tip örnek projelerden bir tanesidir
İçişleri Bakanlığında bu proje, 1200 proje içinde 90. sıraya girdi. Türkiye’de bu tip örnek projelerden bir tanesidir. Yapılan hizmetlerde reklam esas olmuyor. Bu proje 20. sıraya girer mi diye Bakanlığa sordum. Onlarda projene sahip çık dediler. Burada şu anda 30 kız öğrenci kalıyor. Bina yapılmış, amacına hizmet ediyor. Ben bunu çok önemsiyorum. Bunun dışında vatandaşlarımız için gelir getirici projelerimiz vardır. İş kurmak amacıyla verilen kredilerde Genel Müdürlüğün belirlemiş olduğu değerler vardır. Vatandaşlar bu konuda projelerini hazırlayıp veriyorlar. Şimdiye kadar 50’ye yakın proje yapmışız. Hayvancılık projesi çerçevesinde hayvan dağıtımı yaptık İlçemizde spor tesissi yapmak için ilçemizde bulunan beden eğitimi öğretmenleriyle görüştüm. İlçemizde bulunan güreş hocalarında birisi de ilçede güreşi geliştirme sözü verdi.
Okul çağındaki çocuklar arasında yapılan güreşte Tokat birinciliğini kazandık
Bu nedenle elimizde bulunan bir alanı boyadık ve badana yaparak buraya güreş antrenmanı için 18-19 tane minder aldık. Bu çalışmalar sonucunda okul çağındaki çocuklar arasında yapılan güreşte Tokat birinciliğini kazandık. Bu çalışmalar daha tayinler nedeniyle durakladı. Bizim Artovaspor Klubümüz var. Yapılan katkılar nedeniyle Artovaspor olarak Tokat’ta playof müsabakalarına katılmaya hak kazandık. Artovaspor bu mücadeleleri kazansaydı, şimdi üçüncü ligte mücadele edecekti. Bu nedenle biz Artovaspor Klubüne çok destek verdik. Ama bir hakem oyunuyla bizim maç gitti, yaptığımız itirazlar aleyhimize oldu. Ama geldiğimiz nokta çok iyidir. Artova gibi küçük bir ilçeyi bu şartlarda zorladık. İlçemizde kültürel faaliyet olarak iki folklor ekibi kurdum. İlçemizde; bir açılış, çalışma olacağı zaman bu folklor ekibi geliyor.
Anadolu insanına ve Anadolu toprağına hayranlığımız var
Ayrıca ilçemizi tanıtım amacıyla Artova adında bir kitap çıkardık. Bütün gücümüzü öncelikle Sayın valilerimizin; bize yapmış oldukları destek, katkı, onların vermiş olduğu moralle, motivasyon gücüyle alıyoruz. Biz şuna inanıyoruz, bu memleket, bu insanlara, bu toprağa, Anadolu insanına ve Anadolu toprağına hayranlığımız var. İnsanlarımızın ne olduğuna değil, nasıl insan oluşturabilmek, nasıl bir gelecek sağlayabilmek düşüncesi bizi harekete geçiriyor. Yaptıklarımızdan memnunmuyuz? Yaptıklarımızı yeterli görmüyoruz. Ama elimizdeki kaynaklarla ve imkanlarla, bazı şeyler yapabileceğimize inanıyoruz. Ben ayrıca size teşekkür ediyorum. Artova’ya 2009 yılında kamu eliyle 10 trilyonluk yatırım yapıldı. Yapılan konutun değeri, kapalı spor salonu keşif değerine baktığınız zaman 10 trilyonluk yatırımdır. En son 1980 yılında ilçemize Emniyet Amirliği binası yapılmıştır. Ondan sora ilçemize herhangi bir yatırım yapılmamıştır. Daha önce bakım, onarım ve tadilat olarak ödenek gönderilmiş ama makro ölçekli yapılan herhangi bir yatırım yoktur. Bu yatırımların hepsinin 2010 yılında olması tesadüfü değildir. 2010 devlet eliyle ister TOKİ, ister genel meclisi olsun, ister genel, ister özel idare olsun 10 trilyonluk yatırım yapılabiliyorsa, bu herhangi bir tesadüfü hareketi ifade etmez. İlçemiz görünüş itibariyle Tokat’ın küçük ilçelerinden bir tanesidir.

İlçemizde bir lise vardır. Lise de şöyle bir olumsuzluktan bahsedebilirim İlköğretim çağındaki 8. sınıf öğrencileri içerisinde SBS’ yi kazanıp ta. Anadolu Liselerine girenler zaten ilçeyi terk ediyor. Dolayısıyla lisede kalan öğrencilerimizden başarı elde etmeye çalışıyoruz. Benim ilk geldiğim sene gördüğüm şuydu; çok fazla bir başarı olmayıp, klasik bir başarı çizgisi vardı. Öğrencinin yetişmesinde veli, öğretmen, öğrenci aktördür. Bize idare olarak, kaymakamlık olarak biz ne düşer, biz bunun tahlilini yaptık. Ben dedim ki buna en büyük katkı ekonomik katkıdır. Çocuğun bulamayacağı, velinin sağlayamayacağı ekonomik katkıdır. Öğrencilerimize hatırı sayılır bir katkı sağladık. Öğrencilerimizi güdeledik, onlara moral, motivasyon verdik. Öğretmenler, öğrencilere bizim destek verdiğimiz duyunca onlarda destek verdiler.

Bu çalışmanın sonucunda lise son sınıfta okuyan 40 öğrencimizin, 38 tanesini üniversiteye yerleştirdik. Bu başarı Artova tarihinde ilk defa olmuştur. Bunların içerisinde ÖSS SÖZEL 2 de Tokat il birincisin ilçemizden çıkardık. Hukuk, İdari Bilimler, İşletme Fakülteleri Eğitim, İletişim Fakülteleri olmak üzer 38 tane öğrencimiz üniversiteye yerleşimini sağladık. Bu sene şuna inanıyoruz, yine 40’a yakın öğrencimiz var, bunlar üniversiteye girmeye hazırlanıyor. Bu yıl muhtemelen 40’ta 40 yapmayı hedefliyoruz. Eğer biz bunu sağlayabilirsek, kendi aramızda bir rekor kıracağımıza inanıyoruz. Bu konuda peşin bir şey söylemekte zor. Bu konuda Temmuz ayını bekliyoruz. Elde ettiğimiz sonuç itibariyle güzel bir sonuçtur. ÖSS SÖZEL 2 Tokat birinciliği ve Türkiye 264’üncüsü olmak son derece büyük bir başarı olarak değerlendiriyoruz.
Lise son sınıf öğrencilerinin hepsini Tokat’a dershaneye gönderiyoruz
Biz bu konuda lise son sınıf öğrencilerinin hepsini, hafta sonu kaymakamlığımızın finanse etmiş olduğu 2 adet dolmuşla Tokat’a dershaneye gönderiyoruz. Bu öğrencilerimiz her hafta dershaneye gidip, geliyorlar. Burada bizim yapabileceğimiz bunlardır. Bununla ilgili deneme imtihanları yapılıyor. Ben bunları kaymakamlık olarak finanse ediyorum. Bu konuda öğrenciye düşen manevi bir sorumluğun olduğunu biliyorum. Önümüzdeki günlerde onlarla bir toplantı yapacağım. Bir çay partisinde buluşacağız. Onlara verdiğimiz değeri, önemi, onlardan beklentilerimizi ve isteklerimizi kendilerine söyleyeceğim. Biz bu yıl SBS’ de güzel bir başarı elde ettik. Geçen sene ilk defa Fen Lisesine öğrenci gönderdik. Artova tarihinde bu ilk olan bir şeydir. Ama bizim için üniversite sonuçları olumlu olduğu için, 40 öğrencinin 38’inin üniversiteye yerleşmesi, Tokat birincisi ve Türkiye 264’üncüsünün Artova’dan çıkması çok önemlidir. Öğrencilerimiz şunu gördü. Başarı sadece dışarıda değildir. Bu nedenle hiçbir öğrencimiz dışarı kayıt yaptırmadı.

Anadolu lisesini, SBS’ yi Öğretmen Lisesini, Sağlık Meslek Lisesini kazanmış hiçbir öğrenicimiz dışarı gitmedi, bunların tamamı Artova Lisesine kayıt yaptırdı. Bu öğrencilerimiz lise son sınıfa geldiği zaman, bu öğrencilerimizin başarısını görün. Buradaki yapılan çalışmaların hepsi sembolik gibi görülebilir. Şöyle denilebilir, 40 öğrencinin 38 i üniversiteyi kazanabilir, bu normaldir denilebilir. Ama bu öğrencilerin; dedelerinin, ninelerinin okuma-yazma bilmediğin biliyormusunuz. Kızılca Mahallemizde resmi kayıtlar göre, 200 tane kişi okur-yazar değildir. Bu insanların torunları şu anda yüksek öğrenime gitmeye çalışıyor. Bu bir anlamda zihinsel dönüşümde sağlar. Eğitim görmüş, yüksek öğrenim görmüş bir toplum Artova için olumlu bir durumdur. Artova’da iki yıldır görev yapıyorum. Artova’nın insanı kalenderdir, bizim asayiş listemizde hiçbir şey yoktur. Has bel kader adi bir suç işlenmiştir. Bu insanlar suça meyilli değildir. Bu ilçede hırsızlık yoktur. Arsızlık ve uğursuzluk yoktur. Geri kalmışlığın sebebi bu ilçenin insanımıdır? O zaman bunu idareye de sormak düşüyor. Bu insanların yetişmesi, topluma kazandırılması, halk eğitimi yoluyla, değişik kursların hazırlanarak, yapılması geriyor. Bizim başlattığımız bir düzen var. Çok da fazla bir şey yaptığıma inanmıyorum.
Üniversiteye hazırlanan çocukları neredeyse tek tek biliyorum.
Ama bizden sonra gelen arkadaşlar, gelinen noktayı biraz daha ileriye, ekonomik, eğitim, diğer alanlara götürebilirlerse, ben Artova’nın geleceğini iyi görüyorum. Bizim avantajımız, birazda şudur. İlçenin ölçeği küçük, ilçenin ölçeğinin küçük olması aynı zamanda erken kavramayı da gerçekleştiriyor. İlçe büyüdükçe kavarama oranınız azalır. Şu anda küçük bir ilçedeyiz. Bu ilçenin her şeyini biliyorum. Üniversiteye hazırlanan çocukları neredeyse tek tek biliyorum. İlçenin sorunların tek tek biliyorum. Neredeyse aileleri de artık tanır hale gelmiş oldum. Köylüyü, muhtarları kesinlikle tanıyorum. Köylülerin ayrıcalıklarını bilir hale gelmişim. Buda ilçenin küçük olmasının verdiği bir güzelliktir. Artova’nın geleceği, geleceğinin parlak olmaması için bir sebep yoktur.2007 yılında Türkiye’de çimento sektörüne bir halka daha eklendi.

Artova’ya ADOÇİM. adında ADO Grubunun kurduğu bir çimento fabrikası kuruldu. Bu Türkiye Çimento üretiminin % 2 sine karşılık geliyor. Bu fabrikada 300-400 e yakın işçi çalışıyor. İşçi sayısın tam olarak bilemiyorum. Bu fabrika Türkiye’deki çimentonun fiyatlandırılmasına sebep olmuştur. Bu fabrikanın ileride ilçeye canlık kazandıracağı kesindir. ADOÇİM’in bu ilçeye kısa sürede çok büyük katkısı olacaktır. Başarılı olmanın yolunu ben bir yerden duymadım. Başarılı olmanın yolu şudur. Önce yapmak istediğiniz şeye inanmanız lazımdır. Ben iki senedir, ilçede kapalı spor salonu yapacağım dediğim zaman önce ben buna inandım. Yapacağım derken, benim bir kaynağım yok. Cebimizde paramız yok. Ama buna inanmam, devletin şartlarını zorlamak, tabuları zorlamaktır. Yine iki senedir TOKİ yapacağım diye uğraşıyorum. 2008 yılı Ekim ayında TOKİ’nin müracaatları çıktı. Ekim 2008 tarihinden Aralık 2008 sonuna kadar müracaatlarınızı toparlayın denildi.90 tane müracaat olacak ki orayı ihale yapalım. Proje hazırlamak ve sunmak ayrı bir sorundur. Bu nedenle 10 Temmuz 2009 tarihine kadar süre istedik.
Çünkü vatandaşlarımızdan talep gelmiyor. Bunun için Recai valimizi çağırdım. Dedimki sayın valim ilçede bu konuda bir heyecan uyandıramıyoruz. Sizde bekliyorsunuz, bizde bekliyoruz bu TOKİ, bu konut sorunu, ilçenin en önemli sorunlarından bir tanesidir. Memuru geliyor, dışarıda kalıyor. Bu memurun; evi, çocuğu, ailesi var, yazık değimli? Geliş gidişte çok kolay değildir. Şu ilçede bir tane kaloriferli ev bulmak çok zordur. Sayın Valimizde bunun üzerine ilçemize geldi. Vatandaşlarımızla toplantı yaptı, onları bilinçlendirmeye çalıştı. Nisan 2009’da Sayın valimizin katılımıyla ilçede bir toplantı yaptık. Sayın Valim benim elimde imkan olsa, bu TOKİ işini yaparım, bu işe girerim dedi. Sayın valimizin vermiş olduğu enerji ile o sayıyı bulduk. Bu iş iki yılımızı aldı, ancak bu işten vazgeçmedik. 2-Mücadele etmek. İdarede şu vardır; bir söz duymuştum Belki bizim işlerle ilgili geçerli veya geçerli değildir.”Hayrın yolu bayırdır” demiştim.
Eğer güzel bir işte çalışıyorsanız, herşey istediğiniz şekilde gitmeyebilir. Önünüze engeller çıkıyor, şahıslar ve kaprisleri kompleksleri takılabiliyor. İstekleri, arzuları sizden önce veya sonra gidiyor. Siz burada bir şef görevi yapıyorsunuz. Siz bir koroyu çalıştırıyorsunuz. Bazen sizi üzen, moralinizi bozan durumlar olabiliyor Bunlara da sevinmek gerekir. İnsanın kendi kendine moral vermesi gerekir. Her şeyin başı inançtır. Birde insanlara inanmak lazımdır. İnsanımızla ilgili her türlü olumsuz şeyler söylenebilir. Tokat’ı, Tokat insanını,Trabzon’u, Trabzon insanını da, Doğu Anadolu toprağını da seviyorum. Milletimize hizmet etmeyi, hakikaten bir ibadet anlayışı içerisinde yaptığımızdan dolayıdır. Belki bu samimiyetimizden dolayıdır, bilemiyoruz. Hamdolsun şu ana kadar bildiğimiz her işi yaptık. Ters giden işi zorladık.”